25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2003 ÇARŞAMBA HABERLER Cüneyd Zapsu, AKP liderinin ABD için aldığı büyükrisktenzararlı çıktığmı söyledi Erdoğanprestij kaybetti Cüneyd Zapsu. • Erdoğan'ın danışmanı Zapsu, AKP hükümetinin TBMM'ye yeni bir tezkere sunmasını, ABD'den yeni bir önerinin gelmesine bağlayarak "Elimizde parlamentoya yeni bir tezkere sunma riskine değecek bir şeyler olmalıdır" dedi. Dış Haberier Servisi - AKP lideri Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu, ABD'nin New York Times gazetesine yaptığı açıklamada, hükümet tezkeresinin onaylanmamasının, Erdoğan'a büyük prestij kaybettirdigini söyledi. Zapsu, AKP hükümetinin TBMM'ye yeni bir tezkere sunmasını, ABD'den yeni bir önerinin gelmesine bağlayarak "Efimizde parlamentoya yeni bir tezkere sunma riskine değecek bir şeyler olmabdır" dedi. AKP MKYK üyesı Zapsu, "Erdoğan, ABD için risk aldı ve büyük bir prestij kaybına uğradı. Böyle bir riski bir kez daha alamaz" dıye konuştu. 'AKParadakakh' Gazete aynca, Ankara'da yapılan açıklamalann, Türklerin tutum değiştirerek tezkereyi hızlı bir biçimde onaylaması umutlannı söndürdüğü yorumunu yaptı. ABD'li diplomatlann Ankara ile görüşmeye devam ettiklerini de belirten gazete, şu ifadelere yer verdi: "ABD'nin talebine ilişkin tarüşmalar, AKP'yi en önemB müttefikinin taJepleri ik büyük bir çoğunlukla savaşa karşı olan Türk halkı arasında sıkışmış bıraktL 90 kadar miDerveküinin tezkereye karşı çıküğı cumartesi günkü oyiamadan beri partinin bölüneceği spekülasyonu bile var" New York Times, AKP'nin içinde ABD planlanna yönelik tepkinin hâlâ çok güçlü olduğu için, tezkerinin bir kez daha denenmesinin zorluklanna değinirken de adını açıklamayan bir Türk yetkilinin, "Bir kez daha dener ve başansız olurlarsa birfelaketohır" değerlendirmesine de yer verdi. PARÇALANMA KORKUSU AKP'de birlik arayışı başladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP yönetimi, tezkere oylamasıyla yaşanan depremin ardından parti içinde birlik arayışına girdi. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün grup toplantısının basına kapalı bölümünde "Cumartesi günü olanlar o günde kaldu geçmişi kaşımaym. Biıük bütünlüğümüzü korumamız gerekiyor. Herkes kendi gündemine dönsün" dedi. Partinin dünkü grup toplantısında söz alan tçişleri Komisyonu Başkanı Ziyaeddin Akbulut "parti bütünlüğünü korumaya" dönük konuşma yaptı Başbakan Abdullah Gül de "ABD ve EVÎF ile görüşmelerin sürdüğünü, yeni vergilerden çoğunun bir kez abnacağnu, piyasalan rahatlatmaya dönük adımlarm devam edeceğmi" söyledi. Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçuıbayu* ise koşullar değişmezse yeni tezkerenin de reddedilebileceği uyansında bulundu. Yeni bir tezkerenin Meclis'e sunulup sunuhnayacağı sorusu üzerine normal sürecin devam ettiğini belirten Yalçınbayır, "Yeni şartlar varsa yeni tezkere yine gündeme gelebinr. Bu doğaldır. Aynı şartlar devam ediyorsa aynı sonuçlar ahnır" diye konuştu. Tezkere oylamasıyla yaşanan depremin ardından, AKP içinde bütünlük arayışlan başladı. Grupta konuşan Erdoğan, "Cumartesi günü olanlar o günde kaldı, geçmişi kaşımayın. Birlik bütünlüğümüzü korumamız gerekiyor. Herkes kendi gündemine dönsün" dedi. 'Beklediğimiz cevaplar gelmedi' Yeni tezkereyi imzalayıp imzalamayacağı sorusunu da yanıtlayan Yalçınbayır, "Bunlar önemli değil, özel bir tavnm yok. Parti içinde birtik ve beraberlik \-ardir. bundan sonra da var olacaktır" görüşünü dile getirdi. Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış. tezkereyle ilgili sorular üzerine, konunun hem parti hem de hükümet içinde değerlendirildiğini, bu süreç bittiğinde yeni bir tezkerenin sunulup sunulmayacağının ortaya çıkacağını bildirdi. Türkiye ile ABD arasındaki görüşmelerin "bırataldığı yerde durduğunu" kaydeden Yakış, "Bıraküdığı yer bitmiş bir nokta mıydı" sorusu üzerine "Bazı beklediğimiz cevaplar vanu, onlar daha gelmemişti. Yeniden başlandığı zaman bakacağû" dedi. Yakış, tezkerenin 9 Mart sonrasına kalıp kalmadığı sorusuna, konunun tarihle irtibatlandınlmasının doğru olmadığını belirtti. • Tayyip Erdoğan, tezkere karşıtı milletvekillerini uyanrken, "Ödediğimiz bedelleri hatırlayın. Gelişmelere seyirci kalmayacağız" dedi. Erdoğan'm 'Eski defterler tedavülden kaldınlmıştır. Sizin özlediğiniz o siyaset bitti' sözleri, 'Erbakan'a gönderme' olarak yorumlandı. AKP'nin grup toplanüsının başmda Karaman'dan gelen üretkfler ebna dağıtü. (Fotoğraf: AA) Milletvekillerini uyaran Erdoğan, 'gereken adımlan atmak zorundayız' dedi 4 Yeni tezkere' îşaretiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, savaş tezkeresinde hûkümeti desteklemeyen parti grubunu uyanrken yeni bir tezkerenin işare- tini de verdi. Milletvekillerine "Sonımluhık sahibi olun. Yalnız vkdani olanı değil, akla uygun olanı daseçin. Gerekenadmuan atmak zorundayız'' diyen Erdoğan, AKP'lileri etki- lemeye çalışan Necmeöin Erbakan'ı ima ede- rek "Eski defterler tedavülden kakünlmıştır. Sizin özkdiğmiz o siyaset bitti. Kimse hama- setten medet ummasın" diye konuştu. Erdoğan, dün grup toplantısında gelece- ğe dönük tavrtnı ortaya koydu. ABD'ye des- tek içeren tezkereden vazgeçmedikleri mesa- jı veren Erdoğan, "Kişisel ikbal ve ihtiraslar Türkiye'ııin gekceğmin önünekoyulduğu için ödediğimiz bedelleri hanrlayın" diye konuş- tu. "Biz,etimizitaşınalnnakoydukveyolako- yukhık" diyen AKP lideri, ülke sorunlannın kartopu gibi büyüdüğünü, bunlan bir bütün- lük içinde ele almanın devlet yönetimi oldu- ğunu ve "bu anlayısın ürünü olarak" Mec- lis'e tezkere gönderildiğini söyledi. Erdoğan, "Kimse çıköğımız yolda bizi tö- kezletemez,bubö>1ebüme.Sorununbasitbir evet- hayır meseksi obnadığmı söylemeye ça- hşok. Türkiye kendi güvenliği için gelişmele- re seyirci kâhnayacak ve soruna ne şekOde müdahale etmesi gerektiği konusunda hangj yönteme başvuracağını önümüzdeki günler- de tayin edeceknr" diye konuştu. Başbakan Gül, "Tezkere reddedfldi, kriz bitti diyeıneyiz. Bu kriz devam ediyor. Keşke bu krizin bifoğini söyleyebüseydik. Süreç iş- lemeye devam ediyor' 1 dedi. Baykal, tezkerenin kabul edilmesi için dayatmalara girilmemesini istedi Meclis yap-boz tahtası değilANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP lideri Deniz Baykal, Meclis'te reddedilen tezkerenin tekrar kabul edilmesi için dayat- malara teslim olunmamasını is- terken "Yanhş hesap TBMMton döndü. Meclis'i yap- boz tahtası- na kimse çevirmesüT dedi. Ver- gi pakerinin "Banşm bedefi" ola- rak sunulmasını eleştirerek sa- vaş kışkırtıcılannın kurduğu bu tuzağa düşülmemesini isteyen Baykal, hükümete "Siz tetikçi misiniz? Savaşa kaülma karşıh- ğı alacağuıız parayla bütçe yap- mayı mı planhyordunuz" diye seslendi. CHP lideri Baykal, dünkü grup toplantısında yapöğı konuşmada, tezkere konusunda aldıklan bağ- layıcı kararla milletvekillerine görüş dayatmadıklannı, CHP'li- lerin özgür iradeleriyle oy kullan- dıklannı söyledi. Meclis'in tez- kereyi reddederek aldığı tarihi karann şaşırtıcı bir yanı olmadı- ğını belirten Baykal, "Siyasi ira- deyi kapah kapdar arduıda bazı Baykal, "Türkiye'ye en büyük zararozaman verilmiş olur. Yan- hş hesapTB.VlM'den döndü. Mec- lis'i yap-boz tahtasuıa kimse çe- virmesin. Kimse Meclis'in tarihi skiüyle oynamasm. Bu coğrafya- • CHP lideri Baykal, hükümete "Siz tetikçi misiniz? Savaşa katılma karşılığı alacağınız parayla bütçe yapmayı mı planlıyordunuz" diye seslendi. kimseleıie işbiriiği yaparak yön- lendirme olanağuun olmadığı or- taya çıkmısür. Meclis karanna layık obnayi bilmek lazun. Ka- ran nasü değiştiririz telaşı uygun bir yaldaşun değü" diye konuş- tu. ' Türkiye'nin reddedilen tezke- reyi tekrar kabul etme dayatma- sına teslim olmamasını isteyen da kardeşçe yaşamak istiyoruz. Kimsebizibirbirimize düsürme- sin, bizi rahat bıraksınlar" dedi. Baykal. "Türkiye'nin askeri harekâta katkı vermesi halinde yönlendirici konuma geleceği" söylemlerini de eleştirerek Tür- kiye'nin dikkatli davranmasını istedi. Hükümetin yeni kaynak pa- ketiyle halka 15.7 katrih/onluk yük getirdiğini, bunun 9.5 mil- yar dolara denk geldiğini anla- tan Baykal, "savaşa kanhnama- mızm sonucu budur" değerlen- dirmelerine işaret ederek şun- lan söyledi: "Savaşa girmeyi taahhüt et- seydiniz, 4 milyar dolar yardun alacakümz. Bu 5.5 ntOyar dolar- hk fark ne? 4 mihar dolar ru- rizm sektörünün zaranm bile karşılamaya yetmez. Maüye Ba- kanı 'Banşın bedeli bu' diyor. Savaşm bedeli yok mu? Savaşın bedenni ödedhiiz mi? Bu bütçe AKP iktidarmın yanhş ekonomi poitikalannn Türkiye habna ge- tirdiği ağır yükü yansıüyor. Siz tetikçi misiniz? Savaşa kaülma karşdığı alacağınız parayla büt- çeyapmayı mı planhyordunuz?" IR NOKTASI / ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.conr Makedonyalı kadın gazeteci YVon- ne'un, "Milyarlarca dolan birkena- ra ittiniz. Hiç beklenmeyen bir so- nuç elde ettiniz. Artık sizi herşey için yüz yıllığına affedebilirim" sözleri şimdi daha anlamlı bir hale geliyor. Başta ABD'den olmak üzere dünya- nın dört bir yanından Türkiye'nin tu- tumuna ilişkin destek ve sempati mesajlan yağıyor. Hürriyet gazetesi- nin dün karşılaştırmalı olarak yayım- ladığı Türkiye'ye ilişkin karikatürler- deki yaklaşım bir gün içinde dünya- da meydana gelen büyük değişimi çok güzel yansrtıyor. Düne kadar pa- ra için kıvırtan bir Türkiye tablosu çi- zen Batılı karikatüristler, bir anda Türkleri tanklara karşı duran bir kah- ramana dönüştürüverdiler. Hükümet ya da Milli Güvenlik Ku- rulu ABD biriiklerinin Türkiye'de ko- nuşlandınlmasına karşı çıkabilirdi. Buna da savaş aleyhtan bir kişi ola- rak sevinmekgerekirdi. Karann Mec- lis'ten çıkması en güzeli. Karar bu ne- denle sivil bir duruşu yansrtıyor ve İşte 'Milli Onur' toplumun temel tepkisini dile getiri- yor. Bu karara bizim karanmız diye- biliriz. Bu karar sivil bir karar oldu- ğu için daha çok bizimdir. • • • Türkiye, son yıllann en onurlu ka- rarlanndan birini aldı. Türkiye'nin onuru üzerine bu ülkede çok tartış- malar yapıldı. O tartışmalarda onur sorunu hep "işkence", "insan hak- lannın ihlali", "Kıbns'ta çözümsüz- lük" g\b\ konular gündeme geldiğin- de, kullanılırdı. Türkiye'nin demok- rasi karnesinin kötü olduğu bir ger- çek. Bu gerçek Batılılarca belirtilin- ce, "Kimse bizim milli onurumuzla oynayamaz" diye efelenenler, aslın- da bu durumun devam etmesine destek veriyorlardı. Onlann her ya- zılan bu türden "onur" sözcükleriy- le doluydu. "Bu ülkenin onuruyla oynatma- yız" diye en çok efelenenlerden bi- risinin Tezkere'nin reddedilmesi üze- rine yazdıklannı okuyorum. Gerçek- ten komik denecek şeyler söylüyor. Milli onura çok düşkün yazanmız ya- zısının başlığını "Kına Yaksınlar" di- ye koymuş. Türkiye'nin dünya çapın- da büyük bir direniş örneği verme- si yazarımızın ağzının bozulmasına da neden olmuş. Nerede milli onur? ABD "höt" deyince üsleri, tesisleri ABD askerine açarak mı milli onu- rumuzu koruyacağız? Aslında o "mil- li onur" sözlerinin arkasında o zaman da işkenceye, baskılara teslim olun diyen bir anlayış yatıyordu. Bugün- kü söyledikleriyle o zaman söyle- diklerinin özü konusunda bir fark ol- duğunu da sanmıyonjm. Sonuç her ikisinde de teslimiyet amaçlıydı. Onur düşkünü bu yazarların bu kez Türkiye'nin prestij kazanmasın- dan, bir direniş örneği vermesinden hoşlanmamasıyla onlann dünyaya bakışlan arasında bir paralellik ol- duğunu söyleyebiliriz. Birçoğu, ABD şirketlerinin Türkiye bayileri olarak mil- liyetçiliklerini geliştiımişler, komü- nizm düşmanlığıyla ABD işbiriikçili- ğini pekiştirmişlerdi. Onlann onurla- nnı asıl zedeleyen şey özgüriüktü. On- ların onurlanna uygun olan teslimi- yetti. Bugüne kadar onlann teslimi- yet çizgisi Türkiye'ye egemen oldu. Türkiye'de onlann borusu öttü. Pe- ki bunun sonunda Türkiye ne ka- zandı? O iddia ertikleri maddi ka- zançlar bugüne kadar neden Türki- ye'nin yanına bile uğramadı. • • • Türkiye'nin elde ettiği saygınlığın, teslimiyetten daha kazançlı olacağı- nı da göreceğiz. Bu direnişle şimdi- ye kadar dünyada aleyhimizde esen rüzgârlann da tersine çevrilmesini sağlayabiliriz. Avrupa'nın Türkiye ile ilgili bölümünün başındaki önemli bir siyasetçi bana aynen şunlan söy- ledi: "Türkiye 'nin şu ana kadarki di- renişini hayranlıkla izliyoruz. Bu di- renişi ne Almanya ne de Fransa ya- pabilirdi. Bunun Türkiye'ye olağanüs- tü bir prestji kazandırdığını zaman içinde daha iyi göreceksiniz." • • • Dünyada ABD'ye teslim olarak kalkınmış, demokratikleşmiş, halkı- nı refaha kavuşturmuş bir ülke gör- dünüz mü? ABD'nin savaş manga- lanna en çok asker veren ülkeler- den birisi hep Türkiye oldu. Kore'yi unutmayın. Bu bedelin karşılığı ola- rak Türkiye şimdi nerede? 2000 do- larla Avrupa'nın en yoksul ülkesi du- rumunda. Türkiye, sıkı durursa yalnız milli onurunu korumakla kalmayacak, bü- tün dünyanın sevgi ve desteğiyle daha büyük maddi kazaçlan da el- de edecektir. Şimdiye kadar sava- şa yatınm yaptık ve ABD'nin peşin- den gittik, durum ortada. Şimdi bir de tersini deneyelim. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU 'Çatlak'! "Tez/cere"nin Meclis'e takılmasıyla birlikte, ülke- nin ideolojik evreninde çok önemli bir çatlak açıl- dı. Küreselleşmenin, ABD hegemonyasının kaçı- nılmazlığı, bunlara karşı çıkmanın bir felaket ola- cağı iddialanyla "kapatılmış" olan ideolojik evren şimdi yırtıldı, içeri yeni seçeneklerin girme olasılı- ğı belirdi. Bu çatlak büyütülebilir! Sömürge sendromu Sömürge kavramım, tarihsel özelliklerinden soyutlayarak düşünürsek, Fanon'dan esinlene- rek, "Ulusal uzamda birbaşkasının, yabancınm ik- tidan" olarak tanımlayabiliriz. Sömürgeci bu uza- ma "zoria" -bu illaki açık şiddet olmayabilir- girer. O girdiği yerdeki ekonomik ve kültürel yapılan dö- nüştürür ya da yok eder. O girdiği uzamda kendi- sini temsil eden kişi veya kurumlarta iktidannı ger- çekleştirir. Girdiği yerdeki kültürü "geri" olarak ni- teler, sonra kendi kültürel biçimlerini benimseyen ve yeniden üreten birtabakaoluşturur, onlann üze- rinde durur. Kendilerini sömürgecinin gözüyle gören bu tabakalar, misyonlarını çağ atlatmak ve reformculuk olarak saptarken aslında sömürgeci- nin ırkçılığını yeniden üretirler. Kapitalizmin tari- hinde sömürgecilik önce bir merkez ülkenin eko- nomik krizini aşmaya yönelik bir refleks, sonra da diğer merkez ülkelerle arasındaki hegemonyacı (emperyalist) rekabette bir güç kaynağı olarak or- taya çıktı. Ama, bu iki özellik sömürgeciliğin, kri- zin ve uluslararası hegemonya süreçlerinin nite- liklerine göre değişen biçimler gösterebileceği- ni de düşündürür. Yukarıdaki saptamalardan hareketle, 1980'ler- de Türkiye'nin giderek bir sömürge sendromu ser- gilemeye başladığını söyleyebiliriz. Ülkenin ulusal uzamı (ekonomik, kültürel, estetik) uluslararası ser- mayenin sınırsız kullanımına açıldı. Uluslararası senmayenin krizine çare ararken IMF tarafından geliştirilen, çevre ülkelerin ulusal ekonomilerini merkezin kullanımına sınırsız açmayı amaçlayan pro- jeler, giderek özellikle güçlendirilen dış borç me- kanizmalanyla, gerçek ya da potansiyel bir eko- nomik şiddet (mali kriz) ya da açık fiziki şiddet ara- cılığıyla uygulatıldılar. Böylece ulusal uzamlar mer- kez ülkelere açıldı. Bu süreç beraberinde, bu açıl- maya cebini ve kimliğini bağlamış bir tabaka da geliştirdi. Bunlar sömürgeciliğin öbüryüzünü, elin- de tuttuğu maşayı oluşturdular. Bu sırada ülkenin kullandığı dil, yani bireylerin realiteyle ilişki kurma- lannın (sembollerden oluşan) aracı, bir başka re- alitenin, hegemonyacının realitesinin özelliklerini Ok- tidannı) taşıyan bir dilin saldınsına uğradı. Gaze- teler, televizyon kanallan bu yeni sembollerin şid- detini yaydılar, dayattılar, yeniden ürettiler. Böyle- ce giderek ülkenin vatandaşlannın kimlik oluştur- ma süreçleri, bu sembollerin egemenliği (tecavü- zü) altında şekillendi. Artık ülke önündeki ekono- mik seçenekler, hükümetlerin programlan, dış po- litika tercihleri, ulusal uzamdaki "ötekinin iktidan" tarafından belirlenir oldu. Seçimlerin bir anlamı kalmadı... Tezkere... Tezkereye giden süreçte, "ötekininiktidannın" tüm özelliklerini bir kez daha görmek mümkün ol- du. Hükümet, partisinin ve halkın genel eğilimini dikkate almadan, ABD ile anlaşmaya başladı. Iz- lediği yolu, ABD iradesini, ülkenin önündeki tek se- çenek, ABD'nin garantisiz ve belirsiz vaatlerini, gerçek kazançlar olarak sundu. IMF şiddetini, ken- di siyasi çizgisini savunmak için kullandı. Ne IMF'ye ne ABD'ye hayır diyemedi. Hükümet böyle yaparken, medyada bir yazar çi- zer takımı, ABD ve IMF adına halkı korkutacak fanteziler üretmeye soyundular. "Savaşa girmez- sek, dolar (dikkat dolardan daha güçlü olan Euro değil) yükselir, borsa düşer, ekonomi çöker, borç- lar ödenemez" diye tutturdular. Ama bunun nasıl olacağını gizlediler. Borsanın ülke ekonomisi ve hal- kın yaşamı içindeki yeri ihmal edilebilecek kadar küçüktür. Eğer, ulusal uzamdaki ötekinin iktidan- nın maşalan (mali alandaki ve medyadaki) bu ü l - kenin halkını korkutarak dolara yönlendirmeye ça- lışmazsa, borsadaki "oyunu" bu yönde kurmaz- larsa dolar çıkmaz, ekonomi çökmez. Çökecek- se, ülke halkına ekonomik ve ideolojik şiddet uy- gulanacağı için çökecektir. Borçlar ise ertelenebi- lir, hatta ödenmeyebilir, bu bir siyasi seçenek s o - runudur. Bugün, tezkerenin açtığı çatlaktan bakıp, sömür- ge sendromunu sorgulamazsak, yarın daha ağır sorunlaria karşı karşıya kalabiliriz. AKP ve CHP'nin Siirt savası Seçim için geri sayım başladı ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Siirt'te pazar günü yapılacak ye- nileme seçiminde, 119 bin 210 kayıtlı seçmen, 568 sandıkta oy kulla- nacak.TKP,CHP,tPve AKP'nin katılacağı se- çimde yüzde 10'luk ül- ke barajmın geçerli ol- ması nedeniyle sadece AKP ve CHP milletve- kili çıkarabilecek. Siirt seçimine katılmayaca- ğını açıklayan partilerle Fadd Akgündüz'ün top- lam 61 450 oyu, A K P ile CHP arasındaki ya- nşta belirleyici olacak. Üç milletvekilinin se- çileceği Siirt'te oy ver- meişlemi, 06.00-15.00 saatleri arasında gerçek- leştirilecek. Siirt seçi- mine karılacak partiler ve adaylan şöyle: TKP MuharremMı- nk,Emine SerpflRenda, Deniz Ünver; İP: ZekS Karahan, Yiısuf Çelik^. Bayram Yurtçiçek. CHP: Ekrem Bilek^, Abdulhalim Çınar, Ab— durrahman KaysL AKP: Recep Tayyip> Erdoğan, Öner GÜye— şü,ÖnerErgenç. Parmaklar bmanacak Siirt'teki seçimde, yurttaşlar seçmen bilgi kâğıdı ve kimlıklerini göstererek oy kullana- bilecek. Nüfus cüzcanı, resmi daireler veya KtT'lerden verilen knn- lik kartlan, pasaport ev- lenme cüzdanı, askerlik belgesi, sürücü belgesi gibi kimliğini terediiüt- süz ortaya koyan ream- li, resmi nitelıkteki tel- geler kimlik olarak gos- terilebilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear