24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2003 CUMARTESİ HABERLER Erzincan'da "Le poete travaille" adıyla çıkan yazın dergisinin uzun yolculuğunun öyküsü Şair çalışıyor,Erzincan'da da...IŞIKKANSU ERZİNCAN - Önce kendi gün- demlerinde olmadığını yinelerken, "Dışardaldler" koyacaklardn dergi- nın adını, kararsızdılar ama. Dışlan- mışlığı çağnştınr mıydı aca,ba? Iç- lenne sinmiyordu açıkçası. Şamil Potiır ve Ahmet Bozkurt, YValter Benjaminin, "Son Bakişta Aşk" kıtabının bir sayfasıikda kır- mızı kalemle şu tümcelerin altını çizmişlerdi: "Gün doğarken yatağa gtren Sa- int-Pol Roux kapısına şu n o t u asar- mış: 'Le poete travaille." (Şair çah- şıyor)." Arayıp arayıp bir türlü b>ulama- dıklan, lavanta kokulu sandıgın dip bucağından çıkan bir anı parçacığı gibi karşıladılar bu öneriyi. Çıkara- caklan derginin adını "Le poete tra- vaille" koyacaklar, altına ayraç açıp "Şairçahşıyor" diyeceklerdi. Bata çıka okudum Derginin sahipliği ve yazıişleri müdürlüğünü üstlenen Ahmet Boz- kurt, CemalSüreya'nuıherrLşerisiy- di. Tercan'da doğmuş, orman depo memuru Mustafa Hayri Bozloırt'un oğlu olarak Kars ve çevresimde ya- şamış, 1992'de de Erzincan'da konak- lamıştı. Bilincınin faytonuna bindı- rildiğinde pek şıngır mıngır bir yol- culuk çıkrnıyordu ortaya. Kendini bildi bileli hep okurdu. Çoğu kez gizli gizli, koynuna kitap sokuştura- rak... Kendi deyişiyle "Bata çıka oku- dum. Yol gösterenim, okuma öneri- si getirenim yoktu. Elime n e geçtiy- se onu okudum, evdeki tek yaryın olan 10 ciltlik Cumhuriyet Ansikİopedisi dedahil." Endüstri meslek lisesi elektrik bö- lümünü bıtirdi, kitapçılarda, deği- şik işlerde çalıştı. 3 yıl önceydi, Er- zincan'da küçük bir dükkân açtı. Ki- tap, kırtasiye. fotokopi filan... Bugün, Ahmet Bozkurt'ıuı "Biri- kim, Hayalet Gemi, Skala, Vırgül, Son Kişot" gıbı dergilere gönderdi- ği yazılannı, şürlerini yazdığı; üni- versite öğrencilerinin, edebiyatse- verlerin uğradığı, u Le poete travail- le" dergisinin de biricik adresi olan "Üniversite Kitap-Kültür MerkezT var ya, işte orası. Şimdilerde büyü- dü biraz. Okuma salonu bile var. Ulusaldan evrensele Bir grup arkadaş "Taşra" dergi- sini çıkarmışlardı 1998-1999 ara- sında. Yerellikten sıynlma düşün- cesi o günlere denk gelir. Sonra, Vadi Çiçekli atandı Erzin- can'a. Polis Okulu Müdürü olarak bi- lirdi Erzıncalılar Vadi Çiçekli"yi, onlar ise u 18.15 Yalova Vapuru, Bı- rakın Ağaçlar Beklesin Daglan, Şi- ir Yürürlükten Kalkmadı Daha" şi- ir kitaplannın yazan olarak tanıdı- lar. Şiir şölenleri yapmayı önerdi, sı- cak bakmadılar. "Dergi çıkarahm" dedi, ne yalan söyleyelim, ilkin naz- landılar. Dergı çıkanlacaksa eğer, yalnızca yerel yazarlann kendi ya- zı ve şiirlerıni yayımlatabildikleri bir dergi olmamalıydı bu! Ulusala. becerebilirlerse evrensele uzanma- lıydı. Tamam mı? Tamam! Ahmet Bozkurt. Vadi Çiçekli, hu- kukçu Şamil Potur ve sosyolog- öğ- f~^l ün doğarken m w yatağa giren \ J Saint-Pol Roux, kapısına şu notu asarmış. 'Le poete travaille.' (Şair çalışıyor) Erzincan'da çıkaracaklan dergiye bir türlü isim bulamayan bir avuç şiir dostu, uzun tartışmalardan sonra, lavanta kokulu sandıgın dip bucağından çıkan bir anı parçacığı gibi karşıladıklan bu adı uygun gördüler dergilerüıe... erginin yazıişleri müdürü Ahmet Bozkurt seçimlerini şöyle anlattr. Fransızca ad koyarken dergiye, çarpıcılık ya da ukalalık gibi bir kaygımız yoktu. Türkçe düşünen, Türkçe yazan, Türkçeyi en iyi kullanan şairlerin yazdığı bir dergimiz olduğu kanısındayız. retmen Levent Baydaş karar verdiler; içerikli, yetkin, penceresi kendini ka- nıtlamış yazarlara, donanımlı insan- lara ve düzeylı yazılara açık bir der- gi çıkaracaklardı. Ve dediklerini yap- tılar, dergi 7. sayıya ulaştı. Şilr anadllle yapılır Yazanmız, şair T\ırgay Fi- şekçi'nin de ilgisini çekmiş- ti dergi. 10 Eylül'de şöy- le yazacaktı"DemeGöJ- gesi"nde: "Derginin adı: 'Le poete travaille','Şa- ir çalışıyor' anla- mında. İyideneden 'Şairçalışıyor'de- ğflde, 'Le poete tra- vaille?' Fransa'da açüğınız dükkâna Türkçe bir tabela assanız, Fransız difr- ni korumak için çı- kanlan yasalara göre ceza görürsünüz. Şiir, anadille yapılan bir uğ- raşür." Bize sorarsanız, doğru vur- gular içeriyordu bu yazı. Fişek- çi'nindeğerlendirmelerine ne dedi- ğini sorduk Erzincan'da, "Le poete travaille" dergisinin sahibi ve yazı- işleri müdürü Ahmet Bozkurt'a. Şun- lan söyledi: "Dergiye bu ismi koyduktan son- ra, yalan çevremizde de dalga geçen- ler oldu bizimk, Ne o öyle, tahtere- valli, tın vın gibi' diye~ Oysa bize göre, en uygun isimdL Çarpıcıhk ya da ukalahk gibi bir kaygımız da yok- tu bu ismi koyarken. Saint-Pol Ro- us'un iç seshdi çünkü. İsmin yaıu- na da Rilke'nin büstünün fotoğran- Je suis porti sans savoir ou Comme une graine qu'un vent Enleve et transporte şünüyoruz. Türkçe düşünen, Türk- çe yazan,Türkçeyi en iyi kullanan şa- irterinyazdığı bir dergimiz olduğu ka- msındâyız. Biz,düşünüyor ve çahşıyoruz. Önü- müzdeki sayılârda düz>aa-şiir iüşki- si, müzik-şür itişltisi üzerine, sessiz- lik ile şiir üzerine dosyalarla çıkaca- gız okurun önüne. Şiirin ara bölge- lerine ginnek, şüre ruhunu veren dinginliği çözmek, aydınlatmak istiyoruz." Le\ ent Baydaş da dergi- nin adının sorun edilme- mesinden yanaydı. Ona göre, "taşrada seçkin edebiyat dergisi tutmaz önyargısı"nı yıkıyor- lardı. Şalre saygı m yerleştirdik, çok da güzel oldu. Er- zincan'da değil de, İstanbul'da aynı isinıle bir dergi yayımlansa, sorun çıkmayacakü oysa. Cogito için, Ar- gos için bir taroşma çıkü mı örneğin? I>i şiirkr, yazdar ya\ımladıgınıızı dü- Derginin çıkış süre- cinde önemli bir yer tu- tan ve "yayın kuru- lu"nun üç isminden biri ve bugün Erzurum Emni- yet Müdürü olan Vadi Çiçek- li'nin görüşleri de hemen he- men aynı noktada odaklaşıyor- du: "Le poete travaiDe, bir taşra der- gisiolarak kabul edilemez. Dergiyi çı- karmaya karar verdiğimizde, ulu- sal, evrensel boyutu yakalamış şair- lerimize sayfa açnıak, biz de yazıla- nmızda bir seviyeyi yakalamak zo- runda olduğumuzu bili>orduk. Bu amaca ulaştığınııza inanıyo- nun. Dergimizjn Erzincan'da çık- ması, bir taşra dergisi olduğunu gös- termez. Erzincan'da oturan kişikr- dik ama gönlümüz ve kafamız ev- rensel boyuttavdı, bu kaygı da der- gimize yansıdı diye düşünüyorum. Derginin adının Fransızca olması- na eleştiri > öneulnıemenbence. Çün- kü bir şaire saygıdır o söz. Orijinal söyle>işin olduğu gibi kalmasuu iste- dik, yoksa Türkçe konuşuyor, düşü- nüyor ve yazıyoruz." Ku$ kanadında gürnü;... Şair Metin Demirtaş da Antal- ya'dan gönderdiği bir mektupla ka- tıldı tartışmaya: "Antaljîi'da 3 >il önce ANSAN üye- lerinin girişimh le bir yazın dergisi çı- kryordu. Derginin adı için pekçok afı- ü, özgün ad önerilmişti. En çok oyu 'MORCA aldı. Morca; Toroslarda veAntaK'a kıriannda açan, adını ren- ginden alan bir çiçek. Bir çiçeği To- roslardan derle>ip yazın dünyasma sunmak anlamh ve güzeldL Le poete travaille dergisine emeği geçenJeri kutiuyorum. Adı bir tarüş- maya konu oldu. Savaş, para, borsa ve öldürüm haberlerrv le kararülmış dünvamızda bu bile a/ıcık bir yürek ferahhğL." Ühan Selçuk, "Kim biür" demiş- ti. "belki Erzincan'daki kuşun kana- dında gümüş vanur_." Her şeyden önce dH Gittik baktık, şair Ahmet Erhan- ca, "kuş kanadı kalem olmuş" mu di- ye. Turgut Lyar, eşi Tomris Uyar için yazmıştı şu dizeleri: "kış gecesi amcamızdır bahar ya- kından kardeşimiz ahr başımı Erzincan'a giderim se- ni düşünmek için" Kışın eli kulağındaydı. kırlangıç- lar göçmemişti daha Erzincan'dan. Munzur dağlanna doğru ince çığlık- lar atıyorlardı. Kanatlan kalem olmuş, tüylerin- deki siyah-beyaz uyumu güneş ba- tımına bulanınca gümüş gibi parh- yordu. "La poetetra\aiDe" dergisine isim babalığı yapan Walter Benjamin'in, "Son Bakışta Aşk" kitabında kırmı- zı kalemle çizihniş bir başka bölüm daha vardı. Yazmadan edemedik: "~Breton da şöyle diyor:' Sessizlik. Henüz hiç kimsenin geç- mediği yere geçmek istiyorum, ses- sizlik! Tabii sizden sonra sevgili dil.' Her şeyden önce diL" CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Sivil Darbe Bizde "darbe" sözcüğü "asker"\ çağnştınr... Ge- çen günlerde bir gazeteci arkadaş bir TV progra- mında "sivil darbe" deyimini kullandı... Ona göre, DEHAP'ın yargılanma sürecinde olup bitenlerAKP'ye karşı bir sivil darbeye benziyordu... Aynı günlerde "sivil darbe" sözcükleri benim de zihnimden geç- mişti... Fakat bambaşka bir "bağlam"da... Bence AKP'nin kendisi bir sivil darbe girişimi içindedir... AKP'nin yaptıklan, yapmaya çalıştıklan ancak ve sadece "sivildarbe" sözcükleriyle nitelenebilir. Ta- bii, henüz girişim sürecindeki bir sivil darbe... • • • AKP'nin, seçmen sayısının yüzdeyirmi beşi, kul- lanılan oy sayısının yüzde otuz beşiyle TBMM'de- ki sandalye sayısının yüzde altmış beşini ele ge- çirdiği belleklerden silinmeyecek kadar çok yine- lendi. Bugün yaşanmakta olan sivil darbe girişimi- nin başlangıç noktası budur. Bir siyasal parti eğer böyle bir oy oranıyla böyle bir sonuca ulaşabilmiş- se bu kendiliğinden bir sivil darbedir... Şimdi bu parti kendi doğasının gereğini yerine getirmeye çalışıyor... Halk vicdanında, toplumda çoğunluğa sahip olmayan bir siyasal erk parlamentoda mut- lak çoğunluğu ele geçirebilmişse, ondan daha başka türlü davranması beklenemez, beklenme- meli... Tersine bir beklenti, eşyanın doğasına ay- kın olurdu... • • • Sözü edilen siyasal erk mutlak çoğunluğu hak- kıyla elde ederek paıiamentoya gelmiş olsaydı bu- gün "sivil darbe" diye adlandırdığımız girişimler- de bulunmaya hak kazanmış olacak mıydı? TBMM'nin açılışında verdiği demokrasi dersinde Cumhurbaşkanı bunu açıkseçikyanıtlıyor: "Sayı- sal çoğunluk, kamu yaran ve hukuk devleti ilke- siyle sınırlandırılmıştır." Demokrasi tanımında ar- tık çocuklann bile anlayabileceği bu açık seçik ve yalın gerçeği sadece iktidardaki parti değil, libe- ral ya da eski solcu birtakım aydınlar bile ne yazık ki yeterince anlamıyor görünmekte... • • • Gerçek anlamda bir sayısal çoğunluk temeline de sahip olmayan bugünkü siyasal erkin sivil dar- be girişimlerini tek tek sayıp dökmeye gerek yok... Irak'a asker gönderme konusu ve üniversitelerle çatışma yeterli örneklerdir. Başka arkadaşlarca da yazıldı; bugünkü AKP yönetiminin yarartığı ortam Menderes döneminin bir karikatürüne benziyor. Karikatür, çünkü günümüzdeki sivil dikta hevesli- lerinin çapı Menderes'in ve dönemindekilerin çok aşağısında... Ama bu dönem, sözü edilen bir ön- cekinden çok daha tehlikeli... Çünkü aydınlanma- nın, ülke bağımsızlığının, Cumhuriyet Türkiyesi'nin en temel değerlerinin karşısında çok daha örgüt- lü, sinsi ve kurnaz bir güç var... • • • TBMM'nin açılışındaki demokrasi dersinde Cum- hurbaşkanı, demokrasiyi "sayısal çoğunluğa" in- dirgeyen ilkel anlayışa karşı çağdaş demokrasi ta- nımını aşağıdaki saptamalarla da vurguladı: "Par- lamenter sistemlerde egemenlikyalnızca Meclis- lerin değildir. Cumhurbaşkanı, yargı organları ile özel kurullar da, Anayasa 'da belirtilen görev ve yet- kileriyle egemenliği kullanırlar." Yeni öğretim döneminin açılışında rektörier ve kuv- vet komutanlan da aynı içerikte konuşmalar ya- parak söz konusu sivil darbe girişimlerine karşı Cum- huriyetin temel değerlerinden yana görüşlerini ye- terince açıklık ve kararlıhkla dile getirdiler... Yıne de bir şey sanki eksik... örgütlü, bilinçli, birleşik halk gücü... Demokrasinin içeriği eğermemurlann, işçilerin, tüm emekçilerin örgütlü, bilinçli, birleşik gücüyle donatılamazsa ya da donatılamadıkça, bu sistem gerçek niteliğine kavuşamadığı gibi sivil darbe heveslilerinin aracı olmaktan kurtulamaz... ataol b@cumhuriyet.com.tr. Faks:(0212)513 85 95 ANKARA12. SULH HUKUK MAHKEıMESİ'NDEN DosyaNo 2002/654 Davacı Alı Dölek tarafından davalı Ahmet Coşkun aleyhine mahkmemizde açılan ıpoteğin kaldınlması da- vasının yapılan yargılaması sonunda; Davalı Ahmet Coşkun'a Mahkememızden \erilen 25.02.2003 gün ve 2002 654 Esas, 2003 131 sayılı karar adresi tespıt edi- lip. karar teblığ edılemedığınden ılanen tebliğine karar verilmiş. Dava konusu Ankara ılı, Çankaya ilçesi, Murat Mah.. 5697 Ada, 7 Parseli teşkıl eden 934 m2 miktann- dakı 48'934 arsa paylı 1. kat 16 numarah bağımsız bö- lüm üzennde ve davacı Alı Dölek adına kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan Ahmet Coşkun lehine 4.000.000 -TL. bıla faızli 1. derece 28 12.1986 tarihıne kadar vadelı ta- şınmaz üzerine konulan Ipoteğin Kaldınlmasına karar verildiği ilanen duyurulur. 24.09.2003 Basın: 46174 Kovramlar gözden geçirilmeli iepoeîe travaille 'in Ankara temsilcisi yazar Güney Güner: Türkiye'nin birşehrinde yayımlanan edebiyat dergisine konulan Fransızca bir ad o kadar da büyük biryanlış olarak görülmemelidir. 11 DEV YÖNETMENDCN 11 EYIÜI VI SONRASINDA TAŞANANLARA 11DAKİKA, 09 SANİYl, 01 KARHİK 1İMUHAÜF BAŞKA1DIRI Erzincan yolunda türküler mınldana mınldana, hoşbeş ede ede, dizeler okuya okuya bize arkadaşlık eden yazar dostumuz Güney Güner de "Le poete travaiDe"in Ankara temsilciliğini yürütüyordu ve bir çift söz etme hakkı vardı elbette: "Günümüz dünyasuıda temel sorunsallar biçim değiştirerek sürse de teknolojik geHşmelerin insanlığı getirdiği noktada taşra, yereL, çevre, merkez, metropol, evTensel gibi kavramlann ve bu kavramlarla kurulan anlayışlarm gözden geçirÛmesi gerekrvor. Bu nedenle, Türkiye'nin bir şehrinde yayımlanan edebiyat dergisine konulan Fransızca bir ad, o kadar da büyük bir yanlış olarak görülmemelidir. Derginin dile ihşkin tutumunu sayfalarmda >apılanlarla değerlendirmek anlamh olacakür. Anadile özensizük ve duyarsızhk daha bovııtlu alanlarda ve olaylarda aranmahdır." 2 293 66 OO 2 A21 O8 55 6 343 63 9O 6 34â 1 • 61 2 425 53 93 2 *41 17 39 232 373 73 2O 8 OO 20 3O 6 30 1 9 OO 6 30 19 OO 6 3O - 19 OO Uskuoa- MOVIEGOLD KadıKOy BROADWAY ANKARA K z ANKARA Cmemagıc IZMİR Bomova AFM EG5 1 45 Cu C tesı 23 45 7 45 2O 45 8 OO 21 OO
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear