25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16ŞUBAT 2003PA2AR 8 HABERLERIN DEVAMI GUNCEL CUNEYT ARCAYUREK B Baştarafi 1. Sayfada br an önce kaçmaya çabalıyor. Dişşlen Bakanı Yaşar Yakış'la Devlet Bakanı Ali Babacan'ı ABD'ye göndeımemizin nedeni de nere- deyse ıçinden çıkılmaz bir hal aldı. Mecyadaki yalanlanmayan yayınlara göre, her iki bakanABD'yle bırtürlü uzlaşamadığımız savaş zarar- lanmc üzennde son pazartığı yapmak; Amerika'nın önerdği yaklaşık 5 milyar dolann en az 20 mılyara çı- <anlmasını sağlamak için yola çıktılar. Oysa, gezinin asıl amacı Dışişleri Bakanı Yaşar Ya- <ış'ın Başkan Bush'la görüşmesınden sonra yaptığı açıklamaya göre, meğer bakın neymış: AçıMamanın binnci cümlesı gezinin bılinen amacı- nı ters/üz etti: Bakan, "Ekonomik destek konusu bi- zim asi uğraşımız değil" diyor. Ta Amerika'lara alelacele ziyaretın gerçek nedeni- ni şu iki cümleyle anlatıyor: Bakana göre, ekonomik destek "bizim için ikincil önemde". Onemlı olan ıse "işbiriiği" imış ve "bu işbir- iiği de /ar"mış! • • • Gerçek böyle mi değıl mı? Elbette değil. İki bakan ekonomik dayatmalara öncelik ve ivedi- lık veriyor, sonra tezkere diyor. Ekonomınin 'e'sine değinmeden Başkan Bush 18 Şubat'ta tezkere de tezkere dıye bastınyor. Bekleme- dikleri bu durum karşısında iki bakan -tabıi- apışıp ka- lıyor. Türkıye'nin sıkıntılan Başkan Bush'a vız geliyor. Körfez Savaşı'ndaki sözlü vaatlerin yenne getınlme- mesinden kaynaklanan 100 milyar dolarlık zarar, sa- vaşatoplumdakitepkilerBayBaşkan'ınumurundabi- le değiL Sadece bencil ulusal yararlannı dayatmalar- la yaşama geçırmenın peşinde. Asken planlanmı yaptım, 18 Şubat'ta TBMM tez- kereyı kabul etmelı, diye bastınyor. Yoksa? Başka yollardan askerlerini Kuzey Irak'a göndereceğıni söylerken planlannı zora sokan stra- tejikortağınmtutumunun "hesabını -birkovboy neza- ketıyle- sonradan göreceğini" duyumsatıyor. Oysa, Bakan Yakış, Başbakan'ın telefondaki söy- lemlerinden edındiği izlenımlerie konuşuyor. Ekono- mik yardımların mutabakat zaptına bağlanamazsa tezkerenin zora gireceginı Başkan Bush'a kabul etti- remiyor. Başbakan'a Izmir'deki milli maçta 30 bin kişinin, üs- telik bir kışkırtma, organızasyon olmadan "savaşa ha- yır" dıye haykırması; Bush'a hiçbir şey ifade etmiyor. 0, aynı söylemleri yineliyor 18 Şubat'ta asker bulun- durma tezkeresi TBMM'den geçmeli! Başbakan'dan alınan talimatla Bakan Yakış, diren- se ne olacak? "Elimizi, (tabii öncelikle AKP grubuna karşı hükümetin elini) güçlendihn." Hayır! Adamm gözü kararmış. Astığım astık, dedığim de- dik havasında. • • • Başbakan Güf zor durumda. Büyûk devletle iş tu- tarken dikkatlı olmamanın, sağlam strateji senaryola- n hazırlamamanın cezasını çekiyor. ABD kararının temyizi yok. Son merci Başkan Bush'tu; son noktayı gösterdi: Ya mart ayı başlarında başlaması olası Irak operas- yonunun planlanması açısından "önümüzdeki hafta" askerterimi konuşlandıracak tezkereyi 18 Şubat'ta TBMM'den geçirirsin, kuzey cephesini Türkiye'den açma planımı desteklersin... Ya da ABD için yollar, olanaklar tükenmez, masraf- lı olur şöyle olur böyle olun "altematifli biryol bulur" amma.. açıkça söylemez Bush, ne kı ikinci elden du- yumsatır. Neredeyse kırk katır mı, kırk satır mı deme- ye gelen bir üslupla iki bakanı uğurlar. İki bakandan gelinen noktayı öğrenen Başbakan Gül, kukumav kuşu! • • • Hükümet ya; toplumu, TBMM'yi (AKP grubunu) do- yuracak biçımde savaş zaraıianmızı önerilen rakamın üzerine çıkaracak, yazılı güvenceye bağlayacak.. ya da; "havada bulut 18 Şubat'ı unut!" diyecek. Diyebi- lecek mi? Washington'dan eli boş dönen hükümet, "olmakla olmamak" noktasında. Rahmetii Şinasi Nahit Berker'in böylesi durumlar- da söylediği gibı: "To be or not to be/Yok dibi." AL GÖZÜM SETREYLE / IŞIL ÖZGENTÜRK Ölüm Günleri Gelirken I BaştarafiArka Sayfada bir programa rastladım. NTV muhabiri dünyanın sözü geçen aydınlanyla, dünyamız ve Türkiye üstü- ne konuşuyordu. Ortasın- da açtığun için üç aydrn ki- şinin adlanru öğreneme- dim ama üçüncüyü hemen tanıdım Tank Ali, onu nasıl ta- nımam, kendi kuşağımın en yakışıkh ve en dobra ay- dınıydı o. Yaşlanmış ama yakışıklıhğından hiçbir şey yitirmemiş. Tank Ali, hiç sakınmadan Ameri- ka'nın artık dünyanın tek süper gücü olduğunu, bi- zim fazlasıyla Amerikan yanlısı olmaya başladıgı- mızı, bir anda yan yolda kalacağımızı söyledi. Hak- lıydı. NTV muhabiri de ona hak vermek zorunda kaldı. Ama bizim bir mazere- timiz vardı, IMF"ye olan borcumuz korkunç boyut- laıa ulaşmıştı, tek çaremiz büyük gücün dediklerinı yapmaktı. Işte o zaman, di- ğer iki aydın da söze girdi ve şöyle dedi- "Türkiye IMF politikalanna mec- bur olacak bir ülke değil. Ttrkiye bir Etiyopya de- ğiL" tşte bir can sıkıntısı da- ha Dünyanın en zengin ül- keierinden biri ol ve IM- F"ye saniye başı 670 dolar ö<İ! Gerçekten böyle bir iille yok! Genç ınsanlar ta- nı.orum, çocuk yapmak isfâmıyorlar; "Böyle bir ülkede çocuk yapmak ci- aayettir" diyorlar. Haklı- laı. çünkü doğacak her ço- cxk, daha ilk soluğunda IMF borçlusu olacak! Haklılar, bunu bayram ginlen içinde kızımı ve danadımı Hamburg'a yol- cu ederken daha çok anla- dım. Daha iyi bir iş ve ya- şam bulmak için gıttiler. Burada kök salmak için, ideallerini gerçekleştırmek için bir yıl boyunca verdik- leri mücadeleye bizzat ta- nık oldum. Çok fazla hayal kınklığına uğradılar, çok çırpındılar ama sonunda kendi değerlerini ve ideal- lerini karşılayan bir başka toprağa doğru yola çıktı- lar. Onlan geçirirken kendi- min bu konuda hiç de yal- mz olmadığını hissettim, pek çok anne baba özellik- le iki yıldır canlannı ciğer- lerini yurtdışına yolladılar. Çûnkü bu ülkede hiçbir şe- yin değişmeyeceğini gör- düler. IMF'ye olan borcu- muz ve boyunduruğumuz durdukça daha pek çok an- ne baba bu yenilgiyi yaşa- yacak, bundan hiç kuşkum yok. Iç karartıcı biri olup çık- tım, oysa güzel bir iş var. Tank Ali de söyledi: •'Dünyada ilk kez savaş karşıtı Idşiler böylesine çok, böylesine örgütlü." Evet, bu dünya için yenı bir şey, yeni bir şans! Bu nedenle herkesi, "Banş İçin Bir Daldka Karan- lık" eylemine katılmaya çağınyorum. Saat tam se- İdzde ışıklarınızı banş için kapatın Çünkü dünyamn hemen her kentinde ışıklar o saatte banş için sönecek. Tokyo, Londra, Pans, Montreal, Toronto, New York ve daha dünyanın pek çok kenti banş için bir da- kika karanrken siz de on- larla birlikte olun. Unut- mayın bütün büyük ateşler önce bir kıvılcımla başlar. seyreyleisil(q yahoo.com Oyun öylesine büyük ve önemli ki, ABD Ortadoğu'yu ateşe vermenin eşiğinde Bir avuç dolar için AJ ıra 'petrol avımn en büyüğü' Irak'ta. Amerikan saldırganlığının peşine takıîanlar bu politikanın ardındaki gerçekleri bilmek zorunda. "Komşumuzun evi kundaklamrken biz bunun dışında kalamayız " bahanesi inandıncı olmaktan uzaktır. Burada komşuya düşen, ateşin üzerine körükle gitmek yerine barıştan yana olmaktır. Ortadoğu'da büyük oyun Hüseyin BAŞ erçekten 'Baba oğul Bush'lann ve oğul Bush'un bugünkü ekibinin savaş oburu askersel endüstri or- taklı petrol devleriyle bağ- lantısını dünyada bilmeyen yoktur. Aslın- da bu ilişki pek yeni de değildir. Eric La- urent'ın Fransa'da Plon Yayınevi tarafın- dan yayımlanan araştırmasına bakılırsa de- de Bush, Prescott, ilk volisini Hitler'in özel bankacısı ünlü Thyssen'le ortaklığuı- dan vurmuş. ilk ışi ise pek çok onur verici değil: Polonya ve Almanya'da savaş esirle- rinin zorla ve bedava çalıştınldığı çinko madenlerinin ışletilmesi ve çeşitli Nazi iş- letmelerinin satın alınması. Bu yüzden 1945'te başı belaya bile gırmiş. I. Körfez fatihi, CIA başkanlığından Birleşik Devlet- ler Başkanhğf na tırmanan baba Bush, ün- lü Medellin kartehnin uyuşturucu parala- nnı aklamanın yanında bazı Suudı terörist- lere yardım eden BCCI adlı bankanın pat- ronu Alid Bin Maflous'la ortaklık yapmış. 'Bush Savaşta' Oğul Bush ise, başı ekonomik açıdan be- laya gırdiği her sefer Bin Ladin ailesi ıle ilişki içinde olan kişilerin yardımına maz- har olmuştur. Fransa'da olduğu gibi Türkiye'de de henüz çevrilmemiş olan 'Bush Savaşta' kitabında Wa- tergate skandalını ortaya çıkaran gazeteci Bob Woodward'a göre '15 Eylül2001'de, ÖdzKu- leler faciasından dört gün sonra W. Bush'un başkanhğında toplanan kabinede vakit geçirme- den coğrafi yapı olarak Afganistan'a kıyasla da- ha elverişli olan Irak'a saldırılmasını bu ülkeye karşı gerekirse 'mini nükleer bomba', sevim- li adıyla 'little nuke' kullanılmasını öneren sertliği ve kabalığı yanı sıra bir zamanlar "Euro- komünizmin de Birle- şik Devletler için tehdit oluşturduğu"nu ilen sürecek ölçüde ipin ucu- nu kaçıran, Saddam'ın şeytan sayılmadığı dö- nemlerde onun kimya- sallar dahil tepeden tır- nağa silahlandınlmasın- da etkin rolü bulunan Ni- xon ekollü "yaşlı Rumsfeld'in" Yahudi üst düzey yöneticileri arasındadır. Bunun yanı sıra hidrokarbür sektörüne servis ekipmanlan sağlayan dünya devi Hallibur- ton'un yönetım kunılu üyesidir. Başkan Yardımcısı Dick Cheney ise başkanlık se- çimi öncesine kadar Halliburton'un yöne- tim kurulu başkanhğını yapıyordu. Bu dev kuruluş, aynı zamanda, Suudi Arabistan ve Irak tan ithal edilen petrolün yüzde 86'sını tek başına ithal eden Chevron'a ser- vis sağlıyordu. Chevron, geçen temmuz ayında Irak'tan 5 milyon varil petrol ithal ermişti. Kıl payı kazanılan seçlm Halliburton'un bir başka çalışma alanı ise Pentagon'a prefabrike askeri üsler yap- mak. W. Bush'un sertlikte erkeklere taş çı- kartan güvenlik danışmanı Condoleezza da petrol devlerinin yabancısı değil. Chev- ron'ın yönetim kurulu üyeliği sırasında Kazakistan'daki araştırmalan yönetmiş ve Chevron'ın bu ülkeye 20 milyar dolar ya- tınm yapmasında önemli rol oynamıştır. Chevron, Chevron-Texaco şirketiyle de Af- rika'nın petrol devi Nijerya'nın önde ge- len kuruluşlan arasında yer almaktadır. Ba- yan Rice'in Güvenlik Danışmanlığı'na PETROL ŞİRKETLERİYLE İÇ İÇE-GeorgeW.Bushveeki- bi Birleşik Devletler'de şimdiye değin bu yoğunlukta görülme- yen dev petrol şirketlerinin patronlanyla iç içedir. Baba oğul Bush'lar başta olmak üzere ekibinin çok sayıda önemli ismi, petrol ve askersel endüstri devlerinin ya bizzat ortakhğından ya da üst düzey yöneticiliğinden gelmektedir. (Fotoğraf: AP) asıllı hırslı öğrencisi 'savaş illetiyle malul' Paul Wolfowitz'den başkası değildir. Ay- nı toplantıda, "Peki ama Irak'a hangi ge- rekçe ile saldıracağız" sorusuna Wolfo- witz'in yarutı ise, Powell'ın kanıtlaruu ara- tır gibi değildir: "Saddam nasılsa yüzde 10 ila yüzde 50'lik bir olasüıkla El Ka- ide'nin arkasındadır!" Pev şlrketlerle bağlantılar W. Bush ve ekibi Birleşik Devletler'de şimdiye değin bu yoğunlukta görülmeyen dev petrol ve askersel endüstri patronla- nyla içli dışlı, dahası iç içedir. Gerçekten de baba oğul Bush'lar başta olmak üzere ekibinin çok sayıda önemli ismi, petrol ve askersel endüstri devlerinin ya bizzat or- taklığuıdan ya da üst düzey yöneticiliğin- den gelmektedir. Şimdi sözü edilen kuru- luşlarda fiilen yer almasalar da, Amerikan geleneklerine uygun olarak, o kuruluşlar- la içli dışlı ilişkilerini sürdürmektedirler. Oğul Bush, tıpkı babası gibi, sözü edilen dev şirketlerle bağlantıhdır. W. Bush pet- rol işine 1970'te Arbusto ve Spectrum 7'nin de aralannda yer aldığı çeşitli petrol arama ve dağıtım şirketleriyle ortaİdıkla başlamıştır. Bu sırada, babasının arkadaş- lan yanı sıra BCCI, Suudi yatınm şirket- leri ve Usame bin Ladin'in kardeşlerinden Salem bin Ladin'in parasal desteğinden de yararlanmıştır. Bu arada, I. Körfez Sa- vaşı'ndan bir yıl önce bir Kuveyt petrol arama şirketınden aldığı hisseleri, mutlu bir rastlantıyla, Kuveyt'in Irak tarafindan işgalinden iki ay önce yüklü bir kârla el- den çıkararak uyanık bir işadamı olduğu- nu kanıtlamıştır. Oğul Bush, babasının desteğiyle büyük petrol ve askersel endüstn devleriyle bağ- lantılar kurmuştur. Baba Bush, bugün bu alanın devleri acismda yer alan Carlyle'ın Başkanı George WBush ve şahinleri, tıpkı Clinton 'ın "Sakin olun, müttefîklerinizi ikna etmeden bu işe girişmeyin " uyarısı da dahil her gün daha da artan 'aklın yoluna dönmesi çağnlarına kulak verecek midir? Yoksa bütün bunları dinlemeyip bildigini mi okuyacaktır? Bunu zaman gösterecektir... Bu arada Angola da boş bırakılmanuştır. Şimdi sıra 'petrol avının en büyüğû' Irak'tadır. Oyun öylesine büyük ve önem- lidir ki, Birleşik Devletler'de bir süredir egemen olan petrol ve silah oligarşisi ken- disine sadece bir omlet yapmak için Orta- doğu'yu ateşe vermekte sakınca görme- mektedir. Amerikan saldırganlığının peşi- ne takıîanlar bu politikanın ardındaki ger- çekleri bilmek zonındadırlar. 'Komşumu- zun evi kundaklamrken biz bunun dı- şında kalamayız' bahanesi inandıncı ol- maktan uzaktır. Tam tersine burada komşuya düşen, kun- daklanmaya karşı çıkmak, ateşin üzerine körükle gitmek yerine, dünyanın banştan yana ezıci çoğunluğu ile birlikte yangını önlemek için çaba göstermek, ülkenin bu- gün Ortadoğu, yann Kafkasya ve Orta As- ya'daki ABD çıkarlannı konınmasımn 'jandarmalığı' için ikinci bir 'tsrail'e dö- nüştürülmesıne karşı durmaktır. Unutulmamalıdır ki, bu Cumhuriyet, sa- dece komşusunun değil, dört bir yanının ateşe verildiği koşullarda bile savaşm dı- şında kalmayı başarmıştır. Bu yüzden Was- hington'un yanında yer almazsak, Irak'ın yeniden dizayn edileceği masaya oturama- yız, üstelik, pay da alamayız' diye komşu- su ölmeden mirasma göz koyanlar ham hayal için- dedirler. Bu büyük oyun- da bunlara düşecek ger- çek pay, bir avuç dolar, 'din kardeşi' bir ülkenin yakılıp yıkılmasına, bin- lerce ınasanının da katle- dılmesine yol açacak zor- balığa yataklık etmeye yeltenmenin utancı ola- caktır. Washington'un şa- hinlerini Türkiye'yi alet ederek NATO'yu saldın- nın yanına çekime oyunu da tutmamıştır. 1 Yavuz hırsız' Aslmda Irak, Washing- ton'm savladığı gibi, salt komşulan için değil biz- zat ABD için de tehditse şu ünlü 4. maddenin işle- tilmesini Türkiye yerine kendisi için isteseydi 'ya- vuz hırsızın ev sahibini bastırması' misali, çok daha eğlenceli olmaz mıydı? Ama her şeye kar- şın Washington pes etmek niyetinde değildir. Şimdi, denetçilerin son Bağdat ziyaretinden, Rusya ve atanmasmı kutlamak için Chevron bir sü- per tankerine 'Condoleezza' adını vermiş- tir. Oğul Bush'un seçimi kıl payı ve bir hayli tartışmalı biçimde aldığı kampanya- yı yöneten Don Evans Ticaret Bakanı'dır. Evans aynı zamanda Amenkan kıyılan ve Meksika Körfezi'nden elde edilen pet- rolün yüzde 25'ini denetleyen Sharp Dril- ling'in de patronudur. Dick Cheney, geçen yıl, Kaliforniya'da- ki ağır krizden sonra geliştirilen Ulusal Enerii Plam'mn mimandır. Sözü edilen plan bugün küresel ölçekte hayata geçirilmektedir. Plan, Birleşik Dev- letler'in enerji gereksinimini şu an elınde- ki kaynaklardan karşılayamadığı, bu yüz- den gerektiğinde güç kullanarak yeni ener- ji kaynaklanna el konulması ya da denetim altına alınması ilkesine dayanmaktadır. Afganistan, terorizmle savaş bahanesiyle işgal edilmiş ve Birleşik Devletler yeni pet- rol ve doğalgaz cenneti olarak adlandınlan Orta Asya ve Kafkasya bölgesinde yer alan dokuz ülkede askeri üsler kurmuştur. 'Terorlzme kar$ı savas' Sadece Özbekistan ve Türkistan'm re- zervleri 5.000 milyar dolar tahmin edil- mektedir. Ikiz Kuleler faciasmdan sonra keşfedilen 'terorizme karşı savaş' baha- nesıne dayandınlan bu yeni ihracat kale- minden dünyada nasibim almayan ülke he- men hemen yoktur. Latin Amerika'mn pet- rol üreticisi ülkeleri de namlunun ucunda- dır. Petrol ülkesi Venezüella'nın Washing- ton tarafından sevilmeyen başkanı Cna- vez'i devirmeye yönelik başansız darbenin arkasında kimın olduğu kimsenin saklısı değildir. Powell'ın Afrika gezisi, petrol üreticisi Nijerya'ya askeri yardımla sonuçlanmıştır. Çin destekli Fransız-Alman banş girişi- minden sonra sorunun banşçı çözümüyle ilgili umutlann güçlenmesi W. Bush ve şa- hinlerini fena halde öfkelendirmiş ve ABD yeni banş girişiminin miman Fransa, Al- manya ve Belçika'yı Türkiye'nin yardım istemine olumlu yanıt vermekte ayak sürü- dükleri için 'NATO'yu bölüp parçalamak- la suçlamıştır. Oysa, sorun doğrudan Türkiye'ye yöne- lik değildir. Zamanlamayla ilgilidir. Aala- şılan bu ülkeler, Güvenlik Konseyi'nin 14 Şubat toplantısı öncesi Washington'ın eli- ne 'NATO da yammızda kozu' vererek konseyi savaş yönünde baskı altma tutma- sını önlemek istemişler, daha da önemlisi Birleşik Devletler'in artık NATO'yu, dile- diği gibi başına buyruk kullanma alışkan- lığmdan vazgeçmesi yönünde uyanda bu- lunmuşlardır. W. Bush ve şahinleri, tıpkı Clinton'ın 'Sakin olun, müttefîklerinizi ikna etme- den bu işe girişmeyin' uyansı da dahil her gün daha da artan 'aklın yoluna' dönme- si çağnlanna kulak verecek midir? Yoksa bütün bunlan kös dinleyip bildigini mi okuyacaktır? îkinci yolda direnirse, saldı- ndan önce son koz olarak, 'Bin Ladin'in Irak'la bağlantısını ortaya koymaya yöne- lik 'dandik' kaset biryanabırakılrrsa, pro- vokasyonlara kadar uzanabilecek bir dizi 'gelişmenin' daha ortaya çıkması kimse için şaşırtıcı olmayacaktrr. (*) (*) Dizideki bazı veriler; Le Monde (Şu yaşlı Rumsfeld) Başyazı 25.1.2003 Le Canard Enchaine (SamAm- canın Tetikçileri) Patrice Lastrohan 29.1.2003 L'Humanite (Bush'un petrol bağlantısı) Michel Mullerin 18.1.2003 yazılanndan derlenmiştir. * B İ T T İ GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada bir acıklı güldürü. Savaş, Irak'tan sonra en çok hangi ülkeye za- rar verecek? Türkiye'ye... Demokrasiyle yönetilip savaş karşıtı gösterile- rin yasadışı ilan edildiği ülke hangisi? Türkiye... Aziz Nesin, ne desin? Bugün Iraktartışmalan arasında1<aynayıp giden bir gelişmeyi sütunayatıralım... 4 Şubat 2003 gü- nü, Yugoslavya Federasyonu resmen tarihe kanş- tı. Ülkenin yeni adı, Sırbistan ve Karadağ! Pariamentonun üst kanadında 7'ye karşı 26, alt kanadında da 31 'e karşı 84 oyla onaylanan anlaş- maya göre, gevşek birfederasyonla birbirine bağ- lı kalmaya devam edecek olan iki ülke, 3 yıl için- de tümüyle aynlmak için referandum yapma hak- kını saklı tutacak. Bunun Türkçesi şu: 2006'da Sırbistan ve Karadağ birbirinden tü- müyle bağımsız iki devlet olarak yaşamaya baş- layacak. Ülkelerin kendi gelecekleriyle ilgili karar alma hakkına elbette saygı duymak gerekir. Ancak Yu- goslavya'da yaşananlar tamamen iç dinamiklere dayalı birsüreç değil. Dışandan dürtüklenen, ateş- lenen aynlıklar Yugoslavya'nın içinden 8 devlet doğurdu. Anlaşmanın onaylanmasının hemen ardından, kâğrt üzennde Sırbistan sınırlan içindeymiş gibi görünen, yönetimine BM'nin, güvenliğine NA- TO'nun kanştığı Kosova'nın da kendi statüsünü yeniden belirlemek için ayağa kalkması şu soru- yu güncelleştiriyor: 8 devletin ardından bakalım daha kaç devlet daha kurdurulacak! Çözüm ulusal bilinç! Üniter devlet yapılarının önünde iki geleneksel süreç vardır: Ülke içindeki farklılıklan öne çıkanp aynlığı de- rinleştirmek mi, ortak noktaları öne çıkanp pay- laşmak ve çoğaltmak mı? Birinci unsuru öne çıkarırsanız ne olacağı, Yu- goslavya deneyiminde kanlı biçimde görüldü. 3 milyon nüfuslu Bosna-Hersek'te 1992-96 arasın- da yaşanan iç savaşta 250 bin kişi yaşamını yitir- di, 1 milyon kişi yerinden edikJi! Güney Slavlan anlamına gelen Yugoslavya'nın dağılma sürecini şöyle özetleyebiliriz: 1980'lerin sonunda Avrupa'dan, federasyon içindeki bazı cumhuriyetler bağımsızlığını ilan ederse, bunu tanıyabileceği mesajlan geldi. örne- ğin Almanya hemen Hırvatistan'ı tanıyacağını ilan etti. Buradan başlayan gerginlik tüm ülkeyi etki- ledi! İç çatışmalarda Batı, önce tatmin edici miktar- da kanın akmasını bekledi. İç dengelerin tümüy- le bozulup, dışandan gelecek yaptınma hiçbir iç tepkinin gösterilemeyeceği bir noktaya gelince müdahale edildi. öyle ki, Batı denetiminde yaptı- nlan seçimler bile ayrılık için kullanıldı. Her etnik grubun ayrı partiye oy vermesi sağlandı ki, derin- lik uçuruma dönüşsün, geçmişteki ortak yaşam- dan izler kalmasın! Balkanlar'daki farklılıklan tanımlamak için bir yazarın bulduğu deyim şu: Balkan uzayı! Uzaydaki son parçalanma Yugoslavya'yı tarihe gömerken iki yeni devlet doğurdu. Batı bu karan saygıyla karşıladı hatta sürece yardımcı oldu. He- men altta Kıbns'ta ise fiili olarak oluşmuş iki dev- letin zorla birleştirilmesi için plan üstüne plan ya- pılıyor. Türkiye olarak bütün deneylerin kanla yapıldığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Denek ülke olmamanın birinci yolu, yeni dünya düzeniymiş, tek-çok ku- tupmuş, AB süreciymiş, kim ne derse desin ulu- sal bilinci diri tutmak! "Bilinç" erozyona uğrarsa, geriye "linç" kalıyor! ankcum@ttnet.net.tr AKP hükümeti MF'ye teslim oldu • Baştarafi 1. Sayfada SSK'deki tasarruf bek- lentisi 900 trilyon lira- dan 600 trilyon liraya indirildi. Bağ-Kur'da- ki tasarruf hedefi ise 500 trilyon lira olarak benimsendi. Tasarruf hedefine u- laşmak için sosyal gü- venlik kurumlannda denetimlerin arttınl- ması, SSK işveren ka- yıtlanyla Maliye Ba- kanlığı mükellef kayıt- lannın çapraz kontro- lünün yapılması, dene- tim ve sigorta müdür- lüklerinin otomasyonu sonucunda prim gelir- lerinde artış sağlanma- sı kararlaştınldı. Yak- laşık 5 saat süren zir- vede alınan kararlar dogrultusunda bütçe büyüklükleri de yeni- den değerlendirmeye alındı. Dün gün boyu Hazine'de sürdürülen görüşmelerde, 148.3 katrilyon lira olarak belirlenen 2003 yılı bütçesinde gider azal- tıcı olarak ahnabılecek önlemler değerlendi- rildi. Bugün yapılacak çahşmalarla bütçeye son şeklinin verilmesi ve bütçe yasa tasansı- DIO hafta ortasında Meclis'e sevk edilme- si bekleniyor. Perulu eski bakan yolsuzluktan tutuklandı BUENOS AİRES (AA) - Uluslararası Pa- ra Fonu (IMF) heyeti üyesi olarak Arjantin'de incemelerde, bulunur- ken Peru'daki bir mah- kemenin talebi üzerine tutuklanan eski Ekono- mi Bakanı Jorge Baca Campodonico yolsuz- luktan sorgulanacak. Federal yargıç Rodol- fo Canicoba Corral'ın yerel başına açıklaması- nagöre Arjantin'in eko- nomik canlanma planı- nı incelemek üzere bu ülkede temaslarda bulu- nan IMF heyeti üyesi olan Perulu eski bakan Baca, Interpol emri üze- rine tutuklandı. Peru ba- sınındaki haberlere göre yolsuzlukla mücadele soruşturmalanndan so- rumlu yargıç Victoria Sanchez, eski Ekonomi Bakanı Baca Campodo- nico'yu, eski Istihbarat Teşkilaö Şefi Vladimi- ro Montesinos'un ya- kınlanna, akrabalanna, kayırdığı kimselere usulsüz, haksız vergi in- dirimleri tanımakla it- ham ediyor. 1998'den 2000 yılına kadar ekonomi bakanlı- ğını yürütmüş olan Campodonico, bakanlık görevinden önce vergi ofısi başkanı idi ve Mer- kez Bankası'nda görev- ler üstlenmişti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear