Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
-HO KASIM 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMÎ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Rusya'rungözüÇin modelinde
Kremlin'in Yukos'ta gösterdiği tavır, Rusya'nın önümüzdeki yıllarda
izleyeceği politik yörüngenin ipucu olarak değerlendiriliyor
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
AKP, Piyasa ve Sermaye
Ekonomi Servisi - Rusya'da.
«devletin. ülkenin en büyük pet-
rol şirketi Yukos'un hisselerine
el koymasının sonuçlan kadar
sebepleri de tartışma konusu ha-
line geldı. Hükümetin Yukosta-
ki tavnnı. politik çekişmeye
bağlayan kesime karşıhk, pek
çok analist. yaşanan "güçmüca-
delesinirT ekonomik bir strateji
olduğu fıkrini paylaşıyorlar.
Kremlin yönetiminin Yukos'u
kıskaç altına almasını ekonomik
bir strateji olarak yorumlayan
analistler, bu stratejinin Rus-
ya'nın gelecek yıllarda izleye-
ceği politik yörüngeye ilişkin
ipucu da taşıdığını ileri sürüyor-
lar. Analistlerin Kremlin'in
"Çin kalkuıma modetini" uygu-
Iama karan aldığı yönündeki
savlan, Rus basınının, Devlet
Başkanı VTadimir Putin'ın ikin-
ci dönem egemenliğinin erken
başladığı şeklindeki yorumla-
nnda da destek buluyor. Rus îz-
v estia gazetesi, ikınci "manda"
döneminde *Ülkenin öndegeien
firmalannın politik haklar ba-
kımından net bir şekilde sınır-
landınlacağmı ve yabancı yaö-
nmların da Çın'dekı gibı sade-
ce çok katı kontrollerin ardın-
dan' kabul edilecegi'' yorumunu
sayfalarına taşıdı. Internetten
yayın yapan Gazeta.ru haber si-
tesi ise,
u
Yukosola>x, Rusya'nın
politik ve ekonomik sisteminin
Çinüleştirilnıesi ile sonuçlanacak
yeni bir devrin başlangıcr ifade-
sine yer verdi.
Yukos olayına ilişkin uzman
değerlendirmelerinde altı çizi-
len diğer bir konu da, Rusya' nın
sahip olduğu enerji kaynaklan-
nın kullanımı. Rusya'nın sahip
olduğu perrol rezervlerine, ül-
kenin büyümesi ve dünya eko-
nomisindekı stratejik konumu
açısından kilit rol biçiliyor. Dev-
letin Yukos'a el atmasırun ardın-
da vergi gelirleri, boru hatlannın
kontrolü ve özel bir şirket olan
Yukos'u ABD'nin kontrolü dı-
şmda tutmak gibi amaçlann bu-
lunduğu dile getiriliyor. Aynca
Ortadoğu'da petrol üretimine
ilişkin yaşanan karmaşanın,
Rusya'nın sahip olduğu petrol
ve gaz rezervlerinin potansiyel
önemini iyice ortaya çıkardığı-
na dikkat çekiliyor.
'Putin yüksek
bahis oynadı'
Fransız Sosyal Bilimler Ensti-
tüsü EHESS'te görevli profesör
Jacques Sapir. Fransız haber
ajansı AFP'ye verdiği demeçte,
Putin'ın 10 yıl içinde Rusya'nın
GSYÎH'sini ikiye katlamayı he-
deflediğini belirterek "Putin,
ekonomik kalkınmaya ilişkin çok
yüksek bahis oynadı" yorumunu
yapıyor. Sapır şöyle devam edi-
yor: "Eğer devlet petrol, gaz ve
madenlerden elde ettiği geiiıieri
geri kazanmazsa, bu iyimser he-
defte başanlı olunamazT
Bu noktada, Rus hükümetı-
nin elindeki kaynaklara daha
sıkı sanldığı ve Yukos'u da
stratejik bir anahtar olarak elin-
de tutmayı seçtiği yapılan yo-
rumlar arasında.
Lula'dan yenl stratejik ortaklık çağrısi:
Kalkıntnakta olan
ülkeler birleşmeliEkonomi Servisi - Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula
da Süva, kalkınmakta olan ülkelerin tanınmış, kabul gören
ekonomik güçler haline gelmeleri için tüm dünya genelinde
birleşmelerinin zorunlu olduğunu söyledi. Brezih/a'da bir
dönem sendika başkanlığı da yapmış olan Lula,
beraberinde 160 işadamı ile birlikte çıktığı Afrika
gezısinde, ABD Başkanı Bush'un da birkaç ay önce
& ziyaret ettiği Sao Tome, Principe. Angola,
>- Mozambik, Namibya ve Güney Afrika "da çeşitli
görüşmelerde bulundu. Güney Afrika Devlet Başkanı
Thabo Mbeki ile göriişmesinin ardmdan yaptığı
açıklamada Lula, "Afrika ülkeJeri, Çin, Rusya,
Hindistan ve Meksika ile ortak stratejik politika
getiştirmek istiyoruz. Bu işbirliği, kalkınmakta olan
r ülkelerin Dünya Ticaret Örgütü'nde daha etkin bir
eşitükçi anlaşmalar yapmalannm da yoluna
açacaktır. Zengin ülkelerin oyunun kurallannı kendi
beliıiedikleri küreselleşme ortamında, gelişmekte olan
ülkelerin de kendi çıkarlannı savunmak için ortak
eylem beürlemeleri doğru adım olur"diye konuştu.
"Benzeıiikleri olan ülkelerin tümünün birteşmesi, siyasi
ve ekonomik bakundan son derece faydalıdır" diyen
Da Sılva, böylece. kalkınmakta olan ülkelerin
çıkarlannın, uygulamada ortak eyleme
dökülebıleceğini belirtti. Brezilya lideri Da Silva ile
Güney Afrika Devlet Başkanı Thabo Mbeki'nin ortak
bildirgesinde, yoksulluğun kökünün kazınması. gıda
güvenliğı, sağlık hizmetlen. ıstihdam sorunlannın
çözümünün önemine değinilip, ırk aynmcıhğı. AIDS ve
sıtma gıbı salgın hastalıklarla mücadelede işbirliği vaat
edıldı. İkı lider, kalkınmakta olan ülkelerin, zengin ülkelerin
korumacı ticaret politikalanna maruz kalmasının kabul
edilemez olduğunu da bildirdi.
Kapitalist düzenin açıklanmasında ya-
pılması gereken bir aynm süreklı olarak göz
ardı edilir. Söz konusu aynm, piyasa ile ser-
maye arasındadır.
Piyasa, para, mal ve hizmet alım satmı-
na ya da değişimine ilişkin bir işleyiş biçi-
midir tam rekabetten eksiksiz tekele uza-
nan değişik biçımler alabilir. Aslında, bir
süreç olarak piyasa, kaprtalizm öncesınde
de vardı. Oysa, türü ne oiursa olsun, ser-
maye, üretim araçlanndan biridir ve bu ne-
denle de özünde mülkiyete dayalı bir top-
lumsal ilişkidir.
Kapitalist sistemin gelişmesine en uy-
gun piyasa biçiminın tam rekabet olduğu,
ekonomiye giriş kitaplannın temel öğreti-
sidir. Oysa, tam rekabetçi piyasa, gerçek
değildir; ulaşılması istenen bir düştür. Hü-
kümetlerin görevı, pıyasalann işleyişını tam
rekabete doğru yöniendirmek; bu anlam-
da piyasacı olmaktır.
Kapitalist düzende hükümetin bir başka
özelliği vardın hükümet. sermaye birikımi ıs-
ter; sermaye yanlısıdır; sermayecidır. Ancak
sermayecılik, demokrasinin iyi işlediği si-
yasal ortamlarda, çok açık olamaz; top-
lumun emekçi kesimlerinin, işsizlerinın,
yoksullannın ve serbest çalışanlannın is-
temleri, bu istemlennı yansıtmadakı güçle-
ri ve etkileri, hükümetin sermayecilığinin sı-
nırlannı çızer.
Hükümetin sermayeciliğinin sınırlannı çi-
zen çok önemli bir başka ilke vardır; kapi-
talist hükümet, değışık sermaye sahipten
ya da grupları karşısında tam anlamıyla
yansız olmalıdır. Eğer hükümet, belli bir
sermaye kesiminin yanlısı, koruyucusu ya
da destekleyicisi oiursa ne olur? Kapitalist
düzenin, uygun deyimiyle, lastiği patlar
Neden? Çünkü, değişik sermaye sahip-
lerine eşit yakınlıkta olmayan bir hükümet,
öncelikle, sistemin temel taşı olan serbest
piyasacı özelliğini tümüyle yrtirmiş, yalnız-
ca sermayeci olmuş demektir. Nedenı ne
oiursa olsun böyte bir tutum, kaçınılmaz
olarak haksız kazanç yarator. yani, reka-
betten uzaklaşma anlamına gelir, kapitalist
sistemin piyasacı özüne terstir.
AKP hızla bu anlamda sermayeci bir
özellik kazanmaktadır. Bir yıl önce tek ba-
şına ülke yönetimine gelen AKP, giderek,
ölçüyü kaçırarak ve de hızını artürarak, ser-
mayeci oluyor.
Mali Milat ile başlayan sermayeci süreç,
Ihale Yasası'nda yapılan değişikliklerle
güçlendirildi; bu gidiş, kamu kesimi alım
satımlan, ikılı yol yapımı ihalelen ve özellik-
le de kimi özelleştirmelerle pekiştirildi. Bu-
nun en somut örneği SEKA Balıkesir Kâ-
ğıt Fabrikası'nın, hükümete yakınlığı ile bi-
linen Albayraklar'a çok ucuza satılmaadır.
Çoğu kez geçersiz ıki gerekçeyle, yani
ya bütçeye gelır sağlama amacıyla ya da
yine bütçeye yuk olmalan nedeniyle, or-
man ve kamu arazılerinin, maden sahala-
nnın, kamuya ait sosyal tesislerin, araştır-
ma merkezlerinin ya da tanm işletmeleri-
nin satış ya da kiralama yoluyla AKP yakı-
nı sermaye kesimlerine sunulmasında iz-
lenmekte olan yol ve yöntemler, bu parti-
nin giderek nasıl sermayeci özünün görü-
nürbırdurumageldığinın kanıtıdır. özelleş-
tirme uygulamalannda yaşanan dağınık-
lıklar da bu amaca hizmet ediyor. Bağım-
sız kurullan ele geçirme çabalan, giderek
eğitim, sağlık ve bayındırlık gibi temel ka-
mu hizmetlerinın, hizmet alımı yoluyla özel-
leştirilmesi yönünde atılmakta olan adım-
lar hükümetin kendi yandaşlannın serma-
ye birikımini destekleme hedefınin somut
biçimleridir. Bunlara gelecekte giderek ar-
tan bir hızla yeni alanlann ekleneceğı söy-
lenebilir.
Kısaca AKP hükümeti hızla, olması ge-
rektiği ölçüde birtürtü piyasacı olamıyor ve
yandaşlannı destekleme anlamında ser-
mayeci oluyor.
Hükümetin bu çok açık sermayeci tutu-
mu, kimi sermaye kesimlerinin, bir gün sı-
ra bize de gelir beklentisiyle kuyruğa gir-
melerine yol açıyor. Medya kavgalan bu
nedenle veriliyor. Medya ile ıç içe bir avuç
azınlık da bu servet dağıtımından bir şey-
ler bekliyor.
Oysa bu politika, geçen on yıllar boyun-
ca çok denendi ve o deneyler bırilenni zen-
gin etmenin ötesinde bir sonuç vermedi;
geniş halk yığınlan giderek yoksullaştı; iç
ve dış borçlar arttı, ülke ekonomisı bir kriz-
den diğenne sürüklendi.
•••
Bugün 10 Kasım, Atatürkün ölümünün
65. yılıdır. Ekonomi polıtıkası dahil, o dö-
nemın deneyimlerinden, başta dürüstlük,
doğruluk ve erdem olmak üzere, bugün
için bile çıkanlabilecek birçok ders vardır.
yakup@metu.edu.tr
Teknoloji
ve kalitesi
Toplam sahip
olma maliyeti
Diğer dizüstü
bilgisayarlar
Diğer dizüstü
bilgisayarlar
(Küçüktür)
DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ / ERGİN YHDIZOGLU LONDRA
Toshiba'dan nefes kesen mobilite paketi
Hem inanılmaz bir fiyata, hem de peşin fiyatına 6 taksitle!
Üstelik 1 yıllık sınırsız e-kolay internet paketi, 1 yıllık Kaspersky anti-virüs paketi.
uluslararası garantı ve taşıma çantasıyla birlikte.
Toshiba Microsoft* Windows* XP ürününü önerir.
Satellite A30-203
1399$
233$ x 5 ay**
Tecra S1*
1699$
283$ x 5 ay"
• Mobıle Intet' Pentıum* 4 işlemcı 2 66 GHz
• Mıcrosoft' Wınbows* XI
• 512 KB L2 cache
• 533 MHz Fronı Sıde Bus
• 256 MB DDR RAM- ma> 2 048 MB
• 30 GB S M A R T HDD
• 15 0 TFT renkli ekran. Inlel Monîara GM qraphics
Max 64 MB DDR ekran karlı
• DVD/CD-RVV sürücü
• CD/MP3 player + One Touch Keys
• 56K fax modern ve 10/100 etfterne!
• Paralel 2 x USB 2 O. ı Lırık' (IEEE 1394). TV-out. Fast Infrared
• Lı-ion batarya
• Wı-Fİ (IEEE 802 11b) kablosuz LAN ııyumiu
• Touch-pad mouse
• 3.5 kg.
• 332 « 280 x 38 mm
• 2 yıl uluslararası garanti
• 1 yıltık stntrsız e-kolay internet paketi
• 1 yıtlık Kaspersky antı-tfirüs paketi
• Tastma çantası hedtye
• lm»r Cantrino"* mobil teknolojisi 1.40 GHz Inlel" Pentıum* M ışlemcılr
• Microsoft' Windows' XP Profpssional Ingilizce
• 1 MB L2 Cache
• 400 MHz Front Sıde Bus
• Intel' PRO/Wireless 2100 nervvork baolan'ısı
• Inter 855PM chipset
• 256 MB DDR RAM- Max. 2 048 MB
• 40 GB S M A R T HDO
• 15.0' TFT renklı eKran. 32 MB DDR ekran kartı
• DVD/CD-RVV Co-nbo surucü
• 56 K fax modenrı ve 10/100 erhernet
• Paralel Serı. PS'2 3 x USB 2 0 Kulaklık.
Mıkrofon PAUNTSC TV-Out. Fast Intr3re
a SD Card Stot
• Lt-ton batarya max 5 4 saat baîarya süresı (Mobıle Mark)
• Kablosuz LAN (802-11b network desleQı entegre.
dual bar>d (802 11 a/b) neîwork desteğıne uyurr.lu)
• Entegre Dual Poînting (TouchPart ve AccuPcint II)
• 2 9 k g
• 327 x 287 X 33 mm
• 3 yıl uluslararası garanti
• 1 yıllık sınırsız e-kolay «nterr-et paketi
• 1 yıllık Kaspersky anti-virüs paketi
• Taşıma çantası hediye
KANMUIYA DAMSMA HATLARI:
ALBİM (0216)349 33 51
"Peşinat Tutariarı:
Sateilıte A30-203 234 USD
Tecra Sl 284 USD
Peşin TL Tularian:
Satellıte A30-2O3 2.106 630.988 TL
Tecra S1 2.558 374 588 TL
ı TL rnk&fiMt 28 E^rr 20O3 Mçrkcz Bankas* efekfit
TV&". S**ş esnasjnda sal>şır> yapıtdtgı gümj &ek
Kampanya tarihlerı: 30 Ekim 2003 - 30 Kasım 2003
TOSHİBA RİLGİSAYAR SİSTEMLERI
Türkiye Dıslnbütörü
TNB Bilgisayar Sistemleri A.Ş.
E.,rhan ^ !.l-j-i 'l~^tDey S:« 7.3 tvıSıH' 34676 ISTANE
Tö (0216) 422 40 5Û
Faks (02161422 5520
wuvw.toshibatr.com
MOBILE
TECHNOLOGY
Choose freedom.
computers.toshiba-europe.com TOSHİBA
Bir melodi takilmış ak-
lıma cuma günü: "The-
re may be trouble ahe-
ad" (ilerde sorunlar ola-
bilir)/ "But vvhile there's music and
moonlight and love and romance",
(o ki hâlâ müzik, mehtap, aşk var ve
romans) "Let's face the music and
dance" (hadi muziğe uyup dans ede-
lim dans) bir türlü gitmiyor. Nereden
çıktı şimdi 1930'lardan kalma bu şar-
kı, diye düşünürken uyandım: Kafam,
geçen hafta açıklanan ekonomik ve-
rilerie meşguldü de ondan... Bilinçal-
tı işte...
Kasımda bahar
Avustralya ve Ingittere Merkez
Bankalan faizleri yükselttiler. Amerika
Federal Reserve'in ve Avrupa Merkez
Bankası'nın bundan sonraki ilk adımı-
nın faizleri yüksettmek olacağı konu-
sunda tüm ekonomistler anlaşıyor.
Böylece, üç yıldır gerileyen faizlerin
trendi artık tersine dönü-
yor. Rnancial Tımes'a
göre, "enflasyonu kont-
rol altında tutabilmek
için faizleri yükseltme
gereği, küresel ekono-
mik toparianmanın kalı-
cılık kazanmaya başla-
dığını gösteriyor" (6/11).
Bu bağlamda. şüphesLz
en önemli veriler, geçen
5-6 yıldır küresel ekono-
mik büyümenin yüzde
60'ını sağlayan ABD
ekonomisinin perfor-
mansıyla ilgili olanlar.
Gerçekten de veriler
ABD ekonomisine ba-
har geldiğini gösteriyor.
2002 yılının III. dört ayın-
daGSMH büyüme hızı yıl-
lık yüzde 7.2 ile son 20 yı-
lın rekorunu kırdı. Cuma günü Inter-
national Herald Tribune'ün manşe-
ti "Artk büyüme işsiz değil" diyor-
du. Çünkü yine hafta içinde açıkJanan
veriler, ekim ayında 126.000 yeni iş
yaratıldığını göstertji. Böylece işsizlik
oranı yüzde 6.1'den yüzde 6'ya dü-
şerken, yorumlara göre, 31 aylık, kan-
sız ekonomik toparlanma nihayet is-
tihdam yaratmaya başlamış, süıtJürü-
lebilir ekonomik büyümenin önü açıl-
mış oluyordu.
Dünya ekonomisinde de bir bahar
havası var. Euro bölgesi ekonomile-
rinde yeni bir iyimseriik var. AB hizmet
sektöründe satın alma müdürleri in-
deksi geçen ay belirgin bir biçimde
yükselmiş. Almanya'da fabrika sipa-
rişleri giderek güçleniyor, işsizlik aza-
lıyor. Asya'ya gelince, bu hafta Far
Eastern Economic Review da bir
araştırma yazısında Japon şirketleri-
nin ve ekonomisinin nihayet durgun-
luğu atlatmaya başladığını anlatırken,
bir başka araştırmaya göre, düşük
ücrete dayalı ürünlerden yüksek tek-
noloji ürünlerine kaymaya başlayan
Çin, hızla, Japonya'ya yetişıyordu.
Acaba gerçekten de Financial Ti-
mes'ta cumartesi günü ileri sürüldü-
ğü gibi"Küresel bir senkronize ve
kalıcı bir topartanmayla" mı karşı
karşıyayız? Bu soruya bir cevap ve-
rebilmek için önce, dünya ekonomi-
sinin lokomotifindeki yakıta, ikincisi
de ABD ekonomisindeki tüketim ve
Miizik, Mehtap ve Aşkyatınm ile Asya ekonomilerindeki ta-
sarruflar arasında oluşmuş denkleme
bakmamız gerekiyor.
İşsizlik trendi hâlâ sorun
Sürdürülebilir bir ekonomik büyü-
me için, tüketici talebinin, gerçek
gelirierden kaynaklanması gerekiyor,
ABD'de olduğu gibi gittikçe artan tü-
ketici kredilerinden ve ev ipotekleri
üzerinden alınan borçlardan değil. Bu
açıdan, ekonominin yeniden istih-
dam yaratmaya başlaması doğru
yönde bir gelişme. Ne yazık ki basın-
daki şamataya rağmen, ABD ekono-
misinin bu alandaki performansı hâ-
lâ çok yetersiz. ABD ekonomisinde
Bush iktidara geldiğinden bu yana.
2.7 milyon kişi işini kaybetti. 2.3 mil-
yon uzun süreli ışsiz iş aramaktan
vazgeçerek kayıtlardan düştü (de-
mek ki işsizlik aslında yüzde 6 değil
The Economist dergisinden ahnmışür.
yüzde 7.4 -Kuttner, Boston Globe).
Geçen hafta veriler ABD ekonomi-
sinde üretkenliğin, özellikle, yeni tek-
nolojinin etkilerine daha az duyariı ol-
duğu var sayılan hizmetler sektörün-
de bile hızla artmaya devam ettiğini
gösteriyor (Wall Street Journal,
7/11) diğer bir deyişle işçi çıkarma
süreci devam ediyor. Bunun bir ne-
deni daha var. Resesyon biteli 23 ay
oldu ama aşın yatınm sorunu hafifle-
medi: imalat sanayiinde kapasite kul-
lanımı hâlâ ortalama yüzde 73'ün al-
tında (New York Times 19/10). Da-
hası, ABD şirketleri, ömeğin Fortune
500 listesindeki şirketlerin yüzde
50'si bilgi işlem etkinliklerini, düşük
ücretli ülkelere taşımaya devam edi-
yortar. 2004 sonuna kadar teknoloji
şirketlerinin istihdamının yüzde
10'unun dışan gitmiş olacağı hesap-
lanıyor (Robert Reich, Washington
Post 2/11) Bu trendlerin etkilerinin
giderilmesi için ABD ekonomisinin
ayda en az 200.000 yeni iş yaratma-
sı gerekiyor (EIU 04/11). Cuma günü
açıklanan miktar bu sayının çok ge-
risinde.
'Saadet zinciri'
1997'den bu yana, ABD sürekli it-
halat yaparak Asya ekonomilerinin
talep gereksinimini karşılıyor, Asya
ekonomileri de tasarruflannı
ABD'ye yatırarak (borç vererek)
ABD'nin cari açığını,dolayısıyla, it-
halatını ve ekono-
mik büyümesini fi-
nanse ediyorlar. Di-
ğer bir deyişle
ABD'de ekonomik büyümenin sür-
mesi büyük ölçüde Amerikalılann
borçlanarak harcamaya, Asyalıla-
nn datasarnif ederek ABD'ye borç'
vermeye devam etmesine bağlı. Bu
çok iyi bilinen saadet zincirinin ya- ]
nı sıra daha az bilinen bir denklem
daha var ABD ÇUŞ'lannın dış ya-
tınmlarından ele edilen kâr, diğer ül-
kelerin ABD'deki yatınmlanndan el-
de ettikleri kârdan üç kez daha yük-
sek, bu yolla ABD'ye giren net fon
akışı GSMH'nin yüzde 3'üne ulaşı-
yor (G. Dumenil, D. Levy, Neo-li-,
beral Dynamıcs- Imperial Dyna--
mics, CNRS-CEPREMAP, Eylül,'
2003), Bu asimetrik ilişki de büyü-
menin sürdürülebilirliği açısından
önemli.
Morgan Stanley'in baş global
ekonomisti S. Roach'a göre yine
piyasalarda ve
iktisatçılar ara-
sında "yeni eko-
nomi" dönemini
anımsatan bir
"yeni paradig-
ma" modası
başladı; cari
açık ve bütçe
açığı ne oiursa
olsun, dış dün-
yanın, ABD'yi fi-
nanse etmeye
devam edeceği-
ne inanıyoriar.
Roach, iktisat bi-
liminin yasalannı
hiçe sayan bu
"yeni paradig-
manın" da hüs-
ranla sonuçlana-
cağını düşünüyor.
Ben de, bir süredir, ABD ekono-!
misini değerlendirirken, bu dış fi-
nansman sürecinin sonsuza kadar
devam edemeyeceğini savunuyo-
rum. Üç gerekçem daha var: Birin-
cisi, bir süredir izlediğimız gibi As-
ya bölgesinde iç talebe dayalı bir
ekonomik büyüme modeli gelişiyor;
geliştikçe de, Asyalı yatırımcıların
ülkelerine geri dönmeleri, hatta
ABD'Iİ şirketlerin de sermayelerini
bu bölgeye kaydırmaları kaçınılmaz.
ikincisi, dış dünyanın ABD'yi finan-
se etmeye devam edeceğıne ilişkin
inancın arkasında. ABD hegemon-
yasıyla, ABD'ye olan güven var. Bu
güven, Irak savaşından sonra, özel-
likle bir süredir Irak'ta direnişin şid-
detine, Vietnam benzetmelerinde-
ki artış karşısında giderek aşınıyor.
Nihayet, dünyadayükselmekteölan
ABD düşmanlığı, savaş karşıtı hare-
ket ve küreselleşme karşıtı muhale-
fet ABD ÇUŞ'larının kârları üzerin-
de, daha önce de değindiğimiz gi-
bi, olumsuz bir baskı yapmaya baş-
ladı.
Evet, şimdilik ekonomide bahar,
müzik, mehtap ve aşk. Ama şarkı di-
yordu ki, "ileride sorunlar var" ve
"sonra gözyaşı gelebilir"... Ekonomik
toparianmanın kimi özellikleri, sorun-
lann çözüldüğünü değil, aslında erte-
lenmeye, dolayısıyla ağıriaşmaya de-
vam ettiğini gösteriyrjr. _ ,