23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 MAYİS 2003 CUMA DIZI Nerdesinizalbayım,beni siz teslimalın... Huriye Batu anlatıyor. Çok açtılar veçok üşümüşlerdi- Sayın Huriye Batu Hanımefendi. Kocamzm arüatû*ı olayın bir ktsmına da siz tanık olmuşsunuz? Deniz, Sinan ve iki arkadaşının Sarukaya'daki evüıize gelmeleri hakkmda bildiklerinizi anlatabiür misiniz? HURİYE BATU- Sinan Cemgü, Tayfur Cinemre, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan'ı Sankaya'daki eve gelene kadar hiç tanımıyordum. llk kez Sankaya'daki evimizde gördüm. Mert yeni doğmuştu. 28 Şubat 1971 doğumlu Mert, on altı günlüktû. Kerenı adlı diğer oğlum da kızamık olmuştu. Aynı gece ikisi ile birlikte ilgileniyordum. Alpaslan uyuyordu. Pencerenin camına "güm güm güm" diye vunıldu. Ne oluyor dedim ama bir şey yapmadım. Ikinci kez yeniden cama vuruldu ve "Üsteğmen Alpaslan Batu" diye bağnlınca ürktüm ve cama koştum. Bir baktım, sırtlannda askeri parka olan tanımadığım iki adam. Blzi rehin aldılar deriz' Hemen Alpaslan* ı kaldırdım. Dışanda konuştular. Bana geldi, "Içeri alacağım" dedi. Panık halindeydim. "Neden içeri alı>orsun, ya bir şey ohırsa ne olacak hafimiz" diye sordum. "Korkma hiçbir şey oimayacak. Bir şey ohırsa, bizi rehin aldılar. Çocuklan kurtarma amacına bunu yaptık. deriz" dedi. Ben Alpaslan" a çok inanır ve güvenirdim. Sinan ile Tayfur, içeriye girdi. Hafizamdan hiçbir zaman silemediğim şey şudur: Çok aç ve çok üşümüş olduklan. Hemen sobayı yaktım ve çay demledim. Onlar çantalanndan pekmez filan çıkardılar ve yediler. Alpaslan ile Sinan, bir jiple bozuk motosikleti almak için gittiler. Sonra diğerleri de geldiler. Çaresizdiler. Kapıyı açmasaydık içeriye belki de baskıyla girerdiler. Hem ürkmüs hem de korkmuştum. Ya çantada silah varsa o zaman yandım diye düşünüyordum. Bir ara sezdirmeden çantaya baktım. Silah falan yok. O zaman daha bir rahatladım. Çocuklann yatağı küçük olduğu için bizim yatağımızı verdik. Birkaç saat uyudular ve dinlendiler. Küçük bir kasaba. Ne oluyor, yaşanıyor her şey göz önünde. Korkudan kasabada, bıçak kesmiş gibi hayat durdu bir anda. Yaşanan siyası olaylar hakkında bilgim yok. İşin acı tarafi bütün bunlara rağmen çok cesaretli hareket etmişim. 24 yaşındaydım o zaman. Alpaslan' ın Musa adında bir askeri vardı. Ekmek getiriyordu. Motosiklet ortada, parkalar ortada. Ben kapıyı açtım. Musa'yı çağırdım. "Git finndan bize sıcak ekmek al gel" dedim. Bezelye-pilav yaptım. Yediler. Özellikle Sinan, Mert'in bebekliğinden çok etkilenmişti. Mert'in her ağlayışında Sinan yataktan firlıyordu. Çok efendi idiler ama çok ürkmüş ve perişan haldeydiler. Sonra yolcu ettik. Ondan sonra da bizde sıkıntı başladı. Tehdit mektuplan almaya başladık. Aynca sözle tehdit edildik. Komşularla bir kopukluk oîdu. Korkmuştu çoğu Daha sonra Alpaslan tutuklanıpgötürüldü. Tutuklamaya gelenlerden birisı Alpaslan'ın öğrencisiymış. "Işin en acı tarafi da konıutanımı tutuklamaya gelmenı oldu" demişti. Alpaslan'ın tutukluluğu süresi içinde çok kötü günler geçirdik ama ailelerimiz her zaman yardımcı ve destek oldu bize. • Alpaslan Batu'nun yanından bir motosikletle aynlan Deniz ve arkadaşlan, 50'ye yakın polis ve jandarma ile halktan kişilerin de katüdığı bir çatışma sonucu 16 Mart 1971 'de Gemerek'te yakalandı. Deniz Gezmiş, anılannda en çok yöre halkının bu 'sürek avı'na katılmasına şaşırdığını anlatmıştı... Turhan FEYİZOĞLU Deniz Gezmiş ve arkadaşlannın öyküsû 1968 dönemi de\Tİmci öğrencı hareketinde yer alan gençlenn üze- rinde dünya devrimci hareketinin izlerini zaman zaman görmek ola- sıdır. Özellikle CheGuevara'nın et- kisi daha çoktur. Mustafa Yalçmer, dağda olduğu süre içinde onun gi- bi günlük tutmuş, Deniz ve arka- daşlan, Che gibi motosiklet kullan- mışlardır. Motosikletle Alpaslan Ba- tu'nun yanından aynlan Deniz ile Yusuf, Sankaya ilçesinden Sıvas'a doğru yola koyulmuşlardır. Anka- ra'dan aynlırken başlayan aksilikler devam etmektedir. Deniz ile Yusuf, 29 Aralık 1970 'te ABD Büyükelçiliği önün- deki iki polisin yaralanması olayın- dan 78 gün ve Iş Bankası soygunun- dan 66 gün sonra, 16 Mart 1971'de polislerle girdiği silahlı çatışma so- nucu yakalanırlar. Yusuf Aslan, Sıvas Emniyet Mü- dürlüğü'nde vermiş olduğu ilk ifa- desinde yakalanmalannı özetle şöy- leanlatmışhr "06EY 943 pbkah mo- tosiklet ile yola çıkbk... Sıvas istika- metinckn gelirken 6 kilonıetre nıe- safede trafık kontrol ekiplerini gör- dük ve oradan Şarkışla'ya aynlan yola sapok. Şarktşla ya 20 kilonıet- re kala benzin bitti. Yolumuza motoru iterek yaya devam et- tik. Yol anzah ve hava firn- nalı olduğu için, ilerleme- miz hayH güç oldu. Şarkış- b'da38AL684ptikahbr pikabı, bizi Bünyan'a götürmek üzere225B- raya kiraladık. Mo- toru pikabm arkası- na yüklerken bir bekçi geldi ve bi- zi karakolada- vet etti. Biz de gfttikKapıdan gjrerken hava- ya ateş ederek bahçeye kaç- bk. Ateşimize pofisvejandar- nıadan karşılık geldi. Ben kası- ğnndan \aralan- ĞanT Deniz Gezmiş bu arada kanşık- lıktan yararlana- rak Şarkışla Kayma- kamlığı'nınarka- sındaki sokağa sapar ve orada Ankara plakah bir otomobiin durduğunugörür. Otomobilin park edildiği e\in kapısına ya- naşan Deniz, kapıyı ça- lar, açılmayınca zorlaya- rak açmaya çalışır. Deniz Gezmiş, astsubayın kul- landığı 06 AH 827 plakah otomobille Kayseri'ye doğru yol ahrken olay- dan haberdar edilen Sıvas Emniyet Müdürü Nurettm Özal da Kayseri yolu üzerindeki Gemerek'e telefon ederek durumu nakletmiş ve otomo- bilin durdurulmasını emretmişrir. Nurettin Özal bu emri verdikten sonra, 11 Jandarma Komutanı Al- bay Şaban Kuthı, Komiser Niza- mettin Yeriikayave trafik polisi Na- zımKaradeniz'le Şarkışla'ya vardı- ğmda Yusuf Aslan'ın tedavısinin yapıldığı sağlık ocağına gitmiş ve kendisini ona doktor ola- rak tanıtmıştır. Aslan, Özal'ı tepeden tırna- ğa süzerek "Sen dok- tora benzemiyorsun, olsan olsan polis ohırsıuT demiştir. Özal, Yusuf As- lan'ın yanından aynlıp Kayseri'ye doğru giderken, • Gemerek'te yolun ortasınabarikat kurulur. ki 50'ye yakm polis ve jandarma, Gemerek'e gelerek, halkın da kah- lunıyla yolun kenanndaki bu tarla- yı sarar ve Deniz'i aramaya başlar. Arama üç saatten fazla sürer. Artık terfi edersln' Deniz, bu konuda özetle şunlan anlatmıştır: "tstasyondançıkacağı- mız sırada yayhm ateşi ile karşüaş- tik. Ben de mukabelede bulundum. Şanssızhğım burada da yakamı bı- rakmadL Barikaü yanp kaçarken arabanın lastiğine bir mermi isabet etti. Süratle arabayı terk ettik. Araztde tahminen 5-6 ki- lometre koştum. Karş> dan daha başkajandar- malar da gelince etra- fim bir anda sanhver- di Kendi eUmle kapa- na düşmüştüm. Kar- şüıkh ateş açnk. Bütün emelim çemberi yar- makü. Bu amaçla cebim- deki iki el bombasından biriniçıkanp attım. O kadar şiddedi patiama oldu ki ben büe afalladım. Bun- dan istifade ede- «~»^ rek çemberi *\, yarmayıba- şardım. Tepeyi aşıpGe- merek ilçesi- ne FENERNAME Dediler milyonluk bir takım kurduk Balkanlann Real Madrid'i olduk Bütün kupalara adaylık koyduk Artık sahalara sığamayız biz 'Ömrümde kadına ates etmedim' Gürültüye uyanan ev sahibesi Şengül Fınncı, kapı\T açmadan kim ol- duğunu sorar. Deniz Gez- miş, "Benüsteğmenim... Çabuk kapı\ ı açm" diye yanıt verir. Korkan Şengül Fınncı eşi kıdemli hava başçavuşu İbra- him FuTncı'yı uyandınr. tbrahim Fınncı olayı şöyle anlatmıştır: "Ben uyuyordum. Kapı çahnmış. Kapıyı açmak istemişler. Bizim ha- nım koşarak bana geldi İbrahim, bir subay kapıyı zorla açmaya çalı- şıyor' dedi Ben aniden kaprvı açın- ca karşnndaki, sten makineuyi göğ- sümedmadL 'Ben Deniz Gezmis'im. Çabuk arabannı kontak anahtannı ver. İçinde benzin var mı", dedi Ben de.sekizk3ometregötürürdedim.Bu arada içeri girdim ve hanım birden- bire kapıyı kapadL Hanım kapıyı kilitlemey e çahşırken Deniz Gezmiş dışardan ateş etti. Hanımın eli yara- landı. Deniz Gezmiş sonra beni al- dL pijamamla arabaya götürdü ve o dunımda arabavı Ka> seri istikame- tine doğru sürmemi istedL. \ola çık- nktan sonra da "Ben ömrümde bir kadına ateş etmedim.Yengeyi iste- yerek yaralamadım. Senden çok özür dilerim. Yengeye de söyle. On- dan da özür dilerim. Beni affetsin' dedfi." Oysa neler gördük mevsim başuıda Takım sanki sonunculuk peşinde Gözümüz kaldı hep kartal kuşunda Bu hali görmeye kıyamayız biz Şenol ile Birol nerde bilinmez Aydın'ın sahada izi görünmez Yaşar'ın oyununa akıl sır ermez Eski coşkunluğu duyamayız biz Kupayı alınz demiştik artık Beleşten, meleşten bir de gol attık Şeref ters \Tirunca cümleten yattık Şimdi büyük talomız diyemeyiz biz Uluğ gitti, Ilgaz geldi ne oldu? Boşuna harcadık biz Oscar Hold'u Bayrağımızm bile renkleri soldu Yakamıza rozet takamayız biz. 16 Hazıran 1966 günü yayımlanan bu şiir hakkında Aydın Çubukçu şunlan anlatmıştır. "Deniz, Beşiktaşlıydı. Seneler sonra ilk karşılaştığımızda. 'Ne oluyor yahu Fenerbahçe 'ye marş yazmaya başlamışsın? dedim. Deniz, 'Arkadaşm birisi benim imzamla göndermiş. Valla benim alakam yok' diye yanıt verdi." Barikatın arkasında ise polis ve jan- darmadan başka Gemerek'in erkek- leri, ellerinde sopa, balta ve tahta par- çalanylabeklemektedir. Otomobil Gemerek'e yaklaştığında Deniz, olağanüstü bir hal olduğunu anlar ve Astsubay Fınncı'ya otomobili geri döndürmesini söyler. Cember darahyor Bu su"ada barikatın öte yanında- kı Molla Osman Baran adında bir bekçi ateş açar ve otomobilin lasti- ğini patlatır. Deniz, otomobilden çı- karak kaçmaya başlarken, Kayse- ri'deki güvenlik kuvvetleri de Sıvas istikametinde yol almaya başlar. Öte yandan Hüseyin fnan'ın, memleketi Sanz'a ve buradan gü- ney sınınna inebileceği ihtimalinı dikkate alan Bünyan, Puıarbaşı, Sa- noğlan ve Sanz'daki asayış kuNvet- leri de bütün kilit noktalan tutar. Kayseri II Jandarma Komutanı Al- bay Fehmi Törün, Kayseri Emniyet Müdür Muavini Şeref Ayparlar ve diğer polis şeflerinin yönetiminde- vardmu. Jandarmalar yine peşinıe takümışlann. ÜsteBk kaza halkmın a\akta oluşu dikkatimi çektL Her- kes yakalanmamı istiyordu adeta. Kaza sakinlerini belediye başkanı- nın ale> hime kışkırttığını öğrendim. Sorupsoruşturup evini öğrendSm. Bir tekmede açtun e\inin kapısuu. Eüm- de makineB tüfek karşısına dikUin- ce korkudan kekelemeye başladı. Bu ders ona yeterdL İçerde bulu- nanlar tir tir titriyorlardı. Kendile- rine kötü bir davramşta bulunma- yacağımı söyledim. Evde daha faz- la kahnadnn. Dışarrva çıknm. Uzak- tan silah sesleri genyordu. Jandar- ma sayKmın çoğakbğmı hissettim. Bir polis cipi hemen yanımda durunca kendimi yere attım. Ye bu sırada i>i- ce çembere girdiğimi, çarpışmaya gerekohnadığnu düşündüm. Potisve jandarma üzerime gelince kalkıp ehmdeki silahı onlaruı üstüne doğ- ru nıiatûm. Çünkü, Allah'm belası alet ateş almamış,tutukluk yapmış- ti. Böylece tesBm oMum." Olayın bundan sonraki bölümü- nü Yaşar Keski şöyle anlatmıştır: " Deniz Gezmiş karşısmda polisi gö- rünce durdu; Artık terfi edersin ' dedi Onu akbm getiriyorum. Astsu- ba> nerede, dedim. Onu btraktım' dedi Sonra da eünıdeki tabancaya bakarak,' Şu tabancayı kürfina koy- sana' dedi Koymam, dedim. ttiraz etmedL Yürümeye başladık. Bana dediki 'Müsademede ölen var mı?' Ben de, "Ölen yok ama yaralılar var' dedim. Bunun üzerine Ölen ohnadığı iyi.Keşke yaralı da ohna- saydı' dedi Hiç öyle işleri \-apmış bi- rine benzemiyordu. Çok IdbardL Ben de onun tepesini attirmayayım diye müsamahah konuştum. „ Tam amirime tesfim edeceğim sırada Kay- seri ekibi geldi, efimizden almak is- tedi \ermedim_ Sonra Kayseri Alay Komutanı AlbaygekM.VerdimtabiiJ' Deniz, Kayseri II Jandarma Alay Komutanı Albay Törün'e bağıra- rak "Albayım neredesin? Beni siz teslim ahn" diye bağırmıştır. Yaka- landıktan sonra, bir otomobile bin- dirilerek Kaysen'ye getirilir. Cok önemll bir 24 saat Tarih: 16 Mart 1971 Salı.Peşpe- şe çok önemli siyasi gelişmeler ya- şanır. Kayseri 'de ifadesi alman De- niz, Ankara'ya çok süa polis kor- donu altında, Içişleri Bakanı'nın emri uyannca doğruca Bakan Hal- dun Menteşoğhı'nun yanına götü- rülür. Menteşoğlu, ilk iş olarak De- niz'in bileklerindeki kelepçeleri çöz- dürür ve •'Benim odamda kelepçe takmavınız" der. Deniz'le bir süre konuşan Menteşoğlu, daha sonra, birlikte resim çektirir. Menteşoğlu, olay hakkında özetle şu açıklama- yıyapar: "DenizGezmişvearkadaş- larının ele geçirUmesi için yeni sis- tenıuygulanmıştır. Lygulanan sistem. tarama, baskın, ta- kip. tedirginlik yaratma, yol kesme gibi çeşjth' un- surbn bünyesinde ta- şı>'an bir sistemdBr. Sistemimizinözel- Kği olan bir taktik de, bazı yerierde gevşemeter yapa- rak çıkmalarma im- kânvermekvekurulan tedbirler ağma düşürmek kü Bu sistem suçlulan yerdeğiş- urme\ezoıiamısûr. Ankara'dabun- lann büyük bir yatakhk ve himaye çevTesinesahipokhıklan tespitolun- muştur. Sistem içinde zaman za- man gevşemeler yapü- dt Amaç, buradan çık- malannı sağlamaktL Nitekim onlar da bo- şalülmış bir kanaldan çıko, vatanın diğer bir köşesinde kurulmuş olan ağa düştüler." Aralannda Kara Kuvvetleri Komutan- lığı Plan ve Prensipler Başkam Tümgeneral CeoTGürkaa Tümge- neral Şükrü Köseoğ- hı, Tuğamiral VediiBfl- get, Hava Tuğgeneral OmerÇokgör,Tuğge- neral MehmetAMAkar'ın dabulun- duğu beş general ve üç amiralden oluşan 13 kişı, 9 Mart 1971 'de dar- be giriş.iminde bulunduklan gerek- çesiyle emekliye sevk edilirler. Bu, subaylann emekliye sevk edi- liş nedenlerinden sadece birisidir. Dönemin CHP Genel Başkam İsmet Inönü. CHP Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi Ortak Gruplan toplantısmda yaptığı konuşmasm- da konuya ilişkin. özetle şu açıkla- mayıyapar: "Sevgffiarkadaşlanm. Geçen 24 saat çok önemli bir devir idi Fakat size kalp huzuru ile söy- le>ebiürim ki bu geçen 24 saat zar- fmda, Türkh e. miDet olarak büm e- sindeki sarsılmaz metaneünin bir defa daha örneğini vermiştir. Bula- nık suda bahk avlamak isteyecekler hermemlekette buhınabflir. Bizdebu- lunanlann ümitierinin bu geçen 24 saat zarfında arttığı tasavvur edilemez.'' Yarın: Hükümet istifa etmeseydi Idareyi ele alacaktık BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Strasboupg'aDönerken... Son birkaç yıldır yaşamımın bir parçası olup çık- tı artık: Strasbourg'tan uçağa atlıyorum, Istan- bul'da iniyorum; yoğun bir programı gerçekleştir- dikten sonra, Istanbul'dan Strasbourg'a doğru - yine uçakla- dönüşe geçiyorum. Bir iki yıl sadece sonbahara rastlayan bu yolculuklara, bu yıl ilkba- har da eklendi. Bir ayağım Avrupa'da bir ayağım yurtta. Bahar geldiğinde evlerin havalandırılması gibi, apayrı bir canlılık sağlıyor insana bu gidiş gelişler. Yolculuklar, zaten yapıcı da degil midir? • 4 Mayıs'ta, Istanbul'da, Strasbourg'a kalkacak uçağa binerken, yeni bir yola çıkışın mutluluğu içindeydim. Bu mutluluğu veren ilk şey de, Türk Hava Yolları personelinin o hep zarif ve içten gü- lümseyişleriyle donanmış ilgileri. Teknik, konfor ve bu sıcak kucaklayış... Uçak kalktıktan çok az sonra da, göğün derin- liklerinde buluyorsunuz kendinizi. Ne kadar yük- sekte olurlarsa olsunlar, bulutlann üstüne çıkmalı uçak; 8-10 bin metre yükseklik buna yetiyor. llk atılımda Bulgaristan, sonra Yugoslavya, az bu- çuk Macaristan, Avusturya, Almanya: Strasbo- urg'a gidişin menzilleri bunlar! Attta görkemli doğada ilk dikkati çeken de, Tu- na: Uzun uzun akıyor. Avrupa'nın bağnndan do- ğup, yandan yöreden beslene beslene yolculuğu- nu sürdürüyor. Sıradan bir ırmağın akışı değil, bir tarihin, uygarlıklar ve kültürlerin akışıdır onunki. İçinde, birkaç yüzyıllığına biz de vanz: Biryaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle Arkasından defalarca, neredeyse bitmemecesi- ne geçtik, gittik; ve bir gün de, bir daha görmeme- cesine döndük Tuna'dan. Uçaktan aşağıya bakar- ken, tarihin bu med ve cezri de kafamda gidip ge- liyor. Başımdönüyor... Yalnız Tuna da değil, yekpare yeşilliklerie kucak kucağa ekili toprağın bereketi de sürüp gidiyor alt- ta. Bu yeşillikler de belli, ormanlar. Orta Anadolu'yu içine alacak biçimde yaptığım uçak yolculuklannda tanık olduğum, yeşilsiz dağ- lann ve ovalann korkutucu çıplaklığı geliyor göz- lerimin önüne; sonra betona dönüştürülmüş -o canım- Kuşadası ve başka yurt köşeleri. Hele Istanbul, hele Istanbul! Ve orman adına ne kalmışsa, onu da silip süpü- recek bir iktidarın, AKP'nin fütursuz tasanları ge- liyor aklıma. Dehşet içinde irkiliyorum... Uçak, delice hızıyla mesafeleri yutmaya devam ediyor. Aşağıda, doruklarındaki karlan henüz eri- memiş dağ silsileleri, Alp'ler başladığında, Avus- turya'nın üstüne geldiğimizi farkediyorum. Yemyeşil vadilerle süslü dağlar. Içlerinde köyler, kasabalar, kentler... Üstüne titrer bu doğanın Avusturya. Niçin mi? Çünkü bütün ülke, en başta o doğanın çağırdığı turizm sanayisi ile beslenir; ona tarihi, müziği, sa- natı ekler. Türkiye'nin doğasının ondan geri kalan yanı yoktur, üstelik fark atar. Ama kimin umurundadır ki bu? Ahtapot ve "ahtapotun kolları", bambaşka su- lara; sanayileşme adına da ikinci sınıf bir sanayi- ye sürükleyip götürmüştür ülkeyi; ve bugünkü ik- tidarın, Türkiye ekonomisini bütün gerçekliği için- de ele alıp, "Ülkeyi kendi geleceğine bizzat hâkim kılma" yolunda yeniden inşa etmesine ne dünya görüşü uygundur, ne de kadrolannın düzeyi. öyle olduğu içindir ki, asıl konuyu rayından saptınp baş- ka tartışmalara çekip götürüyor insanları. Zaman harcıyoruz, daha da harcayacağız belli ki... Çok geçmeden, uçağımızın Strasbourg'a yak- laştığı duyuruluyorve bir an geliyor, aracımızın hü- nerli kaptanı onu pistine ustaca indiriyor, yolcular alkışlıyoruz. Düşünceler içinde çıkıyorum uçaktan. Gelecek adına kaygılı, tedirgin, huzursuz... Üstelik bütünreferanslankaybolmuş birdünyada nasıl gülebilir ki insan? N O V I T A S Turizııı KASTAMONU Sofranbolu-Pınarbaşı-İnebolu (16-19 Mayıs) PRAG (14-17 Haziran) Çek vizest uzun sure aldığmdan Prag turumuza başvuruların bir an önce yapûmasını rica ederız. Tel: (0212)251 28 08 pbx e-mail: nov ıtas u no\ ıta> com ir web: \v\*\».novitascom U ANTAKYA-HALEP (16 - 19 Mayıs) Halep, Ain Dara, Mari - Ebla, "Ölü Şehirler Bölgesi" Bara, Sergilla. Maaret an Numan, Ager Sanguınıs BRT - BtRLEŞtK REHBERLER TURİZM Tel: (0 212) 252 65 79 www.kulturgezileri.com Yazan ve Yoneten: Yeşım Ozsov Gulan Ovnayanlar: Cevda Aşar, Alev Cınbarcı, Sedat Kalka\an, Sanem Oge -Ve Diğer Şeyler Topluluğu Türkıye'de ilk defa son oyunuyla tıyatroseverlere apartman tiyatrosu. benzersız bir deneyım sunuyor Akşam Gazetesi, Time Out İstanbul Bahar Akgün Bilgi: 0212 323 0854 HerÇarşamba, Perşembe 20.30, Cumartesı 19:30 ve 21.30 www.tiyatrokinnizi.com Guzel Sanatlar Mdtbaası
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear