25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17HAZİRAN2003SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Âli Paşa'dan Günümiize... "Türioye'yi çağın düzeyine ulaş- tırmak üzere, Amerika'nm yardı- mıyıa enazl5en çok 25 yıllık bir 'terbıye ve irşat' sistemi kurulma- sını istiyoruz." Buıstek, 1919'daileri sürülmüş! VVilson Prensipleri Cemiyeti'nde toplanan dönemin ünlü yazariarı, ABD'yi yardıma çağırmakta yarar görmüşler... "Çağın düzeyine ye- tişmek" ıçin günümüzde de böyle yollarafayan yok mu? Mütareke yıl- lanmn umutsuzluğu mu, Osmanlı devtetinin çöküşünün yarattığı bez- ginlİKmi? Şımdi de herşeyi, herça- reyi ABD'de görenler, fırsat bulsa- laraşağı yukan aynı öğüdü verme- yecekler mi? Anerikan dostluğuriLjn öncüle- nnden bırı gazeteci Ahmet Emin Bey'di. Uzun yıllar sonra anıların- daaçıkçayazdı.7Haziran 1919'da Vakit gazetesinde çıkan yazısında şöyle diyordu: "Biz noksanlanmızı biliriz. Ken- di deneyimlerine göre bunlan hız- la gidermenin yolunu bı'ze göste- receKrehberveuzmanlan, kendi- miz seçeriz. Rehberterimizi bizim toprakianmızda gözü olmayan Amerika'dan seçmekle iyi niyeti- mizin teminatını bütün dünyaya vermiş olurvz. Herkesçe bilinen bu noksanlan inkâretmekten utan- malıyız." Ahmet Emin Bey, yazısı- nı şöyle bağlar: "Biz Amerika'nm tecrûbe ve ih- tisas adamlanna dayanan bir re- form hareketiyle bütün komşulan- mızı kısa zamanda geride bıraka- biliriz." O günün koşullarını göz önüne getirn: istanbul, ingiliz, Fransız, Italyan, Yunan güçlerinin işgali altında. Sevr Antlaşması'yla yurdun dört bir kö- şesı yağma edilmiş. Ermenistan, Kürdistan kuruldu kurulacak... Os- manlı'yaOrta Anadolu'da birkaç il bırakılmış!.. Ahmet Emin Bey, çareyi Ameri- kalı uzmanlardan bekliyordu. Yal- nız o değil? O dönemin ünlü yazar- larının, bilim ve kültür adamlarının pek çoğu... Ahmet_ Emin Bey 1869'da Sadrazam Âli Paşa'nın önerisini de kendi düşüncelerine destek olarak ileri sürüyordu: "Kapılanmızı açmalı ve Türki- ye 'ye seçmeyabancı göçmen ge- tirmeye bakmalıyız. Bunlardan bi- ze bir tehlike gelmez, ıslahata ve gelişmeye kavuşmamıza yardım ederier. Biz akıllıca yasalaryapar- sak günün birinde bunlar bizimle kaynaşır, bizden oluriar. Yabancı göçmenler Amerika'da Amerika- lı, Avustralya'da Avustralyalı olu- yorlar. Bizim aramızda Avrupalı memur, sanatkâr ve tüccardan bir çoğu Osmanlı 'dan ziyade Osman- lıdıriar. Biz bunu bir türtü göremi- yonız. Bu adamlar bizim çıkarian- mıza bizden ziyade bağlılık göste- riyoriar." Bu yazıyı 1919 yılında kamuoyu- na sunan Vakit gazetesi yazan Ah- met Emin Bey, şu yargıya varıyor- du:A "Âli Paşa'nın bundanfanmyüz- yıl önce ileri sürdüğü teklif, tartı- şılmaya layıktır. Geleceğin sorun- lan herhalde Âli Paşa 'nınyaptığı gi- bi soğukkanlılıkla incelenmeli, ara- ya his kanştınlmamalıdır. Dar his- ler bugünün gereklerine, yannın olasılıklanna uygun bir ulusal gö- rüş sahibi olmamıza set çekebilir." Kendimizi yönetemiyoruz, bizi başkaları yönetsin: Biron beş, yir- mi yıl sonra uzmanlarca yetiştiril- miş bir toplum oluruz! Hatta daha ileri gidenlerde olmuştu: "Iskandi- nav ülkelerinden damızlık erkek getirelim, Türk ırkını ıslah edelim" diye ciddi ciddi yazanlaıt. Şu anda bile, kimi gazetelerin sütunlannda, herşeyimizi ABD'nin isteklerine göre ayartamak, Ame- rika'nın dünya imparatoriuğu heves- lerinın yardakçısı olmak için yazı- lar karalayanlar yok mu? Nemo Plus Juris Prof. Dr. Aydin AYBAY Maltepe Üni. Hukuk Fakültesi Dekanı T ürk halkına kaşı oluşturulmuş, kökü ve ideolojisi dışarda olan tuzaklann en korkuncu "özel- leştirme'' adı altında tekıar yü- rürlüğe konan işlemlerdir. Bu işlemler- le, uzunyıllarboyunca yoksul halkın akn teri ve çabalannın ürünü olarak oluşmuş kamuya ait ulusal varlıklar, yok pahası- na "özel efflere" peşkeş çekilmektedir. Özel eller dediğimiz Türkiye'de cumhu- riyet döneminde, devlet desteği ile hal- kın sırtından palazlanıp zenginleşmiş yerli 'hoklingler ile onlann çoğunu gırt- İaklanna geçirdiği halkayla tutsak edip boyunduruğa almış yabancıanamalcısö- mürücüfcrdir. Bu işlem sürecinın bir de bıreysel meddahlan ya da goygoyculan vardır Gazeteci ya da uzman-yazarkim- liği taşıyan bu kişiler, çanaklanna kona- cak üç-beş kuruşu hak etmek çabasıyla, tünedikleri çeşitli medya araçlannda, bir yandan özelleştirmenin erdemlerini sa- yıp dökerken, öte yandan efendilerinden alacaklan bahşişi çoğaltmak için, özel- leştirmeye karşı çıkan yuıtseverlere sö- vüp karalamayı görev sayarlar. Onlara gö- re bu karşı çıkış, yanı halkın birikimle- rinin kamunun elinde kalmasını istemek düpedüz "komünistiik''tir; bunu yapan- lar da"sağda solda kalmış komünist ka- hntılanr> dır. Tarihten, ekonomiden, kültürden, kı- saca neyin ne olduğundan "bihaber" şımdıkı poiitikaesnafi da bu söyleme ka- tılmakta: Karşı çıkışa. -artık ne kadar komik kaçtıgının bile farkında olmadan- ' yine effi yıl öncenin komünistlik suçlama- sı ile yanıt vermektedir. Türkiye'yı bire üç almak hayali ile ateşe atmaya kalkı- şan "vizyonhı" yönetim anlayışının ege- menliği zamanında da şu komünistlik it- hamı başka başka kılıflarda dile getiri- lirdi. O dönemde hızını alamayıp özel- leştinne karşıtlanna sövüp sayan bir med- dahın, makalesini şöyle bitirdiğini anı- mısıyorum: "Özefleştinneye karşı çık- makflkeftiktir;gaflet ve dalafcttir, hıya- nettir; işte o kadar!" Ne kadar aydınla- tıcı ve etkili bir açıklama değil mi? Ay- nı hızla özelleştirme karşıtlannı "komü- nist arükiar" olarak niteleyen yeni dev- k<Mnin,halen yakın dostluk üişkilerini sür- dürdügümüz Çin Cumhuriyeti'nde özel- leştirmeye yüz vermeyen komünist bir devlet düzeninin egemen olduğundan haberi olmadığını mı kabul edeceğiz? Şimdı bütün bunlan, kimin hain, kimin komünist, kimin gaflet ve ihanet içinde olduğunu bir yana koyalım da özelleştir- me konusu Türk halkının öz mah olan kamu kuruluşlannı "babamm mah gibi satanm" diyen yeni yetme politikacuıın bu cüretli yaklaşımını hukuksal yönden irdeleyelim. Sorumuz şudur: Bu sayın zat, acaba, söz konusu satış için gerekli "tasarrufehiyetine" sahip midır? Bunun- la ilgili başlıktaki ilke-kûral ta Roma hu- kukundan geliyor: "Nemophısiuristrans- fere quam potest ipso habe." Kısaca ne- mo phıs iure diye bilinen bu ilkeyi hu- kuk fakültelerinde birinci sınıfı tamam- layan her öğrenci bilir: "Bir kimsenin bir hakkı başkasma devredebflmesi için ya bizzat o hakkın sahibi olması ya da o hakkı devretme yetkisine sahip olması şartbr." Işte, devlet malını babasından miras mal ile kanştu^n zatın açıkladığı heves ve niyetinin, bu ilkeye uyup u>ına- dığım öncelikle saptamak gerekir. Hemen şunu belirtelim: Özelleştirme konusunu düzenleyen 24.11.1994 gün ve 4046 sa- yılı bir yasa bulunduğunu biliyoruz. Bay bakan, yetkin var mı, sorusuna büyük bir olasılıkla bu yasaya dayanarak olum- lu yanıt verecektir. Ne var ki, bu tür so>ııt bir yanıt bütün olasılıklar için geçerli ve doğrudur de- nilemez. Çünkü burada, önce, söz konu- su satış ve devir işinin, bay bakanın ma- lıki olduğu babadan kalma sıradan bir mal- la değil, kamuya ait bir değerin devri ile ilgili olduğu gözden kaçınlmamalıdır. Bay bakan ve onun altındaki kişilere bu yasayla KlT'lerin satışı için verilen yet- kı. "ekonomide verimBKk arüsı ve kamu gkkrlermde azahna sağiamak" amacıy- la (yasa m. 1) sınırlı olarak verilmiş bir çeşit temsil (vekâlet) yetkisinden ibaret- tir. Böyle olunca, kamusal malda "ta- sarruT' ile babadan kalan malda "tasar- ruf "un farkı ortaya çıkar: Özelleştirme konusu mal veya değerde, tasarruf yet- kisi ancak ve sadece, yasanın amaç mad- desinin kapsamındaki işlemler için ge- çerlidir. Bu nedenle -halk deyişiyle- "ş> kır şıkır tşle\ip, kâr eden" ve kazancını Hazine'ye dewedenbirkuruluşu (Tekel, Petkim, THY, vb.) baba malı gibi yok pa- hasına satıp özel ellere de\Tetmenin hu- kuksal dayanağı yoktur. Şunu da ekleye- lim: Gerek Anayasa Mahkemesi'nce ip- tal edilen Önceki (3987) özelleştirme ya- sası hükümlerinde, gerekse Türk haikı- na kendi parası ile özelleştirme propa- gandası yaptırmak için Dünya Bankası ile Türkhe Cumhuriyeti Devleti arasında akttdilmiş, 100 milyon dolarlık Kredi An- laşması metinlerinde, yukanda andığımız amaç maddesi tekrarlandığı gibi. aynca özelleştirme sayesinde, "sermayepiyasa- sının geüştirileceği'', "kamu kesiminin fi- nansman ihtiyacının azalacağı'' gibi ifa- delere de yer verihniştir. Hele kredi an- laşması hükümlenne dayanarak yapılan "tanıtma reklanılannda" (100 milyon dolann büyük kısmı bu reklamlan tezgâh- layan ve yapan çoğu yurtdışı merkezli kuruluş ve kişilerin cebine gitmiştir. Türk halkı, o gündenbuyana sözkonusu krediyi faiziyle birlikte taksit taksit ödemektedir), utamnazhğın smın aşdarak, bu tasarruf- lar sa>r esinde devletin sanki dahaönce yok- muşçasma güvenlik, adalet gibi "ash" görevlerine döneceği" söylenmiştir. Sonuç Sonuç olarak belirtilecek husus şudur: Türkiye, bu özelleştirme aldatmacası ile açıkça, kökü dışarda bir ideolojinin tez- gâhladığı süreçlerle, yeni emperyaliz- min kucağında, güçsüz ve zavallı bir ül- ke haüne getirilmek istenmektedir. Bunun adı, yabancılann, boyunduruklanndaki yerli işbirlikçilen ile birlikte yürütecek- İeri 'yeni kapitülasyon'dur. Cumhuriyet döneminde tohumlanıp yetiştirilmiş hal- kın gözbebeği olan yüce çınadar böylece birer birer yok edilmiş olacaktır. Bu ey- lemde rol alanlann Cumhuriyet'in yetiş- tirdiği kadrolardan gelmiş olmalan ise her- halde, bu sürecin en hüzün verici yanı olarak anımsanacaktır. Atatürk'ün îsteği: Van'da Üniversite... Fiyatlar sabıtlendi! Fiyatlar tırmamşa geçmeden bir Netcell Satış Noktası'na uğrayın, Nokia cep telefonunuzu Türk Lirası üzerinden sabit fiyat avantajıyla alın. Son gün 30 Haziran! www.nokia.com.tr IMOKIA COSNECTING PEÜPLE NETCELLU I T İ I I M H l I M i r i l H N«ce!l Danışma Hao; ££16345 8249 Ö216 330 04 09 Haluk BEKİROĞLU V an Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nın kuruluşu, düşünülmesi ve anlaşıl- ması gereken tarihsel bu" süreçtir. Bugün yaşadığımız sorunlanmızın teme- ünde belki de bü>iik önderin 'S«si>«''inin yerine getirihnesindeki gecikmenin de payı vardır. MustafaKemalAtatûrk, 1927 yılında. ülkemizin her yöresinin birlikte kalkın- ması, eğitim, kültür ve bilimde tüm yurt- taşlann eşit haklardan yararlanarak ül- keye katkısınm sağlanması ve "modern bir kültür şehri" olması amacı ile Van'da bir üniversite kuruhnasmı istemişti. Dö- nemin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Ne- cati'yi konuyu incelemek üzere Van'a göndermiş, Van'da üniversite kurulma- sınm gerekli olduğu belirtilmiştir. Daha sonra 1928 yılında öğretmen Ferit Nuri (Kutan)Van'a gönderilmiş ve mevcut or- taokulu liseye dönüştürerek kurulması düşünülen üniversitenin çekirdeğini oluş- turması istenmiştir. Atatürk, 1 Kasım 1937'de TBMM açış söylevinde "Doğu bölgesi için Van Gölü sahiDerinln en güzel yerinde, ilkokulu ve nihayet üniversitesi ile modern bir kültür şehri oluşturmakyohında şimdiden çahş- malara başlanıhnahdır" demiş ve zama- nın Milli Eğitim Bakanı Saffet Ankan'ı arazi tespiti için Van'a göndermiştir. De- hası ve engin öngörüsüne her gün daha büyük hayranlıkla bakhğunız Büyük Ön- derimiz, 1938 yılı Kasım başında da TBMM açış söylevinde yine bu konuyu gündeme getirmiştir. Daha sonraki yıllar, sanınz II. Dünya Savaşı, bu isteğin ve bizce çok önemli ama- cın gerçekleşmesini engellemiştir. 11 Haziran 1951 tarihinde Milli Eği- tim Bakanlığı'nca aralannda Prof. Afet Inan'ın da bulunduğu 15 kişilik bir ku- rul, Doğu Üniversitesi'nin yerinin belır- lenmesi için çahşmalar yapmıştır. Gerek- li incelemeleriyapanbukurul merkezi Van ili olacak bir Doğu Üniversitesi'nin ku- ruhnasmı; Elazığ, Erzurum ve Diyarba- kır'da bazı fakülte ve enstitülerin bu üni- versiteye yarduncı şubeler olarak açıl- masını uygun görmüştür. Ancak aradan geçen zaman Atatürk'ün isteği ve yönergeleri doğrultusunda de- ğil, tam ters yönde gelişmiştir. UIu Ön- der'in niçin önceliği Doğu Üniversite- si'ne verdıği ve niçin Elazığ, Erzurum ve Diyarbakır'da değil de, Van'da, Van'ın herhangi biryeri değil de mutlaka Van Gö- lü kıyısında kuruuTiası gerektiğini söyle- mesini ne yazık ki ülkenin yöneticileri, bıhm adamlan, sanatçılan dahil, hiç kim- se anlamamış, sorgulamamıştır. Sonuçta Van'da 1927'lerde kurulması istenen üni- versite ne yazık ki 1982 yılında kurulmuş ve sanınm bir utancı önlemek amacıyla büyük önderin doğumunun 100. yılı anı- sma Yüzüncü YU Üniversitesi adı verile- rek bir anlamda vasiyet yerine getiriüne- ye çalışılmış, ancak çok geç kahnmıştır. M. Kemal Atatürk, "Modern bir knl- tür şehri oluşturmak.~" demişti. Ancak dünya tarihinde kıınılduğu kenti ileriye götüren, bilim ve sanatla orayı aydınla- tan üniversitelerin içinde; kurulduğu ken- ti geriye götüren tek üniversite Van Yü- züncü Yıl Üniversitesi olmuştu. "Mo- dern bir kültür şehrL." ile amacı belirle- nen hedeften alabildiğine uzağa düşmüş- tü üniversitesi ile Van. Ama bugün umutla bakıyoruz üniver- sitemize ve geleceğe. Sayın Prof. Dr. Yü- cel Aşknı'm rektör olması ile başlayan bu süreç geleceğe daha mutlu bakmamı- zı, üniversitemizin adına yakışan bir ya- pıya kaMişacağma inanmamızı sağlamış- tır. "Modern bir kültürşehri" olmanın ge- reklerinden biri de bilimle birlikte güzel sanatlann gehşmesidir. Bu amaçla üniver- sitemizde Güzel Sanatlar Fakültesi kurul- muş, Eğitim Fakültesi resim ve müzik öğreünenliğinde okuyan öğrencilere stüd- yolan, müzik odalan, atölyeleri ile gerek- li koşullan sağlayan bina bitirilmiştir. Ancak çok önemli olan bir eksiklik gi- derilememiş, bu fakültelere gitmek iste- yen öğrencilerin öğrenim göreceği güzel sanatlar Hsesi Van ilimizde henüz kuru- lamamıştır. Amaçlanan "modern bir kültür şeh- ri"nin yaşama geçirihnesi elbette binala- n yapmak ya da güzel sanatlar lisesini aç- makla bitmiyor. Taşrada kurulan bilim kentlenn (üniversitelerin) taşralaşmama- sı, buralann bilimle, sanatla aydınlanarak kentleşmesi elbette ki burada görev alan biüm adamlannın istekli çalışmalanyla olabilecektir. Yani Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin önderimiz M. Kemal Atatürk'ün arzula- dığı yapıya kavuşması. ülkemizin birçok yerinde görev alan bilim adamlanmızın rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın'a verecek- leri destekle olasıdır. UŞAK 2. ASLtYE HUKUK HÂKtMLİĞİNDEN Esas No: 2002 1270 Davacı Ibrahim Öztürk tarafmdan davalı Dilşat Öztürk aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında davalı tüm aramalara rağmen bulunamadığın- dan adına dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden ılanen tebhğine karar verilmekle; Daha önce Uşak Kurtuluş Mahallesı Çakaloz Sok. No: 27 Uşak adresınde iken bu adresinden aynldığı ve tanınmadığı bıldinlen ve adresı tespit edılemeyen davalı Dil- şat Öztürk'ün duruşma günü olan 10.09.2003 günü saat: 09.00'da Uşak 2. Asliye Hu- kuk Mahkemesi duruşma salonunda bizzat hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, gelmedigi veya kendisini bir vekille temsil ettirmedığı takdirde yar- gılamanın yokluğunda yürütülüp bitirileceği hususu açıklamalı davetiye tebliği yeri- ne kaim olmak üzere ilanen davalı Dilşat Öztürk'e tebliğ olunur. Basın: 28819 PENCERE Al Birini Vur OtekineL Enerji mi?.. Bankalar mı?.. Medya mı?.. Al birini vur ötekine!.. Enerji hem körtopal, hem kördüğüm!.. YofsuzlukJan araştıran Meclis komisyonu, eski def- terleri açtıkça, kördüğüm daha da düğümleşecek; neresinden tutarsan tut işin içinden çıkılamaz ha- le gelecek; ülkeyi tümüyle ketempereye getirmiş- ler... Bankalar, üzerinize afıyet ayvayı yemişlen dev- letçilikten vazgeçtiklerini dünya âleme ilan eden- ler, devletleştirdikleri yirmi bankayı ne yapacakla- nnı bilemiyorlar işin içinden çıkamıyoriar... Batık ge- minin mallan sonunda yabancılara kamanço edi- lecek... Gazetecilik tarihinde basının bu denli kepazeleş- tiği birdönem olmadı... Eskiden yalan habertekzip edilirdi, şimdi doğru haberi bulana ödül verilecek!.. 'Patronun tetikçileri' tabelasının altında yeni bir türtüredi... * Ya özelleştirme?.. Dünya âlemde özelleştirmeyi bizim kadar rezil- leştiren bir başka ülke var mı? özelleştirme sürecinin öyküleri Meclis Araştırma Komisyonu'nda konuşan başbakanlann, bakanla- nn, ilgili bürokratlann, işadamlannın anlattıklanyla ortaya dökülüyor... özelleştirme değil... YağmalamaL Bizim iktidariar yasaya vehukukadayalı bir özel- leştirme yapmamışlar ve yapmıyoriar... Sanki kırk haramiler devletin malını mülkünü pay- laşıyorlar... • Enerji konusunda AKP iktidannın Genç Parti'ye darbe vurmak amacıyla Çukurova AŞ ve Kepez AŞ'ye el koyması bir dönüm noktasıdır. Yalnız bu kadar mı?.. Genç Parti'nin lideri Cem Uzan ailesi birkaç gün önce Petkim'in özelleştirilmesinde ihaleyi kazanın- ca AKP iktidannın gazeteleri vetelevizyonlan ban- gır bangır bağırarak açıklamışlardı: "Petkim, Uzan'a verilemez!.." Kavga büyük.. Derin.. Pis!.. Enerji kesiminde öyle büyük bir hukuk, yasa, yö- netmelik, yetki, vesaire karmaşası var ki kim haklı kim güçlü tartışmasının sonu gelmeyecektir; ama, bu da nafile... Siyasal açıdan tartışmasız sayılabilecek gerçek ortadadır: AKP, Genç Parti'yi vurdu... Vurabildi mi?.. • Vurgunu kimin yediği zamanla belli olur... Şimdilik yaşanan olayın anlamı tartışmaya gerek olmayacak kadar bellidir... Ancak bizim medyada bu anlam örtülüyor, pat- ronun çıkarsal konuşlanmasına şartlanmış tetikçi- lerin ağızdan dolma yorumlan ortalığı sanyor... Çukurova, Kepez ve Petkim üzerine savaş orta- lığı allak bullak edecek... AKP iktidarı yangının üzerine, su değil, körükle gitmeyi yeğliyor... Türkiye'de enerji kargaşasına, bankalar karma- şasına, medyanın cadı kazanına, özelleştirme yağ- masına bakan aklı başında biri der ki: Allahakjllarversin!.. Cemile SONAY ile AUAYKOL Evlendiler İstanbul 17.06.2003 YEŞİL VE MAVİNİN BÜLUŞTUĞU BODRUM-BİTEZ'de HOTEL NATUR * * • Kişi Başı Y.P.: 30.000.000.- TL. Odalarda klima, minibar, TV, saç kurutma, balkon, sauna, masaj, fıtness, tenis, bisiklet, yüzme havuzu, kapalı açık restaurant, bar, snack bar, özel restaurant, engelli odası, eğlence geceleri ve tam gün doktor. Td: 0 252 - 363 77 74 (S Hat), Fıks: 0 252 - 363 77 83 www.naturhotel.com ÇORLU ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2003431 Karar No: 2003/654 Hâkim: llknur Kansız, 33864 Kâtip: Dilek Bağnyanık, 1184 Davacı Volkan Yalama tarafından davalı Çorlu Nü- fus Müdürlüğü aleyhine açılan nüfiısta soyadı tashihı davasının mahkememizde yapılan açık yargüaması so- nunda davanın kabulüne, Tekırdağ ılı, Muratlı ilçesi, Balabanlı Köyü, Cılt No: 10, Hane No: 144'te nüfusa kayıth Eşref ve Saadiye'den olma 31.01.1978 doğumlu Volkan Yalama'nın nüfus kayıtlanndaki Yalama olan soyadının "Özer" olarak düzeltılmesine ve nüftıs ka- yıtlanna tesciline karar verildiği hususu ilanen tebliğ olunur. 11.06.2003 Basın: 29219
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear