13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 AĞUSTOS 2003 SALI + CUMHURİYET SAYFA J\_ U _L J. U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Türk şiirinin özgür, özgün, cesur şairi Can Yücel'i dört yıl önce bugün kaybetmiştik Külçelenenaydınlık...MÜSLİM ÇELİK Dağlann doruklan, babalann omuzlanna benzer. Güneş düştüğü yerde göverir. Bir adayı çevreleyen deniz gibi, kendi içinde kaynar. Bakışlanmız dağ silsilelerini siler de geçer. Külçelenen aydınlık, bir şairin şiirlerine gönül indirir. Ben- di yıkılmıştır artık dizelerin. Imge- lerden bir göl meydana gel- miştir. Işık gölü. Cemal Süreya: 'Tuhaf şey, özgürlük ve kendine güven hep lirizme, sıkıntı ve bunalım ise humora at- mış beni. Oysa tersi olma- ü' diye söylüyor. Düşündüm de, gördüm ki, tersiyle bu tanı, Can Yücel'e uyuyor. Bunun içinde olduğu zamanlarda şiirleri, alaysamalı, gülen düşünceli, insana düşünce içinde düş gördürten türden. Özgürlüğü sınadığı zaman- lardaysa, şiirlerinin lirizme varmasıyla kalmayıp, ona doymuş olduğunu da görü- rüz. 'Çok bl çocuk'tur o Can Yücel, kendisine ba- kıldığında, Türkiye şiir coğrafyası- nın Batıh bir penceresi olarak, Ömer Hayyam, Tevfik Fikret, Nef'i üzerinden bir çizgiyle dolan göl örneğinde, Türkçenin kabına sığmayan kanatlı şiirine, kentlerin kılcal damarlanndan geçerek vanr. Dili sıpıttırarak erişir buralara. 'Çok bi çocuk'tur o. Ölçü. uyak ortadan kalkarsa, şairaneliği de bir tarafa atarak I. Yenicilerde olduğu gibi, yalnız şairlığiyle kahnacak. Bunu böyle bildiği halde o değişik evreler kat- etmiştir ilerledikte. Çeviricilik çağından geçerek, toplumsal konu ve duyarlıklann ağır bastığı, bağımsız soyutlamala- nyla, II. Yeniye yaklaşan dönemin- den sonra, şiirinin siyasallaşması, kitleselleşmesi gözleniyor giderek. Bir üst aşamada somut, siyasal, kit- lesel ağırlıklı söylem, son yıllarda yerini gene aynı fakat, çoğulcu söy- leme burakıyor. 'İncelenmemiş, sorgulanma- mış yaşam, yaşanmaya değmez' diyen Sokratese, kendi deyişiyle, 'Üniversite'de Sokrates denen o domuza kaydımı yaptırdım!" der. Düşünceyi ironiyle birlikte insa- na ve insan eylemlerine yönelten çabalanyla 'kendi kişiüğini, ona yabancı dünya karşısında sağlam tutmanın bir yolu'nu açmıştır. Ey- tişimsel, tarihsel özdekçi bir bakış- la, temelde sağlam bılinç içinde ol- duğunun tanığıdır şiiri. Şiirinde dü- şünce ve belli bir gelişme düzeyine ermiş olması. onun bireysel sorun- larla yüzleşmedekı başansı, kamu- sal alanın arka planlarıyla da orta- ya çıkıyor. Dik bakarsak, bu boy aynada, gelenekle de ıyi hesapla- şan Can'a, burda hemen şu soruyu yöneltebiliriz. • Çağdaş şıir, geleneksel olanla, aynca kopuş sürecini başlatmış mı- dır? • Evet, fakat genel olarak bu an- lamda baktığımızda, şiirinin atala- nnı aşmakla, geleneksel olanla ko- puşu, köktencı bir bıçemde, garip şiiri yada II. Yeni şairleri denli, uç noktalara kadar vardırmamıştır de- nilebilir. ^•Devrimci düşüncelerinin kendisi, yarattığı özgürlükle siyasallaşıp kitleselleşerek, geniş yığınlar üzerindeki etkisiyle yaman bir güç oluşturabildi. 'Acıyorsam sana anam avradım olsun' dedil 'Ama aşk olsun sana çocuk aşk olsun' oldu. Türkiye şiiri, şimdiki, 'kanavasıyla' Can Yücel 'e açılım borçlu, köpüklerin aklığında gizlenmiş şiirselliği bulduğundan. • Başka bir soru: Can Yücel şi- iri, çağdaş şiirimiz içerisinde, Tevfik Fikret, Nâzım Hikmet, Orhan Veli gibi belirleyici olabili- yor mu? Yoksa salt etkileyici olarak mı kalıyor? Etkileyici yönü ağır ba- sıyor fakat, ne o, ne oî Rind tavnyla doğal ki ve 'yayın- dan fırJayan ok' dizeleriyle, kayıp bi çocuk değil o dönem şiirlerinde. • Ortalamanın üstünde seyreden anlağı (zekâ), duyguya dönüş, li- rizme ilerleyiş, en incesi onda duy- gulann. • Şiirde anlam ve dünyanın de- ğiştirilmesi, özündeki devrim iste- ği, farklı çıkarlar, renkler arasında banşı bir denge unsuru sayıp, bun- lar arasında seçim yapabilme ko- nusunda genel ve eşit oy hakkıyla, onlann düşüncelerinin temsiline olanak hazırlayan özgürlükçü (de- mokratik), çoğulcu bir durum de- mokrasisi. • Yergisi güzellemeye vanrken de. alaysama silah onun elinde. Kö- tülüğü yaratan koşullan ortadan kaldırmayı hedef alan sorunsalı var, sinik olmayan kişiliğiyle. • Argo ve küfürle arınma, görüt (imge) sıçramalanyla. • Halk ağzıyla, tarihsel olaylan güncel kılabilme yetisi hep var. • Babası, ölüm ve dünya, uzlaş- maz bilınçliliğiyle. Devrimci düşüncelerinin kendisi, yarattığı özgürlükle siyasallaşıp, kitleselleşerek, geniş yığınlar üze- rindeki etkisiyle yaman bir güç oluşturabildi. 'Acıyorsam sana anam avradım olsun' dedi! 'Ama aşk olsun sana çocuk aşk olsun' oldu.Güneş iki dağın arasından yi- terken, bir çocuk eli gibi, bakışana el sallar, nanik yaparak gider. Dağ- lar ah, eder, ova ürperir. Insan bu, ne de olsa, içi, kızgözü duruluğun- dan, erimiş bal rengine doğru iler- ler. Akşam alacasının al yeşil renk- li ışık gölge oyunlanna devrilir de- rin denizlerden geçerek daha.. Klml çocuk, klml erlşkln, klml de uçurtmaydı Türkiye şiiri. şimdiki, 'kanava- sryla' Can Yücel'e açılım borçlu, köpüklerin aklığında gizlenmiş şi- irselliği bulduğundan. Sosyalist Uçurtma Tut ki koyverdin kendini rüzgâra Allı dallı bir uçurtmasın sen îpin ucu bir çocuğun elinde Artık havalardasın Öbür uçurtmalarla bulutlar için- de Takla-takla, cilet-cilet... Derken çocuk koyveriyor ipi elin- den Serbestsin göklerde Takılmak itere bir telgrafteline Bir mevsim orda kışlayacaksın... Kuyruğu gitmiş, kâğıtlar parça- lanmış Çıtalar kalmış tek senden geride Gelen geçen bakıpyine bir çocuk düşüyle sana tç çekseler de çekmeseler de Morgda morlaşmaktan daha iyi- dir Bunun ayrt bir aydınlığı Rüzgân var Tıtreşimi, muştusu, ümidi... Can, A'nın hecesiyle, toplumsa- lın güncesi arasında gitti geldi, gel- di gitti. Kimi çocuk, kimi erişkin, kimi de uçurtmaydı. Yaşıyor olsa, "...Üç Nokta DergisF'nin Çok bi Çocuk Edebiyatı sayısına sevinirdi sanınm. Öykücü Murat Gülsoy 'un 'Binbir Gece Mektupları' kilit altında tutulmuş duygularımızı özgür bırakıyor İç dünyaya aralanan pencere üm yazın ürünleri yazarla okur arasında oynanan birer oyundur. Hemen hemen bütün edebi yapıtlar kurmacadır ve okurdan kitabın içinde yaratılan dünyaya inanıyormuş gibi yapması istenir. Kimi yapıtların yazıldıkları üslup bizim bu dünyayı canlandırmamızda kolaylaştıncı bir rol oynar. Bunun dışında bir de oyunbaz metinler vardır. Kendi dünyasını aşan, gerçekliğe farklı açılardan bakmamıza yardım eden oyunlar varsa bunları seviyorum. NENA ÇALİDİS Öykücü Murat Gülsoy'un 'Binbir Gece Mektupları' (Can Yayınları) bağımsız gibi görünse de birbirine bağlı dokuz öyküden oluşuyor. Yabancısı olduğumuz, ama bir o kadar da kendimize yakın bulduğumuz insanlann iç dünyalannın kapılannı özgür bir anlatımla aralarken, içimizde kilit altında tutulmuş duygulan, saplantılan. korkulan, fantezilen de özgür bırakıyor. - Kitabınızı yaşanan anı kaydetme düşüncesi üzerine kurulu bir çalışma olarak nitelememiz münıkün mü? MURAT GÜLSOY - Yaşanan zaman dilünini kaydetmekten çok, okuyana yaşanmakta olduğu duygusu veren anlar yaratmaktır yazann yaptığı. Zaman, yazılı bir dünyanın oluşması sırasmda özgürce kullandığımız bir unsurdur. Binbir Gece Mektuplan, aslında öykülerden oluşan bir kitap. Ancak gerek tek tek öykülenn paylaştığı ortak ses açısından, gerekse kitabın son bölümünü oluşturan mektuplar açısından pek çok okura bir roman duygusu vermiş. Kitaplanmı ya da öykülerimi yazarken kendimi tür kalıplanna sıkıştırmaktan çok hoşlanmıyorum. Bundan önceki kıtabımda (Âlemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler, Can Y) da öykü kitaplannda pek rastlanmayan bir üst kurmaca yöntemi denemiştim. Kitabı oluşturan öykülerin ardında başka, daha büyük ve kapsayıcı bir üst kurgunun varlığıru hisseden okurlar bundan roman tadı aldıklannı söylüyorlar. Ben kitabın (öykü kitabı da olsa) içinde anlahlan öykülerin toplamından fazla bir şey olduğuna inanıyorum. Edebiyat bir gerçeklik araştırmasıdır - Daha önceki çahşmalannızda, okur ve yazar arasında oynanan karşılıklı bir oynn vardı, bu kez zincir kurgu söz konusu... GÜLSOY - Aslında tüm yazın ürünleri yazarlanyla okurlan arasında oynanan birer oyundur. Tüm edebi yapıtlar kurmacadır ve okurdan kıtabın içinde yaratılan dünyaya inanıyormuş gibi yapması istenir. Kimi yapıtların yazıldıklan üslup bizim bu dünyayı canlandırmamızda kolaylaştıncı bir rol oynar. Bunun dışında bir de oyunbaz metinler vardır. Bir romanın ya da öykünün içinde, kendi dünyasını aşan, gerçekliğe farklı açılardan bakmamıza yardım eden oyunlar varsa bunlan seviyorum. Ama burada çok ince, görünmez bir çizgi var: Edebiyatın amacı sadece zekice oyunlar kurgulamak değildir. Oyun edebiyatta, dil gibi, başka bir amaca hızmet eder. Edebiyat her şeyden önce bir gerçeklik araştırmasıdır. Hayatın, varoluşun, gerçekliğin ne olduğu ya da nasıl olduğu sorulanna estetık bir yaratı düzleminde yanıt arar. Oyun bu araştırmanın araçlanndan sadece biridir. Edebiyatın araçlannın, dilın, üslubun, oyunlann veya diğer anlahm araçlannın bağlamından kopanlarak. neredeyse rasgele kullanıldığı yapıtlardan hoşlanmıyorum. Edebiyat sadece bir marifet sergileme alanına dönüşürse gerçeklik araştırması diye bir şeyden artık söz edemeyız. - Biçim olarak baktığımızda bu kitabı okuyucuya yazılmış mektuplar olarak niteleyebiliriz sanınm. Çünkü bir iç dökme söz konusu.... GÜLSOY - Ben. yazdığı dünyanın içüıe okuyanı çekmek isteyen yazarlardanım. Önce dünyama girsin, sonra o dünyanın gizemlerim birlikte araştıralun isterim. Bır tür eşitlik öneriyorum. Binbir Gece Mektuplan 'nın son bölümünde, kitaptaki öykülerin arka planlannda neler olup bittiğini araşhrmak istedim. Bana göre oldukça ilginç bir deneyimdi. Okurlann üzerinde de benzer bir mahremiyet duygusu uyandıracağını sanıyorum. Edebiyata mesafeli bakılmalı -169. sayfadaki son cümleye baktığımızda yazarın kendini okurun yerine koyduğunu görüyoruz. Kimi zaman da okur yazarın yerine geçiyor.... GÜLSOY - Yazıh metnin sözel olana bir üstünlüğü bu. Gündelik hayatın içinde birbirimize anlattığırmz, anlatabildiğimiz hikâyelerimizden fazlasını yapmamıza olanak tanıyan bir araç yazı. Yazılı hale geldiğinde hikâyeye öykü ya da roman diyoruz. Ve artık orada hikâyenin kendisi bile üslup. dil ve kurgu gibi ait olduklan öykunün/romarun dünyasının bir unsuru oluyor. Demin edebiyatın bir gerçeklik araştırması olduğunu söylemiştim. Gerçekliğı kavramamızda ve yeniden kurmamızda önemli bir alan olduğunu da eklemeliyim. Bu nedenle, edebiyatın kendi iç dinamikleri de edebiyatın konusu olabüiyor. Bu da beni hep heyecanlandıran bir konudur. Yazdıklanma da mutlaka bir yerlerden sızıyor. - "Belki de hikâye yazdığım için gerçekleri anlatmaya gerek duymuyorum" diyorsunuz (55. sayfa). Bu sözlerle öyküye belli bir mesafeden bakılması gerektiğini mi söylemek istiyorsunuz? GÜLSOY' - Evet. Edebiyata, edebi yapıtlara ve yaratıcılanna belli bır mesafeden bakılması gerektiğine inanıyorum. Bunu iyi edebiyat okurlan zaten bilirler. Alphaville Istanbul'a geliyor • Kültür Servisi - Pop müzığm yaşayan efsanesi Alphaville 'Legends Tour Volume 1' organizasyonu kapsamında Istanbul Burc Beach'de 22 Ağustos Cuma gecesi müzikseverlerle buluşuyor. 1981'de Marian Gold ve Bernhard Lloyd'un bir araya gelerek kurduğu ve 1984'te çıkardıkları 'Forever Young' albümündeki 'Big in Japan' parçasıyla admı duyuran Alphaville Istanbul'da bu şarkılarının yanı sıra unutulmaz hitleri "Sounds Like a Melody', 'Dance With Me' gibi şarkılannı da seslendirecek. 2003'te çıkardıklan 'Crazy Show' adlı yeni albümlerinin de ikinci konser durağı Istanbul. Yeni albüm şarkılannı ilk kez Belçika'da 'Eurorock' festivalinde canlı olarak hayranlan ile buluşturan grup, şu sıralar 'The Invention of Angels' operası kayıtlannı sürdürüyor. Biletlerinin Biletix, Burc Beach ve Bumed'den temin edilebileceği Legends Tour Volume 1 ve 2 konser serisinin ikinci turunda ise Mazhar-Fuat-Özkan sahneye çıkacak. Gençler GençNefte yanyor • Kültür Servisi - Türkiye'nin en kapsamh gençlik sitesi olan www.gencnet.org'da genç yeteneklere yazdıklan yazılan yayımlama olanağı veriliyor. Portalda genç yazarlardan Baturhan Bilgin'in 'Kavram Karmaşasası', Can Ozan Tuncer'in 'Bizim Doğu Bizim', Can Cihan Yılmaz'ın 'Pöpüler Kültürün Üniversite Gençliği Üzerine Etkisi' başhklı yazılan sitede okunacaklar arasında yer alıyor. (editor@gençnet.org) Akdeniz'de yaz etkinlîkileri • ANTALYA (AA) - Akdeniz Yaz Etkinlikleri çerçevesinde Konyaaltı Açıkhava Tiyatrosu'nda gerçekleştirilen yaz konserlerinin yannki konuğu Sezen Aksu olacak. 16 Ağustos Cumartesi günü Nejat Uygur, 'Türkiye'nin Delisı' adlı oyunu sahneleyecek. Yaşar, 17 Ağustos Pazar günü, 'Tek kişilık Dev Kadro' isimli stand-up gösterisiyle Ata Demirer de 29 Ağustos Cuma günü Konyaaltı Açıkhava Tiyatrosu'nda sahne alacak. Seyirciler, Belediye Işhanı ile Selekler Çarşısı önü, Migros Vakkorama ve tiyarro gişelerinden bilet temin edebilecekler. Bakırköy'e arkeolojik park • Kültür Servisi - Bakırköy Belediyesi tarafmdan Kızılay Tıp Merkezi bahçesinde bulunan erken Bizans dönemine ait Hebdoman Tribunalis kahntılanndan oluşan bir arkeolojik park oluşturuldu. Özelleştirme sırasında, Sümerbank'tan Bakırköy Belediyesi'ne geçen ve Kızılay Ahmet Bayındır Tıp Merkezi'ne dönüştürülen alanda kalan kalıntılara sahip çıkmamn boyunlannm borcu olduğunu söyleyen Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Ahmet Bahadırlı "Kostantinopolis'in girişi Altın Kapı'ya 5 km uzaklıktaki Hebdoman adlı bölge, Bizans imparatorlannın sayfiye yeri ve siyasal açıdan önemli bir merkezdi. Hebdoman'da Çırpıcı Deresi'nin geçtiği ve bugünkü Veliefendi Hipodromu'nun bulunduğu yerde 'Pcampus' adı verilen Bizans ordusunun en büyük talimgâhı yer ahnaktaydı" dedi. "Cotton Club'ın siyahi dansçısı öldü • Kültür Servisi - Amerikah sinema ve televizyon oyuncusu, dansçı Gregory Hines, 57 yaşında yaşama veda etti. Hines'm halkla ilişkiler sorumlusu Allen Eichorn, Tony ödüllü sanatçımn, dün Los Angeles'ta kanser hastahğı nedeniyle öldüğünü açıkladı. 1992 yılında 'Jelly's Last Jam' müzikali ile Tony Ödülü'nü kazanan dünyaca ünlü step dansçısı Hines, 1999 yılında komedyen Bill Cosby'nin televizyon serilerinde Big Bill'deki seslendirmesiyle EMI Ödülü aldı. Sanatçı bunlann yanında Bojangles ve Running Scared adlı yapıtlar ile NAACP Imaj Ödülleri'ne değer görüldü. Gregory Hines, Italyan asıllı Amerikah Francis Ford Coppola'nın yönettiği 1984 yapımı 'Cotton Club' filminin yanı sıra 1985'te Mihail Banşnıkov'un başrolünü üstlendiği 'Beyaz Geceler', 1986'daBilly Cyristal'ın başrolünü üstlendiği 'Running Scared' gibi filmlerle de dikkat çekmişti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear