Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3KAS-1M 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
fctt sınırı
k\ mflyon tra
lEkonomi Servis - £n
}<sek derecedeki
cretmen maaşıyla bile
ntfak harcamalan
çtıktan sonra kira,
ytacak, giyecek, eğitim
"\ sağltk gibi harcamalar
ia geriye 300 milyon
1» kalıyor. Eğitim-
Sn'in hesaplamasına
gre 4 kişilüc bır
cretmen ailesinin
gnlük kalori ıhtiyacı
an 3600 kaloriyi
abilmesi için yapması
g-eken mutfak
hrcaması 421 milyon
İa. En yüksek
crecedeki 25 yıllık bir
cretmenin maaşının 720
rjyon lira olduğu
ûşünüldüğünde ise aile
Hlerinin kira, ısınma,
jyinme, sağlık, eğitim
pi diğer harcamalan
iın geriye sadece 300
nlyon kaldığı belirtildi.
lazineterör
navıverecek
lANKARA(ANKA)-
lazine, uzun bayram
ttilinin ardından
hreketli bir haftaya
hşlıyor. Çarşamba günü
G katrilyon liralık iç
brç geri ödemesı
hlunan Hazine,
pzartesi günü 19 Ekim
D05 vadeli 3 ayda bir
eğişken faiz ödemeli
thvil ıhalesi
prçekleştirecek. Salı
ginü de biri 154 gün
iıdeli bono, diğeri 420
gjn vadeli tahvil ihracına
pnelik iki ihale birden
çacak. Terör
aldmlanndan sonra
lapılacak söz konusu
iıaleler Hazine'nin risk
jriminin seyn açısuıdan
lritik önem taşıyor.
hn liraya yükseldi.
lOTAŞ-ta 565
tityonkâr
• ANKARA
Cumhumet Bürosu) -
ÎOTAŞ kânnı geçen yıl,
mcekı yıla oranla 9 kat
artttrarak 565 trilyon 222
nilyon liraya yükseltti.
»etrol ve gaz taşımacılığı
T
e gaz ithalatı-dağıtımı
lonulınnda faaliyet
jösteren BOTAŞ'ın,
1002 yılında brüt
;atışkrı 3 katrilyon 646.6
rilyoa liradan 4 katrilyon
517.7 trilyon liraya
Aiksfldi. BOTAŞ'ın
iOOlyıhndakinetkân
50 triyon 863.5 miryar
Lira dizeyinde
şerçeUeşmişti.
Pekmezi baldan
• GİRESUN(AA)-
Giresun Tanm II Müdürü
Muhımmet Hakyemez,
Giream'da karayemiş
yetişıriciliğini teşvik
ederek babn iki katı
fiyau satılan karayemiş
pekrtezi üretimini
arttııtnayı
amajadıklannı söyledi.
Habemez, Karadeniz
Böhssfne özgü bir
meye olan karayemişten
yapıan pekmezin, mide
ve bığırsak hastalıklanna
iyi geldiğini belirtti.
Giıeun'da, halk
pazriannda karayemiş
peknezinin kilogramı 15
ila f milyon lira
arasnda değişen
fıyatan satıhyor.
'Ycde 35 faizf
kredl dönmez
1
• A\KARA(AA)-
Zirat Bankası Genel
Mûürü Can Akın
Çaşar, kaynak
somlannın olmadığını,
ancık mevcut yüzde 35
dûsyindeki faız ile
tanna kredi
knıJandınlması halinde
bniıredileringeri
dUnişünün mümkün
olaıayacağını söyledi.
Ç"aiar, tanmsal
kreiilerin sübvansiyonu
i^rbütçeye konulan 100
tm'on liralık ödenek ile
1 Ikatrilyon liraya kadar
avatajh kredi
l<uandırma olanağına
tca jşabileceklerini
haertti.
2004'te 10 ülke daha üye olunca Avrupa'nın sınırlan Doğu'ya ulaşmış olacak
Rusya'danAB'yekaçışBAŞAKSEZEN
2004 yılında 10 ülke daha AB'ye üye
olunca Avrupa'nın sınırları Doğu'ya,
Rusya'ya kadar ulaşmış olacak. Eston-
ya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek
Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan,
Slovenya, Malta ve Kıbns'ın da dahil
olmasıyla üye sayısı 25'e çıkacak.
2007'de girmeyi ümit eden Bulgaristan
ve Romanya gerekli reformlan yerine
getirir ve hızh bir şekılde modernize
olurlarsa 2007'de üyehk hayallerini ger-
çekleştirecekler. Hırvatistan başta olmak
üzere Türkiye ve Batı Balkan ülkeleri
-Amavutluk, Bosna, Makedonya, Sır-
• The Economist'in özel raporunda, Hırvatistan başta olmak
üzere Türkiye ve Batı Balkan ülkeleri için üyelik şu anda bir hayal
olarak gösteriliyor. Bulgaristan'a 2007 için şans verilirken
Romanya'nnı işinin zor olduğu ifade ediliyor.
bistan ve Karadağ- için ise üyelik şu an-
da bir hayal olarak gösteriliyor.
The Economist dergisinin 22-28 Ka-
sım tarihlı sayısında yayımlanan özel ra-
porunda. 2004 Mayıs ayında gerçekle-
şecek AB genişlemesinin Merkezi Av-
rupa üzerindeki etkileri ve genişleme
hazn-lıklannın getirdiği değişiklikler
üzerinde duruluyor. Raporda AB ve
Rusya üişkileri ile yem ve eski üyeler
arasında meydana gelebilecek gergin-
likler konusu da ele alınıyor. Aynca 5
Mayıs 2003 tarihinde Polonya, Kryni-
ca'daki seminere katılan Profesör Alan
Maynevv'in yeni üyelere tavsiyelerine de
yer verüiyor.
Merkezi Avrupa ülkelerinin AB'ye
katılımı Avrupa için gerekli ve faydalı
olarak gösteriürken üyeliğin getireceği
ödüllerin yanı sıra sıkıntılara da hazır-
hklı olunması gerektiği dile getiriliyor.
Ancak şu unutulmamah ki Doğu Avru-
pa ülkelerinin kaderi, kısmen de olsa,
1991'e kadar onlan yöneten ve iç poli-
tika ile ulusal ekonomilerinde hâlâ söz
sahibi olabilen Rusya tarafindan belir-
lenecek.
Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra ku-
rulan bu bağımsız devletler Rusya 'nın
etki alanından çıkanlıp AB'ninkine ko-
nulacaksa Rusya'yı da memnun edecek
şartlar yaraülmah.
Rusya'nın, Avrupa pazanna petrol
satmak dışında AB'den bir beklentisi
yok gibi görünse de Ukrayna, Belarus ya
da Moldova da üyelik hakkında konuş-
maya başlarsa Rusya'nın kayıtsız kal-
ması beklenemez.
Pek cok ülkede kalktı
SınırkontroUeri
herkesi mutlu
etmiyor
/ i\Jâ> âililt'ilklnVfl tfT\WTVPİPY aday ülkeler ile yeni üyelere yönebk sıralanan önerikrden
b a n l a n . ^ poBtikaları her seviyede her bakanhk düzeyinde ayarlayın.
Aynı hükümetin bakanlan ve memurlan asla birbirkriyle tardşırken goriilmemeli ya da tarüştıklan duyulmamah. • Sizi U-
güendiren konularda. herkesin önceden ne tür sonuçlar beklediginizi bildiğinden emin olun. • Açık ve manükh bir neden ol-
madan poütika değiştirmevin. Bir söz verdi\ seniz onu turun. • Toplanülarda. eğer konu gerçekten ulusal çıkaıian Ugilendiri>orsa
ya da başkalan tarafindan göz ardı edilmiş bir uzlaşma ortamı görüyorsamz konuşun. •A planı çahşmaz diye düşünüp B
püuunı her zaman hazır rurun. •Brüksd'e en Ki adamlarmızı gönderin, aksi takdink sonuçlannı ödeyemezsiniz.
Adaylar AB'ye girdikleri zaman
AB'nin ortak vize ve sınır rejimine
adapte olmak zorunda kalacaklar. Pek
çok AB ülkesi arasında sınır kontrol-
leri artık yapdmıyor. Yeni ülkeler ara-
sında da kontroller 3-4 yıl içerisinde
sona erdırilmeli. Bu süre içerisinde
yeni üyeler dostlan ve ticaret partner-
leri de dahil AB üyesi olmayan ülkele-
re karşı sınır kontrollerini daha da
sertleştirmeliler. Ancak bu durum
Ukrayna ile daha açık bir sınır
politikasını tercih eden Polonya'yı,
Sırbistan ve Ukrayna'daki etnık azın-
hklarla baglarını korumak isteyen Ma-
caristan'ı, dili ve tarihiyle Moldova'ya
bağlı olan Romanya'yı ve Kaliningrad
ve Belarus gibi komşulanndan
korkan Litvanya'yı endişelendiriyor.
AB adayhğı ulusal gündeme alındık-
tan sonra seçmenler, partileri, ideoloji-
lerinden çok gerekli reformlan
yürütmedeki becenleriyle
yargılamaya başladılar.
AB îlerleme Raporu'nda, 'iyi işleyen piyasa ekonomisi'nin önemi vurgulanıyor
BıılgaiTstaıı beUd aıııa Romanya zor
5 Kasım AB tlerleme Raporu'nda
hem Bulgaristan hem de Romanya'nın
üyelik için daha çok yol kat etmeleri ge-
rektiği belirtilirken Bulgaristan'm üye-
lik konusunda daha cesaret verici oldu-
ğu ifade edildi. Bulgaristan ve Roman-
ya'nın 2007'de üye olabilmeleri için ge-
lecek yüın sonuna kadar görüşmeleri ta-
mamlayıp 2005'te üyelik anlaşmasını
imzalamalan gerekıyor.
Hem Bulgaristan hem de Roman-
ya'nın ekonomilerinin iyi gittiğini açık-
layan IMF, Bulgaristan'uı SQ-
nucunu mükemmel olarak be-
lirrırken Romanya'nın "Yapı-
sal reformlar içerisinde sağlam
makro ekonomikpotitikalannı
ve Jkrteme"sim övdü. iki ülke
ekonomisinin de gelecek 4-6
yıl içerisinde yüzde 5 ya da da-
ha fazla oranda büyüyeceğini söyledi.
Ancak AB, üyeliğe hazır olmanın ko-
şulu olarak iyi işleyen pazar ekonomisi,
istikrarlı demokrasi ve AB yasalannı uy-
gulamak için gerekli olan
idari ve kanuni kapasiteler is-
tiyor. Ve şu anda iki ülke de
bu anlamda hazır değiller.
AB raporda, Romanya'nın
kendini "i\i işleyen piyasa
-esî 1 ekorMHnisT konusunda kanıt-
layamadığını belirtti. Ro-
manya'nın diğer bir sorunu ise kanun
kurallan, daha doğrusu onun eksikliği
olarak belirtiliyor. Transparency Inter-
national tarafindan gerçekleştirilen bir
araştırmada Romanya, dünyada rüşve-
tin en çok kol gezdiği ülkelerden biri
olarak gösterildi. Aym zamanda özlük
haklan çok zayıf ve kamu avukatlannın
çok fazla güce sahip olduğu da belirtil-
di.
Avrupa liderleri Yunanistan'11981 'de
henüz hazır değilken üyeliğin Yunan de-
mokrasisini garanti altına alacağını dü-
şünerek kabul ettiler. Bu belki Roman-
ya için de söz konusu olabüir ancak bu-
nu istemiyorlar.
KİŞÎ BAŞINA SATIN ALMA GÜCÜ 5 BÎN 500 EURO
Aday ülkelerarasında
enyoksulu Türidye
ATCTDAN OECD KIYASLAMASI
Sağlık ve eğitimde
karanlık tablo
İZM tR (Cumhumet Ege Bürosn)
- Türkiye'nin, Avrupa Birliği'ne
(AB) aday ülkeler arasında kişi
başına düşen en düşük satın alma
gücüne sahip ülke olduğu
belirtildi. AB'ye üye 15 ülke
ortalaması 23 bin 970, aday
ülkelerin ortalaması 7 bin 950
Euro hesaplanırken Türkiye'de bu
rakam 5 bin 500 Euro olarak
saptandı. AB'nin istatistik
kuruluşu Eurostat tarafindan
yapılan araştırmada, birliğe
önümüzdeld günlerde üye olacak
ülkeler arasında, en yüksek satın
alma gücüne 17 bin 740 Euro'yla
Slovenya'nın sahip olduğu
belirlendi. Slovenya'yı 17 bin
510 Euro ile Güney Kıbns ve 14
bin 370 Euro ile Çek Cumhuriyeti
izledi. Araştırmaya göre,
Türkiye'de ise 1998 yılında 5 bin
820 Euro olan satın alma
gücünün, geçen yıl 5 bin 500
Euro'ya düştüğü kaydedildi. 1998
yılında sıralamada
Romanya, Bulgaristan ve
Letonya'dan ileri olan Türkiye,
geçen yıl bu ülkelerin de
gerisinde kaldı.
ANKARA (AA) - Ankara Ticaret
Odası (ATO) tarafindan
hazırlanan ve içinde Türkiye'nin
debulunduğu30 OECDüyesi
ülkeyi içine alan "Dünya Ölçeği
Tûrldye Gerçeği'' raporunda,
Türkiye'nin özellikle sağlık,
eğitim, bilim ve teknoloji
alanında karanlık bir tablo
çizdiği kaydedildi. Demografik
göstergelerde OECD üyesi 30
ülke arasında 70 milyona
yaklaşan nüfiısuyla beşinci, her
1000 doğumdan 46 ölüm ile
çocuk ölümlerinde birinci
sırada. Türkiye, 72 olarak
beklenen ortalama yaşam süresi
ile son sıraya yerleşti.
Rapora göre Türkiye, rekabet
edebilirlik derecesinde,
büyümeye bağlı rekabet
edebilirlik derecesinde,
teknoloji derecesinde, yenilik ve
gelişim derecesinde ve
endüstriyel üretim büyüme
endeksinde 30'uncu, iş
verimliliği derecesi ile
şirket operasyonlan ve
strateji derecesinde
29'uncu sırada yer alıyor.
Demirtaş, tanmda maliyetlerin yüksekliği nedeniyle dünya piyasalanyla rekabet edilemediğini söyledi
Bitkisel yağda dışabağımlılık sürüyor• Izmir Ticaret Odası
Başkanı Ekrem
Demirtaş, Tanm
politikalannda hatalar
yapıldığını belirterek
ürün planlamasının
yapılmadığını ve üretim
maliyetlerinin de yüksek
olması nedeniyle
üretimin düşük kaldığrnı
vurguladı.
İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - Tanmsal yağ potan-
siyeli yüksek olan Türki-
ye'nin bitkisel yağ sanayiinde
dışa bağımlılığı devam eder-
ken yağlı tohum potansiyeli-
nin ancak yüzde 50'si kullanı-
hyor. Izmir Ticaret Odası Baş-
kanı Ekrem Demirtaş. ürün
planlamasının yapılmaması
ve üretim maliyeti yüksekliği
nedeniyle dünya piyasalanyla
rekabet edilemediğini söyle-
di. Istatistiklere göre Türki-
ye'nin bitkisel ham yağ üreti-
mi yılda yaklaşık 951 bin to-
nu bulurken bunun yüzde
39.2'sini pamuk. yüzde
37.9"unu ayçiçeği, yüzde
18.9'unuzeytin, yüzde 1.5'ini
soya ve yüzde 2.5'ini mısır ya-
ğı oluşturuyor. Üretim düşük-
lüğünün Türkiye "ye maliyeti
ise yıllık 600 milyon dolan
buluyor.
Bitkisel yağ sanayiinde.
hammadde üretiminin yeter-
siz olduğunu belirten Izmir
Ticaret Odası Başkam Ekrem
Demirtaş, tanm politikalann-
da hatalar yapıldığını söyledi.
Ürün planlamasının yapılma-
dığına dikkat çeken Demirtaş,
üretim maliyetlerinin de yük-
sek olması nedeniyle üretimin
düşük kaldığını vurguladı.
Yağlı tohum alımının yoğun
olduğu ekim, kasım, aralık ay-
lannda finansman gereksini-
mi olduğunu söyleyen Demir-
taş, işlermelerin yüksek faizle
kredi kullanmak zorunda kal-
dığını bildirdi. Hammadde
üretiminin arthnlması için ön-
lemler alınması gerektiğine
dikkat çeken Demirtaş, "Des-
tekleme prim sistemine devam
edilmeü. üretimden önee üre-
ticrve verflmefi ve miktan al-
ternatif ürünleıie rekabet ede-
bilecek seviyede olmah" diye
konuştu. .
YORUM
özrtN AKGÜÇ
TüPkiye'yi Kopuma
Altına Almak
Yaşadığımız elim terör olaylanndan sonra dış basın-
da, yabancı devlet adamlannın açıklamalannda, yo-
rumlarda, "Türkiye'yi korvma altına alalım, Türkiye'yi
destekleyelim, Türkiye'yeyardımedelim, Türkiye'nin
AB'ye giriş sürecini hızlandıralım" gibi dilek, temen-
ni ve istekler yer aldı. Belki aşın alınganlık gibi gelir
ama, destek, koruma, himaye, yardım gibi sözcükler
bana küçüttücü gibi gelir. Türkiye'nin varlığını koruma-
sı, ayakta kalabilmesi için, zayıf hükümetlere, liyaka-
ti, dirayeti kuşkulu bürokratik kadrolara bir kısım med-
yanın tutumuna karşın, dış desteğe, dış himayeye,
dış yardıma gereksinimi yoktur. Toplumumuz çeş'ıtli
açılardan eleştirilebilir, eksiklerimiz olduğu söylenebi-
lir. Doğrudur ama Türkiye'yi terör olaylannın korkuta-
bileceğini, dışanya muhtaç hale getıreceğini, bir psi-
kolojik bozukluk, travma, korku yaratacağını sanmam,
inanmam. Türkiye, halkının gücü ile kendi ayaklan üs-
tünde duaır, varlığını, toprağını korur. Bunlan halk dal-
kavukluğu olsun diye yazmıyorum. Gerçekten, içten
buna inanıyorum. Zaten böyle bir inanç olmasa, ne-
yin savaşımını vereceğiz, yannlara nasıl umutla baka-
cağız, nasıl ülkemizin geleceği için planlaryapacağız?
Halkımızın bazı hasletlerini, erdemlerini henüz yitir-
memiş olması, en büyük güvencemiz. Aksi halde in-
san niçin çaba harcasın, yannlar umuduna kapılsın?
Birçoklan gibi, "çekiverkuynığunu, koyvergitsin"der.
Bu dış destek, dış yardım kapsamında bizim de
düşkünlük, zaaf gösterdiğimiz konular var. Bunlann
başında dış kredi, dış borç geliyor. En azından Kınm
Savaşı'ndan bu yana, dış güçler, bizi yönlendirebil-
mek, bazı şeylere nza göstermemizi sağlamak, bazen
de bizi engellemek, bazı girişimlenmizi önlemek için,
dış kredi öneriyorlar. Biz de gözü kapalı, irdelemeden
bu kredilere -özür dilerim- atlıyor, günü kurtarmaya ça-
lışıyor, geleceği düşünmüyoruz. Düyunu Umumiye
Idaresi, günümüzde bunun bir benzeri IMF programı,
bunlardan yakınıyoruz ama ders de almıyoruz. AB ile
Gümrük Birliği konusunda bizi yönlendirmek için ya-
ptlan kredi vaatleri, hatta ABD ile Dubai'de imzalanan
8.5 milyar USD'lik kredi anlaşması... Bunlann bir bö-
lümü de gerçekleşmiyor, gerçekleşenlerin de gizli ve
açık maliyetleri çok yüksek oluyor ama, ne yazık ki ol-
taya da geliyoruz.
Atatûrk, dış kredinin, dış borcun doguracağı eko-
nomik ve siyasal sakıncalan görmüş, dışanya muh-
taç olmadan yeterti gelir, dış ticarette denge ilkeleri-
ne uymuş, birçok dış kredi önerisini geri çevirmiştir.
Düyunu Umumiye Idaresi, Türkiye Cumhuriyeti'nin
ulusal, özerk devlet bankası niteliğinde bir Merkez
Bankası kurmasına karşı çıkmış, bunu engellemek
için Osmanlı Bankası aracılığıyla uzun süreli elverişli
koşullu kredi de önermiştir. Atatürk, bu tür kredi tu-
zaklanna kapılmamış, bağımsızlığın da bir sembolü
olarak TC Merkez BankasTnın kurulmasını sağlamış-
tır.
Her konuda hep Batılılan da suçlamamak gerekir.
Bizim bazı düşkünlüklerimizden, belki algıiama eksik-
liğimizden yarartanmalan, yararlanmaya çalışmalan
da, dış politika oyunlannda doğal karşılanabilir. Ulu-
salcılığımız çok kez dilimizde. Yüksekten atmalan
ve/veya ufak özverileri, ucuz gösterileri, milliyetçilik sa-
nıyoruz. Bunu bilen bazı sözde liderter, politikacılar atı-
yoriar. "XXI'inciyüzyıl Türkyılı," "Adhyatik'ten Pasi-
fik'e Tûrk dünyası" ve benzeri sloganlar hoşumuza gi-
diyor. Ulusal, uluslararası spor karşılaşmalannda da,
karşılaşma öncesi skor, derece, sıralama, madalya
sayısı, madalya rengi konusundaki atmalarla, karşılaş-
malann sonuçlannı bir karşılaştınn. Yanlış, abartılı, tek
yanlı tahminler, milliyetçilik mi? Yıllardır yinelerim. İç
ve dış borç, Türkiye'yi ahtapot gibi sarmış, serbestlik
alanlanmızı kısrtlamış, bir çözüm bulalım, sorunu ha-
fifletelim. Hortumlanamayacak bir borç yönetim,
denkleştirme fonu kuralım. Yurtiçindeki ve yurtdışın-
daki vatandaşlanmızın bağışlan ile sınıriı da olsa bu
fonun ilk kaynağını oluşturalım, bazı fon gelirlerini bu
amaçla kullanalım, bazı vergileri borç ödeme amacıy-
la birkaç puan arttıralım, gereksiz dışalımı, gösteri har-
camalannı kısıtlayalım. Böyle bir girişim yapalım. Laf
çok, iş ugulamaya gelince destek yok. Yapacak, yü-
kün aîtına girecek kişiler bulmak zor.
Bir de konuşmalanmızda gelecek zamanı ve dilek
kipini çok kullanınz. "Yapacağız, başaracağız, kaza-
nacağız, yeneceğiz, ezeceğiz" gibi. Ama ne yazık ki
yakın geçmiş zaman, -di'li geçmişi, örneğin "başar-
dık, yendik, ulaştık" edimlerini çok az kullanabiliyoruz.
Cek, cak, çoğu kez havada, kâğıt üstünde kalıyor. Ek-
siklerimizi, yanlışlanmızı görelim, düzeltmeye çalışa-
lım. Ne bobürienip yukandan atalım, ne çok alttan
alarak kendimizi acındaralım, yardıma, himayeye
muhtaçmışız gibi bir izlenim yaratalım. Gerçekçi ola-
lım, ne dünyaya siyasal, kültürel, ekonomik açıdan
yön verebilecek bir ülkeyiz ne de korunmaya, hima-
yeye, dış desteğe muhtacız. Kendimizi küçük düşür-
meyelim, küçümsemeyelim.
Anadolu, medeniyetlerin beşiğidir diyoruz. Bunun
bilincinde olarak yolumuzu çizelim.
Cumhurbaskanı onayladı
BDDK'nin yeni
patronu Bilgin
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu)-Banka-
cıhk Düzenleme
ve Denetleme
Kurulu Başkan-
hğı'na Te\fik
BOgin'in getiril-
mesiyle ilgili
Bakanlar Kurulu
karan
başkam Ahmet Necdet
Sezer tarafindan imza-
landı. Resmi Gazete'nin
dünkü sayısında yayım-
lanan kararla birlikte,
BDDK'nin resmi patro-
nu da Bilgin oldu. Bil-
gin, eskı BDDK Başka-
nı Engin Akçakoca'nm
istifasıyla boşalan
BDDK Başkanlığı'nda
kalan süreyi tamamlaya-
cak.
Halk Bankası Genel
Müdürlüğü'nden
BDDKBaşkanlı-
ğı görevine geti-
rilen Bilgin,
AKP'nin iktidar
olmasının ardın-
dan "bürokraa-
desergilediğihE-
h>üksenşle" dik-
kat çektı. ODTÜ
Yönetimi
„ , Tevfik Bilgin ^f
Cumhur- " bölumunden
1990 yılında mezun olan
Bilgin, ABD'de lowa
Üniversitesi'nde işletme
mastınyapti. 1992-1995
yıllan arasında Hazine
Müsteşarhğı, Bankalar
Yeminli Murakıplan Ku-
rulu. Bankalar Yeminli
Murakıp Yardımcısı;
1995-2001 yıllan arasın-
da da Bankalar Yeminli
Murakıbı olarak görev
yapan Bilgin, 2001-
2003 yıllan arasında da
özel sektörde çahştı. *•