25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 2003 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Ankara'da, Cumhunye- tin ilk yıllannın suskun ta- nıklarından birçoğu Ulus Meydanı ve çevresınde bulunur. I. ve II. Büyük Mil- let Meclısi binaları, Anka- ra Palas Pevlet Konuke- vi). Iş Bankası binası, Sü- merbank binası, Vakıf Apartmanı ve öbürleri... Çok katlı binalar ile herye- n kaplayan estetık dışı rek- lam ve ılan panolan görmezden gelinirse bu bölge hâlâ o dönem- lerın havasını alabildiğıne duyum- satır gezenlere. Işte bu nedenle; ağaçlann bütün güz renklerine ve tonlannabüründüğü; güneşin çe- kingen ışıklannın bozkır soğuğu- nu biraz kırdığı bir sonbahar öğ- leden sonrasında eşim ve ben, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı içın bu yıl da Ulus'a uğramadan ede- medık. Ancak o gün orada gördük- lenmız, neyazık kı coşku ve sevin- cımızi bunjklaştırdı. Uzun yıllar bakımsız bırakılan ve rengı bozulan, bronzdan Atatürk Heykeli geçen yıl -nedense- san yaldız ıle boyandı ve kanımca da tüm özgünlüğünü yitirdi. Biryapı- nın/yontununyenıtenmesınde onun özgün durumunu korumak en te- mel kural ıken böylesi cüretkâr bır yaklaşımın haklı gerekçelerı mut- lakavardırdıyedüşünüyorum. Bu sanatsal aynntıdan daha da düşürv dürücü olan ise anıtın çevresin- dekı kırlılık, özensizlık ve karma- şadır. Öyle kı, devletımızin temel- lennın atıldığı ve anıtla özdeşle- şen bu bölgedeki sıradanlık ve boşvermişlik görüntüsü ayıplana- cak boyutlara ulaşmış olup rahat- sızlık duymamak elde degil. Anrtın hemen karşısında bulunan ve Cumhunyetımızin ılan edildığı I. Büyük Millet Meclisi binası ta- rihsel önemi ve ayncalığı tartışılmaz yapılardan bıri, belkı de bırincisı- dir. Ankara'nın önemlı müzelerin- den olan bu bına, ıç ve dış mima- risı ile de eskıde kalan güzellikle- rin bir yansısıdır. Ama o gün bina- nın arka bahçesinde gördüklenmı- ze ınanamadık... Isten grileşmış beyaz plastık masa ve sandarye- ler, masalann üzerierinde rengârenk muşamba örtüler, devrilmiş plas- tık çöp kutulan, sağa sola rasge- le atılıp bırakılmış hortumlar ile bu- rası köhne bir "Aile ÇayBahçesi" ARADABİR Dr. SAMİ EREN Ankara'da Hüziinlü Görünümler... görijnümüne büründünjlmüş. Da- ha vahimi, aynı durumu tam bir yıl önce de saptamıştık! Cumhuriye- timizin kurulduğu ve bugün baş- kentin gözbebeği olması gereken çok önemli bir bınaya layık görü- len bu kaba ve değerbılmez tutu- mu niteleyebilecek sözcük bula- madık; sadece utandık ve başı- mız öneeğildi... Hemen gırişteki du- vara asılmış süslü bır metal plaket oldukça dıkkat çekıciydı. Nısan 2001 tarihli bu plakette, restoras- yona katkılanndan dolayı yerti or- taklı yabancı bir sıgara firmasına teşekkür edilıyort Yazıyı okuyup içeri gırdik. Başlangıçtakı yokluk ve yoksunluk dolu stırapiı günleri; tah- ta sıralarda omuz omuza oturup ikı odun sobasıyla ısınarak mücade- le eden ve bir devlet kuran millet- vekillenni; Meclıs Başkanı ve or- du başkomutanının alçakgönüllü küçük odasını; imparatorluk en- kazından aydınlık bır Cumhunyet mucizesi yaratırken bır "reklama" gereksinim duymayan onuriu ön- cüleri düşündük bır süre; yürekle- nmiz hüzünle doldu... Bugün Devlet Konukevi ola- rak kullanılan Ankara Palas uzun zamandır olduğu gibı, yani ıssız ve yalnız... Ginp ıçensını de gör- mek ıstedik, ama danışmadakı gö- revlılerbunun olanaksız olduğunu söylediler. Başkentin sayılı tarihset kalrtlanndan biri olan Ankara Pa- las'a, artk geçmışıyle pek de bağ- daşmayan güncel bir ışlevin yük- lenmiş olması biryana; zaten An- kara'ya gelenlerden "oteT olarak burayı yeğleyenlerin oranı çok az- dır. Tüm ulusun ortak zenginliği oian tarihsel binalanmızı sadece bir- kaç kişinin "olası" kullanımına sun- mak ya da tecimsel yapılara dö- nüştünmek haksızlıktır. Ankara Pa- las, hiç olmazsa özel günlerde hal- kın ziyaretine açılmalı ya da daha iyısi, müzeye dönüştürülmelidir. II. Büyük Millet Mec- lisi Binası bakım çalış- maian nedeniyle hâlâ ka- palıydı, bu yılki bayram- da da gezernedık. Ancak. hemen bıraz aşağısında yıllardır sürdürülen garip bir uygulamayı yıne hay- retle gözlemledık. Bura- da, kaldınmın üzerine çı- kanlmış bir beledıye oto- büsü manav halıne dö- nüştürülmüş; patates, soğan, man- dalina, lımon satılıyoıi Bırakın ya- yalara ait bıryola, trafik kuralları- nı hiçe sayarak ağır vasıta park etmeyi, belediyelerin asal görevi va- tandaşlara sebze, meyve satmak mıdır? Hem de bunun ıçın başka hiçbir yer yokmuş gıbi tarihı bır bölge; II. Meclis binasının önü ve Ankara Palas'ın karşısı seçilmış. Kı- zılay'daki Güven Anıtı çevresınde de gözlemlenen böyiesı tuhaflık- ların "rastlantısar olduğunu ka- bul etsek bile tarihsel alanlanmı- zın bu denli sahipsizliğı ve hoyrat- ça kullanılması insanı yılgınlığa dü- şürüyor. Her zamankı (ve çoğu Ankara- lının da -kaçınılmaz olarak- yaptı- ğı) gibı, eve dönüşte Kızılay'dan geçtik. Ankara'nın başat bır kül- tür/iletışim odağı olan Kızılay Mey- danı ile çevresi, ortak yaşam se- vincinin kentlileştıği ve özellıkle de cumartesilen uğranılmadan edıle- meyen bir "yer'dir. Oysa şımdı- lerde, Kızılay küçük alışkanlıklan- mızdan ve anılanmızdan çekilip alınıyor... Başkentin bu tarihsel ve güncel gözdesının artık yayalara adetayasaklanıpyalnızca "beton duvarfar", "zincıryığınlan"\/e ''ta- şıt ırmağı" üçlüsüne dönüştürül- mesı her bakımdan büyük bir ya- nılgı, dahası bir tür karabasandır. Ankara, hem başkent olmasın- dan hem de özellıkle kuruluş dö- nemindeki ışlevinden dolayı geç- mişe karşı sorumluluğu en fazla olan kentimizdir. Estetizm ve du- yariılık içermeyen hertürlü uygu- lamanın sonucu burada çok da- ha iğreti ve yıpratıcı olmaktadır. Iş- te bu nedenlerte; artık biraz düş- kün, pınltısını yıtırmiş, bir kıyıya itil- miş ve sürekli örselenen tüm eski yapılanna ve tanhsel ortamlanna, onun "başkentliliğine" yaraşacak görünümler mutlakayeniden ka- zandmlmalıdır. Tersinden Yaşamak... PENCERE Prof. Dr. Necdet ADABAGDTCF Deka • nsanlar dünyaya yaşamak için gelirler. I Acısıyla, sevinciyle, içağnsı, ihtirası, beklentisi; kısacası, sancısıyla yaşa- mak her bireyin değişmez yazgısıdır. Salt sevinmek ya da salt acı duyarak yaşa- manın olanaksızlığı ortadadır. Sevıncin ardın- dan üzünç gelebilir ya da tam tersine. üzün- cün ardmdan sevinç... Bu tüm bireyler için geçerlidır. Hiç kimse. ben tüm yaşamım bo- yunca sevinç yaşadım ya da tüm yaşamım b o yunca üzünç yaşadım demek olanağına sa- hip değildir, ancak kimileri daha çok sevinç, kimileri daha çok üzünç yaşamış olabilir. Kaçınılmaz olan. insanlann, yaşamlan boyun- ca bu ikı olgudan uzak kalamadan yaşamak zorunda kalmalandır. Sevinç ve üzüncün birlikteliginde yaşa- mak kaçınılmazdır da, bir insanın, yaşamı, hem düzünden hem de tersinden yaşaması pek de kolay değıldır. Açmak gerekirse şunu söy- lemekte yarar var: Düzgün yaşayan bir insanın, yaşamı ter- sinden algılayıp yaşamaya koyulması kolay gibi gözükmemektedir. Bu olgu toplumlar için de söz konusudur. Ancak, kanımızca, düz- gün yaşamakta uygarlıklann, uygar olmanın payı küçümsenemez. Insanlar yerleşik düze- ne geçmeye başladıktan sonra konutlannı yapmışlar. ölülerini ortalıkta bırakmamış- lardır. Çatalhöyük'te yapılan kazılarda da- ha NeoBtik dönemden başlav-arak ınsanlar, ya- şam koşuüanna uygun yaptıklan evlerinde ölülerıne de yer ayırmışlardır. Ne ki, ölüle- ri, önce yırtıcı kuşlara atmak, ardından cin- sine göre boyadıktan sonra evlerinin içinde gömmek (saİdamak) gibi bir gelenekleri var- mış. Uygarlık ilerledikçe insanlar daha uy- garca düşünmeye başlamışlar ve ölülen için konutlannın dışında oluşturduklan gömüt- lükleri kullanmışlardır. Gömütlükler, zaman içinde, kutsallık kazandığı gibi aıut gömüt- ler yapılmaya başlanmış, süslenip, bezenip özel bir ilgi ile bakımlı olurken yeşile gömül- müşlerdir. Ülkemdeki birçmardibinedeğer gözükmeyen gömütler aklıma geliyor. Giambattista Vfco uygarhğın, insanhğın üç temel işleviyle başladığını söyler: Biri, ölüleri gömmek: ikincisi evlenmek; üçüncü- Maaşınız Akbank'a yatıyorsa, maaşınızdan fazlasını kazanırsınız Mesela maaşınızın 3 katına kadar, anında, kefilsiz, formalitesiz ihtiyaç kredisi! Üstelik aylık %2,40 faiz oranıyla! ] 1 milyar TL'den baştayan tutarlarda ve Maaş+Prim üyeleri sadece kirnlik belgeleri / ^ a |/ = e f 2U aya varan vadelerle evlilikten tatile. ile başvuru formunu doldurarak İhtiyaç / j r n , , eğitimden ev eşyasına her türlü ihtiyacınız Kredisi alabilirler. ^~^-~-^T için Akbank İhtiyaç Kredisi kullanabilirsiniz. * Aylık %2,40 faiz oranı, sadece maaşını Akbank lan alan müşteriterimiz için, 2C aya kadar kuüanılacak ihtiyaç kredilennde geçerlıdir Anında kredi limiti maksimum 5 milyar TL. ile sınırlıdır. Daha yüksek tutarlardaki taleplerinız için lütfen şubenize danışınız. Faiz oranı aylıktır ve yasal yükümlülükler hariçtir. www.akbank.com AKBANK m sü de dini bilmek ve saymaktır. Vico'ya gö- re ölüleri gömmek her şeyin ötesinde bir sağ- lık sorununun doğmasını engellemektir. Fos- colo da gömütlerin önemini \oirgulamak için Gömütler adlı yapıtında Vico 'yu alıntılamış- tı. Ölülere o kadar çok önem vermiştir ki ölü- ler ya da gömütlerle olan ilişkinin tapınç dü- zeyinde değerlendirilmesi gerektiğini söyle- miştir. Foscolo bu aşamada pagan (eskil) dünyanın töresiyle Hıristıyan dünyasının tö- resi arasına bır perde çekeT ve birbirlerine ka- nştınlmamasını öğütlerken pagan dünyası- nın ölülerle ilişkisinı daha dıngin, daha içten- likli ve daha sevecen bulduğunu belirtir. Oysa Hıristiyan dünyasında bu ilişkinin insanı salt öbür dünyaya baglamaya yarayan ve bu dünyanın çirkinliklerini, dolayısıyla yararsızhğını göstermeye yönelik olduğu- nun altını çizer. Gömütler bir yandan uygar- lık simgesi, öte yandan genç kuşakların eği- tilmesini ve insanlığa kazandınlmasını sağ- layan bir başucu yapıtı olmuşlardır. Özdek- çi biri için gömütler anlam taşımayabilir ama inananlann konuya değişik yaklaştıklan or- tadadır. Yuva kurmanın da tıpkı gömütler gibi kut- sal olduğu hep söylenegermiştir. Sanınm in- san ılişkilerini güçlendinci bir işlevi ohnası- nın yanı sıra gelecek kuşakların iyi terbiye edılmiş, iyi yetiştirilmiş, daha insancıl ve in- sancı olmalarını sağlamaya yöneliktir. Bu da bir ınsanlık görevı anlamına gelmektedır. Vi- co'ya göre insanlar evlilik kurumuyla "uy- gar bir yaşam febefesT gelıştirmişlerdir. Dinin, kılgısal yaşamdaki görünümleri, bi- linmesi, tanınması ve yayıhnası açısından çok önem taşır diye düşünüyorum. Kapa- dokya'daki 'kayamezaıian'nı anımsıyorum. Pagan dünyasından kaçan Hıristiyan papaz- lann duvarlara çizmiş olduklan dinsel re- simlerin ya da simgelerin dinin yayıhnası ve ilgi çekmesindeki işlevi azımsanamaz. Biz- de oysa resim ve heykelin dinsel kültürü- müzde yasaklanmış ohnası çokça sanatçının gün ışığına çıkmasını engellediği gibi, asıl, dinin. görsel olarak tanınması ve tanımlan- masını ortadan kaldırmıştır. Seksen yıllık re- sim ve yontu geçmişimizle AvTupa ile yan- şabildiğımize göre, yüz- yıllar boyu bu alanlarda uğraş verebilmiş olsay- dık kim bilir hangi sanat yapıtlanna imza atmış olurduk. Çünkü dinsel iz- lekler mistik ve gizem- sel yanlanyla sanatçının imgelem dünyasının var- sıllaşmasına ve yaratıcı- lık kazanmasına yardım- cı olur kanısını taşıyo- rum. Aynca tüm padişah- lar yabancı ustalara yap- tırdıklan resimleriyle - Floransa'daki Uffizi Re- sim Galerisi'ne gitmek yeter- görsel olarak ölüm- süzleşirlerken niçin kimi yurttaşlannın resim ya da yontu yoluyla kendıleri- ni kanıtlayıp ölümsüzleş- mesini engellemişlerdir diye düşündüğüm olmuş- tur. Usta Sinan ı unutmak olanaklı mı? Renault'nun genel müdürü Türkıye'ye her gelişinde Selimiye Camisine gidermiş. O insanı camiye çeken salt bu sanat yapıtının sanat- sal ve estetik yetkinliği değildir, aynı zamanda taşlarının kıvrımlarına sinmiş olan dinsel içerik- li gizemsel çağnşımlan- dır. Böylesi bir sanat ya- pıtı, insanı ne kadar çok albesine çeker ve ne ka- dar çok etkilerse sokak başlanna yapılmış geh- şigüzel camiler, tepesine yeşil külahlar geçirihniş minareleriyle insanı o ka- dar çok iter ve uzaklaştı- nr. Bu, bana göre. kaş ya- parken göz çıkarmak; kutsalın kutsalhğını ze- delemek anlamına gele- bilir. Batı'nın laik, insan- cı ve yeniden doğuşçu anlayışında büyük ustala- rın yetkin sanat yapıtla- rında dinsel izleklere yer vermesi acaba rastlantı mıydı? Vico'ya göre top- lumları bir arada tutan, insanlann yaşanrısını etik açıdan olumlu yönde et- kileyen en önemli unsur- lardan biri de din ohnuş- tur. Tersinden değil, düzün- den yaşamanın ve eliniz- deki malzemeyi doğru kullanmanın kalkınmak ve esenliğe ulaşmak açı- sından tartışmasız yarar- lan vardır. Tersine bir yak- laşım en geçerli değer olarak bildiğiniz ya da geçerli olduğunu sandığı- nız malzemenin yozlaş- masına neden olurken gü- nün birinde size karşı kul- lanılmasına da yol aça- bilir. Yaşam Mizahtır... Ne zaman bayram olsa, bizim kuşağın aklına şairin ilginç dizeleri gelir: "Bugün bayram Bayram bize mahrem Sultanım biçarem Doldur içelim Beş aşkınla şad Sen sineler kuşat Devir cumhunyet Doldur içelim" Bayramlar neşeli olur derler ya, inanmayın, se- vinçli dışavurumun ardındaki hüzün bir ince tülbent bezi gibi insanı sarıp sarmalar; hele onlarca ölü ve yüzlerce yaralı pahasına yaşanmış ağır bir terörün kanlı süzgecinden geçmiş ortak bilincin solgun mum ışığı yüreğinizde titnyorsa, Şeker Bayramı'nın tadı, kekremsi bir acılığa dönüşür. Bu gibi durum- lann ulusal paydasında, yurttaşın gözleri bu ülke- yi yönetenlere döner, kulaklar umudun aydınlığına açık, bilgeliğe dönük, herkesi kucaklayacak söz- ler işitmek ister... Işte tam böylesine bir Şeker Bayramı'nda Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan ne diyor: "- Son yıllarda Islam ile terörü bir arada anma gibi bir gayret var, Islami terör denmesi kanıma do- kunuyor..." • 'Islami terör' denmesi RTE'nin 'kanına dokunu- yor' imiş... Kan üzerine dilimizde çok deyiş vardır: Kanağlamak.. Kan davası.. Kan gütmek.. Kan tükürmek.. Kana susamak.. Kanını emmek.. Kan pahasına.. Kan üzerine yaşamdan kaynaklanarak dilimize yansıyan deyişlerin haddi hesabı yoktur; RTE'nin kullandığı "kanına dokunmak" da bunlardan biri- dir; ama, Başbakan'a bak sen, neler söylüyor?.. Bayrama beş kala Islamcı terör Türkiye'yi vur- du.. Istanbul'u vurdu.. Ingiliz Konsolosluğu'nu vurdu.. Musevi havrasını vurdu.. Türkleri vurdu.. Onlarca ölü.. Yüzlerce yaralı.. Sokaklar kan içinde.. İnsanlann kanları aktı.. Bütün bunlar Başbakan'ın kanına dokunmuyor... RTE'nin kanına dokunan ne?.. Islami terör mü, Islamcı terör mü, köktendinci te- rör mü, her ne lafsa, Başbakan'ın kanına terörün adı dokunuyor; yurttaşların kanlannı akıtan Islam- cı terörün, kendisi değil, içeriği değil, adı RTE'nin kanına dokunuyor... • Medrese mantığı kişinin ayaklannı yerden ke- ser; Bizans'ı Türkler kuşattığı zaman papazlar ne- yi tartışıyorlardı: - Meleklerin kanatları var mıdır, yok mudur?.. Islamcı terör gelmiş, Istanbul'u vurmuş, Türki- ye'yi hedef sayıyor; biz RTE sayesinde neyi tartı- şıyoruz: - Islamcı terör var mı, yok mu? Mizah yaşamdır. Yaşam mizahtır. 30 Şanslı Aileye Kapısını Açıyor. Cumhunyet Mahallesinin denize açılan penceresi. Kınalı'da da işler hızla ilerüyor, evler yükseliyor. Ûnümüzdeki yaz Kınalı Mahallesı'nde yaşam başlayacak. Ve Kınalılar, kendilerine komşu gelecek 30 aileyi bekliyor. 30 şanslı aileyi... 18 AY VADELİ ARSALAR Fiyat ve ödeme koşullan son derece elverişli. Ömeğin 500 metre karelik arsayı 4 milyar TL peşinat ve 18 ay vadeyle alabilecekler. İyisi mı siz bu şansı kaçırmayın. Hemen şimdi Yapı-C'ye bir telefon edin, ödeme ko§ullannı ve Cumhunyet Kınalı Mahallesinin size saglayacagı olanaklan ögrenin 30 şanslı aileden biri de sızın aileniz olsun. YAPI-C&r Cumhuryet Vakfı Kuruhifudur. Adres : Tûrkocağı Cad. Basın Sarayı No.1 Kat. 4 (Gazcteciler Cemiyetı üstü) Cağaloğlu-istanbul Tel : (0212) 520 21 91-92. (0212) 522 49 26 Faks : (0212) 520 50 23 Gazetetel : (0212) 512 05 05/550-561 E-Posta : yapic@yapic.com.tr www.yapic.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear