25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 HAZİRAN 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Erhan Bener'den yansıyan...Bir ev ödeviydi. Sözcük türleri iizerinde duruyorduk. Herkes. her hangi bır kitaptan metın seçip. bu öğrenme bilgilerini üzerine işleye- cekti. Orhan Kemal'li bir yaz dinlen- cesınden geçip geldiğim günlerde, Osnıan Kuzulugilin Cniversite Kıtabevrnden Mehmet Seyda'nın Vaş Agaç. Kenıal Bekirın Kaçak- lar, Erhan Bener'in Kedi ve Ölüm kitaplannı almış, yenı okumalara dönmüştüm yüzümü. 0 ödev ıçin seçtığım metin Kedi veÖlüm'dendi. Romanınginş tüm- celen neredeyse bütün öğeleri ör- nekleyecek denli zengindı. Bener adı, önce orada belleğimde yer etmişti. Orhan Kemal'den sonra Bener'de biraz duralamış, labirentimsi anlatı- mın, daha doğrusu her bir tümcesi- ne yansıyan düşünce boyutunu du- ra düşüne okumaya yönelmenin zorluğunu yaşamıştım. Birçok söz- cüğü, tümceyi deftenme aktarmış. yenı okumalann zorlu yoluna onun- la kapı aralamıştım. Oyle ki; gene Varhk'ta yayımlanan Loş Ayna'ya ulaşmam okuma inadımı teslim al- mıştı! Bener'in üçüncü bir romanıyla; Acemiler'le. yaklaşık on yıl sonra karşılaşacaktım. Bu buluşmada ede- biyatımızın Kemallenyle yolculu- ğum beni bir kıyıya getırmıştı. Be- ner ise yeni bir başlama noktasıydı bundan böyle okuyacaklanma... Orhan Kemal Roman Armaga- nı'nı son romanı llişkıler'le kaza- nan Erhan Bener'le buluşmamın an- lamını pekıştiren ödül sunuş konuş- mamı burada sizınle de paylaşmak istedim. Çözülmenln romanı Çok kısa bır sunuş. tanıtım konuş- ması eksenınde Bener'ın llişkiler romanının bir iki boyutuna değin- mek ıstenm. İlişkiler. çözülmenin romanıdır. Bener, insanın içsel dünyasının sey- rini gösterirken belli bir ortam- da dönemde yaşanılan gerçeklikle- Lnsanı, toplumu tanımanın, duygusal/düşünsel gelişmemizin temel araçlanndan olan roman sanatına çok daha gereksinmemiz olduğunu her dem anımsatan adlardan biridir, Erhan Bener. Yazdıklan bunnn birer göstergesidir.. OKUMA ÖNERILERI 1) Erhan Bener: Loş Ayna, 2000, 199 s.; Baharla Gelen, 2000, 245s.; Anafor, 1999, 320 s.; tlişkiler, 348 s.; Köleler ve Tutkular, 431 s.; Sonbahar Yaprakları, 2001, 256 s., Remzi Kitabevi. Tekilleşme, 1993, 232s., Bilgi Yayınevi. 2) Vüs'at O. Bener: Buzul Çağıntn Virüsü, 2000, 259 s., îletişim Yay. Yiğit Bener: Eksik Taşlar, 2001, Yapı Kredi Yay., 353 s. BELLEK KUTUSU "Anlaşıhr olmak, ilkel bir anlatımı yeğlemek değildir. İnsanoğlunun en karmaşık ruhsal durumlarım, duygularını, düşüncelerini anlatmak îsteyen bir yazann, dilin olanaklarmı sonuna kadar zorlaması yalmz hakkı değü, sanatımn birgereğidir de." Erhan Bener re de ışık tutar. Dönem ve dönemsel gerçekJıkler arka planda, insanın iç- sel dramı öndedir onun anlatısında. Bir dılın, bır ruhun gezgınliğine çıkanr bızi. Anımsamanın ve belle- ğın yansılannın romanını yazar. Hasta yatağındaki Muzaffer'in ek- senınde kurulur roman. Yaşamda gelinen son noktanın bır öncesınde, bir ömrün tanıklığının tüm ılişkıle- ri romana ağar neredeyse. Kentler ve ınsanlar arasında yolculuk başlar, ilişkiler ağının bıçimlenışlen bır bir öne çıkar. Geriye dönüşlenn, anım- sayışlann dili üzerine kurar romanı- nı, Bener. Erhan Bener romanının neredey- se leitmotıfi olan 'aile', bu eksende- kı ilişkiler, bu romanın da çıkış nok- tasını oluşturmakta. Bener, bu kez, İlişkiler'de gene ınsan yumağının gerçeklıklerini di- diklerken; o ilişkiler ağı içinde var olan benlığin sannlı rutkulu, harta nevrotık yanlannı ustalıkla sergıler. Romanın ana karakterlennden Ih- san Bey'ın yakın dostu (ki, oğluna da İhsan adını verdiği) Muzaffer'e ılgısine yansıyan budur biraz da. O- nun varlığı doldurur hayatını. Çev- resindekılere ilgısı yakınlığı da onunladır. Hayatının 'kilit taşı' ola- rak gördüğü insanın saynlarevınde- ki dunımu ıse romanın bir başka bo- yutunu oluşturur. Bener, 'hasta', 'hastalık'. 'yaşlı- lık', 'vaşlılık hastalıkları'nı usta- lıkla anlatmakla birlıkte; bir top- lumbirey analizi yapar. Tuttuğu ay- nada gördüklerimiz göremedikleri- mızın sırnnı verir bıze. Onun, romanının senfonık bir bo- yutu vardır. tnsana doğru yürümesi, varoluşunu sorgulaması, za- manmekân olgusunu bu bağlamda dönüştürücü bir öğe olarak romanı- nın ana karakterlennden biri kılma- sı... 'Kilit taşı' imgesinı kullanmasın- dan söz ettım. Insan ilışkilerinde böylesı bır özelliğı, harta mısyonu olan insanlann en tipik yanlannı İlişkiler romanına ağdırması; bura- dan hareketle ınsan-insan, insan- çevre, insan-mekân ılişkılerinı ay- nştıncı çözümleyicı bıçımde yan- sıtması gene romanının en temel özellıklenndendır. Edeblyatın taşıyıcı rolü Bener adı, roman sanatımızın ye- nı yüzyıldakı temel birikimlennden bin olacaktır. însanı, toplumu tanımanın, duy- gusal düşünsel gelişmemizin temel araçlanndan olan roman sanatına çok daha gereksinmemiz olduğunu her dem anımsatan adlardan bindır, Bener. Yazdıklan bunun birer gös- tergesidir... Bu bilince, bırikıme katkısını he- nüz değerlendıremedığımız nice ro- mancımızdan bırisidir, Bener. Bu ödül bır varoluşu göstermek. belleği canlı tutmak, roman sanatı- nın son otuz yıllık birikimine sahip çıkmak, edebiyatın taşıyıcı rolünü göstermek açısından önemlidir, an- lamlıdır. Erhan Bener de romanımıza yap- tığı katkılar. son romanı tlışkiler'le getırdıği bakış açısı, anlatım biçi- min yeniliğıyle bu ödülü taçlandır- mıştır. Kendısıne seçici kurulumuz adına bır kez daha teşekkür ediyor, bu usta kalemi hep birlikte alkışla- mamızı istiyorum sizlerden. Dün başlayan 3. Uluslararası öğrenci Trienall 27 Haziran'da sona erecek Sanatta yeni eğilimler Trienalin mekânlarından biri de Toptaşı Cezaevi (Valide-i Atik Külliyesi Kervansarayı). Kültür Senisi - Marmara Üniversitesi Güzel Sanat- lar Fakültesi'nin düzenlediği 3. l luslararası Öğrenci Trienali, 25 ülkeden 40 sanat ve tasanm okulunun ya- nı sıra Türkiye'den 16 üniversitenin güzel sanatlar fakül- telerinin de katılımıyla dün başladı. Öncekı gün trienalin mekânlanndan biri olan Toptaşı Cezaevi'nde (Valide-i Atik Külliyesi Kervansarayı) ya- pılan basın toplantısında, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Hüsamettin Koçan et- kinlık ızlencesinı açıkladı. Basın toplantısında Koçan'a Üsküdar Kaymakamı Saffet Karahisarlı ve Marmara Üniversitesi Rektör Vekılı Irfan Güney eşlik etti. Top- lantıda aynca, sponsor fırmalara teşekkür plaketi veril- dı. Amerika dışındaki kıtalara yayılan trienal, dünya genç- lerini bir araya getirerek yaratıcılık potansiyellerini bu- luşturma amacını taşıyor. Koçan. 'Benzemek yerine farklüığı algılama platformu" olarak tanımladığı et- kinliği, kürselleşmenin öngördüğü 'aynılaşma' yerine 'kendi olanı sunmak' olarak niteliyor. Trienalin bu yıl- ki önemli yeniliklerinden bir diğeri ise tuval resminin ya- nı sıra, yeni medyayla ilgili çalışmalann da yer alması. Bu yenihğe ek olarak 'sanal' kavramı tartışılarak olumlu ve olumsuz yanlan ele ahnacak. 5 ve 6 Hazi- ran'da gerçekleştirilecek olan 'Sanal Ortamda Sanat ve Tasanm' başlıkJı sempozyuma, yurtiçi ve yurtdışında- ki üniversitelerden akademisyen ve uzmanlar katılacak. Sempozyumda, 'Sanal Gerçeklik ve Sanatçıya Etki- si', 'Sanal Ortamın Değerleri', 'Global Bilgi Çağın- da Sanat ve Tasanm Eğitimi' gibi başlıklar çerçeve- sinde bilgi ve iletişim çağında görsel sanatlann gelece- ği tartışmaya açılacak. Sempozyumun yanı sı- ra, sergi mekânlannda, tri- enal süresince müzik, perfor- mans, atölye çalışmalan, sine- ma gösterimi gibi farklı etkinlikler de düzen- lenecek. Cezaevinden sanat merkezine Istanbul'u dünya sanat öğrencilerinın buluştuğu bir merkeze dönüştürmeyi hedefleyen 3. Uluslararası Öğ- renci Trienali, bu yıl ilk kez farklı mekânlarda sanatse- verlerin karşısına çıkacak. Bu mekânlar arasında en ilginci ise trienalin Istanbul'a armağan ettığı ye- ni sanat mekânı olan Toptaşı Cezaevi. Nurbanu Sultan tarafından Mimar Sinan'a yaptınlan ker- vansaray, bugüne dek hayır kurumu, hastane, askeri de- po, akıl hastanesi, tütün bakım atölyesı, cezaevi. meslek lisesi olarak kullanıldı. Son yıllarda bakımsız bir alana dönüşmüş olan mekân, bundan sonra Marmara Üni- versitesi Güzel Sanatlar Fakül- tesi bünyesinde bir sanat merke- zi olarak hizmet verecek. Trienalin yapıldığı diğer yerler arasında Marmara Üniversite- si GSF Galerileri. Capitol Alışveriş Merkezi ve İş Sanat Kültür Merke- zi Kibele Sa- nat Galerisı de bulunuyor. Yasemin Özkaya, trienale 'isimsiz' çalışmasıyla katılıyor. Koruma projesi çalışmalan Akbank'ın finansal desteğiyle sürüyor Nemrut'taki heykeller hayata dönecek Kültür Servisi - Finansal desteğini Ak- bank'ın üstlendiği 'Nemrut'u Koruma Pro- jesi'ndeki gelişmeler. bir basın toplantısıyla açıklandı. Proje çahşmalannın 2003 yılındaki 3 hedefi, 'Restorasyon Evi' kurulması. kötü durumdaki Aslanh Horoskop'un da aralannda olduğu kum taşından yapılmış rölyeflerin kur- tanlması ve doğu terasının kuzeyinde bulunan 'Kartal ve Aslan' heykellerinin restore edil- mesı olarak sıralandı. Toplantıya Kültür Bakanlığı Müsteşan Dr. Alpay Pasinli, Akbank Genel Müdür Yardım- cısı Hayri Çulhacı, merkezi Hollanda'da bu- lunan 'İnternational Nemrut Foundation'ın Başkanı Maurice L.A. Crijns ve Amsterdam Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Herman A.G. Brijder katıldı. Toplantının açış konuşmasını yapan Akbank Genel Müdür Yar- dımcısı Hayri Çulhacı, Nemrut'un Adıyaman gibi gelir düzeyi düşük bir il ve tüm Güneydo- ğu için büyük bir şans olduğunu vurguladı. "Bölgeye 3 yıldır süren katkımızın iyi bir örnek oluşturmasını diliyorum. Nemrut'ta yapılması gerekenler için daha fazla destek gerekeceği açıktır. O açıdan biz katkımızla, bizim gibi düşünen, sosyal sorumluluk du- yan diğer kuruluşlara ilham vernıeyi diliyo- ruz. Umarız ki onlar da bize katılır ve Nem- rut, hem Türkiye hem de insanlık için son- suza kadar ayakta kalır ve ülkemize yarar sağlar" dedi. Arkeolojik ve kültürel miras içinde Nem- rut'un çok önemli bir yeri olduğunu vurgula- yan Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşan Dr. Alpay Pasinli, doğa ve insan etkeninin Nem- rut'taki eserlere zarar verdiğini, ancak çok iyi bir çalışmayla kurtanlabileceğini belirterek; "Nemrut'ta 2001 yılından beri restorasyon ve konservasyon çalışmalan yapılıyor. Önce- likle doğa koşullarının etkilerinin gideril- mesi ve çevre düzenlemesi ele alındı. Ams- terdam Üniversitesi'nden bir ekip 2 yıldır çalışıyor" dedi. Pasinli. bu çahşmalar sırasın- da bölgenin turizme açık olacağmı da sözleri- ne ekledi. 1987'de UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan, 1989'da Türkiye Cum- huriyeti tarafından milli park ilan edilen Nem- rut, 2000'de de Dünya Anıtlar Vakfı tarafından 'Korunması Gereken 100 Dünya Mirası' lis- tesine alınmıştı. 2001 yılından beri restorasyon ve konservasyon çalışmalan yapılıyor. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Eski Dostların Arasında... Çoktandırsavsakladığım bir işe giriştim: Evde- ki kitaplığımı düzeltiyorum. Annemin sağlığında, kitaplarımın mekânı be- nim odamla ve bir de koridorun bir bölümüyle sı- nırlıydı. Evin ön tarafında, oturma odamızda ise çok az kitap vardı. Bundan üç buçuk yıl kadar ön- ce, Yaşlı Dost'un ölümünün ardından, uygun tak- sitlerle alınan kitap rafları aracılığıyla bütün eve yayılma harekâtı da başlamış oldu. Yayılmakta acele edişim, başlangıçta biraz da sevgili dost Prof. Dr. Zühtü Attan ın bir öğüdü- ne uymak içindi. Eskişehir'de, Yaşlı Dost'u top- rağa verdiğimiz günün akşamında bana: "istan- bul'a döner dönmez, hatta mümkünse aynı gün, evinizin içinde değişiklikler yapmaya başlayın", demişti, "yoksa zamanla değiştirmekte güçlük çekebilirsiniz. Anı olabilecek şeyleri önce sakla- yın, anılara dönüştüklerinde ortaya çıkanrsınız!" Bu öğüde uymanın en sağlam yollarından bi- ri, odamda artık yığınlar halinde durmakta olan kitaplara evin bütününde yeni mekânlar hazırla- maktı. Ben de öyle yaptım. Yaşlı Dost hep: "Ben galiba yaşlandıkça küçülüyorum, bak, şu koltuk- ta bile ne kadar ufacık kalıyorum!" derdi. ölü- münden sonra, o ufacık sözcüğünün ne kadar görece olduğunu, hele Yaşlı Dost'un yaşamım- daki yeriyle karşılaştırıldığında hiçbir anlam ifa- de etmediğini anlayacaktım. Her neyse. Kitaplarımı oturma ve yemek oda- larındaki yeni yerlerine taşırken, ancak sınırlı bir sınıflandırma yapabilmiştim. Birkaç gün önce ise, üç buçuk yıldır ilk kez radikal bir düzenleme ey- lemine giriştim. Bu işe kalkışırken: "Şimdi ortalık en azından bir süre darmadağınık kalacak. Pek çok kitap yeni raflarına yeheşmeyi yerde, halıla- rın üstünde ufakyığınlar halinde bekleyecek!" di- ye düşünüp biraz tedirgin olmuştum. Dediğim çıktı. Şu anda evin ön tarafı gerçekten de eşya- lardan ve kitap yığıncıklarından geçilmiyor. Ama beni şaşırtan şey, hiç tedirginlik duymamam ol- du. Galiba kitaplanma bir başka gözle de bak- mayı epeydir unutmuşum. Daha doğrusu, onla- rın aslında canlı olduklarını unutmuşum. Şimdi tedirginlik bende degil, fakat onlarda var. Çoğu, yıllardır raflarda birlıkte yaşamaya alıştığı komşularından ayrılmış, yeni yerleri ise henüz belli değil. Melih Cevdet Anday, yanındaki yığın- da dinlenmekte olan Stefan Zvveig'a bakıyor. "Sizi okumuştum, ama hiç bu kadar yakından görmemiştim. Nasılsınız?" dıye soruyor. Oğuz Atay, rastlantı bu ya, tam da Elias Canetti'nin yanına düşmüş. Hem ağırbaşlı, hem de muzip gülümseyişiyle: "Biliyormusunuz, s/z/AhmetCe- mal'e ben tanıtmıştım; 'Körleşme'y/ çevirmesi için de ben ısrar etmiştim!" diyor. Montaigne, halının üstündeki geçici komşusu Artaud ya pek ısınamamış gibi. Rilke ise, kibarlığını hiç elden bı- rakmaksızın ve belli etmemeye çalışarak Tanpı- nar'a bakıyor. "Keşke yeni yerim, bu beyefendi- ye yakın olsun!" dercesine. Kitaplanmla yaşamımın ne kadar iç içe oldu- ğunu bugünlerde bir kez daha hissedebiliyorum. Bazen dinlenmek için oturup, bakışlarımı artık yerleşmiş olan raflarda gezdirdiğimde, her küme- nin yaşamımın bir başka döneminın eşlik edeni olduğunu çok somut görebiliyorum. Zvveig'ın bi- yografilerine bakarken, bana gece saatlerinde: "Tarihi, biyografilerden öğrenmelisin!" demiş olan Şeref Serdengeçti'yi, yaşarken hiç görmediği bu evde konuk etmeye başlıyorum. Dün elime ge- çen bir kitap ise çok önemli: "Küçük Geyik Bam- bi - Çocuk Masalı". Yazarı Felix Salten, çeviren Suad Boran. "Tasvir Neşriyatı" tarafından ya- yımlanmış şık bir baskı. Yıllann akışıyla iyice yıp- ranmış. "Oğlum Ahmet'e 9'uncu yaş günü hatı- rası. Annen: B. Cemal". Tarih yok; ama kırk iki- de doğduğuma göre, ıthaf elli birde yazıimış ol- malı. Yani tam elli iki yıl önce. llkokula başladı- ğım yılla birlikte annem, başkaca armağanları kaldırmış, bana her yaş günümde kitap armağan eder olmuştu. Ansızın, kitapların bu dağınık hallerinin de çok hoşuma gittiğini algılıyorum. Düzeltmeye kalk- masaydım, aralannda her şeye bunca kılı kırk ya- rarcasına bakıldığı bir yolculuğa da çıkmamış olacaktım. Ve yine ansızın hepsine, ama hepsi- ne ne kadar büyük bir teşekkür borcum olduğu- nu da algılıyorum. "Yalnızlık" kavramını hayatı- ma hiç sokmadıkları için! e-posta: ahmetcemalfS superonline.com acem20 a hotmail.com BLGLN • NARDİS'te 21.30'da Nilüfer \erdi Trio konsen.rO 212 244 63 2 7 ) • İSTANBUL LİSESİ KÜTÜPHANESİ'nde '12. Kültür Haftası Etkinlikleri' kapsamında 10.00'da Prof. Dr.Erol Manisah'nın katılacağı 'Avrupa Birliği Türkiye İhşkileri' konulu söyleşi. (0 212 514 15 70) • İSTANBUL LtSESİ YENİ BİNA KONFERANS SALONU'nda 10.00'da ve 19.30da lstanbul Lisesi Almanca Tiyatro Grubu'ndan 'Die Physiker' adlı oyun ve 13.45'de 'Piyanist' adlı filmin gösterimi. (0 212 514 15 70) • RUMELİHİSARI'nda 'Rumeli Hisarı 3. Tiyatro Buluşması' kapsamında 21.00'de Vietnam Ulusal Tiyatrosu'ndan 'Vietnam Su Kuklası'. (0 212 291 51 96) • İFSAK'da 19.30'da 'Doğa' konulu 'Ayın Saydamı Yarışması'. Seçici: Halim KÛlaksız. (0 212 292 42 01) • İSTANBUL LİSESİ KONFERANS SALONU'nda 11,30'da 'Bir Garip Orhan yeli' adlı söyleşi. Katıhmcılar: M. Şeref Özsoy, Aydın Ilgaz, Haluk Oral. (0 212 514 15 70) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 14. OO'te 'Kısa Film Günleri' kapsamında 'Evrimin Peşinde', 'Prag'a Ne Dersiniz?', 'Düşümce', 'Teknede Kadın Var', 'Son Gülen İyi Güler', 'Belge', 16,00'da 'Kapalı Celse', 'İkî', 'Otuz Dört', 'Harman Harman', 'Zenne', 'Getto' adlı filmlerin gösterimi. (0 212 252 35 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear