Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16ŞUBAT2003PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Brüksel'de ilk 'Turkish Gay Night'T? nder de olsa görüştüğümüzde, yapüğı
d espnleriyle çevresınde ilgi odağı
iluşturac ve benim pabucumu dama attıran
rürk tarudığım. gönderdiği e-postalarla da
jöriişmemıze gerek kalmadan beni
rahkahalara boğuyor. Geçenlerde "yine ne
Jöktünnüs* diye merakla açtığım e-posta
ietisinde hiç de beklemediğim bir metinle
larşılaştım. Bu kez şaka yapmıyordu ve şunlan
jazmışü: "Sevgüi arkadaşlar, uzuıı zamandır
japmak ve yapmamak arasında tereddüt
rttiğimiz etkintiği nihayet gerçekleştinneye
karar venök. 22 Şubat'ta Brüksel'de ilk Turkish
Gay Night eğkncemizi dûzenüyoruz. Amacunız
Tûrkeşcmsd arkadaşlan bir eğtence ortammda
bir arava getinnek, tanışmalannı sağlamak. Bu
eğkncemiz herkese açıkür. Hoşgöriinüze
nanarak sizJeri de haberdar ettik. Bidere
\ereceginiz destek bu tür faaüyederin
devannnda etkiM olacaktnf tyi bir gözlemcı
oldugumu düsündüğüm halde yakından
tanıdığımı sandığım bırinin, eşcinsel olduğunu
fark edememistim. Halbuki deneyimsiz
sayılmam. Üniversitedeki bir arkadaşımızın
eşcinsel olduğunu hepimiz biliyorduk. Muğla
Cniversitesi'nde öğretim görevlisiyken eşcinsel
bir öğrencim vardı. Bir önceki işımde,
işyerinde en başanlı arkadaşımız da bir
eşcinseldi. Bir pazar yazımda da şimdiki
işımdeki bir Belçikalı meslektaşımızın cinsiyet
değiştirerek kadrn olmasını ele alnııştım.
Belçika'daki Türk eşcinsellerin cesaretlerini
toplayıp düzenlemeye karar verdilderi etkinliğe
•"nihavet, nihaaaaaayet" başlıklı e-posta
iletisiyle destek veren Fethi, Belçika'daki Türk
toplumu içinde eşcinsel olmanın zorluğunu
vurguladı. "Heteroseksüel olmayan bir ha>li
insan tanıyorum ve özeffikk Türk homoseksüel
arkadaşlann gay obnalarmın sanki doğal bir
özeflüderi değil de rahatsızlık veren bir yara,
gjzlenmesi gereken doğanın bir yanılgısı oiarak
bakılmasından uzun süredir rahatsızlık
duymaktaydırn. Elbette Türk toplumu siz
botnoseksüeDere çok vahşj
şekilde davranryor ve şiddeüe
tavır ahyor. Bu tür yaklaşmnn,
sizin de kendi kendinizi
kabuDenmenizi ve öz sevgmizi
ohımsuz şekflde etküediği
tarnşma götürmez, Nihayet,
nihaaaayet bunlan yavaş "™~^"~"~"~
yavaş flk etapta kendînizin iç dünyasında, söküp
atmanız beni homoseksüel olmaiTiaına rağmen
müthiş sevindirnıekte. Çocukhtğunuzdan beri
iç baslalar. dış baskılar. bclki de ufak ufak
travmalar gibi sorunlan kat edip bu eğienceyi
düzenleme aşamasına gekhginiz için sizJeri
kuthıyorum. Kennedy'nin "Ich bin ein
Berlıner" demesi gibi ben de hetero oiduğum
halde bu eğlencenize katümak umuduyla
şnndiden haykınyorum: Ich bin ein İBNE."
Eşcinsel tanıdığıma bir başka destek de bir
BRUKSEL
ERDtSÇ
UTKU
Türk kadın arkadaşımızdan geldi "Geç bfle
kakhnız. Sizkri açık vürektüiğiniz ve cesaretiniz
için kuthryorum ve desteklrvorum. Kendi
doğanızı. benhğinizi basûrarak yaşamanız yetti
arük! Sizi sevgryle kucakhyorum ve sevgih'
Fethi'ye kaolarak 'Ich bin AUCH ein ÎBNE!'
dryorum." Eşcinsellerin 4 ay sonra yasal oiarak
evlenebıleceği Belçika'da, Türk ve Faslı
eşcinseller "Merhaba" adında bir deraekte
örgütlendi. Dernek, dinsel ve kültürel
farklılıklar nedeniyle Belçikahlardan ayn bir
olusuma gittikJerini vurguluyor. Zaten 10-14
Şubat tarihleri Belçika'da ilk kez ırk,
cinsiyet, milliyet, cinsel tercih,
özürlüler ve kültürel farklılıklara saygı
duyulan bir ortam oluşturmak
amacıyla "Çesitiüik HaftasT oiarak
kutlandı. Katolikler, bu hafta boyunca
eşcinselliğin gereğinden fazla ön
~~~~~ plana çıkanldığını öne sürerek haftayı
eleştirdiler. Toplumsal hayatta
heteroseksüelliğin merkezi belirleyicıliğinin,
gay ve lezbiyenlenn hayatlannda çeşitli
sorunlara yol açtığı Türlaye'de, aynı cinsten
insanlann cinsel açıdan birbırlerine
yönelmeleri yüzyıllardan beri bilinen ve
yaşanılan bir gerçek. "Lezbiyen veya gay
olmak" ise Türkiye'de 9O'lı yıllarda açıkça
tartışılmaya başlandı. "Salt bir cinsel edimden
öte bir kinıHk oiarak kunılan eşcinseflik",
toplumsal hayatın her alanındaki gay ve
lezbiyenlerin örgütlenmeleriyle ülkemizde
arük rahatça boy gösterebiliyor. Farklılıklar
yaşamın bir parçası ve insanlar da zamanla
buna alışacak. Belçika'da bile toplumdaki
çeşitlilik, bazı insanlar için hâlâ problem
oluşturuyor. Medya ve TV dizıleri, siyaset ve
eğitim sistemi farklılıklannın yarattığı
zengınliği yeterince vurgulamıyor. Insan,
"Niçin Belçika'da yaşamm her alanmda beyaz,
heteroseksüel ve fiziksel ve ruhsal özürtii
oimayan erkekler baskın? Göçmenler.
eşcinseller, kadmlar ve özürlüler neredder?"
diye sormadan edemiyor. Kendisi ırkçılığa ve
aynmcıhğa maruz kalan Belçikalı Türklerin,
Türk eşcinsellere Türkiye"deki Türklere göre
daha hoşgörülü davranması beklenir. Ancak
baskılar nedeniyle yakın çevresine açılamadığı
için evlenmek zorunda kalan homoseksüel
Türklerin varlığuıı bilmek insanı üzüyor.
Almanya ve Hollanda'da Belçika'dan görece
daha iyi konumda olsalar da zaten "Türk
oiarak yaşamanın hiç de kolay olmadığı"
Avrupa'da "Türk ve eşcinsel obnak* çok daha
zor. Kendilenni, kendilerinden bıle saklamak
zorunda kalan Belçikalı Türk eşcinseller,
nihayet kendilerinı keşif yolculuğuna çıkıyor.
Yol uzun; bizi kahkahalara boğan eşcinsel Türk
tanıdığımın adını, kendısıne zarar vereceğinden
çekinmeden yazabileceğim günlere daha çok
var!..
erdincutku@yahoo.com
Türk-Yunan
Forumu...
Dün bır gazetemızin
manşetine taşınan
araşürma sonuçlan kimi
şaşırttı? Bana kalırsa
kimseyi şaşırtmadı. Eğer
bu araştırma birilerine
ilginç geldiyse, bu
insanlann ya dünya ile
ilgileri yoktur ya tarihi
bilmiyorlardır.
Ancak sonuçlan
önemser görünüp.
abartılı oiarak ele almak
istersek "Gerçekten çok
ilginç, halbuki
Kıbns'taki bu insanlar
ne kadar da birbirierine
yakındır, ne kadar da
birbirierini severler, bu
araşbrma sonuçlan
inandına değü" de
diyebüirsiniz.
Kıbns'ta yaşayan iki
toplumun insanınrn
birbirlennden "iki
gezegen kadar uzak"
olduğunu bilmeyen
varsa, bana Atina'ya
ATİNA
MURAT
İLEM
gelsin ya da
murilemfa otenetgr
adresime mail atsm onu
bilgilendireyim.
Aslında "laf ola beri
gete" yapılan
araştırmanın sonuçlannı
bir tarafa bırakın. Tüm
dünyadaki en cahil
insanlar bile bu
sonuçlan biliyor. Siz
araştırmayı kimin ya da
hangi kuruluşun
yaptırdığına bakın. Ben
de zaten o kuruluşa
bakıyorum. Araştırmayı
yaptıran kuruluş başhkta
yazılı. Neden kuruldu?
Kimler tarafindan
kuruldu? Ne amaçhyor?
Kimler maddi çıkar
sağlıyor? Türk-Yunan
ilişkilerine ne katkısı
oldu? Aklrnıza gelen
böyle yüzlerce soruyu
sorabilirsiniz. Ama
alacağınız cevap bir
hiçtir! Yunanistan'da 15
yıldır gazetecüik
yapmama rağmen şu
foruma bir türlü davet
edilmedim. Bu konuyu
bazı büyüklerimle de
tartıştım. Onlar da
sanıyorum ki egolannı
tatmin eden bazı
gazetecilerin etkisi
altında kalarak sessiz
kalmayı tercih etti.
Şımdı. "öküz alünda
buzağı aramaya"
başlayacaksmız. "Davet
edflmediğin için kuyruk
acın\-ar,bu foruma
saldırnıak için firsat
buklun, saldır bakahm"
diyenleriniz olacaktır.
Ancak edindiğim
bilgiler doğrultusunda
"Türk-\njıan
Forumu"nu mercek
altına almak,
bildiklerimi kamuoyuna
sunmak bir gazeteci
oiarak görevimdir.
Sen kımsin ki bu
kuruluşu mercek altına
alacaksın diyenlere de
cevabım, "Ben
gazeteciyinT olacaktrr.
ısterseniz "çünkülerfc''
dolu biyografimi
vereyim. Evet, ben
gazeteciyim ve ölene
kadar bu şereflı görevi
sürdüreceğim. Çünkü
mesleğimi severek
seçtim. Çünkü bu
mesleği sürdürebilmek
için şoförlük bile yaptım
ve bundan da şeref
duydum. Çünkü
mesleğimden ödün
vermedim. Çünkü
kimseye yalakalık
yapmadım. Çünkü
baskılara rağmen
kalemimi satmadnn.
Çünkü bu mesleğe
bırakrn mutfağı, kilerden
başladnn, kilerdeen.
Çünkü bu mesleğin
stresi yüzünden dert
sahibi oldum. Çünkü bu
meslektekı hocam
Mustafa Yücel'dir. Ve bu
yıl Yunanistan'daki 15..
meslektekı 24. yılım
doluyor. Neyse, nerede
kalmıştık... Şu Forum.
Bu forumun nasıl
kurulduğunu, kimlerin
fınanse etriğini, hangi
ıstıhbarat kuruluşlannın
kontrolünde olduğunu,
Atina ve Istanbul
toplantılannda dönen
rezaletleri!Gazeteci
kimliğiyle katılan
istihbaratçılann eski
mesleklerini (garsonlan,
çevirmenlen), gittikleri
restoranlarda
çıkardıklan olaylan!
Sonradan görme
gazetecilerin
rezaletlerini! Verilen
yemeklerde garsona,
"Salatamın üzerinde beş
çeşit peynir obnazsa
yemem" diye çuşan
görmemişleri.
Toplanülarda çekilen
görüntülenn kopyalannı
bağlı olduklan istihbarat
kuruluşuna veren sözde
gazetecileri, otelleri aşk
yuvasına çevırenleri,
bedava seyahate
katılabilmek için
yalakalık yapanlan.
Forum kalabahk
görünsün diye
toplantılara çağnlan
garsonlan, çaycüan!
Yunanlar bu görüntüye
"burtlela'' derler.
Bu kelımeyi bilmeyenler
foruma katılanlardan
öğrensin. Kısaca Türk-
Yunan Forumu'nu
merak ediyorsanız,
araştınn, meslekteki
büyüklerim de araştrrsın.
Belki bir şeylere
ulaşırlar da "burdela"
oiarak tanımlanabilecek
Türk-Yunan Forumu'un
ne işe yaradığını
tartışmaya açarlar ve de
kınarlar. Tabi
kınayabüirlerse!
Hindistanhn
sanatçı
devekri
Hindistan'ın
baasmdaki
Racastan e>
f
aletinde
her yü düzenlenen
'ÇölFestivah'
renkli görüntülere
sahne oluyor.
Racastan'uı
Caysalmer
kentinde
düzenlenen ve 3
gün süren şenlikte
güvenlik görevlileri
develeriyle birükte
akrobasi gösterisi
yapti. Geleneksel
festivaL, bölgenin
zengin gecmişini ve
küMrünü
yansıtryor.
(Fotoğraf:
REUTERS)
Savaşın gölgesinde pazar yazısı
T imon kolonyamrn dibi
A~d gözükmeye başladı, demek
memlekete gitme zamanı geldi.
Böyle zamanlarda TRT-INT'e
bıraz daha sık bakanm, özellıkle
gezi programlanna. Buraya
takılıp kaldığım için
göremedığim güzelim
Anadolu'nun çeşıtlı yörelerini
gösteren programlara. Stüdyo
programlannda takdımcı
hanımlar gözüme giderek daha
güzel gözükmeye başlarlar. Bir
zamanlann memleketi yoktur
artıkama. memleket yine de
memlekettır. Sayılan hızla
azalan dostlann olduğu yerdir.
Köşedeki bayiden henüz
mürekkebi kurumamış bir
Gumhuriyet ve yanındaki sımitçi
den iki simit aldığım yer. Yani o
güzelim şarkıdakı gibi, "Maksat
muhabbet olsun, kahve bahane"
(yoksa biraz farkh mıydı?);
benim için de kolonya bahane.
Ülkemizı kalıcı dertlere ve
belalara sokmak isteyenler var,
Türkiye'nin sınırlannın
değişmezliğini. Mustafa
Kemal'ın sözlenni unutanlar var.
"DenizTerin" sözlerinin nasıJ
haklı çıktığını izlemek insanın
ruhunu yaralıyor, Ata'nın Bursa
Söylevi'nin de. Ruhta açılan
yaralar en güç giderilenlerdir.
Acaba bu son gelışmeler 60'h
yıllarda olsaydı tepkiler nasıl
olurdu? Ancak olumlu
gelişmeler de var. Doğrudan.
banştan yana, sömürgecıhğe ve
savaşa kârşı insanlar, artık
bırbırlenni
srnırlar ötesinden
destek . x
olabilıyorlar. | M k A
Pislıkler, karanhk «•flt ^
köşelerde
kalmıyor,
saklanamıyor.
Artık kralın
çıplak olduğunu hayloranlar var,
bunu yapmak yahnzca o
masaldakı çocuğa kahruyor.
îsveç halkının yansından biraz
fazlası, BM desteği oiarak veya
olmayarak Irak'a saldrnlmasına
karşı. Kalan bölümünün yansı
BM destekli savaşa evet diyor;
kalanlar da BM desteksiz savaşa
hayır. Lise ve yüksek okul
öğrencileri, bütün dünyada bu
cumartesi, yani siz bu satırlan
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
okurken yapılmış olacak olan
'Savaşa hayır' gösterilerine, bir
gün önceden, çeşitli eylemlerle
destek olma>n tasarhyorlar. îsveç
basını ise iki safa aynlmış
durumda: Dünyada
demokrasinin. bireysel
özgürlüklerin ve kapitalizmin tek
garantörü oiarak ABD'yı
görenler ve amaç ne olursa
olsun, bir ülkenin
kendi başına başka bir
ülkeye saldınp srvil
halkı öldürmesine
karşı olanalar.
Özellikle yeniyetme
mm
^_^_ kalemşorlar, çılgın bır
™"^^"^ Amerika
hayranlığıyla, bu
ülkenin bunca yıldır kaç diktatör
yarattığını, kaç diktatörü
desteldediğini ve Iran'a karşı
Saddam Hüseyin'i nasıl kışkırtıp
silahlandırdıgını görmezlikten
geliyorlar. Amaç demokrasi ise,
ABD'nin ışe neden Suudi
Arabistan ve Kuveyt'ten
başlamadığı sorusuna yanıt
vermeye de çalışmıyorlar.
Ülkenin en büyük gazetesi
Aftonbladet ise (bağımsız sosyal
demokrat) savaşa karşı onurlu bir
tavırla çok önemli bir işlevi
yerine getiriyor. Orada çıkan
bazı yazılan sızlere aktardım,
çünkü o zevki sızlerle paylaşmak
ıstedim. Isveçlı ünlü yazar Jan
M>Tdal'ın yazısını belki
anımsayacâksınız. Istanbul'daki
savaş karşıtı uluslararası
konferansa gelmeden önce
ya>imlamışn yazısını bu
gazetede "Türkiye'nin
parçalanmasnu istemedigim için
bu tophnrjya gjdeceğbn" diye
yazmıştı. Atatürk'ün ülkemizi
"Istanbul ch-annda hokka kadar
bir deviet ohnaktan"
kurtardığını, 1920'h yıllarda
ülkenin parçalanmasına karşı
kollan sıvayan politikacılann
olduğunu anımsatmış ve şu acı,
düşündürücü sözle yazısını
bıtırmiştı: "Aksi halde ben
ha\-atta>1cen -ki ben 75
yasında\Tm- bu ülkenin
parçalandığuıa tanık olacagım.
r
Hiç sevmedığım bır ıfadedir
ama, belkı bınlen bundan daha
iyi anlarlar: "EKn gâvuru bfle_."
Sözün sonunu siz tamamlayın,
benim ıçim elvermiyor...
Noel'den
karnavala!20O3'ün daha başındayız ve
Rio de Janeiro'da da yeni yıl
heyecanınrn ardından
karnaval coşkusu başladı.
Fakat önce bu güzel şehirde
Noel kutlamalan nasıldı,
yeni yıl nasıl karşılandı ona
bir bakalmı.
Noel ve yeni yıl hazırlıklan
kasımm sonuna doğru
başlıyor. Ahşveriş
merkezleri noel ağaçlanyla
ve Papai Noel (onlar da
bizim gibi Noel Baba dıyor)
resimleriyle donatılıyor.
Herkes bir hediye telaşı,
heyecanı içinde. Buradaki
Noel'de, Noel kavTamıyla
bütünleşmiş dize kadar kar
yok. Brezilyahlar, Bing
Crosby'nin T m Dreaming
of a WTüte Christmas" adlı
şarkısıyla ABD'de yerleşen,
başka kültürlere de yayılan
bembeyaz Noel hayalrnın
farkındalar; alışveriş
merkezlerinde ve bu gibi
yerlerde kar yağmışcasına
donatmışlar her yen. Fakat
kimse de dönüp, "Ah
bir kar yağsa ne güzel
ohır!" diye yakınmtyor
- ne de olsa burada
Noel yaz mevsiminin
ilk ayında ve bu
insanlar plajlanna.
güneşe ve denize âşık
(tabii aslında burada
hep yaz var: diğer
mevsimlerde sıcaklık 28-30
derece iken "yazm" 35-38
derecelerde).
Noel ailelerin bir arada
kutladığı bir bayram. 24
Aralık Noel anfesinde
akşam yemeği özel oiarak
11 'e doğru yeniyor ki tam
gece yansı herkes uyanık,
tok ve kutlamaya hazır
olsun. Eğer masa dışan
kunılabiliyorsa ev içinde
kalınmıyor. Herkes ayn bır
yemek yapıp getiriyor ve
yemekler çeşit çeşit: pilav,
kuru fasulye, lazanya türü
yemeklere ek oiarak bugün
için özel oiarak hazırlanan
presuntu (domuz eti),
chester (tavuk), findık fistık
ve kurutulmuş meyva. tçki
oiarak cidra (ehna şarabı)
ve tatlı oiarak leziz
rabanada - dilim dılim
ekmekler süt ve yumurta
akı ile kızartılıyor, tarçın-
şeker kanşımına batınlıyor.
Noel ıçın okullarda,
işyerlerinde ve aile içinde
popüler bir oyun amıgo
culto - "gizli arkadaş".
Noel'den üç hafta önce
torbadan bır kâğıt
çekiyorsunuz, kâğıtta kimın
adı varsa o gizli arkadaşınız
oluyor. Hediye seçmeyi
kolaylaştırmak için, herkes
bir kâğıda istediği birkaç
şeyi yazıyor. Noel'den önce
toplanılıyor - eğer aile
içinde oluyorsa, Noel
arifesinde yemekten sonra,
aile fertleri teker teker
kalkıp gizli arkadaşını tarif
ediyor, diğerleri kim
olduğunu tahmin etmeye
çalışıyor ve herkes
hediyesıne kavuşuyor.
Gece yansına doğru
radyoda çalan Noel
şarkılanna eşlik edıliyor,
komşular bırbirine uğruyor,
sokaklarda muhabbet
edüiyor... Saat tam 11 'de
herkes birbinnin Noel'ini
hıtluyor. Bu Noel özellikle
hoştu. Ben Brezilyalı erkek
arkadaşımla teyzesinin
e\'indeydim (kalabalık bır
Latin ailesi!) ve yemeğimizi
bahçede yiyorduk. Tam
12'de hafif yagmur başladı
dışanda kutlayanlan
ferahlatmak istercesine.
Yeni yıl ise daha çok
arkadaşlarla kutlanıyor.
Gelenek yeni yıla bembeyaz
bir kıyafetle girmek. Bence
çok hoş bir şey beyazın
banşı temsil etmesi ve bu
geleneğe göre yeni yılda en
büyük dileğin "dünyada
banş" olması. Yeni yıl
kutlaması Revellion
(Fransızcadan gehniş bir
kelime) için en popüler yer
plaj. Özellikle Çopacabana,
Ipanema ve Barra plajlan.
Saat ona doğru insanlar
plajlara gidıyor. Bu akşamın
geleneksel yemeği
atıştırmalar ve ıçeceğı ise
RİO DE JAIMEIRO
BARIŞ
GÜNERSEL
sadece bira! Herkes
torbalara atıştırmalannı ve
kutu biralannı koyup plaja
götürüyor. Hoparlörlerden
pop şarkılan duyuluyor;
insanlar eşlik ediyor, dans
ediyor, yiyip içiyor. Saat
12'de olağanüstü havai fışek
gösterileri başlıyor ve
gösterilerin ana mekânı
Çopacabana. Rengârenk
havai fışekler gökyüzünde
değişik şekiller çiziyor,
diğer tarafta otuz katlı The
Meridien Hotel'in en üst
katından aşağı doğru atılan
havai fışekler pınl pınl bir
şelale göriintüsü yaratıyor.
Ipanema ve Barra
plajlannda da havai fışek
gösterileri yapılıyor. Görsel
şölen yarım saat sürüyor. Ikı
yıl öncesine kadar bu
gösteri daha da
muazzammış. Havai
fışekler kumun üstünden
fırlatılıyormuş. Ama 2 yıl
önce birkaç kişi yasak
bölgeye ginp havai fışeklere
yaklaşınca yanarak
yaralanmış. Artık, havai
fışekler kumdan değil,
denızdeki botlardan
fırlatılıyor. Plaja gitmeyen
ise ya arkadaş evinde bir
partiye katılıyor ya da
geceyi evinde ailesiyle
geçiriyor. Televızyonda ünlü
şarkıcılar toplamp şarkılar
söylüyor Hepsı de mutlaka
beyaz giyip, "Yeni yıMa
dünyada banş!" diye milleti
coşturuyor. Bu kutlamanın
heyecaranı arttıran unsur ise
Noel'le beraber şubat başına
kadar sürecek yaz tatilinin
başlamış olması. Noel ve
Revellion'dan sonra herkes
ya tatile çıkıp yazı başka
yerlerde geçiriyor ya da
Rio'da kalıp güzelliklerin
tadını çıkanyor. Sonra da
yakrnda gerçekleşecek olan
Karnaval heyecanı başhyor.
O irkaç gün önce -belki 40 yıl
Jj aradan sonra- Hinüi ünlü
yönetmen, Boüywr
ood'un (Bombay -
Hollywood kısaltılmışı) kralı Raj
Kapoor'un eskimeyen fdmi "Avare"yi
yeniden gördük. 3 saat 13 dakikalık,
popüler sinemanın bu baş klasığinden
belleğimizde hiçbir görüntü
kahnamasma karşın, "Awaara hoon"
(Avare mu diye diümize doladığımız)
diye başlayan Hintçe melodisi hâlâ
kulaklanmızdaydı. Şarkıyı fıhn
boyunca Kapoor eşliğinde üç defa
tekrarlayrnca, "yorgun hafizanın",
çocukluk yıllanna olan sadakatine
kendimiz bile şaştık. Biz buralarda
AvTa^yahhğımmn tadrnı ancak böyle
sürpriz buluşmalarda çıkartabihyoruz.
Fransa'nm kuş uçar kervan geçer
kasabalanndan Vesoul, "Senede Bir
Hafta" (bu yıl 4-11 Şubat tarihleri
arasında) Asya kültürlennı,
aracılığıyla Derin Fransa ile
buhışturuyor. "Derin Fransa_." deyip
burun kıvirmayın lütfen! Derin var,
derin var hani yani... Franche-Comt'e
bölgesinin 18.000 nüfuslu bu küçük
kentinde "Avare ruhlu" insanlar
yaşıyor. tnsanlıklannrn,
Avrupahlıklannın özgüllüğünü
Avrasyalı Avarelerburunlaraun dibinden öteye
götürmesini bilen insanlar. Tarihi,
uygarlığı, toplumsal ilerlemeji bahçe
duvarlanyla sınrrlamayan insanlar...
Vesoul'ü Derin Fransa simgesi
bıçimınde ünlendırmış şarkıcı Jacques
Brel'in adı verilen bır ortaokulda
öğretmenlık yapan Martine ve Jean-
Marc Th'erouanne
çifti işte böyle
insanlardan. Yollan
1982'deParis'te
çakışuıcaya kadar
Asya'da yıllarca ayn
ayn on binlerce
kilometre taban
tepmişler. Vezullü
VESOUL
p
Martine'nin ilk Asya gözağnsı, 18
yaşrnda sırt çantasıyla bahdan doğuya
kat ettiği Türkiye olmuş. Jean-Marc
da Asya'ya meraklı bir
"Awaara"ymış. Paris'ten arabalanna
otostopçu oiarak katıldığı, o zamanlar
Nanterre üniversitesinde öğretim
görevlisi, ressam Ayşegül Beton ve
riyarro sanatçısı Lulu Menase
tarafindan tstanbul'da ağırlgnınca, o
da Asya'nrn kapısı Türkiye'ye
vuruhnuş. 1982'de Martine ile tanışıp
yıldınm nikâhla "havatlannı
birieştirdikleriDde'' orak bir
aşklannın daha farkına varmışlar:
"Sinema". Jean-Marc hanım köyü
Vesoul'e yerleşmiş. Hayat gailesi,
çoluk çocuk Avare ruhu
engeüeyememiş. Yine
çıkmışlar gezilere, ancak
>ıllar bu 68 ruhlulan başka
projelere ıtmiş. Th'erouanne
çifrinin "Asya ve Sinema"
aşkından 1995 'te bir
uluslararası festival doğmuş.
^^^™ Dostluk, dayanışma,
gönüllülük temelmde ve "Oteki''ni
daha iyi tanıma amacıyla kunılan
"Asya Sinemalan" derneği kısa sürede
tüm Vezullülere mal ohnakla
kahnamış, ulusal düzeyde de
benimsenmiş. Gerçi bu festival şu
anda Fransa'dan ziyade Asya'da
bilınıyor. Potansiyelin farkına varan
bazı uyanıklar, 4 yü önce "Sennaye ve
Siyasi Nüfiız" gücüyle, kumarhaneleri
ve Amenkan Fihnlen Festivali ile
UĞUR
HÜKÜM
tanınan, kuzey Fransa'nm en burjuva
kenti "DeauviDer
'de de bir "Asya
Fihnleri Festivali'' başlatıyorlar.
Tamamen Japon ve Güney Koreli
yatınmcılan çekmeyi hedefleyen
"festival" şimdiden vahhn iç
sorunlarla karşı karşıya. Halbuki
Vesoul daha başmdan Asya'yı Çin-
Hindiçini- Japon, özetle Uzakdoğu
üçgeni diye tanıyan Fransa'ya, bu kıta
kültürünü Ortadoğu, Orta Asya, Iran,
Hindistan-Pakistan-Sri Lanka, Rusya-
Sibirya gibi engin başka kültürleri de
içerdiğini ammsatıyordu. Bu küçücük
kentin topraklannda ne de olsa
Osman Hamdi'lerden llhan
Koman'lara hocalık etmiş,
"G'erome" ve okulunun kurucusu,
ilk oryantalistlerden Jean- L'eon
G'erome (1824-1904) ve büyük
tiyatro sanatçısı Edwige FeuuTere
(1907- 1998) gibi kışıliklenn mirası
\'ar... 2004'te 10. yaşmı kutlayacak
"Vesoul Uhıslararası Asya Sinemalan
Festivali", gündelik hayatlannın yani
sua Th'erouanne çifrinin çevresinde
kenetlenen, her yıl genişleyen minik
bir avare gönüllukr ordusu eşliğinde
Avrasya'yı yeniden buluşrurmaya
hazırlanıyor. Örneğin, aynı tarihin
G'erome'un ölümünün 100. yılına
denk gelmesi, ünlü ressarrnn
Ortadoğu ve îstanbul seyahaüeri
etrafinda, Türk sinemasına özel
sayfalar açılabilecek bir "bölüm"
düşündürtüyor. 10-17 Şubat 2004'te
"Çin Sinemasına Bakış" bölümünün
dışında, "Asyah Bir l staya Bakış" ve
5 ayn bölüm daha yer alacak. 61
fılmin gösterildiği 2003 festivalinin
toplam bütçesi 115.000 Euroya bile
ulaşmıyor. Yerimiz elverse de size
Vesullü gönüllü "Avare"lerin heyecan
ve özverilerini anlatabilsek... Jacca
isinüi eşkıya, kendini yahnzca bir
haydutun çocuğu olduğu için hapse
atan yargıcın hamile kansını kaçrnp
doğan çocuğa kendi çocuğu süsü
verir. Başta "Avare", suçsuz çocuk
(Kapoor) olmak üzere hayat herkese
zehir olur. Sınıf farkı, kast sistemi ve
önyargılara karşı bir bayrak fıhnde
kahraman şöyle seslenir dünyaya
"Avvaaara hoon, Avvaara hoon; Ya
gardish main hoon, asman katara
hoom; Anaara hoon_ / Bir serseri,
serseriyim ben; Y ıkılmış ömrüm,
kuıhnış kalbime rağmen, muduluk
ezgfleri söyrüyorum: Bir serseri,
serserrvim ben_"