22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16MAYIS2003CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Tereddiit ve Maraz AVRUPA BİRLİĞI nin yürütme organı olan Ko- misyon'da "genişleme"der\ sorumlu üye Herr Ver- heugen, Ankara'dan dönen Italya Başbakanı Ber- lusconi'yle görüşmüş. Herhalde kendisine şimdi- ki Türk hükümetintn AB konusunda son derece is- tekli olduğu ve gerekenleri yapmak için çirpındığı söylenmiş ki, hazret, bu izlenimleri nasıl bulduğu- nu soran gazetecilere, her zamanki "karakol ko- miseri" edasıyla, "iyimser, fakat gerçekçi değil" demiş. ....'• Türkiye'yi yönetenler AB için ağızlanyla kuş tut- salaryine öyte diyecekti. Çünkü adam inanmryor; Türkiye'nin AB'ye üye olması gerektiğine de inanmıyor, her isteneni ya- pabileceğine de. Galiba, bu son noktada haklı: Avnjpa'nın istedik- lerinden bazısı asla "yapılabilecek" gibi değil; on- lar da yapılınca Türkiye Cumhuriyeti'nden bir şey kalmayacak. Ne var ki, yine aynı Türkiye Cumhuri- yeti'nde bunlan bile "yapılabilir" bulanlar mevcut. Omeğin, AB ile ilişkiler için Dışişleri'nden ayn ola- rak Başbakanlık'a bağlı müsteşarlık düzeyin- de kurulan Avrupa Biriiği Genel Sekreteriiği. Orası, "yapıla" diye AB'den ne gelse, o konuda yasa ya da kararname hazırlığı için hükümete ha- vale etmekte. "Bu bizde olmaz;istemeyin"deme- den. Daha doğrusu, istenen mevzuat değişikliğine gi- dilse de durumun değişmeyeceğini bütün açıklı- ğıyla anlatmadan. Millî Güvenlik Kurulu'na ve genel olarak "aske- rin sistem içindekidurumu"na ilişkin mevzuat de- ğiştirilse de hiçbir şeyin değişmeyeceğini AB'lile- re etraflıca ve bütün açıklığıyla anlatmak gerekmez mi? Üstelik bazılan yapıldı da. MGK'deki bakan sa- yısı arttırıldı, ne oldu? Aksini yapsanız ve asker sayısını tek generale in- dirseniz ne olacak? Isterseniz, ordu aüına bir ça- vuş yollayın: Askerin toplum içindeki yeri, cumhu- riyete sahip çıkıp onu içte dışta koruma sorumlu- luğu, halkın gözündeki ve gönlündeki ağıriığı, do- layısıyla siyasal sistemdeki etkisi hafiflemiş olur mu? Zaten AB'liler, "Birdeuygulamayıgörelim" de- meyecekler midir? Bu devletin tarihini ve halkının gerçeklerini bil- meyenlerin istediklerini yapar görünmek bile, ken- di kendimize hakaret değildir de nedir? Böyle olduğu halde, bu ülkenin yaşlı başlı ya- zarları, "AB'nin istediklerini yapmak için se- feröer o/ma//y/z"türündenyazılaryazmakta, yaban- cılann okuması için yabancı dilde çıkarılan birbaş- kent gazetesi "Asker AB Reformlanna Direniyor" diye bütün sayfa enine manşet atabilmektedir. AB'yi yönlendirenlerin Ankara'nın üyeliği konu- sunda kesin retten yana olmasalar da en azından "mütereddit" olduklan, sonuçta alsalar bile ancak dişleri dökülmüş, yolunmuş ve eti budu kalmamış bir Türkiye'yi almak istedikleri bunca belliyken, bu ısrar, bu acelecilik, bu katlanış, hattâ bu zillet hay- li endişe verici ve mazoşizm sınırlarında gezinen marazî bir durum değil mi? KAYSERt ASLtYE 3. HUKUK MAHKEMESt'NDEN 2002 '234 Davacı Derya Yılmaz tarafından davalı Tacettın Yılmaz aleyhıne açrlan boşanma da\asının yapılan yargılamasmda venlen ara kararı gereğince; Ağn ili Tutak ılçesı Camı Mah. Serpme Sok. No: 1! 'de ikâ- met ettığı bıldirılen davalı tüm aramalara rağmen bulunamadığından ilanen tebliğıne karar verilmiş olup, davalı Tacettın Yılmaz aleyhıne 14.3 2003 ta- nhlı dılekçe ıle boşanma davası açılmış olup duruş- ması 19.6.2003 tarihınde saat 9.00"da mahkememız- de yapılacağından duruşmaya bizzat katılması veya kendisinı bir vekıl ile temsıl ettırmesi. aksi takdirde yargılamanın yoklugunda yapılacağı ilanen teblığ ölunur. 30 4.2003 Ba'sın: 22253 ışıyor o- İşçiye Karşı Bir İş Yasası İş yasasında yapılan bu düzenleme haksız, insafsız, anlamsızdır. Bu düzenleme iş yasasınm işçiyi koruma temel ilkesine ve her şeyden öte Anayasanın eşitlik ilkesine aykındır. Bu yasanın bu hükmü mutlaka Anayasa Mahkemesi'ne götürülmeli ve iptal ettirilmelidir. Dr. Engin ÜNSAL Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi - y ^ ^ ^ ünyanın tüm demokratik ülkele- m ^ rinde iş yasalan devletin çalışma m M ortamında işçi-ışveren ilişkileri- m M ne zorunlu katılımını simgeler. * -^ ışçininerneğitekgeçirnkaynağı- dır. Bu bağlamda işçi, işveren karşısında güç- süzdür. Işçınin insanca yaşayabılmcsi için, bu ge- çım aracı olan emeğınin karşılığını hakça ala- bilmelidir. Işçiyi çalıştıran sermayenin sahibi- dir ve işçi ile karşılaştınlamayacak (kıyaslana- mayacak) ölçüde güçlüdür. Sörnürii, sermaye- nin doğasında vardır. Daha çok büyümek için daha çok sömürmek zorundadır ve sömürü zin- cirinın ilk halkası emektir. işçi ile işveren, en- düstriyel devrimin ilkyıllannda olduğu gibi, bir dış katılım olmadan karşı karşıya kaldıklarmda işçüıin kölelik koşullannda çalıştınlması kaçı- nılmazdır. Işçi-işveren arasındakı bu dengesiz ko- şullar, işçinin zaranna, sefalet kertesine geldi- ğinde toplumun sağduyusu, vicdanı ciddi tep- kiler göstereceğınden siyasal erk devreye girer ve çalışma ortamındaki emek sömürüsüne son vermek için çalışma yasalan ile sosyal dengeyi kurmaya çalışır. Öz olarak iş yasalan güçlü ser- maye karşısında işçi>i koruyan sosyal amaçh ya- salardır. AKP hükümeti çalışma yaşamının bu temel kuraünın ayırdında olmadan ış yasasında önem- li değişiklikler yapmaktadır. Ekonominin, tek- nolojinin ve sosyal yapılanmanın yeni koşulla- nna göre iş yasasının ve çalışma yaşamına iliş- kin öbür yasalann güncelleştirilmesi gerekhdir. zorunludur ama siyasal erk bunu yansızlık için- de, bilimın doğrulanna göre yapmak zorunda- dır. 1971 yılındakabuledilipyürüriüğegıren 1475 sayılı İş Yasası"nın dokuz kişılik bir bılim kuru- lu tarafindan hazırlanan (ve geniş ölçüde ülke gerçeklerine göre hazırlanmış olan) bir iş yasa- sı tasansı AKP hükümetinin yanlı ve yanlış tu- tumu ile işçiye karşı bir iş yasası çıkanlması gö- rünümüne girmiştir. Rıırarfa yasanm tjimiini'm u> lAni \anhdan me- rinde değilsadeceçahşanlann gihenliğikonusun- daki yeni düzenleme üzerinde durnıakistrvoruz. Bifindiği gibi üyesi olduğumuz l luslararaa Ça- lışma Örgütü (ILO) kabul ettiği 158 sayih sözJeş- meve üyesi ohnaya çalışüğımızAvrupa Biıüği çı- kardığı yönergeferie çahşanlann iş güvencesini çok önemsediğini ortaya koymııştur. Türkh e\e düşen görev çalışma yasalannın çıtasını bu dü- zeye yükseltmektir. Ne var ki biüm kurulu tara- findan bu amacla yapdan düzenleme AKP hü- kümeti tarafindan çok yanhş ve sosyal devlet an- layışı. iş yasasının oiası amacı ile taban tabana zıt biranla>ışla yasalaşanlmışür. Yasanın kabul edi- len yeni biçimine göreiş güvencesi hükmü30'dan fa/Ja işçi çahşöran işyerierinde uyguianacakür. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yayımladığı 2002 yılına ait Çalışma Hayaü Is- tatistilderi'ne göre ülkemizde 382.932 işyeri vardır ve buralarda 4.564.164 işçi çahşmakta- dır. Bu işyerlerinden 1-24 işçi çalıştıran işyeri sayısı 352.015'tir. Bu işyerlerinde 1.671.809 iş- çi çalışmaktadır. Yasanın yeni biçimine göre Ba- tılı ölçütlerde iş güvencesi ülkemizde var olan işyerlennın ancak onda bınnde yani 30 bin iş- yerinde uygulama alanı bulacaktır. Yeni yasanın getirdiğı düzenlemeye göre alt ışverenİik (taşeronluk) kolaylaştınlmakta ve yaygınlaştınlmaktadır. Bundan böyle var olan işyerleri işçi sayılannda önemlı azaltmalar ya- pabılecek ve işyerlerini, çalışanlaraçısından kü- çültebileceklerdır. Bunun doğal sonucu olarak otuz işçinin üzerinde işçi çalıştıran işyeri sayısı daha da azalacak demektir. Bu yeni düzenleme ülkemizdeki sendikalaş- ma olgusunun çanına da ot tıkayacaktır. Zaten sürekli kan yitiren sendikacılık bu dü- zenleme ile çok büyük bir darbe yiyecek ve üye sendikalı üye sayısı tüm işkollannda dibe vura- caktır. Siyasal erkın amacı bir sivil toplum ör- gütü olarak sendikalan ekonomik, sosyal ve si- yasal yönden işlevsiz bırakmaksa, AKP'nin bu amaca yakın zamanda varabilecegini rahatlıkla söyleyebiliriz. İş yasasında yapılan bu düzenleme haksız, insafsız. aniamsızdır. Bu düzenleme iş yasası- nın işçiyi koruma temel ilkesine ve her şeyden öte Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykındır. Bu yasanın bu hükmü mutlaka Anayasa Mahke- mesi'ne götürülmeü ve iptal erürılmelidir. Bu ko- nuda Çumhurbaşkanı ve CHP'ye önemli görev düşmektedir. Bu yasa nedenı ile bu yazın çok sıcak geçeceğı açıktr. Sokaklar ve siyasal ortam bu yasa nedeni ile çok ısınacaktır SporMedyası... Hülya COŞKUN AÜlleüşim FakültesiSpor Okutmanı B ir kısım spor medyası her geçen gün kendı içinde yaşadığı karmaşayı ve kavgayı arttırmayı sürdürmekte, her yazar ve her TV yorumcusu kendi saptamalannın doğru oldu- ğu konusunda anlaşılması zor bir ısrar içerisinde karşımıza çık- makta. Seyırci ve okuyucuya kar- şı üstlenmış olduğu ahlaksal bi- lınçten uzak adeta bir kışilik sa- vaşı vermekte. Zaman zaman özel hayata kadar inen suçlama- lann, hakaretlerin yer aldığı prog- ramlar izliyor, yorumlar okuyo- ruz! Spor okuyucusu ve izleyicile- ri spor medyasını oluşturan bu ki- şilenn kullandıkJan dili yazık ki hayretler içensınde izlemekte. Kendi aralannda yarattıklan bu baskm olma ortamında toplu- mun ve çağın değer yargılanna uygun olmayan etik dışı bir tu- tum sergilemektedirler. Günlük yaşamımıza yerleştınlen karga- şa sankı olağan bir durum gibi su- nulmakta yeni bir düzen olarak sürüp gitmektedir. Yorumlann bilgiden uzak ge- nellikle ezbere yapıldığı bu or- tam çoğunlukla taraflı değerien- dinlmelerle karşımıza çıkmak- ta, dolayısıyla sporcuyu-antre- nörü, yöneticiyi, hakemı ve en önemlisi seyirciyi ciddi bir bi- çimde olumsuz etkilemektedir. Çoğu zaman bu maksatlı değer- lendirmeler, spor izleyıcı kitlesi- ni de yanlış yönde etkilemekte- dir Bu değerlendirmelerde kulla- nılan dilın saygı sınırlan içerisin- de olmaması ve dolayısıyla ya- ratılan bu yıkıcı ortamın sahala- ra taşındığını görmekteyiz. Or- taya çıkan bu şıddet ortamına olanak veren spor medyası, bu or- tamı sanki kendilerine malzeme çıkarmak için yaratmakta bunun tehlikeli popülaritesinı sonuna dek lcullanmaktadırlar. Spor medyası sadece maç iz- leyerek, yorum yaparak ve baş- kalarmın eleştirilerinı takip ede- rek kendilenne bir söylem edın- mek yerine, bilgiye dayalı doğ- rulan söylemek amacını taşıma- lı, sporun daha çok içinde olma- h ya da okumalı, yapıcı eleştın- leri tercih ederek etik değerleri ön planda tutmalıdır. Bu yazılan ve programlan spo- ra gönül veren ve fanatık olma- yan milyarlarca izleyicı, özellık- le çocukların takip ediyor oldu- ğu unutulmamalıdjr. Bu saygın iz- leyicının isteği, spor medyasının tarafsız, bilgili, sporun felsefesi- ne ve etiğine uygun bir anlayış ortaya koymasıdır. coskunfâ media.ankara.edu. tr Zamane Şeriatçısı... Eski zamanın şeriatçısı da farklıydı. Derviş Mehmet kendisine benzeyen beş yobazla sabah namazında Müftü Camii'ni bastı, mehdiliğini ilan etri, sonra yeşil bayrağını açıp yürüdü Menemen Meydanı'na doğru. Sonraki gelişmeleri herkes biliyor. Derviş Mehmet, Nakşibendi şeyhlerinin gösterdiği yolda arkasına bakmadan yürüdü. Ta ki cumhuriyetin sert kayasına çarpuıcaya kadar. Derviş Vahdet'i de öyle yapmıştı, Şeyh Said de öyle yapmıştı. Zamanla birlikte şeriatçı da değişimden payına düşeni aldı. O, şimdi takkrye yapıyor. Kapab toplanölar dışnıda kendini açığa vurmuyor. Kafasındaki çıkmaz sokağm taşlarını imam hatipteki kız çocuklanmıza döşetiyor. Türbanı yeşil bir bayrak gibi kansının başına dolayıp onu cepheye sürüyor. Zamane şeriatçısı kansuun arkasına saklanıyor: Peki ama, bu işte bir terslik yok mu? Hem kadına mirastan pay vermeyeceksin, hem tanıkiığını kabul etmeyeceksin, önünden geçerse namazın bozulacak, bir düzine kadın alıp harem kuracaksın, talak-ı selase ile boşayacaksm; yani kadını adamdan saymayacaksm, hem de onun açtığı yoldan yürüyeceksin. Ne biçim şeriat bu? Kaya ÇETt> Eğitimci Yemek pişirmeyi bedavaya getiremezsiniz. Doğalgazla daha ucuza getirebilirsiniz! Mutfakta, banyoda, ısınmada siz de doğatgaz kullanın; daha çok enerjiye, daha az para ödeyin. Danışma Hattı: 444 36 36 www.igdas.com.tr IGDAS"Gökyüzüyle Arkadaş" PENCERE Boş Kafaya Boş Tencere Kimi Türkçe sözcüğün Frenkçesi yoktur, kimi Frenkçe sözcüğün de Türkçesi yoktur... Sözgelimi: Plan!.. 27 Mayıs Devrimi'nden sonra ekonomiyi plan- lamaya bağlamak fikri ortaya atılınca, sağ kanat- tan geri zekâlı politikacı karşı koymuştu: "- Biz plan değil, pilav istiyoruz." Bu ilke gerçekleşti. "Pilavdan dönenin kaşığı kınlsın" diyenler, ülke- yi yağmalayıp Türkiye'yi borç batağına gömdüler. • 'Vızyon' da Frenkçe bir sözcük; İTO'nun (Istan- bul Ticaret Odası) çıkardığı bu isimde derginin üçüncü sayısında Jan Nahum'la bir söyleşi var. Jan Nahum, Tofaş'ın başında gösterdiği başan- dan sonra Italya'ya gidiyor, Fiat'ın doruğunda gö- rev alıyor, kuruluşun Vluslararası İş Geliştirme Başkanı' oluyor. Sayın Nahum'un dergide yayım- lanan konuşmasını okurken altını çizdiğim satırla- n aktarıyorum. "- Türkiye'nin ileriye doğru hamlesinde bellibir mecburi süreç var. Türkiye ne yapıp edip bir viz- yon ortaya koymalı! Geleceğin Türkiyesi budur, de- mek o kadar kolay bir konu değil. Ulusal olarak ne yapmak istiyorsak, kendimize biçtiğimiz rol ne ise, vizyonumuz o olacak!.. Bakın Belçika kendine bir rol biçti. 'Ben Avrupa'nın merkezi olacağım' dedi ve öyle oldu. Bizim de kendimize ulusal, iddialı viz- yon koymamız gerekiyor. Vizyon paylaşılarak or- taya konur. Vızyona varmak için altını beslemek, stratejiler koymak lazım. Beş yıllık kalkınma plan- lan yapıyoruz. Beş yılda bir planlarımızı yeniliyo- ruz. Bu planlarda genellikle gelişmenin tarifleri var; ama stratejileri yok." Plan' ve 'vizyon'dan sonra bir Frenkçe sözcük daha çıktı ortaya: Strateji!.. • Sayın Nahum'un konuşmasını okurken altını çiz- diğim satıriardan bir demet daha okuyalım: "- Belli öncelikler vardır. Plan program yapıyo- ruz. Fakat kendimizi denetlemeyi bilemiyoruz. De- netlemeyi kim yapıyorsa, daha iyiyönlendirmek için yapıcı olmalıdır. Toplam kaliteyi bir şirkete uygu- luyorsak, bir memlekete uygulanmaması için se- bep yok. Bunun tüm kesimler tarafından paylaşıl- ması, benimsenmesi ve herkesin aynı hedefe doğ- ru iieriemesilazım. Uzun dönemli stratejiye çok ina- nınm. Türkiye geçmişteki zenginliği, konumu bakımın- dan dünya üzerindeki farklılığını iyianlamalı, ben- zemeyidenememeli; Türkiye'yi Türkiyeyapan ney- se özünü kaybetmemeli." Jan Nahum'un piyasa ekonomisi koşullannda plan-vizyon-strateji kavramlannı ele aldığını söy- lemeye gerek var mı?.. Ne yazık ki yukarda altını çizdiğimiz gibi bu üç kavramı dile getiren sözcükler Frenkçe... Plan.. Strateji.. Vizyon.. Üçü de insanın, şirketin, devletin gideceği yeri görebilmesi için icat edilmiştir; köriemesine gidi- şata paydos borusu çalınmıştır; çıkar güdüsünün el yordamıyla geleceğe yönelmek insanhğın geç- mişinde kaldı... Plan-vizyon-strateji olmadan pilav isteyenin ten- ceresi boş kalıyor... Boş tencere, boş kafa nedeniyledir... KOC IMVKRSITİSİ Rr.kTÖRLİTil M)K\ 20O3-20O4 ÖJretim Yılmda yatay geçış ile Oniversıtemiz Lisans Programlanna haşvııracak öğrencıler için kontoyanla- aşapda belıraimişar KONTENJAN Program Sınıf2 Sınıf3 Fızık 2 2 Kımya 3 3 Matcmatık 3 4 Psıkolojı 3 8 Sosyolojı 7 5 Tanh 3 6 Ekonomı 6 7 lsletme 6 7 Uluslararası lli$kiler 6 7 Bılgısayar Mühendıslıgı ... 4 4 Elekmk / Elektronık Müh . 4 5 Endüstn Mühendisligi S 4 Makına Mühendishgı... 4 4 Hemşırelik 4 2 Yatay geçiş koşullan ve gereklı belgeler haldunda bılgı ıçın aşa|ıdakı adrese başvunjlması hca olımur Koç Ünlvenitesi Rumeli Feneri Yolu 34450 Sanyer • Istanbul Tel: (212)338 10 M- 1608,1682 1 F » : (212) 338 12 88 | KOOP-C'DEN DUYURU 16-19 Mayıs 2003 tarihlerinde AYVALIK-FOÇA-BERGAMA kültür turundayız. ••• BtLLURCL OTEL 3 Gece 4 Gün Yarım Pansiyon İki üşilik odada kişi başı: 220.000.000.- TL Tek kişilik oda: 250.000.000.- TL Çocuk: 160.000.000.-TL AYVALIK ALt BEY ADAS1. TEKNE İLE ADALAR TURU BERGAMA AKROPOL, KIZ1LA\TU, ASKLEPION. FOÇA. ATENA VE KYBELE ACIK HAVA TAPI^AĞl GEZfLERİ PANEL Cumburiyet ve Kazanımlan Yer: 18 Mayıs 2003 Saa't: 18.00'de Ilçe Haik Kütüphanesi Katkı Koyan Kurumlar: Çağdaş ^'aşamı Destekleme Derneği. Av^alık Turizm Derneği. Müze Derneği. Halk Evı İ S T A N B U L B Ü Y Ü K Ş E H İ R B E L E D İ Y E S I Daha genış bılgı ıçın lütfen aşağıdakı numaralan ara> ınız Tel: (0 212) 520211;.92 514 1808-09 Faks: 5205023 E-mail: camharnet a cnmhDriyetmaliallesi.coffl.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear