22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 2003 PAZAR 12 PAZAR KONUGU ASAMJeopolitikve StratejikAraştımalarBaşkanı emekli TümgeneralArmağan Kuloğlu'yla Iraksavaşını konuştuk S Ö Y L E $ İ : LEYLA TAVŞANOCLU leyla.tavsanoglu(a cumhuriyetcom.tr ABD ve îngilîere nin Irak 'ı işgal hesapları îııtmadı gibi görünüyor. Dünyamn hegemon gücü ABD 'yle birlikte hareket eden Ingiltere de savaşa karşı muhalefet iyice kızışırken ABD 'deki hava ondan aşağı kalmıyor. Bir şirkete ortaklığı ortaya çıktığı için görevinden isîifa etmek zorunda kaldığı söylenen Savunma Bakanhğı Damşmam Richard Perle 'ün asîında yönetimi Irak konusunda yanlış yönlendirdiği için görevinden alındığı söylentileri dolaşıyor. Bu haber doğruysa Savunma Bakanı Donald Rumsfeld de aynı yolun yolcusu demektir. Bu isimlere başkalan de eklenebilir. Öte yandan Türkiye de ise hele bu Irak savaşı konusunda hükümettekilerin her türlü beceriksizîiği ve başarısızhğına karşın tıkyok. Üsîüne üstlük başarısızlık başarı gibigösterilmeye çahşılıyor. Türkiye hâlâ 1950'lerin kafasıyla, "Hadise hele bir olsun, ondan sonra önlem alırız " düşüncesinde. Böylece de tren üstüne tren kaçırıyor. Hafta içinde Ankara da havayı koklamaya çalışırken Avrasya Stratejik Araşîırmalar Merkezi (ASAM) Jeopolitik ve Stratejik Araştırmalar Başkam olarak görevyapan Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu 'nu bürosunda ziyaret ettim. Onunla savaşın gidişini, ABD ve îngiltere 'nin tutumunu, Türkiye 'nin yanlış politikalarını ya da politikasızhğını konuştum. ABD Kürt devletiistiyor- Ankara 'nin, Irak krizi ve Irak Savaşı 'nda iz- lediği kararsıziık dolu, siyaset diyemeyeceğim, tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? KULOĞLU - Irak krizinın çok önceden beri adım adım yaklaşmakta olduğu bellıyken Türkiye bunun pek de farkına varamadı. Konunun BM çer- çevesinde ele alınmasını, banşçı yollardan çözûl- mesını ve hukukı meşruiyet çerçevesinde bu işin haUedilmesini istiyordu. Tabii ki bu tür düşünce- ler çok doğru. Ancak bir de real polıtik var. - Yani Türkiye derin bir romann'zm içinde re- alpolitik V göremedi mi? - Göremedi. Dünya hangi düzenden hangi düze- ne gidiyor? Hukuki meşruiyet alanlan nereye doğ- ru kayıyor? Bu düzen değişikliği içerisinde Türki- ye'nin nerede durması lazım? Çtkarlannı nasıl ko- rumalı? Işte bu polirikayı üretemedi. Özetle, kri- zin başlangıcından bugüne kadar olan süreç içeri- sinde Türkiye bazı hatalar yaptı. - İyi de hata sadece Türkiye 'ye mi ait? • Durumun bu noktaya gelmesınde elbette ABD'nın de hatası vardı. Yine de, tekrar edıyorum, bizim en büyük hatamız politika üretemememiz- den kaynaklandı. Irak krizınin patlak vereceği aşa- ğı yukan bir buçuk-iki yıldan ben belliydı. Biz, ASAM olarak bu konuda birtakım çalışmalar da yapuk. Özellikle 2002'nin ocak ayında ABD'ye gıt- tik. Orada çeşitli think-tank'larla (düşünce üretme merkezi) temaslarda bulunduk Bu think tank'lar özellikle Yahudi ağırlıklıydı. Orada, ABD dış po- litikasını Yahudi ağırlıklı think tank'lann yönlen- dirdiğine ve etkilediğine şahıt oldum. Bunu göriip ABD'nin Irakkonusunu artık kendisı için bir pres- tij meselesı yapma yoluna doğru gıttığını anlayın- ca, bu hadisenın bir-bir buçuk yıl içinde gerçekle- şebileceğinı o zaman kestirdık. - Peki, .ABD 'nin dışpolitikasmda 11 Eyliil 'den sonra olan bir değişiklikle mi Irak bugiin Was- hington 'ın bütün İazgınlık şimşeklerine hedef oldu? • ABD'nin Ortadoğu politikası 11 Eylül'den ön- ce iki ana esasa dayanıyordu. Birisi Basra Körfe- zi'nin güvenliği, ikıncisi de îsrail'in güvenliğiydi. Ama 11 Eylül'den sonra bunda bir değişiklık oldu. Bu iki ana esasa, Ortadoğu'nun terörün kaynağı ve ldtle imha silahlannın deposu haline gelmesının ön- lenmesi gereği eklendi. 11 Eylül'de ABD çok büyük bir yara almıştı. İs- lami terör örgütlerini destekleyen ya da bunlan destekledikten sonra başka tehlikeler de ortaya çı- karabılecek ülkelerin uluslararası sisteme monte edil- mesinin ve ABD'nin kontrolü altında olmasının la- zun geldığı konusu ağırlık kazanmaya başladı. Ha- ttdarsanız,Bush'unşeTÜçgeniaçıklaması vardı Bun- dan Irak, Iran ve Kuzey Kore'yı kastetmiştı Bun- lann merkezinin de Irak olduğunu söylemıştı. Çün- kü onlann içerisinde müdahaleye en uygun ülke Irak'tı. Irak'ı sisteme monte ederken çevresındekı Suriye, tran, Suudi Arabistan gibi ülkelen de sis- teme monte etme çalışmalarına bir vesıle olacağı- nı düşünmüştü. Irak konusunda şahinler kanadı o kadar ağır bastı ki bu savaşın mutlaka yapılacağı, başka çaresi olmadığı defalarca ifade edildı. Koşullar değlşlyor - İyi de bu şahinler kendi bildikleri doğrultu- da mı hareketettiler? HiçAB'nin, BM'nin vere- ceği tepkileri düşünmediler mi? - Bu konuda ABD'li bir araştırmacının söyledı- ği şu sözleri hiç unutmayacağım: "Biz müdahakyi yaparsak onlarsadeceLe Mon- de'da makale yazaıİar." Ifade aynen böyleydi. Bu kadar kararlı. bu kadar kendine güvenen ve bu kadar başka organizasyon- lan, başka ülkelen dikkate almayan bir tutumu gör- memek mümkün değildı. Ben bunlan duyduktan, bunlan yaşadıktan son- ra döner dönmez hemen bunu bır makale halinde Stratejik Analiz dergisınde yayımladım. Daha son- ra bunu Ingilizceye çevirdimve özellikle Türkiye 'nin ne yapması lazım geldığini ekleyerek çeşıtlı elçi- liklere gönderdik; uluslararası kamuoyu oluşturma yoluna gittik. Daha sonra eylülde bunun Türkçe ver- siyonunu da çıkartok. Hadiselerin bu noktaya gelışındekı en büyük ne- den Türkıye'nin politika üretememesidir -Sizce Türkiyenedenpolitika üretmekten aciz? - Çünkü Türkiye geçmişten gelen bir alışkanhk- la bugüne kadar hep reaktif politikalar göstermiş- tir. Tutumu hep, "Bu obun bakahm, ona karşı ted- bir ahnm" olmuştur. Hatta bir aralık, "Rusya ne derse aksi Türkiye'nm politikasıdır" inancı ağırlık kazanmıştır. Daha sonra da hadiseler olduktan son- ra onlara karşı tedbir alma politikası izlenmiştir. Oysa artık koşullar değişiyor. Önden gitmezse- niz son anda alınan önlemler pek fayda getirmiyor. Hadiseleri mutlaka değerlendirmeniz, stratejik ön- göriide bulunmanız, vizyon sahibi olmanız, bu ha- diseleri nasıl önleyebılirim, düşüncesıyle önlem almanız şart. Buna da pro-aktif politika dıyorlar. Pro-aktif poütika izlemezseniz hadiselerin hep arkasında kalırsınız. Sonradan ahnacak önlemler de pek fayda getirmez, diye düşünüyorum - Biz Türklerin bu işlere kafamız basmıyor mu, yoksa? - Öyle değil de, bizim alışkanlıklanmız var. Bu ahşkanlıklardan vazgeçip yeni yöntemlen hayata geçiremiyoruz; yeni usullerle çalışamıyoruz. Burada sadece yeni hükümetin mı kabahatı var? Hayır. Geçmiş hükümetin "Biz banş yanhgyız; sa- vaş istemrj'oruz'' sloganlan da buna sebep olmuş- tur. Alınması gereken önlemleri almamışlardır. Sa- dece savaşın çıkmaması dileklerini dile getirmiş- lerdir. Türkıye'nin, ABD'nin Irak konusunda giri- şeceği bir savaşı önleme gücü var ise o zaman enst- rümanlannızı ortaya koyarsınız, "Bn savaş benim işime gehniyor'' dersiniz. Önleminizi ahp uygula- yarak savaşı önlersiniz. Ama sizin imkânlanmz bu savaşı önlemeye yet- mıyorsa öncelikle, "Bir savaş çıkbğı takdirde Tür- kıye'nin ne yapması lazım gefir?" diye düşünme- niz lazım. Bu savaş tabiı kı Türkiye'ye zarar verir. Bunu herkes bıliyor. Savaşın içinde olsak da olma- sak da zarar getirdiği apaçık. Burada uygulanması gereken politika uygulan- mamış. yeterlı önlemler alınmamıştır. En son ge- linen aşamada da hâlâ, "Savaşa engel olabilir mi- yim?" düşüncesı hâkim olmuştur. Türkiyenin endlşesl güvenllk - Sizce Türkiye savaşla ilgili olarak ABD'yle diyaloğunu çok önceden başlatmalı mtydı? - Tabii ki öyle yapmalıydı. Türkiye'nin bu savaş- ta birinci endişesi güvenliktir. Öbür konular ön pla- na çıkanldı; güvenlik hep gen planda bırakaldı. Güvenlik konusu da Irak'ın kuzeyindeki gelişme- lerdır Yani bağımsız bir Kürt devleti kurulması ya da savaş sonrası oluşabilecek bır federal Kürt dev- leti olasıhğı. Bunu nasıl önleyebilirim diye bir te- mas içerisinde olması gerekirdı. Türkiye'nin yap- ması gereken ABD'yle teması sağlamâk, bu sava- şı istemediğini ifade etmek, ama savaşın meydana gelmesi halinde de kendi güvenlik endışelerini gi- derecekbiçimde 36. paralele kadar olanbölgeyi kont- rol altında tutmasının gerektiğini ABD'ye ifade et- mek. onu bu konuya yönlendirmekti. Bu konuyu da tran, Irak, Suriye ve Kürt gruplarla çok iyi ko- ordine etmesı gerekirdi. -Neden? - Çünkü orada kurulacak bir Kürt devletini Iran da Sunye de ıstemiyor. Türkiye'nin yapacağı bu ha- reketin hıç kimseye karşı olmadığını, Irak'm top- rak bütünlüğünü korumayayönehk olduğunu ve Tür- kıye'nin güvenliğini sağladığını. kendilerinin de gü- venliğine hizmet ettiğinı bu ülkelere anlatması la- zımdı. Irak'ı da bu hareketin kesinlikle kendisine karşı olmadığına, aksine toprak bütünlüğüne say- gı gösterdiğine, onun toprak bütünlüğünü koru- mak amacıyla bu hareketi yaptığına ikna etmeliy- dı. Hatta Kürt gruplara böyle bır savaş sırasında Irak'tan kendisine gelebilecek bir tehhkeye karşı Türkiye'nin bu kontrolü üstlenmesinin kendileri- ni de koruyacağını anlatmahydı. Bu tutum ABD'ye de, Ingiltere'ye de, hatta dünya kamuoyuna da çok iyi anlatılabilirdi. En az bir ytl bunu işlemeliydi. - Öyle de olsa ABD 'li hemen hemen bütûnyet- kililer, Kuzey Irak 'ta bir Kürt devleti kurulması- na kesinlikle karşı olduklannı beyan ediyorlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? - Tabii ki böyle söyleyecekler. Çünkü ABD'nın beyninin arkasındaki düşünce orada bağımsız bir Kürt devleti kurmaktır. Çünkü böyle bir Kürt dev- leti genişlemeye uygundur; petrolü, su kaynakla- nnı kontrol altına alabılecek durumdadır. Kendisi- ne müzahir bir Kürt devleti olduğu zaman da bu devlet vasıtasıyla bölge hâkimiyetini sağlayabil- me ımkânına sahip olacaktır. Böyle bu- devlet Îsrail'in güvenliği açısından da çok önemhdir. Petrolün, Îsrail'in, Ortadoğu'nun güvenliği, su kaynaklannın paylaşımı ve ABD'nin güdümünde bır Kürt devleti... Bundan daha güzel bır şey olabilir mi? Ama Türkiye'nin ısrarla buna karşı koyması üzerine ve stratejik ortaklık yolun- ARMAĞAN KULOĞLU Emekli Tümgeneral 1965'te Kara Harp Okulu 'nu, 1966'da Topçu ve Füze Okulu 'nu, 1970'te Kara Havacıltk Okulu 'nu, 1978'de Kara Harp Ahademisi'ni, 1986'da da Silahlı Kuvvetler Akademisi'ni bitirdi. 1974te Kıbns Banş Harekâtı'nu katıldı ve Kıbns Liyakat Madafyası aldu 1982-85 arası Washington 'da Kara Askeri Ataşesi olarak görev yaptu 1991 'de tuğgeneralliğe terfl ederek Ege Ordu Kurmay Başkan Yardımcdtğı ve Kara Havacıhk Okulu Komutanhğı'nıyürüttü. 1995'te tümgeneralliğe terfi etti. Üçyûsüreyle Milli Savunma Bakanhğı Müsteşar Yardımcüığı ve Türkiye Milli Silah Direktörlüğü görevlerinin ardından 1999'da emekli oldu. Şimdi Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi 'nde (ASAM) Jeopolitik ve Stratejik Araştırmalar Başkam olarak çahşıyor. da ilerleyen Türkiye'yi ürkütmemek için böyle bir niyet içinde olmadıklannı ifade ettiler. - Her şey iyi, güzel de o Kürtleri eğiten, silah- landıran İdm? - Dediğıniz gibi Kürtleri eğiten, silahlandıran, on- lara ekonomik destek sağlayan yine ABD'dir. Ta- bii ki işin çekirdeğini oluşturmak ve durum ve im- kânlar ortaya çıktığı zaman harekete geçmek için bunlar hazırlıktı. Türkiye'yi ürkütmemek için de "Hayır, böyte bir şey yok" diyorlar. Ama en azın- dan Irak'ın yeniden şekillenmesinde, orada bir Kürt federasyonu oluşturma düşüncesi hâlâ ön planda- dır. Yaptığı planlar da şu anda bu doğrultudadır. -1970 'liyıllann başında daABD, Irak 'ta Kürt- leriçin birfederasyon çahşmasıyapmış, ama ba- şanlı olamamıştı, değil mi? - Olamamıştı. O zaman Soğuk Savaş vardı. So- ğuk Savaş dönemınde tek kutuplu dünya düzeni ol- madığı içın bu kadar etkili değıldi. Sovyetler Bir- liğı vardı, bır denge politikası vardı. Bu denge po- litikası içinde o ideallennı gerçekleştirmesi müm- kün değildı. Soğuk Savaş dönemı bittikten sonra tek kutup- lu dünya düzenıne çıkış ve Irak'ın Kuveyt'i işga- lıyle ortaya çıkan nrsat, durumu bugüne kadar ge- tirdi. - Peki, sizce bu dünya tek kutuplu kalmaya de- vam edecek mi? - Hayır, tabii ki yıllar içinde bu düzen de değişe- cektır. Soğuk Savaş'tan sonra tek kutuplu dünya dü- zeni ortaya çıktı. Şimdi hegemon dünya düzenine geçiş dönemindeyiz. - Bundan sonra nasıl bir dünya düzeni oluşur? - Bakın, bu Türkiye'nin vizyonu açısından çok önemli. Bizim orayı yakalamamız lazım. Yine Tür- kıye'ye dönecek olursak... Krizin son zamanlann- da Türk hükümet yetkilileri çevre ülkeleri ziyaret- lerinde hâlâ bu güvenlik konusunu anlatamadüar; savaş çıktığı zaman alınacak önlemleri izah ede- mediler. Ondan sonra da Türkiye, "Acaba ben ABD'yi bu savaşıyapmaktan caydnubiHr miyim?" gıbı bir düşünce ıçerisine gırdı. Ama ABD'nın bundan vazgeçmeyeceğını bılmesı gerekırdı Bır baş- ka düşünce de "Övaiayarak acaba daha fazJa im- kân elde edebüir mryTZ?" ıdı. Geçmişten son iki- üç aya kadar yapılan bu hatalar ışleri bu noktaya getırdi. Verilen kararlarda da yeni dünya düzeni hiç dikkate alınmadı. ABD bu savaşı yapmamalıydı - ABD 'ye göreyeni dünya düzeninde BM'nin bileyeriyok. Bush, "21. yüzyüda arük BM'ye ib- riyaç var mı? Buna bakmalrvTz" dedi. Siz bu söz- leri nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bush, "BM karan obnadan da ben bu harekâ- tivapanm" demesıne karşınyuıe de bır hukuki meş- ruiyet arama yoluna gitmıştir - BM kararlan hukuki meşruiyet sağlar mı? - Evet, mevcut düzen içensinde hukuki meşru- iyettir. Ama sonuçta siyasi bir karardır. Bütün ül- kelerhukuksal çerçevede değil, kendi çıkarlan doğ- rultusunda hareket ederek oy vermektedirler. Ka- rarlar da ona göre çıkmaktadır. Bunu da mutlaka dikkate almak ve geleceği görmek gerekirdi diye düşünüyorum. Türkiye bir türlü niyetininne oldu- ğunu, neyin peşinde olduğunu dünya kamuoyuna anlatamadı. Tabiı kı bu gelişmelerde ABD'nin çok büyük kabahati var. Baştan beri zaten savaşın meş- ruluğu konusunda birtakun şüpheler var. Bu sava- şa karşı dünyanın pek çok köşesinden itiraz geli- yorsa, hiç kırnse bunu makul karşılamıyorsa belli ki ABD'nin yapmış olduğu bu hareket yariışnr. ABD bu savaşı yapmamahydı. Başka yollarla kitle im- ha silahlannın yaygınlaşmasını ve terörün kayna- ğı haline gelmesini önleme yollannı savaşmak dı- şında aramahydı. BM'yi de saf dışı bırakmamalıy- dı ve göz ardı etmemeliydi. Bunlar, ABD'nin en büyük hatalandır. - Saddam 'ı palazlandıran, bu kitle imha silah- larını üretebilme olanağını ona sağlayan kim? - BaştaAvrupa'dır. Amatabii ki ABD'nin de bun- da payı vardır. ABD, Türkiye'yle yürüttüğü müza- kerelerde yanhş bir yol izledi ve Türkiye'yi ucuza kapatmak istedi. Yani, Türkiye'nin güvenliğiyle il- gili önlemleri mümkün olduğu kadar kısıtlama yo- lunu seçti. Ekonomik alandaki zararlannı da müm- kün olduğu kadar düşük düzeyde kapatmaya çalış- 0. Daha da vahimi, bu müzakereler sırasında tahnk edicı ve küçük düşürücü birçok ifadede bulundu. Bü- tün bunlar karikatürlere kadaryansıdı. Öte yandaABD stratejiyle, büyük konularla değil de aynntiyla uğ- raşmaya başladı. Çok basit, hiç telaffuz bile edihne- mesı gereken konularla büyük vakit harcadı. Vakit harcadıkçada durum aleyhte gelişiroldu. ABD'nin en büyük hatası ise bu harekâtta kuzey cephesinin ve Türkiye'nin önemını kavrayamamasıdir. Şimdi bunun farkına vardı, ama artık iş işten geçmiş du- rumda. ABD hesabını iyi yapamadı - ABD televizyonlannı izlediğim zaman dik- katimiçeken bir nokta. Amerikalılann, ABD as- kerlerilrak 'agirdiği zaman halkın onlan çiçek- ler ve öpücüklerle karşılayacağını sanmalan, Siz- ce nasıl böyle biryamlgıya düştüler? '< - Birincisi, ne kadar direnileceğinin hesabını ya- pamadılar. tkincisı, Irak halkının durumunu tam olarak kestiremediler - İyi de ABDyönetimine akıl hocalığı, danış- manltk yapanlar, yönetimi, Amerikan kamu- oyunu nasıl böyleyanıltabilirier? - Insan kendini çok büyük görürse karşı tara- fin kendisine hemen itaat edeceğini, teslim ola- cağını sanır. Bunlar da öyle sandılar. O gücün karşısında dayanamayacaklannı, can ve mal kay- gısına düşeceklerini ve işgalci güçleri çiçeklerle karşılayacaklanru düşündüler. Onda da tabii ki ya-' | nıldılar Orada bir psikolojik ve sosyal istihbarat eksikliği ve yanlışlığı olduğu da belli. Kuzey cep- hesi özellikle iklim şartlan açısından çok önem- liydi. Çünkü harekât gecıkmişti. Bölgenin hare-:! kâta elvenşlı zamanı kasımdan şubat sonuna ka-_ > dar olan devredir. O dönemin dışında Bağdat'm güneyinde bir harekât gittikçe güçleşir. Ama ku- zeyde iklim şartlan elverişli olduğu için bir ha- rekât orada daha kolaydır. Aynca ABD kendisi- ni çok güçlü, teknolojik bakımdan çok üstün ka- bul etti. "Türkiye ofanasa da ben bu üstürüük ve gûcûnüe güneyden başlar ve şok etkisi yarannm. Sistemiçökertirim'' diye ümıt etti. Amabunun böy- le ohnadığıru gördü. Zaten bu gerçegi mutlaka gör- mesi gerekiyordu. Bir taraflan da Irak Silahlı Kuvvetleri'nin ken- di toprağını, kendi vataruru savunduğunu, kendi- ; sinin ise bir başka ülkede işgal maksadıyla bulun- duğunu, Amerikan askerlerinin can kaygısı için- de bulunmalan nedenıyle morallerinin Iraklılar kadaryüksek olamayacağıru hesaplayamadı. Can kaygısı ve iklim şartlan üst üste gelip karşıdan da direnç görünce can kayıplan da artmaya başladı. İş daha da büyüdü, ABD açısından daha da va» "j hım bir hal almaya başladı. ı TepMler şlddetlenlr - ABD bombardımanının giderek dahafazlm j sivil halka zarar vermesinin sizce sonuçlan ne olur? - Dünya kamuoyunun kızgınlığı ve tepkileri daha şiddetlenirken Irak halkı da daha bilenir. ABD harekâtı kısa süre içinde sonuçlandıramaz- sa bundan sonraki yeni dünya düzeninin değMK mesinde mutlaka bunun da etkisi olacaktır. Bir soğuk savaş dönemi yaşandı. Arkasından soğuk savaş sonrası tek kutuplu bir dünya düze- ni yaşandı. 11 Eylül'den sonra tek kutuplu dün- ya düzeninin vermiş olduğu güçle hegemon gûç olma yolunda bir düzene doğru gıdıldı. ABD bu- rada bir imparatorluğa benzetiliyor. mıparatorluk- lar sımrlannı belirleyemez. Güçlü olduklan sü- rece alabildiğine genişlerler; nerede duracaklan- nı bilemezler. Bir noktada durup oradan gerile- meye başlarlar. Bana göre ABD tmparatorluğu'nun sının bu sa- vaşa kadardı Bu savaşı yapmasaydı hemen he- men her konudaki üstünlüğünü bir süre daha sür- dürebilirdi. Ama bu son sınır onun çok güçlü ol- madığmın bir göstergesi oldu. ABD bundan son- ra hegemon güç olma niteliğinden çok şey kay-r bedecektir. Belki de tek kutuplu dünya düzeni önümüzdeki aşamada çok kutupluya doğru ghH me egilimi gösterebilecektır. Onun karşısında duran Ahnanya, Fransa, Ru»* ya, Çin ekseni bir başka kutup olarak ortaya çı- kabilecektir. Çünkü hegemonya sarsılmıştır. Sa- vaş sonrasında, yeni oluşumlar ortaya çıkacak, ye- ni bir düzene doğru gidilecektir, diye düşünüyo- rum. - Genelkurmay Başkam Hilmi özkök'ün son mesajlarını nasıl değerlendirdiniz? - Orada iki tane çok önemli mesajı vardı. Bir mesajında şöyle dedi: "Bugün Türkive'nin hakh taleplerini kabul et- meyenlerin yarm bunlan Türkiye'den taJep eder dnruma gehmemelerini temenni ederim." Saym Genelkurmay Başkanı'nm ifade ettiği diğer konu da şu: "Dünya yeni bir düzene doğru gechor. Burada bfr Avrasya ekseni de oluşuyor. Türldye bu yeni düzen içinde bir yerde duracaknr." Bu cümlelerbana Inönü'nûn şusözlerini anım- sattı: "Yenibirdünya kunılur.Türkiyedebuyeni dün- ya düzenindeyerini buhır." Evet, tek kutuplu dün- ya, hegemon dünya, BM. NATO belki şekil de- ğiştireceklerdir. Bu şekil değiştirme içerisinde de Türkiye bujeopolitik üstünlüğünün vermiş oldu- ğu avantajla kendine biryerbulacaktır. Buyer Av- rasya düzeninde olabilir, mesajını vermiştir ki bu çok önemlidir. Bu demek değildir ki NATO üye- İiğinden çıkacağım, ABD'yle müttefıkliğimi bı- rakacağım. Bunlar bir taraftan devam «Jerken önümüzdeki döneme ait önlemleri almak gerekir. Çünkü bunlann gelecekte ne olacakları belli de- ğildir. Geleceği garanti altına almak. doğru yer- de saf tutmak, doğru yerde bulunmak gerekir. Bütün bunlann mutlaka görülmesi, vizyon sahi- bi olunması ve pro-aktif politikalann ûretilmesi gerekir. Genelkurmay Başkam bu mesajlan ver- miştir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear