13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 AĞUSTOS 2003 SALI CUMHURİYET SAYFA SOYLEŞI ABDÜLCANBAZ PETROL SAVAŞU\RI TURHAN SELÇUK Türkiye'ningönüllüelçisi W ya Sivil toplum kuruluşu Marmara Grubu 'nun AB ve Insan Hakları Platformu Başkanı Suver, ülkeyi yalnızca içerde değil, uluslararası alanda tanıtmak amacıyla zorgörünen sorunların üstesinden geliyor LE YLA TAV ŞANOĞLU Ülkemizde sivil toplum, katüımcı ve şeffaf demokrasi, dünyaya açık vizyon edinmek için çabalayan insanlanmı- zın sayısı azımsanır gibi değil. Türki- ye'nin önünü açmak amacıyla ulusla- rarası arenada da onlar var; ülke için- de de. Çeşitli sivil toplum kuruluşla- nnda gönüllü olarak görev alıyorlar; en zor görünen sorunlann üstesinden gelmeyi beceriyorlar. Bunlardan biri- si de Müjgan Suver. Bir sivil toplum kuruluşu olan Mar- mara Grubu'nun AB ve Insan Hakla- n Platformu'nun Başkanı. Ermenistan- lı kadınlarla kriz yönetimi (conflict management)toplantılanndan tutun da Yunanistan'la Türkiye arasındaki so- runlann sivil kişiler tarafından yumu- şatılması çalışmalanna kadar pek çok etkinlikte var. En son birlikte Ermenistan'da mil- letvekili, bakan, gazeteci, turizmci bir grup kadınla bir araya geldiğimizde bizim Türk heyetinin başkanı Müj- gan Suver'di. Erivan'daki o toplantı- dan sonra Müjgan'la gazetedeki odam- da bir araya geldik ve bizim bölgede, sivil insanlann neler yapabilecekleri- ni, ya da neler yaptıklannı, neler ba- şardıklannı konuştuk. - Sen yıllarca Almanya'da psikoktji ve pedagoji alanında, kamu sağbğıiçin çanşün. Sonra da Türkiyeyedöndün. MarmaraGrubuVakfibünyesmde AB ve Insan Haklan Platformu'nu kur- dun. Bu fikir sende ııasıl oluştu? Marmara Crubu Vakfı SUVER - Türkiye'ye döndükten sonra rahat edeyim, sabahlan telaş ol- madan yatağımdan rahat kalkayım ka- rarındaydım. Ev yaşamını özlemiş- tim. Ama iş yaşamını sürekli bırakmak benim gibi bir insan için olanaksız. Seminerleri paket program haline ge- tırdim. Böylece Almanya'yla Türki- ye arasında mekik dokumaya devam ettim. Zaman içinde Almanya'ya gı- dişlerim seyrekleşti. Yeniden iş yaşa- mına başlamalıydım. Eşim Akkan Su- ver biliyorsun Marmara Grubu Vak- fi'nda. Orada başlayayım, dedim. Bil- diğin gibi Marmara Grubu Vakfı 1985 'ten beri kamu yaranna çalışan bir kuruluş olarak faaliyetini sürdürüyor. Bu kuruluş önce aylık buluşmalar bi- çiminde Taksim Toplantılan'ndan ko- pan bir arkadaş grubu olarak başladı. Daha sonra genişledi. Daha önceleri üjgan Suver, insan haklan çalışmasına başlamasını şöyle anlatıyor: "Gördük ki insan haklanna saygı bizim kültürümüzde yayguı olarak var. Bu konuda hem Anadolu kültüründen, hem dinimizden, hem ulusumuzun var olan özelliklerinden etkilenmişiz. Bizde şöyle bir inanış vardır: Tanrı kullanna demiş ki: 'Yaptığımz her günahı aifedebilirim, bir tek günahı affedemem. Kul hakkını yemeyi. Sakın bana kul hakkıyla gelmeyin.' Bana göre bu, insan haklarının çok özet bir tarifıdir." kadınlann alınmadığı çok tutucu bir grup olmasına karşın sonradan kadın- lann da katılımıyla sınırlar aşıldı. Va- kıf bünyesinde kadınlann yürüttüğü bir Banş ve Kalkınma Grubu da var. Marmara Grubu Vakfi değişik plat- formlar halinde çalışmalannı yürütü- yor. Özellikle son yıllarda daha çok top- lumun sorunlanna çözüm üretme amaçlı projeleri ele alıyor. Çok fazla uluslararası çalışma da oluyor. Bu plat- formlardan bir tanesi AvTasya Ekono- mi Zirvesi'dir. Bu, altı yıldır sürüyor. Bir başka platform da benim yürüttü- ğüm AB ve İnsan Haklan Platformu. - Pelti, bu İnsan Haklan Platformu projesi fikri nasd oluştu? SUVER- .AB' ye üyelik sürecinde in- san haklan konusu son derece gün- demdeydi. Türkiye, insan haklanna saygı göstermeyen ülkelerin başında gösteriliyor ve çok eleştiriliyordu. Insan haklan konusunda çahşan bir- kaç grup vardı, ama, burada hiç kim- seyi suçlamıyorum, yanlı görüşler bu- lunuyordu. Ben, işe objektif olmak amacıyla başladım. Sağını, solunu, or- tasını muhakeme ettikten sonra karar verebilen, mümkün olduğunca objek- tif karar verebilen, herkese hitap eden bir kuruluş olmasını istiyordum. Sa- dece belli gruplar, insan haklannı ko- nımaya çalışan kuruluşlar bana göre faydadan çok zarar getiriyor; toplu- mu birleştireceğine ayınyor. • Insan haklarına saygı... - İyi de, böyie bir konuda tam anla- mıyla objektif olmak mümkün mü? SUVER - Tabıi ki mümkün değil. Gördük ki insan haklanna saygı bizim kültürümüzde yaygın olarak var. Bu ko- nuda hem Anadolu kültüründen, hem dinimizden, hem ulusumuzun var olan özelliklerinden etkilenmişiz. Bizde şöyle bir inanış vardır: Tann kullanna demiş ki: "Yapbğı- nızbergünahı affedebiürinı; bir tek gü- nahı affedemem. Kul hakkını > emeyi. Sakm bana kul hakkıv la gelmeyin." Bana göre bu, insan haklannın çok özet bir tanfidir. - Yaklaşık 2 yü önce Türkve Enne- ni kadınlar arasmda karşıhkh bir an- laşma projesinin de mimarbğuu yap- ün. Bu işe nereden başladuı? SUVER- Dedığım gibi üç yıl önce işe insan haklanyla başladık. Bu za- man içinde daha çok kadının insan haklanna yönelik projeler yürütüldü. Avrasya Yönetici Kadınlar Toplantı- sı yapıldı; toplantıya katılan Avrasya ülkelerinden yönetici kadınlarla o gü- nün aktüel konulan tartışıldı. tkinci yıl Dünya Yönetici Kadınlar Toplan- tısı'nı yaptık. Çünkü gördük ki Av- rasya ülkelerinden gelen kadınlar ken- di aralannda yeni fikirler üretemiyor- lar. Örnek olsun diye tüm dünyadan ka- dınlan toplamaya karar verdik. 'Fukaratığımıza üzüldük' Bunlann çoğu milletvekiliydi. Ara- lannda birkaç bakan, gazete genel ya- yın müdürü, yazarlar, şirket yönetici- leri, merkez bankası başkanlan, aka- demisyenler vardı. Bizde gelemedik- leri mevkilere uygar Bah ülkelerinde kadınlann geldıklerini gördük. Bu açı- dan fukaralığımıza üzüldük, yerindik. Ama bunun yanı sıra onlardan deği- şik fikirler aldık. Biz deneyimlerimi- zi aktardık. Bizim iyi olduğumuz alan- lan da tespit ettik. - Hangi alanlardı bunlar? SirVER - Örneğın eğitim v e bilim alanlannda bizde kadınlann sayısı çok daha fazla. Yüzde 35, hatta son ra- kamlar yüzde 38'e vardığını gösteri- yor. Bu, dünya ve Avrupa ortalaması- nın çok üzerinde bir oran. En eksik kal- dığımız nokta karar verme mekaniz- malannda kadınlann olmayışı. Yönetımde kadın yok. Bilıyorsu- nuz, bankacılık sektöründe kadın ça- lışan sayısı çok yüksek. Ama yöneti- ci düzeyinde baktığınız zaman çok az olduğunu görüyorsunuz. Bir örnek de eğıtimden vermek ıs- tiyorum. 80 "in üzerinde üniversitemiz var. Öğretim üyelerinin yüzde 38'i ka- dın. Ama rektörierin sadece üçü kadın. Ne kadar ayıp... Bunun bizi çok ciddi düşündürmesi lazım. Hükümete bakı- yorsunuz. Kadın bakan göstermelik. Bu kelimeyı çok bilinçli kullandım. Çünkü gerçekten göstermelik. Soykırım sektör olmus... - Ermenistan'a da insan haklan ko- nusuyia UgiB yaklaşünız, değil mi? SUVER- Evet. Son toplantımız Tür- kiye ve Komşulan Kadın Parlamenter- ler Toplantısı'ydı. Bu toplantıda Tür- kiye"nin 15 komşu ülkesinden millet- vekilleri davet edildi. Sınırlanmızda- ki sorunlann tartışılması ve çözüm bulunması için karşılıklı görüşmeler- de bulunuldu; fikirler aktanldı. Yalnız, şöyle de bir husus var ki Er- menistan'la işleri zorlaştınyor. Dıas- pora Ermenilerinin bazılan sözüm ona soykınmı bir sektör haline getirmişler. Birileri bunun üzerinden para kazanı- yorlar. Diasporarun yaptığı affedüir gi- bi değil. Gençleri eski kinlerle zehir- leyerek geleceğe hazırlamak o genç- lere ne kazandınr acaba* 1 - Bölge istikran için arûk eski husu- metierin bir tarafa bıraküması gerek- miyor mu? SUVER- Evet. bölgenin istikrara ka- vTişması için bütün ülkelerin kendi komşulanyla sorunlannı aşması ge- rekiyor. Bunun için artık Ermenis- tan'la Azerbaycan arasındaki sorunlann da çözüme kavuşması çok önem kazanıyor. Türkiye'yi hâlâ Ermeni soykınmıy- la suçlayan Ennenistan yakın tarihte girdiği Karabağ'da ve öbür Azeri top- raklannda doğurduğu işgalin sonuç- lannı da düşünmelidir. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Çankaya Doruğu Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında bugün Çankaya'da bir araya gelecek ve Türk Silahlı Kuv- vetleri'nin Irak'ta konuşlandırılıp konuşlandınlma- ması konusunda görüş birliği sağlamaya çalışacak- lar. Silahlı Kuvvetlerimiz, önceki akşam 1. Ordu Ko- mutanlığı görevine başlayacağı için Ankara'da ga- zetecilere düzenlediği veda kokteylinde eski Ge- nelkurmay Ikinci Başkanı Orgeneral Büyükanrt'ın da belirttiği gibi Afganistan, Somali, Bosna ve Do- ğu Timor'da benzer görevleri başan ile üstlendi. Ancak Irak'ta kendisinden beklenilen görev, öte- ki dört ülkedekinden bir hayli farklıdır. Nitekim Bü- yükanıt da "Irak'a askergöndermek açısından bu- günkü koşullar 1 Mart'a göre daha risklidir" der- ken, sadece o farkı değil; 1 Mart 2003'teki duru- mun bile çok gerilerde kalmış olduğu gerçeğini kayıtlara geçirmiş oluyor. 1 Mart'taTBMM'nın ABD ile birlikte askerlerimi- zin de Irak'ta görevlendirilmesi yolundaki tezkere- yi kabul etmemesini, AKP hükümeti kendi partisi- nin içindeki aykın oylara değil, TSK'nin sorunu iç- tenlikle omuzlamayışına bağlamak gibi tehlikeli bir yanlışlığa yöneldi. Dönemin Genelkurmay Ikinci Başkanı, önceki ak- şam bu çarpıtmanın uyandırdığı rahatsızlığı açık açık söylemekleyetinmedi. "TSK kendisine milletin ve- receği her görevi yapma imkân ve kabiliyetine sa- hiptir. Ama kimse TSK üzerinden siyaset yapma- sın" dedi. Büyükanıt bununla da yetinmeyerek, Irak'ta ABD'nin evlatlannı ateşe atan çetenin ele- manı Wolfowrtz'e de ağzının payını verdi. Savun- ma Bakan Yardımcısı'nın TSK'nin bu olayda lider- lik rolü oynamadığı, isteksiz davrandığı yolundaki sözlerinin doğru olmadığını söyledi. İyi ki gidilmemiş Başta ABD ve onu izleyen Ingiltere ile oluşturu- lan Irak seferinde Silahlı Kuvvetlenmizin görev al- masını engelleyen pariamento karan iyi ki, Başba- kan Erdoğan imzalı tezkereye rağmen verilmiş. Sad- dam'ı devirmeye giden Amerikan askerleri, ken- dilerine verilen görevi başardılar. Ama bu ülkede nükleersilahlar olduğu yalanının Beyaz Sarayüre- timi olduğu artık tartışılmayacak biçimde ortaya çık- tı ve süper güç eski saygınlığını tamamen yitir- mekle kalmadı. Başkan ve arkadaşlan da bugün bir seçim olsa Beyaz Saray'dan eşyalannı topla- mak zorunda kalacak şekilde kendi yurttaşlannın güvenini de kaybettiler. ABD Başkanı, askerlerini Irak seferine hazırlamak için askeri birliklerdetoplantılaryapıyorve konuş- malan alkışlanıyordu. Bugün Bush ya da yakın çev- resinin Irak'ta bir askeri birliğin içine sıkı güvenlik önlemlerı almadan girebileceğini söylemek zor- dur. Cumartesi günkü Hürriyet gazetesinde Ayşe Karasu'nun David H. Hackvvorth adlı emekli bir Amerikalı albayın internet sitesinden derlediği as- ker mektuplannı, bugünkü Çankaya doruğunaka- tılacaklar kesinkes okumalılar. David'in kendi ülke- sini seven bir eski asker olduğunu anlatmak için sitesinin ABD bayrağı ile örtüştüğünü görmek bi- le yeterli. Albay Savunma Bakanı Rumsfeld'e ağ- za alınmayacak küfürter salıyor ve "Onun yüzün- den Amerikan askeri pis bir gerilla savaşına düş- tü" diyormuş. Sitede yeralan asker mektuplannın her birisi, komuta otoritesinin Irak çöllerine saplan- dığını belgeleyecek ölçüde birer isyan belgesi. O askerler gün gelince ülkelerine en azından birer anar- şist olarak dönecekler. Konuşlanmalan uzayacak olursa belki de üstlerine toplu olarak başkaldırılar başlayacak. Süper devletin teknoloji gücü, bu çöl sıcaklannda Napolyon'un Moskovaönlerinde kar- şılaştığı engellerin bir başka türlüsüne yenik düş- mekte. Bir yanda Irak gerillalannın baskın ve tuzakları öte yandan hâlâ lojistik desteklerden yoksun işgal güçleri. Ve Türkiye açısından fiili Kürt devletinin kurulma- sına peşkeş çekildiği için parçalanması kaçınılmaz hale gelen bir Irak. Farkındaysanız, askerimizi bu bataklığayönlen- dirmeden önce Irak'ta işadamlanmızın iştahlannı kabartmak amacıyla ABD garnizonlannın yemek, çöp toplama türünden ihalelerini alan Türk firma- lan vitrine çıkanlıyor. Aslında ABD yandım Allah de- miş ve komşudaki yangın, Irak'ın değil Beyaz Sa- ray'ın çatısını tutuşturmak üzere. Irak'ta kendi yö- netiminin esiri olmuş Ctonilen kurtanp ülkelerine dön- melerini sağlamak için mi asker göndermek isti- yor hükümet? Bu konudaki karann sorumluluğu yine AKP'Iİ milletvekillerinin omuzlanna; hayır vicdanlannayük- lenecek. Şayet Irak'a asker gidecekse, önceki günkü ev- lenme töreninin yapıldığı Lütfü Kırdar Salonu'nun çevresinde gösteri yapanlann haykınşlarını da dik- kate alarak Sayın Başbakan o birliklerde iki oğlu- nu da gönüllü olarak görevlendirmelidir. oerinc(Ş cumhuriyet.com.tr. ENTERNET /MEHMET SUCU mehmet@ cumhuriyet.com.tr Devlet Planlama Teşkilatı, Tür- kiye'nin bilgi ekonomisine erişim için bir eylem planı hazırlaması ve zaman geçirmeksizin uygulama- yakoyması gerektiğini belirten bir çalışma yayım- ladı. DPT'nin "Bilgi Ekonomisi, Işgücü Piyasasının Temel Aktörleri ve Eşitsizlik: Eğilimler, Roller, Fır- satlar ve Riskler" başlıklı çalışmasına göre bilgi eko- nomisinin sermaye birikimine ve toplam faktör verimliliğine önemli katkısı oluyor. Bilgi ekonomi- si ile birlikte yatırımların kompozisyonu da deği- şirken, bu değişim fiziki olandan fiziki olmayan ya- tınmlara doğru kayıyor. öğrenme süreci bilgi eko- nomisinin en önemli unsurlarından biri kabul edi- liyor. Bilgi ekonomisiyle birlikte firmalar küresel- leşme sürecinin etkisiyle hızla artan rekabet bas- kısına karşı koymak için kendilerini şartlara adap- te etme arayışına girerken, esnek iş organizasyon- larına yönelim artıyor. DPT çalışmasında bilgiye dayalı ekonomilerde bilgi en önemli varlık olduğu için, çalışanlann bil- gisinden yararlanmanın da önem kazandığı vur- gulanıyor. özellikle bu cümle Türkiye'deki klasik işletme mantığı ile çok ters bir görüşü ifade edi- yor. Bilgi ekonomisiyle birlikte, bilgi fakirliai ve sa- Bilgi ekonomisi için eylem planı yısal uçurum gibi kavramlar önem kazanıyor. DPT'nin dikkat çektiği bu gerçek aslında köşenin okurlarının yakından bildiği kavramlar. Yine de tekrar etmekte yarar var. Bu sorunlann ciddi eşit- sizlik ve gelir dağılımı sonuçları oluyor ve olmaya da devam edecek. DPT'ye göre bilgi ekonomisi- nin yayılması sürecinde ortaya çıkan önemli risk- lerden biri virüsler ve hackerlar olarak görülüyor. Elektronik iş gibi yeni iş yapma biçimlerinin yay- gınlaşması ve uluslararası şirketlerin artmasıyla bir- likte ortaya ulus devletler için vergileme konusun- da da önemli bir risk çıkıyor. Bilgi ekonomisi sürecinden sendikalar da etkı- lenirken, bu süreçte sendikaların fonksiyonlannı başarılı bir şekilde yerine getirebilmeleri için bilgi ve iletişim teknolojilerinden yaraıianmalan önem taşıyor. özellikle örgütlenme ve uluslararası ilişik- lertakım çalışması yapabilme ve problem çözme gibi becerilere sahip olmak önem kazanıyor. Bil- gi ekonomisinin büyüme, verimlilik ve sonuçta re- kabet gücü gibi getirileri otomatik ve kendiliğin- den ortaya çıkmadığı için özellikle aktif kamu mü- dahalesine gereksinim bulunuyor. gulamaya koyması öneriliyor. Çalış- maya göre Türkiye'nin, bilgi ekonomisine dönü- şümü, eşitsizlik sorunu ile bu dönüşüm arasında bir denge gözeterek yapması gerekiyor. Müfredat ve eğitim sisteminin çağın gerekleri- ne göre yeniden düzenlenmesi gerektiği belirtilir- ken, bunun için de tüm nüfusu kapsayan bir be- ceri envanteri önerisi ortaya konuluyor. Ara ela- man ihtiyacı için mesleki eğitime önem verilmesi, yaygın bir bilgisayar okuryazarlığı seferberliği oluş- turulması da öneriler arasında yer alırken, eğitim politikasının başarısı için öğretmenlerin de bu- nunla uyumlu niteliklere sahip olmasının hayati olduğu vurgulanıyor. Ayrıca Türkiye'nin bir an önce uzun dönemli ve kapsamlı bir istihdam stratejisini geliştirmesinin kri- tik birzorunluluk olduğu ifade ediliyor. Türkiye'nin bilgi ekonomisine dönüşümünün hızlı ve etkin bir şekilde sağlanabilmesi için halk, özel sektör, bü- rokrasi, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, hü- kümet ve muhalefetin konunun önemini kabul et- mesi ve bu hedefe birlikte sahip çıkarak odaklan- malarının son derece önemli oduğu vurgulanıyor. Türkiye Bilişim Vakfı, BilişimZir- vesi '03'e, "Tür- kiye'nin e-Dönüşümû", "6. Çer- çeve Programı ve Türkiye", "Uluslararası Buluşma" ve "Ge- leceği Yönlendirenlerin Yarışı" isimli dört önemli etkinlikle katı- lıyor. "Tüm göstergeler, bilgi ekono- misi aianında acımasızca süren yarışta, ülkemizin bir yol ayrı- mında olduğunu kanıtlamaktır" diyen TBV Yönetim Kurulu Baş- kanı Faruk Eczacıbaşı, "Tek- nolojik gelişme ve yenilikçilikaçı- sından strateji, politika, kurum- sallaşma alanlanndaki eksikliği- mizi gidermek için topyekûn bir girişimde bulunmazsak, yarışı kaybedeceğimiz kesindir. Bili- şim Zirvesi '03 bu yanşımızda bize ışık tutacak öğelerle ger- çekleşirse başarılı olacaktır. TBV olarak tüm olanaklanmızı bu yön- de kullanmaya devam edece- Her şey 'smrsız dünya' için ğiz" diyor. "Türkiye'nin e-Dönüşümü" başlıklı toplantıda, söz konusu e-Dönüşüm ile ilgili olmazsa ol- maz olan bu kamusal yapılan- madan beklenenler, dünyadaki ömekleri ve Türkıye'de bundan sonra yapılması gerekenler tar- tışılacak. Başbakanlık Müsteşar- lığı ve Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)temsılcılerinin de katılaca- ğı toplantı bir tam gün sürecek. "6. Çerçeve Programı ve Tür- kiye " toplantısı da bir tam gün sü- recek. Bu forumda, çerçeve prog- ramlarında ilk defa yer alan Tür- kiye'nin 6. Çerçeve Programı için- de şimdiye kadar sergiledıği per- formansı ve ileriye dönük olarak neler yapması gerektiği tartışıla- cak. "Sınırsız dünya"nın, "ulusla- rarası buluşması "nın hedef kitle- sini yabancı bilişimci- ler oluşturuyor. Dış Ti- caret Bakanlığı, Hazi- ne Müsteşarlığı, Gümrük Müste- şarlığı, IMMIB, TİM, YASED ve ya- bancı bilişim STK'lerinin temsil- cilerinin görüşlerini belirteceği toplantı bir tam gün sürecek. İlk kez bilgisayar mühendisli- ği öğrencilerini kendilerini ifade edecekleri bir ortamda sektörle bir araya getiren "Geleceği Yön- lendirenlerin Yanşı" ise, Bilişim Zirvesi '03 kapsamında TBV ta- rafından düzenlenen bir diğer önemli etkinliği oluşturuyor. Etkinliğin birina bölümü öğren- ci Projeleri Sergisi'nden oluşuyor. Ikinci bölümde ise öğrenci foru- mu yer alıyor. Gençler ne düşünüyor? iş ya- şamına atılacak gençler, forum- da, sektörün önde gelen firma- larının üst yöneticilerinin görüş- lerini öğrenecek ve çalışacaklan sektör hakkında bilgi alacaklar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear