22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
MAYIS2O03CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(S cumhuriyet.com.tr 15 Cinsellikle bağlantılı bir bellek kaybı çeşitlemesi 'Novo' bugün gösterimde fer gün yeni veyeniden Bıtgiın göstenme giren Fransız yıpmı Novo'nun kahramanı. hafı- zı k£>bındar mustarip. herşeyi çok ksa sürelı hatırlayan. kansını. oğ- lunu. arkadaşını on daldka sonra ta- nmayan. vatağagirdigi kadınla her sefeıinde ılk kez gibiymişçesıne se- vişen, her an yeni bir hayatın baş- laıgıcındaki. Ispanyol aksanlı, ya- kifiklı bir 'yabancr (Eduardo No- riega). Mecburen kendine yeni bir encek bulmuş esmer güzeli kansı <Paz Vega), arkadaşı (Eric Cara- -vaca ve her sabah rastlaştıgı oğlu <Leny Bueno) uzaktan ilgıleniyor- laı onunla Belleğinde şlmdlki zaman... Düzenlı hekim bakımı \e gözeti- minde ama yeniden hafızasına ka- vuşmak, kımüğini bulmak ve evli barklı. çocuklu eski yaşamına sahip çıkmak gıbi bir derdi yok onun. Kendıni de fotokopıliyor hatta za- man zaman. Küçük küçük notlar al- dığı bir akıl defiterinin yardımıyla fotokopi tekrisyenliğı yaptığı bir şirkette çalışarak Paris'te hayatını sürdürüyor gamsız tasasız. Hiçbir konuda sorumluluk duymamayı ge- tîren hafıza kaybının avantalannı yaşıyor doyasıya. Çalıştığı işyeri- nin. ondaki cevheri (!) çoktan keş- Yönetmen: Jean- Pierre Limosin / Senaryo: Christophe Honore, J. P. Limosin / Kamera: Julien Hirsch / Müzik: Kraked, Zend Avesta / Oyuncular: Eduardo Noriega, Anna Mouglalis, Nathalie Richard, Paz Vega, Eric Caravaca, Julie Gayet, Leny Bueno / Fransa 2002 (Chantier Fiims) 'Novo'da Noriega bir arzu nesnesi gibi kullanılan 'amnezik' jön rolünde. fetmiş. seksi patroniçesi (Narhalie Richard). sürekli şimdiki anı yaşa- yan. saf. çocuksu ama sevişmesi tatminkâr kahramanımızı sık sık üstüne çekiyor, mesai saati olsun olmasın. Derken 'şehveti sürekli kılabi- leıT ve karşı konulamayan bir arzu nesnesi gibi kullanılan 'amnezik' jönümüze, muhasebedeki dilber Irene (Anna Mouglalis) de tutulu- yor. Ve gelsin aşırı sahiplenme. bencillik, kıskançlık. Cstelik bir- birlerine yakışan, ama tam bir bü- tün olamayan çiftin, aklı başında, çekici, sağlıklı kadın bireyi olarak bu ateşli ve tutkulu ilişkide, her iki taraf adına dolu dolu yaşananlan hep hatırlaması ve hatırJatması' gerekiyor Irene'in... Sinemada en çok işlenen konula- nn başında gelen aşk-sevgi filmle- ri kervanma yer yer şölene dönüşe- rek asgari düzeyi rutturan görselli- ğiyle katılıyor Novo. Ylne hafıza kaybı Son yıllarda Christopher No- lan'ın Momento'suyla patlak ve- rerek moda olan bellek kaybı üstü- ne yapılan filmlerden hâlâ gına ge- tirmeyen sinemaseverlerin, baştaki şiirsel fantezi kurgusunun gittikçe kafa kanştınp öyküsü tekdüzeleşe- ne kadar ilgiyle takılabileceği. Fransız işi, hoş, şık şıkırdım, uçan ve uçucu bir çağdaş erotizm dene- mesi sayılabilir Novo. 17 ve 15 yıl önce çektiği, görme- diğimiz iki "gece"li (Guardian de Nuit 1986, L'Aurre Nuit 1988) fiJ- mini izleyen üçüncü filmi Tokyo Eyes, 1998 Cannes arenasında 'Belli Bir Bakış' bölümünde gös- terilip beğenilmiş. 1949 doğumlu Fransız yönetmen Jean-Pierre Li- mosin'ın ilk kez 2003'ün başlann- da 2. Bağımsız Filmler Festiva- li'nde Türk seyircisine sunulan son filmi Novo, uçlarda gezinen aşk hi- kâyesinden çok öncelikle hard por- no bayağılıgına düşmeyen, özenli sevişme sahneleri, estetik-erotik tansiyonu ve nefis görüntüleriyle dikkati çekiyor. Baktıkça insanın içinde güller aç- tıran, Rum asıllı Anna Mougla- lis'in (Muğlalı) yanı sıra Paz Vega, Nathalie Richard, Julie Gayet gi- bi güzellerin de rol aldığı, ancak ta- ze ve dinamik havasını sonuna ka- dar sürdüremeyen bu 2002 Fransız yapımı, sonuç dört dörtlük degilse de ilgiyle izleniyor. Şu insanın kanını kaynatan bahar günlerine denk gelen bu aşk. cinsel- lik, şehvet, zevk fantezisine Fransız kalmayan seyircinin sonuçta az bu- çuk Novolaşarak salondan aynldı- ğı söylenebilir. Yeşilçam'ın çocuk melodramlarının cıvıkparodisi: Ömerçip Amca size baba diyebilir miyim?Yaklaşık çeyrek yüzyılı aşkın bir zaman öncesinde, Ayşecik'in peşi sıra perdede sökün eden, hayatın dikenlı yollanna takılmış bazı bahtsız yavruların aile sıcaklığı arayışlannı, melodramın labirentlerine bata çıka. vıcık vıcık bir duygusallıkla anlatan ve gişede iyi çalışan. Sezercik, Omercik, Yumurcak vb. gıbı, giderek furyaya dönüşen, tam piyasa işi, popülist. acıklı çocuk filmleri vardı sinemamızda. Bu hafta seyrettiğimiz Erler Film yapımı Ömerçip işte bir döneme damgasını vurmuş bu kaderci, basmakalıp, yapay ve özenti çocuk melodramlanyla fena halde dalgasını geçiyor, beylik tema ve klişelerinden karakterlerin tavır ve kılık kıyafetlerine ve nayır- nolamaz, reca ederim'li dublajlanna kadar. Salt güldürmeyi amaçlayan bu Ömerçip parodisinin yapımcısının vaktiyle Sezercik-Ömercik"lerin de yapımcısı olan Erler Film oluşuysa kaderin bir cilvesi. Zengin kız-faklr oğlan Herkesin ezbere bildiği şematik bir konusu var filmin: Mahallenin fakir, namuslu delikanlısı şofbr Adnan'la, fabrikatör kızı mutsuz Melek'ın, Yeşilçam'ın kadrolu kötü adamlan kalp avcısı Önder Somer'le psikopat Nuri Alço tarafından limon sıkılan aşkı ve zengin dede-nine malikânesinden şutlanan, büyümüş de küçülmüş havalı, ufak tefek, afacan çocuklan Ömerçip. Yedinci Sanat açısından hıçbır kıymeti harbiyesi bulunmayan film, eski Yeşilçam yapımlanna duyulan özlemi (!) yeni kuşağın, ağzı bozuk mizah dergisi üslubu ve çoğu belden aşağı espri yaklaşımıyla perdeye taşıyan, ünlü konuk oyunculann arzı endam ettiği, kalabahk kadrolu bir parodi olma iddiasında. Zeki Alasya'nın yönettiği Ömerçip'te bir yönetmen kaygısı. anlatım çabası filan hakgetire. Sırası gelen oyuncu kameraya komedyenlik becerilerini Yönetmen: Zeki Alasya / Senaryo: Kemal Kenan Ergen / Kamera: Kamil Çetin / Müzik: Özkan Turgay / Oyuncular: Mehmet Ali Erbil, Aşkın Nur Yengi, Onur Selimbeyoğlu, Zeki Alasya, Göksel Kortay, Suzan Avcı, Cengiz Küçükayvaz, Bekir Aksoy, Nuri Alço, Erdal Tosun / Türkiye 2003 (WB) sergiliyor peş peşe. Cam ekrandaki 'sit-com'lan hatırlatan bir çizgide gelişip yer yer Mad dergisinden etkilenmiş ZAZ tarzı taşlamalara öykünerek akıp giden filmde, abartılı, argolu, sövgülü diyaloglar, itici, dangıl dungul bir esprı-mizah anlayışı gırla. şematlk bir glşe fllml Bayağı esprilerde ipin ucu iyice kaçmış, kaba cinsellik kokan vurgulamalarla epeyce irtifa kaybediyor zaten ticari kaygılarla. yalap şalap kotanlmış izlenimi veren Ömerçip. Has güldürmeceyle ilgisi olmayan, tınşkadan bir parodi niteliğindeki film, ekrandan aşinası olunan, şematik, bağırgan, şamatah, popüler eğlenceliklerden farksız, yapay ve yavan bir gişe filmi sonuçta. Aşkın Nur'la Müslüm Baba da fırsatını bulunca şakıyorlar elbette. Zeki Alasya'nın gülmece anlayışı belden aşağı esprilere dayanan 'Ömerçip'in- de Mehmet Ali Erbil, Aşkın Nur Yengi ve Onur Selimbeyoğlu başrollerde. İCİ CÖİZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK Taşralı çocuğun başarma azıııi "Yüksek kültür de küreyi sarmalama gücii- nü gösterdi. Tokyo'daki orkestralar Bach ve Mahler çalıyorlar: Koreli kemancılar, kJasik re- pertuvarda Londra ve Prag'daki meslcktaşları kadar rahattırlar; Birleşik Devletler'deki müze- ler, şevkle Japon ve Afrika sanatından koleksi- yonlar oluşturuyorlar. Paris ve Londra'da suşi barlanna ve Hint restoranlarına. Coenhagen'de Meksika! cantina'larına. Amsterdam'da İtal- yan trahoria'larına.. ve Berlin'de tspanyol tapas barlanna rastlayabilirsiniz." (Yapay Toplum, Lawrence M. Friedman, îş Sanat Yayınlan) 'Birükte' filminde 13 yaşındaki Liu, annesini her anışında onun kemanını çalmayı öğrenmiştir. Keman çalmak onun için dünyayla iletişim kurma- nın yoludur. Aşçı olan babası ona hayrandır ve oğ- lunun keman çalmada ilerlemesi için daha büyük keman öğretmenleriyle çalışması gerektiğini bil- Chen Kaige'nin 'Birlikte'si 22. Uluslararası tstanbul Film Festivali'nin açılış filmiydi mektedir. Böylece biriktirdiği bütün parayı topla- yarak Pekin'e, büyük keman ustalannın olduğu kente gelir. Çocuk-genç Liu burada büyük kentle tanışmaktadır. Güzel bir kadının ne olduğunu bu- rada görür. Keman öğretmeni Prof. Jiang ile tanış- ması burada olur. Ve Liu, artık kendı olmaya baş- lamıştır. Bir yandan keman çalmada ilerlerken bir yandan da olgunlaşmakta. yaşamın acılanyla tanış- maktadır. Bir sonraki aşamada Prof. Yu ile çalış- maya başlayacaktır. Bu aşamada onun artık konser- de çalma olanağı doğmaktadır. Doğu İle Batı'yı birleştlren bîr film Yönetmen Chen Kaige, gerçek bir öyküden al- dığı konuyu beyazperdeye aktanrken Doğu ile Ba- tı'yı birleştiren evrensel buluşmayı anlatmaktadır. Çinli bir çocuk büyük Batılı bestecilerin yapıtlan- nı çalmak için büyük bir çaba göstermektedir. Ba- banın özveri dolu gayreti, keman öğretmenlerinin bir yeteneği geliştirmek için yaptıklannı, bir erge- nin gelişmesini filmin ilerleyen öyküsünde görü- yoruz. Istanbul Film Festivali'nin açılış filmini gör- mek gerçekten de önemli. Bizim toplumsal yapı- mızla olan benzerlikler de bizi şaşırtmamalı... Çocuklan için her şeyi yapmayı görev bilme, Do- ğu kültürlerinin ortak özelliği. Taşralı bir çocuğun başan mücadelesi, babanın öz\'erisi. keman öğret- menlerinin çizdikleri sınırlar çok önemli. Çin'in bize ulaşan sosyal dokusu içinde yaşanan olay bi- ze de çok şey öğretiyor. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Toptancılık Çeşitli yönleri ile kültür yaşamımıza etki yapacak tasanlar, kamu reformu ve mahalli idareler (yerel yö- netimler) yasa tasarıları ile Kültür ve Turizm bakan- lıklannın birleştirilmesine ilişkin tartışmalar sürüyor. Ama, ne yazık ki iki boyutlu bir eksen üzerinde... Bu projelerin devletimiz için son derece tehlikeli oldu- ğu görüşünü savunanlarla, projelere kayıtsız şart- s/z sahip çıkanların oluşturduğu bir eksen bu. Sa- hip çıkanlar, ıdari yapıdaki reform ihtiyacından, dev- let aygıtının daha sağlıklı bir ışleyişe kavuşturulma- sı gereğinden söz açarken, karşı saftakiler Cumhu- riyet'in temel kurumlarının ve değerlerinın zarargö- receği endişesini dile getiriyorlar. Ya AKP'den yana olacaksın, ya da onun getirdiği her türlü öneriye - olumlu yönlertaşısada-karşı çıkacaksın... Ülkemiz- de en makbul görüşler, her zaman bu tür toptancı yaklaşımlar olmuştur. Herkesin tuttuğu takım belli olursa, fazla tartışmaya da gerek kalmaz, değil mi? Ne yapalım kı, kedilerin aklı böyle bir kolaycılığa yatmıyor. Zoryaratıklardırkediler. Kolay kolay bırta- rafın söylediklerinin doğruluğuna iman edemiyorlar. Bir yandan, kültürel değerlerimizin yağmalanması- na, yozlaşmasına ilişkin kaygılar taşırken, öte yan- dan kültür kurumlarının demokratikleştirilmesi, özerklik, katılımcılık, yerınden yönetim gibi ılkelerin- den vazgeçemiyorlar. Bu yüzden de, manzarayı si- yah-beyaz görmek alışkanlığını bırakabilir miyiz di- ye sormaktan yanalar... Kamu reformu tasarısında, bizi ilgilendiren temel mesele, Kültür ve Turizm Bakanlığf nın taşra teşkı- latının kaldırılması, kültür işlerinın ıl özel ıdareleri ve yerel yönetimlere bırakılması... Eğer, dünyadakı ge- lişmeleri izliyorsanız, kültür kurumlarının büyük oranda yerel yönetimlerin elinde olduğunu, kültür alanında çalışanların devlet memuru statüsünde ol- mayıp, sözleşmeli personel olduğunu görürsünüz. Bız, korkuların, endişelerın egemen olduğu merke- zi ve otorıter bir yönetim anlayışından yana değiliz. Yerelliğe, demokratık katılım ilkesine önem veriyo- ruz. Ama, yetkenin merkezi idareden alınıp, bir be- ledıye başkanına ya da bu işlerden ne denli anlaya- bilecekleri çok açık olan belediye meclisi üyelerine verilmesine de karşıyız. Doğrudur, bugünden daha kötüye gidebilır ışler. Demek kı, bu tezı baştan ka- ralamak yerine uzun boylu tartışmak gerek. Uzman- lıkla, demokrasiyı dengeleyebilecekyepyeni birsis- teme gereksinmemiz var. Ve, istersek bu sıstemi kurabiliriz. Hükümetten beklentimiz, bu tasarıları ol- dubıttiye getırmeden, en geniş katıhmla tartışmaya açmasıdır. Bu projeler, toplumun ilgili kesimlerinin görüşüne sunulmazsa, 60 yaşını geçmış sanatçıların emekli edilmesi gibi, dunyanın hıçbır yennde kabul gör- meyecek bir anlayışı yasalaştırırsınız. Ve geri dönüş formülleri aramaya başlarsınız. En iyisi, aklın yolu- nu hep birlikte ararnak değil mı?.. AKP'nin önerdiği projenin bir ayağı devletin kü- çülmesini içeriyor. Yani, devlet aygıtındaki müker- reryadagereksizbirimlerinortadankaldınlmasını... lllerdeki Kültür müdürlerinin ne işe yaradığının birya- nıtını bulabıliyorsanız, bu müdüıiüklenn Kültür ve Tu- rizm Müdürlüğüne dönüştürülmesinı onaylamaya- bilirsinız... Ya da yurtdışındaki Kültür müşavirlıklerı ve araşelıkleri ile Tanıtma müşavirlıklennin -olmayan bütçeleri ile- çok yararlı işlevleri olduğuna inanıyor- sanız... Bize göre, bu iki kurumun birleşmesi birsinerji ya- ratabilir ve kültürel tanıtımın öneminin kavranması- na, turizm politikamıza yeni bir perspektifle yakla- şılmasına ve kültür kurumlanmızın çağdaş ölçütler- le yönetılmesıne yol açabihr. Nasılını haftaya bıra- kalım... vecdisayarc yahoo.com BUGUN • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ KONSER SALONU'nda 19 30 da tstanbul Devlet Opera ve Balesi'nden 'Folklorama'. (0 212 251 56 00) M CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU nda Tataristan Müzik ve Dans Günleri' kapsamında saat 19.30'da Tataristan Devlet Müzik ve Dans Topluluğu nun gösterisi ve konseri. (0 216 454 15 55) • YILDIZ TEKNtK ÜNİVERSİTESİ ODtTORYUMU'nda '4. Gitar Günleri' kapsamında 20.00'de Marco Socias'ın resitali. (0 212 542 90 85) • BABYLON'da 23.00te Baba Zula ile Mad Professor'un konseri. (0 212 292 73 68) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ nde 15.00 te Kukla Tiyatrosu kapsamında İsviçre yapımı 'Die Bremer Stadtmusikanten" adlı oyun. (0 212 252 35 00) • KOÇ ÜNİVERSİTESİ RUMELİ FENERİ KAMPUSU'nda '2. Tiyatro Günleri' kapsammda 17.00'de Can Gürzap'ın söyleşisi, 19.30'da İTÜ Sahnesi'nden 'Yolculuk', 21.30'da Doğaçtan 'Şiddet ve Savaş Üzerine' oyunu. (0 212 277 57 57) UÇAN SÜPURGE KADİI FİMfiti FESTİVAÜ • KAVAKLIDERE SİNEMASI 12.00: •Korkunun Coğrafyasf, 14.30: 'Yuva'. 17.00: 'Mignon Gititi', 19.15: 'Katliam'. 21.30: 'Kadın Dediğin Tombu) Olur' (0 312 468 71 93) • ANKAPOL SİNEMASI 12.00: 'Korkunun Coğrafyası'. 14.30 Söyleşi 'Parçalanma'. 17.00: 'Menekşe Kokusu', 19.15: Kapaü Gözlerle'. 21.30: 'Ateş Tutan'. (0 312 419 39 59) • 75. YIL KÜLTÜR MERKEZİ: 14.00: 'Üç Tekerlekli Bisiklet'. 16.00: Söyleşi 'Meyhanecinin Kızı' (0 312 430 41 94) M ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ 10.00: 'Ayla ve Külotluçorap", 'Onyedi', 'Ingeborga', 'Banu', 'Oloanusun Çağrısı', 'Sevkıyat Günü Süper Kahranıan Okurlan Üzerine Kısa Bir Film', 'Domestik', 14.00: 'Annen Seni Seviyor', 'Her Gün İşten Sonra','Tango', 'Sino', Pamuk Prenses', 'Fortinbras Tarihçesi'. 17 00: 'BirCahide Vardı' (Ülkü Erakalın ile söyleşi) 18.30: Sergi açılışı 'Marlene Dietrich Resimlerdeki . Efsane' (0 312425 14 36)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear