22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 2003 PAZAR OLAYLARVE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Gençlik Bip Duyarlıktır Mutfak evin dışındaydı. Koskoca bir taşlık! Bir yan- da ocak vardı. Bir yanda kömür ızgarası... Yemekler orda pişerdi. Ateş üstünde kaynaya kaynaya... Bir gün, babam eve havagazı fınnı getirdi. Kapkara bir şey! Üstünde bir ısıtma yeri, attta bir fınn.. derken havaga- 21 bağlandı. Yeni fınn bir çeşit törenie göreve başladı! Başladı ya da başlayacak ama nasıl? Kullanmasmı kim- sebilmiyorki!.. Yıl 1933'tü. Beyazıt'ta, Havagazı ve Elektrik Şirke- ti'nin bir yeri vardı. Orada ev hanımlanna bu konuda ders verilirdi. Birkaç kez annemle gittik. Bir bey orta- ya çık/yor, havagazı ocağını, fınnı yakıyor, küçük bö- rekler, çörekler pişiriyor, sonra da biz izleyicilere dağı- tıyordu. Böylece öğrendi havagazı ocağı kullanmayı Şehzadebaşı hanımlan... Artık annem, sık sık çörek- ler pişiriyordu. Mahallede pek az kişide bu fınnlardan vardı. Bizim Cüce Çeşme Sokağı'ndakı evde, bir de köşedeki beyaz evde... Radyo da öyle. Bir bizde bir de karşı komşu, kabzımal Ziya Bey'in evinde... Sinemaya giderken o kuçük çörekleri kesekâğrtla- nna doldururduk. Milli Sinema, Ferah ya da Hilal sine- malannda, kimınde "salon" kiminde kovboy ya da korkufilmleriseyrederken bu çörekJeri yemek ayn bir sevinç veriyordu. Hemen her gün annem ve yardım- cısı Hayriye Hanım bu çörekJerden pişiriyorlardı. Ye- ni heves! Babam da kollan sıvar, puf börekleri hazır- lardı. Ortalıgı batınrdı! Ama biz çocuklann mutlu günü olurdu bu börekli pazargünleri. Hele ilkyazdaysak dut ağacının altındaki masaya kurulup börek yemek, bir yandan da ağacın alt dalına takılmış hoparlörden, Ye- sari Asım'lan, Seiahattin Pınar lan diniemek ayn bir mutluluktu... Artık dünya değişti! Havagazı ocaMan tarihe kanştı. Şimdi dogaJgaz var, elektrik var, her şey daha kolay- laşt. Ama bilmem, size de öyle gelryor mu, çocukluk çörekleri, börekleri sanki çok dahatafjıymış gibi! Bir uy- gariık, teknoloji öyle ilerledi ki yetişmek güç. Ama ya- şam güzelleşti, iyileşti mi orası belli değil... Eskiden, es- kilerdenkurtulmak, "esttinerde varsaatın, kurtulun, ye- nilere, gençlereyeraçın" diyorlar. Genç olmak bir ye- nilik midir, bir güvenlik midir? Nice genç yaşlılarvar, ya- şı seksen olsa da içlerinde yaşlılık duymayanlar! Genç olmak iyi bir şeydir, ama çok sürmez. Zaman ezip ge- çer. Bugün kendini genç sanıyorsun, bir de bakıyor- sun ki, zaman seni alıp yaşlılığa götürmüş. Blucinleri çekip pikniğe gittiğinde, top oynamaya kalktığında be- lin ağnrsa, sırtın tutulursa o zaman dank eder, genç mi- sin yoksa yaşlanma yolunda mısın? Heralanda gençlere gereksinme var. Politikada, sa- natta, bilimde... Aziz Nesin "Yetmiş Yaşım Merha- ba" demişti. Ama seksen yaşa merhaba diyemedi. Genç bir adamdı. Yerinde duramayan bir canlılık. Kıpır kıpır bir zekâ. Sürekli işleyen bir kalem. Kim, yetmişini aş- mış Nesin'e ihtiyar dıyebilirdi?.. Radyo dinliyor, 7V izliyor musunuz? Yalnız eğlen- celeri, televoleleri değil, insanı gerçek insan kılan ya- yınlan... Her gün bir iki gazete, her hafta bir iki dergi, her ay hiç degilse degeri olan bir kitap okuyor musu- nuz? ıçinde yaşadığınız sorunlara kendi çabanızla çö- zümler anyor, buluyor musunuz? Havagazryla aydınlatılırdık, havagazryla yemegimi- zi pişirirdik. Hepsi geçmişte kaldı. Daha nelerin nele- rin geçmişte kaiacağı, tarih olacağı gibi!.. Ardımızda güzel şeyler bırakabilmek! Gencfiğini de, yaşlılığını da "adam gibi" yaşayabilmek, "adam gibi" sona erdire- bilmek!.. Bu İktidar Bu Kadınlan Kullanıyor... İyi ama nerede bu kadın milletvekilleri? İktidara geldik- lerinden bugüne ne savaş kaldı yaşanmadık, ne tezkere bunalımı, ne toplumbilimin bir konusu olan töre cinayetleri, ne hukukun bunca yok sayılıp, Susurluk katillerinin sahverilmeleri, ne de salt kadına yönelik nice tacizler... Hiç mi söyleyecek, savunacak, mücadele edecek bir konulan yok? Melek Şen SÖZER ToplumbMmci K aduıın şu ya da bu amaçlı "kuOanıl- ması"na tarihin herdönemindeta- nıkolunmuş. Için- de bulunduğumuz zaman dili- minde de bizler tanıklık ediyo- nız. Tam karşı düşüncede oldu- ğum için gereğince nesnel dü- şünmedigim söylenebilırse de ben. "kadnun potitik amaç uğ- runa kuUanıbnasrnın böylesı apaçıklığına AKP iktidan dö- neminde tanık olduğumuz kanı- sındayım. 3 Kasım seçimlerini izleyen günlerde AliKjrca'nın "Siyaset MeydanT programında, AKP'li kadın miUetvekillerinı izlemiş- tik. Dört kadın milletvekili de partilerinin ideolojisini ezip ge- çercesine oldukça çağdaş, şık, bakımlı ve akıllı bir görünüm sergilemişlerdi. Öyle ki kaba- taslak değerlendirmelerle AKP'nin şeriat yaniısı bir parti olduğunu, kadınlan kara çarşa- fa sokacağını düşünen kimi iz- leyicilerin, bu görünüm karşısın- da yüreklerine su serpilmişti. Üstelik de ne pembe dünyalar ya- ratmışlardı bu dört kadın millet- vekili; partilerinin üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorunun ol- madığına ilişkin görüşleriyle... Içlerinden biri toprumbilimciy- di (sosyolog). Ve parti lıderinin alanlarda bangır bangır dile ge- tirdiği dinci söylemlerin hiçbi- rini duymamış gibi davranarak, "bir mfllet var olma koşıülanıu nasılreddedebiürki". diye baş- layan konuşmasıyla Mustafa Ke- maJ Atatürke nasıl da sahip çıkmıştı... Daha sonra birkaç kez, henüz başbakan olmamış Recep Tayyip Erdoğan'ın sağ kolu gibi izlemiştik basından onu; güzelliği, zarafeti ve başa- nsı vurgulanarak. Bir başkası avukattı. Aldığı eğitime uygun bir konuşma be- cerisi sergilediği tartışmasızdı elbette. Ancak bir ara hem Ali Kırca'ya, hem de birkaç izleyi- ciye sinirlenmişti. Çünkü zaman zaman, prgramdaki dört kadın milletvekilinden "vftrindekfler'' diye söz edilmişti. Vitnnde yer almanın "kulaıufana" gibi bir an- lam taşıdığından dem vurarak. bu tanımlamayı biraz da haka- ret saymış ve her normal insan gibi. kendisine "kullamlan bir varük"mışçasına bakılmasın- dan rahatsızlık duymuştu. Programdaki üçüncü kadın milletvekilini, kısa bir süre son- ra Turizm Bakanı yapıldığında, bilmem hangi güzellik yanşma- sında ev sahipliği yaparken. ola- bildiğince ince ve uzun güzel- ler yanında, onlara inat tüm ufa- cıklığı ve tıknazlığıyla objektif- lere poz verirken anımsıyorum. Çünkü program süresince onu aklımda tutmamı sağlayacak pek özlü bir söz edememiştı. Aynen. yanılmıyorsam AKP Kadın Kol- lan üst düzey yöneticiliği yap- mış, dördüncü kadın milletveki- li gibi. Ben, bu kadın milletvekilleri- nin hiçbirinin adını artık anım- sayamıyorum. Bunda benim unutkanhğımın ya da dikkatsiz- ligimin de payı olsa bile, asıl so- run, onlann kendilerini gündem- de tutacak biçimde medyada yer almamalanndan kaynaklanıyor. Aslmda içtenlikle belirtmeli- yim ki bu durumun sevindirici yönleri de var. Düşünsenize, bu dört AKP'li kadın milletvekili Mardin"de şeriat gereği "recm" edilerek öldürülen Şemse ABak için "toprak meviidi" okutur- ken; yine Mardin'de saygınlığı ve yaşlan kocaman "amcalar''ın, "gerçi sen bizim kızımız sayıhr- sm" diye diye yedi ay tecavüzü- ne uğramış 12 yaşındaki Maaşınız Akbank'a yatıyorsa, maaşımzdan fazlasını kazanırsınız. Mesela indirimli kredi ve ekstra faizli mevduat! Sadece Akbank Aite Kulübü'nde; vadesiz mevduattan kredi kullanımına, sigorta alımından yatırım işlemleri yapmaya kadar kullanılan ürünler üzerinden üyeler puan kazanır ve bu puanlarla ekstra avantajlar sağlarlar. Aile kategorilerine göre, kredi alırken indirimli faiz. mevduat hesabı açtırırken de ekstra faiz oranından faydalanırlar. Biriktirilen puanlar istenirse bedava sigorta ve yatırım fonu alımında kullanılabilir, istenirse Axess kredi kartına chip-para olarak devredilebilir. M.Ç.'nin başını okşayıp ona "Ah evladım,bu küçücükyaşmdaso- kaklarda dolaşılır mı. bi daha yapma emi", şeklınde öğüt ve- rirken; ya da ne bileyim, güpe- gündüz kaçınhp tecavüz ve iş- kence edilen DEHAP Diyarba- kır Kadın Kolu Başkanı'na, "re- habitite olsun için" partilerinin program ve tüzüğünü okuyup, doğru partide yer alırsa bir da- ha hiç tecavüze ugramayacağı- na yemin billah ederken yer ala- bilirlerdi medyada. Aynen ANAP iktidan döneminde "kul- buulan" "papatya" kadrnlann medyatik halleri gibi. Hani in- ce topuklu ayakkabılan, şık şı- kıdım tayyörleri ve kuaförden çıkma saçlanyla, Güneydoğu'da iç savaşın göbeğindeki korku bakışlı çocuklara sakız dagıt- mışlardıya... Işte bu gibi durumlara tanık- lık etmediğim. böylesi bir ta- nıkhktan dolayı AKP'li kadm millervekillerinin adlannı çok iyi anımsamadığım için gerçek- ten seviniyorum. İyi ama nerede bu kadın mil- letvekilleri? iktidara geldikle- nnden bugüne ne savaş kaldı yaşanmadık, ne tezkere bunalı- mı, ne toplumbilimin bir konu- su olan töre cinayetleri, ne hu- kukun bunca yok sayılıp. Su- surluk katillerinin salıverilme- leri, ne de salt kadına yönelik ni- ce tacizler... Hiç mi söyleyecek, savunacak, mücadele edecek bir konulan yok? Olup bitenlere ilişkin en azmdan olumlu tek bir söz de mi etmez bir millet- vekili; "benim partim neylerse güzel eyler" filan türünden... Öyleyse apaçık "kuflanılmış" olmadılar mı? Birer yılbaşı sü- sü gibi vitrine konup, hedef kit- le kandınldıktan sonra bir köşe- ye ahlmadılar mı? Acaba gerçek- ten kendilerini kullanılmış bul- muyorlar mı? Örneğin, hukuk- çu kadın milletvekilinin "kufla- nılma" konusunda televizyon programında gösterdiği duyar- İılığa ne oldu? Toplumbilimci kadın milletvekili partisinın Irak savaşına ilişkin "işgaki-empcr- yafist" girişime tam destek olma- sının, "birmiDetinvaroİniako- şullannı" yaratan "bağunsız" duruşa tam karşıt olduğunu gö- remiyor mu? Turizm Bakanı ya- pıhp ağzına bir parmak bal ça- îınan kaduı milletvekili, bakan- lıklar birleşhrilıp bir kenara ahl- masına kırgın değil mi? Tele- vizyonda kadın sorunlanyla il- gili tasanlan yere göğe sığdıra- mayan diğer kaduı milletvekili, kadınlann uğradığı işkence, kı- yım ve tecavüzler karşısında di- lini mi yuttu? Vazgeçtim bütün bunlardan, bu kadın millehekilleri hiç de- ğilse, partilerinin "AB'ye uyum" dedikleri uyduruk paketlerden çı- kan "hcr eve bir mesdt" karan- na sahip çıksalardı... Bunu bile yapmadılar. Dördü de sanki yok oldular... Neden? Neredeler? Kim bilir? Şimdi vitrinde başka kulla- nım öğeleri (unsurlan) var: Bu kez, başlan hangi kutsal kitabın yazdığı belirsiz bir şekilde örtü- lü, nasıl bir beğeninin ve kültü- rün temsilcisi olduğu anlaşıl- maz giyimlerle protokollerde salınan kadınlar süslüyor vitri- ni. Aynen, bir zamanlar bu ide- olojinin henüz iktidar hazırlı- ğındayken, sıkmabaşlan ve upu- zun pardösülenyle alanlara dol- durulup. "riirbana özgürlük" adlı gösterinin oyuncusu yapı- lan; türbanla gelen tutsaklığa özgürlük istemenin nasıl alay edilesi bir durum yarattığını as- la büemeyen diğer kadınlar gi- bi... Ya da yüz dolar karşılığı kara çarşaf giymeye razı olan, maaşa bağlandıklan için çocuk- lannı imam hatiplere, yatılı Ku- ran kursianna gönderen diğer kadınlar gibi... Hatta, toplumda kendilerini kanıtlayamamış, bu yüzden avuçlannın içine "gold kart" güvencesiyle bırakılmış "şeriat eğrtmenliği r 'ne dört elle sanlıp. "kutsaJ mazJum"un acı- h tebessümüyle peygamberle- şen öbür zavallı kadınlar gibi... Bakalım vitrindeki yenilerin kullanım sürelen ne zaman do- lacak; mal sahibi yeni gereksi- nimler doğrultusunda vitrini ne zaman süpürtecek? Acaba yeni vitrinde ne tür kadınlar kullanı- lacak? Bu kez de "Sokağa çık- mamaya özgüriük" diye bağıran kadın sesleri mi kullanılacak yalnızca? Yani bedensiz kadın- lar... Ve biryabancı devlet ada- mı "Kadmlar neredeter", diye sorduğunda, bizimki "Kadınla- nmız sıcakta dısama çık- mayacakkadar akıDıdır- lar". diye mı yanıt vere- cek? Bu iktidar bu kadınla- n daha ne kadar süre kul- lanacak? Ama asıl önem- lısı. bu kadınlar daha ne kadar süre kendilerini kullandıracaklar? Şu ya da bu şekilde vitrinde ol- mak, bilmem kaç yüz do- larla tutsaklığın güven- cesine sığınmak; düşün- meden. sorgulamadan, uğraşmadan gösterişli bir konuma oturtulmak ve elbette milletvekili maaşı- ıun dayanırfnaz çekıcih^-'*' ği daha ne kadar süre "kullanıhyor" olmayı gözardı ettirecek? AKP'li kaduı milletvekilleri da- ha ne kadar süre çağdaş görüntüleri, Atatürk Tür- kiyesi'nin kendilerine sağladığı bılunsel dona- nımlanyla ülkemizi ve saf, iyi niyetli olmanın dışında hiçbir donanım- lan olmayan insanlan- mızı bağnazhğa tutsak etme oyununun piyonu olacaklar? Bu ikiyüzlü- lükJeri daha ne kadar sü- recek? Kim bilir... PENCERE AKBANK ANTALYA6. ASLhTHÜKUK MAHKEMESİNDEN EsasNo: 1997^145 KararNo: 19981198 Davacı Fatma Kılli tarafindan davalı Ayhan Killi aleyhine mahke- roemıze açılan boşaruna davasında; Kınkhan ıl- çesi. Yeni mah. c: 0007de nüfusa kayıtlı. Hasan kızı 1976 do- ğumlu Fatma Killi ile aynı yerde nüfusa kayıt- lı Ayhan Killi'nin bo- şanmalanna karar veril- miştir. Davalıya karar tebliği yapılamadığın- dan. hüküm özetının karar tebliği yerine ila- nen tebliği ile. davalının yasaya ıtirazını ılanın yapıldığı tarihten itiba- ren 15 gün içerisinde yapmadığı takdirde hükmün kesinleştirilip tarflann boşanma ilam- lannın nûfiısa tescıl et- tirileceğı hüküm yerine ilanen teblığ olunur. 14.08.2003 Basm: 43060 Kapitalizmin Temel İçgüdüsü... Erol Manisalı'ya 'kimileri' her nedense çok kı- zıyorlar; yakalasalar bir kaşık suda boğacaklar... Kim bu 'kimileri'?.. En başta gençlik ateşiyle gözü kara sosyalist ol- duktan sonra '68 fravmas/'yla kendilerini dağıtıp tövbe istiğfar eden hanım evlatian... Travma'nedir?.. Dış bir şiddet etkeninin kişide yol açtığı sürekli ruhsal sarsıntı... Peki, geçmişinde sosyalizmi aielacele kurmak için kapitalizmi yıkmaya heveslenmiş genç, ilk tokadı yiyip yeri öptüğü zaman ne oldu?.. Allah'ı şaştı!.. Çünkü ayaklan yerden kesik yaşayan hanım ev- ladının çiçeği burnundaydı, hayatla alışverişi yok- tu, yenilgiyi hiç düşünmemişti. Hele ardından bir de Sovyetler yıkılınca, bizim dö- nek, sosyalizmi defterden tümüyle sildi. Üstelik sosyalizmi benimseyen ya da kapitaliz- mi eleştiren kişileri ortalıkta dolaşan 'ikiayaMı vic- dan azabı' gibi görüp dönmeyenlere düşmanlaştı ve kinlendi... Travma insanın beyınsel dokulanndaki yıkımdır; sağlıklı düşünmeyi engeller. • Peki, Erol Manisalı'ya niçin bu kadar kızıyoriar?.. Manısalı kapitalizmi sorguluyor; 'Derin Yayınla- r/'ndan çıkan son kitabının adı: "Kapitalizmin Temel İçgüdüsü" Manısalı soruyor İki kutuplu dünyanın ertesinde kapitalizmin ye- ni işlevi nasıl gelişiyor?.. Kapitalizm Batı'nın düzeni mi, yoksa dünyanın düzeni mi?.. Batı (Doğu Bloku 'nun yıkımından sonra) tek ba- şına kaldığı dünyada kapitalizmi nasıl kullanmak istiyor?.. Batı 18'incive 19'uncu yüzyıllardaki sömürge- c/ düzenini dünyanın başına (postmodem bir ka- pitalizm anlayışı ile) yeniden mi getirmek istiyor?.. Kapitalizm tekboyutlu düzende emperyalizmin vazgeçilmez biraracına mı dönüşüyor?., 'Kapitalizmin beyriı'nde neler var?.. Kapitalizm (akıllı bilgisayarlar gibi) kendi yolunu çizen bağımsız bir donanıma mı sahip?.. 21 'inciyüzyılın başında, kapitalizm, nasıl birkim- lik içine giriyor?.. • Işadamının da bu sorulann yanıtlannı düşünme- si gerekiyor heleTürkiye'de, birgirişimcinin, bu sor- gulamayı yapmasında saymakla bitmez yararfarvar. Ülkemizde nice girişimci bu eleştirel yeteneği gösterebilirken adının başında profesör, yazar, do- çent, araştırmacı kartviziti bulunan nice kişi de ol- madık bir softalık içinde Batı kapitalizmini Allah'ın kula emri gibi kabul edip sorgulamadan benimse- miş durumda... Erol Manisalı diyor ki: "Temel içgüdü insana özgü bir 'güdü' olması- na karşm kapitalizm gibi bir sistemin de güdüle- rinin (saiklerinin) bulunduğunu biliyoruz." • İnsan, insan olabilmek için, hele çağımızda, dur- madan çevresini sorgulamalı... Sovyetler yıkılmıştır; ama, sosyal adalet amacı- na dönük güdüler dünyanın her coğrafyasında canlıdır ve insan doğasının içeriğini oluşturmakta- dır. Bu nedenle Erol Manisalı'nın kitabı yalnız ka- pitalizmin temel içgüdülerıni sergılemıyor. Karşıtının içgüdüsünü de dile getiriyor. I Tencere kapağmı buldu: "Kızıl Elma Koalisyonu" • AKP çalışanları UP'den sildi ^» Dosya: Ordu ve yatırımları • Kıbrıs'ta dönüm noktası • Fındık cephesinde yeni birşey yok • Dünya Felsefe Kongresi • Aliyev öldü mü? • BarışaRock, Rock'n Coke'a karşı . • Futbol heyecanı başladı... Azız Çelik, Bütent Forta, Ferdı Sabit Soyer, Fikret ilkiz, GOIay Batur, Gütay GOnliik Şenesen, Hayri Kozanoğlu, Masis Kürküçûgil, Mustafa Sönmez, Refik Durbaş, Saruhan Oluç, Serdar Şen, Sezai Temelli, T. Sıdkı Uyar, Yüksel Taşkm, Zeyrıep Gambetti... ZEHGİNLER AKP'YE AKP ZENGt|t«LERE EYLÜL / 12. SAYI ÇIKTI İZMR 6. ASIİYE HUKUK>IAHKEMESÎ'M)EN Dosya No: 2003/786 Davacı Kalyon Yapı San. Tic Şti. vekili Av. Mehmet Eroğlu tarafindan davalılar Mustafa Gül. Hatice Özkul, Bahattın Kjlınç, Emrullah Çetın aleyhine açılan tapu ip- (ali ve tescil davasınm yapılan açık yargılamasmda ven- len ara kararı gereğınce. tzmir. Basmahane. Ikbal lş Merkezi No: 207 adresinde bulunan davalı Mustafa Gül adresine teblıgat yapılamadığı, tüm aramalara rağmen de adresı tespıt edılemediğınden dava dilekçesının ilanen teblığine karar verilmış olmakla ışbu dava ile ilgıli tüm kanıtlannızı ilanın yayınlandığı tanhten itibaren 10 gün içerisinde dosyaya sunmanız, duruşmaya gelmediğıniz veya bir vekille temsıl edılmediğınız takdirde yargılama- ya yokluğunuzda devam edileceği ve karar venleceği. duruşmanın 29 9 2003 günü, saat 9.40'a bırakıldığı husu- su davalı Mustafa Gül'e dava dılekçesi yerine geçerlı ol- mak üzere ilanen tebliğ olunur. 27.8.2003 Basın: 43560
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear