29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL 2003 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOVSAL Yarışta Çarçur SÜREYYA olayı derslerle dolu; yanm kalmış beklentıler ve tam anlatılamayan üzüntüler sayfasını temen çevirmemek gerek. öyle bır olay ki, ulusça ortak kusurlarımızı ve zayıflıklanmızı, insanlarmzın eksik yanlarını olanca açıklığıyla ortaya kcymakta. Bir kere, belli biralanda başından beri dikkat çekmesi gereken bir olay, ancak çok yüksek düzeye gelince o alan için gerekli ulusal politikalan düşündürüyor hepimize. Eğer Çankın'dan böyle bir yetenek çıkabiliyor ve onun varlığı ancak uluslararası şampiyonluklar dolayısıyla gündeme geliyorsa durup düşünmemiz gerekmez mi? Kıyıda köşede kalmış başka yetenekleri bulup seçmek \e yetiştirmek için etkili ve yaygın bir okul sporu sistemi kurabildik mi? O yetenek, rastlantı sonucu özverili bir yetiştiricinin elinde parlamaya başlamış ve birkaç da "sponsor" bulmuşsa, bu durum o konuyu bir ulusal hedef haline getirmek ve çeşitli uzmanlıkları birleştiren bir ekip kurup antrenman tekniği ya da yarışma taktiğinden sağlığa kadar atletizmle ilgili bütün konulardaki ortak aklı aynı hedefin hızmetine vermeye engel midir? Siyaset, sanat, futbol ve basketbol alanlarındaki medya ölçüsüzlüğü, Süreyya dolayısıyla şimdi de atletizm alanına sıçramış, abartma, cazgırlık ve vaktinden önce ötme hastalığı oraya bile bulaşmıştır. Seçim kazanmadan iktidar, evrensel yapıt ortaya koymadan deha, maç oynamadan kupa sözü etmek ile yarış koşmadan şampiyonluk sözü etmek arasında ne fark var? Tek kişi ya da takımla bu çeşit ortak şişinmelerin, asıl yarışacak kişiye ya da oynayacak takıma moral vermek yerine, gereksiz gerilim yarattığını ve tersine teptiğini anlamak çok mu zordur? Üstelik, bunca beklenti yaratılmışsa, o zaman da "Ikincilik kazandık" gibi sahte teselli sözleri etmeden, "Şampıyonluğu niçın kaçırdık?" diye sormak, hattâ ele geçmiş fırsatı çarçur edişte medya abartısının payını aramak gerekmez mi? Olay, bilinen bir ortak kusuru bir kez daha açığa vurmuştur: lyice düşünüp taşınmadan davranma ve öne çıkma merakı. Öyle bir tutku ki, belki iyi niyetli olan tutumlan bileterssonuçlara ve kötü görüntülere sürükleyebiliyor. Şampiyonluk koşusunda bulunmak için başbakan ya da muhalefet lideri sıfatıyla ta Paris'teki tribüne koşmanın gerisinde herhalde "atletimize moral verme" niyeti yatmaktaydı. Ama, acaba aynı davranış ve bunun medyaya velveleli yansıması Çankırılı genç kızı büsbütün gerilimli yapmamış mıdır? Kimilerinin bunu "show merakı" diye yorumlaması, hele şampiyonluk beklentisi gerçekleşmeyince içte ve dıştaki birilerinin için için sevinmesi de işin cabası değil midir? Türkiye'de Sol, Tiyatroda Rol -1 Bizim yeni-solcularımız da ikircik içindeler: Önceleri •'Amerikan emperyalizmi"ne karşı çıktıklan için solcu sayılıyorlardı, bugün "Amerikan emperyalizmi"nin sözcülüğünü yaptıklan için kendilerini solcu sayıyorlar. Bir zamanlar dini toplumsal gelişmeye engel sayıyorlardı, şimdi toplumsal gelişmeyi önleyecek bir şeriat düzenine özgürlük istiyorlar. Prof. Dr. Mehmet YALÇIN Dokuz Eylül Üniversitesi ankcum " ttnet.net.tr U nutturulan sol kavramı: Burada sol kavramını bilimsel ya da ta- rihsel bir yaklaşımla ele alacak değilim. Nice bölüntülere (frak- siyonlara) yol açrruş değışik yo- nımlarmdan herfıangi birini öne çıkarmak ama- cında da değilim. Yaşadığımız koşullarda "aşı- n" ve "ıhmh" sol arasında, aynşmalara yol aça- bilecek birtakım göreceli ölçütlerle oyalanma- yı anlamsız buluyorum. Bölünmeden çok. be- lirli bir ortak paydada birleşmeye yönelmek için, solu; us temeline dayalı. öncelikle emek- ten yana, paylaşımcı, özgürlükçü, bağımsızhk- çı, kültür ve ınanç sömürüsüne karşı, uygar ve kalkınmış bir toplum yapısını amaç edinen bir eğilim ve uygulamalar bütünü diye tarumlaya- biliriz. Kuşkusuz kj bu, kıtaplardan alınmış ya da kitaplara geçecek eksiksiz bir tanım değildir ama. sola aykın öğeler de içermiyor. Yayılımcı (emperyalist) ve sömürücü güçle- rin giderek artan etkisiyle sol adrna ipin ucunu iyice kaçırdığımız şu son yıllarda "Marksizm'' ya da "komünizm" adının iticiliğine ya da çe- kiciliğine kapılmanın da gereği yok. "Sol" söz- cüğünün siyasal bir içerik kazanmasından ön- ce de. komünizm kuramırun gelişmesinden ön- ce de yukandakı tanıma uygun bir toplumsal öz- lem yaşanagelmıştir ve belkı de insanlık tarüû kadar eskidir. Özellikle günümüzün hiçbır engel tanıma- yan haksızlık ve soygun düzeninde. sol kavra- mının eskiliğınden ya da çağdaşlığından söz et- menin bir anlamı yok. Çünkü, insanlık durumu- nu etkileyen olaylar değişmedikçe, ınsan yaşa- mına iüşkin kavramlar da değişmez. Tarihın her döneminde öne sürülen şu eskiük/cağdaşbk iki- lemi, çoğu kez sozde yücelticı ama gerçekte an- lamsız değerler üretıp pazarlamak ve insana öz- gü temel değerleri unutturmak ıçın kullanılmış- hr. Sömürii düzenınde varsıl yoksulu ya da baş- ka deyışle güçtü güçsüzü baskı altında tutmuş ve kullanmıştır hep; çünkü zajıf. yaşama şan- sıru güçlünün himmetinde görmeye zorlanmış ve alıştınlmıştır. Bu ilışki bıçimi hep sürekü bir gerilime dayandınlmıştır. Hemen boyun eğer- sen kurtulursuıu gecikirsen yanarsm! Yayıluncı Batı'nın bize yapüğı da tamı tamı- na budur. Oradan artarak gelen basküar sonu- cunda ülkcmiz bütünüyle sağa kaymış dunım- da. Sözde demokratikleşme ve çağdaşlaşma adı- na, egemenJiğimizden ve bağımsızlığımızdan vazgeçmeye zorlandık. Sankı kendilen, bunlar- dan ödün veriyonnuş gibi!.. Bağımsızlığın öne- mini unutup yakayı ele verdiğimizden beri uy- gar bildiğinıiz Batıvla itişkilerimiziıı içeriği hi- ce beürginleşti: Onlar sömüren, biz sömürülen; onlar sınava çeken, bir sınava çekflen_ Böy lesi- ne büyük bir pazar oluşturan bir ülkenin güçlü ve bağımsız kalması işlerine gelmezdi de ondan. Bir toplumu zayıf düşürmenin, kendilerine bağımb kılmanın ve kulJanmanın yöntemi de bel- lidir: Bilinen kültür yapısıyla derin güdülerine ters düşecek öcüler yaratmak ve onlara karşı ko- ruyucu kıhğına girerek kullanmak!.. Önce, din- sizlik ve aile içi çarpık cinsel ilişki anlayışına indirgenen komünizm. "dini imanı ve namusu uğruna canını verebüecek" yapıdaki ınsanımı- zuı gözünde tartışılmaz bir korku nedeniydı ve çok da işe yaradı. Bu öcü bitince. bu kez de "vatanm bir kanştoprağı içincanınıverebflecek" aynı insanlann karşısına bölücülük öcüsü dikil- di. Ama tavşana kaç, tazıya tut diyerek: zaman zaman da tuzaklar kurarak. şantajlar yaparak... Öyle bir dunıma geldik ki kendi istencimiz- le kendi adımıza bir karar alamaz. alsak da uy- gulayamaz olduk. Kendimiz için ne yapmamız gerektiğini başkalan söylüyor; biz ona uyarsak başanlı sayılıyoruz. Bu durumu bir çağdaşlık gibi gören sözde solculanmız da, sağcı yönetimleri "temekfcyan- hş bir yol tuttuidan" açısından değil, "becerik- siz" olduklan için eleştiriyorlar: "Bu yolda biz sizden daha başano ohıruz" anlamında, yalnız- ca solculukla değil, ayn bır parti olmakla bile çelişen bir tutumun dışına çıkamıyorlar. Hele de sol değerler söz konusu olduğunda... Türkiye'de Batı'ya karşı sesini yükseltebilen sol partilerimiz de var. ama muhalefetteyken yapıyorlar bunu, çünkü bizim parti politikala- nmız genellikle muhalefette geçerlidir. tktida- ra geldiğinde hepsi de Batıcı ve özellikle de Amerikancı olmak zorunda: Bundan dolavı uy- gulamada "uiusal solcu"muz Ecevit ile "antisi- yonist dincimiz". Tayyip arasında hiçbir a>Tim yok. Üstelik aralannda Fethullah Gülen. gıbı ortak bir sömürii nesnesı de var! Yabancı yatmmlara güvenerek üretim yerine borçla vaşamak zorunda kaldığımız için yok- suJlaşok. AJınan borçlar da yoksula \ ansuru\or. Halkın yönetenfcre güveni ve yurtsevertik duy- gusu sarsılnnşür. Eğer birazcık bağhhk görün- tüsü varsa. o da çıkarcı dalkaMikluğuna ya da bağnazhğa dayanmaktadır. Duzeylenne ımrendığımız ve boy ölçüşme- ye kalktığımız ülkelere göre giderek daha çok yoksullaşırken, sayguılığımız da o ölçüde azal- dı. IMF'ye el açmalanmız ve her dediğinı yeri- ne getirmemız apaçık ortada iken "\bksulun onu- nı ohnaz" diyor Amerikalı. "Borçhı,yalancıdan daha aşağdık bir duruma düşer" diyen Benja- min Franklin ın bu sözünü, sömürgeleri özgür- leştirme değil. yeni onursuz sömürgeler yarat- ma yönünde kullanıyor. "Ben zenginise\erinı" diyen adam da Türkiye'de cumhurbaşkanlığına kadar yükseliyor. Sam .\mca bize yönelik tasanlannı ya "en gü- venilir dostumuz ve stratejik ortağmuz" olarak ya da gerektığinde parmağını gözümüze doğ- rultup "Sakm haaa!" diyerek yapıyor. Irak'a saldırırken ve Kuzey Irak santajuıı ya- parken. bunu yeterince ortaya koymuşrur. Ar- tık olayı anlamazlıktan gelen kalmış mıdır. bil- mem. Kuresel dönuşümde 'yeni sol' dayafması: A\Tupa ve Türkiye'de sol kavramı. özellikle de "sol" sözcüğü, milyonlarca insanın öteden be- ri kendi kimliğine yaİaştırdığı bir kişilik göster- gesidir, vazgeçihnez bir etikettir. Yaşam biçimı- ni ve sınıfinı çoktan değiştirmiş birçoklan ken- dilerine bu nitelemeyi yakıştınr ve "sağ"dan nefret eder. Böylesine sana! bir solculuk. bir spor takımını tutmaktan daha anlamsız bu- du- ruma gelmiştir. Halk yaranna işleyen kurumlar. özelleştirme adına yok ediliyor; vurgunculuk, soygunculuk ve hortumculuk yasallaştınlıyor ya da rvedi yasalar çıkanlarak bağışlanmalan sağ- lanıyor. "Tersiyapıhrsa, bütün duyarhdengeler bozulur, batarsuuz" diyorlar. Oy sa öyle yap- madığımız için batıyoruz. Böylece solun aya- ğım bastığı bütün dallar kesildikten sonra, AB "smırsz" birözgürlük öneriyor, Türkiye'de TKP bile seçimlere girebiliyor artık!.. Ama süreklı biçimde kendilerine kahlmamı- zı hem özendirecek hem de önleyecek ikilem- ler yaratarak: Örneğin AKP konusunda, arala- nndan kimileri parti başkamna millefvekıllığı ve başbakanlık veımediğimiz için bizi "antide- mokratik"sayı\or. kimileri de. "Islamcı bir parti" ıktidara geldi diye .\B'ye giremeyeceğı- mizi anlatmaya çahşıyor. Kunileri bizi laik ya- pımızla bütün Islam dünyasına örnek gösteri- yor, kimileri de sözde din özgürlüğünü kısıtla- yan (!) Kemalizmin AB ölçütlerine ters düştü- günü savunuyor. Oysa buna yönelmenin en bü- yük dayanağı olarak görüyorduk Kemalizmi ve laikliği! Bizim yeni-solculanmız da ikircik için- deler: Önceleri "Amerikan emperyalizmTne karşı çıktıklan için solcu sayılıyorlardı. bugün "Amerikan etnpenaBzmi"rıuı sözcülüğünü yap- tıklan için kendilerini solcu sayıvorlar. Bir za- manlar dını toplumsal gelişmeye engel sayıyor- lardı, şımdı toplumsal gelişmeyi önleyecek bir şenat düzenine özgürlük istiyorlar. Dil ve kül- tür aynmını eskiden birer "üsryapı" sorunu ola- rak görü> or ve "emek-sennaye" arasındakı "di- ke> çefişki"\i öneçıkanyorlardı. şimdi yenı sol'u belirleyen öncelikli savunma konusu yapıyor- lar. -Bağımsız Türkiye!" haykırması eskiden solculuk göstergesiydi. şımdı tutuculuk. Devlet kavramından, özellikle de Türkiye Cumhuriyeti De\1eti'nden açıkça nefret edi>or- lar! Toplumsal kışıliğimizden ve savaşım gücü- müzden v enlecek daha nice ödünlen. kendi an- ladıklan "u)'gardüm ı a"ya kahlmanın olmazsa olmaz önkoşulu sayıyorlar. Cçüncü Dünya'nın yoksul ülkelerini hor gö- rüyorlar. Bu ne biçim solculuksa! PENCERE BozacıımŞatudiŞıracı... Takıyye günümüz Türkiyesi'nde, toplumun si- vil asker kesimlerinde, siyasette ve medyada sü- rekli tartışılan önemli bir konu... Kuran'ın "Nahl Suresi" 16'ncı ayetinde diyor ki: "Gönlü insanla dolu olduğu halde -zoraltında olanın dışında- inandıktan sonra Allah'ı inkâr eden, gönlünü kâfiriiğe açanlara Allah katından gazap vardır, en büyük azap onlar içindir." Demek ki "zor altında gönlünü kâfiriiğe açan- lara" Allah katından gazap yok!.. Nitekim Islam Ansiklopedisi'nin "tak/yye"mad- desinde şöyle yazıyor: "...gizlemek manasında olup, mecbuhyet veza- rar tehdidi karşısında dinin icaplanndan muafi- yetiçinkullanılan tabirdir. Bizzatpeygamber(...) zahiren (görünüşte) imanın inkânnı, müşrikleıie dostluk kurmayı ve haram edilmiş yiyeceklen'n yenilmesini caiz görmek suretiyle dini ıstırap un- surundan kurtulabilmiştir. Bu bakımdan müsa- maha Müslümanlığın bütününe şamildir." • Daha önce bu köşede yayımlanan takıyyeye iliş- kin bir yazıma medya köşelerinde yanıtlar verme- ye çalışanlar oldu; bu doğaldır, AKP'nin avukat- lığını üstlenmiş olanlann görevleridir; ancak, bu girişimler takıyye sorununu çözmüyor, tersine kuşkuyu artınyor; çünkü bozacının şahidi şıracı oldu mu güven vermiyor... AKP değiştim diyor.. Takıyye mi yapıyor?.. Erbakan'ın rahle-i tedrisinde yetişmiş Recep Tayyip takıyyeci mi?.. Üç beş yıl önce "Minare- lersüngümüz I Kubbelermiğfehmiz I Camilerkış- lamız I Müminler askerimiz..." diye nutuklar atan RTE için savunmanlık yapan gazeteciler de Islam- cı eğilimleriyle tanınıyorlarsa tut kelin perçemin- den... • AKP geçenlerde bir kitap yayımladı; önsözde Recep Tayyip diyor ki: "- AKP siyaset felsefesini muhafazakâr de- mokrasi olarak bel/rlemiştir." Kitabın 114'üncü sayfasından bir alıntı: "Islamın politika düzeni tevhit akidesine daya- nır ve insanlann eşitliği, kanunun üstünlüğü, in- san haklarının, azınlıklannki de dahil olmak üze- re korunması gibi esaslar üzerinde yükselir." Islamda kölelik vardır, kadın ikinci sınıftır; Isla- mın politika düzeninin insan haklan üzerinde yük- seldiği iddiasını AKP'nin kitabına aktarmak, ya- şadığımız çağda hiçbir Müslüman ülkede insan haklan ve demokrasi olmadığını bilenler arasında ancak gırgır anlamı taşır. • Takıyye Islamda var, Hıristiyanlıkta yok; Avru- pa'da bir iktidar partisi için "Takıyye yapıyor mu?" diye bir tartışma olur mu?.. Bizde ise bu tartışmayı gündeme getirmeyen medya ya da siyaset erbabı yok gibi... bavulunu ve kafanı topla goldendrum'a uçuyoruz! Yeni Avrupa'nın Portoroz ^ T ^ Piran Koper 5-10Ekim 2003 TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ 2003 SEDAT SİMAVİ ÖDÜLLERİ 9 dalda verilecek ödül tutan net 9.000.000.000 liradır. Ödül 9 dalda eşit olarak paylaştınlacaktır. Kişüer: kendileri aday olabilecekleri gibi, öğretim kurumlan. mesleki kuruluşlar, Sedat Simavi Ödülleri Ön Araştırma Kurullan ve kişilerce de aday gösterilebilecektir. GAZETECILIK I RADYO • TELEVIZYON Gazelecılık ödulü ıçın kışıler; yorum, haber. röportaj, dızi yazı. sayfa düzenlemesı, haber foıoğraf!an, kankatür gıbı son bır vıl ıçınde basılı kıtle ıletışım araçlarında \a>ın- [anmış güncel eserlerle aday olabılırler SEÇlCt KURUL: Kenan AKIK Melıh AŞIK Kecatı DOöRU Oka> GÖNENSrN N'aılGÜREU Fehmı KORU \ r ahap MUNYAR YalçınPEKŞEN Se\kın TÜRESAY Bu bölûmde radyo ve teievızyon dallarına ayn ayn ödül venlecek- tır. Radyo ve teievızyon ıçın ha- zırlanmış ve son bır yılda yayın- lanrruş bûtûn programlar (tek ve- ya dızı olarak) ödüle aday göslen- iebılır. Vayın!anan teievızyon eserlermm yönetmenlerı; Radyo dalında ıse yayınlanan eserlerın y3pımcı. yazar ve yönetmen- ierınden bın aday olabıldıjı gıbı. bırhkıe de aday olabılırler. SEÇİCİ K I R L L : Cem AYDIN Prof Dr. Yıknaz BCYÜKER5EN Cengız ERDtL Prof. Dr. Suat GEZGlN Zıya ÖZTAN Şakır SOTER HıfzıTOPUZ Prof. Dr Nuıçay T C R K O G L U Yücel YENER EDEBIYAT Şıır, öykü, roroan, oyun. anı, gezı. deneroe. eleştın, araştırma \e edebıyal tarıhı türûndekı eserler katılabılır. Aday göste- rılecek kıtaplann, son bır yıl ıçınde yayınlanmış olması ge- rekır. Basılmamış eserlerle de ödüle katıbnabılır. Tek bır şur. tek bır öykü veya tek bır dene- me ile ödüle başvurulamaz. SEÇtCl KURUL: Fûsun .\KATLI Eray CANBERK Prof. Dr. Cevat ÇAPAN Senuh GÜMÜŞ Dogan HIZLAN UgurKÖKDEN Hilmı YAVüZ SOSYAL BILIMLER Sosyolojı. sosyal psıkolojı. anlropolojı, siyaset bılımı, sosyal politika. sosyal ıstatıstık. bulcuk. ıkrısat. tanh dallannda bilimsel çalış^na yapan adaylar katılabılır Çalısmaların TOrkıye'nın sorunlarıyla ılgılı olmalan tercıh edılır. Yayınlan- mamış eserlerle de ödüle aday olunabılır. SEÇİCİ KURUL: ZaferATAY Prof Dr. Toktamış ATEŞ Prof. Dr. Taner BERKSOY Prof. Dr. M. Sem* GEMALMAZ Prof. Dr. Emre KONGAR Prof.Dr. Ioaıra KUÇUR,^DI Prof Dr Ahmet MUMCU Prof. Dr. Mümtaz SOYSAL Umuı T.->ıLU FEN BILIMLERI I SAGLIK BILIMLERI I GORSEL SANATLAR Fızık. kımya, matematık, je- olojı. bolanık, zooljı. astrono- nu. gıbı fen bılımjen dalların- dan bırınde önemli bır bulu$u gervekleçııren > a da araçîirma ve çalışmalarıv la bu bılımlenn evrensej geUşmtsuıe katkıda bulunan adaylara açıktrr. Ya- vınlanmı^ monografık ıncele- meler ve do^entlık tezlerı ödü- le aday olabılır. SEÇlCt KURUL: Prof Dr. Yusuf AVCI Prof. Dr. Avadıs HACTNLrYAN Prof Dr. Mıthat DEMEN Prof Dr. Berül KIRDAR Prof. Dr. Zeynep İken ÖNSAN Prof Dr. Erdoğan ŞUHUBI Prof Dr. Ergün TOĞROL Tıp, eczacılık. dı$ helamlıgı gı- bı ınsan saglıgıyla ılgılı alanlar- da önemli bır buluşu gerçekleş- tıren ya da araş,tırma ve çaüş- malarıyla bu bılımlenn evren- sel gelışmesıne katkıda bulu- nan adaylara açıktır. Başvuru- lara. "Sagllk Bilimleri Ödülü B»$vurtı Fortnu" eklenmeüdir. SEÇİCİ KURIX: Prof. Dr. Korkmaz ALTüG Prof. Dr. Orhan ARJOĞLT Prof. Dr. Turgay ATASO Prof. Dr. Haij] BAHÇECİOGLU Dr. Gürbüz BARLAS Prof. Dr. Ergın SENCER Prof. Dr. M. Şükrü SEVER Prof. Dr. Yücel TANGCN Prof Dr. Sedat TAVŞANOGLU Son bır yıl ıçmde resım. hey- kel. seramık. gravür, grafık sa- nallan alanında. yurt ıçınde ya da yurt dışında bır sergı ger- çekleşiırmış sanatçılar ve>a tüzf 1 kışıleT aday olabılır ya da gösterılebıhr. Baş\ıınılara en az 10. en fazla 20 adet kaset- lenrnıs. 35 mm.'Uk dıa veya ay- nı sayıda renklı fotoğraf eklen- melıdır. SEÇlCt KITOJL: Prof. Benl ANILANMERT Semüı BALCIOĞLU Prof. Neş/eERDOK Mehmet ERGÜVEN Prof AlıTeomanGERMANER Prof FevaKARAKOÇ Prof Kava ÖZSEZGıN Ödül, sporun her dalına açıkiır. Son bır yıl ıçınde ülke çapında ve uluslararası alanda üstun basarı saglamuj olan sporcuya, takıma veya bır spor adamına verılır. Her branşta mıllı takımlar, kulüp takımJan aday olabılır Amatör sporcuların başanları öncelikle dıkkate alııur. SEÇlCt KURUL: Orhan AYHAN Togay BAYATLI OnurBELGE Şenes ERZIK Artıla GÖKÇE Dogan KOLOGLU Cüneyi E. KORYÛREK Necmı TANYOLAÇ Ş Sedat Sunavı Odüllen'ne aday olabılmek ıçın Türkıye Cumhuriyeti vatandaşı olmak zorunludur. * Fen ve Sağlık Bıiunlerı dallannda eserlenn son 5 yıl ıçınde (01.10.1998 - 30.09.2003 tanhlerı arasında), dığer dallarda ıse son bır yıl ıçınde (01.10.2002 - 30.09.2003 tanhlen arasında) yaytnlanmış, gerçekleştınlmış veya sergılenmış olması gerekmektedır * Klasık ders kıtapları. lısans, lısansüstü ve doktora tezlen ılc bunlara dayalı makaleler; daha oncc ulusal yanşma ve ödüllendırmelere katılmış eserler, dsrece almış olsun veya olmasrn aday olamaz. * Adaylar bir dalda ve bır eserle başvurabılır. * Kolektıf çalışmalaı. ödül yönetmelığındekı ılgılı maddeye uyulmak koşuluyla aday olabılu". * Ölmüs kişiler aday gösterılemez. Adaylık ıçın başvurmuş veya adaylığı ılerı sürûlmüş bır kışı adaylıktan sonra ölmüş ıse, değerlendirmej'e aunır, kazanırsa ödül rutarı yasal mirasçılanna ödenır. * Belırlı yazılı eserlerle (Fen ve Sağlık Bilımlen ödüllerinde yayınlanmış olmalı) ödüle başvuracak veya aday göstenlscek kışımn, bu eserlenndcn basılmış ıse. (Edebiyat ve Sosy'al Bılımler ûdüHennde) Jcıtap olarak, değil ıse, ıkı aralıkl/ olarak daktıloyla ya da bılgısayarla yazılmış ve çoğaltılmış, Sağlık Bilimleri, Sosyal Bılimler ve Gazelecilik Öcüllennde 10: Fen Bilımlen ve Edebıyat Odullerînde 8 adedının; Teievızyon Ûdülünde 1 adet BETACAM kasetın. Radyo ödülünde 10 adet ses bandmın. /Görsel Sanatlar Ödülünde 8. Spor. Radyo ve teievızyon Ödüllennde 10 adel bılgı yazısının. aynca Görsel Sanatlar Ûdülünde dıa veya fotoğraflarm) ktşının aynı sayıda özgeçmış yazısı ve 2 adet vesikalık fotoğrafı ile bırlıkte Ûdül Sekreterlığıne göndenlme^ı gerekır. * Fen. Sağlık ve Sosyal Bılımier dallannda yabancı dılde yayınlanmış, eserle de başvurulabılır Bu durumda eserle beraber çalışmayı tam olarak anlatmak kaydıyla en fazla 5 sayfalık Türkçe özetının de veıılmesı gerekır. * Gazetccılik. Radyo ve Televızyon dallannda, aday kışınin ve esennın Türkiye Gazeteciler Cemıyetı Türkiye Gazetecılerı Hak ve Sorumluluk Bıldırgesı'ndekı maddelere aykın olmaması dıkkate alınır. * Adaylık için başvurma süresı 30 Eylül 2003 Salı günü saat:17.00'de sona ercr. Postadakı gecıkmeler kabul edılmez. * Vıdeo bant (Teievızyon dalında), dıa ve fotoğraflar (Görsel Sanatlar dahnda) dışında ödül içın göndenlen materyaller ıade edılmez. * Ödül Yönetmelığı ve Sağlık Bilimleri Odûlû ıçın "Sağlık Bilimleri Odülü Başvnru F o r m u " Sedat Sımavı Ödûllerı Sekrelerlığı 'DderTıstenebılır. SEDATSİMAVİ ÖDÜLLERİ SEKRETERLİĞ1 Basın Mûzesı, Dıvanyolu Cad No:84 34410 Çetnberlıtaş ,'ISTANBUL Tel: (0212) 513 84 58 - 511 08 75 Faks: (0212) 513 84 57 - Web: www tgc org.tr E-Posta: basınmuzesıgtgc org tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear