23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 0CAK2004SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Knra kartal kızanp 3 parçalandt: E kırmızı kart-al. Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Türban, Beyaz Saray'a girm'tş... "Girmeven yok: saksofon bile airmisti!" Hakem #Beşiktaş- Samsunspor maçında beş futoolcuyu oyundan atıp Beşiktaş'ı hükmen yenik duruma düşüren hakem Cem Papila'nın asıl mesleği avukatlıkmış... Oyuna hakim olamayınca infaz savcılığına soyunmuş olmalı! Başkanımız Aysel ve Sıtkı Ergûney: "RecepTayyip Erdoğan'la ABD'ye giden heyetteki işadamlanndan biri 'Başkan Bush'un bize göstereceği hedefler' diyor; Bush'a takım elbise hediye edecek fitmanın sahibi, 'Umarım ABD Başkanımız elbisemizi giyer' diyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde başbakana ne gerek var sorusu akla geliyor!" H afta sonu Belçıka Atatürkçü Düşünce Der- neği'nin konuğu olarak Brüksel'deydim. Atatürkçü düşünceyi Belçika'da yaşatan 1 dostlarla Uğur Mumcu'yu andık. Anma toplantısından sonra dostlarla, kendini "Avaıpa Bir- liği'nin kalbi" olarak tanıtan Brüksel'den Belçika'ya ve Avrupa'ya baktık, demokrasi ve insan haklan "kri- terleri"nden konuştuk. Iki konu ilgimi çekti... Belçika'nın demokrasi ve insan haklan konusun- da en az Türkiye kadar kırk fınn ekmek yemesi la- zım! Ama onlar bıze yedirmeye çalıştyor. Belçika bir krallık. 19. yüzyılda yapay birdevlet ola- rak kurulmuş; başına da yerli halktan olmayan biri getirilmiş. Belçika halkı Valon ve Flamanlardan olu- şuyor. Flamanlar, Hollanda kökenli ve Ramanca ko- nuşuyor; Valonlar Fransız değil ama Fransızca ko- nuşuyor. Herkes kendi bölgesinde kendine göre ya- Belçika'da şıyor. Başkent Brüksel ıse Flamanlar ve Valonlann or- tak kullanım alanı olan başka bir ülke gibi! Her böl- genin yerel parlamentosu ve yerel yönetimi var. Fe- derasyonu "mikro" boyutuyla yaşıyorlar. Daha zen- gin olan Flamanlar, daha fakir olan Valonlan devle- tin sosyal olanaklannı daha fazla kullanmakla suç- luyorlar; onlan sırtlannda bir kambur olarak görüyor- lar. Iş temel politikalara geldiği zaman "makro" bir güç devreye giriyor. Bu güç Brüksel'deki parlamen- to gibiyse de son söz kraliyet ailesi, aristokrasi ve ki- lisenin çıkarlan doğrultusunda söyleniyor. Belçika'da demokrasi var ama anayasa "cumhu- riyetçi" birpartinin kurulmasını yasaklıyor. Belçika'da "Cumhuriyet Partisi" kurulamıyor. Çünkü cumhuri- yet, krallığın sonu anlamına geliyor. Belçika'nın demokrasisi cumhurun yani halkın kendini yönetme hakkının olmadığr, kralın izin verdi- ği kadar halkın yönetime katıldığı bir demokrasi ola- rak karşımıza çıkıyor. Bu da "Brüksel kriteri" olmalı! İnsan haklanna gelince... Geçenlerde yaşanan bir olay, polisin insanlann ya- tak odasına kadar girebildiğini gösteriyor. Birçiftin evliliğinin sahte olduğuna ilişkin ihban de- ğerlendiren polis kan ve kocayı ayn ayn sorguluyor... Aslında çiftin evliliği sahte değil; aralanndaki bir sür- tüşme nedeniyle aralan açılmış. Komşulan bu duru- mu ihbar ediyor ve polis çiftin gerçek bir aile hayatı yaşayıp yaşamadığını soruşturuyor. Nasıl mı? Kadını sorguya alıyorlar ve kocası ile en son ne zaman cinsel ilişkiye girdiğini soruyorlar. Daha sonra erkegi sorguluyorlar ve kansı ile en son girdiği cinsel ilişkinin tarihi öğreniyorlar. Belçika'da "en kral demokrasi" yatak odasından geçiyor! Buz Akif Kökçe: -<- "Mars'ta buz kütlesi bulundu. Ali Mûfrt Gürtuna, 'Buzdaki tuzlama çalışmalan bitmiştir, Marslılar sokağa çıkabilir' açıklaması yapmalı!" SESSİZ SEDASIZ (!) Hurşit Tolon 'hainlen var f deyince "Bilinen bir fıkradır" diye söze giriyor Berker Ertuna ve şöyle devam ediyor "Hani adam yolda giderken birden durup 'Nonoşlar' diye bağırmış ve bu nara üzerine birçok kimsenin dönüp baktığını görünce de, 'Amma da çokmuşsunuz' demiş ya.. Ege Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon'un 'hainler1 sözü üzerine hemen gocunup laf yetiştirmeye çaiışanlan gördükçe insanın aklına bu fıkra geliyor." Bursa'dan Doğan Kapkıner ise başka bir fıkra anlatıyor: "Köylü her gün eşeği ile tarlasına gidip gelirken, bir dere yatağını takip ediyormuş. Bu dere bir yerde, bir menfez ile yolun altından geçiyor ve her seferinde eşeğinin kulaklan alt geçidin beton tavanına değiyormuş. Köylü, bir gün eline keski ve balyozu almış ve menfezin beton tavanını kırmaya başlamış. Onu gören arkadaşı ne yaptığını sorunca, 'eşeğin kulaklan değmesin diye kınyorum' demiş. Arkadaşı 'Zemin kum, daha yumuşak, yeri eşsen daha kolay olmaz mı' diye sorunca bizimki kızmış, 'Hay senin kafana... Ayaklarda sorun yok; kulaklan degiyor' demiş. Anlaşıldı ki ülkemizde asker bir şey söylesin biz de cevap verelim gündem olsun diyen bayağı zavalh var. Söylenilen nedır? Ne amaçla söylenmiştir önemli değil. Anlamayana davul zurna az." Yûksek YerilimHatO Başbakanın esi Bush'un ikızlenne eşarp götürmüş; ikizlere takke daha uygun olurdu! erdincutku(a yahoo.com Yerel Demokrasi ve Organları SONMEZTARGAN Gezegenimizde hızlı bir kentleşme yaşanmaktadır. 1996 yılında Istanbul'da yapı- lan HABİTAT II. Kent Doruğu Toplantısı verileri temel alınır- sa, 2025 yıltna değin dünya nüfusunun yüzde 80'i kent- lerde yaşayacaktır. Böylesi bir gelişme, önümüzdeki on yıl- larda küresel düzeyde son derece büyük toplumsal so- runlann yaşanacağının da ha- bercisidir. Türkiye de bu gelişmeler- den kendine düşen payı ye- terince almaktadır. Elvan- kop'un Haziran 2003'te çıkar- dığı bir bültenden elde ettiği- miz sayısal bılgiler, kentsel büyümelerin hızının bizde da- ha da yüksek olduğunu gös- termektedir. örneğin 1927 yılında 63 olan ıl sayımız, bugün 81'e çıkmıştır. 328 olan ilçe sayı- mız ise bugün 850'ye ulaş- mıştır. Bunlara koşut olarak 40.600 olan bucak ve köy sa- yılarımız ise 37.366'ya düş- müştür. Türkiye'deki kentsel büyü- menin ibresi metropol illere doğru kaymaktadır. 45 ilimi- zin nüfusu önceki nüfus sayı- mına göre azalırken bir mil- yonu aşan kentlerimizde -Adana dışında- artma göz- lenmektedir. Daha genel bir anlatımla bugün kentlerde yaşayan nüfusun genel nüfu- sa oranı yüzde 65'e ulaşmış- tır. Ama hemen belirtmek ge- rckirse dünyada olduğu gibi bzde de bu kentleşme olgu- SJ, son derece çarpık ve oumsuz bir biçimde geliş- nrektedir. Bunun temelinde cte bugünkü kentsel büyüme- y yaratan koşulların farklılığı yrtmaktadır. Batı'da 18. yüz- yıda sanayi devrimıyle başla- yın kentleşme, kırsal kesim- de feodalitenin çökmesi so- rucunda açığa çıkan köylülü- gj işgücü olarak kendine çe- I-Grken, ilerıci bir rol oynuyor- CJ. Bugün ise sanayileşme- r n bir ürünü olarak değil, in- sanlann daha iyi yaşama ko- şjllanna kavuşmak isteğin- o n kaynaklanan bir mekân cğıştirme biçiminde gerçek- l«şmektedir. Kırdan boşalan fcj nüfus özellikle metropol ••entlerin varoşlannda yoğun- Işrnakta, dolayısıyla kentle- w artı bir yük olarak eklen- ••ektedir. Iç göçün bir sonucu olarak Ifcntlere eklenen bu nüfusun «bemli bir bölümü marjinal iş- llrde uğraşırken bir diğer bö- llmü de kentlerde zaten var «an işsizler ordusuna katıl- naktadır. Türkiye'nin var olan sorun- Wnrın ıçinde işsizlik baş sıra- —oluşturmaktadır. Çalışabilir igiıcünün yüzde 10'u işsiz- -c. Buna yüzde 5 oranında -<sk istihdam da eklenirse sel ışsızlığin yüzde 15'e yük- diği görülecektir ki bu o- ran oldukça büyüktür. Daha çok kentlerde yoğunlaşmış eğitimli gençlerin işsizler için- deki oranı ise yüzde 29'lara uzanmaktadır ki bu durum daha da ürkütücüdür. Bugün büyük kentleri ve belediyeleşmiş yerleşme bi- rimlerini bekleyen bir diğer sorun da yoksulluktur. En te- mel insan gereksinmelerinin başındagelen beslenme, ba- rınma, sağlık, eğitim, daha iyi bir çevrede yaşama gibi hiz- metler kent yönetimlerinden yeterince alınamamaktadır. Vatandaş bu konulardaçözü- mü kendisi üretmek zorunda kaldığı için suç batağına itil- mektedir. Kaçak yapılaşma gibi başta enerji olmak üzere birçok günlük gereksinmeyi yasadışı yollardan sağlamaya yöneliş, kentlerde yaşayan önemli bir kesim tarafından adeta hak gibi kabul edilmek- tedir. Bu durum kentlerde yeni bir toplum tipi üretmiştir. Bu- nunla da kalmamış, zaten kir- lenmeye yüz tutmuş kent yö- netimlerini de olumsuz bir bi- çimde etkiler duruma gelmiş- tir. Daha da önemlisi bu top- lum kesiminden yerel yöne- timlerle seçmen arasındaki ilişkilerin yürütülmesinde mafya tipi bir örgütlenme mo- deli ortaya çıkmıştır. Bu modelin en iyi işlediği alanlardan biri de ne yazık ki belediye meclisleri olmuştur. Belediye meclis üyeleri bu ilişkilerin yürütülmesinde kilit roller üstlenmişler, temel gö- revleri olan kentsel kararlar üretme işlevlerini biryana bı- rakarak iş takipçiliğine so- yunmuşlardır. Oysa belediye meclis üye- liği, belediye başkanlığı oru- nu denli önemli bir hizmet alanıdır. Kentsel demokrasi ve katılımcı yönetimin yaşam bulması için gerekli en temel organlardır. Bizde alışılagel- miş birtutum vardır. Yerel yö- netim seçimlerinde hep bele- diye başkanlığını öne çıkartı- rız. Oysa belediye meclis üyelikleri en az başkan adayı denli önemli ve birlikte ele alınması gerekli birseçim ge- reci olmalıdır. Meclis üyesi adaylarının özellikleri, nitelik- leri, hangi toplumsal kesimi temsil ettikleri yeterince ve doğru bilinmiyorsa o partinin belediye başkanı adayına da oy verilmemelidir. Çünkü çağdaş ve demok- ratik kent yönetimi başkan, meclis üyeleri ve diğer tüm yönetsel organlanyla bir bü- tündür. Bu organlarda istenen nitelikler sağlanamamışsa o kent yönetiminden dernokra- tik anlamda fazla şeyler bek- lemenin de biranlamı yoktur. Çünkü kentsel demokrasinin en temel yaşama alanlan olan belediye meclisleri, karar al- ma süreçlerinin ve kentsel hizmetlerinin daha sağlıklı iş- lemesi için nitelikli üyelerden oluşmak zorundadır. , ÇİZGİLtK KÂMÎL MASARACI kamilmasaracitn mynet.com HARBİ SEMtH POROY semihpomy(d yahoo.com HAYAT EPİK ThATROSU MVSTAFA BİLGÎN ' I BU YUZDEN SEVMîyORUMBU YÜZDEN SEVtYORUM l 1 I I 1 1 i I 1 i OTOBUSTEKİLER KEMAL URGENÇ kjurgencdı yahoo.com m —: 1ffll —flffl ZMJf.— mn fou H -flftrTt w TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAM 27Ocak uictc.mumtas-arikan. com TABUTL4R.JABUTLAR /.. 1595'TE BU6ÜN, fS. OSMANLI PA&İŞAHt 12.M£HM£r T»HTA ÇtKMtŞTI- 8ABASI EI.MURAT'lN ÖLÜM UABE- RİNİ MANİSA SANCAĞINPAYKSN , £>öer GÜN SÜGEN eitz PAYtrAHrA UlA$M<?rt. Si/IT- TTÖ&ENİNİN DA BABASININ CENAZESİNPE BUIMN- MUÇTU. ÖLEA/ PAPİŞ/tMy OSAAAMU SÜLALESİN't>£ EN ÇOK. ÇOCUĞU OLAAJ KİŞfYPl'(JOZ ÇOCUK).. BUNLAR/N B/(l BÖLÜMU BABALAfZt SAĞKEN ÖL- MÜŞTÜ. G£RİY£ ZO ERKEK,21 KfZ KALMtÇTf. HT. faEHMET V/V, TAH7M ÇftCnĞ( 2#M<4M İUC /?L£- # RtNOEN 8İH.I, FAtm KAmJNNAVESİNOEKİ "NİZAM-l A1£M MAPDESl UYAMHCA 19 ERKEK KAePEÇİUt Bo£- f3 MEÇE , BU HEMEf A SÜNÜN İLK HA8E&CİSİYPİ. DtDİM ASLİYE HUKÜK MAHKEMESÎ'NDEN 2003 '43 Esas 2003; 118 Karar Davacı Yosma Aydınlı tarafından nüfus müdürlüğü aleyhıne açılan isim tashıhi davasında Mahkememizce yapılan açık yargılama so- nunda davacının davasının kabuJüne karar vermek gerekrniş ve aşagıdakı şekilde hüküm kurulmuştur. Hüküm: I- Davacınrn davasının kabulü ile, Muş Ilı, Malazgırt tlçesı, Karakaya Köyü. Cılt 41, Hane 13te kayıtlı. Mehmet \e Zeycan'dan olma 1975 doğumlu Yosma Aydınlı'nın "Yosma" olan adının "Zeynep " olarak duzeltılmesıne. Dair, davacı, davalı nüfus temsilcısi ve Cumhunyet Savcısı Türker Ikibaş'ın yüzüne karşı yasa yolu açık olmak üzere venlen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30.04.2003 Basın: 2780 GÖRÜŞ TURKKAYA ATAOV KÜPtler ve Bağdat Kuzey Irak'taki Kürt ileri gelenleri, yerel özerk yönetim ve federal bir devlet yapısı konulannda Bağdat'taki hükümetle anlaştıklannı açıkladılar. Bu açıklamanın ne denli geçerli olduğuna bakmak ge- rekir. Osmanlı'nın Musul, Bağdat ve Basra vilayetle- rinden oluşan Irak bugün de kuzey, orta ve güney bölümlerinin toplamıdır. Kuzeyde petrolün ne ol- duğu, ne işe yarayacağı 1900'lere girerken bile bi- linmiyordu. Köylünün ilkel idare lambası ve ateş için toprakla kanşık bir kaplık pis görünümlü sıvı aldığı yerler de vardı. Halk yeraltında mübarek bir "yatır" olduğunu sanfrdı. Türkmen ozanlanndan Abdüllâtif Benderoğlu'nun "Gür-Gürt Baba" başlıklı şiiri bile aklımda. O sıvının büyük ticaret ve endüstri değerinin ilk farkına varan Britanya oldu- ğu için,1918'deOsmanlı ile ateşkes antlaşmasına karşın hukuku çiğneyerek askerini olabildiğince kuzeye yürütmüştü. Arabistan'da Osmanlı'ya isyan ettirdiği Haşimî- ler'den Faysal'ı Bağdat'a aktardığında, kuzeyi da- ha o zaman Irak'tan ayırmak istemişti. Karşı ko- yan Kral Faysal 1'in korkusu, çoğu Sünni olan Kürtlerin aynlmasıyla geri kalan Irak'ın (komşu Iran gibi*) bir Şii devleti olacağıydı. Kuzey Irak'ın daha 1920'lerde kopması böylece engellendi. Musul'un Türklerden kopanlması da petrol yüzündendi. Aynı Ingiltere, Bağdat'ta yabancı sözü dinleyen bir yönetim kurdu. Kralın (Ankara'da tanıdığı bir Türk doktorun güzel kızıyla evlenme düşü gören) genç torunu Faysal II, (otomobıline çamur attılar diye tüm mahalleyi yoldüzlerle yıkan) Naip rolün- de Prens Abdüllilah ve (TBMM Başkanı R. Ko- raltanla güreş tutup cesedi sonra Bağdat'taki Bü- yükelçıliğimiz önüne atılan) Başbakan Nuri es- Said Paşa gibileri 1958 Devrimıyle yuvarlandılar. 1958 ve 1963 darbeleriyle Irak petrolünün millileş- tirilmesi gibi olaylar (iç hesaplaşmalarla da kanşık) yabancı müdahalelerine tepkilerdir. Irak 2003'te dıştan ağır bir askeri müdahale da- ha gördü. Işgal bugün de sürüyor. Yabancılann kurduğu, sivil Amerikan valisi ve yabancı askerie çepeçevre kukla bir "hükümet" de var. Kürt ileri ge- lenleri, bu çevreyle anlaştıklannı söyleyerek özerk- lik tartışmasını noktalamak peşindeler. Söz konu- su yönetimi Irak'ı temsil ediyormuş gibi sunmak ve yalnız o grupla anlaşıp Kuzey Irak'ın geleceğini, Türkmenlerle Araplardan başka, Şiilerin de karşı çı- kışını göz ardı ederek bir çeşit kaçınp götürmeye çalışmak, kamuoyunu aldatmaktır. Önemle belirt- mek gerekir ki ülkenin kuzeyi şu ya da bu biçim- de aynlacak olsa, geri kalanının neredeyse silme Şii olması olasılığı bile Iraklı Şiilere çekici gelmiyor. Onlar da ülke bütünlüğünden yana. Yalnız bu ger- çek bile bazı kör gözleri açmaya yaramalıdır. Gerçek şu ki ABD, yanına baskı ve rüşvetle bir- kaç devleti daha simgesel biçimde katarak, ama BM'yı yok sayarak Irak'ta bir saldın savaşı yürüt- müş, bu arada uzun süredir yılda 90 milyon dolar- la Amerikan toprağında beslediği bir grubu "yeni hükümet" diye Bağdat'a getirmiştir. Amerika'nın birzamanlar kendi kurduğu BM'ye bugünkü yak- laşımı, faşist devletlerin Milletler Cemiyeti'ne (1920-46) tavnnı anımsatıyor. BM de bu yüzden batabilir. Söz konusu olan Irak'ta demokrasi de- ğil, Amerikan yönetici sınıfının gereksinimi ve em- peryalizmin dinamiğidir. Birkaç Kürt önderinin bu- nunla "anlaşmış" olmasının demokrasi, hukuk, adalet, banş ve çözümle bağlantısı yoktur. Yalnız Irak tarihi değil, günümüz olaylan da bu aldatma- canın geri tepeceği işaretlerini veriyor. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: 1/ Osmanlı devletinde, akınvesavaş- larda ele ge- 3 çirilen her beş tutsaktan birinin devle- te vergi ola- rak verilme- si... Notada durak işareti. II Ateş... Zongul- dak'ın bir ilçesi. 3/ Hondurasın para birimi. 4/ Müstah- kem yer... Üzüm ve- renbitki. 5/'"Sâkiyâ câmında nedir bu — -/Kıldı bir katresi mestâne beni" (Dertli)... Adlan sı- fat yapan bir yapım 9 eki. 61 Eski dilde yüz, çehre... Ciltçilikte, kitap yapraklannı düzgün tutmaya yarayan ince örül- müş şerit. II Bir ilimiz. 8/ îri taneli bezerye... "Orhun —": Basketçimiz. 91 Havadaki su buha- n... Süs, ziynet. YUKAMDAN AŞAĞÎYA: 1/Denizden kazanılan alçak arazi... Iki tarla ara- sındaki sınır. 2/Büyük erkek kardeş... Gece yapı- lan sinema ya da tiyatro gösterisi. 3/ tnci Anü'ın bir romanı... Iskambilde bir kâğıt. 4/Anlaşılma- sı, çözülmesi ya da içinden çıkılması güç olan. 5/ Asya'da bir ırmak... Suudi Arabistan'ın başken- ti. 6/ "Ağaçlarda yeşil yaprak/Bastığımız—top- rak" (Pir Sultan Abdal)... Eski Mısır'da güneş tannsı. 7/Pokerde kâğıt dağıtma sırası gelen oyun- cunun, kanp kestiği kâğıtlan dağıtılmak üzere bir sonraki oyuncuya vermesi. 8/Birorganımız... Yel- kenli gemilerde arka direk. 9/ "Keresi—bize ne- resi gurbet (Murathan Mungan)... Yanağın alt kıs- mı. OKTAY AKBAL önce Ekmekler Bozuldu, Aşkaz insanlar, Bizans Definesi, Bulutun Rengi, Berber Aynası, Yalnızlık Bana Yasak, Tarzan öldü, istinye Sulan, llkyaz Devrimi, Karşı Kıyılar, Hey Vapurlar Trenler, Lunapark, Ey Gece Kapını Üstüme Kapat, Hücrede Karmen... BÜTÜN ÖYKÜLERİYL£ CAN YAYINLARI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear