02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 11 OCAK20O4PAZAR HABERLER ftLJNYADA BUGÜN Al SİRMEN Jşırı Milliyetçilik Uu$ Sağlığına Aykırı Sevgili, \darn deli gibi, çırpınıyor, karşıda var olmayan he- dfleröhayalı gözyaşartıcı bombalarfırlatıyor, üze- rie doğru gelen sanal taşlardan korunmak için stre ç^erisıne siner gibi masanm arkasına saklanı- yr, ağpzıyla cııııvvv... cıııvvv diye sesler çıkanyor ve adınd«n da copuyla atağa kalktığında, sandalye- yıjevi'tıp sendelıyordu. 1963 Haziran, Paris'te St. Sulpice Meydanı'na ba- kn Studio Hotel'in (şimdilerde Atlantis oldu) birin- ckat salonundaydık. Vada anahtariar almak ya da bırakmak için sa- loıa g i 'enlerin önce irkilerek, sonra da bıyık altın- dn gijlümseyerek kendi kendılenne "delimine?" dre b*aktıklan kişi, taşradan Paris'e staj için gelir gdmez kendisini 1968 öğrenci olaytannın içinde bul- rruş o4an Monsieur Chauvin'di. 3u Chauvın'in, şovinizm sözcüğüne kaynaklık ecen,frıayalikahramanlık menkıbeleriyle kendinden g<çen vetarihe gırgınn kapısından giren Birinci Im- pa"ato*1uk döneminin asken Chauvin'i ile ilgisi yok- tu Ataüan, Chauvin'in öyküsünü çok beğenmiş ol- rralılar" ki bunu aile adı olarak almışlar. Her «jece mesaıden sonra kafayı tütsüleyip ge- ce bekçısi olarak çalıştığım otele gelen, kendine ve uljsuna aşın hayran, gerçekte kompleks kumku- ması Bay Şoven, ıkıde bır, - Monsieur Sirmen, derdı, benı bir kadın ararsa buadaolmadığımı söyleyin! Bıktım bunlardan ben... • • • rahnnin edebileceğin gibi Sevgıli, Bay Chauvin'i orada kaldığı iki ay içinde kımse aramadı. 3ay Chauvin her sabah erken kalkmak ister, ama gececJen fazia yüklü olduğu için kimı zaman da kslkamazdı. 3eş buçukta uyandırmamı söyledıği bir sabah, bir buçuk saat süreyle attı kez uyarmama karşın ye- niden dalmış, sonunda sekizde aşağı indiğinde de bana fırça atmaya kalkmıştı. Altı Kez uyandırmaya çalıştığımı söylememe kar- şın hiçbirduyduğuna inanmayan polıs kuşkuculu- ğuyla dayatıyordu. Allahtan otelin yaşlı sahibi im- dadırna yetişti, "Ben de tanığım" dedi de kurtul- dı>m. - Allah Allah, son zamanlarda bu çok sık olma- ya başladı, neden acaba; dedi ve gıttı. Ama doğrusu herifin bu davranışı bana çok koy- muştu. Ondan sonraki günler, bir daha uyandırmamı söylediği saatte telefon etmiyor, bir yartm saat geç- mesini bekliyor, sonra da, - Monsieur Chauvin yanm saattir üçüncü kere an- yoaırn, ama kalkın artık hadi! dıyor, için için de gü- lüyordum. ••• Sevgili, Gazetelerde Atom Egoyan'ın Araratfitminingös- terilmesınden, "mılliyetçıler! "in tepki ve tehdrrJeri yü- zünden, dağıtıma firmatarafından vazgeçildiğini öğ- renince, aklıma bir kez daha Bay Chauvin geldi. Doğrusu filmin yasaklanmasına üzüldüm. Oyna- saydı gidip görürdüm. Daha önce Paris'te polisiye filmlerin tanınmış yönetmeni Henri Veumeuil'ün Mayrik'ini görmüştüm. Irkçı, duygusal, kötü bir filmdi. Türkiye ve Türk- lere hakaret dolu olan film, aklı başındaki Fransız- lann d a eleştirilerinı aldı, pek fazla da tutmadı. Filmi özellikle gömnek istememin nedeni, bir ga- zeteci olarak bu konuda neler söylenıp yazıldığını bilmek zorunda olduğumu düşünmemdi. Davranışım, soz konusu olay karşısındaki genel tavnmızla bağdaşmıyordu. Türkıye'de devlet de, kamuoyu da, uluslararası alanda Eımeni iddialan karşısında ya tam bir sus- kunlukya da olanlan külliyen inkâryolunu tutuyor; üzücü olaylan kabul edip, pek haklı olduğumuz noktalan vurgulayarak, sorumluluklann paylaştınl- ması gerektiğini söyleyip, bu olayın uzaktan yakın- dan soykınm ile ilgisi olmadığını belirtecek yerde meydanı Eımeni iddialanna bırakıyorlardı. Ama bu arada, içerde, Türk'ün Türk'e propagan- dası fena halde işliyor, hatta zaman zaman kimile- ri bunu ırkçı bir havaya da büründürüyortardı. Yıllarca meydanı boş bulanlar ise bizler tarafın- dan büyük bir seferbeıiikle yanıtlanmayan savlan- nı gerçek olarak kabul ettirmeyi başardılar. Bugün artık birçok ülkede gelişmeler üzerine, yeni bir politikayı yürürlüğe koymak da olanaksız değilse bıle eskıye oranla çok güç hale geldi. Bay Chauvin'i andıran tavnmız ve suskunluğu- muzun ceremesini de yine biz çektik. Görüyorsun Sevgili, şovinizme varan aşın milli- yetçilik, budalalık kertesindeki kafasını kuma sok- ma politikası ulusal sağlığa da çok yarariı değil. Ha bu arada bir gerçeği de vurgulayayım: "Devekuşu gibi başını kuma sokmak" deyimi de bir insan yanılsamasıdır. Devekuşu, tehlike anında, kafasını kuma sokmaz, gelen gürültüleri daha iyi duy- mak için kulağını toprağa yapıştınr. Şimdi söyle bakalım, kim daha devekuşu; gelen tehlikenin boyutunu anlamak için kulağını toprağa yapışünp sesi iyi duymaya çalışan kuş mu, bunu yanlış algılayıp bu küçümseyici deyimi çıkaran in- sanoğlu mu? Belediye Celirleri Yasası tbadethaneler de çöp vergisinden muaf ANKARA(ANKA)-E1- çilikler. genel ve katma büt- çeli ıdareler, il özel ıdare- leri, belediyeler. köyler, bunlann kuracaklan bırlık- ler, Darülaceze ve benzeri kuruluşlar ve üniversitele- re ait bınalann yanı sıra ca- mıleT\e dığer ıbadet yer- leri de Cevre Temızlik Ver- gisi ödemeyecek. Mahye Bakanlığı'nın "Belediye GelirteriYasası Gend Teb- HgP Resmı Gazete'de ya- yımlandı. Çevre Temizlik Vergisi'ne tabı olmayacak kuruluşlar şöyle sıralandı: • Genel ve katma büt- çeli idareler, ıl özel idare- leri, belediyeler. • Umuma açık ıbadet yerleri. • Köyler. ı/ Darülaceze ve benze- n kuruluşlar • Ünıversıtelere ait bi- nalar Kızılay binalan • Kredı ve Yurtlar Ku- rumu'na ait öğrenci yurt- lan. Mustafa Sangül yerel seçimlerde büyükşehir belediye başkanlığına aday olacağı söylentisini yalanladı 'Bir dönem daha Şişli'deyim'ALPERTURGUT Şişlı Belediye Başkanı Mus- tafa Sangül, 28 Mart 2004 Ye- rel Seçimlerı'nde tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday ola- cağı yolundaki spekü- lasyonları kesin bir dille yalanlayarak ' tlçemdeki yurttaş- lara sözüm var. Bir dönem daha Şiş- B'dejim" dedi. Sa- ngül, ikınci dö- nem ilçede yanm kalan ve gerçek- leştinneyi planla- dığı projeleri ta- CHP Şişli Ilçe Başkanlığı'nın önceki gün gerçekleştirdiği, "Yerel Yönetimlerde îktidara Yürüyüş Yemeği"ne katılarak Şişli Belediye Başkanlığı'na aday olduğunu açıklayan Sangül Şişlililere 'devam' sözü verdiğini belirtti. Sangül, makam ve mevki değil hizmet hırsı olduğunu ifade etti. mamlayacağını söyledi. CHP Şişli Ilçe Başkanlığı'nın önceki gün gerçekleştirdiği, "Ye- rel Yönetimlerde tktidara Yü- rüyüş Yemeği''ne katılarak Şış- lı Belediye Başkanlığı'na aday olduğunu açıklayan Sangül dün de Istanbul Büyükşehir Beledı- yesi Başkanhğı'na aday olmasıy- la ilgili söylentilere yanıt verdi. Şişli halkırun, kendısının tstan- bul Büyükşehir Belediye Baş- kanlığı'na aday olacağı konu- sundaki çeşitlı söylentılerden ra- hatsız olduğunu belırten Mustafa Sangül. "Efr dönem daha Şişü'de görev yapacağım konusunda yurttaşlara söz verdim. Söylen- tiler nedenrv le yurttaşlar, soka- ğa çıktığımda yanıma gelerek 'Bıze sözün var. Şışli'yı öksüz bırakma' diye serzenişte bulu- nuyorlar. Bu spekülasyonlara son kez nokta koymak isriyo- rum" dedi Sangül, makam ve mevki de- ğil hizmet hırsı olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: 'Halka söz verdim' " ŞişK Beledhe Başkanı olarak 5 yıl önce göreve başladıgımda, yurttaşlara 10 yıl bu ilçede görev \apacağmıa dair sözverdim. Ge- ride bıraküğımız sürede birçok proje gerçekleştirdik. Şişli. îs- tanbul'un çekim merkezi oldu. Ancak ŞişK"de yapmak istediğim daha birçok proje var. Yani Şiş- B'de işimiz bitmedi. tkinci 5 yıl- da bu projeleri havata geçirece- ğiz." Şişli'de laik demokratik cum- huriyete bağlı. Atarürkilkelen- ni rehber edinen bir belediyeci- lık anlayışıyla çalıştıklannı vur- gulayan Sangül, şunlan söyledi: "Yerel seçimler, sosyal demok- ratiar açısından önetnli bir sınav olacak. 28 Mart'ta ŞişH'de yap- tığuruz çahşmalanmızm kar- şıhğnıı, başan grafığimizi çok daha yükselterek alacağız. Şiş- lihler hiç merak ermesinler, en- dişelenmesinler. Şişli sosyal demokratiarm kalesknr, bu kalevi kimseye tesHm etme> eceğjz." ADD'denHüsrevKutlu'ya tep ADD Ordu Şubesi, AKP Adıyaman MiDetveküi Hüsrev Kuthı'nun açıkiamalannı protesto etmek için AKP il binasının bulunduğu sokağa tarüşmaya konu olan Atatürk'ün mareşal üniformah fotoğrafı ve üzerinde "Türktve Cumhumeti Devleti şeyhler, mürhier ve dervişler memleketi olamaz" sözü yazıh pankart asti. ADD Yönetim Kurulu'ndan yapılan açıklamada, son günlerde Atatürk'e ve laik düzene sakünlarm arttıgı vurgulanarak Atatürk'ün "Her melanet din kisvesi altında geür" sözleri anımsabkü. Son günlerde Atatürk'ün sözlerini doğrulayan olaylann başladığuıa dikkat çekilen açıklamada, "Tekrar laik toplum düzenine Mir-kaç taktikli saldınlar başladı. Bu girişimdeki asıl amaç tekke, zaviye, medrese gibi çağdışı eğitim kurumlannı kapatan 'Öğretim Birliği Yasası'm işle\siz hale getirmek ve 8 yıDık kesintisiz eğitime darbe vurmaktir" denildi. Açıklamada, bu zOuıiyetin Atatürk'ün fotoğrafı ve Türk SUahta Km'vetleri'nin MecBs korumalanndan rahatsız olduğunu açıkça söyleme per\asızhğım gösterebildiği vurgulandı. I — TÜMÖD'den hocalara çağrı 'Disiplin kurullarından çekilin' ANKARA (ANKA) - Tüm Öğretim Cyeleri Derneği (TÜMÖD) Ge- nel Başkanı Prof. Dr. Ta- hir Hatipoglu, Istanbui Üniversıtesı başta olmak üzere üniversitelerde öğ- rencilere yönelik disıp- lın soruşrurmalannın durdurulmasını isterken disiplin kurullannda yer alan öğretim üyelerine de "Görevlerinizi bu^- kın" çağnsında bulun- du. Hatipoglu yaptığı açık- lamada, son aylarda baş- ta tstanbul Üniversıtesı olmak üzere öğrenciler hakkında disiplin soruş- turmalan açılarak ağır baskılar uygulandığını kaydetti. Oğrencilerın "haklannda soruşturma açddıgı'' gerekçesiyle sı- navlara alınmadığını be- lirten Hatipoglu, "Bunu, AB DESTEĞITARTIŞMA YARATACAK HAMZAÇEBÎ'DEN AKP'YE SUÇLAMA Azuılık cMerine destek 6 Imar Bankası^nın bono projesinde Kürtçe de var satışma göz yumuldıı' İSTANBUL (ANKA) - AB Türkiye Temsilcıliği, Toplum ve Hukuk Araştırmalan Vakfı'na (TOHAV) destek sağladı. AB Türkiye Temsilciliği internet sitesinde vakfın "azınhk diHerinin kuDanıhnası için çalışacağı" belirtildi. Vakıf üyeleri Dıyarbakır ve Istanbul'da çalışacaklan için Kürt vatandaşlann da Lozan'a aykın olarak dolaylı biçımde "azmhk" statüsüne ahnıp alınmadıklan tarhşma konusu oldu. 1994'te 46 avukatın kurduğu TOHAV'ın "Azmhk Dülerinin Kullanımma Hukuki Destek Eğjtimi" projesı ,\B Türkiye Temsilciliği tarafindan kabul edildi. Proje çerçevesinde yerel dillerin kullanımı ile ilgili olarak yasal ve idari mevzuat konusunda avukatlar ve bu dillerde eğitim veren kurum ve yayın yapan medya yetkihleri bilgilendirilecek. TOHAV Genel Başkanı Şehnaz Turan, AB Uyum Yasalan çerçevesinde yapılan yasal değişikliklerle birlikte Türkiye'deki yerel dillerin kullanımı ile ilgili olarak hukuksal desteğin hedeflendiği projenın ayrıntılanyla ilgili sorulannı yarutladı. Turan, Türkçe dışındaki dillerde eğitim ve yayın yapıhnasına olanak sağlayan yasalann yayımlanması üzerinden bir yıl geçmesine rağmen uygulamanın başlamadığını dile getirdi. Turan, uzun yıllar devam eden yasaklamalar ve bu dillerin resmi hayatın dışına itılmiş olmasının, bu dilleri kullanan topluluklann desteklenmesini gerektırdığını belirtti. AHMETŞEFtK TRABZON - CHP Plan ve Bütçe Komısyonu üyesi Akif Hamzaçebi, îmar Bankası'nın yetkisi olmadan hazine bonosu satışına hükümetin göz yumduğunu behrterek "Bu işte teknik sorumhı göriilenler isüfa etti. Ancak sryasi sonunluluğu üstienen çıkmadın dedi. Trabzon'da îmar Bankası mudileriyle görüşen Hamzaçebi, tasarruf mevduatlan için devlet güvencesi olduğunu anımsatarak eski ve yeni mevduat diye bir aynmın yapılamayacağını söyledi Bunun eşitlik ilkesine aykın olduğunu, hükümetin kendi hatasından kaynaklanan gecikmeyi vatandaşa fatura olarak çıkardığını savunan Akif Hamzaçebi, "Anayasa Mahkemesi'ne başvuruyoruz. Türkiye'de tasarruf mevdııartanna güvence var. Dışandan gelen mevduat hesabına yatryor. O da tasarruf mevduat hesabıdır. Hükümetbuhesaplanbirav öncesüıe göre işlem yaparken, ilk kez ticari mevduat hesaptanna güvence veriyor. Bu bir iptal gerekçesktir" diye konuştu. Îmar Bankası'nın, sahş yetkisi olmarnasına karşın hazine bonosu sattığını anımsatan Hamzaçebi şöyle devam etti: "Bankanın hazine bonosu saoşı iptal edibniş. Ama satiyorlar. Eğer satiş yetksi >t>ksa BDDK, Sermaye Pi>-asası Kurulu. ilgili kurum ya da bakanhk neden hiçbir işlem, hiçbir uyan \apmıyor: Yetki yok, bono sanyor, hükümet göz yumuyor. Devlet biliyor. Bunun sorumhılan ortaya çjkarrimah. Siyasi ahlak, hükümette bunun sorumlusu olan bakanm jstifasmı gerektirnf büyük bir \iedansızhk \« öğretim üyelerine yakış- nıayan davranış olarak algühyoruz" dedi. ^ E y l ü l k a f a s ı ' Soruştunnalann vali- lık tarafindan rektörlük- lere bildirilen öğrenciler hakkında açıldığını, bu- nun daha da ayıp olduğu- nu ifade eden Hatıpoğ- lu'nun açıklaması şöy- le: "Rektörkri ünh'ersi- te rektörü gibi davTan- maya çağımoruz. 12 Ey- lül kafasıyla bir >«rlere gi- dilemeveceği arnk görül- melidir. DisipBn kurulla- nnda görev yapan öğre- tim üyelerinden görevie- rini bırakmalannı istiyo- nız. Tarih önünde sorum- lu olmak istenıiyorlarsa. ünivcrsiteyi ünivergteola- rak algürvorlarsa bu dav- ranışı göstermetidüier." 4öğrenciye soruşturma ALPERKIZILTAN Marmara Üniversite- si Rektörlüğü'nün bağ- lı fakültelere yerleştire- ceği kapalı devre kame- ra sistemini protesto eden öğrencilere yönelik bas- kılar sürüyor. Gösteri ve"tdeolojik" halay çektiklen ıddiasıy- la Marmara Ünıversite- si lletişim Fakültesi'nden 4 öğrenci hakkında so- ruşturma başlatıldı. Marmara Üniversite- si öğrencisi Kamil Din- çerArslan,"Bizendoğal hakkınıız olan ve katı- hmcı demokrasinin ilke- lerinden biri olan konuş- ma hakkımızı toplu hal- de gerçekleştirdiğimiz için hakkıınrzda soruş- turma açıldı" dedi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Piyer Loti, Istanbul hayranı, Türk- leri çok seven bir Fransız aydını. Yıl- larını Istanbul'da geçirmişti. Fran- sa'dan Türkiye'ye bakmakla, Türki- ye'nın içinden yabancılann değerlen- dirmelerini yooımlamak daha farklıdır. Piyer Loti kendi ülkesinin, yani Fran- sa'nın Türkiye'ye bakış açısını birya- zısında, turistlerin giyim kuşamına ba- karak eleştirir. Yazının tarihi Ocak 1919, Kurtuluş Savaşı'nın başlamasından hemen önce... Piyer Loti, Fransızlann Türkiye'yi bir Arap ülkesi ya da Afrika ülkesi olarak görüp kabul etmeterinin ne gibi sonuç- lar verdiğini o yazısında şöyle anlatı- yor: "Ben düşünüyorum ki sevgili ve daha da öte hayran olduğumuz Fran- samız, komşusunda olup bitenden habersiz, çoksakin birdünya ülkesi- dir. örneğin asırlarboyu müttefikimiz olan Türkiye, bir Orta Afrika ülkesi veya Ay'da herhangi biryer kadar ta- nınmıyor. İşte bu yüzden kışın aralık ayında, havanın bizim Paris kadarsert Piyer Loti ve Avrupa olduğu Istanbul'da, bizden turistlerin incecik kumaşlı elbiselerle dolaştığı- nı görmüşümdür." Piyer Loti, Fransızlann, Türkiye'yi Asya'nın bir parçası, Avrupalı olama- yacak bir ülke olarak görürken, o ba- kış açısının Türkiye'nin iklimini de Arap ülkelerinin iklimiyle kanştıracak kadar gerçeklikten yoksun olduğunu anlat- maya çalışıyor. Piyer Loti bu iddiala- nnı şöyle sürdürüyor: "Orada, gemim haftalardan beri, kar fırtınalannın or- tasında mücadele ederken, büyük Paris gazetelerinde şunu okumuşum- dur. 'Bay Piyer Loti, sonsuz bahar ül- kesi boğazda olmaktan kim bilir ne ka- dar mutludur.' Yani bu ülkenin Do- ğu'da olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Halbuki Fransızlann çoğu için Doğu demek, mavi gök, güneş, pal- miye ağaçlan ve develer demek... Ve hoşbirsaflıkla, Türkleri Kürtlerie, Os- manlılan Ortadoğulularla kanştınyor- lar. Onlar için kırmızı takke taşıyan herkes Türktür." Piyer Loti'nin 85 yıl önce dikkat çek- tiği bu bakış açısı, bir ölçüde devam ediyor dıyebiliriz. Tabii ki artık Türki- ye'nin iklimini, kıyılannı, tatil yerierini öğrendiler. Kış günü Istanbul'a gelen Fransız turistler TV ekranlanndan Is- tanbul'daki sıcaklığı öğrenip valizleri- ni ona göre hazırlıyorlar. Ancak Tür- kiye'nin yeri konusunda Batılılann tam bir nerlik içinde olmadığı da bir ger- çek. AslındaTürkiye-Avrupa ilişkileri, ne- redeyse 200 yıldır Piyer Loti'nin sözü- nü ettiği doğrultuda gidiyor. Geçmiş- te Ingiltere, Fransa ve Almanya, Os- manlı üzerinde farklı siyasetler uygu- larlar, kendilerine yönetim içinde adam- lar bulurtardı. Bir de Rusya-Osmanlı dış politikasında dikkate alınacak bir etken olurdu. Türkiye'nin AB üyeliği- nin tartışıldığı günümüzde, Avrupa ül- keleri ve bunlann yaklaşımlan önem kazanıyor. Batı'da nasıl "Barbar Türkler" ima- jı bazı çevreler tarafindan hâlâ sıcak tutuluyor ve Türkiye'ye AB kapısı ka- patılmak isteniyorsa, aynı toptancı önyargılar Türkiye içinde de vartığını sürdürüyor. "AB bizim düşmanımız; bizi böl- mek, elimizden Kıbns'ı almak, Kürt- leri ayaklandırmak için çalışıyorlar. Zaten bizi almayacaklar da " diyen bir kesim, müzakere tarihi yaklaştıkça daha yüksek sesle konuşuyor. Batı, geçmişte olduğu gibi bugün de bütün değil. Irak'a müdahale sırasın- da gördük: ABD'ye Ingiltere, Italya, Ispanya gibi ülkeler destek venrken Fransa ve Almanya gibi iki önemli ül- ke de işgale karşı çıktı. Işgali engel- leyebilmek amacıyla ABD ile gerilim- li günler yaşadılar. Türkiye'nin AB üye- liği konusunda da farklı eğilimler ol- duğu ortada. Italya destekledığini ba- şından itibaren söylüyor. Ingiltere'nin de yaklaşımı olumlu. Fransa ve Al- manya, 2004 Aralık tarihinin verilme- sini sağlayan iki ülkeydi. Türkiye ko- nusunda diğer ülkelere göre daha so- ğuk bir tutum içindeydiler. Irak'ın işgalinden bu yana Fransa ve Almanya'nın tutumunda bir değişik- likten söz edebiliriz. Almanya, Türki- ye'nin müzakere tarihi almasından ya- na olduğunu açıkladı. Fransa henüz bu kadar net bir tutum içinde değil. An- cak Kıbns, insan haklan kamesi, çı- kanlan uyum yasalannın hayata geçi- rilmesi gibi konularda bir beklenti için- de olduklannı da saklamıyorlar. Batlılar Türkiye'yi ne kadar anlıyor- lar? Türkler, Batılılan ne kadar anlı- yorlar? Piyer Loti zamanındanbu ya- na bu konuda neler değişti? Üzerin- de düşünmekte yarar var...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear