Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 MART 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
JV. U 1-i J. LJ M\ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SUNAY AKIN
Kurulmamış zembereği...A lman asıllı Pascal Raymund, Be-
/m yoğlu'ndaki Hristaki Pasajı'nda
A-l bulunan Japon Nakamura nın
-A JL. dükkânında işe başlar. Japon çiçe-
ği, Japon ayakkabılan ve ipek kimonoların
alıcısının pek olmadığından mıdır, yoksa
başka nedenden dolayı mıdır pek bilinmez,
Nakamura Istanbul'dan ayrılır ve dükkânı
Raymund'a bırakır. 1930 yılına gelindiğin-
de Raymund, Istiklâl Caddesi'nde, Küçük
Sahne'nin karşısında bulunan tek katlı bir
mağazaya taşınmayı uygun görür. Alman-
ya'dan oyuncak ithal etmeye başlayınca da
mağazanın vitrini Istanbul'un en renkli kö-
şelerinden biri olur.
1936yıhmn 1 Nisangününegelindiğinde,
Akşam gazetesindeki "Oyuncak Olmayan
Oyuncaklar" başlıklı yazıda mağazanın vit-
rininden söz edilir. "Beyoğlu'nda bir oyun-
cakçı dükkânı var. İki iiç gündür bu dük-
kânın önii iğne atsan yere düşnıez. Büyük-
lü küçüklü, kadınlı erkekli bir kalabalık
iki üç gündür bu oyuncakçı dükkânının
vitrini öniinde toplanıyor. Dün tramvay
beklerken ben de merak ettim; henı nasıl
oisa arka arkaya on araba geldikten son-
ra ancak on birincisinde ayakta durulacak
bir yer bulunabiür kaidesini denemiş ol-
duğum için, gittim oyuncakçının öniinde-
ki kalabalığa karıştım. Bir de ne göreyim?
Herif dükkânının kocaman vitrini arka-
sında, dağları, ovalan, tankJarı, tayyare-
leri, süvarileri, piyadelerivle bir harp
meydanı kurmamış mı? Hem öyle ki, o
kadar sahici ki, insan, çok yüksekte bir
uçaktan aşağıya bakıyor gibi oluyor. Mi-
nimini kurşun insanlar. Minimini tank-
lar. Minnacık toplar."
Sözünü ettiğimiz yazının sahibi ilerleyen
satırlarda "Bunda şaşılacak ne var?" diye
sorar kendine. Ne de olsa her çocuğun oyun-
cak askeri olmuştur. Bu açıklamayı yaptık-
tan sonra şaşkmlığınm nedenini anlatır: "Bi-
zim çocukluğunıuzdaki küçük kurşun as-
ker oyuncakların sırtlarında allı, veşilli,
cici merasim üniformaları vardı. Hepsi ge-
çit resmi adımlarıyla dimdik yürürlerdi.
Biz onları karşılıklı kavga etsinler diye
koyduğumuz vakit bile ne üniformaları
kirlenir, ne de birbirlerini süngülerlerdi.
Öylece karşılıklı oyuncak oyuncak durur-
lardı. Oysa ki, dün benim gördüklerim
birbirlerini süngülüyorlar. fçlerinde ya-
ralanmış. can çekişmekte, ölmüş olanları
var. Hayir, bu minimini kurşun insanlar
oyuncak değildiler."
'OyuncaMar blrblrlnl öldürmezler'
Yazar, oyuncak askerleri kendi çocuklu-
ğundakilerle karşılaştınrken 34 yaşındadır.
Oyuncak askerlerin bir resmi geçitte yürür
gibi yapıldığı ve yazann onlarla oynadığı ço-
cukluğunda, I. Dünya Savaşı henüz patlak
vermemişti. Yazann şaşkmlığından, birbiri-
ni öldüren oyuncak askerlerin 1. Dünya Sa-
vaşı sonrasında yapıldığını, yaygınlaştığını
öğreniriz. On birinci tramvayda boş yer bul-
du mu bilemem ama mağazanın vitrininde,
oyuncaklarla canlandınlan savaş sahnesin-
den ürperen yazann Nâzım Hikmet olduğu-
nu sizlere söyleyebilirim. Çocuklara böyle
oyuncaklar satılmasını sakıncalı bulan Nâ-
zım Hikmet, o gün, mağazanın vitrinine ba-
karak, yaklaşmakta olan II. Dünya Savaşı'nı
sezmiş gibidir. Ne gariptir ki, Pascal Ray-
mund'un öldükten sonra, oğlu Paul'un işlet-
tiği mağazanın adı "Japon Mağazası"dır
ve Akşam gazetesinde "Orhan Selim" tak-
ma adıyla kaleme aldığı yazısını "Oyuncak-
lar birbirini öldürmezler. Harp ü darp in-
sanlann inhisarındandır" sözlerıyle biti-
ren Nâzım Hikmet,
atom bombasının
ilk kez atıldığı
savaş sonrasın-
da şu dizeleri yazacaktır:
Hiroşima 'da öleli
oluyor bir on yıl kadar
Yediyaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Nâzım Hikmet'in, oyuncakçı mağazalan-
nın vitrinine olan ilgisiyle yalnızca düzyazı-
lannda değil, şiirinde de karşılaşınz. 1956
yılının son günlerinde, Prag'ın Vatslav Cad-
desi'nde gezinen şair, bir oyuncakçının öniin-
de, uzun süredir göremediği oğlunu anımsar:
önündeyim bir vitrinin
bütün bir dünya oyuncak,
kurtlar, ayılar, şipşirin
düşüp b'ldürmeyen uçak,
sarı bacalı vapurlar,
otobüslerpırılpırıl.
tstanbul'da bir Memet var
altısına bastı buyıl.
'Benlm ofllan fotoflraflarda büyür'
Nâzım Hikmet, çok sevdiği memleketin-
den aynldığı yıllarda, karşılaştığı her oyun-
cakta oğlu gelir aklına ve hüzünlenir. Öyle ki,
bu hüzün Moskova'daki çalışma odasında bi-
le bırakmamıştır yakasını. Olümünden son-
ra Nâzım Hikmet'in odasını ziyaret eden
Fahri Erdinç, şaire verilen "Barış Diplo-
ması"nın yanında gördüklerini anılannda
şöyle anlatır: "Diplomanın yanında da döv-
me demirden bir kasnağa ilişik Memet'in
fotoğrafı. Memet, hık demiş de babasının
burnundan düşmüş. Tümüyle bir kumral
gülüş. Bir yanağı çukur. Pencerenin eşi-
ğinde, Ekber'in söyledigine göre, ona gön-
derilmek üzere alınıp da gönderilmeyen
çeşitli oyuncaklar durup durur. Ve bu
burkuluş Nâzım'da bir dize oluşturmuş-
tur: Benim oğlan fotoğraflarda bü-
yür."
Fahri Erdinç, Nâzım Hikmet'in oğ-
lu Memet ile fotoğraflan arasmda
kurduğu dizeyi yakalar ama oyun-
caklan kaçınr gözünden. Sözü
edilen oyuncaklar şairin
Karlı Kayın Ormanın-
da" adlı şiirinde çıkar
karşımıza.
Eski takvim hesabıyle
bu sabah başladı
bahar.
gerigeldi Memed'ime
yolladığım oyuncaklar.
Kurulmamış zembereği
küskün duruyor kamyonet,
yüzdüremedi leğende
beyaz kotrasını Memet
Fahri Erdinç in "Kalkın Nâzım'a Gide-
lim" adlı kitabındaki bir yanılgıyı düzeltme-
liyiz. Nâzım Hikmet'in çalışma odasındaki
pencerenin önüne dizili oyuncaklar "gönde-
rilmeyen" oyuncaklar değildir. Şiirden de
anlaşıldığı gibi bunlar, Istanbul'a gönderilen
ama posta idaresi tarafından adresine teslim
edilmeyip, geri çevrilen oyuncaklardır. Şair
"Postacı"şiirinde de bu durumdan yakınır.
Nâzun Hikmet, penceresinin önünde du-
ran, oğlu tarafından zembereği kurulmayan
kamyonet, leğende yüzdürülemeyen beyaz
kotrarun arduıdan bakıyordu yağmura, kara,
bulutlara, güneşe, yıldızlara...
Erich Mendelsohn'un taslak, çizim ve maketlerinden oluşan bir seçki ÎTÜ Mimarlık Fakültesi'nde
Bir mimarın gerçekleşen hayalleriKültür Servisi - 20. yüzyılın en
önemli mimarlanndan Alman
Erkh Mendelsohn'un (1887 -
1953) taslak, çizim, maket ve fo-
toğraflanndan oluşan bir seçki ÎTÜ
Mimarlık Fakültesi'nde sergileni-
yor.
Goethe Enstitüsü, Mimarlar Oda-
sı tstanbul Büyükkent Şubesi ve
ÎTÜ Mimarlık Fakültesi işbirliğiy-
le düzenlenen sergi, 'Dinamizm ve
Fonksiyon - Evrensel Bir Mima-
nn Gerçekleşen Hayalleri' başlı-
ğını taşıyor. Postdam'daki Einstein
Kulesi, Luckenwalde'deki Şapka
Fabrikası ve Berlin'deki Mosse Evi
gibi ilk yapılanyla öncü mimarlar
arasına giren Mendelsohn, öğren-
cilik yıllannda dışavunımculuğa
yakın durur. Konferanslannın yanı
sıra eskizleriyle de ilgi toplayan mi-
mann çalışmalan 1. Dünya Savaşı
sonrasında yeni bir mimari anlayı-
şı ortaya koymaktadır.
Mendelsohn'un sergilenen mi-
mari çizimlerinin konulan fabrika,
uçak hangan, alışveriş merkezi,
fıhn stüdyosu ve sergi salonu; ge-
reçleriyse demir, cam ve betonar-
me. Mendelsohn'un geleceğe iliş-
kin düşüncelerini yansıtan bu yeni-
likçi tasanmlar uygulama aşaması-
na geçemese de, daha sonraki tasa-
nmlan için çıkış noktası oldu.
Yirmili yıllarda en başanlı Alman
mimarlardan biri olan Mendelsohn,
Yahudi olmanın zorluklannı yaşar
Ingiltere, Filistin ve son olarak
Amerika'ya göç ederek, yaşadığı
her ülkede önemli işlere imza atar.
Mendelsohn, Filistin için tanım-
ladığı ve Uluslararası Araştırma -
Öğretim Enstitüsü'yle yaptığı Av-
rupa Akdeniz projesiyle Doğu-Ba-
tı sentezi kuramını ortaya koyar. Bu
görüşe göre. binlerce yıllık Filis-
tin'e modern AvTupa kültürünü hiç-
bir değişikliğe uğratmadan sokmak
yerine, Sami ve Batı kültürlerini
bağdaştırarak yeni bir kavram üret-
mek gerekiyordu.
(Sergi, 28 Marî 'a kadar ÎTÜ Mi-
marlıkFakültesi'nde. Tel:0212249
20 09)
L.DVD / Asl, SELÇUK ^ J
The Tlme Machine
(Zaman Tüneli) / Yön: Si-
mon Wells / Oyn: Guy Pe-
arce, Samantha Mumba,
Mark Addy, Jeremy Irons /
2002, renkli, 92 dakika /
VVarner Home Video-Tiglon.
Ünlü yazar H.G. Wells'in
ölümsüz klasiğinden dördüncü
kez beyazperdeye uyarlanan ça-
lışma bilimkurgu sinemasının
en önemli klasüderinden. Hem
de bu kez Wells'in torununca yö-
netildi. Wells yapıtında zamanm durdurulmaz
akışı, silip süpürme gücü karşısında insanın
yetersizliğini göstermek istemiş. Olağanüstü
bir görsellik taşıyan bu son çevirimin Özel
Bölümler'ı de çok zengin ve ilginç. Mor-
lock'Iarı Yaratmak'ta evrim sonu-
cunda ikiye bölünen insan türünün ka-
ranlık yanım süngeleyen Morlock'la-
nn yaratımı, özel kostümlerinin ve
yüz mimiklerinin hazırlanması yer
alıyor. Zaman Makinesi'nin İnşa-
sı'nda mimarlarla, özel efekt uzman-
lannm işbirliğiyle Zaman Makine-
si'nin yapımı, zamanda yolculuğun
dijital ortamda yaratunı bulunuyor.
Görsel Efektler'de efekt sahneleri-
nin dijital tasanmı ve filme yerleş-
tirihnesi; dövüş sahnelerinin koreografisi ve
provası da var. Kullanıhnayan alternatif baş-
langıç sahnesinin yanı sıra yönetmen Wells,
kurgucu W. VVahram'ın ya da yapuncı D. Val-
des, yapım tasanmcısı O. Scholl, özel efekt-
ler süpervizörü J. Price'ın yonımlanyla da
düşlerinizin ötesine uzanan, fel-
sefi göndermelertaşıyan bu sü-
rükleyici serüveni keyifle izli-
yorsunuz.
•••
Being There (Bir Yerde)
/Yön: Hal Ashby/Oyn: Pe-
ter Sellers, Shirley Mac-
Laine, Melvyn Douglas,
Jack VVarden /1979, renk-
li, 125 dakika / VVarner Ho-
me Video-Tiglon.
Jerzy Kosinski'nin yüzyıhmıza alaycı, ze-
ki bir bakışla yazdığı romamndan sinemaya
uyarlanan çalışmada çocuksu, naif, okuma-
yazma bilmeyen, dünyadan yalıtılmış bir ya-
şam süren bahçıvan Chance'in yaşama açılıp,
insanlar arasına kans^ığında çevresindekileri
nasıl etkilediğini tebessümle izliyo-
ruz. Rastlantı sonucu nüfuzlu, çok
zengin bir işadamının evine yerleşen
Chance, bir süre sonra onun en yakın
arkadaşı ve danışmanı olur. İş bu ka-
darla da kalmaz bu garip kişiliğe
ABD başkanlığı yolu bile açılır.
Chance rolünde unutulmaz Peter Sel-
lers kariyerindeki en çarpıcı yorum-
lanndan birini sunuyor. Politikaya, di-
ne ve tüketici topluma ince, zeki gön-
dermeler taşıyan çalışmanın senaryo-
su ünlü yazar Kosinski'nin. Özel Bölüm-
ler'de oyuncu ve yaratıcı kadronun listesi, fil-
min kazandığı ödüllerin dökümü, fragman,
çekim hatalan yer alıyor. Bir sinema ldasiği-
ne dönüşmüş bu eskimeyen ironi dolu filmi
gerçekten ilgiyle, zevkle izliyoşsunuz.
EStNTİLER
ZEYNEP ORAL
Bu Sayaşın
Neresindesiniz?
Said, gözlerini kocaman açmış, annesine hep ay-
nı soruyu sorup duruyordu:
"Anneyann okula gitmesem olmazmı? Yann bel-
ki okul bombalanır?" Aylardır duyduğu soru, anne-
nin yirıe yüreğine yerteŞti, omuzlarını biraz daha çö-
kertti. Anne bana döndü. Çaresizlik ıçınde, sız olsa-
nız buna ne cevap verirdiniz" dedi. Sonra yanıtımı
beklemeden, "Yok öyle şey, yann da, her gün de
doğru okula!" diye Saıd'i yanımızdan kovalayıverdi.
Hatta başında, Bağdat'ta tüm okullann kapatıldı-
ğı haberi geldiğinde, önce Said ve annesini düşün-
düm... Artık tonlarca ağırlıktaki o soru kalkmıştır or-
tadan...
Acaba Said ve annesi şimdi savaşın neresinde?
Badem gözlü Merve, yataktan yatağa hoplayan
Abbas, hastalığından başkalarını suçladığı içın, öf-
ke dolu olduğu için hiç konuşmayan, gözlerini yer-
den hiç kaldırmayan Medine ve elinın sıcaklığını hâ-
lâ elimde hissettiğim, buklelerini savurarak gülen
Sema... Bağdat çocuk hastanesinde tanıdığım mi-
nik lösemililer. Seyreltilmiş uranyum başlıklı füzele-
rin vurduğu topraklardan yetişen, suyundan içen,
havasından soluyan çocuklar. Kemoterapi tedavisi
gören, evle hastane arasmda gidip gelen çocuklar...
Üç gün önce sabaha karşı Tomahavvk-Cruize fü-
zeleri Bağdat'a fırlatılırken siz neredeydiniz? Has-
tanede mi, yoksa kemoterapiye ara verilen dönem-
lerin birinde evde mi? Dilerim hastanedeydiniz. Bağ-
dat'ın merkezine değil, çevresine rastlamış ilk füze-
ler... Sakın çıkmayın hastaneden!
Nedima geçen ay kızını evlendirecektin. Basra'ya
gelin gidecekti. Dünürle birolmuş, çarşıda birtüriü
yüzük begenemiyordunuz... Düğün oldu mu? Genç-
ler Basra'ya gitti mi? Sen ya da çocuklar F-117 ha-
yalet uçaklannın yağdırdığı bombalann neresinde-
siniz?
"Hayır, bu kez sığınağa, sığmaklara gitmeyeceğiz"
diyen Manal, VVassen, Şayma, hâlâ, "akıllıbomba-
lar" altında cehenneme dönüşen El Amiriye sığına-
ğını ve orada ölen 422 anne ve çocuğu anımsayıp
sığmaklara girmemeye karartı mısınız? Ne zaman
"akıllı bomba" sözü geçse, sizi düşünüyorum. İlk siz-
den duymuştum akıllı bombaların marifetlerini. Pe-
ki şimdi, şimdi akıllı bombalarla sığınaklar arasıı ıda
neredesiniz?
Ve Huda Ammaş, "fi/z uygar bir ülkeyiz. Bizim
eğitimimiz var, kûltürûmûz var" diyen bilim kadını,
yerel yönetimin başındakilerden biri... "Bu bir savaş
değil, işgaldir, ülkemizi savunacağız" sözlerin hâlâ
kulaklanmda. Amerikan ve Ingiliz saldınsının başlan-
gıcı "KafaKoparma Harekâtı"diye nitelendirildi. Sen
de Baas Partisi'nin önde gelenlerindendin. Acaba
sen bu "Kafa Koparma Harekâtının" neresindesin?
Bağdat'ta bir süre önce tanıdığım, gördüğüm, ko-
nuştuğum, sarılıp kucaklaştığım onca insan... Eti,
kemiği, canı olan insanlar... Sizin, benim gibi insan-
lar...
Televizyonlarda, gazetelerde işgalin, saldınnın ay-
nntılannı, savaş taktiklerini, stratejilerini, ölüm kusan
savaş uçaklannın, tankların, silahlann her bir aynn-
tısını öğreniyoruz... "Ah, geç kaldık, daha önce şu
işgale ve saldınya katılsaydık da, 6 milyar dolaha
ekonomiyi düzettiverseydik" diye ağlaşmalan, yakı-
lan ağıtları, ayakta kalma umutlarını hep çıkacak
yeni bir savaşa bağlayanlan bol bol dinliyoruz...
Bu ortamda, bari ben de insanlann halini sorayım
dedim...
•••
R S. Bu yazıyı Bağdat'a "şok ve dehşet bombar-
dımanından" önce yazmıştım ve siz bu işgalin ne-
resindesiniz diye sorabiliyordum... Şimdi ise sade-
ce tüm insanlığın utanç duyması gerektiğine inanı-
yorum.
e-posta: zeynep@zeyneporal.com
Faks:0 212 25716 50
Oscar töreni savaşın gölgesinde
• LONDRA (BBC) - Bu gece yapılacak olan
Oscar Ödül Törenı'nin, Irak'a açılan savaş
yanlısı ve karşıh söylemleri buluşruracak bir
küresel platforma dönüşmesinin kaçmılmaz
olduğu belirtiliyor. Hollywood, savaşın
yansımalanndan oldukça rahatsız. Töreni
düzenleyen yetkililer, Irak'taki savaş nedeniyle,
bu yıl törenin eskisi kadar renkli
gerçekleştirilmeyeceğini, sanatçılann
fotoğrafçılara poz vermeyeceğini ve röportaj
yapmayacağını, aynca 'Kodak Theatre' civanna
dışandaki izleyiciler için koltuk konmayacağını
açıkladılar. Oscar Ödül Töreni'ne ABD'nin
Irak'a yaptığı saldın nedeniyle bazı sanatçılar
katıhnaktan vazgeçerken, Paul Simon ve U2 ise
daha önce duyurulduğu gibi sahneye çıkacaklar.
Törende, Chicagofilmindekibaşansıyla
gündemde olan Catherine Zeta -Jones ve Queen
Latifah, 'I Move On' adlı şarkıyı birlikte
seslendirecekler. Zeta-Jones ve Latifah Oscar
ödülünün güçlü adaylan arasmda yer ahyorlar.
BUGÜN
• ANKARA OPERET SAHNESt nde
20.00'de Devlet Opera ve Balesi'nın 'Arşm
Mal Alan' adlı opereti. (0 312 468 54 54)
• BtLGİ ÜNtVERSİTESİ KUŞTEPE
KAMPUSU'nda 'II. üluslararası Fotoğraf-
Sinema Buluşması' kapsamında 14.00'te
Nuri Bilge Ceylan'ın 'Uzak', Dolapdere
Kampusunda 16.30'da Paxton VVinters'uı
'îpek Yolu ala Türka' filmlerinin gösterimi
(0 212 293 50 10)
M YAPI KREDl KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ TURKCELL BİNASI'nda '50
Yıl Önce Türk Sineması Toplu Gösterimi'
kapsamında 13.30'da 'Ana', 16.30'da 'Bataklı
Damın Kızı Aysel', 19.00'da 'Duvarlann
Ötesi' filmlerinin gösterimi. (0 212 252 47 00)
• PARKORMAN PİNE CLUB'ta 14.00'te
Altan Öymen'in imza günü. (0 212 328 20 00)
• BEKSAV'da 14.00 - 19.30'da
'Ortadoğu'nun Kültür Sanat Haritası'
konulu sempozyum. (0 212 349 91 55)
U KADIKÖY BELEDİYESİ YÖNETİM
BtNASI FUAYESlnde 11.00-14.00 arasında
Bilfen Sihirli Çan okullan, çocuklann güller
ve nazar boncuklanyla bezeli el ürünlerinden
oluşan bir sergi açıyor. (0 216 386 41 44)