02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 OCAK2004PAZAR CUMHURİYET SAYFA İ V U Li J. U M\ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKIN İstanbul'un sünnet tarihi G unumuzden tam 400 yıl once, 23 O- cak 1604 tanhınde bır çocuk Istan- bul'da sunnet olur 14 yaşındakı bu çccuk. korkusunu bellı etmemek, acı ıçınde bağırmamak ıçın olağanustu bır guç sarf e- der istanbul'un sunnet tanhınde, onun kadar ağlamamak zorunluğunda olan bır çocuk yok- tur Gözlennden bır damla da olsa yaş akma- malıdır. çunku o tum ulkeyı yoneten bır pa- dışahtır' Ahmet'tır çocuğun adı, sunnet duğununde armağan olarak oyuncak. şekerleme alama- yan Osmanlı padışahı I. Ahmet1 Tahta orurduktan sonra sunnet olan I Ah- met'ın bır başka ozellığı de, Fatih Sultan Mehmet'le başlayan \e ondan sonra gelen altı padışahın uyguladığı bır kuralı çığneme- sıdır Bu kural. tahta geçen padışahın kardeş- lerını boğdurtma geleneğıdır I Ahmet. kar- deşı Mustafa'nın canına kıyamaz Kım bılır, bunun nedenı belkı de, babası III. Mehmefın 19 kardeşını acımadan oldurtmesı \ e amca- lannın mezarlannı gorduğunde duyduğu hu- zündur1n I Ahmet' ın tahta geçtığınde 14 ya- şında bır çocuk, kardeşı Mustafa'nın da ken- dınden bır yaş kuçuk olduğunu unutmamalı- yız Çocuk, Osmanlı Sarayı'nda şehzade de olsa çocuktur yme Ahmet'ın, kardeşı Mus- tafa'yı oldurtmemesının nedenı, oynadıklan oyunlann hatın olamaz mı9 Padlşah tahtında llk kez bir kardeş I Ahmet "ın olumunden sonra tahta geçen padışahta da bır yenılık goruruz Saltanat ta- nhınde ılk kez bır padışahın oğlu değıl de. kardeşı tahtta oturmaktadır' Bu padışah. Mustafa'dan başkası değıldır Bır de şunu duşunelım, balıklara altın atmak gıbı ganp davTanışlan olan I Mustafa'ya "Deli" de- nılmesının nedenı, her an odasının kapı- sının anıden açılması ve kardeşının emn- nı yenne getırmek ıçın cellatlann boynu- na ıp geçırmelen korkusuyla yaşadığı gunler olamaz mı 9 Ne ıçın tüm bunlar, ık- tıdar \e zengınlık ıçın değıl mı 9 Alın oy- leyse sevgılı bahklar, sızın olsun uğruna kardeş oldürmenın yasal kabul edıldığı al tınlar 1 Benım sızlen I Ahmet' ın yanına goturme- mın nedenı bu sorulara yanıt aramak değıldır ÜL ERALİ 'NÎN SEHAMİK HEYKELLERÎ Ana tannçaların ışığında kadın • Gül Erali'nin Kibele'den Artemis'e ana tanrıça figürlennin yer aldığı 'Toprağın Tannçalan' adlı sergisi yann Avusturya Başkonsolosluğu Kültür Ofisi'nde açılıyor. Sergideki ana izlek, kadın ve doğurganlık. aslında Tek amacım, Prof Dr ÖzdemirNut- ku'nun, 1993 yılının Nısan ayında, Istan- bul'da yapılan "Toplumsal Tarihte Çocuk" sempozyumunda yaptığı konuşmanın şu bo- lumunu can kulağıyla dınlemenızdır "Odö- nemde Türkiye'de oyuncak imalatı yok- tu. Yalnızca bazı tahtadan yapıl- ma çemberler, fırdöndüler. kayıklar ve kartondan ya- pılma renkli gölge oyunu tasvirleri \e taşbebek- ler çocukların en sev- diği oyuncaklar ara- sında yer alırdı. Bun- ları daha çok Eyüp'te bulunan bazı maran- gozlar yapardı." Sayın Nutku'nun, "Osmanlı Şenliklerinde Çocuk" başlığıyla sunduğu bıl- dınsınde andığı taşbebeklenn Eyuplu oyuncakçılann yonga kokan ellerınden çıkma- dıklannı rahathkla soyle- yebılınz Hatta, taşbe- beğın Avrupa'dan ge- tırtıldığını \e sa- ray ıle onun çe\ - resındekı zen- gın aılelerın konakJannda oynandığmı duşunmekyan- lış olmaya- caktır Hışşşt'Ozdemır Nutku, konuşması- nın de\ amında muthış bır bılgı sunuyor bız- lere "1603-1617 yıllanarasındaondörtyıl tahtta kalan I. Ahmet donemin- de. çocukJan en çok sevindiren armağanlardan biri olan mavi- kırmızı renklerdeki gemiler, ustadan çırağa a> nı biçimde bir gelenek halinde siır- müş, ancak 19. yüzyılda bubarb gemi biçimini al- mıştır." Oyuncak tahta geml Işte sızlere, istanbul'un oyuncak tanhındekı en eskı orneklerden bın Tahtadan y apılma, mav ı % e kırmızı renkle- re boyanmış bır gemı1 Belkı de ıkı kardeş, Ahmet ve Mustafa, sarayın havu- zunda bu kayıklardan yuzdurmuşlerdır9 "KırdığımızOyuncaklar" adlıkı- tabımızı okuy anlar bılırler, Osman- lı Sarayı'nda oyuncağın ızını sur- muş, 17 yuzyıl yapımı Çrn por- selenı bır kâsenın ustunde top oynayan v e topaç çe\ ıren çocuk resımlerı gorduğumuzu yaz- mıştık Topkapı Sarayı arşı- v ıne kayıtlı bır oyuncak ol- madıgını bıldığımden, çalış- mamı edebı metınlerde yoğunlaştırmış, ama saray yaşan- tısını anlatan yazılarda topaç, mısket ya da top gıbı bır oyuncakla bahçelerde, a\ lularda oy- nandığına daır bır bılgıye rastlamamıştım Vazgeçmeyıp bırkaç kulaç daha denne ındı- ğımde, aradığım ıncıyı buldum Ingıltere Kralıçesı Elizabeth, 1599 yılında bır org gondenr Osmanlı Sarayı'na Aynı za- manda saat olan bu orgun çanlan çaldıgında, ustundekı kuşlar hareket halinde otmeye baş- lar 1960'h \e 1970"lı yıllarda re\açta olan, pılle çalışan \e ışıklan yanıp sonen oyuncak- lara da çocuklar ellennı surmez, seyretmek- le yetınmek zorunda kalırlardı Dıyeceğım o kı, Ingıltere Kralıçesı'nın gonderdığı bu or- gu saraydakı çocuklar bır oyuncak olarak al- gılamışlardır O sırada tahtta kım mı oturuyor- du9 19 kardeşını boğdurtan III. Mehmet1 Ingıltere'den gelen bu oyuncağı hayranlıkla ızleyen saraydakı çocuklardan ıkısuıın adını \ erebılınz oyleyse Ahmet ve Mustafa1 Avluda top oynayan cariyeler Koca bır muzık kurusu olan org, saraya bız- zat kendısrnı yapan Thomas Dallam gozetı- mınde denız yoluyla getınlmış v e bır ayda kurulmuştur Istanbul'a gelen nıce Avrupah- nın, du\arlannın golgesının ıçıne gırecek ka- dar yakJaşma ha> alı kurduğu Osmanlı Sara- yı'na elını kolunu sallaya sallaya gınp çıkan Dallam, oyle bır olaya tanık olur kı gunun bı- nnde, aradan geçen 405 yıl sonra Istanbul'da yaşayan bır şaın, en az o an yaşadığı duygu- lar kadar heyecanlandınr Harem'e bır goz atma fırsatı yakalayan Dallam Efendı anlatı- yor "Kafesin yanına gidince duvarın çok kalın \e parmaklığın iki taraftan iri de- mirden gayet sağlam yapılmış olduğunu gördum. Kafesin içinden, padişahın ca- riyelerinden oruz kadının bir avluda top oynadıklarını gördüm. flkbakışta onla- rı genç erkekler zannettim. fakat uçla- rından ufak inci püsküllerle tutturul- muş ve arkalarından sarkıtılmış saçları görünce onlann kadın olduklarını ve ha- kikaten de biiyük bir güzelliğe sahip ol- duklannı anladım." Bayanlar, baylar, karşınızda. Topkapı Sara- yı'nda varhğına daır belge bulduğumuz ük oyuncak Top' Kültür Servisi - Seramık sanatçısı Gül Erali'nin 'The Artemis of Ephesos' projesı kapsamında Vıyana'da sergı- lenmek uzere hazırladığı sera- mık heykellen yanndan başla- yarak ılk olarak Avusturya Başkonsolosluğu Kultur Ofı- sfnde sergılenecek Kibele'den Artemis'e ana tannça fıgurlennm çağdaş bır anlayışla seramığe donuştu- rulduğu \ e 'Toprağın Tanrı- çalan' başlığrnı taşıyan sergı- de Gul Eralı, boyut \e bıçım açısından seramık çamurunun \e seramık tek- nığmın sınır- lannı zorlu- yor Sanatçı, yapıtlannda ızleyıcıye, fıgur soyutlamalann- dan kullanım sera- nuğının form ozellık- lfruıı çağnştırmaya. ka- dının doğum \e bereket ungesınden guzellık \e sus- leıune duyarlılığına kadar ge- raş bır yelpaze ızletıyor Anadolu'nun koklu tanhıne dıkkat çeken sanatçının sergı- sundekı ana ızlek, kadın v e do- ğurganlık Eralı, dışı ozellıkler tışıyan formlannı, kadının do- gurganlığı v e taşıyıcılığını yansıtmaya çalışarak farklı yollarla çoğaltmış Orneğın ^ineş kurslan, bereket sımge- hn, testı, çanak, pışmış top- nk kadını anlatırken sanatçı- n n faydalandığı formlardan tazılan Prof Mehmet Zaman Saç- Loğlu, Erali'nin yapıtlannı şu sâzlerle değerlendınyor 'Gül Erali, bu sergisinde tkpraktan gelip toprağa gi- cen, öldükten sonra yeniden cirılen bir zenginliği, bere- keti anlatıyor. Dünyanın en eski malzemesini; çamuru kullanan bir kadın sanatçı- nın eliyle. tarihin en eski ka- dınına, ana tanrıçaya, doğa- ya, toprağa yol alıyoruz." Saçlıoğlu'nun deyımıyle Erali'nin sergısı, "sonunda toprağa, ana tannça mı, top- rak mı olduğu belli olmay an bir karışıma, ılkhal'edöne- rek" sona enyor (Sergı 31 Ocak a kadar A\ııstur\a Kultur Ofısı 'nde 0 212 223 78 43) İstanbul dergisinin son sayısının dosya konusu kentin sağlığı J. Brındesıden 19. yüzyıhn ikinci varısmda Bebek. 'üyükkentin nabzını tutmak Kültür Servisi - Üç ayda bır yayımlanan İstanbul Dergisi'nın 2004 yılındakı ılk say ısının ana konusu 'İs- tanbul SağlığT Tıp Profeso- ru Nuran Yıldınm \e sosyo- log Ayşecan Terzioğlu'nun or- tak edıtorluğunde hazırlanmış olan 'İstanbul'un Sağhğı' dos- yası, Osmanlı Istanbul'undakı tedau kurumlan, salgınlar ve efsane hekımlen. ılaç şırketlen- nın kuruluş ve gelışım oykule- nnden yaşadığımız istanbul'un sağlık sorunlanna kadar uzanan genış bır ıçenğe sahıp Nuran Yıldınm'ın 'Ev\el Zaman İstanbul'unda Sağbk' ve 'tstanbul'un Efsane He- kimleri". Ova Dağlar'ın 'Bal- kan Savaşlan'nda Koleranın Pençesinde tstanbul', Şahap Erkoç'un 'Osmanlı'dan Gü- nümüze İstanbulda Psikiatri Kurumlan' adlı çahşmalan, Istanbul'u geçmıştekı sağlık so- runlanyla yuzleştırmekte Ba- şak Tanülkü. 'İstanbul Sağlı- ğa Zararü mı?' başhklı yazı- sında. ulkemızdekı sağlığa ba- kışın yetersız, eşıtlıksız ve du- zensız olduğunun altını çızmek- te Vankı Yazgan ıse 'İstanbul Eşittir 'Stres' nüdir?' yazısın- da, kent-ınsan etkıleşımının ruh sağlığına etkısı çerçev esınden, istanbul'un ruh sağlığıru zorla- yıcı koşullanna bakmakta Gürhan Tümer'ın 'Kentle- ri Özlemek. İstanbul'u Özle- mek' yazısı, dergının keyıfle okunacak yazılan arasında bu- lunuyor Zeynep Talay'ın Me- te Göktuğ'la yaptığı soyleşıde, istanbul "un en eskı yerleşım merkezlennden bın olan Gala- ta, zaman ıçınde tanhı ozellığı unutulmaya yuz tutan bır yapıy- la, eskı Ingılız hapıshanesı ve karakoluyla okurun karşısına çıkıyor Muzaffer Akçay'ın geçen sayıda başlattığı 'Dep- rem IVlaster Planf bu sayıda da suruyor Yazıda afet oncesı- ne onem veren anlayışın dunya çapında sınanmasını hedefle- yen Radıus Projesı'nın gelecek- tekı hedeflen ve projenın Tur- kıye ayağıyla ılgılı bılgıler yer alıyor Dergının Gezi Rehberi bolu- munde Nihan Ozyıldırım'ın çınarlar, çeşmeler, yalılar sem- tı olarak nıtelenen Çengelkoy uzenne genış yazısı da ılgıyle okunmakta '• ^BWff ^^m3» 1910'larda Gemil Paşa Amfisi'nde c^rrahi dersi. ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Suya Değil, Belleklere Yazılanlar... Onlar ıçın ne çok şey soylendı Sahnede olduk- ları surece varlar, başka zaman yoklar dendı Sah- neden aynldıklarında gerıye kalan boş kubbedekı sedadan soz edıldı.. Nabız atışları, seyırcının na- bız atışıyla bır tutuldu Çunku, olmazsa olmazdı seyırcı onlar ıçın. Ancak seyırcılerıyle var olabılır- lerdı. Mücap Ofluoğlu. 'Suya Yazı Yazanlar' dıye koy- muş kıtabının adını. 'Onlan' anlatıyor bızlere . Onlar' dedığım, tıyatro sanatına gonul vermış, emek vermış, tıyatro sanatının ustaları Kocaman bir yürek Mucap Ofluoğlu da, doğrusu onlardan bırı. Ama bu kez kendısını anlatmıyor Uzun yıllarçalıştığı İs- tanbul ŞehırTıyatrosu'nun, Darulbedayı'nın usta- larını anlatıyor Darulbedayrdeoğretmenlıkyapmış Fehim Efendı'den, onun sahneye adım attığı Ge- dıkpaşa Tıyatrosu'ndan başlayıp 2001 yılındakı Dunya Tiyatrolar Gunu kutlamasına uzanan bır su- recı anlatıyor O gece, Muhsın Ertuğrul Sahnesı nde, uzerınde "Suya yazdığınızyazı unutulmayacak" sozlerını ta- şıyan plaketı alanlardan bın de Mucap Ofluoğ- lu'dur Ve o gece, tıyatronun tum çalışanları, artık hayatta olmayan sanatçıların koskoca fotoğrafla- rıyla sahneyı doldurunca, gozlerı yaşlı Mucap Of- luoğlu karannı venr Bırçoğuyla aynı sahneyı, ay- nı kulısı paylaştığı o ustaları, İstanbul Şehır Tıyat- rosu'nun oykusunu anlatacaktır 90 yıllık bır pano- rama Mıtos Boyut Yayınlarfndan çıkan kıtabında Mu- cap Ofluoğlu'nun yalın, dolaysız ve sıcak mı sıcak bır anlatımı var Daha once 'Ağlamakla Gulmek Arasında' ve 'Dunya BırSahnedır' kıtaplarını oku- yanlar, bu bıçemın yabancısı değıller Tum tanıtım- larını bırçok belgeyle desteklıyor En onemlısı de tum ustalara kocaman bır yurekle sonsuz bır sev- gıyle yaklaşıyor Ama bu sonsuz sevgı, onun eleş- tırel bakışını engellemıyor Işığı ilk hissedenler Sahnede soluk alıp verenler, sahnede ancak se- yırcının varlığıyla var olanlar uzerıne çok genış kap- samlı bır başka çalışma da Vedat Demirci'den 'Alnında Işığı llkHısseden Tiyatro Sanatçılanmız' adını taşıyan esenn bırıncı cıldı 1999'da yayımlan- mıştı 2003'un son haftalarında ıse ıkıncı cıldı ya- yımlandı (Doğuş Otomotıv - Volksvvagen ın katkı- larıyla.) Uzun yıllara yayılan, eşsız bır çaba ve emek uru- nu olan bu çalışmasının adını Atatürk un bır so- zunden almış Vedat Demırcı "Sanatçı, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ışığı ılk hısseden ınsandır" Bugun hayatta olmayan tıyatro sanatçılarını anı- larla ve belgelerle, yaşayanlan ıse yaptığı genış kapsamlı roportajlarla tanıtıyor bıze Yuzu aşkın sanatçıyla konuşmuş Sahnelerden ızledığımız bu- tun bu değerlı sanatçılar, ramp ışıklarından, sah- ne dekorundan, kostumlennden, maskelerınden, makyajlanndan sıynlıp yaşamda oldukları gıbı çı- kıyorlar karşımıza Içlerınde, en olgun, en uretken donemlerınde, 61 yaş haddınden devlet ve beledıye tıyatrolarından emeklı edılmış olanlar da var. "Bızı olmeden olü- me terk ettıler" sozu, gaddarlığı, hunharlığı, hak- sızlığı, adaletsızlığı ama aynı zamanda bu kararı alanların sanata ve sanatçıya karşı sevgısızlığını, saygısızlığını ve hoyratlığını ortaya koyuyor Vedat Demırcı'nın kıtabı hem onemlı bır kaynak, hem de sanata ve sanatçıya eşsız bır vefa orneğı Değer hiyerarşisi Tarıh boyunca sıyasal guçler, dınsel kurumlar, tı- yatro sanatına karşı çıktılar. Şıddetle, baskıyla yok etmeye çalıştılar Ulkemızde de tıyatro, bu şıddet- ten, bu baskıdan, bu yasaklamalardan bolca na- sıbını aldı Ancak gunumuzde bır başka tehlıkeyle karşı kar- şıya tıyatro sanatı Değer olçulenmız hızla erozyona uğrarken, ucuz, kolay, yozolan pohpohlanıp alkışlanırken; 'sanat- çı' sıfatı bol keseden dağıtılırken, popüler kultur' başlığı altında halk dalkavukluğu yapılırken bun- lara yazılı ve gorsel yayınlarda sayfalar ve saatler ayrılırken, nıtelıklı tıyatro, değer hıyerarşısınde en gerı sıralara ıtıldı Belkı de neolıberal kureselcılığın gereğı en populer olana teslımıyet Artı, kımılerı- nın tıyatro duşmanlığı Işte bu kıtapların okunmasını bunun ıçın ıstıyo- rum Hepımız farkındayız değıl mı' Tıyatro sanatçıla- n, suya değıl, gonullenmıze ve belleklerımıze ya- zıyordestanlarını.. zeynepfe zeyneporal.com Faks:(0 212)257 16 50 'American Splendor'a ödül • LOS ANGELES (AFP) - Komedı turundekı 'Amencan Splendor' adlı fıkne, "Los Angeles Sınema Eleştırmenlen Bırhği/'Los Angeles Fılm Cntıcs Assocıatıon' tarafından 'En Iyı Goruntu" odulu venldı Fıhn, "Ulusal Fıkn Eleştrrmenlen Kuruluşu / Natıonal Socıety of Fılm Cntıcs'ten de aynı ödulu almıştı 'Lost In Translatıon'dakı roluyle Bıll Murray 'En Iyı Erkek Oyuncu' ödülünü alırken, 'En Iyı Yonetmen' odulu. 'Yüzıiklenn Efendısı Kralın Donuşu' ıle Peter Jackson'ın oldu Naomı Watts, "21 Grams'dekı roluyle 'En Iyı Kadın Oyuncu' odülunu kazandı BUGUN • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde 20 30'da şef Elşad Bagirov yonetımınde Bakırköy Belediyesi KJasik Müzik Oda Orkestrası, Beethoven Trio ve pıyanıst Şevki Karayel'ın konsen (0 212 251 56 00) • CRR'de 'Gitar Festivali' kapsamında 15 OO'te 'Melih Kesikli' ve 19 30'da Elena Papandreou dınletılen (0 212 232 98 30) • İFSAK'ta 14 OO'te 'Mefropolis' ve 17 OO'de Bonny and Clyde' adlı fılmlenn gostenmı {0212 292 42 01)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear