25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2003 ÇARŞAMBA 14 •• ••J. U.K. kultur@cumhuriyet.com.tr IstanbulBienali'nin amacı olsa da olmasa da, varlığı bilegüzeL. Sevdiğimçok işoldu"W Uluslararası bir bienaün amacı, m katıian ûlkelerin sanatlanndaki _£. soneğfllmleri biraravagetirmek ve yeni getişm-derin önünü açmaksa tstanbul Bienaii bu amaca ne kadar katkıda buhınnyor? 2Küreselleşmeden en çok yarar sağlayan çokuluslu ya da büyük ulusal kuruluşlann, bienal vb. sanat etkinliklenne sponsor olmalan, sanatın, düzenı sorgulayıcı yanını zayıflatıyor olabılir tni? Bu olgunun, sanaün ldtlelerden uzaklaşmasında bir payı olduj^u söyienebüir mi? Katıian sanatçdann ne oranda temayla iüşkili, ne oranda kendi sanatçı nfteHklemle seçildiğini düşünüyorsunuz? Türkiyeli sanatçılkn bu açıdan nasü değerİendiriyorsumız? Son bıenalde de görüldüğü gibi resim, heykel vb. plastik sanatiann yanı sıra video-art, yerleştirme gıbi yenı sanat türlenne yönelış gittıkçe artıyor. Sizce bunun nedenlen nedir? Sanatçılar, kJasik plastik sanatlarda artık yeni hıçbır şey yapılamayacağını düşünüyor olabilırler mı? Başka bır deyışle, sizce de resimde, heykelde yolun sonunamı gelindi? Bienalde sizi en çok etküeyea, aklınızda kalan iş hangisiydi?5 KOMET (Bu sorula- nn cevabı bir- kaç kitaphk bir çalışmayı gerektirir. Sa- dece benim kı- taplığımda bu konudakı tar- tışmalarla ılgi- li 15O'yı aşkın kıtap ve bir sürü doküman var.) 1) Bienallenn amacını bilmiyo- rum. Ülkeler özgür olarak mı ka- tılıyor, yoksa küratör denilen insan- lar mı seçim yapıyorlar, onu da bilmiyorum. Venedik'te ulusal pav- yonlar var. Ama orada Türkiye'nin pa\r yonu ne yazık ki yok. Son yıllarda söylemldığine gö- re dünyadakı bienal sayısı çok art- mış; geçenlerde (galıba Art Presste okumuştum) yazar diyordu kr "Eleştinnenler, küratöıier, sanat- çılar, merakldar, müzecüer o bi- enalden bu bienale koşturuyorlar, hayadan havaalanlannda, yollar- da geçıyor." Istanbul bienalınin bır amacı olsa da, olmasa da kendisi- nın olması güzel bır şey değıl w\! Ama o kadar çok şey (sanat ese- ri yerine 'şey' demek daha iyi ar- tık) var kı. bu büyük sergiler çok yonıcu oluyor. Insan her bınsine arzuladığı gibi zaman ayıramıyor, teksif olamıyor. 2) Her çağda sanatçılara destek veren iktidar odakJan olmuştur. Pascale Martine Tayou'nun küresel göçebefikrinegöndenne yapüğı dış mekân yerleştirmesi. Ben bundan fazla hoşlandığımı söyleyemem. Ama her şeyden ön- ce 'şey' yapımcısının içindekı san- sürü yenmesi lazım Zayıflatma meselesine gelınce bu da adamı- na bağh Zaten düzeni sorgulayan her şeyı sorgular, ona göre davra- nır. Sanatın kitlelerden uzaklaşma meselesine gelince, elit sanat za- ten hıçbır zaman kitlelerle bera- ber olmamıştır. Gramofon mu v ar- dı Mozartdinleyecek eskiden? Kıt- lelenn neleri sevdığini, daha doğ- rusu nasıl, nelenn sevdınldığinı görüyoruz. Zevklerimız, sevgile- rimiz. düşüncelenmız bellı bır for- matta şekillendiriliyor. İsteyen reslm de. heykel de yapablllr 3) Tema sevmem. Nasıl seçil- dıklerini de bilmiyorum. Türkiye- li sanatçılar dığerlennden ayn kal- mıyorlar. Ben çoğunun işını be- ğendim. 4) Tam tersine bir durum var. Bıenallerde resım, heykel gibi şey- ler eskiden daha az idı. Tabii ki is- teyen resım de, heykel de yapabı- lir hâlâ. Mesela ben, resım de şiir de yapmaya, yazmaya çalışıyo- rum. Ama yüz seneden fazladır re- sım (pentür) o kadar analız edıldi kı. (cılkı çıktı) hâlâ bır şeyler yap- mak çok güç. 5) Bıenalde çok şeyi sevdim. Ga- latasaray Meydanı'ndaki yerleş- tırmeyi, Antrepo'daki darlaşan ko- ridoru unutamıyorum (yapanlann adlannı unuttum). ^pıtın duruşu ve niteliği önemliHALDUNDOSTOĞLU 1) Bu soruyu cevaplamak yerine iki so- ru sormak isterim: A. tstanbul Bıenali diyebir organizas- yon olmasaydı ne olurdu? B. Bugün uluslararası sanat ortamın- da yer alan sanatçılanmızın bu başansın- da Istanbul Bienali'nin rolü hiç yok mu? 2) Küreselleşmeden en çok yarar sağ- layan çokuluslu şirketlerin himayesinde gelişen sanatın düzeni sorgulayıcı yanı tabii zayıflar, bu olgu sanatı tabıi ki kit- lelerden uzaklaştınr. Sırf bu nedenle asü önemli olan bienal vs. gibi büyük sanat etkinlıkleri değıl, sanatçının ve sanat ese- rinın kendı duruşudur. Sanatın düzeni sorgulayıcı, dönüştürücü, kitlelere yak- laştıncı gücü ancak sanatçının duruşuy- la mümkündür. 3) Her bienal veya kapsamlı büyük te- matik sergılerde temaya uyan veya uy- mayan işler görmek mümkündür. Önem- li olan sergının bütününün ışaret ettıgi cümlelerdir. Bu cümleyi kuvvetlendiri- ci büyük eserler vardır Tek tek kelıme- ler üzennde durmamak lazım. Bu du- rum bu tür sergilenn doğasmda vardır. Türkiyeli sanatçılann bu bienalde final cümleye önemli bır katkılan olduğunu dü- şünmüyorum. 4) Hıçbır şeyde yolun sonuna gelınme- dı. Insanhk var olduğu sürece sanatçılar resım, heykel, fotoğraf, vıdeo-art, yerleş- tirme veya bugün bılemedığımiz bir baş- ka mecrada ışlenni gerçekleştirecekler- dır. Sanatçılar kendılerinı ıfade etmek ıçin nasıl bir mecra seçeeeklerine ken- dilen karar venrler. Önemli olan üretı- len eserlerin yukanda da söz ettığırruz gi- bi duruşu ve kalitesidir. Bu bıenali örnek alacak olursak eğer, çok etkih vıdeo ya- pıtlan ıle çok etkilı resımlergördük. Hıç- bir şeyın sonuna gelinmedi, gelınemez. 5) Fernando Bryce, Ann Hamiltoo, Jo- se Legaspi. Nalini Malani. Marlene McCarty, Jun Nguyen Hatsushiba, Paul Noble, Doris Salcedo, Peter Sarkisian, Shahzia Sikander, Song Dong, Monika Sosnovvska, Jennifer Steinkamp ın ya- pıtlan 8 İstanbul Bıenalı'nden aklımda kalacak eserler oldu. Yarın 20 Kasım, Dünya Felsefe GünüARSLAN KAYNARDAĞ îlk Dünya Felsefe Günü 4 Haziran 2002 "de Türkiye'de Harran'da kutlandı. Türkıye Felsefe Ku- rumu'nun önensiyle UNESCO'nun kabul ettıgi bu kutlama günü 4 Haziran olarak belirlenmişti. 4 Haziran aynı zamanda dünyaca ünlü büyük fılozof Sokrates'ın doğum günü sayıldı Harran Üniversitesı'nden felsefe doçena doktor ZühalKa- rahan Kara ve arkadaşlarının düzenlediği etkin- lik programı Macanstan, Rusya ve ABD'nın de katıhmıyla çok başanlı olmuş. unutulmaz anılar bırakmıştı. Başlıca tema "banş" idı. Bu tema temel alınarak onun daha çok eğitim kavramıyla ilişkileri üzerinde duruldu. Özellik- le yanıtı aranan soru şu ıdi: Banş ıçin nasıl bir KÜLTUR • SANAT felsefe eğıtimi gerekir? "Banş"ın "özgüriük"le ilişkisi nedir? Prof. toanna Kuçuradi'nın o gün söylediğı gi- bi "Banş önce bir hukuk durumudur. hukukun egemen olmasıdır." Evet, ınsanhk olarak sahip olmamız gereken hak- lar var, bunlara "insan haklan" diyoruz. Onlara gerçek anlamda sahıp olamazsak özgürlukler ger- çekleşmıyor. Bu sağlanamayınca çatışmalar baş- hyor, savaşlaroluyor. Harran'daki etkinliği UNES- CO temsılcisi de severek izlemiş, Pans'teki mer- keze bu ızlenimle dönmüştü. Bızde, 4 Haziran'da yapılan kutlama o yıl Pa- ris'te ve Çin'den Meksika'ya kadar yaklaşık 60 ülkede 20 Kasım'da yapıldı ve her yıl kasım ayı- nın üçüncü perşembe günü kutlanmasına karar I.MSUUMSI bUMH MEMtti venldı. Şimdı her ülkede olduğu gıbı bız de 20 Kasım'da kutluyoruz. 'Dünya Felsefe günü ne gibi etfclnllklerle kutlanacak?1 UNESCO bu yıl daha hazırlıklı. Çeşitlı dıller- de bastırdığı felsefe günü posterlennı Istanbul'da 10 Ağustos'ta toplanan Dünya Felsefe Kongre- si'ndedağıttı. Türkçeposterherhaldebasılmamış- tı kı, göremedık Böyle olunca bu ış UNES- CO'nun Ankara'daki Ulusal Komısyon'una düş- mez mıydı? 2003 Felsefe Günü'nde her ülkede olduğu gi- bi Türkiye'de de kimi etkınlikler olacaktır diye düşünüyorum. Milli Eğitim Bakanlığımızla, Kül- tür Bakanlığımızın her ülkeye duyurulan bu olay- dan haberlen vardır sanıyorum. Okullarda, özellikle liselerde, felsefe kavramı- nı değerlendırmek, felsefe \ e eğitim. felsefe ve insan, felsefe ve banş ılışkisı konusunda program- lar düzenlemek içın böyle bır günden yararlan- mak gerekecektır. Bakalım, ne gıbı etkinlikler olacak, başka ülkelerden ne gıbı haberler gele- cek, merak ediyorum. Bugün tstanbul Maltepe Ünıversıtesf nde Felsefe Günu dolayısıyla saat 13.30'da bir toplantı düzenlenıyor. Profesör Be- tül Çotuksöken, Doçent Dr Tüten Anğ ve ben, "Ed- sefe ve Eğitinı*' konusunda konuşacağız Bu ko- nuyu özellikle seçtık. Felsefe ınsanlığın bilınci- dir. Eğıtimın amacı ınsandır. Uygarlık bu ikısin- den ka>Tiaklanıyor. CUMOK'lara ÇAGRI Sevgili Cumhurryet okurtarı, bilıyorsunuz bundan 8 yıl önce 3 aralık günü çok değeriı bir okurumuzun -Erol Geyran'ın - gazetemizdeki ilan ile Fenerbahçe Roman- tika'da bir araya gelmiş ve CUMOK birlıkteliğini kurarak gazetemizetrafında kenetlenrnştik. Ne yazık kı sayısı gı- derek azalan bu bırliktelığe bugün her zamankinden da- ha çok gereksinimımiz olduğurtı düşunuyor ve sızleri 6 aralıkcumartesigecesı saat 19'daÇatıdaCumhuriyet okurlan ve yazarları ile buluşrraya çağırıyoruz. (Istıklal cad. Suriye Pasajı 348/10. Kışı başı 20 mılyon) istanbul CUMOK adına Tüpkan Erkln Yer ayırtmak ıçin: İstanbul: Tıirkan Erkın, 19.O0'dan sonra Ev 0 216 337 57 97, Ceo- 0 537 672 55 00. Tekkdağ: Mehmet Merdın, Is 0 282 26' 11 66, Cep 0 532 568 78 98 Ankva: Nuran Çrftçıoğ'u, İş 0 312 43^ 27 70 Adana: A.Hılnr Çarr.urdan 0 222 457 & 10 istanbul Küitür ve Sanat Vakfı, 8. Uluslararası istanbul Bienali'nin gerçekleştiriimesinde büyük destek sağlayan , Bienal Sponsoru Japan Tohacco International - Türkitfe ye f teşekkür eder. f Yekto Gungor Ozden ın son kifabı "AîaîurK ve Atoturkçuluk llerı Yayınları ndon çıktı 4ÖOsoyfa 10 0(K1 OOOTL Edınmekıun (0212)292 73 00 V ^ARAİAHA 6 BURSA ASLtYE BİRİNCİ HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No. 2003'760 Karar No 2003 1095 Artvın Şavşat, Pınarlı Koyü, 47 cılt, 4 hanede nüfusa kayıtlı bulunan 1 1 1960 do- ğumlu Erbay Agırbaş'ın, 1.3.1968 doğumlu Suner Ağırbaş'ın 15.4 1965 doğumlu Fer- dane Ağirbaş'ın 1.5.1974 doğumlu Fatma Ağırbaş'ın nüfus kayıtlannda Ağırbaş olan sovadlannuı Ağırbaş olarak düzeltilmesıne Basın: 56699 ANKAR429.ASLİYT: HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı-2001 613 Mahkememizce venlen 24 4 2003 tanh. 200T613 esas, 2003,349 sayılı karar ile Bolu Gerede Afşarta- rakçı Köyü cılt 6, hane 32'de kayıtlı tbrahım %e Feh- mıye'den olma 15 4 1937 doğumlu lbrahun Tarakçı ıle Hasan ve Ayşe'den olma 1 8 1958 doğumlu Arzu Ta- rakçı'nın boşanmalanna, mahkeme gıderlerinın davalı- dan alınmasına karar venlmıştır İlan olunur "7.11 2003 Basın. 56386 DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Dünyanın Kitabı Yayın dünyamiza ender görülen bir hızla girdi Dünya Yayıncılık. Kısa bir süre içinde çok sayıda kitap yayımladı. Yayımlanan kitaplara baktığınızda Dünya Yayıncılık'ın yayın dünyamızdaki yaygın eğilimlerden uzak, kendine özgü, farklı bir yayıncılık çizgisi içinde olduğu görülüyor. Nedir bu farklılık? Güçlü sermaye desteğiyle yayın dünyasına giren yayınevleri ya ünlü yazarlan transfer ederek işe girişjyorlar ya da arkalanna büyük tanıtım olanaklannı da alarak çok satışlı ürünler yayımlayıp yüksek satışlarla başarı kazanıyorlar, Dünya Yayıncılık ise daha çok edebiyatın kendi değerierine sahip çıkan bir yayın anlayışı içinde. Bu tavn, seçtıği yazarlar kadar oluşturduğu dizilerden de anlaşılıyor. Yayımlanan kitaplar içinde deneme dizisi ağırlığı oluşturuyor. Onu, anı, roman, seçme öykülerdizileri izliyor. Feridun Andaç'ın yayın yönetmenliği, edebiyatı günübirlik gelgeç modalara indirgemek isteyen anlayışın tersine, edebiyat dünyamızın belleğine ve birikimine sahip çıkan bir yaklaşım içinde. Türlü nedenlerle baskısı tükenip bır daha basılmamış değerli yapıtların yanında, tecimsel kaygılarla kolay yayın olanağı bulamayacak ürünler de Dünya Yayıncılık'ın cesaretli yayıncılığıyla gün yüzüne çıkıyor. Dünya Yayıncılık'ın bir başka önemli yanı da, oluşturduğu antoloji, seçki, seçmeler, söyleşi, yaşamöyküsü gibi dizılerie edebiyata yeni okuriar kazandıracak bir çaba içinde olması. Böylesi diziler, edebiyata ilgi duyan genç kuşaklara kapılar açmasının yanında, başvuru kaynağı oluşturmasıyla da önem taşıyor. • • • Dünya Yayıncılık'ın farklı yayın çizgisi dergi yayımcılığında da kendini gösteriyor. "Posta Kutusu" adlı üç aylık mektup dergisinin, Turgut Çeviker'ın yönetiminde ilk sayısı yayımlandı. Büyük boyutlu, 248 sayfalık bu dergi, zengın içeriğiyle bu alanın ne denli boş bırakılmış olduğunu gösteren bir örnek. Sayfalarboyu, kâğıt, kalem, mürekkep, zarf, pul gibi gereçlerin arasından size bakan hayatlar. Antık çağdan yakın zamanlara dek ınsanoğlunun önde gelen iletişim araçlanndan bın oldu mektup. Mektup, elektronik iletışimin gelişmesıyle kullanımdan kalkma yoluna gırse de edebiyattan tarihe, bilimden özel hayatlara dek nice serüvenin tanığı olma özelliği kaybolmuyor; dahası yazılı kültürün temel öğelerinden bıri olması da. Mektup, yazan ve yazılan arasındaki özel bır ilişkiye ait olsa da, zaman onu önemli bir belge özelliğine kavuşturabiliyor. "Posta Kutusu", hemen karar verilerekyayımına başlanmış bir dergi değil. Arkasında Turgut Çeviker'in beş yıllık bir hazıriık süreci var. Bu sürede çok sayıda yazanmızın kişisel arşivlerini derlemiş. Dergiyi hazırlarken eldeki bu büyük birikimın ya- nında bir o kadar da çeviriye yönelerek, dünyanın mektubunu da dergisine katmış. Dahası usta gra- fikerlerle çalışarak her sayfasını bakmaktan zevk alacağınız bir görsellikle bezemiş. "Posta Kutusu "nun ilk sayısında Cemal Süreya, Ahmed Arif gıbi edebiyat dünyamızın devlennin ilk kez yayımlanan mektuplarını, Leonardo da Vinci'den Nietzsche'ye nice düşünür ve sanatçının ilgınç mektuplannı bulacaksınız. Mektuplann dünyası, sizeyaşamınızı etkileyecek yeni dünyalann kapılannı açabilir. tfısekci a superonline.com Bir Adam Yaratmak' turnede • Küitür Servisi -İstanbul Buyükşehır Beledıyesı Şehır Tiyatrosu, Necıp Fazıl Kısakürek'in yazdığı, Mahmut Gökgöz'ün sahneye koyduğu 'Bir Adam Yaratmak" adh oyunu bugün Hamburg'da ye 22 Kasım'da Müllheım'de sahneleyecek. Ölüm kavramı ekseninde, yaşam ıçindeki insan 'ben'inin ontolojik sorgulamasının yapıldığı oyunda S. Bora Seçkın, Gül Akelli, Levent Üzümcü, Sibel Topaloğlu, Yılmaz Meydaneri, Müge Akyamaç, Mazlum Kiper, Ahmet Özaslan, Kahraman Acehan. Melike Altınbaran ve Ibrahim Can rol alıyor. Oyunun dekor tasanmı Nurullah Tuncer'e, kostüm tasanmı Gamze Kuş'a, müziği Nurettin Özsuca'ya, ışık tasanmı Murat Işçı'ye, efekt tasanmı Ersin Aşar'a ait. 'Bir Adam Yaratmak' oyununun konusu şöyle: Oyunun kahramanı Hüsrev, yazdığı 'Ölüm Korkusu' adlı piyeste tıpkı babası gibi kendisim incir ağacına asan bir adamın öyküsünü anlatır. Oyun, tıyatro çevTesuıde büyük yankı uyandınr. Bu yankının ardından Hüsrev'ın hayatı medya tarafindan yakın takibe alınır. Oyunun sonunda Hüsrev'in dipsiz kuyudan çıkışına ve 'bilge adam' bvamında bir edayla 'son'una razı oluşuna tanık oluruz. (Tel. 040 78071506 - 0223 7 656 210) K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear