Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 2003 PAZARTESİ
HABERLER
16 Mart ve Halepçe katliamlannm yıldönümünde banş çağnsı yapanlan polis dövdü
Yom Halepçe'lerolmasın• Istanbul'da Beyazıt
Meydanı'nda sivil toplum
kuruluşlanyla öğrenci
demeklerinin düzenlediği
gösteri sonrasında dağılanlara
müdahale eden polis yaklaşık
100 kişiyi döverek gözaltma
aldı. Diyarbakır'da da 10 kişi
gözaltma alındı.
Haber Merkezi - Irak Halepçe kat-
liamı Türkıye genelinde düzenlenen ey-
lemlerleanıldı. 16Martkatlıamınında
protesto edildiğı Istanbul'da Beyazıt
Meydanı'nda sivil toplum kuruluşla-
nyla öğrenci derneklerinin düzenledi-
ği gösten sonrasında dağılanlara mü-
dahale eden polis yaklaşık 100 kişiyi
döverek gözaltma aldı. Diyarbakır'da
da 10 kişi gözaltma alındı.
16-17 Mart 1988 'de Irak ordusunun
Birkaç dakikada 6 bin kişi ölmüştü
tstanbul Haber Servisi - Îran-Irak savaşının sona
erdiği günlerde 16 Mart 1988'de Halepçe,
Duceyde ve tnap'ta Kürt peşmergelerle
çatışan Irak ordusuna bağlı uçak ve helikopterler
sivil halkın üzerine hardal gazı attı. Yaklaşık 6
bin kişi birkaç dakika içinde zehirlenerek
yaşamını yitirdi. Binlerce kişinin kalıcı
sakatlıklara yakalandığı katliamdan birkaç yıl
sonra 1991 nisanında Irak ordusunun yeniden
kimyasal silan kullanacağından korkan
yüzbinlerce Kürt, Türkiye-Irak sınınnda büyük
bir dram yaşadı.
kimyasal gaz kullanması sonucu 6 bin
kişinin öldüğü Halepçe katliamının
15., 16 Mart 1978'de Istanbul Üniver-
sıtesı öğrencilerine silahlı ve bomba-
lı saldın sonucu 7 kişinin öldürülme-
sinın 25. yıldönümü nedemyle bazı
sivil toplum kuruluşlan ve öğrenci
dernekleri Beyazıt Meydanı'nda pro-
testo göstensi düzenledi
Geniş güvenlik önlemleri altında
Beyazıt Meydanı'nda öğle saatlenn-
de toplanmaya başlayan, "Emperya-
üzme, tecride, faşizme karşı btrleşe-
tim", "Halepçe kaaHerini unutmadık'',
"Halepçe'nin celladan yeni idamlar
peşinde, savaş yeni Halepçe'lerin zemi-
nidir" pankart ve dövizlerini taşıyan
göstencıler, "Beyazıt ve Halepçe kat-
liamlannı unutmadık", "Katil ABD,
işbiıükçi AKP", "Yaşasın halklann
kardeşliği", "ABD askeri olmayaca-
ğız", "Yeni Halepçeler istemiyoruz"
sloganlan attılar. Topluluk adına ya-
pılan basm açıklamasında, ABD'nin
Irak'a saldın planının emperyalist
amaçlanna dıkkat çekılerek "Savaşuı
gerçek yüzü Halepçe kaüiamıv la göz-
ler önüne serümiştir yeni Halepçe'ler
istemiyoruz" demldı.
Güvenlik güçlen basın açıklaması-
nın ardından sloganlar atarak Vezne-
ciler yönünde dağılmaya başlayan top-
luluğa müdahale ettı. Göstencileri fe-
ÎPÖNCÜGENÇLÎK:
Atatürk'ün
seslenişini
yerinegetiririzİSKENDERUN / ADAPAZARI (Cumhuriyet) -
Iskenderun Limanı'nda ABD askeri yığınağını
protesto eden Işçi Partisi (ÎP) Gençlik Kollan
Öncü Gençlik, Amerikan bayrağı yaktı.
