25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2003 ÇARŞAMBA HABERLER Hükümet, Atatürk'ün mirası olan araziler üzerindeki işgali arttıracak yasa tasansını Meclis'e sundu AKP gözünü çiftliğe diktiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP ıktidan, Atatürk'ün mirası olan Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazilerinde yıllardır süren işgali da- ha da artırmaya hazırlaruyor. Hükü- met, AOÇ mülkiyetinde bulunan ve sportifamaçlarlakullanılan 126 bin 5 72 metrekarelik arazinin, belirlene- cek bedel karşılığında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne devredil- mesi ıçin yasa tasansı hazırladı. TBMM Başkanlığı'na sunulan ya- sa tasansına göre Gazi Mahallesi'nde- ki 2098 ada, 34 parselin bedeli Genç- lik ve Spor Genel Müdürlüğü ile AOÇ Müdürlügü arasında belirlenecek. De\Tedilen arazinin spor hizmet ve fa- aliyetlennde kullanılmak kaydıyla spor kulüplerine tahsisi, amaca uygun kullanmalan için her türlü önlemin • Tasanda, Atatürk Orman Çiftliği mülkiyetinde bulunan ve sportif amaçlarla kullanılan 126 bin 572 metrekarelik arazinin, belirlenecek bedel karşılığında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne devredilmesi öngörülüyor. alınması, denetrmin yapılması ve ge- rektiğinde tahsislerin kaldınlmasın- da Gençlik ve Spor Genel Müdürlü- ğü yetkili olacak. Tasannın gerekçesinde gençliğin korunması ve sporun geliştirilme- sine ilişkin Anayasa'nın 58 ve 59. maddelerine atıfta bulunularak, şöy- le denildi: "Ankara ilinde mevcut spor saha vetesislerinin yeteraz ofanası, sporsa- ha ve tesislerinin yapımj için Genç- Bk ve Spor Gend Müdürlüğü Be genç- lik ve spor kulüplerince uygun taşın- mazlara ihtryaç duyulması ve özel müDdyette bulunan taşmmazlarara- sında bu ihtrvacı karşdayacak bü- yüklükte bir taşınmaz bulunmama- sı karşısında bu tasan hazuiannuş- ürT Çiftükte yağmanın seyri Çiftlik arazilerinin önemli birbö- lümü şu anda özellikle kamu kurum ve kuruluşlannın işgali altında bu- lunuyor. Işgal edilen araziler üze- rinde kentin ana yollan, lojmanlar. okul, pazar yeri, karakol, cami gibi tesis ve binalar yer ahyor. Cumhur- başkanı Ahmet Necdet Sezer' in em- riyle AOÇ'yi inceleyen Devlet De- netleme Kurulu (DDK) da raporun- da, bu olguya dikkat çekildi. Rapora göre, 1938'den bu yana yaklaşık 22 miryon metrekarelik ara- zinin satışı yapıldı. Aynca 7 miryon metrekarelik arazi de kira ve benze- ri sözleşmelerle gerçek ve tüzel ki- şüerin kullanımına bırakıldı. Bu alan- lar üzerine otobüs terminali, akarya- kıt istasyonlan, kamu binalan. sos- yal tesisler yapıldı. 1991 -1995 arasında çiftlik toprak- lannın, 2 milyon metrekaresi Jokey Kulübüne, 1 milyon metrekaresi ka- mu kurumlanna ya da özel kişilere kiraya verildi. Daruştay'ın 1998 ta- rihli karan da topraklann kiraya ve- rilmesini önleyemedi, yalnızca hızı- nı azalttı. Ağaçhk alan azaldı Çiftlik topraklannın yaklaşık yüz- de 13 "ü kamu kurumlannca kiralan- dı. Kiralarda yüzde 43 ile en büyük payı bakanlıklar, yüzde 33 ile bele- diyeler ve şirketleri, yüzde 15 ile BEDAŞ, TEAŞ gibi kurumlar ahyor. Toplam 1.8 milyon metkarelik ala- nın, 1.3 milyon metrekaresini Tanm Bakanlığı: 378 bin metrekaresini Başbakanlık; 112 bin metrekaresi- ni Gençlik Spor kiraladı. Başlangıçta büyük bir hızla ağaç- landınlanve 1939yılında4milyon- dan fazla ağaç bulunduğu belirtilen çiftlikteki ağaçlık alan yıllar içinde giderek azaldı. Bakanlar birbirine düstıi Bağış yasağından Hmtiyaz'çıktı • Kamu kuruluşlannın yurttaşlardan "zorla bağış almasını" önlemek üzere hazırlanan düzenlemeye özellikJe Içişleri ve Adalet Bakanlığı'nın itiraz ettiği öğrenildi. Bunun üzerine istisnai çerçeve çizildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu kuruluşlan bünyesinde kurulan vakıflann yurttaşlardan "zorla ba- ğış toplamasınu kamu kaynaklânıu kuUanmasuu ve bu yoHa kayıt dışı gefir kaynaklarT oluşturmasını önle- mek üzere hazırlanan tasan ölü doğdu. En büyük geli- re sahip vakıflardan olan Türk Polis Teşkilatını Güç- lendirme Vakfi'nı kollamak isteyen Içişleri Bakanlığı ile kendi vakıflanna arka çıkan Adalet Bakanlığı, tasa- nya itiraz etti. Bunun üzenne, bazı vakıflann istisna kapsamına alınması ve inisiyatifin Bakanlar Kuru- lu'na bırakılması öngöriildü. Kamu vakıflannın zorla bağış toplamasını önlemek üzere hazırlanan tasan dün TBMM'ye sevk edildi. Başbakan Yardımcısı Mehmet AK Şahin m basın toplan- tısıyla açıkladığı tasannın Bakan- lar Kurulu'ndaki görüşmeleri sıra- sında sert tartışmalar yaşandığı or- taya çıktı.Başbakan Yardımcısı Şa- hin, hazırladığı ilk taslakta; nüfus MehmetAB Şahin cüzdanından tapu, pasaport ve sü- rücü belgesi alımına kadar tüm kamu hizmetlerinde yurttaşlardan zorunlu bağış adı altında para top- layan 608 kamu vakfinı yasal dü- zenleme kapsamına aldı. Ancak bu düzenleme Içişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığf nın itirazına ne- den oldu. Içişleri Bakanı Abdülka- dir Aksu, 160.5 trilyonluk bütçeye sahip Türk Polis Teşkilatı Güçlen- dirme Vakfi başta olmak üzere kendi bakanlığının vakıflannın ya- sal düzenlemeden büyük zarar gö- receğini ve yurttaşlara hizmet gö- türemez hale geleceğini savundu. Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in de benzer kaygılan ilettiği öğrenildi. Şahın ise istisnaya karşı çıktı. Bu durumda yasanın bir anlamı kal- mayacağını vurgulayan Şahin, va- kıflann "kamudan nemalanması- nın önlenmeanin" bütçedeki yükü de kaldıracağını kaydetti. Diğer bakanlann kendi görüşlennde ısrar et- mesi ve tasanya imza atmaya yanaşmaması üzerine, kapsam maddesi değiştirildi. Ancak Şahin"in isteği üzerine "istisna kapsamına girecek vakıflann adlan" tanımlanmadı. istisna kapsamına girecek vakıflann Bakanlar Kurulu karan ile beürlenmesi kararlaştınldı. Tasanyla; "Kanunla kurulan dernek ve vakıflar ile (TSK'yi Güçlendırme Vakfi ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfi) ile vakıf üniversiteleri de yasa kapsamı dışına çıkanldı. Tasannın son halinden hoş- nut kalmayan Şahin, bu konudaki rahatsızlığını, gazetecilerin sorulannı yanıtlarken gösterdi. Ken- disinin hiçbir vakfa imtiyaz tanınmaması görüşünde olduğunu vurgulayan Şahin, "Siz cümlelerimin içinden ambızla ne demek istedigimi çıkanrsuuz" dedi. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN OYLARı Abdülkadir Aksu Müzik, haber ve kültürel ağırlıklı programlar yayımlanabilecek Kiirtçe yayın ulusal TV'den CemüÇiçek ANKARA(Cumhuri\et Bürosu) - RTÜK, ülke genehnde ızleyici ve dinleyici profüi çıkanlıncaya ka- dar Kürtçe yayın yapma yetkisini yalnızca ulusal kanallarla sınırla- dı. Üst Kurul'un hazırladığı yö- netmelikte radyo ve televizyonla- nn bu dillerde yapacakla- n yayınlann süresi arttın- lırken, anında çeviri zo- runluluğu getirildi. RTÜK Başkanı Fatih Karaca, dün basın toplan- tısı düzenleyerek Kürtçe yayına izin veren Radyo ve Televizyon Yayınlan- nın Dili Hakkında Yönet- ^~^~ melik'i açıkladı. Karaca'nın ver- diği bilgiye göre. yurrtaşlann gün- lük yaşamlannda geleneksel ola- rak kullandıklan dil ve lehçeleri be- ürlemek amacıyla bir izleyici- din- leyici profıli çıkanhncaya kadar bu yayınlan yalnızca kamu ve özel ulusal kuruluşlar yapabilecek. RTÜK'ün bu profıli çıkarmasımn ardından yerel ve bölgesel yayın kuruluşlannuı istemleri de değer- lendinlecek. Karaca, izleyici- din- leyici profilini hızla çıkarrmayı planladıklannı bildirdi. Radyolar günde 1 saati aşma- mak kaydıyla haftada 5 saat; tele- • RTÜK yurttaşların günlük yaşamlarrnda geleneksel olarak kullandıklan dil ve lehçeleri belirlemek amacıyla bir izleyici- dinleyici profıli çıkanlıncaya kadar bu yayınlann yalnızca kamu ve özel ulusal kuruluşlarca yapılabileceğini açıkladı. vizyonlar da günde 45 dakika ol- mak üzere haftada 4 saat yayın ya- pabilecek. Bu dillerde müzik, haber ve kül- türel ağırhkh tanıncı programlar ya- yımlanabilecek. Ancak televizyonlarda altyazıy- la Türkçe çeviri, radyolarda da programın hemen ardından çeviri zorunlu olacak. Bu dil ve lehçele- rin öğretilmesine yönelik yayın yapılamayacak. Yönetmehkte her- hangi bir dil ve lehçe sınırlaması da getirihnedi. Yayın yapmak isteyenler RTÜK'e başvurarak izin alacaklar. RTÜK aynca konuyla il- gili bir çalışma grubu oluşturacak. Karaca. TRTnin de bu yayını ya- pabileceğini belirtirken, yönetmeliğin gerekli dü- zeltmelerin yapılarak Başbakanlığa gönderi- leceğini söyledi. Yönet- melikteki yayın süreleri- nin AB ülkelerinde uygulananlar- dan daha yüksek olduğunu vurgu- layan Karaca, "Yönetmelikile bir smırlama, daraltma söz konusu de- ğiL Profil ohnadan hangi bölgede hangi lehçe konuşuluyor bu bflin- miyor. Kuruluşlar yasaya uyduk- lan müddetçe rahatiıkla yayın ya- pabimier" dedi. Kamu yönetimi Erdoğan müfettişleri suçladı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kamu yönetimi taslaklan- nı çıkarmakta kararh ol- duklannı söylerken, ka- mu teftiş kurumlanndaki müfettişlere ağır suçlama- lar yöneltti. Erdoğan, ye- niden yapılandırma için kendilerine olumlu görüş bildiren kuruluşlann da "sonradan takı»e yapü- ğmı" ıleri sürdü. Tayyip Erdoğan, dün partisinin grup toplanrı- sında, kamu yönetimi, ye- rel yönetimler ve il özel idareleriyle ilgili taslak- lardan \azgecmeyecekle- rini, Türkiye'nin gelece- ğini ve medeniyet yanşı- nı burada gördüklerini söyledi. Bazı kurumlann taslaklan eleştirmesine tepki gösteren Erdoğan, "ToplanoJarda bize kaü- tayorlar, dışarda farklı söy- lüyoriar.Acaba bize takrv- ye mi yapryorlar? Şimdi ben hakikaten bunu dü- şünmeden edemiyorum. Böyleönemli meselede ge- lin bize taknye yapmavm. Devktin üniter v-apısı za- rar görür diyorlar. Biz ya- sanıa ve yargr/la ilgiK dü- zenleme yapmıyoruz,sade- ce >üriitme\1e ilgili düzen- leme yapryoruz. Bunu gör- mezden gehyorlar. Bu ta- kıyye değil de nedir ya- hu?" diye konuştu. Denetim anlayışını de- ğiştireceklerini belirten Erdoğan, kurumlann iç denetünlerinin doğru ça- lışmadığını söyledi, an- cak taslakta daha da daral- tılan u iç denetim" uygu- lamasını sa\-unarak çeliş- kiye düştü. Erdoğan, "Ar- tık teftiş teftiş olmaktan çıkû. Şimdi her müfetti- şin başma bir müfettiş dik- mek zorundasuuz. O ka- darparamızyok.Ö>1eşey- lergefişiyorkio müfettişm başma da bir başka müfet- tiş dikeceksiniz. Denetim, denetim. denetirrL. gkti>or. Kurtulacaksınız bunlar- dan" diye konuştu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr ABD, yüksek askeri gücüyle Irak'ın üzerine çullanıp işgale giriştiğinde Tür- kiye'nin kaderini ABD ile birteştirme- yi savunanlar çok mutluydu. Işgal kı- sa sürede tamamlanıp ABD birlikleri Bağdat'ı ele geçirdiğinde, mutluluk küstahlığa dönüşmüştü. "Nerede bu Saddam'tn ordusu, amma da fos- muş..." yorumlan ortalığı kaplamıştı. Bu arada ABD askerlerinin Türkiye'de konuşlanmasına izin vermeyen Mec- lis karan alaya alınıyordu. "Geçti ar- tık, ABD bizi cezalandıracak. Irak'ın geleceğiniplanlamak olanağı varken, şimdi tamamen dışında kaldık" deni- yordu. Aslında bu bölgenin üzerinde fela- ket bulutlan dolaşıyordu. Şaron-Bush ikilisi, çevrelerine topladıklan şahinler- leOrtadoğu'yu kana bulamaya hazır- lanıyorlardı. Bölgenin bütün dengele- rini altüst edip, akıllannca yeni bir dü- zen kuımak istiyorlardı. Irak'la başla : yan müdahalenin Suriye ve Iran'ı kap- sayacağı da açıkça dile getiriliyordu. Irak îşgalinin Bedeli... ABD'nin bu planlannın Türkiye'ye de yarayabileceğini düşünenler, "Haydi dedikleriniyapalım" aceleciliği içindey- diler. Hiç düşünmüyorlardı ki, bu bü- yük altüst oluş en çok Türkiye'yi ge- lişmelerin içine çekecekti. Türkiye, ABD ile en fazla jşbiriiği yapan ülke olur- sa, bu daha da büyük sonuçlar do- ğuracaktı. • • • Gelişmeler, ABD'li şahinlerin istedi- ği gibi olmadı. Şaron'un Filistinlilerin üzerine yağdırdığı bomba Filistin'den gelen tepkisel terörü önlemek bir ya- na daha da azdırdı. Sonuç olarak Irak'ın işgaliyle başlayan süreç, bazı- larının beklediği sonuçları vermedi. Irak'ta işgale karşı oluşan öfke ve tep- ki, işgalci güçleri, önceden hesapla- yamadıklan sorunlaria yüz yüze bı- raktı. "Biz demiştik" demenin bir önemi yok. Ancak, Irak'ta akan kanın, altüst olan yaşamın bölge ülkelerini etkile- memesi mümkün müydü? Değildi. Iki sinagogun önünde patlayan ve 25 yurttaşımızın ölümüne yol açan pat- lamalar, yanı başımızdaki felaketin bi- ze ödettiği bir bedel. ABD, bu bölge- nin dengesini bozdu. ABD, bu bölge- nin insanlannın psikolojisini de boz- du. Şimdiye kadar karşılaşmadığımız boyutlarda acımasızlıklaria yüz yüze- yiz. Türkiye, aslında 1950'lerden bu ya- na bölgede hep ABD ile işbirliği yap- tı. ABD'nin çıkartanyta Türkiye'nin çı- karlannın üst üste çakıştğını söyleyen- ler 50 yıl boyunca Türkiye'ye egemen oldular. Bu 50 yılın doğru bir muha- sebesini yapmanın zamanı artık gel- di. Bu 50 yıl içinde üç buçuk askeri mü- dahaleyle karşı karşıya geldik. 53 yıl- lık çok partili rejim, ABD'den gelen "antikomünist" müdahale ve yönlen- dirmelerle özüriü hale getirildi. ••• Şimdi yeni bir gelişmenin eşiğinde- yiz. Şu gerçek artık bütün çıplaklığıy- la ortaya çıktı: Bush'un ve Şaron'un kana buladığı bu bölgede, iş iyice için- den çıkılmaz bir hale geliyor. Bu böl- genin ve dünyanın banş ve özgüriük isteyen güçlerine her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Bush ve Şaron bu ülkelerin başında kaldıkça ve bu siyasetler devam ettikçe, bu bölgede- ki çılgınlık, acımasızlık daha da arta- caktır. Geçen mayıs ayında Avrupa Işçi Sendikalan Konfederasyonu Genel Sekreteriiği'ne seçilen Ingiliz sendi- kacı John Monks, ilginç bir saptama- dabulunmuştu: "Umalım kiönümüz- deki dönem ABD'de sol güçlensin. Yoksa dünyanın hali çok kötü ola- cak. " Dünyanın kaderi üzerinde tayin edici bir ağnlığa sahip olan ABD'de Bush'u yönetime taşıyan seçimlerin şimdi ne kadar önemli olduğunu da- ha iyi anlıyoruz. ABD'nin savaş lobileri Bush'u yö- netime getirerek insanlığın başına bü- yük bir bela açtılar. Bu belanın en bü- yük acısını ise Ortadoğu halklan çe- kiyor. Sinagog baskınlanyla biriikte bu felaket daha da yakıcı bir şekilde bi- zim karşımıza dikildi. Şimdi belki yeni baştan düşünebi- leceğimiz bir döneme geldik. Bush'la çok derin işbirliği, Türkiye'yi bir fela- ketesürükteyecekti. Bundan kaçınmak gerekiyordu. Şimdi ise umudumuz ABD halkında. Bir yıl sonra Bush ve takımını başlanndan atmalannı bekli- yoruz. Bu felaket takımının bir şekil- de dünyanın başından gitmesi dışın- da başka bir çözüm kalmadı. Irak'ın işgalinin ne anlama geldiği- ni belki şimdi daha iyi anlıyoruz. Uma- nm anlıyoruz... GLOBALPOLİTÎKÜLTCR ERGİN YILDIZOĞLU Yüzsüzlere ve Papağanlara Dair Irak'ın işgalinin tüm gerekçelerinin yalan olduğu ortaya çıktı. Ama Bush ve Blair yüzleri kızarmadan ortada dolaşıyoriar, Türkiye'yi savaşa sokmak için yırtınmış olan medya gülleri de... İlk ikisi yeni bir se- naryo peşinde. Bizimkilerse olayın farkında değil; hâ- lâ aynı dalgadan yayına devam... Parlak ambalaj ABD Irak'ta bataklığa saplandı; işgali sürmesine, ekonomi, petrol vb. üzerindeki denetimine, dağıtmak- ta olduğu ihateleri (imtiyazları) korumaya devam et- mesine olanak sağlayacak yeni bir taktik deniyor: 2004 ortalanna kadar Irak Geçici Kuklalannm (par- don konseyinin) yerini bir başka geçici kuklalar gru- bu (pardon hükümeti) alacak. Bu hükümet bir ana- yasa yapacak, ülkeyi seçimlere götürecek. Ama ye- ni hükümet seçildikten sonra ABD güçleri Irak'ı terk etmeyecek. Sömürge Valısı Bremerdiyor kı "Yöne- timi geçici sivil hükümete devredince, bizim duru- mumuz da değişecek. İşgalci bir güçten, davetle gelmiş bir güce dönüşeceğiz". Hımm. Demek ki seçimler, mutlaka ABD'yi davet edecek bir hüküme- ti iktidara getirecek! Şimdi, bu pisliğe parlak bir ambalaj gerekiyor. Po- well yine Avrupa'da. AB dışişleri ve savunma ba- kanlan da Irak, Ortadoğu ve savunma (ABD-AB iliş- kileri) konulannı konuşmak için toplandılar. Bakan- lar, sonra Povvell'le görüşecekler. BM destekli NA- TO'nun Irak'ı devralması, daha doğrusu bölgenin ABD- AB arasında nasıl paytaşılacağı konuşulacak. Le Monde, olayın "nıhunu", Irak Çıkmazı", başlık- lı yorumunda, Avrupa ülkelerini, "Şimdi haklı çıktık diye böbürfenmenin zamanı değil" sözleriyle uya- rarak ortaya koydu. Le Monde'a göre "ABD güçle- rinin Irak'tan acele çıkışı, başansızlığın feci bir iti- rafı olacak, tüm Ortadoğu'da istikrarsızlığa kapı açacaktır" (16/11). Ortadoğu'da, "/st/fcrann" (1948'den sonra Israil'in güvenliğınin) önce Ingiliz, sonra ABD hegemonya- sı altında Batı'nın emperyalist egemenlıği anlamına geldiğini anımsarsak Le Monde'un istikrarsızlıktan söz açarken aslında, Ortadoğu'da, Bati egemenli- ğinin, Bush'un hatası yüzünden yıkılmasına izin ve- rilemeyeceğini vurguladığını görebiliriz. Şimdi bu emperyalist "çözümû", bize, "uluslararası toplu- luk", BM kararian, NATO vb. gibi parlakkâğıtlarasa- rarak sunmaya hazırianıyorlar. Ve papağanlar Emperyalist bir ittrfakın, çıkarları gereği iki yüzlü davranması doğal. Ya bizdeki papağanlara ne de- meli? Bunlardan birileri bazen Irak'agidiyor, dönün- ce de hemen başlıyoriar: "Efendim direnişçiler ufak birazınlık.." (sanki bir direnişin meşruiyeti için hal- kın çoğunluğunun fıilen silafı tutması gerekirmiş gi- bi- E.Y.), "aslında işler iyi gidiyor." Yani "ABD'nin rejim inşa programı demokrasi, refah getirmek üze- re ilehiyor." Ama, CIA işlerin iyi gitmediğini düşünü- yor. ABD, sivil halkın bulunduğu bölgelen, her türiü uluslararası hukuku, insan haklannı ihlal ederek bom- balıyor. Stanford Üniversitesi'nden Prof. Krasner, Los Angeles Times'da, "Biz Demokrasiyi nasıl inşa edeceğimizbilmiyoruz... Kosova ve Doğu Tımor'da başanlı olmadık" diyor (16/11). Neoconlann ide- ologları, Kagan - Kristol ikilisi "banşı kaybetmek- ten söz ediyor". Bugün, Bush yönetiminin propagandasını tekrar- layan papağanlar, aslında bu işi ilk kez yapmıyorlar. Bunlar yıllardır, hertürtü halkçı politikaya, toplumun genel çıkariarını biraz olsun korumak amacıyla pi- yasayı, ekonomiyi yönlendirmeönerisine, "toplum- sal mühendislik" deyip karşı çıktılar. Çünkü, birile- rinden "toplumsalmünendisliğin" özgüriükleri aşın- dırdığını duymuşlardı. Şimdi, o birileri, bırakın piya- saya müdahaleyi, bir ülkenin rejimini, sosyo-ekono- mik yapısını, hatta tüm bir bölgenin düzenini yıkıp yeniden inşa etmeye kalkıyor. Bizimkilerden, des- tekten başka ses yok. Hepsinin gözleri kamaşmış, ağızlan sarkmış, salyalan akıyor... Bızlere düşüyor yine, "Bu iş olmaz, buna kimsenin gücü yetmez, ABD kaos yaratıyor, aman bulaşmayalım, "diyeuyarmak. Onlar ise hiç sıkılmadan yazmaya, "Türkiye, 1 Mart'ta tezkereyi çikaramadığı için ABD'yi kendi elleri ile Irak'taki aşiretlere teslim etmişti" ya da "1 Mart'ta (yani Irak savaşı arifesinde) tren geldi, önümüzde durdu. Lüks vagonda bizeyeraynlmıştı. Binmedik" gibisinden söylenmeye devam ediyoriar. Ordu şim- di Irak'ta olsaydı, bir halkın emperyalızme direnişi- ni bastırmak için ölüyor, öldürüyor olmayacak mıy- dı? Ama papağanlann umutlan kınlmasın, aynı işi NA- TO bayrağı altında yapmak için ellerine bir fırsat da- ha geçebilir... Dava bitinceye kadar yayın yasağı Vakit'e ihtiyati tedbir kondu ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Türk Si- lahlı Kuvvetleri'nde ha- len görev yapan 312 ge- neral ve amirale hakaret ettiği için hakkında açı- lan davaya iüşkin sürek- li yayın yapan Vakit'e ihtiyati tedbir kondu. Ankara 20. Asliye Hu- kuk Mahkemesi, gene- rallerin avukatı Bilgm Yazıcıoğhı'nun, davanın sonuçlanmasına kadar gazetenin yayınlanna tedbir konulması yönün- deki istemini karara bağ- ladı. Yargıç Bülent Ç>- nar, Avukat Yazıcıoğ- lu'nun istemini yerinde bularak Vakit Gazete- si'nin dava ile ilgili ya- yınlannın önlenmesi ka- rannı verdi. Mahkeme- nin tedbir karannda şöy- le dendi: "Yaymın yar- gılama sürecini sistemH şekilde ele alan ve eleşti- ren davah gazetedekiyo- rum ve haberkrin yar- güama görevinin gereği- ne uygun olarak yerine getirilebilmesi için ko- runması gereken bek- lentivizedeleycceğiveka- muoyunun inancnu.yar- grya olan güvenini ko- şuüandınp etldleyeceği açıknr. Anayasanm bu- vurucuhükumleriçerçe- veande bu türya\mlann esas davanın görühnesi vesonuçlandmlması sü- recinde tedbir amacrvla önlenmesine karar ve- rilmesi yolundaki istem mahkemeceyerinde bu- lunmuşrur.'" Vakit Gazetesı'nde Asun Yenihaber imza- sıyla yayımlanan "On- başı bile olamayacakla- rmgeneralolduğu ülke" başlıklı köşe yazısı ne- deniyle 312 general ve amiral, toplam 624 mil- yar liralüc tazminat da- vası açmıştı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear