Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24 OCAK 2004 CUMARTESİ CUMriünlYTT SAYFA
17
Bilgiyi dinselleştirmek
_ BaşbakanlıkMüsteşanProf. Dr.
Ömer Dinçer, bir 12 Eylül ürünü
akademisyendir!
Dinçer, tam da 12 Eylül darbe-
şinin yapıldığı 1980'de, Marmara
Üniversrtesi Iktisadi ve Idari Bi-
limler Fakültesi'nde asistan olmuş
ve "örgütsel davranış" alanında-
ki doktorası üzerinde çalışmaya
başlamıştır. Aynı dönemde, 12 Ey-
lül yönetimi ve Prof. Dr. Ihsan Doğ-
ramacı'run başında bulunduğu
YÖK, 1402 sayılı Sıkıyönetim Ya-
sası'na dayanarak, onlarca Cum-
huriyetçi, devrimci aydın ve bilim
insanını üniversiteden atmış, tas-
fiye etmiştir.
Ömer Dinçer, 1985 yılında, ya-
ni 12 Eylül bakanı, "vizyon sahi-
bi" Turgırt Özal'ın Başbakanlığı
döneminde Yardımcı Doçentliğe
atanmıştır...
ömer Dinçer'in, çevirisini yap-
makiçinbulabula, "bilimser açı-
dan necidir, kimctdir belli olmayan
bir Pakistanlı "siyasallslamcı"r\m
kitabını bulduğu süreç deaynı dö-
neme rastlamaktadır.
O Pakistanlının adı Muham-
med Ekrem Han'dır. Muhammed
Ekrem Han, Dinçer'in çevirdiği "Is-
lam Ekonomisinin Temel Mesele-
leri" adlı kitabını, "genelde tüm
Müslûman aydınlann, özekte Müs-
lüman ekonomistlerin Islam eko-
nomisine yönelik meselelerini ele
almak" üzereyazmıştır. "Birbilim
dalı olarak Islam ekonomisi'n ir-
deleyen Muhammed Ekrem Han,
kitabında ne önermiş peki? Din-
çer'in çevirisinden okuyalım:
"Sosyal gerçeklerin farkına va-
nlmasıyla, Islam geçerli hale ge-
lecek ve problemlere Islami çer-
çeve içinde çözümler getirilebi-
lecektir.
Bu yönde gelişme kaydedebil-
mek için alan çalışmasına dayalı
araştırma ve tezler yapılmahdır.
Bu araştırma ve tezler, öğrenci-
leri Islam ile gerçek hayat arasın-
daki ilgiyi kurabilecek metodolo-
jiyleyetiştirmeyi amaç edinmeli-
dir, Universitedeki öğretim üyele-
h de bu yönde araştırma proje-
leri hazırlamalıdır. Bu tür bir eği-
tim tarzının, gerçek hayat şartla-
nnın farkında olan ve problemle-
re ilâhi rehbeıiiğin ışığında çö-
zümlerarayan öğrenci nesliniye-
tiştireceğine inanıyorum. Böyle-
ce bilginin Islamlaştırılması hare-
keti, günümüz laik toplumlann-
dan ıslam toplumuna geçiş için
bir araç olacaktır. Bugüne kadar
değişim süreci, çoğunlukla poli-
tik bir süreç olarak algılanmıştır.
Sonuçta Islamlaşma süreci sa-
dece politik bir süreç olarak ka-
bul edilse bile Müslûman gruplar
faydalı kanunlar hazırlayabilirler.
Ancak, gerçek hayat şartlannın
farkında olan ve bu hayatla ilgili
problemleri çözme kapasitesi ve
kabiliyetine sahip lidertiği oluştu-
ramazlar. Politik sürecin önemi
inkâr edilemez, ama tüm bilginin
Islamlaştınlması hareketi, politik
alanda da gerçek lider tipiniye-
tiştirmeye yardımcı olacaktır. Oğ-
rencilerin gerçek hayatn içinde ıs-
lami uygulamalara yönelikbir şe-
kilde eğitilmesi Islamlaşma süre-
cinin bir safhasıdır."
Aradan zaman geçmiş, bu ki-
tabı çeviren Ömer Dinçer, Türki-
ye Cumhuriyeti bürokrasisinin en
tepe noktasına getirilmiş. Ne rast-
lantı, bir bilim kurumu olan TÜBİ-
TAK da, Dinçer'in girişimleriyle
hallaç pamuğu gibi atılryor...
Ne dersiniz? 12 Eylül sürecin-
de "bilginin Islamlaştınlması"yö-
nelimi, politik alanda "gerçeklider
tipini" yaratmış mı, yaratmamış
mı?
ISIK KANSü
Uğur Mumcu'nun sesi
Dinleyin bu sesi, duyun bu sesi! Bu
ses, Uğur Mumcu'nun sesidir
"Amerika'nın ekonomik çıkarian-
na ideolojik kılıf ve stratejik gerekçe
bulan savaş teorisine 'Pentagonizm'
adı veriliyor. Türkiye, büyük bir hız-
la, Amerika'nın Ortadoğu'daki pet-
rol bekçiliğine itiliyor. Bu yeni Orta-
doğu dengelerinde Türkiye'ye yeni
rollerverilecek. Türkiye'nin siyasalre-
jimi ve geleceği de, verilecek bu rol-
lenebiçmfenecek. (24Ağustos 1990)
Irak'a karşı 'çokuluslu koalisyon' ku-
ran devletler bu kez Birieşmiş Mil-
letler'e yeni bir dosya ile gelecekler.
Bu dosya 'Kıbns dosyası'd/r. BM
GüvenlikKonseyi, askenerimizin Kıbns'tan
çekilmesi için karar alırsa nelerin olabile-
ceğinibugünden kestirebilryormuyuz? (17
Ocak 1991) Kıbns sorunu nasıl çözülürse
çözülsûn, yakında Türkiye ve Yunanistan
arasında 'kıta sahanlığı sorunu' çıkacak-
tır. Çıkacakyeni uyuşmazlıklarda, hiçşüp-
he yok, ABD ve Batılı ülkeler Yunan tezle-
rinidestekleyeceklerdir. (26 Temmuz 1992)
Talabani, bugünierde VVashington'da Pen-
tagon yetkilileriyle pazariık yapıyor. Orta-
doğu'da taşlardan biri yehnden oynarsa
bundan sonra neler olabileceğini kes-
tirmek çok güçtür. Bakarsınız, Sad-
dam V deviren ABD bölgede kendisine
bağlı bir 'Kürt devleti' de kurdurur. (16
Ağustos 1990) Elektronik savaş ergeç
bitecek, savaştan sonra yeni bir süreç
başlayacak. Bu süreç, terör sürecidir.
Dünyayı kanlı sürprizler bekliyor. Evet,
savaşın bitmesinden sonra terörün he-
rnen başlayacağını da bilmek, önlem-
leri ona göre almak gerekecektir. Mısır
kökenli terör örgütü 'Müslûman Kar-
deşler', Iran destekli 'Hizbullah'g/b/ör-
gütler, Türkiye'de teröreyt&nlerinebaş-
vurabilirler. Bunlar, aynmcı Kürt örgüt-
leri ile de işbiriiğiyapabilirier. Nereden
bakarsanız bakın, Ortadoğu bir bataktır.
Neyazık veneacı ki, Beyaz Saray ve Pen-
tagon eliyle bu batağa saplanmış bulunu-
yoruz. (24 Ocak 1991)"
Uyumayalım, unutmayalım, unutturma-
yalım bu sesi!
2004 Sakın Arkandan
2003'ü Sürükleme...
PERİHAN ERGUN
2004'te her şeyin iyi ve güzel of-
nası umudu tek dileğimdir. Çizgi
ıstası Sevgili Semih Poroy
-2003+7" desebile...
Yaşamım boyunca gördüğüm
acıJann tümü sanki 2003'te top-
landı. Toplumu ekonomik krizin,
«gitimde geriye dönüşlerle fırsat
eşitsizliğinin uzun süredir kıvran-
arması yetmezcesine akla getire-
nediğimiz, kader diye geçiştirdi-
örrviz biryığın felaket belimizi bük-
tü, canımıza okudu.
Ne yazık ki adaletsiz ve acıma-
sz bir dünyada yaşamı sürdürü-
ymız. Batı uygarlığı dediğimiz,
•lehmetÂkif'intanımıyla "tekdi-
şkalrnış canavar", acımasız birtu-
tjmla doğayı, doğal kaynaklan,
tarihi uygariıklan kendi çıkar gü-
cüsüyte gasp edip uluslan perişan
cdiyor. Yeni dünya düzeni -küre-
selleşme- adıyla ABD, son yıllar-
ca, Sovyetlerin çöküşüyle bağım-
sz devletlerini kurmaya çalışan
/sya ülkelerinin zayrf noktalannı,
Crtadoğu'nun kilit noktasında bu-
lunan yurdumuzu, yeşil kuşakla
sanp sarmalama planlannı sürdü-
riyor. Geçen günlerde Gürcis-
•ön'ın düşürülmüş eski Cumhur-
taşkanı Şevardnadze ekranda
svil toplum örgütlerince entrika-
Un bilinen ünlü Soros'un muha-
Wete yüklüce para vererek ülke-
sni bu hale getirdiğrni çekinmek-
szın açikladı.
11 Eylül terör saldınsını baha-
re ederek ABD. Şahinleriyle bu
jianlan işleme koyuyor Tüm ta-
rm ülkelerinin, Asya Türk halkJa-
ının, Çin Seddi'nden başlayarak
"ünaboytanna değin bahann muş-
tsu olarak bayramlaştırdığı Nev-
rjz'da, 20 Mart 2003 gecesinde
«eorge Bush ile çıkar ortağı In-
çiliz askerleri havadan bombala-
r, karadan silahlanyla Irak'ı kana
hjlayarak işgal etti. Hedefi petrd-
<ü. Bu amaçla, doymazlıkla 5000
\ldir insanlığa ve tanhe mal ol-
rıuş Mezopotarnya'daki uygarlık
anıtlannı yıkt, yaktı, yağmalattı.
Peşmefgeterin ağızlanna bal ça-
fcrak, Israil'deeğittirip silahlandı-
arak, onlann dışndaki halkın ma-
hı, canını almayı tüm direnişlere
larşın sürdürüyor. 13 Aralık'ta
Saddam'ı yakalayıp ilkelce gös-
wime soktuğunda Iraklılann tüm-
cen her şeye boyun eğecekleri
tayali de suya düştü. Kjzılderiliyi
pk eden zihniye? 2003'te ABD'nin
brde onu yakacağına inandığım
cras oldu. Bu işgalde atlama tah-
ÎSI olmamız istendi, maya tut-
nad'. Temmuzda devletimizce
tratejik müttefikimiz sayılan ABD
skerierinin baskınıyla Süleyma-
rye'degörevii askederimizin baş-
ınna çuval geçrilip, elleri kollan
ağlanarak sorgulamaya alındı.
llusal gururumuzu fazlasıylainci-
sn bu densizliği ne acıdır ki Dışiş-
îrimiz gerektiği gibi ele alamadı.
• • *
20O3'te doğai afetler ve kaza-
ır da yakamızı bırakmadı. Nisa-
ın son günlerinde Bingöl sallan-
ı. Yap-satçılariaişbirtikçiterin faz-
ı kâr amacıyla malzeme eksikli-
iyte yaptıklan bölge yatılı okulu
eriebir oldu. ög-etmenleriyle yüz
etrri ş attı yavruTiuz çürük bina-
ın atında can vendi. Bunun da he-
abtn-tn soruldu§ur»u ben hatırla-
iıycrum. Her zaman olduğu gibi
u ca kaza ve kadere bağlandı.
ıpk 26 Aralık'ta Iran'ın Bem yö-
ssinn, korunmaya alınmış ker-
iç Bem Kalesi'rin yerie bir oluşu
ibi, Bir de yobaan bu doğal afet-
îre-Japonya'da aynı günlerde
aynı şiddette olan depremin tek
can alamadığı bilindiği halde- Tan-
n'nın gidişatını beğenmediği in-
sanını cezalandırmas) adını ver-
mesine ne diyelim. Yıne yıllardır ön-
lem alınamadıgı için Antalyamızı da
2003 sonunda sel aldı.
Geçen yıl Istanbulumuzun kur-
tuluş günü olan 6 Ekim'ine Mar-
mara'nın Prens Adalan içinde en
seçkini olan Sart Faik'in gönül
verdiği Burgazadası ormanı da
yandı kül oldu. Yeniden yeşerme
çabalan yoğun biçimdeAda Dost-
lan Demeği'nce sürdürülüyor. Der-
nek 2860 sayılı yasa kapsamında
izin aJarak açtığı yardım toplama
kampanyasıyla doğa ve çevrese-
verleri de bu yeniden var etme ça-
basına katmış bulunuyor.
Bu yaralara merhem olmaya
çalışırken kasımın 15 ve20'sinde
irtica sapkınlannca intihar eylem-
leriyle Musevi yurttaşlanmızın si-
nagoglanyla Ingilizlerin konsolos-
luk ve bankalannı yıktlar, canlan-
na kastettiler. Şişhane, Galatasa-
ray ve Levent'te acımastzca öl-
dürme, ağır yaralama, sakatlıkla-
ra ve birçok tarihi yapının yok ol-
masına neden ddular. Bu vicdan-
lara sığmayan cinayetlere de ci-
hat dediler. Oysa dinimizde cihat
sadece gerektiğinde ülkesini, öz-
gürlüğünü, bağımsızlığını konj-
mak için yapıhr. Hoşgörü ve seve-
cenliği içerir. Bunu kavramaktan
acizolanlardinimizin putperestli-
ği yadsıyarak, yalnızca Tann'ya
tapılacağı emrini hiçe sayarak Fa-
tih'teki cenazealanında mürşitle-
rinin sakalını öpme yanşına so-
yundular. Sakala ulaşamayanlar
arabasını öpmeye koştular. Kıya-
fet yasalannı da hiçe sayan sank-
lılann arasında ne yazık ki AKP
milletvekilleriyle bazı parti liderte-
ri de vardı. Ama onlan suçüstü
yapması gerekenler yoktu.
Bu ortaçağ görüntüleriyle utan-
arrnz yetmezcesineTBMM'ye Adı-
yaman'dan seçilerek giren Hüs-
rev KutJu, Cumhuriyetimizin baş-
ta laiklik, tüm ilkelerine bağlı ka-
lacağı yeminine karşın ahdini hi-
çe sayarak Atatürk'e bu Meclis'in
layık görerek verdiği mareşallik
rütbesini simgeleyen tablosuna,
kendilerini korumakla görevli as-
kerlerimizin seslerine dayanama-
dığını çekinmeden dile getjrebilme-
si de epey üzücü ve düşündürü-
cü olmuştur. Başbakanlık Müste-
şarı Ömer Dinçer'in laiklik ve
Cumhuriyet karşrtı tepki yaratan
sözleri de iktidar hakkındaki şüp-
heleri çoğaltarak karamsariığa ne-
den olmuşsa da laik Cumhuriye-
ti koruma gücünü de arttırmıştır.
2003'te ilim ve sanat alanında
sayısız ürünler vermiş değerii ki-
şileri de yoğunca yitirdik. Derne-
ğimizin kurucusu, Istanbul sev-
dalısı Çelik Gülersoy, iki kezSa-
it Faik öykü ödülü sâhibi Tomris
Uyar, araştırmalanyla toplumu-
muzu aydınlatan, çok değerii ürün-
ler veren Ismet Zeki Eyüboğlu,
ressam Avni Arbaş, torunu Der-
ya Arbaş, Ada Dostlan Derne-
ği'nin ilk üyelerinden Heybeliada-
lı sosyolog Prof. Hüseyin Batu-
han, sevgili ahret kardeşim Prof.
Esat Çam ve daha niceleri bizle-
re elem vererek Hakk'a yürüdüler.
Geçen yılda yüzümüzü ağarta-
cak, yetenekleriyle bizi dışta tanı-
tacak kutlanası başanlar da oldu.
Eurovision Yanşması'nda ilk kez
Sertab Erener birinciliği yakala-
dı. Voleybolcu kızlanmızla halter-
cilerimiz övünce değer derecele-
re ulaştılar. Sağ olsunlar. Başan-
lan yüzümüzü güldürdü. 2004'e
iyimseriikle girmemizi sağiadı.
Pekmodaşimdi... Çocuğun
mu doğacak? Hop gidryorsun
özel olarak ABD'ye, dünyaya
gözünü orada açan çocuğun
da doğrudan doğruya Ameri-
kan vatandaşı sayılmış oluyor...
Küreseiieşmenin nimetleri
işte...
Çocuğunu bu yöntemle
"Armhkan vatandaşı" yapan
her meslekten ınsana sıkfıkla
rastlanıyor artık. Türkiye üze-
rine bilgiçlik taslayan gazete-
Vatandaşlık
cilere de, yazartara da...
Konumuz onlar değil. Dile-
riz çocuklan analı babaiı, hem
de Amerikalı büyüıi
Konumuz, yakın Türkiye ta-
rihi üzerinde çaiışmalaryapan,
kitaplan Türkçeye de çevrilmiş
değerii bir bilim ınsanı olan Fe-
roz Ahmad...
Feroz Ahmad, 1938 Hindis-
tan doğumlu. Doktorasını
Londra Universitesi'nde yap-
mış. Ingiliz ve Amerikan üni-
versitelerinde araştırmalaryü-
rütmüş. Türk kamuoyunun ya-
kından tanıdığı Prof. Bernard
Lewis ile birlikte çalışmış. Ah-
mad'ın Türkçeye çevrilen ki-
taplan arasında "Türkiye'de
Çok Partili Politikanın Açıkla-
maJıKronolojisr, "Ittihatçılık-
tan Kemalizme", "Modem Tür-
kiye'nin Otuşumu", "Demok-
rasıSürecinde Türkiye (1945-
1980)" gibi yapıtlar bulunu-
yor. Duyduk ki, emekli olan Fe-
roz Ahmad, geçen aralık ayın-
da Istanbul Valiliği'ne başvur-
muş... Türkiye Cumhuriyeti va-
tandaşı olmak istiyor! Yurdumu-
za hos geldiniz Sayın Feroz
Ahmad, hoş geldintz. Sefalar
getirdiniz.
KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicakto turk.net
ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI kamilmasaraciıı mynet.com
H A R B Î SEMİH POROY semihporoyio yahoo.com
HAYAT EPIK TIYATROSU MVSTAFA BİLGÎN
BAKIYORUM YİNE TUĞLA
StBt BİR ICCTAP'A
yt/MULMUSSUN!
SAY6I
NAMÜS
GÖSTERGEStbÎR
ÇOK UCUZ,
YİNE KOftSAN'DAN
ALÖIM, 3 MİLVONA.
VAAY!..
ÇOK
ANLAMLI
YAL.
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 24 Ocak ınnc.mıımtaz-arikan. com
UGUR MUMCU SU/K4ST/f
1943T&, ÜNLÜ GAZ£TEC< UGU(S MUMCU,OTO.
MOBİUNG. YZfiLESTift.il.EN BİR. SOMBAYCA
YAŞAMINl Yin'RMİŞrİ' HUKUK M£ZUNU OUHU
MUMCU, TÜRKİYE 'D£ /*Rj4$Tlf£.MACt SAZ£r£Cİ-
ÜSİN ÖNCÜL£/SiNP£Np/- MESUEĞİNDe, "8İLSİ
SAHİ&İ OLMAPAN FİKİe SAHİBİ OLUHMAZ" jL-
İ SAVUNAN UĞUf?. MUMCU, ÖZELÜKL£
TÜR.KİYS 'PEKİ, YOi.SUZ.LUK, MAFyA , TERÖfS',
P/N İSTİSMARt, SrLÂN KAÇAIcÇÇıLIĞI &İ8İ
SotS.UNLARÎ KONU EDİhiMişri. UZUN AHAŞ-
TlRMALAR SOHUMDA; CUMHURıyET GAZETE--
I SiklPE AÇtKLADtâl DOSyALAR BİHÇOfC YE&4L
T' ÖR£ÜTİJHÜ VE ONLARA SAĞCf tC/Çİy/ RAHATSIZ
/£ONUNPA,*!£AtC>iLE£i İÇ/A/ TEHL/tC£Lİ
OLDUĞUNPAN ONU ORTAPAN KALPIISMAyA
fealiytt sonra efe geçirilert sanıktar; "UrrtutCtvası'nda g<*ryı(oınareık.j 3 ila 18yr/ cfmsr hapir cezntarı atacdkh.
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Karanlığın İçinden
Ulusa Sesleniş'
Perşembe gecesi saat 8.30. Sokakta el ayak kesil-
miş. Dağbaşı gibi. Yalnız rüzgânn sesi duyuluyor. Elekt-
rik yok ve tabii kaloriferier yanmıyor. Donuyoruz. Tek
ışıldağımız bozulmuş. En lazım olduğu gün yanmıyor...
Karanlıkta ne kitap okuyabiliyorum ne bilgisayanmı
açabiliyorum... Boş boş pencereden bakıyorum sade-
ce. Bir dizi araba tam bizim kapının önünde kilitlenmiş,
kaplumbağa hızıyla ileriiyor...
"Evde olduğum için şanslıyım" diyorum kendi ken-
dime, ama içimdeki cılız ses ikna edici gelmiyor. Nasıl
oldu bu böyle? Ev yaşamımızın birkaç saat içinde bir-
denbire altüst olmasına, felce uğramasına birtüriü ina-
namıyonjm. Sabahtan beri musluktan birdamlasu ak-
mryor. Elektrikli telefonlar çalışmıyor. Cep telefonu da
şarjı bitene kadar idare edecek işte.
Hani bu semt Nişantaşı, "Istanbul'un Avrupasryö\?
Hani "Çoktan AB'ye ginvişti"! Yirmi gün önce gazete-
ler bu başlıklan atmamış mıydı? Göz kamaştıncı yılba-
şı süslerimizle, birbiriyle yanşan ışıklı ağaçlanmızla,
görkemli sokak partilerimizle övünmüş, oyalanmamış
mıydık? Avrupa kentlerinden hiç fartumız yok dememiş
miydik? Hani nerde? Bir kar fırtınası.. bize gerçeği ha-
tıriattı. Nerde olduğumuzu, nerde yaşadığımızı anlattı.
"Nereye a/f olduğumuzu..." bir çırpıda kavrayıverdik.
Küçük pilli radyomu buldum. Onun da sesi kısık ama
gene de iş görüyor. Kulağım CNN Türk'te Gürkan Zen-
gin'in saatlerdirsürdürdüğü "afetyayını"Dûa... TEM'de,
Boğaz Köprüsü'nde mahsur kalan insanlann akıl almaz
öyküleri bir kurgu bilim senaryosu gibi. Istanbul'un gö-
beğindeki ana arteriere, çevre yollanna ulaşılamıyor. Uc-
ra şehirierarası yollarda; dağbaşında yaşanabilecek bir
badire, Türkiye'nin en büyük, en önemli kentinin orta-
sında gözümüzün önünde yaşanıyor. Bu kadan olmaz
dedirten absürd bir film gibi... Yönetmen olsam kesin
filmini yapanm diye aklımdan geçiyor.
İnsanlann benzini bitmiş, bitmek üzere. Çaresizlik
içinde: "Saatlerdiryoldayız. Geceyi nasılgeçireceğiz?
Bizi donmaya mı terk edecekler?" diye feryat ediyor-
lar. Yetkililerden yalnız nasihat geliyor "Binlerce görev-
li canını dişine takıp çalışıyormuş. Meteoroloji günler
öncesinden uyarmış. Böyle bir günde insanlar mec-
burkalmadıkça özelaraçlan ileyola çıkmasalarmış. Ted-
birli olsalarmış. Yollan bilinçli kullansalarmış. Emniyet
şeritlerini tıkamasalarmış. Bu afetgününde Istanbulda-
ki 1.5milyonaracınhepsibirdenyolaçıkmışmtş..." Gür-
kan Zengin ısraria soruyor: "Sizin hiç mi hatanız, ku-
surunuzyok?" Cevap gene binbirdereden su getirme,
mazeret, nasihat, akıl verme... "Sorumlulukla yüzleş-
me" diye bir şey olmadığı gibi felaket anında vatan-
daşa en ufak bir "empati" işareti yok...
Başbakanla gelen ışık(!)...
Yollar hadi sürücülerin basiretsizliğinden kilittendi...
Ya evde dondurucu kar gecesine mahkûm olan bizler...
Bizim kusurumuz ne? Elektriklerin kesilmesinden, su-
lann akmamasından da biz mi sorumluyuz? Şaka gibi.
Gece 21 sulannda bir ara elektrik geliyor. TV'yi açıyo-
aım. Oğuz Haksever'ın "Basın Odası "nda daha bü-
yük bir şakayla karşılaşıyorum. Tayyip Erdoğan "Ulu-
sa Sesleniş" konuşması yapıyor.
O çok sevdiği ince beyaz çizgili takım elbiselerinden
birini giymiş. Başbakan'ın bir imaj danışmanı yok mu
acaba diye düşünüyorum. Genellikle Sicilyalı "baba-
lar" böyle giyinir çûnkü. Mafya filmlerini gözünüzün
önüne getirin. Bu koyu renk ince çizgili takımlara ba-
balar ve gangsterier itibar eder. Siz hiç Blair ya da Chi-
rac'ı böyle bir takım elbise içinde gördünüz mü? Biri-
leri bunu ona söylemeli... Bumumdan soluduğumdan
belki.. Başbakan'ın kıyafetinden gözümü alamıyorum.
"Ulusa Sesleniş" konuşmasında Türk dış politikası-
nın "yeni vizyonunu" açtklıyor Erdoğan. AB ve değişen
dünya şartlanna "uyum göstermekten", reformlardan
söz ediyor. Başka ülkelere örnek olacağımızı söylüyor.
Tünkiye'nin bölgede "değişimin lokomotifı" olacağın-
dan dem vuruyor.
TEM'de mahsur kalan insanlann feryatlan kulaklanm-
da, Başbakanın "vizyonunu" dinliyorum. Güzel şeyler
söylüyor... Başka şartlarda bu konuşmaya yakalansam
sözlerinin altına imza atabilirim diye düşünüyorum.
Ama şimdi... Istanbul'un iki yakasını bir araya getire-
meyen, Boğaz Köpriisü'ne erişemeyen bir kentin eski
belediye başkanı, değişen dünya şartlannda "değişim
lokomotifı"olmaktan bahsediyor... "Büyükvizyon" ko-
nuşması için olabilecek en kötü anı seçiyor Erdoğan.
Rastlantı işte...
Başbakan'ın konuşması biter bitmez, elektrikler ye-
niden kesiliyor. "Bu bir rüya mıydı" sorusuyla bir kez
daha karanlığa, sessizliğe ve soğuğa gömülüyoruz.
1 2 3
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLMNSAĞA:
1/ Sönmeye
yüz tutmuş
ateşi kanşhra- 2
rak canlandır- 3
mak. 2/ Lit-
yum elemen-
tinin simgesi... 5
Osmanlılarda 6
sipahilerin al- -,
dığı en büyük
tımar. 3/ Lo-
kantalarda 9
garson yama-
ğı... Bir nota.4/ Kır-
mızı mercimekle ya-
pılan bir tür çorba. 5/
2
Türk müziğinde bir 3
usul... Kimi üflemeli 4
çalgılarda titreşerek 5
ses çıkaran ince me- 6
tal yaprak. 6/ Benze-
yen, andıran... Yer 8
cimnastiğinde yatış 91
pozisyonundan ayaküstü duruma geçme hareketi.
7/ Yetenek... Kır ya da köy yaşamını anlatan kısa
şiir. 8/Kulpluyağküleği... Eylemleri olumsuzyap-
makta kullanılan ek. 9/Bir cetvel türü... tnsanda göv-
deyi bacaklara bağlayan, gövdeye destek olan ve
dengesini korumasını sağlayan kemik çatısı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Kışkırtmak, arabozmak, ayaklandmnak. 2/Ad-
lan sıfat yapan bir yapım eki... Osmanlı devletin-
de yıllık geliri yirmi bin ile yüz bin akçe arasın-
da olan toprak dirliği. 3/ Otel gibi yerlerde ayak
işlerine bakan kimse... Renyıun elementinin sim-
gesi. 4/ Güneydoğu Anadolu'dan çıkıp Türki-
ye'nin her yanına yayılmış bir halk öyküsü. 5/
Aruz ölçülerinden biri... Denize uzanan dar ve al-
çak kara parçası. 6/Eğilimi olan... Grekoromen
güreşte bir oyun. 7/tlaç... Şırnak'ın bir ilçesi. 8/
Sukabağmdan yapılmış tas... Kuzu sesi. 9/Tellür
elementinin simgesi... Genellikle içinde çamaşır
yıkanan yayvan kap.