23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 KASIM 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA kuttur@cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKIN Mezar taşmdakikarikatürBır Çerkes çobanın kızı olan JVfünteha Vasib, insan tüccarlan ta-afindankaçtnldığüidabeş yaşın- dadır. Çamhcada bir konağa satılan zavalh kız, anne ve babasının özle- mıylegözyaşı döker her gece. Ko- nağın sahibi olan Kazasker Ferit Efendi bu duygulu ve güzeJ kızı evlat edinmeye karar verir. Münte- haNasibin yüzü gülmeye başlar o gpünden sonra... Ama, ne zaman Çamlıca eteklerinde sürüsünü otla- tan birçoban görse iki gözü iki çeş- me!.. Camlıca'da güzelliği dillerden düşmeyen Münteha Nasib'e. kom- şulan Hayrullah Efendi abayı ya- kar. Bu muhterem, hekimbaşıhk, Meclis-i Maarif Başkanhğı da yap- rruş olan ve de "eris-i ülema" ya- ni, bilginlerbaşı unvanına layıkgö- rülen Abdülhak Molla'nın oğlu- dur. Hayrullah Efendi'yle evlenen çoban kızı, 1852 yılının 2 Ocak gü- nü bir erkek çocuk getirir dünyaya. O çocuk, bir şiirinde şöyle anlata- caktır anne ve babasını: Oğulun kuşağıpekparlak ve süs- lü, Uflaı çok nzakta biryangm. Kızın atalan toprak ve küî, Karlar altında gömülü bir gece. O oğul babam, o kız da annem- dir. Birinin kökii geniş bir geçmiş, Birinin kökü büyük bir unutuluş. Malcber şatrlnln mezarı Şairimiz bir yandan şiırler, tiyat- ro oyunlan yazarken öbür yandan eiçiliklerde çahşmaktadır. 1880de Berlin Elçiliği Kâtipliği'ne atandı- ğuıı öğrenince yola koyulur. Ge- miyle Odesa'ya gidecek, oradan da Berlin'e geçecektir. Ama, gemide gördüğü bir Alman kızı onu geri döndüriir. Neden mi? Şairimiz ver- sın bu sorunun yanıtını: "Ben bu kadar iri ayaklı kadınlar yetişti- ren bir memlekette yaşayamam." Nâzım Hikmet. özeleştiri yaptı- ğıbıryazısında, onun şiirlerine pro- leter şair olmadığı için sırt çevir- dıklerini açıkladıktan sonra şu so- ruyu sorar: "Saltanat devrinde, proletaryanın daha doğunı halin- de olduğu bir devirde onun proleter şairi olmasını nasıl bekleyebilirdik?.." Son- ra da, şu yorumu yapar Nâzım: "Adam büyük şair. Kendi ufukların- dan çıkmış, dünya ko- nulanyla ilgilenmiş." Ama, Nâzım Hikmet, onun tiyatro oyunJanna ısınamaz bir türlü. Hatta, baklayı ağzından çıkarır bir gün: "Bugün Hamit Bey'in bir piyesini Pa- ris'te oynasalar, seyirciler Şekspir, Komey, Rasin'in karikatürleştirildiğinj, ya- hut da aktörlerin rolle- rini unutup tuluatçılı- ğa kaçfıklannı zanne- derler." Büyükbabasının adım ve Nâzım Hikmet'in yazısını okuduktan sonra şairimizi ta- nıdığınızı sanı- yorum: Ab- dülhak Mol- la'nın "Ha- mit" adh torunu Abdül- hak Ha- mit'tir elbette. Şair, 1 O- cak 1935'te yürürlüğe giren kanunla aldığı "Tar- han"soyadınıi- ki yıl taşıyacak ve 13 Nisan _^_ 1937'de, Maç- Şgg ka Palas Ote- ^Ç li'nde gözlerini dünyaya kapatacaktır. Abdülhak Hamit Tarhan, Zincirlikuyu Mezarlığı'nagömülü- dür. 1885'te ölen kansı Fatma Ha- nım'ınanısınayazdığı "Makber" adh şiiriyle tanınan şairin Zincirli- kuyu Mezarlığı'nda yatması son derece anlamlıdır. Çünkü burası, harf devrimınden sonra yapıldığı için tüm mezar taşlan Tüfkçe olan • Abdülhak Hamit'in mezannın biraz ilerisinde, taşında bir karikatür bulunan ve bu özelliğiyle ülkemizde bir ilk (belki de tek!) olan bir mezar göze çarpar. Burada yatan, ünlü karikatürist Cemal Nadir Güler'dir. Cemal Nadir'in mezartaşındaki karikatür de. sanatçının ünlü tiplemesi 'Amca Bey'den başkası değildir. ilk mezarlıktır. Me- zarhğın adına da dikkat: Zincirliku- yu!.. Ölüm bundan daha güzel an- latılabilir mi? Nâzım Hikmet'in, tiyatro oyunla- nnı ünlü eserlerin karikatürleştiril- mesi olarak yorumladığı Abdülhak Hamit'in mezannın biraz ilerisin- de, taşında birkarikatür bulunan ve bu özelliğiyle ülkemizde bir ilk (belki de tek!) olan bir mezar göze çarpar. Burada yatan, ünlü karika- türist Cemal Nadir Gülerdır. Zincirlikuyu'ya Abdülhak Ha- mit'ten on yıl sonra yerleşen Ce- mal Nadir'in mezar taşındaki kari- katür de sanatçının ünlü tiplemesi olan "Amca Bey"den başkası de- ğildir. 17 Ağustos 1929 tarihli Ak- şam gazetesini okuyanlar, rir- yakisi olacaklan bir karikatür kahramanıyla karşılaşırlar, gazetenin 3. sayfasında. Ce- mal Nadir'in Hüseyin Rah- mi Gürpınar ve Ömer Sey- fettin'in hikâyelerindeki ka- rakterlerden ilham alarak çiz- diği Amca Bey öylesine sevi- lir ki, şişman adamlar göbe- ğiyle övünerek "Amca Bey" diye tanıtmaktan alıkoymaz- Iar kendilerini. Halkın ilgisi tiyatro sahnesi- ne taşır Amca Bey'i. Çocuk Esirgeme Kurumu'nun dü- zenlediği ilk oyun 1938'de, Şehir Tiyatrosu oyunculan ta- rafından sahneye konur. Tiyat- roda Amca Bey'i canlandıran ilk sanatçı da Behzat Bu- tak'tır. Amca Bey blbloları Amca Bey, ınsanlann biblo- lanm satın aldığı ilk karikatür kahramanıdır. Söz konusu biblolar 1940 yıhnda ressam Muhsin Rifat tarafından ya- pılmıştır. Bu başanyı yıllar sonra Oğuz Araİ'ın unutul- maz kahramanı "Avanak Av- ni" gösterecek ve uzun birara- dan sonra bir karikatür kahra- manının biblosu hediyelik eş- ya satan dükkânlann vitrinin- de boy gösterecektir. Amca Bey, Ikinci Dünya Sa- vaşı'nm ortasında bir mizah dergisi olarak yayımlanır. Say- falannda savaşın mizah diliy- le anlatıldığı haftalık dergi, son sayısını 25 Mart 1944'te çıkararak veda eder yayuı ha- yatına. Boğaz Köpriisü'nün, Avrupa yakasındaki ayakla- nndan başlayan viyadüğün, Orta- köy'ün sırtlannda sona erdiği yer- de bir sokak tabelasında da adını okuruz ünJü karikatür kahramanı- nın. "Amca Bey Sokağı"... Sokak sakinlerine Cemal Nadir'in Amca Bey'ini göstererek tanıyıp tanıma- dıklannı sordum; bir bilen çıkma- dı karşuna! Eskişehir<de üç tiyatro kuran Yılmaz Büyükerşen, Türkiye'de tiyatro ödülü alan ilk belediye başkanı oldu Sanata sevdalı aydınlanmacıE\YATİ ASILYAZICI Tiyatro dergisinın 2003 Tiyatro Ödülleri, Isvıçre Hastanesı'nin Sa- rü-Edebiyat Ödülleri ile birlikte, AvM Konser Salonu'nda dağıtıldı. Tyatro...Tiyatro dergisinın ödülleri- ra biri, Eskişehir Büyükşehir Bele- cr.e Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e gg-ekçelı olarak verilen "Teşekkür fbketi"ydi. Aslında bu plaket, kül- tr- sanat-tiyatro alanında tek başına janşan bir belediye başkanımn aldı- ğgerçek bir sanat ödülüydü. Tiyatro... Tiyatro...dergisi yayın krulunun gerekçesi, tiyatro tarihme gçecek bir belediye başkanını ta- nmhyordu: "Halkevleri gibi ûlke- m küJrürel ve sanatsal kurumla- raın kapatüdığı bir dönemde, Es- teehir'de 'Konser ve Tiyatro Derne- ğ ni kurarak yaşadığı kentin sa- Dtyaşamına ara vermemesini sağ- bnası; 1959 yılında başkaniığını "içtığı 'Türk De\Tim Ocaldan' için- cebir gençlik tiyatrosu kurarak ri- jaro sanatına katkısı; 'Gençlik Ti- \irosu" birimini sonradan 'Oda Tı- jirosu'na dönüşrürmesi; Oda Ti- wosu' bütçesini, kendi bulduğu Mİatemle Eskişehir'de yeni kuru- İuKan Bankası'na rivatroculann vüyatroseverlerin kanlannı sata- tk. sağlaması; Muhsin Ertuğrul ve Bidun Taner'in desteğini alarak lüşehir Belediye Tiyatrosu'nun lırulma aşamasını başlatması; <vincu adaylannı Devlet Tiyatro- In'na ve İstanbul Belediyesi Şe- JrTiyatroları'na eğitime gönder- BSİ; Devlet Tiyatrosu'nun alt bi- ısıi olarak 'Çocuk Tiyatrosu'nu brması; 1965 yılında bütçesi 1 Trk Lirası gösterilerek kapatıl- tısına çalışılan kurulu tiyatrovıı, ırodaşlanyla birlikte siyasi oto- rınin tüm muhalefetine karşın jukta rutmayı başarması..." bir belediyeci • Cumhuriyet döneminde üç tiyatro kuran, Cumhuriyete ışık tutan seçkin bir belediye başkanı. Eskişehir'in bütün sanat ve kültür olaylannda büyük emeği geçen bir kent yönetimiyle sanat kurumlannı üreten çağdaş bir belediyeci. ilmaz Büyükerşen'i sanat ve flikle tiyatro alanında bu tür et- 'Jerini sürdürdüğü yıllarda tanı- mıştım; etkınliklerini çalıştığım ga- zetelerde duyurmaya çalışıyordu. Bu arada tiyatro yakılıyor, ardından mec- lis salonuna dönüştürülüyordu. Uzayıp gıden "Bir Kentin YUiar Süren Tiyatro Savaşımn Öyküsü", Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şe- hır Tıyatrolan, "40 Yıl Önce 40 Yıl Sonra" da tiyatromuz ıçın değerli bir belge niteliğindedir. istanbul Şehre- mini Op. Dr. Cemil Topuzlu Pa- şa'nın Darülbedayisiyle Türk tiyat- rosu için yalolan meşale, 40 yıl önce Eskişehir'de parlayan ışık; 2001 'de Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen"le yeni bir meşaleye dö- nüştü. Cumhuriyet döneminde üç ti- yatro kuran, Cumhuriyete ışık tutan seçkin bir belediye başkanı. Eskişe- hir'in bütün sanat ve kültür olayla- nnda büyük emeğı geçen birkent yö- netimiyle, sanat kurumlarım üreten çağdaş bir belediyeci. Halde gençlik merkezi 1968"de Akademı kampusunda bir tiyatro salonu yaptırdı. 1976 yılında Akademi Başkiam olarak 1. Türk Ti- yatrosu Kongresi'ni düzenledi ve bir ilke imza attı. Anadolu Üniversitesi Kurucu Rektörü olarak ayn bir yazı- nın konusu olmakla birlikte, bilimsel çahşmalanyla üniversiteler, eğitim konulan, çağdaş Türkiye'ye büyük katkılar sağhyor, tiyatro meşalesi ça- lışmalannı değişik biçimde aydmla- tıyordu. Bütün yönleriyle bır aydınlanma- cıydı. Rektörlüğü döneminde Eski- şehir Şehir Tiyatrosu'nun kurulması çalışmalannı başlattı. Ve 2001 'de Eskişehir Büyükşehir Belediye Tıyatrosunun perdelerini açmasını sağladı. Belediye başkanı olarak onanmını yaptırdığı eski hal binası, tarihsel dokusu korunarak bir tiyatroya dönüştürüldü. Tiyatronun Genel Sanat Yönetmenhği'ni Ergin Orbey üstlendi ve Turgut Özak- man'ın "Bir Şehnaz Oyun" adh müziklı oyunuylaperdeler açüdı. Yıl- maz Büyükerşen, belediye başkanlı- ğı adayı olduğunda, kentin çözümle- rini 26 konuda toplayan bır seçim bil- dirgesıyle Eskişehirlilenn karşısına çıktı. Bunlardan biri deEskişehirBe- lediye Tiyatrosu'nu yeniden yaşama geçirmekti. Eskişehirlilere olan gö- nül borcunu yerüıe getirmek, haüon gönül sevinçlerini paylaşmak, davra- nış incelikleriyle duygu incelikleri birbirine kanşıyordu. Böyle bir daya- nışmayla belediye başkanı oluyordu. Göreve başlar başlamaz, "Yaş Seb- ze ve Meyve Halî"nin 'metruk' bi- nası, değişiklik ve onanmla Lond- ra'daki "Covent Garden" ile Ham- burgdaki "Çiçek Hali Binası"ndan esinJenilerek içinde Şehir Tiyatrosu sahnelerinden birinin de yer aldığı "Gençlik Merkezi"ne dönüştürül- dü. Üç yılda üç tiyatroyla Eskişehir halkına oyunlar sunuyor. Tepebaşı Sahnesinde, Ahmet Mümtaz Tay- lan'ın sahneye koyduğu, Bilgesu Erenus'un "x>Iisafir"i üçüncü dö- nenune girdi. Bir süre önce başlayan, Haldun Dormen'in yazıp yönettiği "Nerde Kalmıştık - Amphitryon 2000" adh müzıkalle Turgut Özak- man Sahnesi'nde Nurşin Demir'in sahneye koyduğu Ariel Dorfman'ın "Ölüm ve Kız" oyunu sahneleniyor. Üç yeni sahneyi ıçerecek Necati Bey Kültür Merkezi de yakında hizmete gırecek. Rahml Koç Sanayl Müzesi Haslet Soyözün gemüeri Kültür Servisi - Haslet Soyöz'ün 'Cennetin Gemileri' başlıklı yağhboya sergisi 3 Aralık Rahmi Koç Sanayi Müzesi'nde açıhyor. Soyöz'ün 30 çalışmasının yer aldığı sergide, tarihimize mal ohnuşve 1864'ten 1955'e dek seferde olan efsane gemilerin resimleri, kendi tarihleri ile ilgili bilgiler de bulunuyor. Padişah Abdülaziz döneminde 1864'te yaptınlan ve 1890'da Japonya dönüşü Kobe yakınlannda fırtınada batan ErruğraJ firkateyni ile Tersane-ı Amire'de 1890'da okul gemisi Heybetnüma gemisinin yanı sıra Yavuz, Hamidiye, Mesudiye, Akdeniz, İskenderun, Ankara, Alemdar, Bandırma, Cumhuriyet, Neveser, Giresun, Tarsus, Alemdar, Halep gibi gemiler de sergide yer alıyor. Sergi 13 Aralık'a dek görülebilir. ESİNTILER ZEYNEP ORAL 'Namus temizleme' adına Başbakan'a diişen görevL.. Gönül, Fırat'ın sularına atılıp boğulmuştu... Sevgi, Urfa'nın orta yerinde en işlek meydan- da, günün en kalabalık saatlerinde babasının bı- çak darbeleriyle can vermişti... Rabia, Kısas Köyü'nde traktörün altına atıla- rak canlt canfı ezilmişti... Sonra, Şemse, Mardin'deailesi tarafından taş- lanarak ölüme terkedilmişti... Sonra, onlarcası, yüzlercesi... Istanbul'un, din adına, Allah adına kana bulan- dığı günlerden hemen önceydi. Bu kez Diyarba- kır'da Mardinkapı'da Kadriye öldürüldü. Kadri- ye 16 yaşında ya var ya yoktu... Dayı oğlu ona tecavüz etmişti. Kadriye hamileydi. Ailenin na- musunu kurtarmak ağabeye düştü. Sokak orta- sında, kız kardeşi Kadriye'nin başını önce taşla ezdi, sonra, önceden hazırettiğisatırladoğradı... Şimdi aile, öldürülen kızlannın değil, hapse dü- şen oğullannın derdinde... Sonra, onlarcası, yüzlercesi... Adlan değişti. öldürüldükleri yerdeğişti. Cina- yet aletleri, öldürme yöntemleri değişti. Ama 'ne- den' hiç değişmedi. 'Gerekçe' hep hazırdı. Erkeğin 'namusunu' temizlemek... Ailenin na- musunu temizlemek... Evin namusunu temizle- mek... Mahallenin namusunu temizlemek... Bizde, Türkiye Cumhuriyetinde recm (taşlaya- rak öldürmek) cezası yoktu öyle mi? Yok diyorsanız, yalan söylüyorsunuz! Belki adı recm değil ama var. 'Münferit olay' falan da de- ğil! Ortalık kandan geçilmiyor! Günaşırı tecavüze uğrayan, şiddete maruz ka- lan kadınların, çocuk yaşta ınsanlann, 'a/te mec- lisi karanyla' öldürülmesiyle sarsılıyoruz. Yasalar, bu kadınlan koruyamıyor, bu cinayet- lerin önüne geçemiyor. Kadın, cinsel şiddet ve tecavüzün mağduru ol- makla kalmıyor, sanki bu işin eylemcisiymiş, suç- lusuymuş gibi bir de öldürülerek cezalandınlıyor. Ve böylelikle ortalığın 'temizlendiğine' inanılıyor! Bu 'temizlik' işi erkeklerin sorumluluğunda. Hu- kuk sistemimiz ve Türk Ceza Yasası ve yeni ta- san da öldürülenden değil, öldürenden yana ağır- lığını koyuyor. Çünkü, kadın, erkeğin mülkiyeti- nin bir parçasıdır. Çünkü erkek, mülkünü korur gibi kadını korumalıdır. , Bayram tatili sonrasında Adalet Alt Komisyo-' nu, Ceza Yasası tasansı üzerinde yeniden çalış-.' malarına başlayacak. Bakalım bu kez ne 'inciler' duyacağız. Ancak onlar çalışadursunlar, bu konuda top- yekûn bir seferberlik gerek. Bu seferberliğin başını çekmek de hiç kuşku- suz Başbakan'a ve Meclis Başkanı'na düşer. Hani 'Islami terör'ün Iafı bile Başbakan'ın ka- nına dokunuyordu ya! Şu son bir yılda aile mec- lisi kararıyla, 'namus temizleme' adına öldürülen onlarca kadının kanına da aldırmazlık edemez herhalde! Meclis Başkanı da 'inatçı' kişiliğiyle tanınıyor. Şimdi işte o inadı, 'namus cinayeti''adı altında bi- linen, giderek yaygınlaşan şiddet konusunda göstermeli. Bugüne dek bu konuda tek söz etmediler. Da- ha fazla gecikmemeliler. Üstelik onların törelere bağlılıklanndan kimse- nin kuşkusu olmadığından, bizim törelerimizde böyle bir vahşetin yeri olmadığını açıklamalan, kanımca çok etkili olabilir. 'Namus temizleme'aöma cinayet yerine, 'na- mus temizleme' adına bu cinayetleri, bu vahşe- ti, kadına yönelik bu şiddeti lanetlemek... Inanın çok ciddiyim. e-posta: zeynepn zeyneporal.com Faks:(0 212)257 16 50 Samsun'a Kent Müzesi •Kültür Servisi - Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi ndeki bazı tarihi yapıtlann doğal bozulmalara karşı korunabihnesi amacıyla 'Kent Müzesi' oluşturulması için çalışma başlatıldı. Samsun Turizm ve Kültür Müdürü Rasim Efendioğlu, çalışmalar kapsamında Istiklal Caddesi'ndeki tarihi bir binamn restore edildiğini, Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'ndeki bazı tarihi yapıtlan buraya taşımayı planladıklannı belirtti. Efendioğlu şunlan söyledi: "Mevcut müze binası zaman zaman su basması nedeniyle tarihi eserleri muhafaza etmek için uygıın değil. Bunun için yapıtlan korumak amacıyla 'Kent Müzesi' çalışması başlattık. Konuyla ilgili raporu bakanlığa gönderdik. Proje kabul edilirse bozuhna tehlikesi olan tüm yapıtlan buraya taşıyacağız." Rourke, son ralünü sevmemiş •Kültür Servisi - Aktör Mickey Rourke yeni filmi 'Spun'daki rolün kendisine cazip gelmediğini açıkJadı. Tamtımlanna başlamalanna rağmen filmi baştan sona izlemediğini itiraf eden Rourke, başta fihnde rol almayı istemediğini, menajerinin ısran üzerine filmde oynamayı kabul ettiğini belirtti. Senaryoyu okuduktan sonra konuyu beğenmediğine karar veren ünlü aktör sözlerine şöyle devam etti: "Jonas Akerlund'la tanıştım ve onu çok sevdim. Bu rolü de sırf onunJa birlikte çalışmak için kabul ettim." BUGUN • CEMAL REŞİT REY KOVSER SALONXnda 19.30'da 'Insight Gospel Singers' konseri. (Biletbc: 0 216 454 15 55) M LtVIAN KAHVESİ'nde 15.00'te Jukebo*. (0 216 349 9818) M NÂZIM KÜLTÜREVİ'nde 19.00'da Fernando Solanas'ın 'Yolculuk' filmi gösterilecek. (0 212 245 04 81) • ANTALYA KÜLTÜR MERKEZİ nde 19.00'da Bedensel Özürlüler Sanat Tiyatrosu'nun 'Eleman Aranıyor' adh oyunu sahnelenecek. (0 242 238 54 44) *
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear