25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2-4- HAZİRAN 2003 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 tö Aıuyasa tastiğ nedenTürkçe S TsrUtp ütedUdrt gU "? çevirmestiiSye! DunurCazeteci Mehmet Ali Birand oğlunu evlendirrniş; düğünü Ertuğrul Özkök yazmış... Düğünde Ozkök'ün dikkatini en çok gelinin babası Eric Fojo çekmiş... Eric Fojo, Meksika asıllı bir Amerikalıymış, Vietnam'da savaşmış, yüksek hizmet madalyaları almış ve Pentagon'da çalışmış... Ertuğrul Ozkök, "Yani Türkiye'nin ne olduğunu çok iyi bilen bir Amerikah" diyor... Bunu okuyan Irfan Tuna da, "Bağlantıya bak, bağlantıya. Mehmet Ali Birand'ın muhterem dünürü Eric Rojo'nun, Pentagon'da görev yapmış olması Türkiye'yi çok iyi bilmesi oluyor... Ne diyelim... Hayıriı işler" diyor. Git-Gel Akif Kökçe: "Kamu kuruluşlarının yöneticileri kamuoyuna hesap verecekmiş. Işte hesap günü soyleyecekleri: Bugün gideyim, yann gelirim!" Etektronik posta: denizsojn@cumhuriyetcojn.tr Tei: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Vergi kaçırmak zamanaşımı güvencesindeymiş... "Aşınlmış kazanç kutsaldır!" ürkıye'nin 46 kentinde güzel sanatlar lisesi var; bunların müzik bölümleri var; müzik eği- timi alan öğrenciler için okullarda yeterli mü- zik aleti yok! Yıllardır imam hatip okullanna "rahle" desteğini esirgemeyen devletten güzel sanat- lar liselerine müzik aleti göndermesini tabii kı beklemi- yoruz... Ama Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nın yeni projesi ile çok şeyler yapılabilir... Projenin adı: Anadolu Okullarını Müzik Aletlenyle Donatalım. Çağdaş Türkiye'nın gelecek güvencesi için Çağdaş Yaşamı Destekleme Demeği şöyle diyor: "Birçok ailede eskiden kalma, kullanılmayan birçok müzik aleti bulunmaktadır. Aileler, örneğin artık kulla- nılmayan bir piyanonun üzerine bir örtü örtüp vazo, bıb- lo koyarak bu değerlı aleti hatıra bir köşe süsü olarak işlevsiz şekilde değerlendirmektedirler. Buna benzer pek çok örnek verilebilir. Oysa evlerde terkedilmış mü- zik aletleri, bir onarımdan geçirilıp genç yeteneklerin eğıtiminde yarariı kılınabilir. Müzik sevgisinin ve eğiti- Muzik mınin gelişmesi ve yaygınlaşması için, eski müzısyen- lerin, iyi müzik dinleyicilerinin ve duyarlı müzik dostla- rının katkı sağlaması bu proje için çok önemlidir." Projenin birinci önceliği evlerde kullanılmayan mü- zik aletlerini okullara yönlendirmek... Ikinci önceliği, müzikseverlerin ve sanat dostlarının bağışlarıyla okul- lara müzik aletleri satın almak.... Ve sonra müzik aleti bağışlanan okullardaki gelişmeleri ızleyip, genç yete- neklerin verecekleri konserlere katılmak... Gereksınimi duyulan müzik aletlerınin başında piya- no ve org gelıyor... Ama ısterseniz bir keman ya da gi- tar da bağışlayabilirsiniz... Proje kapsamında bağış yoluyla sağlanacak eskı a- ma kullanılabilir müzik aletleri elden geçinlip onartla- cak ve Anadolu'dakı güzel sanatlar liselerinden baş- layarak gereksinimi olan okullara belgelenerek dağıtı- lacak... Projenin aynntılı bilgisini 0.212. 252 44 33 numaralı telefondan, iç hat 4'ü çevirince iletişim sorumlusu Öz- nur Korun veriyor... Sözü tekrar Çağdaş Yaşam'a bırakıyoruz: "llk ve or- ta öğretimde eğitim gören çocuklanmızın çağdaş bı- reyler olabilmelerinde sanatın, müziğin yeri çok önem- lidir. Ülkemizin gençleri içinde gerek ses gerekse bir alet çalabilme açısından büyük yeteneklere sahip olan- lar vardır. Buna karşın maddi olanaksızlıklar nedeniy- le kendilerine ya da okullanna müzik aletleri alınması ve bu yolla çağdaş bir insana çok gerekli olan sıradan bir ses ve müzik eğitimi verilebilmesi gerçekleşeme- mektedir. Bunun yanında doğduğu yörenin ezgilerini doğaçlamasöyleyebilen, kulak yeteneği üstün, müzik eğitiminden geçirildiğinde sanatçı düzeyine varabil- mesi olası gençlerimize de yeterince sahip çıkama- maktayız." SESSÎZSEDASIZ(l) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku " yahoo.com AB, ABD, IMF... '- Batı Yakası" yüzünden yakamız bir araya gelemiyor bir türlü! Amerikanca HayatımızaTiirkçe Altyazılar 1994'ten beri Vaziyet'in içindeki "Yüksek Yerilim Hattf nı hazıriayan Erdinç ütku'nun ikinci kitabı "Ame- . rikanca Hayatımıza Türkçe Altyazılar" ÇınarYayınlan'ndan çıktı... Utku, kari- katür çizmeyi beceremediği için söz- cüklerle karikatür yaptığını söylüyor... Doğru söylüyor: "WAP dediğin, bilişim teknolojisinde DVD kulak!" "Eşek gibi gibi çalışıyoruz. öküz gi- bi bakıyoruz. Inek gibi yiyoruz. Ayı gi- bi davranıyoruz. Dünyayı hayvanat bahçesine çevirdik!" "Aydınlanmaya sırtını çeviren ülkeler gelişmiş uluslann gölgesinde kalmaya mahkûmdur." "Koyun sürüsünün parçası olmak is- temiyorsan bazen keçilik yapman ge- rekebilir." "Türkiye'de hayattan kırmızı kart görenler, ABD'den yeşil kart almak • için can atıyorlar!" "Sonunda çok-kültüriü toplumu ya- rattık... Çoğunluk Hint fakiri, azınlık Amerikalı gibi yaşıyor." "Hesap soramamamızın matematik özüriü bir toplum olmamızla ilgisi var mı abiler?" "Böyle iki ileri bir geri gidersek çağ- daş uygariık düzeyini ancak üç aşağı bes yukan yakalanz!" "İki musluk bir havuzu bir saatte dol- durursa, havuzdan bürokrasiye ne ka- dar rüşvet vermeniz gerekir?" "Atatürk yurdu düşmanlardan kur- tardı. Şimdi sıra yurdu Atatürk düş- manlanndan kurtarmada..." Mîmarhk Eğitiıııiııde Yabancı Dil ve Yabancı Difle Egjtim Dr.MURATŞAHtN 'Bu yabancı dilde yazılmış... Diğerlerinden önemli olmalı' II Postino filminden. Yurtdışındaki ilkzamanlanmda bir profesörle konuşurken "Ku- sura bakmayın anlatmak istedi- ğim şeyi tam olarak anlatabildim mı, bilmiyorum" dediğimde, "Dert etme, ben 65 senedir In- gilizce konuşuyorum ve hâlâ ço- ğu zaman duygulanmı, düşün- celerimi ifade ederken zorlanı- yorum" dedi. Tabii bir bakıma beni rahatlatmak için söylenmiş nazik bir cevaptı ama içindeki gerçek payı da az değildi. Her ülkede o ülkenin dilinde üretilmiş süreli yayınlar vardır. Mimarlık alanında, Almanların Wettbewerbe Actuel'i, Japonla- rın JA'sı, Fransızlann Architectu- re d'Ajourdhoui'si, Macarların Epitesz Forum'u, Finlilerin Ark- kıthtı'sı, Bulgartarın, Danımarka- lıların, Makedonların ve geliş- miş/gelışmemiş diğer ülkelerin mesleki yayınlarının çoğu -bir kısmı yalnızca özet sayılabile- cek Ingilizce metine yer vere- rek- kendi dillerinde çıkarılııiar ve dünyadaki önemli mimarlık okullarının kütüphanelerindede sürekli olarak yer alırlar. Bilindiği gibi atom bombası- nın bilgisini Amerika'ya getiren- ler tek satır Ingilizce bilmeyen- lerdir. Yine Ingilizce bilmeden önemli orkestraları yönetmiş, sanat icra etmiş-bilim üretmiş insanların "kendini ifade etme şansı bulduklan ortam" olduğu için Amerika yıllar yılı dünyanın dört bir tarafından-medeni Av- rupa'dan bile insanların akın akın göç etiği ve yepyeni fikirie- rin cirit attığı bir yer haline gel- miştir. Dil sadece kendi köklerinden oluşmadığı için bu da ayrı bir zenginlik olarak kabul edilebilir. Benim başetmek zorunda oldu- ğum problemler Amerikalının- kinden farklı. Neden onları Ingi- lizceyi kullanarakçözmeyoluna giderek bir engel daha koyayım önüme? Ingilizce çözülmüş problem daha mı iyi çözülmüş problem demek? Az bilim adamı yetişmiş yeni alanlarda meslek adamlannın Ingilizce iletişim kurmaları do- ğaldır. Ama bu bile bir süreliği- ne ve sınırlıdır. Çünkü birilerinin konuyla ilgilı yerel terminolojiyi geliştirmesi gerekir. Bu rolü tar- lasında buğday eken çiftçi üst- lenemeyeceğine göre bu yine bir meslek adamı olacaktır. Mi- marlık gibi kendi evrensel dili olan bir konuda, -üstelik benim bildiğim Ingilizce mimarlık te- rimlerine sıradan Amerikalı bile Fransız kalırken- Ingilizce yal- nızca benim basit probtemleri- mi çözmede literatürü tarayıp "bakalım dünyada neleryapılı- yor"u anlayabilecek noktada işi- me yarayacak bir çözümleme, bazen de bir iletişim aracı ola- caktır... Bu -Türk dili-Arap dili— Ingilizce- dil meselesi değildir. En kısa, en etkili biçimde mev- cut problemlere orijinal ve yeri- ne uygun çözümler üretebilme meselesidir. Tam, eğitimde yabancı dil üzerine yazdığım bu yazıyı basıl- ması için göndermek üzereyken 17 Mayıs tarihli Cumhuriyet'te, konu hakkında hemen hemen benim gibi düşünen Sayın Doç. Dr. HünerTuncer'in "BirAyıbı- mız: Yabancı Dille Eğitim" baş- lıklı yazısını gördüm. Genel ola- rak yazının içeriğine katılmamak mümkün değil. Yalnız küçük bir ekleme yapmak istiyorum: Yabancı dille eğitim veren üni- versiteler, bu interaktif global or- tamda dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir üniversi- te (sıradanlık anlamında değil) olma amacıyla kurulmuşsa ve pazar olarak da kendine dünya- yı seçmişse anlamlı birer girişim olarak kabul edilebilir. Ama bu, her kafasına esenin yabancı dil- le eğitim veren bir üniversite kur- ma ginşimine izin veren bir sis- tem içinde olmamalıdır. belirli bir yasa çerçevesinde, içinde bir bi- limsel ve sanatsal kurul tarafın- dan evrensel ölçütler göz önü- ne alınarak belirienen az sayıda kurumun dışında diğer üniversi- teler yerel terminolojinin geliş- mesi adına dilini de yerel dil ola- rak seçmelidir. Eğitim dili yaban- cı dil olan kurumlar da kadrola- nnı, kütüphanelerini, mekânla- nnı ve öğrencilerini buna göre örgütlemelidirter. Bu, oyeri hem yerel hem de evrensel boyutta zenginleştiren, iç ortamı besle- yen, dışarı ile de güçlü bağlar kurmaya imkân tanıyan bir dün- ya yerleşmesi yaparken, sonuç- ta dil dahil yerel kültürün her öğesi de bundan istifade eder. Zengin bir kitaplık, güçlü eği- tim kadrosu, konusuna uygun ergonomik laboratuvariar, sınrf- lar ve diğer destek birimlerle be- lirii birkalitetutturulduğutakdir- de, niye gençler eğitimleri için ailelerinden, sevdiklerinden, alıştığı ortamlardan kopsunlar? Yaşayanlar bilir, bunun ne denli maddi, manevi bir gider ve öz- veri işi olduğunu... llla da yurt- dışı deneyimi yaşanmak isteni- yorsa bu geçici sürelerle deği- şim programian sayesinde, çok da güzel yapılmaktadır. Bizler şans eseri bu coğrafyadayız. Bütün dünya bizim. Eski çağlar- da olduğu gibi artık mimarlık eğitiminiitalya'da almak zorun- da değiliz. Yani eğitimin de be- lirgin bir mekânı kalmadığı bir dünyada yaşıyoruz. O nedenle o dünyayı anlamak ve anlatmak için niye bir tane dille yetinelim? Yalnız, temelde unutulmama- sı gereken şey; başta Ingilizce olmak üzere diğer dillerin bilim- sel ve sanatsal bilgisine içerik olarak ihtiyacımızın var olduğu- dur. Bizim bu bilgiye ihtiyacı- mız var, onunla çerçevelen- miş, sınıriandınlmış ortamına ve biçimine değil. Daha büyük gerçekleri kucaklamaksa insa- noğlunun amacı, bu yolda her dil ayrı üstünlüklere sahip olan çeşıt çeşit silahlardır. Yeter ki on- lan yerii yerine kullanmayı ve on- lardan en iyi biçimde faydalan- mayı bilelim. ÇIZGILIK KÂMtL MASARAC1 H A R B l SEMİH POROY semihporoy o yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MLSTAFA BİLGIN ATO AR^ŞTTRMASINA 6ÖftE, AVRUVA'MCKI EN PAHAU BENZİNt 1 I L KEDİ LEVO APTVÜKA aptulHfi hotmail.com TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Hasiran tcıcıc.mumtaz-arikan.com KAMKOYOE ŞAŞfRTICI KAZAL 1963 'rE 8UGÜM /STAHgUL KA&i/ZÖy '?£</ RlHr/M CAOO£SfHD£M, 8/G S£L£O(Y£ OTO. BÜSÜ O£Nf2£ UÇMUÇTZJ !'AUNMASI DÜŞÜ- NÜLEH SÜRÜ<ZÜLE.RlM DENEHDİ6İ E£İn'M Oro8U£LE£İHDEN Z16 NUtAARAU AGAÇ, 6AL4TA KÖPRÜSÜ-NÜ KARAKÖY rÖNÜNOE GEÇriĞI SlBADA SAĞA PÖA/MU? ^£ R/HTtM CAPpeS/'NrM SAŞINOAKI /CORKULUKLAZ) PA&ÇALAYAfZAK DENİZE UÇMUŞTV. SULARA 6ÖMÜL£N OTOBÛSTEKI DENEME SÜKÜCÜ- LER/HİN ÜÇÛ PE 8O6UUVSAK ÖLMÜfTÜ. SÜRÜCÜ İS£ AGAÇV4N &4AAA- /tyA&i*: KURrUU<l8ttM(ŞTİ. KA- , pi&EKSİYONOAtd ACEUİ SÜGÜCÜ- A/ÜA/ NEP£M OLDUĞU ANLAÇtLMÇVt Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ERDAL SÜDER Türkiye Gazetecıler Cemiyeti'nın yayınladığı günlük Bizim Cazete Ülke sonjnlanna ılişkin raporlanyla, araştırmalanyla. köşe yaalanyla. tarafsız haberlefiyle sivil toplumlann gazetesi. Düzenlı okumak için abooe olun. Tel: 0212.511 06 75 Memleket meseleleri ile ilgilenenlerin yeni internet adresi inadina.com GÖRÜŞ TURKKAYA ATAOV İkiz Sözleşmeler TBMM 4 Haziran'da biri medeni ve siyasal, öteki de ekonomik, sosyal ve kültürel haklarla ilgili iki söz- leşme onayladı. Bize yeni yükümlülükler getiren ve hukuken de bağlayıcı olan bir antlaşma, yalnız içe- riği yönünden değil, hangi genel ortama oturduğu ve ilerde kimler tarafından nasıl uygulanacağı açı- sından da önemlidir. Dışişleri Bakanlığımızın 13 Ha- ziran tarihli bir-buçuk sayfalık bir muhtırası, bunla- nn BM'nin altı temel sozleşmesinden ikisi olduğu- nu, birini 148 ve diğerini 145 devietin onayladığını, bunların daha çok gelişmiş ülkeler safında yer aldı- ğını, katılmayanların Antigua ve Barbuda'dan Tuva- lu ve Vanuatu'ya değin az sayıda devletleri oluştur- duğunu, "self-determinasyon" ilkesinin yalnızgeç- miş sömürgecilikle ilgili sayıldığını, ayrıca üç beyan ve bir çekince koyduğumuzu ve AB'nin de onayı- mızı beklediğini yazıyor, karşı çıkanlan da "bilgi ye- tersizliği" ve "yetersiz kaygılar"\a niteliyor.. önce, insan hakları mihverindeki BM antlaşma- lan 6 değil, 12'dir. Onaylayanlann rakamlan yanlış; doğrusu 149 ve 146 olacak. Türkiye de katılırsa, bi- rer tane daha eklenecek. Bir antlaşmanın değeri ta- raflann sayısı ve Batılı oluşlarıyla belirlenmez. Ço- ğunluğun, giderek tüm ilgililerin yanıldığı olaylar var. Bugün, "self-determinasyon"u ulus-devletin için- de uygulamak isteyen güçlü çevrelerin de variığını bilmezden gelemeyiz. Bu noktayla ilgili yayınlann yalnız alt alta listesiyle bir kitap oluşur. Lokarno Ant- laşması vardı ama, Almanya Rhineland'ı alıverdi; Belçika'nın çiğnenmesini hukuki tarafsızlık antlaş- masının açık hükümleri bile engelleyemedi. Bu ikiz sözleşmeleri Irak ile Iran da onaylamıştı. Irak'a ne olduğunu gördük, Iran'ın adının da hangi bağlam- da sık sık anıldığını biliyoruz... "Ulus-devlet" kavramının tüm dünyada yıpratıl- mak istendiği bir dönemdeyiz. Bu konuyla ilgili ya- yınlar da koca bir kütüphane oluşturur. Dünya ko- şulları çok farklı olsaydı, bu ikiz sözleşmeler için kaygı duymak gereksiz olabilirdi. örneğin, eşsiz Atatürk yıllannda. Hiç değilse, bugünün (yalnız sü- per değıİ) hiper devleti ABD'nin ağırlığını dengele- yecek başka güçlerin örgütlenebildiği dönemde. Ya da Ortadoğu sınırlarının yeniden çizilmesinin tasar- lanmadığı ortamda. Yabancılara bağlı kukla devlet- ler ve Ermeni tazminatları tehditlerinin savrulmadı- ğı koşullarda. Ya da yeryüzünde Pontus devleti der- neklerinin 155'e ulaşmadığı günlerde. Inönü, ben TÖS yöneticilerinden biriyken evine çağırmış, şunu dasöylemişti: "Lozan'dakapitülas- yon benzeri koşullan hep geri çevirirken, Lord Cur- zon 'Bunlann hiçbirini çöp tenekesine atmıyorum, cebime koyuyorum; zamanı gelince teker teker çı- karacağız' demişti. Bu sözünü hiç unutmadım." Bunların bir bir önümüze konma olasılığı ile bugün karşı karşıyayız. Ne yazık ki yeni bir dünya ve Tür- kiye düzeni içindeyiz. Bu çerçeveyi ve altyapıyı he- saba katmayan hiçbir değerlendirme yapamayız. İkiz sözleşmeler BM'nin öteki insan hakları ant- laşmalannı tamamlıyormuş. Yani, işkenceye karşı olan, kadın ve çocuk haklanndan yana olanlan mı? ABD'nin bunun kaçını onaylamadığını kaç kişi bili- yor? örneğin, kadın ve göçmen işçilere ilişkin olan- lan ve başka iki protokolü imzalamadı bile. Ekono- mik, sosyal ve kültürel haklarla çocuk haklanna iliş- kin olanlan yalnız imzaladı, onaylamadı. Sözleşmelerin içeriğine gelince: Oy veren kaç mil- letvekili metinleri gördü, okudu ve anladı? Bakanlık notu "bilgi yetersizliği"nd&n söz ediyor. TBMM bir Yurttaşı Bilgilendirme Yasası çıkarmalı. Herkes ne- lerin altına imzalarattığımızı bilmeli. Demokratik yö- netimlerde bir antlaşma halktan, hatta temsilciler- den kaçırılıyormuş gibi geçirilmez. Hangi milletve- kili bu sözleşmeleri özetleyecek kadar bilgiye sahip- tir? Irk, renk, cinsiyet, etnikfarklılık, din, dil, mezhep, tarikat, grup, düşün, toplumsal köken, milliyet, do- ğum yeri gibi aynmlar siyasal yönden ve yerel zen- ginliklerin o coğrafya bölgesinde yaşayanlarca di- ledikleri gibi kullanılması açısından ulus-devleti za- yıflatmıyor, ekonomik biriiği bozmuyor mu? Eklenen çekince yeterli mi? Hiç değilse, bugünkü dünya ko- şullan ve ülkemize yöneltilen tehditler bazı kaygıla- rı akla getiımiyor mu? Bedri Rahmi bir şiirinı el yazısıyla yazıp bana ver- mışti. Şimdi karşımda. Bir satırı diyor ki: "Bir Mus- tafa Kemal yetmedi, bre Şahin, birMustafa Kemal daha." B U L M A C A SEDATYAŞAYAH 6 7 8 9 SOLMNSAĞA: 1/ Cemal Na- dir'in yarattı- ğı bir tipin ve 2 çıkardığı mi- 3 zah dergisinin adı. 2/Biniciyi sarsmayan 5 at yürüyüşle- 6 rinden biri... Japon halk türkülerine verilen ad. 3/ 9 Bir noktanın uzaydaki yerini be- lirtmeye yarayan çiz- 1 gilerden biri. 4/Yasal 2 olmayan cinsel iliş- 3 ki... Emile Zola'nın 4 birromanı. 5/Anado- 5 lu'da kurulmuş eski 6 biruygarlık... Aktin- 7 yurn elementinin 8 simgesi... Şarkı, tür- 9 kü. 6/Deriye sürme ya da ovma yoluyla uygulanan sı\i ilaç. II Iran'ın plaka işareti... Bir öğretim ku- rumu. 8/ Türk hükümdarlarma özgû unvan... Ce- hennemde olduğuna inanılan kuyıınun adı. 9/ Hı- ristiyanlıkta kilise tarafından verilen "cemaatten kovma" cezası... Bilgisiz, kültûrsüz kimse. YUKAREDAN AŞAGIYA: 1/ Şanlıurfa kentinde, bahklan kutsal sayılan kü- çük bir göl. 2/Molibden elementinin simgesi... Bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklama. 3/"Şahi- ka", "YeşflYıDar" gibi romanlanyla ünlü Ingiliz ya- zar... Japon lirik dramı. 4/Tac Mahal ın bulundu- ğu kent... Vilayet. 5/ "Esme ey — esme cânan uy- kuda" (EN. Çamlıbel)... Spor karşılaşmalannda seyircileri coşturan kimse. 6/ Türk müziğinde fa- sü yapan topluluk. II Hayvanın sırtınakonulan bel- leme... Üflemeli bir çalgı. 8/Bir savın gerçekliği- ni, doğruluğunu ortaya koyan şey... "Hayır" anla- mında kullanılan söz. 9/Osrnanlı devletinde ath ya da arabalı posta görevlisi... Özel gezinti gemisi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear