24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA. -I- CUMHURİYET 20 EKİM 2003 PAZARTESİ HABERLER Cumhurbaşkanı'run 29 Ekim için farklı davetiyesine Meclis Başkanı Bülent Annç yanıt verdi 'ResepsiyonaANKARA (C»mhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanı Büknt Annç, 29 Ekim resepsiyonu için Cumhurbaş- kanı'nın milletvekillerine "eşü-eş- az" olarak farkJı davetiyeler gön- dermesine tepki ^österdi. Kamu gö- revı yapılırken "herkesin beüi ku- raflar içindekalması gerektiğini'' be- lirten Annç, "kendisinin şahsi dar- guıbk ve kaprisi bir yana bırakarak resepsiyona gideceğuıi" söyledi. TBMM Başkanı Annç, dün par- lamento muhabirleriyle sohbet top- lantısı düzenledi. Annç, Çankaya Köşkü'ndeki resepsiyona gidip git- meyeceğine ilişkin sonıya "Bu tür soruiardanartık beni de kurtann siz de kurtulun. Buresepsiyonkonula- ruu artık bir gerilim konusu olnıak- tan çıkann. Ben devletin önemli bir noktasında Meclis Başkanı olarak hizmet eden birisi>im. Şahsi darguı- hklanmı,eğervarsa kaprislerinü bir kenara atan bir insanım. Resepsiyo- na eibette gideceğim, ama bunu ni- çin sorduğunu bflmhorum" yanıtı- nı verdi. Annç, AKP ve CHP mil- letvekillerine ayn davetiyeler gön- derilmesine ilişkin soru üzerine, Son eylemci hastanede D, "Daveti yapan makam neresi? Bu- nu şunun için soruyorum, davetiye- yi gönderen makam tarafindan bir ayncalık yapıldıysa niçinini kendi- lerine sormamzda yarar vardır. Ben henüz davetiyeyi görmedim. Niçin, hangi sebeple yapüdığını sonınuz, kamuo>ıı da aydınlanmış olur" dı- ye konuştu. TBMM Başkanı kişisel kaprisle neyi kastettiğinin sonılmasına kar- şılık -Hepimizin du\ gulan var. Duy- gusuz insan eskiden KGB surath de- dikleri insanlardır. Kamu görevi ya- pıtarken beUi kurallar vardır, bu ku- rallar içinde kabnakzorundayız. Bu- nu herkes yapmah" görüşünü dile ge- tirdi. '367 oyda referandum kalksın' Bülent Annç, anayasa değişikliğı konusundaki soru üzerine, öncelik- 'avedyelerde 'neden ayncahk yapüdığırun' Cumhurbaşkanı'na sorulması gerektiğini söyleyen Annç, kamu görevi yapanlaruı betti kurallar içinde kalmalan gerektiğini beürtri Annç, -şahsi dargmhklannı ve kaprisierini bir kenara atan bir insan olarak" resepsiyona kadlacağmı bildîrdL (Fotoğraf: AA) le anayasa değişikliğiyle ilgili 175. maddenin değiştirilmesini, burada- ki çelişki ve anlaşılmaz hükümler- le değişikliğı zorlaştıran koşullann ayıklanmasını istedi. 367 oyla kabul edilen anayasa değişikliğinin hal- koyuna sunulmaması gerektiğini sa- vr unan Annç, "Bu rakam ashnda 3- 4 partinin millervekili sayısıdır. 367 oyun üstündeki kabulkre referan- dum yohı kapanlmabdır'' dedi. Annç toplu bir anayasa değişikliğine iliş- kin soruya "Kurucu Meclis gibi bu Meclis'in yeni bir anayasa yapması- nı istemekle beraber, bunun çok müm- kün olmadığını bitiyorum. Realiteye bakatam, ayagımız yere bassın" ya- mtını verdi. Dokunulmazlığın kaldınlması için Meclis araştırma komisyonunun 4 ay- lık süre yerine 1 ayda çalışmasını tamamlamasını öneren TBMM Baş- kanı Annç, yasama dokunulmazlı- ğının sınırsız olması, işlendiği id- dia edilen suçlarla ilgili sürecin de kısaltılması gerektiğini söyledi. Annç, Meclis kulisinin gazeteci- lere kapatılmasına ilişkin projede ise esneklik sağlanacağı mesajını verdi. Elektronik kart sisteminin na- sıl uygulanacağı konusunda henüz çalışıldığını belırten Annç, "Ana- yasanın 28. maddesi gazetecilere bu hakla taıuyor, ben de bu hakkı savu- nanlardan biriyim. İnsanlann ek- meğini küçültmek, insanlan ekme- ğinden etmek gibi hiçbir düşüncem yok. Kesinlikle iç kuHslere parlamen- to muhabüierini almamak gibi bir niyetimiz yok" diye konuştu. Açlıkla geçen 3yıl ALPERTURGUT F tipi cezaevleri ve tecride karşı başlatılan ölüm orucu eylemi bugün 3. yılını dolduruyor. Dünya tarihinin bu en uzun süreli cezaevi eyleminde günler, haftalar, aylar, mevsimler ve yıllar açlıkla geçti. Olüm orucu eylemi 107 canın yok olmasma, yaklaşık 600 kişinin de sakat kalmasına yol açtı. Eylem artık bugün Ankara'da bir turuklu tarafindan sürdürülüyor. Ölüm orucu eylemi, üç yıl önce bugün, 20 Ekim 2000 günü Türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde kalan 816 turuklu ve hükümlü tarafindan başlatıldı. Eylemcilerin, F tipi cezaevlerinin açılmaması, Terörle Mücadele Yasası'nın ve 3'lü Protokol'ün kaldınlması gibi talepleri vardı. Sivil toplum örgütleri ve aydınlann arabuluculuk girişimlerine karşın 19 Aralık 2000 günü "Hayata Dönüş" adı verilen Türkiye'nin en büyük cezaevi operasyonu gerçekleşti. Tam 20 cezaevini hedefalan 83 saatlik baskın sırasında 10 bin gûvenlik görevlisi, 20 bini aşkın bomba ve ağır silahlar kullandı. Hayata Dönüş'ün farurası ağır oldu: 2'si asker 32 kişi yışamını yitirdi, yüzlerce tutuklu ve hükümlü yaralandı. îçerde tutuklu ve hükümlüler, dışarda ise ailelen birçok ölüm orucu ekibi oluşturdu. Sincan F Tipi Cezaevi'nde 21 Mart 2001 günü Cengiz Soydaş'ın hayatını kaybehnesinin ardından ölümler peş peşe geldi. Eylem, Hayaa Dönüş ve Küçükarmutlu baskulanyla birlikte bugüne dek 107 kişinm hayatını kaybetmesüıe neden oldu. Ölürr orucundaki tutuklu ve hükümlülere yapılın tıbbi müdahaleler ise vvernicke- korsakoff vakalannın hızla artmasıyla sonutlandı. Hafizalannı yitiren yüzlerce eylencinin cezalan, ya tedavilerinin dışarla devam edebilmesi için ertelendi ya da sa|lık sorunlan yaşadıklan için serbest bırakJdılar. Barolar ve sanatçılann tecride son \erilmesi için gündeme getirdiği "3 Kap-3 Kifit" önerisi ise Adalet Bakanhğı tarafndan reddedildi. Eylem bugün yaİDzca 9. ölüm orucu ekibinden Mürsel Kajîtarafuıdan Ankara Numune Hasünesi'nde sürdürülüyor. lunceü'de dkrinde düma ülkelerinin bayraklanyla banş çağnsı yapan 200 çocuk ayakta alkışlandı. Çocııklanıı banş çağnsı FERİTDEJMİR TUNCELİ - Pir Sultan Abdal heykelinin açıhşı ne- deniyle düzenlenen etkinlikler kapsamında önceki ge- ce düzenlenen konserde Tuncelili çocuklar banş çağn- sında bulundular. Almanya'da yaşayan Tuncelili işadamı Sinan Sa- mat tarafindan Tunceli'ye yaptınlan Pir Sultan Abdal heykeli açıhşı nedeniyle düzenlenen etkinlikler kap- samında önceki akşam Atatürk Spor Salonu'nda bir dizi etkinlik düzenlendi. Program kapsamında ilk ola- rak yaşlan 7 üe 10 arasında değişen 200 çocuk bütün ülkeler ile BM ve AB bayraklanru taşıyarak salonda tur attılar. Kardeşlik ve banş çağnsı yaparak savaşla- nn durdurulmasını isteyen çocuklar dakıkalarca ayak- ta alkışlandı. Gecede bir konuşma yapan Alman Mil- lervekili Ozan Ceyhun, Türkiye'nin AB'ye girmesin- de Alevi toplumunun önemli rol oynayacağını belir- terek a GerekTüridye,gerekse ABülkelerinde yaşayan bütünAlevfler Türkiye'nin ABilebütünleşmesiliçin bü- yük çabaharayor" dedi. Gecede Ferhatiunç,ArifSağ, Beflas Akkak, CemalDemir ve ZaferGündoğdu 150 Tuncelili gencin oluşturduğu Pir Sultan Abdal Koro- su'yla birlikte konser verdi. Karaca, televizyon kanallanndan özdenetimlerini yapmalannı istedi 'Ceza bizim tercihimiz değil' CA.N GAZALCI ANKARA - RTÜK Başkanı Fatih Karaca, televizyon ve radyolara dö- nük kapatma kararlannda aile çevre- sinden de tepki aldıklannı belirterek "Asmah Konak'ın olduğu gün de bu kanal kapaühr mrydı gibi sözler söy- lüyorlar" dedi. Her saat telefon aldıklannı belirten Karaca, kanallann özdenetimlerini yapmalan durumunda cezalara da ge- rek kalmayacağına işaret etti. Kurul üyeleriyle birlikte televizyon ve radyoya yönelik birçok kapatma ka- rannda imzası bulunan RTÜK Başka- nı Fatih Karaca, bu durumda çe\Te- sinden aldığı tepkileri Cumhuriyet'e anlath. Karaca, "Televizyonun karşı- sma geçtjğinizde,' Hay Allah kapattık ama bugün de şu program vardı' de- diginizoluyor mu" sorusunu yanıtlar- ken, bu kararlan alırken "acımasız" davranmadıklannı söyledi. Karaca, "Ama en çok kendi çevremizden şikâ- yet ahyoruz. Asmah Konak'ın olduğu gün de bu kanal kapanlır mrvdı, gibi sözler söylüyorlar" diye konuştu. Kararlan venrken kendi ısteklerine göre hareket etmediklerini kaydeden Fatih Karaca, "Şu kadannı söjieyeyim size; birceza vermek. bir müeyyide uy- gulamak bizim tercihimiz değJL Ta- mamen yasalann tercihL Bizler de ka- mu yetkinsi olarak görevimizi yapıyo- ruz" dedi. Operasyon Korsakoff hastası tutuklandı tstanbul Haber Servisi - Deviet Güvenlik Mahkemesi'nde görevli hâkim ve savcılan taşıyan servis aracına yönelik saldın ile Istanbul ve Ankara'daki çeşitli bombalama eylemlerinin faili olduğu öne sürülen Korsakoff hastası tnan Gök ile kendisine yardım ve yataklık ettiği belırtilen Nadir Akgül, DGM'ce tutuklandı. Istanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre DHKP-C içinde "bombaa" olarak faaliyet gösterdiği öne sürülen, eski ölüm orucu eylemcisi Inan Gök ve eylemlerde kullanılacak malzemeleri sakladığı belırtilen Nadir Akgül MİT'in de katıhmıyla gerçekleştirilen operasyonla gözaltına alındı. Gök'ün, Istanbul DGM'de görevli hâkim ve savcılan taşıyan servis aracı ile İstanbul Hâkimevi'ndeki bombalı saldınlara katıldığı, aynca Ankara Kızılay'daki bir kafede eylem hazırlığı içindeyken bombarun patlaması sonucu ölen Şengül Akkurt'un üzerindeki bomba düzeneğini hazırladığı iddia edildi. Polis yetkilileri, komşu bir ülkede bomba eğitimi aldığı savlanan Gök'ün, eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk dışında bazı hâkim ve savcılar ile kamu kurum ve kuruluşlanna yönelik bombalı saldın için de hazırlık yaptığını öne sürdüler. Eski ölüm orucu eylemcisi Gök'ün, tutuklu bulunduğu Tekirdağ Cezaevi'ndeyken yazdığı, belleğini kayberrikten sonra arumsayamadığı şiirleri "Unutulmayan" adı altında kitaplaştınhTuştı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Paar sabahı erkenden Sirkeci'den Ada? vapuruna binmek üzere yo- laçKik. Adalar'a vapurseferleri kış- la bnkte tamamen değiştirildi. Ta- bii t.değişiklik Adalar'a gidiş geli- şi ço, zorlaştırıyor. Sirkeci'den kal- kanapur Kadıköy dahil bütün iske- lele-T uğruyor. Normalde 50 daki- kackılaşılaöilecek Büyükada iki sa- ate akın sürüyor. Böyle bir tarife Adar'ın şeiirle ilişkisinin büyük öl- çüa«esilrnesi anlamına geliyor. Pzar günü Büyükada'ya bir ak- şarn/emeğı için gelen bir kimsenin Sirtcı'ye cönmesi mümkün değil, çürtj son vapur 21.30'da kalkıyor. Ya vmekteT vazgeçeceksiniz ya da Siricı'ye oönmekten. Hafta içi ise bu Dojm tamamen saçma bir hale gehş. Bü/ükada'dan Sirkeci'ye sor apur 19.30'da kalkıyor. Aaida Adalar kışları daha çekici birte geli/or. Şehrin gürültüsü ve kirl avasırdan kaçmak için Adalar tarar nimet. Fakat nasıl gidecek- Adalar'a Ulaşım Zorlaştı siniz? Şehir Hatları yöneticileri öyle bir program hazırlamış ki, "Gitme- yin Adalar'a" der gibiler. Adalıların en büyük derdi, kışın Adalar'ın tamamen terk edilmesi. Rumlann yaşadığı dönemlerde Ada- lar kışın canlı mekânlardı. Adalı ol- manın özel bir anlamı vardı. Rumla- rın gidişiyle birlikte eski güzel gün- ler bir daha gelmemek üzere gitti. Bu- na, Şehir Hatlan vapur seferlerinin ta- rife değişiklikleri de eklenince, işler daha da kötüleşti. Her kış Adalar giderek daha ses- siz hale geliyor. Yerli Adalılarbile kış- ları Adalar'ı terk edip Istanbul'a ta- şınıyorlar. Adalar tam anlamıyla kim- sesiz kalıyor. Istanbul gibi 15 mil- yonluk bir metropole 30-40 dakika- da ulaşılabilecek bu güzelim yerle- rin ıssızJaşması da bir kültürel, top- lumsal tercih sayılamaz mı? Ben, Istanbulluların giderek Ada- lar'ı terk etmesini ve Şehir Hatları seferlerinin de buna destek olması- nı kendimce şöyle yorumluyorum: Biz Türkler at sırtında dolaşmaya alışmışız. Şimdi atın yerini otomobil- ler aldı. Adalar'da motorlu araç yok. Her yere yürüyerek gitmek zorun- dasınız. Eh, otomobil olmazsa ora- ya gitmenin de tadı yok. Işte bu ne- denle biz Türkler Adalar'ı tercih et- miyoruz. Ulaşımda bir başka sorun da belediyenin işlettiği deniz oto- büslerinin hafta içi seferleri 2 Ka- sım'dan itibaren kaldırılıyor. Bu işe gidip gelenler için büyük bir sorun. Yarım saatlik yol şimdi 2 saate çıkı- yor. • • • Vapur, Burgazada'ya yaklaşıyor. O dünyalar güzeli Burgazada yanıp kül olmuş. Burgazada yangınının çöplükten çıktığını biz Adalılar hemen aniadık. Çünkü Adalar'daki çöpler eskiden beri sürekli yangınlara se- bep oluyordu. Fakat bugüne kadar çöplerin şehretaşınmasını sağlama- yan, bilumum etkili ve yetkili şahsi- yetler ortaya milleti yanıltacak iddi- alar attılar: "Yangının nedeni sabo- taj." Bunun yalan olduğu belliydi. İlk günlerde kendilerine yönelik eleşti- rileri önleyebilmek için böyle biryo- la başvurduklannı biz anlamıştık. Ni- tekim şimdi yangının çöpten çıktığı daha açık şekilde anlaşılıyor. Burgazada'daki yangın sonrası "ağaç dikme" faaliyeti sırasında baş- ka bir tatsızlık daha yaşandı. Orman Bakanı'nın da katıldığı ağaç dikimi töreni, yine Istiklal Marşı'yla başla- dı (Ağaç dikme töreni neden Istiklal Marşı ile başlar, onu da anlamış de- ğilim). O sırada 80 yaşlarındaki Bur- gazadalı yaşlı biryurttaş, yangınla il- gili tepkilerini dile getirmek ister. Ku- lağı da ağır işittiği için onun konuş- malanyla, Istiklal Marşı aynı anadenk gelir. Vay sen misin Istiklal Marşı oku- nurken konuşan; başta vali olmak üzere etkili ve yetkililer harekete ge- çerler. "Bayrağa, marşa saygısız- lık"ettiğini söyledikleri yurttaşı tartak- lariar. Halbuki 80 yaşındaki yurttaş, "Bu törene yapacağımız masrafın yarı- sını çöplüğü buradan kaldırmak için harcasaydınız, bu felaket başımıza gelmeyecekti" demişti. Gerçeği ifa- de etmişti. Vapur Büyükada'ya yanaştı. Yu- nanlı turistler, belki de adanın eski sa- hipleri olan Rumların çocukları Bü- yükada'ya gelmenin keyfini yaşıyor- lar. Büyükada kışa hazırlanıyor. Ada- nın 75 yıllık kışlıkçısı ünlü futbolcu Lef- ter'le selamlaşıyoruz. Her zamanki gibi keyfi yerinde. 2000; Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK AilelerNe Yapabilir? (2) önceki yazımızda belirttiğimiz 'Aileler Ne Yapa- bilir' sorusunun yanıtlannı anyoruz. İlk beş yanıt şun- lardı: 1. Bilgi eksikliklerini gidermek, 2. Çocuklan aşın koruyuculuktan vazgeçmek, 3. Duygusal eksikliklen' çocuklarlatamamiamak- tan vazgeçmek, 4. Beklentilerini çocuklara yüklememek, 5. Çocuklan karşılaştıklan sorunlardan kaçırma- mak. Yanıtlanmızı sürdürelim: 6. Çocuklanmızı düşündürtmek, onlara kendi yaptıklannı düşünmeyi öğretmek. Bu konu, çocukla iletişimimizde çok önemli bir adım olduğu halde bizim genelde yaptığımız, 'ço- cuklanmızın beğenip beğenmediğimiz davranış- larında kendiyargımızı söylemek' olmaktadır. 'Bu- nu iyi yapmışsın' ya da 'Bunu çok yanlış yaptın' gibi yargılar çocuğu kendi yaptıklan üzerinde dü- şündürtmez, tersine, onu yaptıklannı savunmaya yöneltir ve yararsız kalır. Oysa, doğru ya da yanlış yaptıklannı düşünmeye alışan çocuk, kendi yap- tıklannı Ölçme ve değerlendirme yetisi kazanır ki çok önemlidir. özeleştiri yapabilmek, olgunlaşma- nın önemli bir ölçütüdür. 7. Çocuklanmıza sınır koyabilmek. Bu da çok önemli olduğu halde çağımızda 'öz- gür bir ortam yaratmak', 'çocuklarımızla arkadaş olmak' gibi özünde doğru olan ilkelerin yanlış uy- gulamalarının sonucunda olan bir 'sınırsızlık'hr. Çocuklann anne ve babalarına çok rahat saygısız- lıkedebilmeleri, bu 'sınırkoymama'nmsonucudur. Bu durumda anne ve babanın çocuk üzerinde hiç- bir etkisi kalmamakta, anne babada kendilerini bir ölçüde koruyabilmek için geriye çekilmektedir. Bu geri çekilme çocuğun daha ileriye gitmesine yol aç- maktadır. Böyle birilişki, çocuğun başıboş kalma- sı ile sonuçlanacaktır. 8. Çocuklara 'hayır' diyebilmek çok önemlidir. Ashnda 'hayır' diyebilmek çok önemlidir ve ki- şinin birey olarak olgunlaşabilmesine bağlıdır. Ço- cuklara 'hayır' demek, sadece onlann doğru-yan- lışı öğrenmeleri için değil, onlann kendi sınıriannı öğrenmeleri için de zorunludur. Bunu yapmayan, yapamayan ya da tutarlı yapamayan anne baba- lar, çocuklarını ne istediğini bilmeyen, bulduğu- nun değerini bilemeyen, doyumsuz, şımarık, çev- re iletişimi başansız, yetersiz çocuklar yetiştirmiş olacaklardır. Ama, 'hayır' derken dikkat edilecek noktalar var- dır: Doğru konuda, doğru yerde, doğru zamanda hayır diyebilmek, anne baba arasında tutum birli- ği olmak, direniş karşısında pes etmemek, çocu- ğu çelişkide bırakmamak. 9. Çocuklann zekâ ve yeteneklerine güvenme- mek. Onlara küçük yaşlardan başlayarak planlı ve disiplinli çalışmayı öğretmek. Anne ve babalar çocuklannın zekâ ve yetenek- lerine hayran olmak isterler. Bunu doğal bir bek- lenti sayabiliriz ama, çocuk burada kalırsa ileride zekâ ve yeteneğinin ne yazık ki başarıyı sağlama- dığı görülecektir. Başan, planlı ve disiplinli bir ça- lışma ile elde edilir. Çocuk, zamanında bunu öğ- renemez ise sonradan çok sıkıntı çekilir ve büyük bedeller ödenir. Bu nokta unutulmamalıdır. 10. Son ve en önemli olarak da, 'anneler ve ba- balar bu önerileh gerçekleştirecek bireysel geli- şimi' tamamlamış olmalıdır. Konunun en zayıf noktası da budur. Eğer anne ve baba, kendi bireysel gelişimlerini tamamlaya- mamış iseler eibette ki bu tutumlan, bu davranış- ları özümseyemez, uygulayamazlar. Bu durumda, sorun görülmeyecek, görülse de kabul edilmeyecek, edilse de dış etkenlere bağla- narak savunma yapılacaktır. Sonuçtada hiçbir şey değişmemiş olacaktır. Anne ve babalann birey olabilmeleri ya da birey olmuş kişilerin anne ve baba olmalan, çocuk eği- timinin en can alıcı noktasıdır. Bu da, yetişkin eğitiminin, 'aile eğitimi'mn ne denli yaşamsal, ne denli gerekli, hatta zorunlu ol- duğunu hepimize göstermektedir. e-mail: erdalatakta superonline.com Fax:0 212 513 90 98 YTP Cenel Başkanı ismail Cem '2004 bütçesinde hayal gücü var' ANKARA (Cumhu- riyetBürosu) -Yeni Tür- kiye Partısi (YTP) Ge- nel Başkanı İsmaflCem, "AKP hükümetinin TBMM'ye sevk ettiği 2004 bütçe tasansuıda bol bol rakam, geniş ha- yal gücü, borç ve faiz ol- duğunu ama Türki- ye'nin sorunlanna çö- zümgetirecekshasalira- de, ufuk. \ ürek olmadı- ' söyledi. Cem yaptığı yazılı açıklamada, bütçeyi, "Hiç aranmasm, bu büt- çede insan yoktur. Bu bütçede işçi, memur, es- naf, köylü, emekfi, işsiz, serbest meslek sahipleri yoktur. İstihdam yoktur, iş imkânı yoktur,gençle- rin geteceği yoktur. Alal- cıhk, verimlilik, girişim- cflik yoktur. Türkiye'nm geüşmesi yoktur" sözle- riyle eleştirdi. Kadrolaşmanm önünü açıyor' Eğitim-Sen Çelik'i eleştirdi ANKARA (AA)-Eği- tim -Sen Genel Basın Ya- yın Sekreteri Nazun Al- kaya, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Yö- netmeligi'nde yapılan de- ğişikliklerin kadrolaşma- nın önünü açmaya yöne- lik olduğunu savundu. Alkaya. Eğitim-Sen Genel Merkezi'nde dün düzenlediği basın toplan- tısında, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Yö- netmeliği'nde yapılan de- ğişikliği değerlendirdi. Eski yönetmeliğin daire başkanlığı, kurul uzman- lığı ve şube müdürlüğü- ne atanacaklarda aranan niteliklerle ilgili düzenle- melerin de kaldınldığını ifade eden Alkaya, şun- lan kaydetti: "Bö\1ece Hüseyin Çe- lik, akrabalan dahil her- kesi atayabüecektir. Ya- pılan değişikliklerin tü- mü, kadrolaşmanın önü- nü açmaya yöneKktirr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear