Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 2003 ÇARŞAMBA
ROPORTAJ
Sıdıka Özdil-lnci Özdil: ÎJayetenek... Antalya, uzım
ve zahmetli biryolu birlikte kat eden biri besteci,
diğeri orkestra şefi iki hz kardeşi bekliyor.Akü, yürekve
yeteneklekanatlanmak...ZEYNEP ORAL
Ne çok duymuştum adlanru. Sıdıka Ozdfl ve tn-
ci Ozdü... Başandan başanya uçmalannı, bizim
basında daha az, yurtdışındaki basında daha çok
yer alan yazılardan izlemiştim...
îki kız kardeş: Sıdıka Özdil, besteci ve on bir
ay büyük olanı. Inci Özdil, Türkiye'nin ilk ve tek
kadın orkestra şefi. tkisi de yalnız kendi ülkele-
rinde değil, müzik dünyasında da ilklere imza at-
mış, öncü konumundalar.
Şımdi onlarla ilk kez karşılaşmarun sevincini
yaşıyordum. Istanbul Festivali"nde Covent Gar-
den, Kraliyet Operası Solistleri bir gün önce Sı-
dıka Özdil'in "FacingPhasdis" (Faselis'e Karşı)
adlı bestesini seslendirmişti.
ilk şaşkınlığım, yaptıklan işlere oranla ufacık
tefecik ve çok genç görünmelerinden, iki "çocuk",
iki fidan gibi olmalanndandı. Sohbet ilerledik-
çe, büyüdüler, büyüdüler, büyüdüler...
Geçmişi bir çırpıda özetleyiverdik:
MithatFenmen'leilkmüzıkeğitimi... 1971 'de
Ankara Devlet Konservatuvan'na giriş... Hoca-
lan Nimet Karatekin, Nedl Kâam Akses, Nevit
Kodalh. Ferit Tüzün...
1983'te ikisi de devlet bursuyla tngiltere'ye gi-
der. îlk yıl Guilhall Müzik Okulu ve ardından Lond-
ra'da Royal Academy of Music - Kraliyet Müzik
Akademisi'ne girmeye hak kazanırlar.
Buraya dek Sıdıka ve Inci Özdil'in yollan ay-
nıdır. Burada farklı eğilimleri ortaya çıİcar, branş-
lar a>Tilır. Bestecilik ve orkestra şefliği arasında
seçim yapmak zordur ama kararlannı verirler.
Sıdıka besteciliği, Inci orkestra şefliğini seçmiş
olsa da, ikisi de her iki alanda eğitimi sürdürür.
Hemen belirteyim: Kraliyet Akademisi'ne giriş
sınavlan yanşmayladır. Inci Özdil, orkestra şef-
liği bölümüne kabul edilen ilk kadın öğrencidir.
1985-89 yıllan, kendilerini aştıklan, kaplanna
sığmadıklan. çağlayanlar gibi güriil gürül aktık-
landonanımyıllandır GeorgeHurst,PöulPatter-
son, Collin Metters, Coilin Davisgıbı hocalar, Pen-
derecki, Xenakis, Messiaen, Henze, Takamitsu ve
Stockhausen gibi ünlü bestecilerle seminerler.
Yıl 1988. HansVVerner Henze adma düzenle-
nen festival aynı zamanda bir yanşma niteliğin-
dedir... Sıdıka Özdil, Bedn Rahmi Eyuboğhı nun
"Can kuşu" şiirini besteler. tnci Özdil eseri ça-
lan orkestrayı yönetir. Ve sıkı durun: Sıdıka_
tt
En
lyi Beste Ödülü"nü, Inci "En lyi Yorumcu Ödü-
lü"nü kazanır. Festival tarihinde bu ödülü kaza-
nan ilk kadınlardır onlar!
Ödül alınca kesilen burs
Bu ödülü diğer ödüller izler. Tümünü sıralama-
ya yerim yetmez. Ama Ingiltere'deki tüm okul-
lardan yalnız bir kişiye, en iyi olana verilen Le-
verhume Ödülü'nü belirtmeden geçemem.
tkisi de 1989'da Kraliyet Müzik Akademisi'ru
kendi dallarında birincilikle bitirir. Akademi tari-
hinde Sıdıka bir ilfci daha gerçekleştirir. flk kez bes-
te yapana resital diploması da verilir. Sıdıka'dan
sonra bu yol, başka öğrencilere de açılacaktır.
Sıdıka'nın ödülleri çoğaldıkça Türkiye'den
"dönmen gerek" diye bursu kesilir. Oysa tnci, Tür-
kiye'ye dönmüş ve iş aramaktadır. Kendi deyi-
şiyle "Bana göre iş bulunamadığından kapı kapı
dolaşünyorlardV
Bir yıl sonra aynı şey Sıdıka'nın da başına ge-
lecektir "Tûrkrye'yedöndüğümdeişvermediler.
Alti diplomam vardı ama sıfirdan başla dediler.
Ambar müdürhiğüne atamak istediler. Oysa am-
bar müdürlüğü diplomam yoktu. Alü ay beni aç-
üğa mahkûm ettilen" Ve Sıdıka tngitere'ye döner.
Sonra... Sonra yönetim değişir. Fikri Sağlar
Kültür Bakam, Emre Kongar müsteşardır. "LT-
kemiz sizden vararlanmak istiyor" diye bir mek-
tup alır. Kızgındır Sıdıka, yamt vermez. Emre
Kongar kollan sıvar: "Acdegefin!" çağnsı... "Tür-
kiye tarihinde devlet senfoni orkestrası kuracak
flk kadınlar olacaksınız" diye onlan ıkna eder. Ve
ikisi de Antalya Senfoni Orkestrası'nı kurmak üze-
re Antarya'ya tayin edilirler. Yıl 1993-94.
"Antajya'da açıhştan sonrakiilk konserde üç din-
leyici vardı salonda, son konserimizde ise iki bin
beş yüz kjşL.."
Mütiıiş bir aşamayı ortaya koyan bir gösterge!
Yeterince açık değil mi...
Ama her şey böyle yazıldığı gibi kolay olma-
dı.Önce oda orkestrası kurdular. Mevlevıhanede
çalışıyorlardı. Vay orada nasıl Hıristiyan müziği
yapdır diye saldınya uğradılar. Durumu KültürBa-
kanlığı'na bildirdıklerinde, "Dernal orayı boşal-
nn" yanıtı aldılar. (Yönetim yeniden değişmişti!)
Ve bir sabah çalışmaya geldiklerinde ne var ne yok.
çalgılar, notalar, her şeyı sokakta buldular!
Ne mi yaptılar? Bir traktöre tüm eşyalanru yük-
leyip Antalya Kültür Merkezi'nin kapısına dayan-
dılar. İşte orkestranın AKM'ye girişi böyle oldu.
"Betediye Başkanı Hasan Subaşı 'nın ve halkın
desteğf ni unutamayız" diyorlar. "Cumhuriyet
Meydanı'na masa kurup biz orkestramızı istiyo-
nız diye imza topladı insanlar. Beş bin imza Kül-
tür ve Maliye bakanlıklanna yollandı. Orkestra
elemanlanna kadro\erüme\ince. müzisyenierbe-
ledrye kadrosuna girdL ÖrneğuL, obua çalan ma-
rangoz, keman çalan odacı diye bordrolara geç-
tL. Bu süreçte Anaçev kuruluşundan. bir de Is-
tanbul Senfoni Orkestrası, heJeGülden Turalı'dan
çok destek gördük."
1997'de oda orkestrasını, senfoni orkestrasına
dönüştürdüler. Artık orkestra şekillenmiş, "baca-
sı tütmeye başlanuşü"
Tam işler yoluna gırmışti ki, Ankara'da yeni-
den yönetim değişti... "Hoca" dedikleri Gürer Ay-
kal Antalya'yageldi... "Vebirgünbirdebaknk,
masalanmız koridorda... Hani o sırümızda taşı-
yıp traktöre yüklediğimiz masalar..." Cep telefo-
nımdabirmesaj: "Müdürlükgörevindenahndın,
masamı boşalt!"
Kültür Bakanı Istemihan Talaydı. Ve Sıdıka Öz-
dil'i Ankara Devlet Korosu"na, tnci Özdil'i ise
Ankara Güzel Sanatlar Müdürlüğü'ne memur
olarak atamıştı. tnci "Peki ben ne yapacağını di-
ye soruyordum, bilen yoktu" dıyor.
Haklannda "orkestrayı çokçahşünyor" diye şi-
kâyet vardı. İnönü'yü anma konserinde sponsor
aracılığıyla afiş bastırmaktan tnci Özdil'e disip-
İnci ve Sıdıka Özdil,
Antalya'da Oda Orkestrası'nın
konserinde (üstte) ve
Londra'daki Kraliyet Müzik
Akademisi'nde okurken
tanışüklan ünlü Polonvalı
besteci K. Penderecksi Ue
birlikte (solda)_
lin cezası verilmıştı.
tnci Özdil, Kültür Bakanlıgı'nı mahkemeye
verdi. idare mahkemesinde açtığı altı davayı da
kazandı. (Afışle ilgili olanı sürüyor.) tdare mah-
kemesi yedi günde karar aldı: "Derhal görevine
dönmesL." Gelin görün ki, mahkeme karan uy-
gulanmadı. Çünkü bu arada orkestra şefuıin gö-
revleri sanat danışmanına de\Tedılmişti. Yeniden
dava açtı. Yeniden kazandı. Şimdilerde göreve dön-
meye hazırlanıyor.
vah ülkem1
Onlar tüm aynntılanyla bu olaylan anlatırken
ben de vah ülkem demekten kendimi alamıyor-
dum. Bir de ülkemizden niye bunca beyin göçü
olur diye sorup dururuzî
Covent Garden, Kraliyet Operası Orkestrası, da-
ha önce hiçbir Türk bestecıye yeryermemişti. Ku-
rucusu Peter Manning, Sıdıka Özdil'in bestele-
rini dinler dinlemez. ona bir eser ısmarladı. "Fa-
selis'e Karşı'' ilk kez geçen mart, Londra'da o
görkemli Royal Opera House'da seslendirildi.
Konsere elbet Türkiye'nin büyükelçisı de davet-
liydi.
Tamam geliriz dendı. Konserden bir gün önce
opera yönetimi, "Nasıl bir karşılama istersiniz"
diye sormak uzere elçiliğımizi aradı. (Hangi ül-
kenin bestesı çalınıyorsa, onurlandırmak için, on-
lara Kraliyet karşılaması, kırmızı halılar vb. dü-
zenlenryor). Yamt, konsere gehneyeceğiz oldu. Her-
halde, önemli işleri (!) çıkmıştı.
Sahi, biz AB yolunda ilerliyorduk değil mi!
Artık sözü Sıdıka ve İnci Özdil'e bırakıyorum.
İNCİ ÖZDİL
Sonsuduğa
dönüşen
birsaniye
tnci Özdil'i dınliyorum:
îlk kez bir orkestrayı yönettığınde neler
hissetmışti?
"Orkestranui karşısına çıküğım ilk saniyeyi
hiç unurnıuvorum. O anda, sayilan
sayamayacağım kadar çok olan orkestra
sanatçılannın merkezinde olduğumu ve
bundan ilk başta çok ürktüğumü
haürhyorum. ÖzeUikle de şef podyumuna
çıkarkentitrh'ordum™Orkestrayı
başlatmadan önce sessizce gözlerimle tüm
çalanlan soldan başlavarak sağa doğru
dikkade süzdüm. Amacun onlarla göz göze
gelmektL Belki de hepsi ilk kez şef
podyumunda bir kadın orkestra şefi
görüyorlanh. Sağ etimi kaldınp o ilk
\ uruşumla orkestrayı başlattığımda. işte o
an mesleğime âşık oldum. Ortada mütfaiş
bir enerji vanlı. Onlan, duyduğum müzigin
şekline göre yönlendirebiUyordum. Bu bana
büyük bir muüuluk ve gü>en duygusu
verdi Ömür bo>Ti sürecek bir tutkunun
başlangıcıy dL Bu tutkunun başladıfı ilk
saniyenin yaşamımın sonuna kadar
süreceğini anlamışom. Ben hâlâ o ilk
saniyenin içûıde, hiç bitmeyecekmiş gibi
yaşıyorum."
Ülkemizde tnci Özdil tek kadın orkestra
şefi, ama dünyada da sayılan az... Neden?
"1970'lerin başına dek orkestralardaki
kadın sayısı nerede> se yok denecek kadar
azdL Kimi orkestralar kadın üyelerin
ahnmasına hep
karşı çıkülar.
Kadınlarbu
volda zorhı
mücadele
\erdikr.
İngiltere'de
kimi orkestra,
sınavlarda,
adayiannkaun
siyahperde
arkasuıda
çahnasuıu düz
ayakkabı
ghmesini ister.
Adayın cinsheti
belliolmasuı
diye. Kadın
orkestra şefi
apayn bir konu! Orkestranın basında lider
konumunda, tek otorite, eOerinin arasında
orkestranın gücünü ve kaderini rutan bir
'kadın... Bu durumu orkestralann hemen
kabullenmesi kolay olmasa gerek. Kadın
orkestra şefi açısından da kolay değil.
Erkek şeflerde kusursuzluk aranmayabinV
ama kadın şeflerden kusursuzluk beklenir.
Kadın şeflerin erkeklere göre çok daha ivi
olmalan, hatta yildız olmalan gerekir. Ben
bu zorluklan öğrencilik yıllanmdan
başlayarak sürekli yaşadığım için akademik
eğramimi çok üst duzeyde tutmak
zorundaydım... Şu anda dünyada yüzlerce
kadın şef \ar ama onlara hak ettikleri
konum verUmiyor. Şu anda Amerika, İsraiL
İngiltere. Polonya, Rusyu, Fransa ve
Türkiyede aktiif şeflik yapan kadınlar v^r.
çoğuyia ilişkideyim. Hepimiz bir
mücadelenin içindeyiz ve kendi
ülkelerimizde sa\aş veriyoruz. Türkiye'de
kadınlann sosyal ve çahşma yaşanunda
etkin konunıa geunesi, Meclis'te temsil
oranının yükseünesi, verilen mücadeleye
güç katacaktır. Kadının mesleğinde
yoğunlaşma şansını artOracak ve kaliteyi
her alanda üst düzeylere çekme gücünü
sağlayacakür. Kadının olduğu yerde
uygarhğuı yüceldiğuıe üıanrvorum."
Besteyapmaky kalpten vurulmak
Sıdıka Özdil'i dinliyorum...
Beste yapmak nasıl bir süreç?
"Bir eseri yazmaya başlamadan önce araşürma
yapmayı tercih edenlerdenim. Henı müzikal
olarak henı de eserim için seçtigim konuya
bağianulı olarak araşnrma sürecL. Eseri önce
kafamda tasarlayıp beyTÜmde duyanm. Hemen
her yapıtımı y azarken çahcı arkadaşlanma
sormuşumdur. Çünkü çoğu zaman onlara
enstrümanlannda yeni bir şeyier sunmayı. bir
anlamda onlann enstriimanlannın suurlannı
genişletmeyi düşünürüm. Bu hem onlar için, hem
bennn için zevkli bir macera oluyor. Ancak
çahnamayacak şevier yaznıam! Bazı buhışlannun
o anda çahnamadığı ancak birkaç yıl sonra
çalınabildiği de olnıadı degil.- Arp için yazdığun
'Aganta Bunna Burinatada bunu yaşadım.
Aganta'yi bestelediğim Hollandah arpçı
Godalieve Schrama o buluşum olan tuuyı nasıl
çalaeağını eserin ilk seslendirihşinden 2 yıl sonra
Paris turnesinde keşfedip beni telefonla aradL
Telefonda bana çaldı. Evreka diyerek telefonda
çığlık attığımızı annnsryorunL"
Duygulanyla düşünceleri arasında koordinasyon
nasıl ışhyor? •'Bestecileri kendi kültürlerinden
soyudamak olası değil. Yaşadıklan dünya ve
ülkeleri, duyulanna dokunan her şey bir ilham
konusu olabilir. Ben Türk şairieri, ya/arlan ve
ressamlanndan hep etkflendim. Aynca üstünde
doğup büyiidüğüm bu topraklardaki Anadolu
medeniyetlcrinden günümüze kadar uzanan
kültür katmanlanndan büyülendiğimi itiraf
edebilirim. Onlan kullanmaktan çekinmiy orum
çünkü onlar ait olduğum birer parça gibi geliyor
bana... Bunun yanı sıra dünya olaylanna da
seyirci kalamıyorum. Örneğin, 1. Körfez Savaşı
sırasuıda yazdığun Global Mass orada savaşuı
ohışturduğu doğa kath'anu, insanlann Öhnesi.
kültürün yok ounası korkusuyla yazılnuşo, Ayıu
felaketi daha büyük boyutta tekrar yaşadık. Çok
sevdiğim insanlan kayi>ettiğimde duyduğum
acıyia yazdığun eserlerim de var. Ömeğin Facing
Phaselis' Sevgili Gülden Turah'yı (TDSO
konzertmaister'i) kaybettiğim zamana
rastlamışü. O yüzden eserin diplerine Mozart'm
Ave Verum Corpus'u gizJenmiştir. \eya çok
sevgili dostum Duygu Aykal'uı ölümiınde
duyduğum acryla yazdığun Bulutiann Boyutlan
adlı keman konçertosu... Bunlar yüneğimdeki
sızıyı notaya ya da müziğe aktarmaya
çalışüklanm... Bence, yalnız bu- tek şey; beste
yapmanı için olmazsa olmaz koşuldur; beni
kalbimden vurmayan ve beynimde duymadığun
eseri vazamam..."
AVRUPA'DAN
GURAY OZ
Avrupa'nın Yeni Liderî
Avrupa Birliği'nın dönem başkanlığı Italya'ya,
yani Silvio Berlusconi'ye geçti. Son Ttalya genel
seçimleri Avrupa Birliği için birşok olmuş, seçim-
lerden sonra Berlusconi'ye karşı kimi önlemler
alınması düşünülmüş, Avrupa liderleri Italya'nın
şaibeli lidenne sırtlannı dönmüş, bir tür protesto
hareketi organize etmişlerdi. Berlusconi, intikamı-
nı ABD'nin Irak saldınsını destekleyip AB'yi böle-
rek aldı.
Şimdi Avrupa Birliği'nin lideri altı aylığına Ber-
lusconi'dir.
Bu duruma Avrupalılar ne diyorlar?
Avrupa'nın sosyal demokratlan koşar adım mer-
keze, merkez sağa ılerlemekten, bu türden konu-
larla ciddı bir şekilde ilgilenmeye vakit bulamıyor-
lar. Italyan muhalefetınin önde gelen isimlerinden,
mafyaya karşı sıkı mücadelesiyle tanınan hukuk-
çu Prof. Leoluca Oriando ise bu hafta Der Spi-
egel'de yayımlanan söyleşide, "Avrupalı bir Ital-
yan olarak ırtanç duyuyorum. Bu adam Italya'yı
temsil ediyor ve şimdi de tüm Avrupa'yı tem-
sil edecek, iş bu noktaya kadar gelmemeliy-
di" diyor.
• • •
Berlusconi'nin şu sıralarda Türkiye ile arasının
çok iyi olduğunu biliyoruz. Bazı çözülmesı zor ko-
nulara el atıyor. Rusya ile Türkiye arasındaki do-
ğalgaz anlaşmazlığını çözebilir mi? Çözebılir.
Işin içinde "mafios" ilişkiler varsa, ondan iyisi-
ni bulamayız.
Berlusconi'ye şimdi "pate", mafya babası diyor-
lar. Ülkesinin hemen hemen tek hâkimidir. Onun
ortakları da müthiş etkin ve tam Avrupaidirler! Fa-
şist "Movimento Sociale"den türeme "Allean-
ze Nazionale" -Ulusal Ittifak, Kuzey Italya'da et-
kin ırkçı parti "Lega Nord"- Kuzey ügi ve Sil-
vio'nun "Forza Kalia" -lleri Italya'sından oluşan ko-
alisyon, "Casa delle LJberta"- özgürlükler Evi, hem
Millet Meclisi'nde hem de senatoda çogunluğa
sahiptir. Bizim hükümetimizgibi istediği yasayı çı-
karabilmektedirler.
Kısacası yürütme, yasama, yasama yolu ve di-
ğer yöntemlerle yargı Berlusconi'nin elindedir. Ka-
muoyu oluşturma araçlarının en etkini TV yayınla-
rı alanında ise Berlusconi rakipsizdir. Şef, aile şir-
keti "Fininvest" aracılığı ile TV yayınlarının yüzde
44.3'ünü doörudan denetlemektedir. Iktidar ol-
duktan sonraltalyan resmi kanalı RAI'de hüküme-
tin, yani Berlusconi'nin etkısi altınagirmiştir ve RAI
1
pazann yüzde 44.2'sine sahiptir.
•••
Yasalarla istediği gibi oynayan "Duçe", 2 Ağus-
tos 2001 tarihinde yalnızca kendisi için suçu or-
tadan kaldıran bir yasa, en son 18 Haziran 2003
tarihinde kendisi de içinde beş üst düzey devlet
görevlisi için bir başka özel dokunulmazlık yasa-
sı çıkartmıştır. Bu muhteremleregörevdeoldukla-
rı sürece dokunulamayacaktır.
Pekı neden dokunmak istiyordu ki yargıçlar Ber-
lusconi ve dört arkadaşına? Rüşvet, vergi kaçak-
çılığı, naylon fatura gibi önemsiz suçlamalar ne-
deniyle kuşkusuz. Berlusconi 1990 yılından bugü-
ne kadar 14 davadan, zamanaşımı, özel af, doku-
nulmazlık gibi sihirli kelimelerle paçayı kurtardı.
Bundan sonrasını da garantiye aldı.
Şimdi Berlusconi Avrupa'nın lideridir.
Türkiye'yi de pek sevmekte ve memleketimizin
sorunlarını çözmek için elinden geleni yapmakta-
dır.
O Avrupa'nın öteki dik kafalı liderleri gibi AB ka-
pısını Türkiye'ye kapatmaktan yana değıldir. Za-
ten de Avrupa Birliği'nden, onun sınıraşan kimi uy-
gulamalanndan, örneğın polis teşkilatı Europol'den,
ortak hukuk kurallanndan hoşlanmamaktadır ve ye-
ni dengelerde neler olacaktır kim bilir.
AB içindekı pamuk ipliğine bağlı dengeler ABD
destekçisi şu eski Doğu takımının desteğiyle de-
ğiştirilemez mi? Neden değiştirilemeyecekmiş?
Değiştirilir, yeter ki dostlannı iyi seç sen. Berlus-
coni, "neocon'lann, yeni muhafazakârlann, Rums-
feld'in, Cheney'in, "karanlıklar prensf'nin yakın
dostudur.
Onlar Ortadoğu'yu dümdüz edecek, yaşlı Avru-
pa'yı hizaya sokacak, Asya'ya biçim verecekler-
dir. Gelecek, Berlusconı'lerin, "neoconi"lerindir.
Yoksa öyle değil midir?
e-posta: guray.oz " cumhuriyet.com.tr
Efe bebek
hoşgeldin
Onur-Binnur-Necdet
Keskin
KÜLTUK • SANAT
Aynı Sok.'ta "3 ayrı bölümü,
3 ayrı yaz keyfi {biri müzikli)
12.00'dan 02.00'a kadar
ÇATIPASSAGE RESTAURANT
Özel davetleriniz için
(0212) 251 00 00"
ALf ZE OTEL
ÖLÜDENtZ - FETIIİVF
HUZURLU, KE^İFLÎ, KALİTELÎ
TATILİN ADRESI
Kişi başı yarım pansiyon
50.000.000 TL.
Kahvaltı ve akşam yemeği (açık büfe),
bar, geniş havuz, havuzda kaydırak
ve jakuzi. çocuk havoazu ve oyun alanı.
bilardo, masa tenisi, fitness center,
sauna, otopark, kuaför.
Odalarda; TV, klima, minibar,
fön, telefon, balkon...
Tel: 0252 - 617 01 01
E-Mail: alize@alizeotel.com
Web: ^^"vv.alizeotel.com