Adapazan'nda da savaşı protesto etmek isteyen
DEHAP'lılara müdahale eden polis 6 kişiyi
gözaltma aldı. Adana'dan Iskenderun'a gelen
yaklaşık 400 Öncü Gençlik üyesi, E-95
karayolu üzenndeki Iskenderun Limanı
yakınlannda araçlanndan indi. 500 metre
yürüdükten sonra liman B Kapısı önünde
açıklama yapmak isteyen grup, polis tarafindan
engellendi. Bunun üzenne C kapısına geçerek
burada basın açıklaması yapan Oncü Gençlik
üyeleri, daha sonra Amerikan bayrağı yaktı.
"Iskenderun Yankee'ye mezar olacak", "Ya
istiklalyaölünT
tstanbul'da basm açıHamas
A.dapazarı Gar
Meydanı 'nda
Irak'a yapılacak
savaşı protesto
etmek için
toplanan
DEHAP'lılardanö
kişi Abdullah
Öcalan lehine
slogan attıkları
gerekçesiyle
gözaltma alındı.
'Uyanmilletişgal
gefiyor",
"Atatürk'ün
gençnği görev
başmda"
sloganlan atan
grup, Gençlik
Marşı'nı
okuduktan sonra
Öncü Gençlik
Genel Başkanı
Tugay Şen şöyle
konuştu:
"Atatürkbu
ülkedennasıl
İngiliz, Yunan
empetyanzmini
kovduysa,
Türkiye halkı da
Amerikan emperyabzmhü kovacakür. Bizfer,
Atatürk'ün Bursa Nutku ve Gençhğe
Hitabesi'nde gençlere seslenişini yerine
getireceğiz. Buradan Iskendenın Limanı'ndaki
katil Amerikan askerkrine sesleniyoruz. tsüklal
Savaşı'nı veren Atatürk'ün gençliği olarak
Nutuk'ta beürttiği gjbi bu ülkenin bağımsızhğı
tehlikeye girdiğinde gereğini yapacağız."
Ardından îskenderun Atatürk Anıtına çelenk
koyan ve Istiklal Marşı okuyan Öncü Gençlik
üyeleri, kent merkezine yürümelerine izin
verilmemesi üzerine limandan aynldılar.
Adapazan Gar Meydanı'nda Irak'ta yaşanacak
savaşı protesto etmek için 50 DEHAP'lı
toplandı. Basın açıklaması sırasında Kürtçe
pankartlar açılarak sloganlar atılması üzerine
güvenlik güçlen gruba müdahale etti. Emniyet
Müdürü Mustafa Aydm. Abdullah Öcalan
lehine slogan attıklan belirlenen 6 kişinin
gözaltma ahndığını açıkladı.
Doğa Savaşçılan, ABD'nin olası Irak saldınsını protesto etti
Bush'a 'anti-yefleııme yastığı'
tstanbul Haber Servisi - Doğa
Savaşçılan Çevre Örgütü, olası Irak
saldınsını, ABD Başkanı George
Bush'a "Anti-Yeüenme Yasûğı"
göndererek protesto etti. Ortaköy
Sahili'nde gerçekleştirilen eylem-
de açıklama yapan örgütun Başka-
nı ZaferMuratÇetintaş,geçen gün-
lerde ABD'de piyasaya bağırsak
gazı sorununu çözen "Gasbgon"
adlı bir anti-yellenme yastiğı sürül-
düğünü anımsattı.
Kendi üısanlannm rahatını bu
kadar çok düşünen Bush'un başka
bir ülkenin insanlanna saldırmayı
planladığını ifade eden Çetüıtaş,
"Bush'a kendi üretimimiz olan bu
yasüğı posta yoluflegöndereceğiz.
Belki bu yastığı kullanarak rahat-
lar da sakhndan vazgeçer* dedi.
Çetintaş, Bush'unbeyninde silah ve
petrolden başka bir şeye yer olma-
dığını belirterek Irak'a yapılacak sa-
vaşın çevreye de büyük zarar ve-
receğine dikkat çektı. Bush maske-
leri, "Gasbgon Anti-Yeflenme Yas-
üğı'' ve çeşitli dillerde "SavaşaHa-
yır" yazılı pankart taşıyan Doğa
savaşçılan, eylemin ardından olay-
sız dağıldı.
ci şekilde döven polis, kaçanlan Kum-
kapı, Çemberlitaş'a kadar kovaladı.
Bazı göstericilerin taş attığı olaylarda
yaklaşık 100 kişi gözaltma alındı.
IHD ıle Ankara Savaş Karşıtı Plat-
form tarafından dün Yüksel Cadde-
si'nde bulunan Insan Haklan Anıtı
önünde düzenlenen etkınlıkte de kır-
mızı karanfiller taşıyan topluluk, Ha-
lepçe katliamının fotoğraflan ıle sa-
vaşın acımasız yüzüne dıkkat çekti.
tHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül,
konuşmasına 16 Mart 1978"de Istan-
bul Ümversitesı önünde katledilen 7
öğrenciyi anarak başladı. Katlıamın ar-
dından açılan davalarda yargılanan sa-
nıklann teker teker beraat ettıklerini
ammsatrı. Öndül, 1992 yılında yeni
tanıklann bulunmasıyla 1995 yılında
açılan davanın sonuçlandınlamaması-
nın da anayasasında "hukuk devieti''
yazan bir ülke için utanç verici oldu-
ğunu söyledı.
Halepçe katliamını an-
latan ve bıyolojik silahla-
ra yönelik ilk çalışmalann
ABD tarafından başlatıl-
dığına dikkat çeken Öndül,
Irak'a bu sılahlann da yı-
ne ABD tarafından veril-
diğinı vurguladı.
Halepçe'de öldürülen-
lerin masum insanlar ol-
duğuna dıkkat çeken Ön-
dül, "Savaşa karşı oluşu-
muz, Saddam yönetimi-
nin suçJanm unuttuğıunuz
ve bağışladığunız anlamı-
na geunemektedir. Ya da
burada Saddam yönetimi-
ni suçluyor oluşumuz
ABD'nin savaş planlannı
onayladığıııuz anlamına
da gelnıemektedir" dedi.
Biyolojik, kimyasal ve
nüîdeer silahlann asıl ta-
şıyıcısının ABD olduğu-
nu anlatan İHD Genel
Başkanı, "MDyonlarca si-
vil insanm ölümünü göze
alan zihniyet, Saddam zib-
niyetinden pek de farklı
değüdir" dıye konuştu.
Halepçe katliamını pro-
testo etmek amacıyla Di-
yarbakır'daki Koşuyolu
Parkı içerisindeki tnsan
Haklan Amtı önünde ba-
sın açıklaması yapmak is-
teyen Demokrasi Platfor-
mu üyelerine izin veril-
medi. "Dağüm" uyansı-
nm dikkate alınmaması
üzerine 10 kişi gözaltma
alındı.
DEHAP Genel Başka-
nı Mehmet Abbasoğlu,
Şırnak'ın Silopi ilçe bi-
nası önünde yaptığı ko-
nuşmada, 15 yıl önce Ha-
lepçe'de binlerce insanın
yaşamını yitirmesine baş-
ta Birleşmiş Milletler ol-
mak üzere tüm dünya ka-
muoyunun tepkisiz kaldı-
ğmı belirtti. 15 yıl aradan
sonra yeniden savaş süre-
ci yaşandığını ifade eden
Abbasoğlu, "Kıynnasessiz
kalanlar, bugün «lah.sıy-
landırma bahanesiyle sa-
vaşıdayatmaktadniar. Or-
tadoğu'nun diktatörlere
değil. demokratik rejim-
lere ihtiyacı vardır" dıye
konuştu.
DEHAP Hakkari,Ada-
na ve Şanlıurfa ıl örgütle-
rinin düzenlediği miting
ve basm açıklamalannda
da "Yeni Halepçeler iste-
miyoruz" denilerek ABD
protesto edildi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.com
RlizTokcan'ın "arkası dönük kadın-
lar" tablolarından oluşan sergisindeki
34 resim, bir kadın duruşunu mu yan-
srtıyor? Bu tabtolann yapılmasına Rliz'in
nasıl karar verdiğine tanık olduğumdan
serginin benim için özel bir anlamı bu-
lunduğunu söyleyebilirim. Milli Reasü-
rans Sanat Galerisi'nin Teşvikiye'de bu-
lunan sergisine giderken, bu kadınlann
neden arkalarını döndüğünü yeniden
yorumlamaya çalıştım. Bu resimler, sü-
rekli ikinci sınrf yurttaş olmaya zortanan
kadınlann tepkisini mi ifade ediyordu?
Resim, şiir, roman gibi sanat dallann-
da, sanatçının ne demek istediğini çöz-
mek o kadar da kolay değil. Sanatçı
onu hangi koşullarda yaratır, izleyici bu-
nu böyle anlamak zorunda mıdır? Filiz,
bu tablolan bir kadın duyarlılığını dile
getirmek için mi yaratmıştı? Filiz, "Ka-
dın ya da erkek değil anlatmak istedi-
ğim. Kadınlanm birsembolgibi. Ben so-
rvnlan kadın aracılığıylayansrtmayı ken-
dime uygun buluyorum" diyor.
Filiz böyle düşünebilir. Acaba bu ser-
Filiz Tokcan'ın Sergisi
giyi izleyen kadınlar nasıl bir izlenim edi-
necekler? ömeğin kendi hayal kınklık-
lannı bu tablolarda görüyorlar mı? Be-
raber olduklan bir erkeğe karşı duygu-
larıyla mı yüzleşiyorlar? Yaşam boyu
sırtladıklan hayatın yüklerine arkalannı
mı dönüyorlar? Bu tablolara bakarken
kadını aşağı gören bir kültüre, bir baş-
kaldında bulunduklannı mı düşünüyor-
lar?
Yurtdışına gittiğimde, sanat galerile-
rini gezerken, kadın ressamlann tablo-
larnı aranm. Kadın ressamlann yasamöy-
külerini merak ederim. Kadınlann ge-
çen yüzyıllarda ayakta kalmak için na-
sıl bir mücadele yürüttüklerini öğren-
meye çalışınm. Kadın ve sanat arasın-
da, kadın ve yaratıcılık arasındaki bağı
anlamak isterim. Müzelerin duvarlann-
da kadın ressamlann imzalannı hep ara-
nm ama pek bulamam. Yıllarca sanatın
yalnızca erkeklerin tekelinde olmasının
insanlık açısından ne gibi sorunlar ya-
rattığını çözmeye çalışınm.
•••
Milli Reasürans Sanat Galerisi'nin kü-
ratörü Ameiie Edgü, FilizTokcan'ın tab-
lolannı ilk gördüğünde çok begenmiş-
ti. Çalışmalar, Filiz'le eşi Osman Tok-
can'ın yaşadığı Bodrum'un Gümüş-
lük'ünde başlayıp sürdü. Mülkiye'den
68'li arkadaşımız Osman Tokcan, Filiz'i
hep teşvik eder, ardından espriyi patla-
tırdı: Bakalım bu tablolardan benim
masraflar çıkacak mı?" Filiz'in bu ser-
giye hazırlanmasına en büyük desteği
Osman vermişti. Osman'ın 68'li arkadaş-
lan da tablolar hazırianırken çalışmala-
ra tanık olmuşlardı.
Serginin açılışı da bir 1968 Mülkiye'si-
ne yolculuk gibi oldu. Sergiye gelenler-
den Alp Orçun'u, Ziya Öztanı. Gaye
Köseoğlu'nu, Hasan Cemal'i, Melih
Aşık'ı, Haşmet Seymen'i, Fatoş Gü-
ney'i, Nimet Oğuztüzün'ü, Tuğrul Er-
yılmaz'ı, Oya Gürer'i, Zerrin Ediboğ-
lu'nu, Ferhan-Ahmet Babalıoğlu'nu
ve Rliz'e hocalık eden arkadaşım Ka-
sım Koçak'ı görünce yıllar öncesine
gittim.
•••
Rliz'in tablolanndaki kadınlarda aslın-
da bir kuşağın duygulannı, aşklannı, ha-
yal kınklıklannı, umutlannı, heyecanlan-
nı gördüm. Yıllann acılanndan ve kav-
galanndan süzülmüş kadın tepkilerini
anlamaya çalıştım. Filiz, resimleri ya-
parken hangi duygulan yaşamıştı: "Bu
ölümlü bir variıkolma gerçeğinin farkın-
da olmaktır. Bu gerçek, yerimizi daral-
tıyor, 0 zaman insan dönüp kendine
soruyor. Bu kuşattlmışlığı nasıl aşanm?
Işte o noktada anlama sığınıyor insan.
Hayatın anlamı üstüne düşünmek ve
onu yeniden kumıaktan başka hiçbir
yolkalmıyor. İnsan neyi, nasıl çizerse çiz-
sin, nasılbirrengin peşine dûşerse düş-
sün, sonuçta kendiyle hesaplaşmasının,
kendi gözleriyle baktığı variık sorunla-
nnın formunu anyor. Dünyaya tımakla-
nnı geçirdiği yeri anlamak ve anlatmak
istiyor. Duvariar, takıntılar, gölgeler, çık-
mazlar..."
Yaşam bir direniş. Türkiye gibi ülke-
lerde yaşamak daha da bir zor. Bu ül-
kede sanatçı olmak, ayakta kalabilmek,
yeni şeyleryaratabilmek için olağanüs-
tü bir dirence gerek var. Kadınlann ise
daha büyük bir gayret göstermesi ge-
rekir. Filiz, yaşama bir ressam olarak
başlamamtştı. Bu nedenle her şeye ye-
niden başlamak gibi uğraşıp didinip bu
tablolan ortaya çıkardı.
•••
Filiz Tokcan'ın sergisi, 12 Nisan'a ka-
dar açık. Bu güzel sergiyi bir kez daha
izleyeceğim.
NOT: Dünkûyazmda Sayın Sabri Ergül'Cın
adı Manısa mılletvekılı olarak anılmıştır. Doğ-
rvsu Izmir milletvekilı olacaktır.
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Yeni Kölelik..
"Kölelik patlayan biriş sahası ve kölelerin sayı-
sı gün geçtikçe artıyor. Birileri kölelerin sırtından
zengin oluyor. Işleri bittiğinde de kullandıklart bu
insanlan bir kenara fıhatıveriyorlar. Her şey büyük
kâriaria, küçük, ucuz hayatlann etrafında dönüyor.
Işte bunun adı 'yeni kölelik'f//: Yeni kölelikte; geç-
mişte kölelikten anladığımız biçimde, doğrudan in-
sanlann sahibi olunmuyor, onun yerine bütünüy-
le hâkimiyet altına alınıyor. Biraz daha fazla para
kazanmak uğruna, insanlar kullanılıp atılan aletle-
re dönüştürülüyoriar."
Kevin Bales, Ingiltere'de Surrey Üniversitesi
Sosyoloji Profesörü ve dünyanın sayılı kölelik uz-
manlanndan. Bütün dünyada "yeni kölelik" olgu-
sunu inceliyor, insanlara dünyanın görünmeyen
bir yüzünü gösteriyor. Kitabı dilimize Pınar öğünç
çevirmiş, Çitlembik Yayınları'ndan yayımlanmış.
Prof. Bales, dolaylı sömürüden değil, doğrudan kö-
le kılınmış insanlardan söz ediyor. Boğaz tokluğu-
na çalıştırılan ev hizmetlileri, sefalet ücretiyle ça-
lıştınlan çocuklar, maliyeti düşüren ucuz emekçi-
ler, çocuk fahişeler... Hepsi de eski köle ticaretinin
yerini alan "yenikölelik" kurbanlan. Eski kölelik dü-
zeninde kölenin sahibi ondan sorumluydu, "yeni
kölelik düzeni"nde hiçbir sorumluluk yok, "yeni
köleler" kullanılıp atılıyorlar. Uygar denilen ülkele-
rin insanlan da bu kölelenn ürettiği giysıleri giyiyor,
mücevherieri takıyor, halılann üzerinde yürüyoüar.
Bu kitabın okunmasını önemle öneriyorum. Okun-
masını, tartışılmasını ve yaygınlaştınlmasını.
İnsanlan köleleştiren düzenin önemli bir çözüm-
lemesi (analizi), ürünlerin ticari pazarlanmasında
"marka olma"nın önemini irdeleyen "No LOGO"
adlı yapıtta yer alıyor. Bilgi Yayınevi tarafından ya-
yımlanan bu kitabında Naomi Klein, ürünlerin na-
sıl markalandığını, bu yolla ürünün bir gereksinme
olmaktan çıkanlıp bir kimliğe, bir kişiliğe, cinsel bir
çekiciliğe, insana katılan birdeğere dönüştürüldü-
ğünü anlatıyor. Bu tuzakçı yöntemle insanlann na-
sıl sürüleştiği anlaşılıyor ve kitap küreselleşme kar-
şıtlannın bayrağı oluyor. "Medyanın markalanma-
sı" bölümünde yer alan şu söz dikkati çekiyor:
"Tüm prodüktörlere 'sponsoriu film' yayımlama-
malan için yalvanyorvm. Reklamı insanlann gırt-
laklanna, kulaklarına, gözlerine zoria tıkarsanız
uzun vadede işinizi yok edecek kadar içerieme-
lerine yol açarsınız." Universal Pictures'dan Carl
Laemmle, bu sözleri 1931 yılında söylüyor, bugün
ise bizim medyamızda da reklamsız hiçbir yayın -
neredeyse- görülmüyor. Her yayın birden çok açık
ve örtük reklamla gerçekleşıyor. Yayınlarda görü-
len içecekler, içkiler, araba markalan bılinerek ya-
pılan başanlı reklam kampanyalanyla düzenleni-
yor. İnsanlar neyi neden yaptıklannı düşünemeye-
cek kadar sersemletiliyor ve sürü halinde güdülü-
yortar.
Leslie üpton bir bilim insanı. "Uygariığın Ah-
laki Bunalımlan"na dikkatimizi çekiyor. "msanla-
nn düş gücünü daha yüksekahlaki değerierin ta-
rafında tutmak, gelecek yüzyılın birinci görevidir.
Bundan kuşkunuz varsa, yalnızca bir an için, tü-
rümüzün önüne çıkan ve çözüm bekleyen sorun-
lan anımsayın. Yaşam standardı ve niteliği açısın-
dan çoğunluğu azınlıktan ayıran korkunç uçuru-
mu kapatmak, yoksulluğu, yetersiz beslenmeyi, bil-
gisizliği ve hastalıklan yeryüzünden silmek, sa-
vaşlan önlemek, hem düşüncelerde hem de kül-
türel motiflerde çeşitliliğe hoşgörüyle bakmayı
benimsemek; çocuklarımızı büyüdüklerinde daha
fazla özgecıl ve daha az kendi çıkanna düşkün ola-
cak biçimde eğitmek; herkesi insan onuruna ya-
raşır şekilde eşit tutmak ve ona göre davranmak,
yaşama Schweitzer7n ifade ettiği gibi saygı duy-
mak; nüfus artışını ve yeryüzü kaynaklannın boşa
harcanmasını sınıriamak; ruhu neşe ve mutluluk-
la dolduracak sanat eserieri yaratmak, bu görev-
lerşimdiyetişen neslin önüne çıkan fırsatlarveyü-
kümlülüklerdir." Yapıt, Türkiye Iş Bankası Kültür Ya-
yınlan tarafından yayımlanmıştır.
Bütün bu yapıtlarda ortaya konan gerçekler, in-
sanlann büyük parasal güçler tarafından nasıl gü-
düldüğünü ortaya koyuyor. Kendi gereksinimleri-
ni düşünemeyecek kadar zihinsel bombardımana
uğratılan, düşünce yetileri sislendirilmiş, güdülen
doğrultuda yürüyen başkalanyla birlikte gerekeni
yaptığına inandınlmış krtleler içinde bulunduklan fe-
laketi neden göremiyortar? Bu durum öylesine or-
ganize bir güdülemedir ki, insanlar savaşların hak-
lı ve doğru olduğuna inandınlabilmektedir. Kendi
çıkariarınayabancılaştınlmış kitlelerdoğrunun ne-
rede olduğunu anlayamaz duruma getirilmiştir. El-
bette, bilinçlenmek için hiçbir çaba göstermeyen,
hatta bu çabayı göstenneyi gereksiz bulan ve red-
deden insanlann neyi hak ettiği de ayn bir soru-
dur.
Şimdi her şeyin yeniden düşünülmesinin zama-
nıdır.
Belki de insanlığın neyi kaybettiğini ve neden kay-
bettiğini düşünmesinin zamanı gelmiştir. Bu kitap-
lann yazarianna, yayımcılanna ve çevirmenlerine
şükran borçlu olduğumuzu düşünüyorum.
Yargıtay Başkanı özkaya-.
DGM'leri kaldırma
zamanı geldi
ANKARA(ANKA)-
Yargıtay Başkam Eras-
lan Ozkaj'a, AİHM'nin
Abdullah Öcalan kara-
nnın Avrupa'nm çifte
standardını gösterdiği-
ni belirtirken "Ama bi-
zim de DGM'leri öteki
mahkemdere dahfl edip
ağır ceza mahkemderi-
ni de terör suçlan bakı-
mından ihtisaslaşnrma-
mızın zamanı geldi ar-
nk" diye konuştu.
Özkaya, "Avrupa bu
Öcalan davasında çifte
standart u>gulu>or. Bu-
nu hukukun başı olarak
maalesef söylemek zo-
rundavun" dedi. Öca-
lan'ın özel mahkeme-
de yargılandığı sapta-
masınm bir dereceye ka-
dar haklı olabileceğmı
ifade eden Özkaya,
"Oysa DGM'ler öteki
mahkemeler kadar ba-
ğunsız ve teminatn. As-
ker üye de bünyeden ç>
kanldıktan sonra arnk
DGM'ler diğer ağır ce-
za mahkemelerinden
farklı uygulama yapan
birmahkemedurumun-
dan çıkn" dıye konuş-
tu. Özkaya sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Ama bizim de
DGM'leri öteki mabJke-
melere dahil edip ağır
ceza mahkemelerini de
terör suçlan bakımın-
dan ihtisaslaşûrmamı-
zuı zamanı geldi arnk.
Ağırceza mahkemeleri-
ni de ihtisas mahkeme-
si olarak görevlendir-
mek lazutı."