25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-HO KASIM 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMÎ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 Rusya'rungözüÇin modelinde Kremlin'in Yukos'ta gösterdiği tavır, Rusya'nın önümüzdeki yıllarda izleyeceği politik yörüngenin ipucu olarak değerlendiriliyor ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK AKP, Piyasa ve Sermaye Ekonomi Servisi - Rusya'da. «devletin. ülkenin en büyük pet- rol şirketi Yukos'un hisselerine el koymasının sonuçlan kadar sebepleri de tartışma konusu ha- line geldı. Hükümetin Yukosta- ki tavnnı. politik çekişmeye bağlayan kesime karşıhk, pek çok analist. yaşanan "güçmüca- delesinirT ekonomik bir strateji olduğu fıkrini paylaşıyorlar. Kremlin yönetiminin Yukos'u kıskaç altına almasını ekonomik bir strateji olarak yorumlayan analistler, bu stratejinin Rus- ya'nın gelecek yıllarda izleye- ceği politik yörüngeye ilişkin ipucu da taşıdığını ileri sürüyor- lar. Analistlerin Kremlin'in "Çin kalkuıma modetini" uygu- Iama karan aldığı yönündeki savlan, Rus basınının, Devlet Başkanı VTadimir Putin'ın ikin- ci dönem egemenliğinin erken başladığı şeklindeki yorumla- nnda da destek buluyor. Rus îz- v estia gazetesi, ikınci "manda" döneminde *Ülkenin öndegeien firmalannın politik haklar ba- kımından net bir şekilde sınır- landınlacağmı ve yabancı yaö- nmların da Çın'dekı gibı sade- ce çok katı kontrollerin ardın- dan' kabul edilecegi'' yorumunu sayfalarına taşıdı. Internetten yayın yapan Gazeta.ru haber si- tesi ise, u Yukosola>x, Rusya'nın politik ve ekonomik sisteminin Çinüleştirilnıesi ile sonuçlanacak yeni bir devrin başlangıcr ifade- sine yer verdi. Yukos olayına ilişkin uzman değerlendirmelerinde altı çizi- len diğer bir konu da, Rusya' nın sahip olduğu enerji kaynaklan- nın kullanımı. Rusya'nın sahip olduğu perrol rezervlerine, ül- kenin büyümesi ve dünya eko- nomisindekı stratejik konumu açısından kilit rol biçiliyor. Dev- letin Yukos'a el atmasırun ardın- da vergi gelirleri, boru hatlannın kontrolü ve özel bir şirket olan Yukos'u ABD'nin kontrolü dı- şmda tutmak gibi amaçlann bu- lunduğu dile getiriliyor. Aynca Ortadoğu'da petrol üretimine ilişkin yaşanan karmaşanın, Rusya'nın sahip olduğu petrol ve gaz rezervlerinin potansiyel önemini iyice ortaya çıkardığı- na dikkat çekiliyor. 'Putin yüksek bahis oynadı' Fransız Sosyal Bilimler Ensti- tüsü EHESS'te görevli profesör Jacques Sapir. Fransız haber ajansı AFP'ye verdiği demeçte, Putin'ın 10 yıl içinde Rusya'nın GSYÎH'sini ikiye katlamayı he- deflediğini belirterek "Putin, ekonomik kalkınmaya ilişkin çok yüksek bahis oynadı" yorumunu yapıyor. Sapır şöyle devam edi- yor: "Eğer devlet petrol, gaz ve madenlerden elde ettiği geiiıieri geri kazanmazsa, bu iyimser he- defte başanlı olunamazT Bu noktada, Rus hükümetı- nin elindeki kaynaklara daha sıkı sanldığı ve Yukos'u da stratejik bir anahtar olarak elin- de tutmayı seçtiği yapılan yo- rumlar arasında. Lula'dan yenl stratejik ortaklık çağrısi: Kalkıntnakta olan ülkeler birleşmeliEkonomi Servisi - Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Süva, kalkınmakta olan ülkelerin tanınmış, kabul gören ekonomik güçler haline gelmeleri için tüm dünya genelinde birleşmelerinin zorunlu olduğunu söyledi. Brezih/a'da bir dönem sendika başkanlığı da yapmış olan Lula, beraberinde 160 işadamı ile birlikte çıktığı Afrika gezısinde, ABD Başkanı Bush'un da birkaç ay önce & ziyaret ettiği Sao Tome, Principe. Angola, >- Mozambik, Namibya ve Güney Afrika "da çeşitli görüşmelerde bulundu. Güney Afrika Devlet Başkanı Thabo Mbeki ile göriişmesinin ardmdan yaptığı açıklamada Lula, "Afrika ülkeJeri, Çin, Rusya, Hindistan ve Meksika ile ortak stratejik politika getiştirmek istiyoruz. Bu işbirliği, kalkınmakta olan r ülkelerin Dünya Ticaret Örgütü'nde daha etkin bir eşitükçi anlaşmalar yapmalannm da yoluna açacaktır. Zengin ülkelerin oyunun kurallannı kendi beliıiedikleri küreselleşme ortamında, gelişmekte olan ülkelerin de kendi çıkarlannı savunmak için ortak eylem beürlemeleri doğru adım olur"diye konuştu. "Benzeıiikleri olan ülkelerin tümünün birteşmesi, siyasi ve ekonomik bakundan son derece faydalıdır" diyen Da Sılva, böylece. kalkınmakta olan ülkelerin çıkarlannın, uygulamada ortak eyleme dökülebıleceğini belirtti. Brezilya lideri Da Silva ile Güney Afrika Devlet Başkanı Thabo Mbeki'nin ortak bildirgesinde, yoksulluğun kökünün kazınması. gıda güvenliğı, sağlık hizmetlen. ıstihdam sorunlannın çözümünün önemine değinilip, ırk aynmcıhğı. AIDS ve sıtma gıbı salgın hastalıklarla mücadelede işbirliği vaat edıldı. İkı lider, kalkınmakta olan ülkelerin, zengin ülkelerin korumacı ticaret politikalanna maruz kalmasının kabul edilemez olduğunu da bildirdi. Kapitalist düzenin açıklanmasında ya- pılması gereken bir aynm süreklı olarak göz ardı edilir. Söz konusu aynm, piyasa ile ser- maye arasındadır. Piyasa, para, mal ve hizmet alım satmı- na ya da değişimine ilişkin bir işleyiş biçi- midir tam rekabetten eksiksiz tekele uza- nan değişik biçımler alabilir. Aslında, bir süreç olarak piyasa, kaprtalizm öncesınde de vardı. Oysa, türü ne oiursa olsun, ser- maye, üretim araçlanndan biridir ve bu ne- denle de özünde mülkiyete dayalı bir top- lumsal ilişkidir. Kapitalist sistemin gelişmesine en uy- gun piyasa biçiminın tam rekabet olduğu, ekonomiye giriş kitaplannın temel öğreti- sidir. Oysa, tam rekabetçi piyasa, gerçek değildir; ulaşılması istenen bir düştür. Hü- kümetlerin görevı, pıyasalann işleyişını tam rekabete doğru yöniendirmek; bu anlam- da piyasacı olmaktır. Kapitalist düzende hükümetin bir başka özelliği vardın hükümet. sermaye birikımi ıs- ter; sermaye yanlısıdır; sermayecidır. Ancak sermayecılik, demokrasinin iyi işlediği si- yasal ortamlarda, çok açık olamaz; top- lumun emekçi kesimlerinin, işsizlerinın, yoksullannın ve serbest çalışanlannın is- temleri, bu istemlennı yansıtmadakı güçle- ri ve etkileri, hükümetin sermayecilığinin sı- nırlannı çızer. Hükümetin sermayeciliğinin sınırlannı çi- zen çok önemli bir başka ilke vardır; kapi- talist hükümet, değışık sermaye sahipten ya da grupları karşısında tam anlamıyla yansız olmalıdır. Eğer hükümet, belli bir sermaye kesiminin yanlısı, koruyucusu ya da destekleyicisi oiursa ne olur? Kapitalist düzenin, uygun deyimiyle, lastiği patlar Neden? Çünkü, değişik sermaye sahip- lerine eşit yakınlıkta olmayan bir hükümet, öncelikle, sistemin temel taşı olan serbest piyasacı özelliğini tümüyle yrtirmiş, yalnız- ca sermayeci olmuş demektir. Nedenı ne oiursa olsun böyte bir tutum, kaçınılmaz olarak haksız kazanç yarator. yani, reka- betten uzaklaşma anlamına gelir, kapitalist sistemin piyasacı özüne terstir. AKP hızla bu anlamda sermayeci bir özellik kazanmaktadır. Bir yıl önce tek ba- şına ülke yönetimine gelen AKP, giderek, ölçüyü kaçırarak ve de hızını artürarak, ser- mayeci oluyor. Mali Milat ile başlayan sermayeci süreç, Ihale Yasası'nda yapılan değişikliklerle güçlendirildi; bu gidiş, kamu kesimi alım satımlan, ikılı yol yapımı ihalelen ve özellik- le de kimi özelleştirmelerle pekiştirildi. Bu- nun en somut örneği SEKA Balıkesir Kâ- ğıt Fabrikası'nın, hükümete yakınlığı ile bi- linen Albayraklar'a çok ucuza satılmaadır. Çoğu kez geçersiz ıki gerekçeyle, yani ya bütçeye gelır sağlama amacıyla ya da yine bütçeye yuk olmalan nedeniyle, or- man ve kamu arazılerinin, maden sahala- nnın, kamuya ait sosyal tesislerin, araştır- ma merkezlerinin ya da tanm işletmeleri- nin satış ya da kiralama yoluyla AKP yakı- nı sermaye kesimlerine sunulmasında iz- lenmekte olan yol ve yöntemler, bu parti- nin giderek nasıl sermayeci özünün görü- nürbırdurumageldığinın kanıtıdır. özelleş- tirme uygulamalannda yaşanan dağınık- lıklar da bu amaca hizmet ediyor. Bağım- sız kurullan ele geçirme çabalan, giderek eğitim, sağlık ve bayındırlık gibi temel ka- mu hizmetlerinın, hizmet alımı yoluyla özel- leştirilmesi yönünde atılmakta olan adım- lar hükümetin kendi yandaşlannın serma- ye birikımini destekleme hedefınin somut biçimleridir. Bunlara gelecekte giderek ar- tan bir hızla yeni alanlann ekleneceğı söy- lenebilir. Kısaca AKP hükümeti hızla, olması ge- rektiği ölçüde birtürtü piyasacı olamıyor ve yandaşlannı destekleme anlamında ser- mayeci oluyor. Hükümetin bu çok açık sermayeci tutu- mu, kimi sermaye kesimlerinin, bir gün sı- ra bize de gelir beklentisiyle kuyruğa gir- melerine yol açıyor. Medya kavgalan bu nedenle veriliyor. Medya ile ıç içe bir avuç azınlık da bu servet dağıtımından bir şey- ler bekliyor. Oysa bu politika, geçen on yıllar boyun- ca çok denendi ve o deneyler bırilenni zen- gin etmenin ötesinde bir sonuç vermedi; geniş halk yığınlan giderek yoksullaştı; iç ve dış borçlar arttı, ülke ekonomisı bir kriz- den diğenne sürüklendi. ••• Bugün 10 Kasım, Atatürkün ölümünün 65. yılıdır. Ekonomi polıtıkası dahil, o dö- nemın deneyimlerinden, başta dürüstlük, doğruluk ve erdem olmak üzere, bugün için bile çıkanlabilecek birçok ders vardır. yakup@metu.edu.tr Teknoloji ve kalitesi Toplam sahip olma maliyeti Diğer dizüstü bilgisayarlar Diğer dizüstü bilgisayarlar (Küçüktür) DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ / ERGİN YHDIZOGLU LONDRA Toshiba'dan nefes kesen mobilite paketi Hem inanılmaz bir fiyata, hem de peşin fiyatına 6 taksitle! Üstelik 1 yıllık sınırsız e-kolay internet paketi, 1 yıllık Kaspersky anti-virüs paketi. uluslararası garantı ve taşıma çantasıyla birlikte. Toshiba Microsoft* Windows* XP ürününü önerir. Satellite A30-203 1399$ 233$ x 5 ay** Tecra S1* 1699$ 283$ x 5 ay" • Mobıle Intet' Pentıum* 4 işlemcı 2 66 GHz • Mıcrosoft' Wınbows* XI • 512 KB L2 cache • 533 MHz Fronı Sıde Bus • 256 MB DDR RAM- ma> 2 048 MB • 30 GB S M A R T HDD • 15 0 TFT renkli ekran. Inlel Monîara GM qraphics Max 64 MB DDR ekran karlı • DVD/CD-RVV sürücü • CD/MP3 player + One Touch Keys • 56K fax modern ve 10/100 etfterne! • Paralel 2 x USB 2 O. ı Lırık' (IEEE 1394). TV-out. Fast Infrared • Lı-ion batarya • Wı-Fİ (IEEE 802 11b) kablosuz LAN ııyumiu • Touch-pad mouse • 3.5 kg. • 332 « 280 x 38 mm • 2 yıl uluslararası garanti • 1 yıltık stntrsız e-kolay internet paketi • 1 yıtlık Kaspersky antı-tfirüs paketi • Tastma çantası hedtye • lm»r Cantrino"* mobil teknolojisi 1.40 GHz Inlel" Pentıum* M ışlemcılr • Microsoft' Windows' XP Profpssional Ingilizce • 1 MB L2 Cache • 400 MHz Front Sıde Bus • Intel' PRO/Wireless 2100 nervvork baolan'ısı • Inter 855PM chipset • 256 MB DDR RAM- Max. 2 048 MB • 40 GB S M A R T HDO • 15.0' TFT renklı eKran. 32 MB DDR ekran kartı • DVD/CD-RVV Co-nbo surucü • 56 K fax modenrı ve 10/100 erhernet • Paralel Serı. PS'2 3 x USB 2 0 Kulaklık. Mıkrofon PAUNTSC TV-Out. Fast Intr3re a SD Card Stot • Lt-ton batarya max 5 4 saat baîarya süresı (Mobıle Mark) • Kablosuz LAN (802-11b network desleQı entegre. dual bar>d (802 11 a/b) neîwork desteğıne uyurr.lu) • Entegre Dual Poînting (TouchPart ve AccuPcint II) • 2 9 k g • 327 x 287 X 33 mm • 3 yıl uluslararası garanti • 1 yıllık sınırsız e-kolay «nterr-et paketi • 1 yıllık Kaspersky anti-virüs paketi • Taşıma çantası hediye KANMUIYA DAMSMA HATLARI: ALBİM (0216)349 33 51 "Peşinat Tutariarı: Sateilıte A30-203 234 USD Tecra Sl 284 USD Peşin TL Tularian: Satellıte A30-2O3 2.106 630.988 TL Tecra S1 2.558 374 588 TL ı TL rnk&fiMt 28 E^rr 20O3 Mçrkcz Bankas* efekfit TV&". S**ş esnasjnda sal>şır> yapıtdtgı gümj &ek Kampanya tarihlerı: 30 Ekim 2003 - 30 Kasım 2003 TOSHİBA RİLGİSAYAR SİSTEMLERI Türkiye Dıslnbütörü TNB Bilgisayar Sistemleri A.Ş. E.,rhan ^ !.l-j-i 'l~^tDey S:« 7.3 tvıSıH' 34676 ISTANE Tö (0216) 422 40 5Û Faks (02161422 5520 wuvw.toshibatr.com MOBILE TECHNOLOGY Choose freedom. computers.toshiba-europe.com TOSHİBA Bir melodi takilmış ak- lıma cuma günü: "The- re may be trouble ahe- ad" (ilerde sorunlar ola- bilir)/ "But vvhile there's music and moonlight and love and romance", (o ki hâlâ müzik, mehtap, aşk var ve romans) "Let's face the music and dance" (hadi muziğe uyup dans ede- lim dans) bir türlü gitmiyor. Nereden çıktı şimdi 1930'lardan kalma bu şar- kı, diye düşünürken uyandım: Kafam, geçen hafta açıklanan ekonomik ve- rilerie meşguldü de ondan... Bilinçal- tı işte... Kasımda bahar Avustralya ve Ingittere Merkez Bankalan faizleri yükselttiler. Amerika Federal Reserve'in ve Avrupa Merkez Bankası'nın bundan sonraki ilk adımı- nın faizleri yüksettmek olacağı konu- sunda tüm ekonomistler anlaşıyor. Böylece, üç yıldır gerileyen faizlerin trendi artık tersine dönü- yor. Rnancial Tımes'a göre, "enflasyonu kont- rol altında tutabilmek için faizleri yükseltme gereği, küresel ekono- mik toparianmanın kalı- cılık kazanmaya başla- dığını gösteriyor" (6/11). Bu bağlamda. şüphesLz en önemli veriler, geçen 5-6 yıldır küresel ekono- mik büyümenin yüzde 60'ını sağlayan ABD ekonomisinin perfor- mansıyla ilgili olanlar. Gerçekten de veriler ABD ekonomisine ba- har geldiğini gösteriyor. 2002 yılının III. dört ayın- daGSMH büyüme hızı yıl- lık yüzde 7.2 ile son 20 yı- lın rekorunu kırdı. Cuma günü Inter- national Herald Tribune'ün manşe- ti "Artk büyüme işsiz değil" diyor- du. Çünkü yine hafta içinde açıkJanan veriler, ekim ayında 126.000 yeni iş yaratıldığını göstertji. Böylece işsizlik oranı yüzde 6.1'den yüzde 6'ya dü- şerken, yorumlara göre, 31 aylık, kan- sız ekonomik toparlanma nihayet is- tihdam yaratmaya başlamış, süıtJürü- lebilir ekonomik büyümenin önü açıl- mış oluyordu. Dünya ekonomisinde de bir bahar havası var. Euro bölgesi ekonomile- rinde yeni bir iyimseriik var. AB hizmet sektöründe satın alma müdürleri in- deksi geçen ay belirgin bir biçimde yükselmiş. Almanya'da fabrika sipa- rişleri giderek güçleniyor, işsizlik aza- lıyor. Asya'ya gelince, bu hafta Far Eastern Economic Review da bir araştırma yazısında Japon şirketleri- nin ve ekonomisinin nihayet durgun- luğu atlatmaya başladığını anlatırken, bir başka araştırmaya göre, düşük ücrete dayalı ürünlerden yüksek tek- noloji ürünlerine kaymaya başlayan Çin, hızla, Japonya'ya yetişıyordu. Acaba gerçekten de Financial Ti- mes'ta cumartesi günü ileri sürüldü- ğü gibi"Küresel bir senkronize ve kalıcı bir topartanmayla" mı karşı karşıyayız? Bu soruya bir cevap ve- rebilmek için önce, dünya ekonomi- sinin lokomotifindeki yakıta, ikincisi de ABD ekonomisindeki tüketim ve Miizik, Mehtap ve Aşkyatınm ile Asya ekonomilerindeki ta- sarruflar arasında oluşmuş denkleme bakmamız gerekiyor. İşsizlik trendi hâlâ sorun Sürdürülebilir bir ekonomik büyü- me için, tüketici talebinin, gerçek gelirierden kaynaklanması gerekiyor, ABD'de olduğu gibi gittikçe artan tü- ketici kredilerinden ve ev ipotekleri üzerinden alınan borçlardan değil. Bu açıdan, ekonominin yeniden istih- dam yaratmaya başlaması doğru yönde bir gelişme. Ne yazık ki basın- daki şamataya rağmen, ABD ekono- misinin bu alandaki performansı hâ- lâ çok yetersiz. ABD ekonomisinde Bush iktidara geldiğinden bu yana. 2.7 milyon kişi işini kaybetti. 2.3 mil- yon uzun süreli ışsiz iş aramaktan vazgeçerek kayıtlardan düştü (de- mek ki işsizlik aslında yüzde 6 değil The Economist dergisinden ahnmışür. yüzde 7.4 -Kuttner, Boston Globe). Geçen hafta veriler ABD ekonomi- sinde üretkenliğin, özellikle, yeni tek- nolojinin etkilerine daha az duyariı ol- duğu var sayılan hizmetler sektörün- de bile hızla artmaya devam ettiğini gösteriyor (Wall Street Journal, 7/11) diğer bir deyişle işçi çıkarma süreci devam ediyor. Bunun bir ne- deni daha var. Resesyon biteli 23 ay oldu ama aşın yatınm sorunu hafifle- medi: imalat sanayiinde kapasite kul- lanımı hâlâ ortalama yüzde 73'ün al- tında (New York Times 19/10). Da- hası, ABD şirketleri, ömeğin Fortune 500 listesindeki şirketlerin yüzde 50'si bilgi işlem etkinliklerini, düşük ücretli ülkelere taşımaya devam edi- yortar. 2004 sonuna kadar teknoloji şirketlerinin istihdamının yüzde 10'unun dışan gitmiş olacağı hesap- lanıyor (Robert Reich, Washington Post 2/11) Bu trendlerin etkilerinin giderilmesi için ABD ekonomisinin ayda en az 200.000 yeni iş yaratma- sı gerekiyor (EIU 04/11). Cuma günü açıklanan miktar bu sayının çok ge- risinde. 'Saadet zinciri' 1997'den bu yana, ABD sürekli it- halat yaparak Asya ekonomilerinin talep gereksinimini karşılıyor, Asya ekonomileri de tasarruflannı ABD'ye yatırarak (borç vererek) ABD'nin cari açığını,dolayısıyla, it- halatını ve ekono- mik büyümesini fi- nanse ediyorlar. Di- ğer bir deyişle ABD'de ekonomik büyümenin sür- mesi büyük ölçüde Amerikalılann borçlanarak harcamaya, Asyalıla- nn datasarnif ederek ABD'ye borç' vermeye devam etmesine bağlı. Bu çok iyi bilinen saadet zincirinin ya- ] nı sıra daha az bilinen bir denklem daha var ABD ÇUŞ'lannın dış ya- tınmlarından ele edilen kâr, diğer ül- kelerin ABD'deki yatınmlanndan el- de ettikleri kârdan üç kez daha yük- sek, bu yolla ABD'ye giren net fon akışı GSMH'nin yüzde 3'üne ulaşı- yor (G. Dumenil, D. Levy, Neo-li-, beral Dynamıcs- Imperial Dyna-- mics, CNRS-CEPREMAP, Eylül,' 2003), Bu asimetrik ilişki de büyü- menin sürdürülebilirliği açısından önemli. Morgan Stanley'in baş global ekonomisti S. Roach'a göre yine piyasalarda ve iktisatçılar ara- sında "yeni eko- nomi" dönemini anımsatan bir "yeni paradig- ma" modası başladı; cari açık ve bütçe açığı ne oiursa olsun, dış dün- yanın, ABD'yi fi- nanse etmeye devam edeceği- ne inanıyoriar. Roach, iktisat bi- liminin yasalannı hiçe sayan bu "yeni paradig- manın" da hüs- ranla sonuçlana- cağını düşünüyor. Ben de, bir süredir, ABD ekono-! misini değerlendirirken, bu dış fi- nansman sürecinin sonsuza kadar devam edemeyeceğini savunuyo- rum. Üç gerekçem daha var: Birin- cisi, bir süredir izlediğimız gibi As- ya bölgesinde iç talebe dayalı bir ekonomik büyüme modeli gelişiyor; geliştikçe de, Asyalı yatırımcıların ülkelerine geri dönmeleri, hatta ABD'Iİ şirketlerin de sermayelerini bu bölgeye kaydırmaları kaçınılmaz. ikincisi, dış dünyanın ABD'yi finan- se etmeye devam edeceğıne ilişkin inancın arkasında. ABD hegemon- yasıyla, ABD'ye olan güven var. Bu güven, Irak savaşından sonra, özel- likle bir süredir Irak'ta direnişin şid- detine, Vietnam benzetmelerinde- ki artış karşısında giderek aşınıyor. Nihayet, dünyadayükselmekteölan ABD düşmanlığı, savaş karşıtı hare- ket ve küreselleşme karşıtı muhale- fet ABD ÇUŞ'larının kârları üzerin- de, daha önce de değindiğimiz gi- bi, olumsuz bir baskı yapmaya baş- ladı. Evet, şimdilik ekonomide bahar, müzik, mehtap ve aşk. Ama şarkı di- yordu ki, "ileride sorunlar var" ve "sonra gözyaşı gelebilir"... Ekonomik toparianmanın kimi özellikleri, sorun- lann çözüldüğünü değil, aslında erte- lenmeye, dolayısıyla ağıriaşmaya de- vam ettiğini gösteriyrjr. _ ,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear