25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17HAZİRAN2003SALI 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Karizmatikoyun/oyuncuAçık Tiyatro'nun ilk oyunu 'Olağan Mucize- ler' aynı zamanda Edin- burgh Fringe Festivali'ne katılan (yaz, 2002) ilk Türk oyunu olma özelli- ği de taşıyor. Bu çalışma, yasallaşmış tiyatro biçim- lerinin dışına çıkan de- neysel oyunların yer al- dığı Fringe Festival'de în- gilizce oynanmış; ülke- mizde de Türkçe olarak yaklaşık 100 kez sunuldu. 2000/2003 tiyatro döne- minin 'karizmatik' ya- pımlanndan... 'Olağan Mucizeler', ya- zan Kubilay QBTuncer'e de bu yıl Afife Tiyatro Ödülleri arasında yer alan Cevat Fehnıi Başkut Ödü- lü'nü getirdı. ODTÜ'de psikoloji ve felsefe oku- muş olmanın yanında ya- man bir illüzyonist olma ayncalığını da taşıyan Ku- bilay QB Tuncer, düşgü- cünü verimli kullanmayı bilen, sahne Türkçesini şiirsel kılabilen bir yazar. Epeyce yıl önce Ankara Devlet Tiyatrosu'nda MeJ- tem Kesldn' in soluklu yo- rumuyla izlediğimiz "Hanrico'yu Ararken" başlıkh tek kişilik oyu- nunda da bu iki özelliği- ni sergilemişti. 'Eniyioyu- num' dediği 'Nargile' ise henüz tiyatrosunu ve sa- natçılannı bekliyor. 'Karlzmatik' ööeler lağan Mucizeler', Hollywood filmlerinden tanıdıkbir öykü ile psikolojik-felsefi belirlemeleri buluşturma çabasındaki bir oyun. İllüzyon sanatının sunduğu 'sahne mucizesi' ile gerçek yaşamdaki 'aşk' olgusunun oluşturduğu 'olağan mucize'nin karşı karşıya getirilip tokuşturulduğu, 'gerçek sihir hayattır' iletisine ulaşmaya çalışan... Ancak öykü bu kadar yükü taşımaya yetmiyor. Geriye illüzyon gösterilerinin 'karizma'sı kalıyor. illüzyonist kimlikli bir aktörün yaşadığı ayncalık... 'Olağan Mucizeler', yer yer çok başanlı biçimde sunulan illüzyon göstenlenyle 'karizmatik' kılınmış, iki kişilik bir oyun. Ikinci 'karizma- tik' özelliği ise iki oyun kişisinden birini, sinema ve TV dizilerinde 'yıkta' olmuş bir sanatçının, Lale Mansur'un oynuyor olması. 'Kariz- ma' oluşumuna katkıda bulunan bir üçüncü özellik de metnin yer yer, şi- irsel olduğu denli, zekice kotanlmış, şık sözler içermesi. (Sözgelimi, şöy- le bir diyalog parçası: 'Saturno: Bunca yaşanandan sonra gktersin?'/ Joy: Bunca yaşanandan sonra nasıl gftmem?') Ne ki bu üç karizmatik özelliği es- tetik bir bütün içinde kenetleyecek güçte bir metin oluşmamvş. Hoüy- wood filmlerinden tanıdık, sahne- de tablolar biçiminde aktanlan, ol- dukça sıradan bir öyküye dayandı- nlmış metin. tllüzyonist erkek ile 'ü- ginç' kadırun tanışması, erkeğin has- talığı, aşkın doğuşu, birliktelik, ye- ni illüzyon numaralan üstünde ça- lışma, sahnede yer almayan kişiler- le u2un telefon konuşmalan, kıs- kançlık, kadının, erkeği hem uğra- şında başanlı kılma, hem de hasta- lığını tedavi ettirme yolunda harca- dığı özverili çabalar, vb. Oysa yazar, 'olan biteni' anlat- maktan çok, psikolojik ve felsefi boyutlan olan bir metin amaçlamış: İllüzyon sanatının sunduğu 'sahne mucizesi' ile 'aşk' olgusunun ger- çek yaşamda oluşrurduğu 'olağan mucize'nin karşı karşıya getirilip tokuşturulduğu, 'gerçeksihir hayat- nr' belirlemesine ulaşan. Dahası, üniversitede aldığı eğitüne ve sahip olduğu üüzyonist' becerilerine denk düşecek... Derinhkli ve karmaşık... Çünkü 'mucize' olgusuna, bir illüz- yon sanatçısının, 'mesleksırnnaer- mişBği'nin duyarhğıylayaklaşılmış. Bu duyarlık, 'doğum'dan 'ölüm'e gi- den yaşama süreci içinde, illüzyon (yanılsama) edimini, hep 'çocuklu- ğu anunsabcı', dolayısıyla da 'ölü- mün kaçınılmazhğının verdiği ke- deri unutturan' bir olgu olarak de- ğerlendiriyor. Ancak, sahnede yer alan melod- ramatik ve çok tanıdık olaylar dizi- si, amaçlanan psikolojik ve felsefi boyutlan taşımaya yetmiyor. Seyir- ci, bir yandan 'gerçekfikdüzlemi'nde olan biteni anlamaya, bir yandan da yazann şiirsel anlarımlı felsefi be- lirlemelerini ve yer yer sunulan il- lüzyon gösterilerinin nasıl metafor- lar oluşturduğunu algılamaya çalı- şırken, izlediği olaydan keyif alma- maya başlıyor. Tuncer'in somut olaylar dizisi ile düşünsel düzeyde soyutlamalan arasında köprü kuru- lamıyor. Geriye yaşama dair güzel sözler ve illüzyon gösterileri kalı- yor. tllüzyon gösterilerine pek merak- lı olmayan, buna karşıhk Lale Mansur'un sinema ve TV oyunculuğundan keyif alan bir izleyici olarak iki sürprizle karşılaştığımı söy- lemeliyim. Ilki, yazar ve illüzyonist olarak tanıdı- ğım ama sahnede ilk olarak izlediğim Kubilay QB Tun- cer'in, son derece karizma- tik bir aktör olduğunu gör- mek. (îllüzyonistlik dene- yimi ve başansı, sahnede kendi evindeymişçesine 'rahat' bir kişilik sergileme- sini sağhyor ohnah.) Buna karşıhk, kamera karşısında 'karizmatik' bir oyunculuk sunan Lale Mansur'un, sah- nede kendini hiç de 'evin- deymiş gibi rahat' hisset- medıği, bu nedenle de oyunda oyunculuk tipine denk düşen bir kişilik ser- gilemesine karşın, yeterin- ce 'karizma' oluşturmadı- ği- İllüzyonist kimlikli aktör oyunu Yönetmen AhmetMüm- tazTaylan'ın, dekortasa- rımcısı Ali Cem Köroğ- hı'nun ve ışık tasanmcısı Ersen Tunççekiç'in deste- ğiyle özenli bir çalışma oluşmuş. Ancak, görsel/işit- sel düzeydeki 'karizmatik' öğeler 'bütün'ü kucakla- madığı için, (soyun- ma/makyaj odasının-ışık ile karanlığı, yanılsama ve gerçeği ustaca buluşturan- çarpıcı görüntüsü dışında) yalnızca illüzyon gösterilerine 'şıkhk' katabilmiş. 'Gerçek' düzleminde canlandınlan tablolar hem dağınık hem de tekdü- ze... 'Olağan Mucizeler'in yurtdışında da kabul görmüş karizması, illüz- yonist kimlikli bir aktör ile dram malzemesinin buluşmasından kay- naklanıyor olmalı... 'YENİ ÖNERİLER/YENl ÖNERMELER' SERGlSl, 19 TEMMUZ'A DEK BORUSAN SANAT GALERİSÎ'NDE Genç ve yetenekli sanatçılara destek...Kültür Servisi - Borusan Sanat Galerisi, 18 Haziran- 19Temmuz tarihleri arasında 'YeniOnerier/Ye- ni Önermeler' sergısini sanatse- verlenn ilgisine sunuyor. Her yıl yaz aylarında düzenlenen sergile- rin onuncusunda yine genç sanat- çılann çalışmalanna yer veriliyor. Yeni önerilere ve önermelere açık olan bu sergiler, sanatçının mes- lek yaşamının belki de en önemli kavşağını oluşturan gençlik yılla- nnda Şeni'yi arayışı ve kendine öz- gü bir dil oluşturabilme çabasını paylaşmaya bir tür çağn. Borusan Sanat Galerisi'nin 1998 yıhndan ifibaren gerçekleştirdiği 'Yeni Öneriler - Yeni Önermeler' sergileri belli ölçütlere bağlı tavn ve sürekliliğiyle önemli bir rol oy- nuyor. Sanat ortamına çıkmaya hazırlanan genç sanatçılan keşfet- me, destekleme ve tanıtma misyo- nuyla yola çıkan bu etkinlik, ulus- lararası çağdaş sanat ortamının önemli isimlerini ve yeni yıldızla- nnı ağırlayan bir mekânı her yıl, yerel ortamın genç sanatçılanyla paylaşıyor. Bu yıl Borusan'ın yine iki grup halinde düzenlediği sergilerin onuncusu, ağırlıklı olarak resim kategorisınde üretimini sürdüren yedi sanatçının yapıtlannı bir ara- ya getiriyor. Cengiz Döner, Deniz Aygün, Esra Sağhk, Gülnur At- maca, Üke Üter, NilbarGüreş ve Se- da Hepsev, ka\Tamsalcıhk sonra- sı resim sanatının figürasyona ve anlatıya açık, çerçevenin ötesinde mekânı gözeten, kişisel dünyala- n, arzulan, kaygılan sergilemek- ten çekinmeyen bir yaklaşımın yankılannı sunuyorlar. Genç sanatçılaryaşama, yaşanan mekânlara, yaşamın fiziksel - be- densel algısına derin bir kişisellik boyutundan bakıyorlar. Içe dönük deneyimlerin içe dönük anlatım- lannı, izleyicinin ancak daha ge- leneksel anlatım biçimleri üzerin- de okuyabileceği dolaysız, fizik- sel, dürtüsel bir enerjinin sanata yansımalannı getiriyorlar. GÜLSÜN BİLGEHAN PEMBE KÖŞKTEN MASALLAR İsmet İnönü'nün torunu olan ve Pembe Köşk'te büyuyen Gülsün Bilgehan çocukluğunda dınlediği masalları tum çocuklar için kaleme aldı. Ders ya da öğüt vermek için anlatılmayan, sadece çocukları olağanüstü yolculuklara çıkarmayı hedefleyen masallar... YAYINEVt - Ank»r« 0-312.4M4«99/F*ks:0312.411775* tiUmbul 0.212.5125101 (f»kv.0Jll-527«H* • ı - Ankara 0-312.4344106/ Mıs: 0312-4331*3* Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı Erdoğan Aydın FATlHVEFETlH 550. yılında, yine mitler temelinde fetih kutluyorlar! Tarih bilincimizi çarpıtmaya devam ediyorlar! Erdoğan Aydın, Fatih ve Fetih'te, mitoslarla gerçeklen bırbirinden ayınyor. Bu kıtabı mutlaka okuyunuz dıyeceğim... Diyeceğim, çünkü yazannuz kafalanmızı klışelerden temizlıyor; üstelık bunu ınandıncılıkla. cesaretle ve dürüstçe yapıyor." Server Tanilli BiTfelefonİJzagınizcfâyız... Basın TV Radyo Internet Medya İzleme Analiz ve Araştırma Merkezi A.Ş. www,izlem.com,tr fel • (02)2) 291 85 95 (PCx| Fax • |0212) 291 85 99 Mertez Mofı Prof Nuretfin MaztX3r 0K1EL Sk fto 15 - 34291 Şışs/ISIANBU. «" " Cumhuriyet Çağ Pazarlama A.Ş Tûrkocağı Cad No39 41 ^ ^ kitap kulübü (34334) Cağaloglu-Istanbul Tel (0212) 514 01 96 KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2003 '123 Vasi Tay. Mahkememizce verilen 08.04.2003 tarıh ve 2OO3'123 Esas, 2003'199 Karar sayılı ılamı ile, Os- man Senai ve Nadide kızı, 1934 doğıunlu Gülengül Atlı 4721 s. TMK'nun 405. maddesı gereğince vesa- yet altına alınarak kendısine 1955 doğumlu kızı De- nız Atlı vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ilan olunur. 30.04.2003 Basın: 28889 ANKARA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2003/282 Davacılar Durali Yılmaz, Yüksel Yılmaz vekilı Av. Hüseyın Sorgucu tarafından davalı Hüseyın Vehbi Turgut aleyhıne açılan 1000-TL. tutarlı ipoteğin kaldınlması davasında yapılan yargılması sonunda verilen ara karar gereğince; Davalı Hüseyın Vehbi Turgut adına Bayram Caddesi No: 6 Ankara adresinde çıkartılan dava dilekçesını havi teblıgat muhatabın bu adreste bulunmaması sebebiyle bila teblig döndüğünden ve davahnın teblıgata yarar adresi tespit edılmediğınden kendisine ılanen tebligat yapmak gerekmiştır. Bu sebeple, davalı Hüseyin Vehbi Turgut'un duruşmanın bı- rakıldığı 17.07.2003 günü saat 09.30'da mahkememize aıt duruşma salonuna bizzat gel- mesı veya kendısini bir vekille temsil ettirmesi, bu davaya karşı beyan ve delillerini bil- dırmesı, aksi takdırde yargılamaya gıyabında devam edileceğı ve gıyabında karar venle- ceği HMUK'un 509. ve 510. maddeleri gereğince duruşma davetıyesi yenne geçmek üze- re ilan olunur. Basın: 28829 YAZIODASI SEIİM İLERİ Ruşen Eşref'le Bogaziçi'nde (2) Oysa o mevsimlerde Boğaz'ın semtlerinde gezi- nen Ruşen Eşref, "mesela akasyalann çiçek aç- mış bulunduklan birgün"ü unutamaz. Bentler yolundadır. Akasyalar som ilkyaz gdme- den bembeyazlıklarını kuşanmışlardır. Bahann yan ılıklaşmasına kapılan bademler bir- den çiçeklenir. Badem çiçekleri daima gönül okşar, gönlü açar. Güneş, yol boyu, altın bir toz serper... "Yazsonlanna doğru birgün", Anadolu yakasın- da bir kahve, o Boğaziçi kahvesinde tahtaboşun su- ya ilerleyişi, suya kavuşması: Bütün bir resim, bü- tün bir duyuştur. Orada, sardunya ve hortansiya saksılan, narçiçe- ği kırmızısı bir parmaklık önünde durmaktadır. Çı- nar ağacının yaprakları kahveye adeta yeşil bir ten- te örter. Denizin çırpıntılan sanıldığınca tekdüze değildir. Boğaziçi'ni yakından tanıyan, önümüzdeki denizin koşuştuğunu usul usul fark eder ve bu koşan de- nizde yürüyormuşçasına bir sanıya kapılır. Sırasırayalıların bahçelerinden birinde, manolya ağacı, eylül sontarında hâlâ çiçekli durmaktadır. O bahçeyi ben de sanki görmüş gibiyim. Ya da Kireçburnu'ndaki bir bahçeyi, bahçenin manolya ağacını anıyorum. Gerçekten nasıl bir çiçek şenli- ğidiıi Çiçege doymaz, eylül sonlannda hâlâ silme ma- nolyalıdır... Ruşen Eşref biraz şaşmış gibidir. "O bahçelerde yaz mevsiminin, bu derece gecikecek kadar oya- lanmış o/mas/na ınsan/n /nanamayacaâı"gelir. Yazar, sandalla geçip giderken, Anadolu yakasın- da bazı yalılar görür ki, tümü de suyun bittiği yerde başlamakta veya yalılann başladığı yerde su durmak- tadır. Suyla bunca içli dışlı yalılarda "bazılannı, üçayak merdivenle denize inilen ve mermer basamaklan- nı denizin ara sıra yükselerek ince sesli köpüklene ıslatıp temizlediği engin gölgeli sofalannda insan- lar, önlerindeki su gibi uslu ve dûşünceli" dururtar. O insanlar çok alçak sesle konuşurlar, yavaş, ağır konuşurlar. Büyük hanımlaryemenilidir. Birenguvan altında bazı hanımlar dinlenirler... Yeniden bahçeler. Bahçeler hep baygındır. O bah- çeler sanki uzak bir geçmişte kalmıştır. Bahçelerden yaprak hışıltılan işitilir. Gölgedalga- lanışları boyuna akarak, boyuna yer değiştirerek göz okşar. Peşleri sıra gideceğı gelir insanın. Bazı günler deniz, adaçamlarının kokusunuçağ- rıştırırken, ıhlamuıiarın, türlü çıçeklerin ve bütün yapraklann, otlann kokularını da getinr. Denizin kokusu mevsimden mevsime değişecek. llkbaharda ot kokulu, yağmurdan sonra toprak ko- kulu. Yazlarda deniz asıl kimliğine kavuşuyor, iyot kokuyor. Sonra güz ve güzde bu kez kuru ot koku- su. Kışlarda deniz o kadar hırçın ki, insan buralar- dan kaçıp gitmek istiyor... Ama, kucak dolusu demetlerle doğanın büyük arrnağanı çiçeğin renk cümbüşü tekrar karşımıza çı- kabilir: "Erguvanlar, zambaklar, hanımelleh; daha sonra güller, karanfıller; bir sabah da bunlann renk renk kıvnmlan arasında, dik yapraklannın panltısı içinde tepeleme dolgun manolyalar, o beyaz alevler!.. Sonra da hortansiya demetleri; ta lüle lüle krizan- temlere kadarmevsimlerin yürüyüşünü bildiren ko- ku ve renk kervanı..." Hortansiya: Çocukluğumun koca kafalı çiçeği, ortanca! Çiçekleri yazmak... yazmayı istemek bana Refik Halid'den miras sanırdım. Ruşen Eşref'in de az et- kisı altında kalmamışım... Takvimde /; Bırakan: "(O bırakılışı anımsattı sana, daha sonra, çok sonra, uzun uzun düdük çalıp giden hergemi.)" Sa- mih Rifat, Ada, Sel Yayıncılık, 2002. Fotoğraf seminerleri sürüyor • Kültür Servisi - Fototrek Fotoğraf Merkezi'nin (FFM) düzenlediği temel fotoğraf seminerleri, yaz aylannda da hafta içi ve hafta sonu olmak üzere iki dönem halinde devam edecek. FFM'nin seminerine katılanlar, temel fotoğraf bilgisi dışında, karanlık oda çahşmalan ve fotoğraf odaklı eğitim alacak. Bu kapsamda ileri düzeydeki katılımcılann fotoğraf ustalanyla şehir içi ve şehir dışı çekim gezilerine katılma imkânı olacak. Makinesi olmayan kursiyerler FFM'nin verdiği makinelerden yararlanabilecekler. Toplam dört hafta sürecek olan seminer yann başlayacak. (212 251 90 14) BUGUN • ASPENDOSTtYATROSU'nda '10. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festhaü' kapsamında 21.00'de De\1et Opera ve Bale GenelMüdürlüğü'nün 'Akla' operası. (0 242 243 88 27) • EFES ANTtK TtYATROSU'nda '10. Lluslararası tzmir Festivali' kapsamında 21,30'da İzmir Deviet Opera ve Balesi'nin 'Nabucco' adh operası. (0 232 483 03 08) • NARDİS'te 21 30daEfeBahadırTrio'nun konseri. (0 212 244 63 27) • YAPIKREDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİ SERMET ÇÎFTER SALONU'nda 18.30'da Meral Şengüler'in Ernıeni KiBse Müziği' konulu müzikli söyleşisi. (0 212 252 47 00) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.00'da Mustafa Akkava'nın 'Samsun'daki Amissos Hazinesi' konulu konferansı. (0 212 334 87 40) • AKBANK KULTÜR SANAT MERKEZİ nde 'Kısa Film Günleri' kapsamında 14.00'te 'Rum-i AhlaT, 'Modern Çağm Çocuklan', 'Sobe', 'Ebru', 'Kent Sustuğunda', 18 OO'de 'Uykudan Önce', 'Bizim Köyün Kadınlan', 'Mutlu Aşk Yoktur', 'Ük', 'Dört' fiknlerinin gösterimi. (0 212 252 35 00) İSTANBUL MÜZtK FESTÎVALİ • DARPHANE-1 AMİRE'de 19.30'da Kani Karaca'dan 'Faal Musüdsi'. (0 212 334 07 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear