22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 ARALIK 2003 SALI CUMHURİYET SAYFA kurtur(g cumhuriyet.com.tr 15 44. Uluslararası Selanik Film Festivali'nde izleyici sayısı 14 bin artarak 84 bine çıktı Herşeyekarşın yaratıcılık• Jüri başkanı losseliani filmlerinde bir başkahraman olmadığını, yaşam halısının tek renk iplikle dokunamayacağım vurguladı. Angelopoulos İçlemesinin ikinici bölümü 'Üçüncü Kanat'ta Kıbrıs sorununu ele ılacağını belirtti. Onursal 5dül sahibi Panayotopulos günümüz sinemasındaki duyarlılığa değindi. ASLI SELÇUK SELANtK - Festivalde toplu gös- terisi yapılan uluslararası jürinin baş- kanı Gürcü Otar Iosseliani'nin Gür- dstan. Gürcü sineması ve Perestroy- ka ile ilgılı düşüncelen şöyleydı: "Benim zamanımda Gürcis- Un'da her şey aydınhktı. Sonra Sovyet rejimi başa geldi. Rejitne uyanlar ve uymayanlar oldu, kural- Ura karşı gelenler sansüre uğradı- lar. Buna karşın o dönemde çok fılm yapıldı. Cengiz Abuladze 'Re- pentir'i çekince çok sevindik, bu Bolşeviklerin direniş öyküsüydü. Perestroyka ve başta Gorbaçov ol- duğu için nim yasaklandı. Benim kuşağım renkli bir kuşaktı, her tür- lü film çeken sinemacı vardı. Gür- cistanı terk edip Fransa'ya gelince 7-8 yıl işsiz kaldım. Gürcistan bizler için bir diiştür, herkes onu kendine göre algılar: Onu yakalamak istersiniz, ama o hep sizden kaçar. Bir de çok prens vardır, yani herkes biraz megalo- mandır. Hançerle dolaşan bu prensler. hançerlerini kınlarından çıkardıklan anda saplamak zorun- dadırlar. Şevardnadze ülkeyi Rus- ya'ya karşı korumaya çalışıyor, po- litik durumun nasıl gelişeceğini gö- receğiz. Sinemacılar çokgiiç koşul- larda çahşıyoriar, bir filmi tamam- lamak 8-9 yılınızı alıyor". losseli- ani, Amenkan sinemasının Yunanlı- lan dolaylı yoldan etkiledığinı de be- lirtiyor. Çok renkll yaşam halısı "Yunan mitolojisindeki tüm kö- tülüklere tek başına karşı duran En lyi Sanatsal Katkı Ödülü: Tiny Snowflakes' (Yön: Ali Rıza Amini - üstte), En lyi Yönetmen Ödülü: Celina Murga ('Ana and the Others' - solda), En. lyi Senaryo Ödülü: Dimitris Indares'Totally Married'- sağda) Prometheus figürünü Hollyvvood sürekli kullanır. Tüm Amerikan fılmlerinde dünyaya tek başına kar- şı duran bir kahraman vardır. Pro- metheus, Ulis, Şevardnadze bunlar yalnız kahramanlardır. James Bond tek başına kötülükle savaşır. Benim filmlerimde bir başkahra- man yoktur. Yaşam halısını tek renk iplikle dokuyamazsınız. İçin- de pek çok renk barındırmalıdır. Tek kahramana karşıyım. her za- man birbirini etkileyen değişik un- surlan bir araya getirmekten yana- yım" diyen Iosseiiani. ne yazık kı Gürcistan" ın artık onun sinema yap- tığı zamanki gibi olmadığını da söyle- di. "Onu hep yüreğimde saklıyo- rum. Filmlerimde de hep orayı an- latıyorum" dedi. Onursal ödül Panayotopoulos'a Türki Cumhunyetleri'nın sinema- sına genış yer ayıran etkınlik Cannes, Venedik, Nantes gıbı önemli festival- lerde göstenlıp ödüller kazanan çalış- malara yer verdı. Abdi Abdikalikov, Ermek Shinarbaev, Satibaldi Na- rimbetov ülkelerinde film çekmenin güçlüğüne değınerek Fransa, Japonya, Hollanda, Isviçre ıle ortak yapımlar gerçekleştırdiklerini belirttiler. Shi- narbaev lOyıllık bir aradan sonra tek- rar sinemaya döndüğünü, tüm bu za- man boyunca nasıl bir sinema yapma- lıyım diye düşündüğünü vurguladı: "Elbette sanat sineması yapmalı- yız, ama halkımız bu türü pek sev- miyor. Çalışmalarımız evrensel bir izleyiciye sesleniyor. Asyalı olmamı- za karşın kendimizi daha çok Avru- palı gibi hissediyoruz" dedi. Festival bu yıl Altın tskender Onursal Ödü- lü'nü Yunanlı Nikos Panayotopo- ulos'a verdi. Ödülünü, festivalin onursal başkanı Theo Angelopo- ulos'un elinden alan yönetmen, "Si- nema benim için öteki yönetmenle- rin çalışmalan demektir. Filmleri- mi çok sevmem, sadece yaratım sü- recini severim, bitirdikten sonra onları hiç izlemem. En iyi çahşmam Variete'dir. Günümüz sinemasında bir duyarlılık var. bu akılcı yakla- şım en aptal insanın bile gerçeği kavramasını sağlıyor. İzleyicinin filmdeki kahramanlarla kendisini özleştirmesi gerekmiyor, yabancı birinin dünyasına girip orayı keşfe- diyorsunuz, bu dünyayı sevebilir ya da hiç sevmezsiniz. Şu andaki mo- da büyük prodüksiyonlar çekmek. Değersiz etiketler taşıyan ürünler yerine insanın istediğini anlatması bence harika bir şey." Angelopoulosun gözünden Kıbrıs Theo Angelopoulos üçlemesinin ilk bölümü 'Gözü Yaşlı Çayır'ı bitir- diğıni, filmin Berlin Festivali'nde gösterileceğini açıkladı. tkinci kısım 'Cçüncü Kanat'ı 3 btada 7 ayn ül- kede gerçekleştıreceğinı, projenin Kıbns sorununa değindiğini belirtti. Kıbns' ı ikiye bölen Türk-Yunan sını- nnda çekeceği filminde Harvey Ke- itel, Sean Penn, Michelle Pfeiffer, Dennis Hopper gibi tanınmış Ame- rikalı oyuncular yer alacaklar. İlk filmi 'Tabutta Röveşata' ile 1997'de Gümüş Iskender ve en iyi er- kek oyuncu ödüllerini kazanan Derviş Zaim. Balkanlar'a Bakış bölümünde gösterilen 'Çamur'da sembolizm, re- alizm ve sürrealizm kullandığını vur- guladı. Gelecek ay içerisinde Ça- mur'un Kıbns'ınherikikesimindede gösterime gıreceğini irdeleyen Zaim, Türk sinemasının ekonomik sorunla- nnın büyük olduğunu, Türkiye'nin A\tupa Birliği'ne girmesinin bu açı- dan çok yararlı olacağını belirtti. Uluslararası jüri ve FIPRESCI'nın dışında Yunan Teknisyenler Birliği en iyi ulusal çalışma olarak Tassos Bo- ulmetis'in 'Politiki Kouzina'sını (Istanbul Mutfağı), Sinemacılar Bir- liği ise Yannis Economidis'in 'Matchbox'unu (Kibrit Kutusu) ödüllendirdi. Dewars firmasının ver- diği izleyici ödüllerini Manish Jna'nın 'A Nation VVithout VVomen' (Kadınsız Ulus Hindistan-Fransa) ile 'Politiki Kouzina" aldılar. Geçen yıl 70 bin olan izleyici sayısı bu yıl 84 bine ulaştı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni'nin bir türlü doldurulamayan kadro eksikliği nedeniyle konser iptal edildi MahlerBaşkent'e uğrayamadıERHAN KARAESMEN CSO'nun 2003-04 sezonu ne güzel başhyor- du. Silme dolu bir salonda İdil Biret harika bir Rachmaninof 2. yorumu sunuyordu. Orkestra ile tanışıklığı ve uyumu ileri düzeylerdeki bir Stru- çagala'nın etkin yönetimıne müzisyenler çok canlı bir yanıt veriyordu. Ortalık alkıştan yıkılıyordu. Her şey çok hoş- tu. Yılhk program umut vericiydi. Konser arası fuaye söyîeşılerinde sezonluk etkinlikler bülte- nini kanştıran özel meraklı müzikseverler, bir- birlerine "Bak, iki hafta sonra Mahler çalına- cakmış" diye müjde veriyorlardı. Ankara'ya yo- lu pek düşemeyen Gustav Mahlerüstadın o çok üstün müziği bu kez görkemli 5. Senfoni ile iki akşamhğına burada taht kuracaktı. Kadro peşkeşçiliği Mahler müziğine epeyce yakmlığı bulunan bu satırlann yazan da bu olağanüstü olayı alkışla- maya hazırlanıyordu. tyi ya da daha az iyi yo- rumlanmış olsun, fazla önemi yoktu. "Mahler Ankara'da" olgusu tek başına o denli önemliy- di ki, konserin müziksel aynntılannı gölgesine alacaktı. Uygunzamanyakalanabıhrse. bu satır- lann yazan "Mahler Ankara'da" kavramını başlık yapacak bir küçük sevinç yazısı yazmayı bile düşünebilecekti. Ama, şimdi bir köklü bu- rukluğu dile getiren bir başka yazı yazıyor. Kon- ser iptal edildi. Yani Mahler Ankara'ya uğraya- madı. Olağanüstü Mahler olayının güme gitme- si bir yana, CSO'nun altmış küsur (ve Musiki-i Hümayun köküyle birlikte toplam 176) yılhk geçmişinin en acıklı sayfasını oluşturacak bi- çimde ekım ayı konserlerine iptal geldi. Olay görsel ve yazılı basmda "galiba CSO'nun başka topluluklardan konser başı- na ödünç aldığı konuk müzisyenlere izin ve- rilmemiş ya da öyle bir şeymiş" hafifliği için- de bir iki kez ele alındı ve geçiştirildi. tlgili ba- kanhklann yetkilileri ise "Bir bürokratik ak- silik olmuş, üç-beş kadro verilerek bir çaresi aranacak" türünden bir CSO konserinin yeter- li sayıda müzısyeni bir araya getirememekten dolayı iptalinin dramatik vahametinı tamamen M ıskalayan açıklamalar yaptılar. "Kadro" denen olay, devletin ezeli bir baş ağnsıdır. Bir yandan, devlette kadro daraltma (ve dolayısıyla maaş giderlerini azaltma) felse- fesinin şampiyonluğu yapıhrken, öte yandan, tam bir politik ulufecilik çerçevesinde kadro peş- keşçiliği yaşanmıştır. Sadece Ankara'nın değil, tüm ülkenin en önde gelen müzik kurumuna, ya- pılagelen isteklere karşın sekiz yıl bo\oınca tek bir kadro verilmemesinin arkasında ise açık bir sanat-kültür düşmanlığı yatar. Çağdaş uygarhğa ahkr senfonileri, dünya orkestra konser programlannda, TV-Radyo dinletilerinde, CD kayıtlannda ve satışlannda Beethoven senfonilerinin otuz-kırk yıl önceki yerine oturdular. Beşinci Senfoni dendiği zaman, meraklılar arasmda, artık Beethoven'inki değil Mahler'inki anlaşılıyor. bir çeşit karşı koyuştur bu umursamazlık. CSO'da aynlmalarla, emeklilikle ve maalesef ölümlerle giden müzisyenJerin yerine adam ko- namamıştır. Orkestranın 70-80 sanatçıyla ancak yorumlanabilecek büyük besteleri programa al- dığı haftalarda diğer orkestralardan ödünç mü- zisyen alınır. Bunlann bir bölümü taşradaki res- mi orkestralann ,\nkara'da oturan müzisyenle- ridir. ,\ma, ek olarak, diğer Ankara kurumlann- dan da müzisyen desteği alınır. Mahler'in 5. Senfonisi gibi ciddi Batı ülkele- ri orkestralannın 90-100 müzisyenle ancak ba- şa çıkabildikleri bir dev yapıtın adam gibi yo- rumlanabilmesi için CSO alışılmıştan daha ka- labalık bir destek kıtasına gereksinme duyuyor- du ve bu dost kurumlar, bu yardımın yapılması isteğini kendi programlannı aksattığı gibi haklı bir gerekçeyle geri çeviriyorlardı. Aynca artık her isteyişte müzisyen desteği ya- pılamayacağını da üstü kapalı biçimde dile ge- tiriyorlardı. Ülkedeki orkestral etkinlikleri kö- künden durdurma arzusu taşıdığı epeyce kişi ve kesim tarafindan kuv\etle sanılan bugünkü hü- kümet, BakanJar Kurulu ve üst bürokrasi yapı- sının ekmeğine bu küçük krizle kalın bir yağ sü- rühnüş bulunmaktadır. Çok yazık. Beethoven ve Mahler Mahler senfonileri, dünya orkestra konser programlannda, TV-Radyo dinletilerinde, CD kayıtlannda ve satışlannda Beethoven senfoni- lerinin otuz-kırk yıl önceki yerine oturdular. Beşinci Senfoni dendiğinde, meraklılar, artık Be- ethoven'inkini değil Mahler'inkini anhyorlar. Geçen yılın evrensel müzik ortamındaki en önemli olay îngiliz taşrasındaki çok yetenekli bir Simon Rattle'in koca bir Berlin Flarmo- ni'nin başuıa geçişiydi. "Bu Birmingham'lı Si- mon, bu Berlinliler ile işe nasıl başlayacak- tı?"yı merak edenler, başlangıç konseri olarak Simon'ın bu Mahler 5'i seçtiğine tanık oldular. (Bu tarihi ilk konseri günlerce verildiği Avrupa TV'lerinden bir yurtdışı seyahat sırasında bir- kaç kez dinlemiştim ve Cumhuriyet'teki bir ya- zımda kısaca sözünü etmiştim.) Mahler'in tam bitmiş dokuz, (bir bölümü ko- rolu ve sonuncusunda biraz eksiği bulunmakla birlikte) toplam on senfonisiyle insan sesi ve or- kestra için besteledigi çeşitli şarkılan ve özel senfonik yapıtlan dünya konser programlanmn baş köşesindedir. Bu anıtsal müzik mirası, yapıt- lann müziksel çapraşıklığı, çok sayıda çalgımn çok ustaca kullanılmasındaki, orkestra ile insan sesinin uygun birlikteliğinin sağlanmasmdaki güçlükler dolayısıyla. Ankara'da (ve Türkiye'de) ıskalanagelmiştir. Ankara'da bir Mahler 5 ger- çekten müthiş bir olay olacaktı. Bir başka son- bahara kaldı. H.HazarŞiirAkşamlan • ELAZIĞ (AA) - Bu yıl 11 'incisi düzenlenen Uluslararası Hazar Şiir Akşamlan'nın 18-21 Aralık tarihlerinde Azerbaycan'ın başkenti Bakû'da yapılacağı bildirildi. Elazığ Vali Yardımcısı ve Hazar Şiir Akşamlan Komitesi Başkanı Neşet Akkoç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şiir akşamlannın ilk kez bir başka ülkede düzenleneceğini söyledi. Etkinliğe Elazığ başta olmak üzere birçok ilden şairlerin katılacağını belirten Akkoç "Etkinlikler kapsamında Bakû Devlet Üniversitesi'nde, Yazarlar Birliği Başkanı Anar Bey'in yönetecegi 'Türk Şiiri'nin Dünü-Bugünü" konulu bir panel düzenlenecek. Aynca Bahtiyar Vahapzade'ye 'Türk Dünyası Şairi' ödülü vereceğiz. Bu etkinliğimiz iki ülke arasındaki dostluğu ve diyaloğu daha da pekiştirecek" diye konuştu. Platform ve Institution2/ • Kültür Senisi - Bağımsız küratör • Jens Hoffmann tarafindan, Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi, Avrupa'nm 9 güncel sanat merkeziyle birlikte, Helsinki'deki K1ASMA Museum of Contemporary Art'ta düzenlenecek sergi, konferans ve yayın projesi Tnstitution2'ye davet edildi. 'Güncel Sanatta Etik ve Estetik' adını taşıyan proje, NlFCA'nın (Nordic Instirute for Contemporary Art) katkılanyla 4 Ocak'a kadar sürecek. Proje kapsamında, sanatçı Köken Ergun'un 1 ay süresince Platform'da yaptığı ses kayıtlan çalımyor. Böylece Platform'un sesleri, tartışmalan, Istiklal Cadddesi'nden Platform'a yansıyan sesler KJASMA'ya taşınarak, kurumun rezonansı Helsinki'de yaşatılıyor. Küratör November Paytner, 4 Aralık'ta gerçekleştirilecek 'Kültürel Ekonomi' başlıklı panelde Platform'u temsilen bir konuşma yapacak. KIASMA'mn 2004'te gerçekleştireceği 'Process' adlı programın parçası olan 'Irjstitution2' projesi, müze ve sanat kurumlannın çalışmalannı daha etkin ve açık bir hale getirmeyi ve yapılannı eleştirel olarak araştırmayı amaçhyor. Enka'da caz ve Sibel Köse • Kültür Senisi - Enka Kültür 15. yılında sanat etkinliklerini Enka Oditoryum'daki caz konseriyle surdürüyor. Bugün saat 20.00'de Sibel Köse'nin vokalde yer alacağı konserde, trompette Imer Demirer, saksofon ve piyanoda Tuna Ötenel, gitarda Neşet Ruacan, basta Mahmut Yalay ve davulda Cengiz Baysal bulunuyor. Konserde izleyenlere klasikleşmış caz parçalanndan örnekler sunulacak. (0 212 276 22 14/209) Youssou N'dour eteştirdi • LONDRA(BBC)- SenegalTi şarkıcı Youssou N'dour, Müslüman ve başanlı isimlere adadığı bir albüm yayımladı. N'dour, Müslümanhğın olurnlu yanını ön plana çıkarmak istediğini belirtti ve Müslümanhğın yanlış tanıtıldığını öne sürdü.Sanatçının Senegal Wolof dilinde hazırladığı 'Sant Allah" (Homage to God) adlı albümde, Batı Afrikalı ünlü sanatçılann da adı geçiyor. 11 Eylül saldınlannı da hatırlatan sanatçı, Müslümanhğın yanlış ideolojilerin peşindeki kişiler tarafindan kullanıldığını vurguladı. Başka politik söylemleri de olan sanatçı. Irak'ın işgalini protesto etmek amacıyla, ABD'de gerçekleştireceği turneyi iptal etmişti. BUGUN • AKM'de 20.00'de İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nden 'Kiss Me Kate' müzikali. (0 212 251 56 00) • ROXY'de '6. AIDS Kongresi ve AIDS Haftası' etkinlikleri kapsamında 21.00'de Mor Ötesi ile Bulutsuzluk Özlemi konserleri. (0 212 245 65 39) • NARDİS JAZZ CLUB'da 21 30'da 'Jaco Pastorious anısına bascılar gecesi'. (0 212 244 63 27j • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.00'da Alper Maral ve Mark Lindlay'in 'Frescobaldi' konulu söyleşisi. (0 212 293 98 48) • KARTALTEPE KÜLTÜR MERKEZİ ALTAN ERBULAK SAHîSESİ'nde 20.30'da Yeditepe Üniversitesi Konservatuan Tiyatro Bölümü nün 'Çıkmaz Sokak' adlı oyunu. (0 212 543 73 28)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear