Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SARALIK2003SALI CUMHURİYET SAYFA
17
m
3
s
Ytom titçtstto attin
"haûneçir tbakl
Ek*tromkposta:derttaomecumh«a1yetcorTi.tr Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Hükümet okullarda
Kuran kursu açacakmış...
"IsJami terör gibi buna da
Islami eöitim demezleri"
Model
Ismail Yılmaz: "Tayyip
Erdoğan, Ali Topuz'u
1970 model
politikacıya benzetti.
Kendisi ise Hicri sıfır
model oluyori"
ZÜIfÜ
Artvin'den Fuat
Özbey: Türbanı
savunan CHP
Milletvekili Zülfü
üvaneli'ye, 'Tann beni
dostlanmdan korusun,
ben düşmanlanmla
başa çıkabilirim' diyen
Romalı bir komutanın
sözünü hatırlatıyor ve
kendisine oy veren
bilinçli seçmenlerden
özür dilemesini
bekliyorum."
Gösteri •
Akif Kökçe: ~-
"Çalışanlann gösteri
yapması yasak.
Asalaklann gösteriş
yapması serbest"
Takkeli
Ruhsar Özmen:
"Kadıköy
iskelesindeki Akbil
gişelerinde, görev
yapan bazı belediye
memurian artık
kravatiı resmi giysisi
ile bitiikte yeşil namaz
takkesi de takıyor!"
ir zamanlar Bodnjm'un Yalıkavak köyünün
Çökertme mevkiinde 9 pafta, 900 parselde
tapulu arazisi olan bır köylü Mehmet Ali Yıl-
dınm. Yazdığı dilekçelerle, gasp edılen tapu-
sunu geri almak ya da tapulu malının kamu yararına
kullanılmasını sağlamak istiyor:
"Bodrum Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1992/125 e-
sas, 1993/114 sayılı karan ile kumsal alan olarak tes-
cil dışı bırakılarak 480 metrekarelik alanda bulunan
ikamet ettiğim evim, ahınm ve narenciye bahçemin yı-
kımına karar verilerek tüm mahkeme masraflan tara-
fımdan ödenerek atalanmın yaşadığı ve 200 yılayakın-
dır bizlere ait olan araziden mahkeme kararı ile çıktık.
Tapulu malımın kıyı kenar çizgisinde kaldığı için yı-
kılan yerlerimiz, bir müddet sonra Milli Emlak Müdür-
lüğü tarafından kiraya verilerek kamuya açık olması ge-
reken yer şimdi duvarlarla çevrilerek kamuya kapatıl-
dı.
Bu nasıl bir adalettir kı benim tapulu malım, 'Ben
Yalıkavak
devletim' diyerek elimden alınarak para kazanması için
bir başkasına devredilir?
Kiralayan kişi, dükkânlar yaparak akıl almaz para-
lara metrekaresini kiraya vermektedir.
Köyümüzde balıkçılıkla geçinen ailelerin sandallan-
nın bile bağlatılmadığı 'kamuya açılan alan' Jefi Kam-
hi'nin mülkiyetine geçmiştir. Miras yoluyla bize intikal
eden arazilerimiz 'kamuya açacağız' denilerek Jefi
Kamhi'ye verilmiştir.
Bizim evlerimiz yıkılırken, hemen yanımızdaki 902
parselde bulunan ve mahkemenın 1992/113 esas,
1994/881 sayı ile yıkım kararı bulunan ev yıkılmamış;
çevresine iki metre duvar çekilerek Jefi Kamhi'nin eşi-
nin resim atölyesi haline getirilmiştir. Şimdi bu 'kamu-
ya açık alan'da viskili davetler verilmektedir.
Bızlerın canını yakan mahkeme kararları başkaları
için keyifli 'kamuya açık alan'lar yaratmıştır.
Bizler ümmet değil, vatandaşız! Vergimizi öderiz, as-
kere gideriz, kimsenin hakkına tecavüz etmeyız, yasa-
lara saygı gösterıriz ama başımıza da bunlar gelir. Baş-
bakanlık Teftiş Kurulu'na, Maliye Bakanlığı'na, Milli
Emlak Müdüriüğü'ne, Tapu Kadastro Genel Müdürlü-
ğüne dilekçe yazarız, cevap alamayız. Kaymakama gi-
deriz, 'Doğruyu siz degil biz biliriz' yanıtını alınz. Bele-
diye başkanına gideriz, 'O koskoca Jefi Kamhi' der.
Bu mudur adalet, hak, hukuk!
Geriye kalan tapulu arazimde ev yapmaya kalkarım,
izin verilmez. Neden mi? Çünkü Jefi Kamhi kalan ara-
zileri de alacakmış. Anlayacağınız Yalıkavak'ta Türki-
ye Cumhuriyeti'nin kanunları geçmez!" Devlet, kamu
için el koyduğu araziyi bir işadamına kiralamış. Ana-
yasa, kamuya terk edilen yerlerin kamu yararı dışında
kullanılamayacağını yazıyor. Fakat yazdığı ile kalıyor!
Aksini iddia eden bir yetkili varsa buyursun.
SESSÎZ SEDASIZ (!) Çalışma Bakam'mn annesi var mı?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat Başesgioğlu'na "Sizin anneniz
var mı" diye soruyor Erol Uyar.
"Benim annem var ve 73 yaşında. ll-
kokul mezunu bile degil. Tansiyon ve
osteoporoz hastası.
Kalan yaşamı boyunca kullanması
gereken ilaçlan var. Bu ilaçlan çok şü-
kür ki SSK'den edinebiliyor. Ancak bu
edinme işlemi nasıl oluyor?
ALO SSK adı verilen ve yıllardır sü-
ren bir işkenceye göğüs gererek bu
ilaçlan almak için her sabah saat 8 ci-
varlannda başlayarak en az bir saati-
nizi çok seri bir şekilde telefon çevir-
meye ayınyoruz. Tek bir telefon var ve
sürekli meşgul. Asla düşmüyor, düştü-
ğünde de çok büyük olasılıkla sistem
açmıyor telefonu ve siz tekrar dene-
mek zorunda kalıyorsunuz. Zaten faz-
Iazamanınızdayok,45dakikaile1 sa-
at arasındaki bir sürede randevu ala-
bilirseniz şanslısınız, aksi tak-1
dirde birsonraki gün tekrar de-
nemeniz gerek. Çünkü sistem"
sadece bir sonraki gün için randevu
alıyor. Bu yüzden günlerce uğraşmak
zorundasınız randevu alabilmek için.
73 yaşındaki bir insanın bu telefonu
o kadar seri bir şekilde çevirebilmesi,
mümkün mü? Ben annem adına anyo-
rum, her sabah işe gitmeden önce 1
saat de annem için mesai yapıyorum
ve günlerdir uğraşmama karşın halen
bir randevu alamadım sistemden, an-
nem ilaçsız bekliyor ümitle. Peki çocu-
ğu olmayan yaşlı insanlar, onlar ne ya-
pacaklar? Sistemden elde edilen so-
nuç maalesef Türk insanına reva gö-
rülen yeni bir işkenceden başka birşey
değildir. Çözüm ise şu anda kullanılan
sistemlerin yazılımında yapılabilecek
çok küçük bir değişiklikle, 'ileri tarihli
randevu' düzeninin de kuaılmasıdır.
Terör Olaylarnun
Düşündürdükleri!
Prof.Dr.FATMAESfcS
Adamın birinin kulağınatatsız
dedikodular gelmeye başlamış:
"Kann seni aldatıyor, sen bura-
da çalışırken, o başkalan ile gü-
nûnü gün ediyor" demişler.
Inanmamış; evine bir baskın ya-
pıp bu söylentilere son vermek
istemiş.
Kansı karşısında görünce çok
şaşırmış ama görünürde başka
bıri yokmuş. Başlamış evin sa-
ğmı solunu araştınnaya. Yata-
ğın altına bakmış ilkin; başını
kaldınp "Burada yok" demiş.
Kapı arkaları, kuytu köşelerle
sürdürmüş aramayı. Her defa-
smda "Burada yok" dermiş il-
knde olduğu gibi. En sonunda
buyükçe bir dolabı açmış ve iri
yan, güçlü kuvvetli, sert bakışlı
bri ile karşı karşıya gelivermiş.
Hsmen kapısını kapatmış dola-
bn ve "Burada da yok" demiş
ksık bir sesle.
Ülkeyi yasa boğan, Istanbul'u
savaş alanına çeviren terör
oaylan sonrasında Sayın Baş-
fcakan R. T. Erdoğan'ın tepki-
lcri anımsattı bu fıkrayı!
Kısa zamanda saldınlann fa-
illeri belirlendi, kimliklerine ve ki-
şiklerine ilişkin bilgiler yer aldı
basında. Hepsi TC vatandaşı,
bri dışında diğerleri 20'li yaşla-
rrda ve hepsi aşın dinci; ilişkili
odukları da! Fakat Sayın Erdo-
ğan hâlâ "Islami terör" tanımla-
rasının kavgasını yapmakta.
Gerçek apaçık ortada olmasına
tarşın!
Halbuki, duyariı bir başbakan
carak bu gerçeği kabul edip,
tendisinin ve partisinin bir öze-
leştirisini yapması, din eğitimi-
re ilişkin planlannı gözden ge-
çrmesi beklenirdi. Çünkü daha
cceki yıllarda yaşananlar ve
sn dörtterör eylemi, kasrtlı ola-
m yanlış aşılanmış dini inanç-
lîin ne canavarlar yaratabildi-
öni ve insanlara, ülkeye ne za-
ratar verdiğini açıkça gösteri-
yx.
Faillerin kimlik bilgilerinin ilgi
çaken bir diğer özelliği, yaşlan:
W 40'lı fakat diğerleri 20'li yaş-
Ma. Yani genç insanlar!.. Ar-
telannda onanlmaz acılar bıra-
lıken, kendi canlanna da kıydı-
lıbuuğurda
Niçin?..
Vatanlan için değil!..
Aileleri ve yakınlan için değil!..
Manevi anlamda bile olsa,
taıdileri için de değil!..
Sadece ve sadece uhrevi
teklentileri uğruna. Çünkü bu
etemleri ile şehit sayılacaklan-
•j ve uhrevi âlemde sonsuza
«dar sürecek cennet yaşamla-
nnın başlayacağına inandınlmış
zavallılardı onlar! Aksi halde
genç bir insan nasıl kıyar canı-
na bir hiç uğruna!
Ne yazık ki, genç insanlar
üzerine çok oyunlar oynanıyor
bu ülkede:
Bazılan okul önlerinde uyuş-
turucu tuzaklan kuruyor, genç-
lere karşılıksız uyuşturucu verip
onlan bağımlı kılıyon sonra gei-
sin paralar... Gencecik insanla-
nn sağlığı pahasına servetlerine
servet katıyorlar.
Bazılan gencecik insanlara
dini inançlar aşılayarak, asıl ya-
şamın öbür dünyadaki yaşam
olduğuna, cennete giden yolun
din uğruna adam öldürmekten
geçtiğine inandırıyor. Onlann
ölümü pahasına kendi güçleri-
ne güç katıyorlar.
Bazılan genç kızlann saç tel-
leri üzerinden oynuyorlar oyun-
lannı. Daha çocuk yaşlannda,
saçının bir telinin karşı cinse
gösterilmesi halinde, cennet
kapılannın onlara ebediyen ka-
palı olacağı, uhrevi yaşamlan-
nın cehennem köşelerinde son-
suza kadar yanarak geçeceği
telkin ediliyor. Bu korku ile baş-
lan örttürülen çocuklara, genç
kız olduklannda meydanlarda,
üniversite önlerinde "Inanç öz-
güriüğü isteriz" sloganlan attı-
nlıyor ve bu sloganlarla iktidar
yollan açtınlıyor!
Kısaca, bazı odaklar veya ba-
zı beklentilere odaklanmış
gruplar, dini kullanarak genç in-
sanlan kendi beklentileri doğ-
rultusunda kullanmakta. Bazı-
lan terör eylemleri yaptırmakta,
bazılan inanç özgürlüğü söy-
lemleri iletoplumu çağdaşlıktan
uzaklaştırmakta. Yazık oluyor,
hem o kullanılan gençlere, hem
topluma!
Bundan kurtulmanın yolu bel-
li: Akılcı düşünmeye odaklan-
mış çağdaş eğitim!
Fakat nasıl?..
Tüm gücünü imam hatip lise-
lerinin önünü açmak, devletin
bütün kurumlannı imamlarates-
lim etmek için kullanan Milli Eği-
tim Bakanı ile mi? Yoksa son
günlerde gündeme gelen Kuran
kurslartnın eğitim alanlannın ge-
nişletilmesi, dahaetkin kılınma-
sı, bu kurslara uygulanan dene-
tim mekanizmalarının kaldınl-
ması çalışmalan ile mi?..
Yoksa, her şey gün gibi orta-
dayken, "Islami terör" ifadesini
kullananlara ateş püsküren
Başbakan'la mı? Faillerin yap-
tıklannın hesabını öbür dünya-
da vereceklerine inanan ve bu
inançlannı dile getiren yetkililer-
le mi?..
ÇİZGİLtK KÂMİL MASARACI kamilmasaracid mynet.com
HAYAT EPtK TtYATROSU MVSTAFA BtwiN
LAÎK BİR ULKEDE HİC BİR
TERÖRÎSTİN DİNİ
ÎNANCLARINA ifc-c/'
KARI5AMAYIZ!..
DİNt MOTİFLİ
TERÖRÎST EYLEMLERDİR!.
P6KI
BUNLAR
HAbiGİ
DİNDEN?
1 1 i '• I
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kjurgenciayahoo.com
A
(lyyl
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 9Arahk ictcw.nuuntaz-arikan.com
ANKARA 29. ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No. 2001 510
Davacı Vasfıve, Necati, Faruk \e thsan Taşdelen \ekilı tarafından davalı-
lar MuzafFer Kavaarkası ve Murat Erdem hakkında açılan tazmınat davası-
nın vapılan yargılaması sırasında davacı vekıli davasını davacı Vasfi\e Taş-
delen'ın \oksun kalma tazmınatı olarak 11.413 834.463 -TL, baba Necati
Taşdelen'ın yoksun kalma tazmınatının 12.155.541.999 -TL otarak ısiah et-
mış olduğundan, işbu ıslah dılekçesının, Bunca aramalara rağmen buluna-
mayan da\alı Muzaffer Kayaarkası'na ılanen teblığıne karar venlmekle. da-
valının duruşmanın yapılacağı 28.01.2004 günü saat 10 45'de duruşmada
hazır bulunması veya bır vekil manfetıvle kendısını temsıl ettırmesıne, 10
gün ıçmde cevap \ereb\leeğı, gelmedığı takdırde davanın vokluğunda so-
juçlandınlacağı, ışbu ılanın gazetede yavın tanhınden ıtıbaren 7 gün sonra
davalıya teblıg edılmış sav ılacağı ılan olunur Basın' 60718
KUDÜS'ÜN DÜŞÜŞÜ!
İ91VPE BU&ÜN, YÛZYtUA/iCA OSMANU YÖN£_
TIMİNDE KALMtŞ OLAN tUJDÜS İNGİÜ2 <UW£T~
İ /
Nl LLÛYD S£Oe6£, X»K/M DOSUYA ÖUEM V£g_
MEVE 8AÇLAPIĞINPAN g£& FfÜSTfN'E KUV- '
ver yrĞtuyoeûu. Mis/g SBF£IİÎ'KUWETİ ASO-
/UUrAAJ/ İN£İÜZGEN£BALİ EOMUN0AU£fitgr
&ÜHBYOE.N OSMANU BJRÜtU&Z/NİSlUŞTtRJ-
YOeOU. YAP/IAN SAVUN/UA SAVAŞH& YE-
NİLGtLEfZLZ SOMUÇiANDlKÇA, OSAAANU-
LAR. KUJ2EYE PO&fZU ÇBKİLMEYE &AŞ-
LADILAR. DEGK£N KUOÜS'Û SAVÜNMAKLA
QÖR£VLİ J4U FLtATf*$A DA İ
VAZŞ£ÇTf. GEUEISAL AU-ENgY, HAÇLI
LERİND£NSOUI&UXK£Zfi4TİHGİ8İI
ANKARA SEKtZİNCt TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞFNDAN
Esas No- 2003 200
Davalı: Saadettin Kq)ez(Kepez Ticaret) Anadolu Mah. 107. Sk. 10 A Güzelyaka Ankara
Da\-alı: Tanju Kepez: Anadolu Mah. 107. Sk. 10'A Oüzetyaka Ankara
Davacı Aygaz A.Ş. vekili tarafından aleyhinıze Mahkememizde açılan "Rekabetın Menı" davasının verilen ara karan uyannca;
Mahkememizce yukanda yazılı adresınize dava dilekçesı eklemek suretiyle duruşma gûnunü bildirir tebligat çıkanlmış, ancak bila tebliğ
ıade edilmiş olmakla, zabıtaca da yaptınlan tahkikattan adresinizin tespiti mümkûn olmadığmdan, dava dilekçesi ve duruşma gûnünün ılanen
tebliğine karar verilmiştir.
25.12.2003 günü saat: 10. 30'da yapılacak olan duruşmada davalı olarak bizzat hazır bulunmamz veya kendinizi bir vekille temsil ettirme-
niz, gelmedığiniz takdırde HUMK'nin 213, 377. maddesi gereğince yargılamaya yokluğunuzda devam olunacağı hususu dava dilekçesi ve
durusma günü yerine geçerlı olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 6.11.2003
Basm: 60899
ANKARA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 2002/446
Davacı Ismail Olcay Nazlıoğlu vekili Av. Arif Acer, tarafından davalılar Yıldız Doğan, Yavuz Doğan. Deniz Doğan aleyhine açılan ıpote-
ğin kaldınlması (terkını) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; Mahkememizın 05.11.2003 günlü ve 2003 446-2003 1111 sayılı karan
ile,
1- Davanın kabulüne Ankara ili, Çankaya ilçesi, Ayrancı mahallesı 2810 ada, 26 parsel sayılı taşınmazda 164/3090 arsa paylı 3. kat 15 no-
lu mesken üzerine 28.09.1971 tarih ve 11174 yevmiye ile Bekır Doğan lehine tesıs edilen ipoteğın kaldınlmasına (terkinine) 2- Peşın alınan
7.880 000- TL. harcın karar harcından mahsubuna \e başka harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davanın mahiyetine göre davacı taraf yaran-
na vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına ve davacı tarafça yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasma, Yargıtay yolu açık olmak
üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılann gıyaplannda karar venlmış olup. davalılardan Yıldız Doğan, Yavuz Doğan. Deniz Doğan'a
tebligat yapılamadığından karar tebliği yenne geçmek üzere ilan olunur. 05.11.2003 Batın: 60905
GÖRÜŞ
MERİÇ VELİDEDEOGLU
Bunda da Haklı Çıktı
Atatürk!
Geçen kasım ayının son günlerinde -dünya basını
ile biriikte- basınımızda çok ilginç bir haber yer aldı:
Rusya'dan Britanya'ya, Nepal'den Yunanistan'a dek
yayılan Hint - Avrupa dillerinin doğum yerinin Anado-
lu topraklan olduğu.
Yeni Zelandalı bilim adamlan, 87 dili taramışlar ve
bu dillerin köklerinin yaklaşık dokuz bin yıl önce Ana-
dolu'dan göç eden insanlaria Doğu'ya, Batı'ya yayıl-
dığını saptamışlar.
Yaşaşalardı bu habere en çok sevinecek iki kişiden
birinin Ömer Asım Aksoy, ötekinin Ord. Prof. Dr. Fritz
Arndt olacağını düşünüyorum.
Kurulduğu 1932 yıllanndan başlayarak yok edildiği
SO'li yıllara dek Dil Kurumu'nda gerek üye gerek gö-
revli olarak çalışan ö. A. Aksoy, Yeni Zelandalı bilim
adamlannın bu savı karşısında hemen, Atatürk'ün be-
nimsediği, üzerinde de çalıştığı "Güneş-Dil Teorisi"ni
anımsardı sanınm.
1936 yılında gerçekleşen 3. Dil Kurultayı'na konu
olan Güneş-Dil Teorisı ile Türk dilinin en eski bir dil ol-
duğu belirtiliyor, Türk tarih tezine koşut olarak da na-
sıl ki "TûrklerAnadolu topraklannda Yunanlılardan ve
başka milletlerden çok daha önce yaşamış eski bir
ulussa, dilleri Türkçe de taş ve maden devrinde kül-
tür kelimelerini göç yoluyla Anadolu 'dan yeryüzüne
yayan eski ve büyük bir kültür dilidir" (1) savı ortaya
konuyordu.
Belli başh Avrupa ülkelerinden, Rusya'dan, Japon-
ya'dan gelen on üç dil bilgini Kurultay'da bu teoriyi tar-
tışırlar; konuyu tümüyle yadsımadıklan gibi içlerinde
destek verenlerin de olduğu belirtilir. ömeğin Macar
bilim adamı Dr. Kvergiç, Güneş-Dil Teorisi'ni destek-
leyenlerdendi ve bir yıl önce Atatürk'e yazdığı bir mek-
tupta konuyu kendisine açandı.
Bu görüş bizde çok ölçüsüzce eleştirildiği gibi te-
oriyi diledikleri gibi yorumlayıp dilin anlaştınlmasına
karşı kullananlar da oldu, amaAtatürk'ün "Türk mille-
ti dilini deyabancı dillerboyunduruğundan kurtarma-
lıdır" isteği uygulanıp yürütüldü.
Ne var ki 1950'de Demokrat Parti iktidannın dil ko-
nusuna da el atmasıyla Güneş-Dil Teorisi'ne yer yer
çatmalar -dahası alaya almalar- yine başladı; dilde
Osmanlıcaya dönüş sürecine geçildi.
Işte bu sıralarda fstanbul Üniversitesi Fen Fakülte-
si Kimya Bölümü'nün hocalanndan Ord. Prof. Dr. F.
Amdt, Türkçe verdiği derslerinde öztürkçe sözcükle-
ri, terimleri de kullanmayı sürdürüyordu.
Osmanlı döneminde Türkiye'ye kimya öğretimini
başlatmak üzere gelen Prof. Amdt, ilkin Osmanlıcayı
öğrenmiş ama Cumhuriyetin ilanından, özellikle Ata-
türk'ü tanıdıktan sonra, gerçekleştirilen yenilikleri
onayladığı gibi, dil devrimini de destekliyordu.
1950'li yıllann ortalannda artık Türkiye'den aynlmak
üzereydi; ben kendisini bu son ders yılında tanıdım;
her gün saat 12 ile 13 arasındaki derslerini kaçırma-
dan izleyenlerdendim. Bir gün çok erken gelmiş bek-
lerken dersliğin kapısının açık olduğunu görünce içe-
riye süzülüvermiştim.
Prof. Amdt, kapısını açık bıraktığı odasında söyle-
diklerini not eden birisiyle görüşüyordu, konu "d//"di.
Amdt Hoca öztürkçeyi coşkuyla savunuyordu; bir ara
Güneş-Dil Teorisi konuşulmaya başlandı, ama neden-
se Prof. Amdt susuyordu, birden yıllar boyu hiç unut-
madığım şu tümceyi söyleyiverdi: "Atatürk, bu teoriy-
le dünya kültürzincirinin bir halkası olmak istiyordu."
Uzun yıllar sonra, dil konusuna eğildiğim sıralarda
elime aldığım bir kitapta (2), Atatürk'ün "Üçüncü Dil
Kurultayfnm hemen ardından Dolmabahçe Sarayı'na,
Güneş-Dil Teorisi ve dil sorunlannı konuşmak üzere
davet ettiği bilim adamlan arasında -tek yabancı ola-
rak- Prof. Arndt'ın da yer aldığım görünce, bu değer-
li hocamızın an dile bağlılığını anlamış oluyordum.
Prof. Arndt haklıydı, bu teori Türk ulusuna yalnızca
kendine güvenmeyi, tarihiyle, diliyle övünmeyi aşıla-
mak için ortaya konmamışti; evrensel kültürün içinde
yer almak, bir üyesi olmak amacını da içeriyordu kuş-
kusuz.
Ne var ki teorinin bu yönü hemen hemen hiç işlen-
medi; çoğunlukla ciddilikten uzak bir biçimde eleştiril-
di; oysa şimdi dünya basınının konulan arasına girdi;
şimdilik 87 dil ile başlayan araştırma durmayacaktır.
Kısacası 70 yıl sonra da olsa Izmir'den Dr. Yaman
Gürkaynak'ın dediği gibi: "Bunda da haklı çıktı Ata-
türk!"
(1) A.S. Levend, Türk Dilinde Sadeleşme Evreleri, TDK
Yayını, 1972.
(2) Kaya Türkay, A Dilaçar, TDK Yayını, 1982.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3
SOLDANSAĞA:
1/ Çok iyi yü-
zücü ve dalıcı
olan bir su ku-
şu. 2/Kendisi-
ne inanılan,
sır verilen
kimse... Su
akan musluk-
suz boru. 3/
Meyvelerin-
den çıkanlan
yağ kozmetik
sanayisinde
kullanılan bir ağaç-
çık... Müstahkem
yer. 4/ Kimliği belir-
lenemeyen uzay ci-
simlerine verilen ad...
Elçilikuzmanı. 5/Bir
cetvel türü... Şen, ra-
hat. 6/ Genellikle se-
vecen ve hüzünlü bir
konu işleyen küçük 8
lirikşiir... "—-çıkın- 9
ca ortaya mazi silin-
meli" (Tevfik Fikret). 7/Kuran'ı güzel, yüksek ses-
le ve usulünce okuma. 8/ Bireyler arasında ortak
simgeler sistemiyle gerçekleştirilen bilgi ve anlam
alışverişi. 9/ Argoda çok çalışan öğrenciye verilen
ad... Şarap mahzeni.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Değerli olmayan maden ya da taşlardan yapılmış
takı. 2/ Sıtma mikrobunu aşılayan sivrisinek... Ad-
lan sıfat yapan bir yapun eki. 3/tber Yanmadası'nın
en uzun ırmağı... Yemişlerin yenen bölümü. 4/Te-
lefon sözü... Yerinde duramayan kimse. 5/ lranlı
Mirza Ali Muhammed tarafından 19 rakamının kut-
sallığı temeli üzerine kurulan din. 6/ Akdeniz Böl-
gesi'nde bir akarsu... Halk dilinde bulgur pilavma
verilen ad. 7/Çıplak vücut resmi... Atacıhkla ilgili
olan. 8/ Yeteri-jce aydınlık olmayan.-. Bir sanat y^
pıtında işlenen ana konu. 9/ Tath su ıstakozu.