25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 2003 PAZARTESİ HABERLER 16 Mart ve Halepçe katliamlannm yıldönümünde banş çağnsı yapanlan polis dövdü Yom Halepçe'lerolmasın• Istanbul'da Beyazıt Meydanı'nda sivil toplum kuruluşlanyla öğrenci demeklerinin düzenlediği gösteri sonrasında dağılanlara müdahale eden polis yaklaşık 100 kişiyi döverek gözaltma aldı. Diyarbakır'da da 10 kişi gözaltma alındı. Haber Merkezi - Irak Halepçe kat- liamı Türkıye genelinde düzenlenen ey- lemlerleanıldı. 16Martkatlıamınında protesto edildiğı Istanbul'da Beyazıt Meydanı'nda sivil toplum kuruluşla- nyla öğrenci derneklerinin düzenledi- ği gösten sonrasında dağılanlara mü- dahale eden polis yaklaşık 100 kişiyi döverek gözaltma aldı. Diyarbakır'da da 10 kişi gözaltma alındı. 16-17 Mart 1988 'de Irak ordusunun Birkaç dakikada 6 bin kişi ölmüştü tstanbul Haber Servisi - Îran-Irak savaşının sona erdiği günlerde 16 Mart 1988'de Halepçe, Duceyde ve tnap'ta Kürt peşmergelerle çatışan Irak ordusuna bağlı uçak ve helikopterler sivil halkın üzerine hardal gazı attı. Yaklaşık 6 bin kişi birkaç dakika içinde zehirlenerek yaşamını yitirdi. Binlerce kişinin kalıcı sakatlıklara yakalandığı katliamdan birkaç yıl sonra 1991 nisanında Irak ordusunun yeniden kimyasal silan kullanacağından korkan yüzbinlerce Kürt, Türkiye-Irak sınınnda büyük bir dram yaşadı. kimyasal gaz kullanması sonucu 6 bin kişinin öldüğü Halepçe katliamının 15., 16 Mart 1978'de Istanbul Üniver- sıtesı öğrencilerine silahlı ve bomba- lı saldın sonucu 7 kişinin öldürülme- sinın 25. yıldönümü nedemyle bazı sivil toplum kuruluşlan ve öğrenci dernekleri Beyazıt Meydanı'nda pro- testo göstensi düzenledi Geniş güvenlik önlemleri altında Beyazıt Meydanı'nda öğle saatlenn- de toplanmaya başlayan, "Emperya- üzme, tecride, faşizme karşı btrleşe- tim", "Halepçe kaaHerini unutmadık'', "Halepçe'nin celladan yeni idamlar peşinde, savaş yeni Halepçe'lerin zemi- nidir" pankart ve dövizlerini taşıyan göstencıler, "Beyazıt ve Halepçe kat- liamlannı unutmadık", "Katil ABD, işbiıükçi AKP", "Yaşasın halklann kardeşliği", "ABD askeri olmayaca- ğız", "Yeni Halepçeler istemiyoruz" sloganlan attılar. Topluluk adına ya- pılan basm açıklamasında, ABD'nin Irak'a saldın planının emperyalist amaçlanna dıkkat çekılerek "Savaşuı gerçek yüzü Halepçe kaüiamıv la göz- ler önüne serümiştir yeni Halepçe'ler istemiyoruz" demldı. Güvenlik güçlen basın açıklaması- nın ardından sloganlar atarak Vezne- ciler yönünde dağılmaya başlayan top- luluğa müdahale ettı. Göstencileri fe- ÎPÖNCÜGENÇLÎK: Atatürk'ün seslenişini yerinegetiririzİSKENDERUN / ADAPAZARI (Cumhuriyet) - Iskenderun Limanı'nda ABD askeri yığınağını protesto eden Işçi Partisi (ÎP) Gençlik Kollan Öncü Gençlik, Amerikan bayrağı yaktı. Adapazan'nda da savaşı protesto etmek isteyen DEHAP'lılara müdahale eden polis 6 kişiyi gözaltma aldı. Adana'dan Iskenderun'a gelen yaklaşık 400 Öncü Gençlik üyesi, E-95 karayolu üzenndeki Iskenderun Limanı yakınlannda araçlanndan indi. 500 metre yürüdükten sonra liman B Kapısı önünde açıklama yapmak isteyen grup, polis tarafindan engellendi. Bunun üzenne C kapısına geçerek burada basın açıklaması yapan Oncü Gençlik üyeleri, daha sonra Amerikan bayrağı yaktı. "Iskenderun Yankee'ye mezar olacak", "Ya istiklalyaölünT tstanbul'da basm açıHamas A.dapazarı Gar Meydanı 'nda Irak'a yapılacak savaşı protesto etmek için toplanan DEHAP'lılardanö kişi Abdullah Öcalan lehine slogan attıkları gerekçesiyle gözaltma alındı. 'Uyanmilletişgal gefiyor", "Atatürk'ün gençnği görev başmda" sloganlan atan grup, Gençlik Marşı'nı okuduktan sonra Öncü Gençlik Genel Başkanı Tugay Şen şöyle konuştu: "Atatürkbu ülkedennasıl İngiliz, Yunan empetyanzmini kovduysa, Türkiye halkı da Amerikan emperyabzmhü kovacakür. Bizfer, Atatürk'ün Bursa Nutku ve Gençhğe Hitabesi'nde gençlere seslenişini yerine getireceğiz. Buradan Iskendenın Limanı'ndaki katil Amerikan askerkrine sesleniyoruz. tsüklal Savaşı'nı veren Atatürk'ün gençliği olarak Nutuk'ta beürttiği gjbi bu ülkenin bağımsızhğı tehlikeye girdiğinde gereğini yapacağız." Ardından îskenderun Atatürk Anıtına çelenk koyan ve Istiklal Marşı okuyan Öncü Gençlik üyeleri, kent merkezine yürümelerine izin verilmemesi üzerine limandan aynldılar. Adapazan Gar Meydanı'nda Irak'ta yaşanacak savaşı protesto etmek için 50 DEHAP'lı toplandı. Basın açıklaması sırasında Kürtçe pankartlar açılarak sloganlar atılması üzerine güvenlik güçlen gruba müdahale etti. Emniyet Müdürü Mustafa Aydm. Abdullah Öcalan lehine slogan attıklan belirlenen 6 kişinin gözaltma ahndığını açıkladı. Doğa Savaşçılan, ABD'nin olası Irak saldınsını protesto etti Bush'a 'anti-yefleııme yastığı' tstanbul Haber Servisi - Doğa Savaşçılan Çevre Örgütü, olası Irak saldınsını, ABD Başkanı George Bush'a "Anti-Yeüenme Yasûğı" göndererek protesto etti. Ortaköy Sahili'nde gerçekleştirilen eylem- de açıklama yapan örgütun Başka- nı ZaferMuratÇetintaş,geçen gün- lerde ABD'de piyasaya bağırsak gazı sorununu çözen "Gasbgon" adlı bir anti-yellenme yastiğı sürül- düğünü anımsattı. Kendi üısanlannm rahatını bu kadar çok düşünen Bush'un başka bir ülkenin insanlanna saldırmayı planladığını ifade eden Çetüıtaş, "Bush'a kendi üretimimiz olan bu yasüğı posta yoluflegöndereceğiz. Belki bu yastığı kullanarak rahat- lar da sakhndan vazgeçer* dedi. Çetintaş, Bush'unbeyninde silah ve petrolden başka bir şeye yer olma- dığını belirterek Irak'a yapılacak sa- vaşın çevreye de büyük zarar ve- receğine dikkat çektı. Bush maske- leri, "Gasbgon Anti-Yeflenme Yas- üğı'' ve çeşitli dillerde "SavaşaHa- yır" yazılı pankart taşıyan Doğa savaşçılan, eylemin ardından olay- sız dağıldı. ci şekilde döven polis, kaçanlan Kum- kapı, Çemberlitaş'a kadar kovaladı. Bazı göstericilerin taş attığı olaylarda yaklaşık 100 kişi gözaltma alındı. IHD ıle Ankara Savaş Karşıtı Plat- form tarafından dün Yüksel Cadde- si'nde bulunan Insan Haklan Anıtı önünde düzenlenen etkınlıkte de kır- mızı karanfiller taşıyan topluluk, Ha- lepçe katliamının fotoğraflan ıle sa- vaşın acımasız yüzüne dıkkat çekti. tHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül, konuşmasına 16 Mart 1978"de Istan- bul Ümversitesı önünde katledilen 7 öğrenciyi anarak başladı. Katlıamın ar- dından açılan davalarda yargılanan sa- nıklann teker teker beraat ettıklerini ammsatrı. Öndül, 1992 yılında yeni tanıklann bulunmasıyla 1995 yılında açılan davanın sonuçlandınlamaması- nın da anayasasında "hukuk devieti'' yazan bir ülke için utanç verici oldu- ğunu söyledı. Halepçe katliamını an- latan ve bıyolojik silahla- ra yönelik ilk çalışmalann ABD tarafından başlatıl- dığına dikkat çeken Öndül, Irak'a bu sılahlann da yı- ne ABD tarafından veril- diğinı vurguladı. Halepçe'de öldürülen- lerin masum insanlar ol- duğuna dıkkat çeken Ön- dül, "Savaşa karşı oluşu- muz, Saddam yönetimi- nin suçJanm unuttuğıunuz ve bağışladığunız anlamı- na geunemektedir. Ya da burada Saddam yönetimi- ni suçluyor oluşumuz ABD'nin savaş planlannı onayladığıııuz anlamına da gelnıemektedir" dedi. Biyolojik, kimyasal ve nüîdeer silahlann asıl ta- şıyıcısının ABD olduğu- nu anlatan İHD Genel Başkanı, "MDyonlarca si- vil insanm ölümünü göze alan zihniyet, Saddam zib- niyetinden pek de farklı değüdir" dıye konuştu. Halepçe katliamını pro- testo etmek amacıyla Di- yarbakır'daki Koşuyolu Parkı içerisindeki tnsan Haklan Amtı önünde ba- sın açıklaması yapmak is- teyen Demokrasi Platfor- mu üyelerine izin veril- medi. "Dağüm" uyansı- nm dikkate alınmaması üzerine 10 kişi gözaltma alındı. DEHAP Genel Başka- nı Mehmet Abbasoğlu, Şırnak'ın Silopi ilçe bi- nası önünde yaptığı ko- nuşmada, 15 yıl önce Ha- lepçe'de binlerce insanın yaşamını yitirmesine baş- ta Birleşmiş Milletler ol- mak üzere tüm dünya ka- muoyunun tepkisiz kaldı- ğmı belirtti. 15 yıl aradan sonra yeniden savaş süre- ci yaşandığını ifade eden Abbasoğlu, "Kıynnasessiz kalanlar, bugün «lah.sıy- landırma bahanesiyle sa- vaşıdayatmaktadniar. Or- tadoğu'nun diktatörlere değil. demokratik rejim- lere ihtiyacı vardır" dıye konuştu. DEHAP Hakkari,Ada- na ve Şanlıurfa ıl örgütle- rinin düzenlediği miting ve basm açıklamalannda da "Yeni Halepçeler iste- miyoruz" denilerek ABD protesto edildi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.com RlizTokcan'ın "arkası dönük kadın- lar" tablolarından oluşan sergisindeki 34 resim, bir kadın duruşunu mu yan- srtıyor? Bu tabtolann yapılmasına Rliz'in nasıl karar verdiğine tanık olduğumdan serginin benim için özel bir anlamı bu- lunduğunu söyleyebilirim. Milli Reasü- rans Sanat Galerisi'nin Teşvikiye'de bu- lunan sergisine giderken, bu kadınlann neden arkalarını döndüğünü yeniden yorumlamaya çalıştım. Bu resimler, sü- rekli ikinci sınrf yurttaş olmaya zortanan kadınlann tepkisini mi ifade ediyordu? Resim, şiir, roman gibi sanat dallann- da, sanatçının ne demek istediğini çöz- mek o kadar da kolay değil. Sanatçı onu hangi koşullarda yaratır, izleyici bu- nu böyle anlamak zorunda mıdır? Filiz, bu tablolan bir kadın duyarlılığını dile getirmek için mi yaratmıştı? Filiz, "Ka- dın ya da erkek değil anlatmak istedi- ğim. Kadınlanm birsembolgibi. Ben so- rvnlan kadın aracılığıylayansrtmayı ken- dime uygun buluyorum" diyor. Filiz böyle düşünebilir. Acaba bu ser- Filiz Tokcan'ın Sergisi giyi izleyen kadınlar nasıl bir izlenim edi- necekler? ömeğin kendi hayal kınklık- lannı bu tablolarda görüyorlar mı? Be- raber olduklan bir erkeğe karşı duygu- larıyla mı yüzleşiyorlar? Yaşam boyu sırtladıklan hayatın yüklerine arkalannı mı dönüyorlar? Bu tablolara bakarken kadını aşağı gören bir kültüre, bir baş- kaldında bulunduklannı mı düşünüyor- lar? Yurtdışına gittiğimde, sanat galerile- rini gezerken, kadın ressamlann tablo- larnı aranm. Kadın ressamlann yasamöy- külerini merak ederim. Kadınlann ge- çen yüzyıllarda ayakta kalmak için na- sıl bir mücadele yürüttüklerini öğren- meye çalışınm. Kadın ve sanat arasın- da, kadın ve yaratıcılık arasındaki bağı anlamak isterim. Müzelerin duvarlann- da kadın ressamlann imzalannı hep ara- nm ama pek bulamam. Yıllarca sanatın yalnızca erkeklerin tekelinde olmasının insanlık açısından ne gibi sorunlar ya- rattığını çözmeye çalışınm. ••• Milli Reasürans Sanat Galerisi'nin kü- ratörü Ameiie Edgü, FilizTokcan'ın tab- lolannı ilk gördüğünde çok begenmiş- ti. Çalışmalar, Filiz'le eşi Osman Tok- can'ın yaşadığı Bodrum'un Gümüş- lük'ünde başlayıp sürdü. Mülkiye'den 68'li arkadaşımız Osman Tokcan, Filiz'i hep teşvik eder, ardından espriyi patla- tırdı: Bakalım bu tablolardan benim masraflar çıkacak mı?" Filiz'in bu ser- giye hazırlanmasına en büyük desteği Osman vermişti. Osman'ın 68'li arkadaş- lan da tablolar hazırianırken çalışmala- ra tanık olmuşlardı. Serginin açılışı da bir 1968 Mülkiye'si- ne yolculuk gibi oldu. Sergiye gelenler- den Alp Orçun'u, Ziya Öztanı. Gaye Köseoğlu'nu, Hasan Cemal'i, Melih Aşık'ı, Haşmet Seymen'i, Fatoş Gü- ney'i, Nimet Oğuztüzün'ü, Tuğrul Er- yılmaz'ı, Oya Gürer'i, Zerrin Ediboğ- lu'nu, Ferhan-Ahmet Babalıoğlu'nu ve Rliz'e hocalık eden arkadaşım Ka- sım Koçak'ı görünce yıllar öncesine gittim. ••• Rliz'in tablolanndaki kadınlarda aslın- da bir kuşağın duygulannı, aşklannı, ha- yal kınklıklannı, umutlannı, heyecanlan- nı gördüm. Yıllann acılanndan ve kav- galanndan süzülmüş kadın tepkilerini anlamaya çalıştım. Filiz, resimleri ya- parken hangi duygulan yaşamıştı: "Bu ölümlü bir variıkolma gerçeğinin farkın- da olmaktır. Bu gerçek, yerimizi daral- tıyor, 0 zaman insan dönüp kendine soruyor. Bu kuşattlmışlığı nasıl aşanm? Işte o noktada anlama sığınıyor insan. Hayatın anlamı üstüne düşünmek ve onu yeniden kumıaktan başka hiçbir yolkalmıyor. İnsan neyi, nasıl çizerse çiz- sin, nasılbirrengin peşine dûşerse düş- sün, sonuçta kendiyle hesaplaşmasının, kendi gözleriyle baktığı variık sorunla- nnın formunu anyor. Dünyaya tımakla- nnı geçirdiği yeri anlamak ve anlatmak istiyor. Duvariar, takıntılar, gölgeler, çık- mazlar..." Yaşam bir direniş. Türkiye gibi ülke- lerde yaşamak daha da bir zor. Bu ül- kede sanatçı olmak, ayakta kalabilmek, yeni şeyleryaratabilmek için olağanüs- tü bir dirence gerek var. Kadınlann ise daha büyük bir gayret göstermesi ge- rekir. Filiz, yaşama bir ressam olarak başlamamtştı. Bu nedenle her şeye ye- niden başlamak gibi uğraşıp didinip bu tablolan ortaya çıkardı. ••• Filiz Tokcan'ın sergisi, 12 Nisan'a ka- dar açık. Bu güzel sergiyi bir kez daha izleyeceğim. NOT: Dünkûyazmda Sayın Sabri Ergül'Cın adı Manısa mılletvekılı olarak anılmıştır. Doğ- rvsu Izmir milletvekilı olacaktır. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Yeni Kölelik.. "Kölelik patlayan biriş sahası ve kölelerin sayı- sı gün geçtikçe artıyor. Birileri kölelerin sırtından zengin oluyor. Işleri bittiğinde de kullandıklart bu insanlan bir kenara fıhatıveriyorlar. Her şey büyük kâriaria, küçük, ucuz hayatlann etrafında dönüyor. Işte bunun adı 'yeni kölelik'f//: Yeni kölelikte; geç- mişte kölelikten anladığımız biçimde, doğrudan in- sanlann sahibi olunmuyor, onun yerine bütünüy- le hâkimiyet altına alınıyor. Biraz daha fazla para kazanmak uğruna, insanlar kullanılıp atılan aletle- re dönüştürülüyoriar." Kevin Bales, Ingiltere'de Surrey Üniversitesi Sosyoloji Profesörü ve dünyanın sayılı kölelik uz- manlanndan. Bütün dünyada "yeni kölelik" olgu- sunu inceliyor, insanlara dünyanın görünmeyen bir yüzünü gösteriyor. Kitabı dilimize Pınar öğünç çevirmiş, Çitlembik Yayınları'ndan yayımlanmış. Prof. Bales, dolaylı sömürüden değil, doğrudan kö- le kılınmış insanlardan söz ediyor. Boğaz tokluğu- na çalıştırılan ev hizmetlileri, sefalet ücretiyle ça- lıştınlan çocuklar, maliyeti düşüren ucuz emekçi- ler, çocuk fahişeler... Hepsi de eski köle ticaretinin yerini alan "yenikölelik" kurbanlan. Eski kölelik dü- zeninde kölenin sahibi ondan sorumluydu, "yeni kölelik düzeni"nde hiçbir sorumluluk yok, "yeni köleler" kullanılıp atılıyorlar. Uygar denilen ülkele- rin insanlan da bu kölelenn ürettiği giysıleri giyiyor, mücevherieri takıyor, halılann üzerinde yürüyoüar. Bu kitabın okunmasını önemle öneriyorum. Okun- masını, tartışılmasını ve yaygınlaştınlmasını. İnsanlan köleleştiren düzenin önemli bir çözüm- lemesi (analizi), ürünlerin ticari pazarlanmasında "marka olma"nın önemini irdeleyen "No LOGO" adlı yapıtta yer alıyor. Bilgi Yayınevi tarafından ya- yımlanan bu kitabında Naomi Klein, ürünlerin na- sıl markalandığını, bu yolla ürünün bir gereksinme olmaktan çıkanlıp bir kimliğe, bir kişiliğe, cinsel bir çekiciliğe, insana katılan birdeğere dönüştürüldü- ğünü anlatıyor. Bu tuzakçı yöntemle insanlann na- sıl sürüleştiği anlaşılıyor ve kitap küreselleşme kar- şıtlannın bayrağı oluyor. "Medyanın markalanma- sı" bölümünde yer alan şu söz dikkati çekiyor: "Tüm prodüktörlere 'sponsoriu film' yayımlama- malan için yalvanyorvm. Reklamı insanlann gırt- laklanna, kulaklarına, gözlerine zoria tıkarsanız uzun vadede işinizi yok edecek kadar içerieme- lerine yol açarsınız." Universal Pictures'dan Carl Laemmle, bu sözleri 1931 yılında söylüyor, bugün ise bizim medyamızda da reklamsız hiçbir yayın - neredeyse- görülmüyor. Her yayın birden çok açık ve örtük reklamla gerçekleşıyor. Yayınlarda görü- len içecekler, içkiler, araba markalan bılinerek ya- pılan başanlı reklam kampanyalanyla düzenleni- yor. İnsanlar neyi neden yaptıklannı düşünemeye- cek kadar sersemletiliyor ve sürü halinde güdülü- yortar. Leslie üpton bir bilim insanı. "Uygariığın Ah- laki Bunalımlan"na dikkatimizi çekiyor. "msanla- nn düş gücünü daha yüksekahlaki değerierin ta- rafında tutmak, gelecek yüzyılın birinci görevidir. Bundan kuşkunuz varsa, yalnızca bir an için, tü- rümüzün önüne çıkan ve çözüm bekleyen sorun- lan anımsayın. Yaşam standardı ve niteliği açısın- dan çoğunluğu azınlıktan ayıran korkunç uçuru- mu kapatmak, yoksulluğu, yetersiz beslenmeyi, bil- gisizliği ve hastalıklan yeryüzünden silmek, sa- vaşlan önlemek, hem düşüncelerde hem de kül- türel motiflerde çeşitliliğe hoşgörüyle bakmayı benimsemek; çocuklarımızı büyüdüklerinde daha fazla özgecıl ve daha az kendi çıkanna düşkün ola- cak biçimde eğitmek; herkesi insan onuruna ya- raşır şekilde eşit tutmak ve ona göre davranmak, yaşama Schweitzer7n ifade ettiği gibi saygı duy- mak; nüfus artışını ve yeryüzü kaynaklannın boşa harcanmasını sınıriamak; ruhu neşe ve mutluluk- la dolduracak sanat eserieri yaratmak, bu görev- lerşimdiyetişen neslin önüne çıkan fırsatlarveyü- kümlülüklerdir." Yapıt, Türkiye Iş Bankası Kültür Ya- yınlan tarafından yayımlanmıştır. Bütün bu yapıtlarda ortaya konan gerçekler, in- sanlann büyük parasal güçler tarafından nasıl gü- düldüğünü ortaya koyuyor. Kendi gereksinimleri- ni düşünemeyecek kadar zihinsel bombardımana uğratılan, düşünce yetileri sislendirilmiş, güdülen doğrultuda yürüyen başkalanyla birlikte gerekeni yaptığına inandınlmış krtleler içinde bulunduklan fe- laketi neden göremiyortar? Bu durum öylesine or- ganize bir güdülemedir ki, insanlar savaşların hak- lı ve doğru olduğuna inandınlabilmektedir. Kendi çıkariarınayabancılaştınlmış kitlelerdoğrunun ne- rede olduğunu anlayamaz duruma getirilmiştir. El- bette, bilinçlenmek için hiçbir çaba göstermeyen, hatta bu çabayı göstenneyi gereksiz bulan ve red- deden insanlann neyi hak ettiği de ayn bir soru- dur. Şimdi her şeyin yeniden düşünülmesinin zama- nıdır. Belki de insanlığın neyi kaybettiğini ve neden kay- bettiğini düşünmesinin zamanı gelmiştir. Bu kitap- lann yazarianna, yayımcılanna ve çevirmenlerine şükran borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Yargıtay Başkanı özkaya-. DGM'leri kaldırma zamanı geldi ANKARA(ANKA)- Yargıtay Başkam Eras- lan Ozkaj'a, AİHM'nin Abdullah Öcalan kara- nnın Avrupa'nm çifte standardını gösterdiği- ni belirtirken "Ama bi- zim de DGM'leri öteki mahkemdere dahfl edip ağır ceza mahkemderi- ni de terör suçlan bakı- mından ihtisaslaşnrma- mızın zamanı geldi ar- nk" diye konuştu. Özkaya, "Avrupa bu Öcalan davasında çifte standart u>gulu>or. Bu- nu hukukun başı olarak maalesef söylemek zo- rundavun" dedi. Öca- lan'ın özel mahkeme- de yargılandığı sapta- masınm bir dereceye ka- dar haklı olabileceğmı ifade eden Özkaya, "Oysa DGM'ler öteki mahkemeler kadar ba- ğunsız ve teminatn. As- ker üye de bünyeden ç> kanldıktan sonra arnk DGM'ler diğer ağır ce- za mahkemelerinden farklı uygulama yapan birmahkemedurumun- dan çıkn" dıye konuş- tu. Özkaya sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama bizim de DGM'leri öteki mabJke- melere dahil edip ağır ceza mahkemelerini de terör suçlan bakımın- dan ihtisaslaşûrmamı- zuı zamanı geldi arnk. Ağırceza mahkemeleri- ni de ihtisas mahkeme- si olarak görevlendir- mek lazutı."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear