25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KASIM 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 i «0 brtanyona. UlusalKanal, Türkiye'nin ulusal çı- I karlanndanödünver- I meden yayın yapan \ televizyon kanalı Ulu- sal Kanal, 29 Eyiül'de Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı Türk Telekom tara- fından kablolu televizyon yayınından çıkartıldı. Ulusal Kanal, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na başvurdu; üst kurul 30 Ekim'den rtibaren Ulusal Kanal'ın yayınına devam etmesine karar verdi. 30 Ekim'de başlayan yayın üç saat sonra Türk Tele- kom tarafından yine ke- sildi. Türk Telekom, ya- yını kesmekle kalmadı Ulusal Kanal'ın logosuy- la "Medical ChanneC'in yayınını başlatt. Türk Te- lekom bütün bunlar han- gi yasaya dayanarak yaptı diye sorarsanız: Orman Kanununa! Standart * Akif Kökçe: "Hasta- nede doğmayt, özel okul- da okuyup lacivert kravat takmayı, üniversitede okuyup tabldot yemeyi ve sonunda işe girebil- meyi standart sayıp bık- tncı bulan bir reklam fil- mi yayınlanıyor televiz- yonlarda! Işin gerçeği; bu gencin başına gelenlere ülkemizde standart değil mucize dentyor." Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?EJektronık posta: denasom@cumhuriyetcom.tr - Kıbns trafıği hızlanmış... "Süratfelakettjr!" H stanbul'da ıkı sinagogayönelik bombalı saldırı- ların perdesi, saldınlann üzerinden üç gün geç- meden aralanmaya başladı... Bomba yüklü kamyonetleri kullananların kimlikleri belirlendi... Yardımcılarının kimlikleri saptandı... Bunlann Islamcı yerel terör örgütlerinden kıralanmış bırer "tetikçi" ol- dukları anlaşıldı... Sırada "taşerDn"u beliıiemek var; "işveren" üç aşağı beş yukarı bellı gibi. Türkiye'de yaşanan en büyük terör saldırısı, yine Türkıye'de hiç görülmemış bir hızla çözülüyor. Bır zamanlar, olay yerleri başbakan falan gelecek diye süpürülüp kanıtlar yok edilirken şimdi Israil'den gelen "uzman"lar incelesin diye çöplere bile el sürül- müyor... Amerika'dan gelen "uzman"ların dagerekli in- celemeleri yaptığından kuşku yok... Direksiyondaki de- ri parçalarından DNAtestine kadar her şey yapılıyor... Ve karşımıza yerelden globaie her kademede eğitil- miş Islamcı teröristler çıkıyor! Anımsar mısınız bir zamanlar bir başbakan "Bana Çıkışsağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz" demişti ve tespıh çeken elle tetik çeken elin bir olmadtğını söyle- mişti. Nereden nereye geldik... Dün gıbi anımsıyoruz ki, yine bir başbakan minare- leri süngüye, camileri kışlaya benzetmişti! Şimdi nereden nereye gideceğimize bakalım... Amerika, ışine geldiği zaman Usame bin Ladin'i eğitip yetiştirdi... Usame bin Ladin "ikiz kuleler'Me diz- ginlerini kopannca Amerika Afganistan'a girdi... As- ya'nın ortasına gelmişken Ortadoğu'ya indi; kimyasal silah bahanesiyle Irak'ı işgal etti. Ve Türkıye Irak'a gırdi gırmedi derken kendini ulus- lararası Islamcı terörün göbeğinde bukJu. Amerikah ve Israilli "uzman"lar, sinagog saldınlan- nı ıncelıyorlar ve görünen o ki Islamcı terörü çözebil- dikleri kadar çözecekler... Ancak çözerken kördügüm olabilirler... Çünkü ıslamcı terör örgütlerinin altını kazıdıklarmda, Türk toplumuna son yıllarda birer sivil toplum kurulu- şu olarak yutturulmak istenen tarikatlar çıkacak... Cemaatler çıkacak... Kurslar, burslar, dershaneler, yurtlar, okullar, şirket- ler, holdingler çıkacak... Bir zamanlar "Yeşıl Kuşak" projesi için itina ile hazır- lanmış ve uygulanmış ne varsa hepsi çıkacak... Bugün tetik çeken ellerin dün tespih çekmekle işe başladığı çıkacak... Mınarelerin süngü, kubbelerin kalkan, camilerin kış- la olduğu tabak gibi ortaya çıkacak... Ve karşımıza kocaman bir soru işareti çıkacak: Amerika, her şeyiyle yakından ilgilendiğı Türkiye'de kendi elleriyle yarattığı bu kördüğümün içinden kimin- le ve nasıl çıkacak? SESSÎZSEDASIZ(I) | Yüksek Yerilim Hatb erdincutkuc yahoo.com Alkol öldürüyor: Atın ölümü arpa suyundan olsun' Bıçak parası'na TTB'nin sessizliği Kamu hastanesindetam gün çalışan, ayda 30-40 ameliyata gıren, muayene- hanesi olmayan ve 1 milyar lira maaş alan bir doktorun "bıçak parası" üzeri- ne görüşlerini aktarmıştık... Doktorları "bıçak parasf almakla suçlayan Başba- kan'a ve Sağlık Bakanı'na "Bıçak para- sı alanlar hakkında gereğini yapın" di- yordu. Tıp_Kurumu Genel Sekreteri Dr. AN Rıza Ücer "Sorunlarını ıçtenlikle paylaşan meslektaşımızın 'bu etik dışı davranışa karşı, tavır almayan, bilgi ve belge ulaştığı halde işlem yapmayan Türk Tabipleri Biıiiği'nden ve tabip oda- larından bir yöneticı var mıdır sorusuna güncel ve somut bir yanıt vermek gere- kir" diyor: "Iş bırakma eylemiyle ilgilı olarak Cumhuriyet gazetesinde 1 Kasım'da y- eralan 'Sağlık çalışanlanna des- t tek' başhklı haberde Antalya Tabip Oda- sı Başkanı Dr. Arif Bulut 'hastanın he- kimle maddi ilişkisini kabul etmedikle- rini, ancak hekimlerin durumu göz önü- ne alındığında, bıçak parasına devam etmekten başka çözüm görülmediğini' açıklamıştır. Mesleki etik ilkelerimize ve mevzuatımıza açıkça aykırı olan, tabip odalannın etkin bir denetim mekaniz- ması kurarak önlemesi gereken böyle- si bir mesleki suçu, hangi gerekçeyle olursa olsun bir tabip odası başkanının mazur göstermesi ve savunmaya kal- kışması kabul edilemez. TTB Merkez Konseyi üyeleri ve tabip odalan yöneti- cileri de Antalya Tabip Odası Başkanı'- nın bu talihsiz açıklamasına bir tepki göstermemiştir ne yazık ki." ÇED KÖŞESÎ OKTAY EKÎNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak a turk.net Sagalassos'ım sevdalısı... Belediyelerin yayın organ- lannda hep "asfaltiama; kal- dınnı; iş makineleri.»" 1 yer alır... Son zamanlarda ise "kûni" belediyelerin yayınlannda başka bir "hizmet alanı" da- ha var. u Tarihidokununyaşa- ülması; kültürel miras koru- maprojeteriJ" Yıllann özlemi olan bu say- falar, özellikle "Tarihi Kent- ler Biröği'' üyesi belediyelerin bülten ve dergilerinde gide- rek çoğalıyor. Bunlardan Ağlasun Beledi- yesi'nin Başkanı Mustafatn- d de kentin logosuna bile al- dıklan antik "Sagalassos'Ha olan tarihsel "bütünleşmele- rini", ilk kez bu yıl yayımla- maya başladığı "Belediye Hiz- met BüKeni"ne özetle şöyle yansıtıyor. "Önce Ağlasun'umıızu sa- hiplendik; son- ra geleceğimia de kurtaracak Sagalassos an- tik kentiniçahş- malanmızm odağı yapük..." 'Agora'dan yannlara Geleceğe doğru*tariMe" yolaçıkmak... Bu anlamlı sözü gerçekten çağdaşyaşamla buluşturabile- cek projeler, Başkan înci'nin sadece "söy- lemde" kalmadığını da gös- teriyor... Orneğin, hem antik çağın "agora" ruhunu; hem de yakın geçmişin "arasta" canlılığını Ağlasun'da yeniden yaşatmayı amaçlayan "SagalassosKültür Alanı ve Çarşıs" projesini uy- gulamak üzere; aynı yerde uy- gunsuz konumdaki "jandarma bmasT bile yıkılıyor... Kuşkusuz bu "uygarca" davranışta. aynı kötü binanın "kent kültürü" adına yıkımı- na onay veren Jandarma Ge- nel Komutanhğı üe ilgili di- ğer kamu kurumlannın da kutlanması gerekiyor.. Bültendeki bu gibi haberler okundukça, Anadolu âşığı Hasan Hüsevin'in (Korkmaz- gil) 1960'lârdan 1980'lere dek neden 20 kez Ağlasun'u ziyaret ettiği ve hele 400 say- falık "Ağlasun Ayşafağı" des- tanını hangi duygularla yaz- dığı da hemen anlaşılıyor. Bilge ozanımız diyor ki: "ağlasun dedikkri bir yaşh çınar, iki kerpiç dağ başında bir tenha pınar..." Burdur ilimıze bağlı Ağla- sun ilçemiz, işte bu heyecanıy- la, üyesi olduğu Tarihi Kentler Bnü®'nm 23-26 Ekim 2003 ta- rihlerinde gerçekleştirdiği "GoUer Hav-zası Buluşma- a"ndaki ilk güne ev sahipliği yaptı. Tarihryle beraber ağıriadı Türkiye'nin dört bir yöresin- den belediye başkanlan, yerel ve merkezi yönetim kadrolan, bölgeden ve uzak illerden vali- ler, sivil toplum temsikileri, uzmanlar, bürokratlar ve halk- tan katıhmla yüzlerce tarih ve kültür gönüllüsü, hem bu "göz- den ırak" güzel ilçeyi hem de "isminde" bile yaşattığı Saga- lassos'u kucakladılar... Göller Havzası'nın antik çağdaki adı olan "Pisidia'' ülke- sindeki önemli kentlerden biri Sagalassos... îlçe merkezine 7 km. mesafede ve arkeolojik kazı- lannı da 1989'dan bu ya- na da Belçi- ka'nın Leuven Katolik Üniver- sitesi adına Prof. Mark VVaelken başkanlığındaki bir ekip sürdürü- yor... Başkan Musta- fa Inci bu çalış- kan arkeolog için diyor ki; "Neden bekâr kaldığmı soranlara bile ar- nk Sagalassos'la evti olduğunu söylü> T or_." Haritalannıa açın.» Antalya'ya 100 km. uzak- lıkta olan ve Isparta Karayo- lu'ndan sapıluıca, yaklaşık 25 km. dağlan aşarak ulaşılabi- len Ağlasun'un bu "zor erip- Br" konumu, kenti bugüne dek "imar talanından korumuş" görünüyor... Ancak, şimdi ar- tık "kendini korumay^" karar verdiği için de aym ulaşım en- gelini ortadan kalduTnak kuş- kusuz en önemli hedefler ara- suıda. Bunun için de örneğin yeni yol projelerinden daha değer- li olanı "Ağlasunve Sagalassos dayanışmasına" herkesin ta- mk ve ortak olmasım sağla- mak... Tarihi Kentler Birliği, bu ne- denle Ağlasun'dan; '^ümmev- sinıkrde zh'aret edilmesi gere- ken kentolinası" dileğiyle ay- nldı.. Biz de örneğin yaiklaşan Şeker Bayramı gezileriniz için, haritalannızda "Sagalas- sos'un sevdahsını" da işaretle- menizi öneriyoruz. Oekinciv cumhuriyet.com.tr ÇİZGÎLİK KÂMİL M.ASARACI kamilmasaraci" mynet.com HARBİ SEMİH POROY semihporoyfg yahoo.com OTOBÜSTEKİLER KEMALVRGENÇ k_urgenc(a yahoo.com f yofatfarım i/lı'z-mt TARİHTE BUGÜN m MTAZ ARIKAN 19 Kasun tvwtcmumtas-arikan.com İNORA GANûPNİN DOGUMU 1917'D£ SUGÜM, NİMDİSTTAN'lN ÜNLÛ UD£RLBRİND€H İfJORA GANOİlALLAHAgAT'7A DO6CH1. ŞABASI, BA$- BAKAN JAVAHAÜLAL NBHRU'YDU. ÖĞ&ENlMİNİ HİNDİSTAN VE İNGİLTE£E"DE y/!P/}W mDÜA SAA1Pİ, 2S yAÇtNDAYKEN FEJ?OZ GAN- Dİ'YLE £VLENMİ$Tİ (MAHATMA GANÜ İLE YALNIZCA ISİM BENZERÜgi VAŞ) 19S9'C>A, KDNGRE PARTİSİ BAŞtyVJLIGlHA SECİL£N 8AYAN GAUDİ, 1964-TE 8A8ASlNW OLÜAtUA/- PEIU ŞONGA, BAŞBAKAN LAL SAMAOUB SASTKİ'N/N KA8/NESİNPE BAKANUK İNPRA GAA1Dİ, 1966'DA BAÇ- 8AKAN OLMU$/ KISA BİR AKA D/- Ç.IMDA, TRATİK ÖLÜMÜNE DEĞIN BU GÖe£l//~ SÜ/ZDÜ/?MüfrÜ ayan Gandı, babası Mehnı ife.. GÖRÜŞ Prof. Dr. FATMA ESİN htar Çadırlarına Dair Dinlerin en güzel ve yararlı yanlanndan biri, dini günler ve bayramlar aracılığı ile sosyal ilişkileri kuv- vetlendirmesi, renklendirmesidir kanımca. Hıristiyan dünyasında günlük yaşamın yoğunlu- ğu içinde kopma noktasına gelen akraba, dost, ar- kadaş ilişkileri her Noel'de yeniden tazelenir, can- lanır. Aylar öncesinden başlar hazırlıklar. Caddeler süslenir, ışıklandınlır, vitrinler zenginleşir, renklenir. Bu ışıl ışıl ortam içinde insanlar yakınlanna, dostla- nna hediye seçmek için vitrinlerin önlerinde, mağa- zalarda geçiriıier boş vakitlerini. Uzaklardaki dost- lara Noel kartlan yazılır hasret ve sevgi dolu ifade- lerie. Haftalar öncesinden saptanır Noel akşamın- da evlerinde beraber olacaklan konuklar. Şehir dı- şından gelecek konuklann odalan hazırlanır. Aynı şehirde olup da yalnız yaşayan tanıdıklar mutlaka davet edilir ve onlar için de hediye paketi hazırla- nır. Süslü kâğıtlar, renk renk kurdelelerte hazırlan- mış hediye paketleri doldurur evi; Noel gecesi sa- hiplerine verilmek ve hep beraber açılmak üzere. Islam dünyasında ramazan ayı ve bitimindeki üç günlük bayram yüklenir bu işlevi. Bir ay boyunca sık sık beraber yenilen iftar yemekleri ve daha son- ra bayram ziyaretleri dostluklan tazeler, canlandı- nr, ilişkileri kuvvetlendirir. İftar yemeği geleneği 50'li, 6O'lı yıllarda günü- müzdekinden farklıydı. Iftara habersiz gidilirdi ge- nellikle; hem de iftar vaktine oldukça yakın bir sa- atte. Böylesinin daha sevap olduğuna inanılırdı. A- maç zengin bir iftar yemeği yemek degil, ev sahi- binin sofrasını şenlendirmek, ona bir konuk ağıria- mış olmanın mutluluğunu yaşatmaktı. Kanımca, ra- mazan öncesi mutfaktaki eksiklerin giderilmesi, çe- şitliliğin arttınlması hazıriıklannın asıl nedeni haber- siz gelebilecek bu konuklar içindi. Günümüzde bu gelenek değişti. Ancak davetli gi- diyor rftarlara artık ve abartılı oluyor sofralar. İftar amacından sapıyor; gösterişe dönüşüyor. Aynca yeni bir gelenek daha ortaya çıktı: İftar çadırlan ve bu ramazan bunlann sayısı daha da arttı. Hangi tarihte olduğunu tam olarak anımsamıyo- rum ama, böyle bir çadın jlk kez nerede gördüğü- mü çok iyi anımsıyorum: Üsküdar'da Iskele Mey- danı'nda görmüş ve şaşkınlıkla izlemiştim. "1980'li yıllann sonlan olabilir. Yani iftar çadıriannın geçmi- şi yaklaşık on beş yıl! Islam dininde ramazan ayının aynı zamanda bir yardımlaşma ayı olduğu frtre ve zekâtın bu ay için- de verildiği bilinmekte. Bu nedenle iftar çadırlan, bu bağlamda bir yardımlaşma olarak kabul edilebilir. Buralarda yemek yeme olanağı bulanlar çok mut- lu olmuş da olabilir. Fakat diğer taraftan bu çadır- lar ülkemizdeki gelir dağılımı adaletsizliğini açıkça ortaya koymakta, insanın içini burkmakta, umut- suzluğa itmekte. Çadırlar önündeki kuyruklar, ülke- mizde bir akşam yemeğine muhtaç insan sayısının gittikçe artmakta olduğunun bir göstergesi!.. Yağ- mur, soğuk demeden, yüzlerce, binlerce insan, yaş- lısı, genci, çocuğu saatler öncesinden çadırlann önünde kuyruğa giriyor, titreşerek bekleşiyor! Bazı kişiler de "Oh, oh ne güzel! Bir ay boyunca kann- lan doyuyor" diye yorumlayabiliyorlar bu görüntü- leri. Görüntüler kadar acı yorumlar!.. Böyle yorum- lan yapanlann sayısı da kuyruklara koşut olarak artmakta!.. Halbuki, hem dinen, "sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek; yardım alanın onunı kınlmayacak" il- kesine hem de anayasamızda var olan "sosyal dev- let" ilkesine ters düşmekte bu görüntü. Sosyal dev- let, her bireyine insanca ve insan onuruna yakışır biçimde yaşam koşulu sağlamakla yükümlüdür. Aralanna katılmak için onca caba harcanan AB ül- kelerinde de böyledir bu. Bir yandan AB'ye katıl- mak için uğraş verilirken diğer yandan bu görüntü- lerin günden güne artmasına seyirci kalınmasını anlamak mümkün mü?.. Ve tabii bu görüntüleri nor- mal karşılayanlann sayısının artmasını da?.. Sosyal devlet ilkesinin olanaklan yerine, dini ku- rallara dayalı, ilkel bir şekilde sunulan kısrtlı yardım- larla yetinmek bu ülke insanlannın kaderi olmama- B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 SOLDANSAĞA: 1/Bodrumil- çesi yakının- da, içme su- yuyla da ta- nınmış bir koy. 2/ Bir tümceyi oluş- turan birim- lerden her bi- ri... Eskrimde kullanılan üç silahtan biri. 3/Istanbul'un bir setnti... Alev. 4/ Yönetim. 5/ Bir gö- re\in yürütülebil- mesi için merkez olarak seçilen yer... Bitkisel kökenli bir yiyecek ya da içece- ğin damakta algıla- nan hoş kokusu. 6/ 8 Danslı ve içkili eğ- 9 lence yeri... "Orhan —": Oyun yazanmız. 7/Hu- zur... Demiryolu. 8/Kutsal olduğu için dokunul- maması gereken şey... Boru sesi. 9/îki çift kürek- li balıkçı kayığı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gökova Körfezi'nin güney kıyısında, doğal gü- zelliğiyle ünlü bir koy. 2/ Kırsal kesimde büyük topraklan olan, varlıklı ve sözü geçerkimse... Bü- yük delikli kalbur. 3/îskambillerle oynanan bir tür oyun... Islam dinine göre haram sayüan faiz. 4/ Kaz Dağı'run antik dönemlerdeki adı... Kutsal ışık. 5/ Bağışlama... Kastamonu'nun bir ilçesı. 6/ Iz- mir'in Menderes ilçesinde antik bir kent... Uzak- lık işareti. 7/Hakkârrruneski adı. 8/Karakter... Te- mel, esas. 9/ Sıkıntı verme, üzme... Kuru soğuk. Türkiye OazetecilerCemiyeti'ninyayinlacfağı günlük Ülkesonjniarma ılışkin raportanyla, araştırmalanyla, köşeyazılanyia,tarafezhabertefiyteaviltoplumlanngazetesi. Düzenli okumak için abooe olun. Tel: 021151108 75
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear