23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-L- SATA CUMHURİYET 30 KASIM 2003 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER ARADABİR ŞÛKRÜ UYGUNER 2103 Türkiyesi'nin Gırumı Sezer... Lkemizde2003 yılında, sosyal, siyasal ve ekonc- mikalanlarda hükümet tarafindan çeşitli değişim gaystleri görülmüştür. Bu gayretler çoğu kez 80 yıl- faık Cumhuriyet ve laiklik ka^anımlannı geriye gö- rürecek biçimde gerçekleştirilmek istenilmiştir. Cum- hurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer Cum- huryet ve kazanımlanna; t ü m dinlere eşit mesa- fedc duran laiklik ilkesine sahip çıkarak toplumun büyjk gururu ve Anayasamızın baş savunucusu olrruştur ve bulunduğu makamın gereğini yeri- ne getirmiştir. Cumhurıyetimizın 80. yılı kutlamaka- bul öreniyte ilgılı Sayın Cumhurbaşkanımız haksız- ca ypratılmak istendi. Konu, kamusal alanda 'tür- ban'takılmasıdır. Bu konuda oiayı sadece türban di- ye çprmek bütünü kavramadan ayrıntıya bakmak derrBktir. Olay dinsel inanç v e göstergelerin kamu- sal aanda yer alıp almayacağıdır. Çünkü bu konuda verikrı birödün (taviz) öbürierinin de getirilmesine ne- den slacaktır. Temel konu dinsel simge ve inanç- lariakamu düzeninin bozulamayacağıdır. örneğin: 1-Söz konusu kabul törenine herhangi bir vatan- daş gidebilir mi? Gidemez. öyteyse, giden kişilerin resrri bir statüleri vardır ve resmi statüleri olduğuna görelaiklik ilkesine göre dinsel göstergeler kullana- rnazlar, yani kamusal alanda kadınlar türban takamaz- lar, efkekler sank, cüppe vs. giyinemezler. Aynca bu kamusal davette kot pantolon, spor giysiler vb. giyi- lemez. 2- Kabul töreni esnasında bir davetli namaz saati geldiği içtn töreni terk edebilir mi? Edemez. 3- Okullarda oruç saati geldiği için dersler tatil edi- lebilir mi? Edilemez. 4- Okullar ve resmi dairelerde cuma namazı saatin- de izn verilebilir mi? Verilemez. 5- Okullarda bir öğretmen dinsel semboller kulla- narak (türban, sank, sakal, peçe, vb.) derse girebilir mi? Giremez... Fransa'da isviçre'de de öğretmenle- rin dinsel semboller taşımaları küçük yaşta çocukla- nn eğitiminde tarafsızlık ilkesini yok edeceği için ya- saklanmıştır. 6- Devlet memuıiarı rutin tatil zamanı olan yaz mevsimi yerine hac zamanında izin alarak hacca gi- debilirier mi? Gidemezler. 7- Laiklik tüm dinlere eşit mesafede durmak ilke- sidir. örneğin Aleviler, Hıristiyanlardevletten Müslü- manlara sağlanan maddi desteği görüyoriar mı? ör- neğin Hınstiyan vatandaşlarımız yılbaşı öncesi yor- tu günlerinde tatil yapabiliyoriar mı? Museviler de aynı şekilde kutsal günlerinde tatil yapabiliyoriar mı? Yapamıyoriar. Ülkemizde sadece Müslümanlara ba- zı dinsel haklar (camiler, ezan okunması, bayram ta- tilleri, Diyanet kanalıyla maddi kaynaklar vb.) tanın- makta, diğer dinler yok sayılmaktadır. öbür dinterin de göz önünde bulundurulması gerekir. 8- Ateist vatandaşlar acaba bazı dinsel uygulama- lardan dolayı baskı hissediyorlar mı? 9- Sayın Zekeriya Beyaz, Sayın Hüseyin Hate- mi, Sayın Yaşar Nuri Öztürk gibi din bilginleri tara- fmdan Kuran'da kadınlann saçlannın ya da başlan- nın örtünmesi ile ikjili bir "Ayet" bulunmadığı bildiril- mektedir. Kuran'da net olarak belirtilmemiş bir ko- nuda bazı hanımlann dinsel inancı gereği olduğu id- diasıyla takmak istedikleri türbanın keyfi ya da gele- neksel bir uygulama olduğu görülmektedir. Keyfi ya da geleneksel bir uygulamayı kamu düzeninin önü- ne çıkarmak ıstemek, kamu düzenini bozmakla eşdeğer degil midir? 10- Türban dayatmacılan acaba Nobel ödüllü Iran- lı kadın hukukçu Şirin Ebadi'nin ülkesinde zorunlu olarak türban takmasını, öbür ülkelerde başını açma- sını neden görmezden gelmektedirler? Kısacası, dinsel inançlar bir bütündür, ya hepsi ka- musal alana girer ya da hiçbiri. Sadece bir dinsel inan- cı almak, filin sadece ayaklannı görmeye benzer. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer filin tamamını görerek kamusal alanda dinsel inançlara yer olmadığının altını çizerek laiklik ilkesi- nin gelecekte çeşitli aşındınlmaJanna karşı net tavn- nı koymuştur. "Dün dündür, bugün bugündür." "Anayasa bir defa delinmekle birşey olmaz" diyen geçmiş dönem cumhurbaşkanlanna önemli bir fark atarak tam bir "DevletAdamı" olduğunu göstermiştir. Ülkemiz 2003 Türkiye'sinin büyük "DevletAdamı" ilegururduymak- tadır. Yeşil Bir Kuş Olup... Şunu iyi bilmemiz gerekir ki kadına karşı güven duymayan, onu güçsüz, aşağı gören, onu sürekli denetim altında tutmaya çalışan, kendi dürtüselliğinin sonımluluğunu da kadına yükleyen erkeğin temel sorunu kendi özgüven duygusunun eksik oluşudur. Prof. Dr. M. Orhan ÖZTÜRK K ızılcahamam'ın bir köyünden, 50-55 yaş- lannda bir kan-koca, Hacettepe Hastane- . si'ndeld odamın ka- pısında duruyorlardı. Köyünde imamlık yapan koca, eşini muaye- ne için getirmişti. Her ikisine açık- lama yaparak önce odaya hastayı aldım. Yahuzca adını söyleyebüen AyşeHanım'a değişik yoîlardan so- rular sordum, susarak bekledim, onubırtürlükonuşturamadım. Hiç- bir yanıt alamayınca kocasını da odaya çağırdım. Ona, eşinin hiçbir şey anlatmadıgım söyleyince. "Efen- dftn, bir haftadır bana yeşfl bir kuş olup uçup gkkcektim, sen beni ön- ledin deyip dunıyor" dedi. Ben bir yandan kocanm anlattıklannı din- lerken, bir yandan da Ayşe Hanım'ı izliyordum. Koca, bir an duraklayın- ca, Ayşe Hanım birden ona kin, nef- ret dolu bir bakış firlatarak. vurgu- layıcı bir ses tonu ile. "Senicehen- nem zebanisi, e\1endiğimiz günden beri bir gün olsun beni hoşnut eden bir çift söz söyledin mi, bir hareke- tin oldu mu?" dedi ve bana döne- rek anlatmaya başladı: "Namaza durmuştum, bir şeyler gördüm. ben yeşil bir kuş ohıp uçup gidecektim. Tam o sırada fkocasını göstererek) aha bu. öteden bağmh, kan tnakas nerde drve. o sırada gördüğüm şey gözümden sitindi. namazun bozul- du, yeşfl bir kuş ohıp uçup gideme- dnn." Bunca yıldır çok hasta gördüm, çok öykü dinledim. Anadolu kadı- mnın çilesini, çaresizliğini, seçe- neksizliğini bu denli açık, bu denli çarpıcı anlatan bu öykü gibisinı duy- madım. Ayşe Hanım, bize içınde bulunduğu seçeneksiz ortamda er- keğin anlayışsızlığı, duyarsızlığı karşısında tek çözümün ancak bır düşlem dünyasında olabileceğını anlabyordu. Anadolu toplumu, kadın- erkek eşitsızliğıni, kadına karşı erkeğin duyarsızhğını, kadının yalnızlığını gösteren sayısız yaşamöyküsü ile doludur. Bir ortaçağ toplumunu ay- dınlanmış topluma dönüştürmek için köklü önlemleri büyük bir yü- reklilikle ortaya koyan Atatürkdev- rimleri, en başta kadının toplum- daki yerini yüceltmeyi amaçlamış- h. Kentleşmiş toplumun kimi kesim- lerinde bu amaç önemli oranda ger- çekleşmiştir. Ancak, genelde, uygar- lığın en temel koşullanndan olan kadın-erkek eşitliği ve kadına tanı- nan yer, önem bakımından bu top- lumun daha çok yol alması gerek- mektedir. Son günlerin siyasal çekişmele- ri arasında butoplumda kadın-erkek eşitsizhğini en belirgin biçimde tür- ban konusu sımgeleştıriyor. Türba- nın toplumda bu denli ağırhk kazan- ması dennde kadma, bilinçh ya da bilinçdışı yaygın bir bakışın, bir tu- tumun süregeldığını gösteriyor. Demokrası, özgürlük, insan hak- lan gibi söylemlerle bu bakışın, bu rutumun üstü örtülü kalmaktadır. Bır başka deyişle türbanın somut yapısı kadınlan örtmek için kulla- mlırken, türbanın simgeleşmiş \a- pısı da erkeklerin kadına bakışının ve tutumunun üstünü örtmektedır. Böylece, örtünme konusunun ger- çek psikolojik anlamı, daha doğru- su erkeği ve kadını ile temelde na- sıl bir insan anlayışının egemen ol- duğu konusu incelenememektedir. Kadının örtünme gereksinimi ya da zorianösı dinsel bir inanca bağ- lı olsa bile, örtünmeyi zorunlu kı- lan bu inancın altında yatan bilinç- dışı tinsel süreçleri tanımaya çalış- makta yarar görüyorum. Bunlan ta- nıyabilirsek, insana bakışımızın te- mel niteliğini bir oranda anlayabı- üriz. Ruhbilim, ruhhekimliği, nıh- çözümleme (psikanaliz) insanın dav- ranışlannı, bu davTanışlann altında yatan güdüleri, korkulan, çatışma- lan incelemeye çalışır. tslambilim- cileri arasında kadının örtünme zo- runluluğu kimilerince tartışmah bir konu olsa bile. kadmın örtünmesi ge- leneksel inançlı ve dinci kesimler- de önemli bir deger taşımakta, uy- gulanmaktadır. Son 20-30 ynlda bu uygulamanın siyasal bir anlam da yüklenmesi yapacağımız çözümle- meyi (tahlil) değiştirmez. Islam ta- rihçileri örtünmenın ortaya çıkışı- nı, gerekçelerinı inceleyebilirler. Ben konuya yalnızca bilinçdışı psi- kolojisi açısından bakmak isterim. BDinçdışı açıdan- Yalın dille konu şudur: Kadın, er- keklerin karşısında örtünmelıdir. Neden? Çünkü kadın saçlannı, boy- nunu, derisini açık tutarsa onu gö- ren erkeğin cınsel dürtülerini uya- rabilir, erkeği baştan çıkarabilir. Er- kek ona cinsel duygularla bakarsa ortaya gözle yapılan cinsel ilişki (göz zinası) söz konusu olabilir. Ko- nuya böyle baknğımızda, kadının ör- tünmesi hem erkeği, hem kadını ko- ruyor. Nasıl? Kadının kendisini baş- tan çıkancı olmaktan, dolayısıyla da baştan çıkanlmaktan, erkeği de baştan çıkmaktan, baştan çıkancı olmaktan koruyor. Böyle bir korumaya ve korun- maya gereksinim olduğunda insa- na temel bir bakışın anlamı ortaya çıtayor: Kadın ve erkek, birbirleri- ni görünce baştan çıkmaya, baştan çıkarmaya eğilimlidir, haardır. Ya- ni, hem erkek hem kadın kendi cin- sel dürtülerini denetim altındatuta- maz, dürtülerinin egemenliğıne ken- dini kapnnr. Insanoğlu özünde dür- tüsel eğihmlerini frenleyebilmede güçsüz bir varhkûr. Ancak kutsal bir inancın gücü ve kadının örtünmesi ile bu dürtüsel eğilimler frenlene- bilir. tşte bu noktada bu bakış biçımi çağdaş ruhbilimdeki benlik özerk- hği, durtülerin ertelenebilmesi, in- sanın u>oım yetılerinın gelişmesi, yüceleştırme (sublimatıon) gibi kav- ramlara ters düşmektedir. İnsan ge- liştıkçe, olgunlaşnkça hem çe\Teden hem ıç dürtülennden göreceh bir özerklik kazanır; hem çe\Tesine uyum. hem kendi iç dürtülerini bek- letebüme, erteleyebilme, onlann sağladığı enerji ile topluma yararlı yaratıcı etkinlikler sunabilme (jii- celeştirme) yetilerinı geliştirir. Ör- tünme yasasını zorlayan bir ınanç, insanın bu tür bir değişim, bu tür bır gelişim yapabileceğinı kabul etmi- yor. Diyor kı, insan kendi ıç dürtü- lenne ve çevredekı uyaranlara kar- şı özünde zayıftır; çevTedekı uj'aran- lara ve iç gereksinimlerine boyun eğ- mek zorundadn-. Bu nedenle de dı- şardan dinsel bir uygulama ile de- netim zorunludur. Aslında bütün dinlerin ortaya çıkışında böyle te- mel bir insan anlayışının yeri olsa gerekür. Eğer konu cinsel dürtülerle bağ- lanüh ise erkek neden örtünmüyor sorusu akla gelmelidir. Erkek ör- tünsün \c kadın baştan çıkmamak için onu göremesin! Bunu böyle or- taya koyduğumuzda, örtünmeyi ka- dının üzenne yüklemek kaduıa ba- kışın özünü yansıtıyor. O da kadı- nın temelde daha güçsüz, dürtüle- rine daha kolayca kapılabilu- olma- sıdır. Bu denetim her şeyden önce kadına uygulanmalıdır, çünkü dür- tülerine egemen olamayıp baştan çıkabilen ve baştan çıkancı olabi- lecek nesnekadındır. Bu noktadaka- dına karşı erkeğin kuşkucu, güven- meyen, paranoyak Içskanç tutumu açıkça belli olmaktadrr. Şunu iyi bümemız gerekir ki ka- dma karşı güven duymayan, onu güçsüz, aşağı gören, onu sürekli de- netim altında tutmaya çahşan, ken- di dürtüselliğinın sonımluluğunu da kadına yükleyen erkeğin temel sorunu kendi özgüven duygusunun eksik oluşudur. Erkekteki bu öz- güven eksikliğinın kökenleri başka bır vazının konusu olabilir. TRT'ye Genel Müdür Ataması.. Kenan DEĞER TRTAntalya Emekliler Derneği Başkam Mayıs 1964 tarihinde bilmek için gayret gösteril- Radyo,Televizyonkuruluş- 1TRT' nin kuruluşundan bu yana ilk kez altı yıl süreyle Genel Müdürlük ya- pan ve görevden istifa ede- rek aynlan basanlı idareci Yücel Yener' in yerine halen bir genel müdür atanamadı. Neden? tki nedeni var: llki; TRT Genel Müdürlügu'ne "siyasal yandaş" seçilmesi gayreti. Bu her dönem böy- le olmuştur. TRT ilk yasası ile tam an- lamı ile "otoman", yani Özerk bir kuruluş idi. Siyasi iradenin Mechs'ten çıkarttığı ilk yasadaki "özerMgi''. yine siyasi ira- de bir türlü sindirememişti; mutlaka TRT"yi bir uçtan kendi kumandası altına ala- di. tkinci değişiklikle "ta- rafsızhk" ilkesinin yasaya konma çabası gösterilmiş- tır. Bu anlayışa göre bir dev- let kuruluşu olan TRT'nin de, yönetimine ve yayınla- nna Hükümetçe egemen olunmah idi. Oysa TRT ya- sası, anayasada yer alan hü- kümlere göre oluşturulmuş ve mutlaka yansız. tarafsız, Özerk alması yönündedir. Bunun aksine yönelmek; siyasal geçmişimızde aynı konuda bir dönemde söy- lendiği gibi. "Ana>3sayıbir defa debek" ne olur, "tavn- nın versiyonııdıır"... Anaya- sayı ikincı defa delsek ne olur yaklaşımıdır. tkincisi; Bilindiği gibi Türkiye'de lanna. yaym yapmalanna izin veren yine anayasal ta- rafsız birkuruluş olan RTÜK vardır. RTÜK, yayına izin verdi- ği Radyo ve Televizyonlann denetimini de yapar. Kapa- tımıaya kadar varan cezalar verir. Görünüşte RTÜK hü- kümetten emır almaz taraf- sız çalışır gibi ise de; işte TRT Genel Müdürü aday se- çiminde hükümetin istediği doğrultuda işlem yapılacak- tır. Bu nasıl oluyor... 11 kişilık RTÜK üyele- rinden yedisi; dördü hükü- met olan siyasi parti, ya da partüerin,üçü de Muhalefet partilerinin önerdiği kişiler- den oluşuyor. Toplam yan- dan fazla olan bu kişilerin, kendilerini atayan siyasile- rin istekleri doğrultusunda oylannı kullanmalan nere- deyse olağan gibi gelmiyor mu' 1 Bugünkü yasalar ve siste- me göre TRT Genel Müdü- rü seçimindeki yöntem de şudur: TRT Genel Müdürlüp için ilan veriliyor (Hiçbir va- sıf ve özellik belirtilmeden). Başvunı süresi bitimin- den hemen nerede ise bir gün sonra üç aday beUrlene- biliyor. Son başvurular 114 idi. Üst Kurul bir günde bu kişileri nasıl inceleyebiliyor ve de değerlendirebiliyor? Kuruma müstahdem alırken bile mülakat yapıhnaktadır. RTL'K, serbest başvurular içinden, başvunı son günün- den bir gün sonraüç aday be- lirliyor. Bu adaylar hükümete su- razarlama. reklam ve medya dünyasının calışanları ıçın meslekı eâıtım programı hazırladık IAA ile Okulda Hir ö'un admı verdığimiz bu programda. en taze pazarlama sje reklam konularını paylaşalım istedık. Kontenjanımız sınırlı olduğundan basvurularınızı oncelık sırasına<jorekabul edeceğiz. Yapacağınız tek şey. aşağıdaki numaralardan bır günlük ünıversite kaydınızı yaptırarak derse yetismek. ile Okulda Bir &ün I \ I 73 Arahk 2003 Cumarfesi 9:00-10:00 Kay/f f . D e r s 10.00- 11:15 "Tam yol ileri: fA.arkefler arası rekabette kurumsal iletişim." Nurdan Tümbek I tAefro Group ZDers 11M5- 13:00 "Sen kimin için çahşıyorsun?: İletişim tasarlama sanatı" Vincent Houvard I Yorum Pufc//cs l.Vers 1H:00- 15:15 "Önüm - arkam, sağım - solum sobe: Heden diliyle iletişim" Ercan Kaşıkçı I Unilever H. Vers 15V5 - 11:00 "Uzun ince bir yoldayım: Klasik pazarlamadan ilişkisel pazarlamaya geçisin öyküsü" Elif Oür I VirectCom Başvurular \f\f\ Turkıye Bölumu Sekreter/ığı Tel 0 2/Z 325 37 && - 90 Faks 0 2/2 325 37 91 Cektronık-posta: laaturkeychapasuperonlinecom Bj !İan Currhur/yet ûazetest nın katkılartyla s>zlere uh n Aralık 200Î. Cumarfesi ITÛ Yabancı Vıller Yufcsek Okulu - Maçka (Esh /v\aden Fakultesı) nuluyor. Hükümet de bu üç aday arasından birini seçe- rek Cumhurbaşkanı'na tt Onay"a sunuyor ve TRT Genel Müdürü atanıyor. İşte; yasal yanlışlıklar ve yetersizlikler burada bas.li- yor: 1- RTÜK'e neden TRT Genel Müdürlüğü için üç aday seçme görevi verilmiş? RTÜK'ün izin verdiği diğer televizyonlann genel mü- dürlüklerini seçme gibi bir işlevi varmı? Yok... 2- TRT yasası Tarafsız ve Özerk olduğuna göre, RTÜK'ün adaylan, neden hükümete gönderilerek si- yasal bir seçme yetkisi kul- landmlıyor. Siyasi bir yapı olan hükümetin de TRT Ge- nel Müdürü adaylanndan bi- rini seçme yöntemi de Ana- yasa'ya aykındır. TRT yasa- sı, bu kurumu tamamen si- yaset dışı tutmuştur. Bu iş- lev RTÜK"ten kaldınlmalı. 3- Mademki hükümet üç adaydan birini kendisi be- lirliyor ve Cumhurbaşka- nı'na "onaylaüyor'', bir si- yasi dönemde yine bir siya- si yetküinin söylediği gibi "Cumhurbaşkanlığı Çan- kaya Noterliği'' midir? Olması gereken Ülkemizde, Anayasal Ku- ruluşlanmızın başındaki ki- şileri, kurumlann kendile- rini seçip. birden fazla ada- yı. seçeneğini kullanmak ve atanmak üzere doğrudan Cumhurbaşkanı'na sunul- makta ve tam tarafsız bir makam olan Cumhurbaşka- nma gerekli atama yapıl- maktadır. Rektörler ve yar- gı başkanlan gibi. Bu uygulama TRT için de geçerli olmah, bugünkü yön- temle herkesin başvurması degil, TRT'vi TRT'ciler yö- netmelı. Adaylık için vasıf- lar behrlenip (en az 10 yıl ya- yuıcı ve en az 10 yıl idare- cilik yapmış olmak gibi) TRT Kurumu çalışanlanna duyurulur. Bu başvurular Kunım personeline oj'lama yapılır. Sonuçta en çok oy alan 3 kişi doğrudan Cum- hurbaşkanı'na sunulur ve seçme işi Cumhurbaşka- nı'nca yapılu-. Siyasi ikti- darcadeğil... Sistemin düzehnesi için TRT yasası RTÜK yasası ve ilgili yönetmeliklerin değiş- tirilmesi gerekir. Yoksa TRT adaylannı RTÜK'ün eski yönetim kurulu mu, yeni yö- netim kurulu mu seçsin gi- bi kısır bir döngüde kalma- malı. PENCERE Bayramın Sonu Bugün pazar... Dokuz günlük bayramın son günü... Bu yıl öyle bir ramazan ve de bayram geçirdik ki evlere şenlik!.. Cümleten oruç, niyet, iftar, sahur, namaz, niyaz, dua, çalgı, çengi üzerine içtenlikten çok propaganda ve gösterişe kayan televizyon programlanna kapılmış gidiyorduk ki yüce Tann hepimizi uyarmak mı istedi?.. Sen misin Müslümanlığını pazarlamaya kalkı- şan... Müslümanın da Müslümanı var.. Kim o?.. Ladin mı?.. Hizbullah mı?.. Kaide mi?.. • Oysa biz Türkler, Osmanlı -ki dinci devletti- dö- neminde bile dini diyaneti bu çapta öne çıkanp si- yasetin aşağılık şamatasında zavallı halka pazar- lamamıştık... Bektaşi mizahı, Osmanh'da öne çıkmış Türk nük- tedanlığının laik esprisidir... Islamda özgürlük marifetidir. • Bektaşiye sormuşlar: - Ezan okundu mu erenler?.. - Bilmem... - Nasıl bilmezsin?.. - Namazda gönlüm yok ki kulağım ezanda ol- sun... • Bektaşi yaramazlık yapan oğlunu kovalıyormuş, çocuk camiye dalmış... Bektaşi kafasını kapıdan uzatıp seslenmiş: - Ulan, gel bakayım, vallahi dövmeyeceğim, gel de bu yaştan sonra beni camiye sokma!.. • Bektaşinin ramazanda oruç vakti pideyi kokla- dığını gören ham sofu: - Bana bak, demiş, orucun sakatlandı... Baba Erenler: - Ben, demiş, onu her ramazanda sakatlanm, er- tesi yıl yine gelir... • Bektaşi bir göz gecekondusunda ramazan gü- nü peynir ekmeğini yerken ham sofu öfkelenmiş: - Senin eve ramazan girmedi mi?.. Bektaşi altında kalır mı: - Konaklar, villalar dururken, mübarek bizim gi- bi fukaranın hanesine uğrar mt!.. • Bektaşiye hanımı demiş ki: - A efendi, her gece meyhaneye gitmene gerek var mı, ben sana evde sofra hazırlayayım.. Bektaşi: - Hanım, onun da zamanı var, hele bir ramazan gelsin... • Ülkemizin mizah edebiyatında Alevi -Bektaşi gö- reneği din diyanet üzerine bu kadar özgürieşmiş- se, toplumun hoşgörüsü de o ölçüde gelişmiş de- mektir. Peki, Türkiye'de gericilik akımları neden bugün- kü gibi yoğunlaştı?.. Bugünkü siyasal Islam, dini dinden çıkanp, si- yasette iktidann ideolojisi yapmak isteyenlerin ara- cıdır; ama, bu yolun ne uman vardır, ne de gele- ceği... Bir kez Islamı siyaset aracı gibi kullanmaya baş- ladın mı beterin de beteri ortaya çıkar... Bayram öncesi yaşananlar cümleye ders ola!.. Müslümanın da Müslümanı var... En doğrusu, kutsal Islamı aşağılık koltuk hırsına kurban etmeden layık olduğu saygıyla gönüllerde korumaktır. \hmet Çplik'in htısrel ve srıda şürlerini bir aruytı topladığı ilk hitabı... garipsiyorum çıktı!.. tüm kitapçılarda ^ekokitaplığı 0 2 ( 2 5 İ S 0 3 0 ? TIYATRO SeyirDefteri (Julia) F fi / \ ikı kadın. . oiağanustu b'rsevgı 'aşızmınseyırdeften > ^ iazan-i|iH\tteB: Nesrin Katanlaaa Her Cuma-Cumartesı. 20.00 Her Pazar, 18:30 Tıyatro Pera: Sıraselvnler No:70 Gişe Tel: 0212 245 44 60 Tickrtturk: 0216 572 20 03 / tickemirk.com Af'iSVİÇRE HASTANESİ te.yaamtü" Z>era/e/ ue öaylıÂ lYe S'üzef.'... FAZLA KİLOLARINIZ İÇİN KİLO KONTROL MERKEZİ 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/İSTANBUL Tel: (0212) 212 07 07 (pbx) Faks: (0212) 212 6fi 35 Internet http://www.tkv.org.tr _ J , . e-mail: gen.sekreteretkv.org.tr T\-RKKALP\^FI koordinatorthkv.org.tr -r-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear