24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 2003 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL İmam Yönetimine, Devletine Doğru! Şu soruya, Tayyip takımı bilmem n;asıl yanıt verecektir! "Diyanet'in kadro ihtiyacı beş b>ir\l Niye bunu yirmi beş bine çı- karmak istıyorsunuz?" Niyet açık, kısa sürede devletin b'ütün kadrolarında imam hatip çı- kışlıların yer almasını sağlamak!. Vali imam, doktor imam, polis imam, yargıç imam, elçi imam, bütün par- lamento imam!.. Genelkurmay ikinci Başkanı Or- general Başbuğ soruyor "Eğitımdeki sorunlara Milli Eği- tim Kanunu'nun 32. maddesine uygun çözümler üretilmelidir. 32. maddenin gerekçesi imam hatip mezunlarının kendi alanlanndaki yüksekokullara devam edebilme- l&rınin sağlanmasıdır. Dileğimizbu konuda sağduyunun galip gelme- sfdir." Bir yanştı, şöyle böyle elli yıldır ik- tkdara gelen partilerin, liderlerin yap- tıkları! "Sen daha çokaç, ben sen- den daha çok açayım..." liselerden çok imam okullarıyla doldu ülke! Hîçbir partı, hiçbir lider "Buyolne- reye gider" demedi. önemli olan oy almaktı, halkı uyutmaktı. Kim mi başladı bu ışe? Yanıtı bel- lidir: 1946 seçimlerinden sonraki CHP hükümetleri... "Efendim cena- zeleri kaldıracak imam kalmadı, ar- tık imam yetiştirecek birkaç okul aç- malıyız." 3 Aralık 1947 tarihli Cumhuriyet'in birinci sayfasında şunlar yazılıydı: "Programda laiklik maddesi çok sert tartışmalara hedef oldu, bu maddeyi beğenmeyen bazı konuş- macılann sözleri şiddetli bir kızgın- lık yarattı. Konuşan delegelerden biri: 'Kumar, içki. aldı yürüdü, ah- laktefessüh etti, sebep dinsizliktır. Allah'ı tanımıyoruz' diyesözebaş- ladı. Hamdullah Suphi de din ko- nusunda uzun boylu konuştu, ko- nuşması eleştirilere, saldmlara se- bep verdi." (Rahmi Kumaş, "CHP'nin Soyağacı" kitabından.) Her şey böyle başladı! llk imam okullarını açan CHP'nin Günaltay hükümetidir. Bir de llahiyat Fakül- tesi kurulmuştu. Bütün bunlar o günlerde hoş görüldü. Birkaç imam okuluna kimse fazla bir ses çıkar- madı. Ama 1950'den sonra Men- deres ve onu izleyen hükümetler, ülkenin dört bir yanını imam okul- lanyla doldurunca sorun büyüdü. Bir gün tüm devlet imamlann eline mi geçecekti? Refah'ın, Erbakan'ın, Tayyip'lerin, Gül'lerin hesabı böy- leydi! Gıde gide işte bugünlere var- dık! İHLYasası'ylaAKR imam oku- lu çıkışlılara üniversitelerin kapısı- nı alabildiğine açmak peşinde!.. Fethuliah Hoca'nın dedigi gibi, "ya- vaş yavaş, tüm devlet gerici kad- roların eline geçinceye kadar, sin- sice!.." Genelkurmay bizi uyanyor. Biz yazarlar bunu yıllardıryaptık, yapı- yoruz, iktidara birkaç kez gelip gi- den CHP hükümetlerinin başba- kanlarına, milli eğitim bakanlanna seslendik: "Bu gidiş nereye, han- gi çıkmaza, er geç kurulması dü- şünülen şeriat devletine mi? " Şim- di bu soruya bir general "İmam ha- tip endişemiz var" diyor. TBMM'de 178 temsilcisi olan Atatürk partisi CHP bu konularda suskun!. Biri kal- kıp da aynı endişeyi duyup, Gene- ral Başbuğ gibi açıkça konuşmu- yor. Geçen gün 60 yıl önceki yazımı okudunuz. Değışen ne? CHP hâlâ aynı çizgide değil mi? Hep korkak, gizlı hesaplı, temel ilkelerinden, al- tı okundan çekinen! Ülkemızde Islamlık her zaman saygı görmüş, her zaman benim- senmiştir. Atatürk dönemi, Islamlı- ğın büyük deger kazandığı bir sü- reçtir. Dinsel bayramlar, günler, hal- kın dinsel bağlılığı tam bir özgüıiük- le yaşatılmıştır. Hürriyet'te Emin Çölaşan'ın yaz- dığı gibi: "Tek maddelik bir tasan hazıria- yıp imam hatiplere, diğer liselerle eş puan verecekler ve onları bu yoldan üniversiteye sokacaklar. 'Beş dakikada Beşiktaş' yöntemiy- le bu yasayı bir günde geçihrler. Ama kıyamet kopacak." Şu günlerde Kurultay yapacak CHP'de nıye bu konuda ses seda yok? Herhalde, "Partide kim ege- men olacak, kim sürgit lider kala- cak" dıye düşündüklerinden!.. Ge- risi vız geliyor!.. Kırk yıldan bu yana değişen bir şey yok, neyazık ki... Kopenhag Ölçütleri ya da Vatan Hainliği... Devletin de insanına güvenmesi. onun hizmetinde olduğunu algılaması, önümüzü, yolumuzu açacak ve o zaman AB'ye, onurlu. eşit ve pazarlık gücüyle katılımımız gerçekleşecektir. Prof. Dr. Türkan SAYLAN G eçenlerde bir yazıda. "Kopenhag ölçütleri (kriterieri), SCVTdemek- tir" dıye bir tümce oku- dum ve çok şaşırdım! Evet, ülke- mızde böyle düşünen, böyle algı- layan. gerçekten yurtsever ve aydın kışiler var ve onlar, Türkiye'de, ge- lıp giden farklı görüşten hükümet- lerin ıster ıstemez gerçekleştirme- ye çahştıklan AB'ye uyum değişik- liklerinın, bızleri, ülkemizi hızla bölünmeye, sömürgeleşmeye ve Sevr'e götürmekte olduğunu söy- lüyor, yazıyor, farklı düşünenlen de, neredeyse vatan hainliği Ue suç- luyorlar. Bu sırada da çağdaş bir dünyada asla yeri olmayan aşırı milliyetçi, aşın devletçi görüşlerle el ele vererek, "Kızıl elma" düşle- ri kuruyorlar. Cumhunyetirnizı, tam da Ata- tiirkümüzün dilediği gibi, her tür- lü gericilikten, geçmişin tutuculu- ğundan, ırkçılığından, faşizmin- den, totalitercılığınden, kardeşi kar- deşe düşüren çağdışı ınanç bölün- melerinden korurken, gelışen ve değişen dünyanın önümüze serdi- ği, neredeyse zorunlu olarak ıçine çektiği olumluluklardan uzakta tu- tamayız. Gerçekten dünya. Türkiye nin de oluşumunda esin kaynağı olan 1789 Fransız Devrimi'nden bu yana ge- lişip değişiyor. Bugünkü çağdaş toplumlarda, evrensel ınsan hakla- nnı, kadm, çocuk, çevre vb. hakla- nnı benimsememiş; insanlan fark- lı cins, renk, ırk. dil, din olarak ayı- np sınıflamayı, baskılamayı sür- düren insan ve kafalann yeri yok, olmamalı! Artık "doiet" dedığimız oluşum, insanların tepesinde, onlan baskı al- tında tutup diledığıru yapacak, her türlü karan verip dilediğince uygu- layacak bir kurum değil. Günü- müzde, insan, her şeyın önünde, onuruyla. eşitliğiyle ve özgürlü- ğüyle var olması, var edilmesi ge- reken temel varlık. Yasalar. anaya- salar, hepimizde ortak payda olan bu u insan"a, bu "birey"e, başka insanlann hakkını ve özgürlüğünü tek sınır tanıyarak. her türlü olana- ğı vermek, sağlamak ve buanlam- lı dengeyi kurmakla yükümlü. Bızler, Osmanlı Devlet ve aile düzeninden gelen insanlar, belki de birkaç kötü 'gen'imizle, boyun eğmeyi, birilerinin bizi yönetmesi- ni, birey olarak bir hiç olduğumu- zu ve toplumsal alanda gerçek so- rumluluk almamayı: bunun yanın- da. fırsatları ele geçirdiğimizde kendimize yontmayı bugünlere ta- şıdık. Bu yüzden de en iyi becer- diğimız şeyler, her değişimi baştan tümüyle reddedip kıyasıya eleştı- rerek hainlığe kadar götürmek, ye- nı her şeyin karşısında ounak ve bunların dışında hiçbir şey üretme- mek! Oysa dünya dönüyor, her şey de- ğişiyor. Bızler köşemızden homur- danabiliriz ama genç kuşaklan, dü- şüncede, eylemde, değışimde, ge- lişimde özgürbırakmalı, onlan din- lemeli ve insanca yaşanacak, e\Ten- sel insan haklannın temellendiği, "herkeseşittirama bazılandahaeşit- tir" davranışlannın dışlanacağı, herkese eşit uygulanan çağdaş bir hukukun egemen olacağı bir ülke olabilmenin önünü açmalı; korku, vesvese ve saplantılanmızdan kur- tulmalıyız. "Devİefin, "insan" için var ol- duğu bir bakış açısında, birey doğ- duğu andan başlayarak güvence- dedir; geleceği, eğitimı, yetenekle- rini geliştirme olanaklan planlan- mıştır. Hiçbır aynmcılık görme- mesi güvence altına alınmıştır. "Devtet", "insan" için olduğun- da, kaynaklann kullanımı, ekono- mik gelişme koşullan, dış ve iç po- lıtıka, eğitim ve sağlık gibi temel konular, çıkarlar ve kısa erimli si- yasal getiriler dikkate alınmadan insanlarla, bilirkişilerle, Sivil Top- lum Örgütleriyle paylaşarak plan- layacak ve topluma sunacaktır. O zaman günümüzdeki düzeysiz ça- tışmalar, karşılıklı acımasız kara- lamalar yerine, gerçek ve ciddi tar- tışmalarla ortak paydayı bulma ola- sılığı ve alışkanlığı ortaya çıkacak ve yerleşecektir. Kopenhag ölçütleri. 28 Haziran 1990da, "InsaniBoyutKonferan- aKopenhag Belgesefi" olarak orta- ya konmuş olup, uluslann onu oluş- turan bireylerin aynmcılık görme- den, evrensel hukukun koruyucu- luğunda. eşitlik temelinde, tam an- lamıyla insanca yaşaması ve dün- yaya açılmış, eşitlenmiş yepyeni bir ulusal bilincin oluşmasının önü- nü açmıştır. Türkiye olarak, devletiyle, hü- kümetleriyle, politikacılan, bürok- ratlan, STÖ'leri, üniversiteleri ve bir STÖ gibi çalışan ordusuyla, ya- nı tüm silahlı silahsız ku\"vetlerini oluşturan "birey"leriyle el ele ve- rip, geçmişten getirdiğimiz rurucu- luğumuzu, kuşkuculuğumuzu, ön- yargılanmızı, bağnazlığımızı söy- lem ve eylemlerimızden anndınp çağdaş bir ufuk yakalamalı ve bu gelışime uyum sağlamanın Cum- huriyetimizle, carumızı ortaya koy- duğumuz Atatürk ilkelerımizle, he- deflerimizle asla çekişmediğini gör- meli ve inanmalıyız. Bütün bu ge- lişmeler sırasında. gücü elinde bu- lunduranlann, ulusal çıkarlanmıza ve varhğımıza aykın bazı şeyleri ara- ya sokuşturmamalan için de son derece uyanık olarak, doğrulann yanında, yanlışlann karşısında ol- ma özgürlüğümüzle, ülkemizin ge- leceğinde yer almalıyız. Türkiyemiz, geçmişteki "Arna- vutluk" ya da "Küba" olmak iste- miyorsa, başta Kopenhag ölçütle- rini benimsemek oknak üzere, ev- rensel insan haklannı ve bir hukuk devleti, hukuk toplumu olma yolun- da ilerlemeyi hedeflemelidir. Yurt- taşlar da "bim" yani "insan"ın yani "kendisi"nin temel varlık ol- duğuna inanmalı, kendine güven- melidir. Devletin de insanına güvenme- si, onun hizmetinde olduğunu al- gılaması, önümüzü, yolumuzu aça- cak ve o zaman AB'ye. onurlu, eşit ve pazarlık gücüyle katılımımız gerçekleşecektir. Unutmayalım, her şey bize, size, insanlara bağhdır. Ögrenmek. ken- dimizi geliştirmek. siyahla beyazın arasındaki gerçek çözümlere ulaş- mak, toplumu ulaştırmak bizün eli- mizdedir. PENCERE Uçan Tekenlekli Sandalye. Elimde Server Tanilli'nin yeni kitabı var, adı konusu- nu belirliyor; "Nasıl Bir Demokrasi Is- tiyoruz?" Soyut bir arayış sanma- yın!.. Yaşadığımızolaylann içi- ne girerek, toplumun ciğe- rini okuyarak, ülkenin say- gın bilim adamları ve ya- zarlanna göndermeler ya- parak, politika çatışmala- nnı didik didik ederek ger- çekleştirılen kuramsal bir çalışma... Kitabın başında bir su- nuş var: "Bağımsız bir Türkiye 'de, 'laik ve sosyal birdemok- rasi' için.. mücadele edenlere..." Eski mantık deyişine gö- re bu sunuşun "mefhumu muhalifi"r\der\ ne çıkar?.. Kitap mücadele etme- yenlere sunulmamış; bu yol- da alınteri dökenlere helâl ediliyor. • Prof. Server Tanilli yıllar önce bir terör saldırısında arkadan kurşunlandı... Geçmiş zaman gözlerı- min önünden bir film şeri- di gibi geçiyor... Genç yaşında tekertekli sandalyeye bağlanan Ta- nilli, hepimiz için dört dört- lük örnektir... Strasbourg Üniversite- si'ndeki öğretim üyeliği sü- recinde hem Avrupa'da ya- şadı, hem Türkiye'de... Yazdığı kitaplarla gaze- telerde ve dergılerde ya- yımlanan yazılarının dökü- mü bu köşeye sığmaz!.. Inanılmaz enerjisiyle dev- rimci coşkunun harmanın- da yaşayan Tanilli'nin saba- hı nerde, akşamı nerdedir, belli olmaz; sürekli eylemin, üretmenin, yazmanın, ko- nuşmanın, tartışmanın ma- ratonunda profesörü izle- menin olanağı da pek yok- tur!.. Şu günlerde Türki- ye'nin neresindedir, hangi eylemi gerçekleştiriyor, bı- lemiyorum... >••• Strasbourg'da oturur. Anadolu toprağını ekip biçer.. Bu ülkede bir değil on Server Tanilli olsaydı, Tür- kiye'nin yazgısı değişirdi. • Çevremde yanıp yakınan, mürteci iktidar yüzünden karalar bağlayan, geleceği karanlık gören birsürü sol, sosyal demokrat, sosya- list, laik, cumhuriyetçi kişi var ki ne yapacaklarını bi- lemiyorlar. Bölük pörçük.. Paramparça.. Şaşkın.. Eylemsiz.. Seyirci.. Bana "Ne olacak bu Tür- kiye'nin hali?" diye soran- ların tümüne söylediğimi bu köşede bir kez daha yi- nelemekte yarar var: - Sorun AKP değil.. - Pekı, sorun kim ve ne?.. - Sorun biziz!.. Bizden önceki kuşaklar bu vatanı emperyalizmin saldınsından Ulusal Kurtu- luş Savaşı'yla kurtarıp laik cumhuriyeti kurmuşlar; biz her şeyi hazır bulmuşuz, tembeller ordusuna dönüş- müşüz. • Kıpırdamadan, eyleme geçmeden, birleşmeden, alınteri dökmeden, terle- meden, çevremizi hareke- te geçirmeden, emek har- camadan ve güçlerimizi bir- leştirmeden hiçbir şey ol- maz... Her birimiz birer Server Tanilli olamazsak bu ülke irticanın kursağında yem olacaktır.. Server Tanilli uçan teker- lekli sandalyesinde hepi- mize örnektir; özel yaşam- larında yürümenin ve koş- manın mutluluğunu tadan- ların ise yerlerinden bile kı- pırdamadıklannı görmek in- sanı kahrediyor. T a t s ı z t a t i l l e r e , p a h a l ı t a t i l l e r e , t a t i l s i z g e ç e n y ı l l a r a s o n ! Kalacağ/n/z yer : "tatıle abone" dosVarımızın kalacaklan Otel Yücelen GöKova Korfezı'nde denızle ıç ıçe... Natl Çakffhen''n Ağahan Mımarlık Ödü'ü'nü aJdığı Akyaka yöresmae... Tatile abone olun!.... 10 ay ödeyin, 10 yıl tatil yapın Bir hafta, iki hafta... Bir ay, iki ay... Ne kadar isterseniz... temmuzda ya da mayısta... Ya da ekimde, hatta şubarta... Ne zaman isterseniz... Nerede mi: Gökova - Ak\r aka'da, Yücelen Otel'de... Artık 10 yıi abone olacağınız süre boyunca, tatiliniz güvence altında... Artık tatile gıdememek diye bir sorununuz olmayacak... Dilediğiniz kadar 'tatile abone' olduktan ve 10 ayda ödedikten sonra, her yıl elinizi kolunuzu sallayarak gidip tatilinizi %'apacaksınız. (Hem de kolayca anlaşıp dost olacağınız Cumhuriyet okurlanyla birlikte...) Ne kadar mı ödeyeceksiniz? 'tatile abone' olmadığımz zaman ödeyeceğinizin çok altında. (Doğal olarak, fl\"atlar temmuzdan şubata doğru kademeli olarak düşüyor.) Lütfen, daha aynntılı bügi almak, 'tatüe abone' olmanın size sağlayacağı pek çok avantajı ve inanmakta güçlük çekeceğiniz fiyatları ögrenmek için bizi arayın. Dilerseniz avantajlara birkaç örnek verelim: 1. Başka bir devre-tatil sıstemınde olmayan bir avantaj: Kahvaltı fıyatlann içinde. 2. Dilediğinizde tam pansiyon kalma seçeneği: Bu durumda, kişi başına (yaz ya da kış, fark etmez) öğle ve akşam yemekleri için gûnde çok düşük ve abonelik süreniz boyunca değişmeyecek bir ücret ödeyeceksiniz. 3. Diyelim, şubat apnda bir hafta tatile abone oldunuz, ama temmuzda tatil yapmak istediniz. Yer olduğu taktirde, aradaki fıyat farkını (yalnızca o >ıl için) ödeyerek yapabilirsiniz. 4. Ya da tatile aboneliğiniz temmuz ayında ve şubatla değiştirmek istiyorsunuz.Yme yer varsa değiştirebilir ve bir hafta yerine daha uzun süre tatil yapabilirsiniz. 5. Yalnızca Yücelen Otel'de bulabileceğiniz bir avantaj: Dilerseniz, tam donanımlı Yücelen Hastanesi'nde size özel fiyatlarla çekap olanağı Dikkat: Yapacağıntz tatile abonelik' sözlepnesi Tuketiciyi Koruma Yasast ve 2003 Haziran ayında çıkanlan Devre Tatil Yonetmenliğine uygundur. YAPI-C "Tatile abone eder" İstanbul Merkez: Türkocağı Cad. Basın Sarayı No: 1 Kat: 4 (Gazeteciler Cemiyeti üstü) Cağaloğlu-İstanbul Tel: (0212) S20 21 91-92, (0212) 522 49 26 Faks: (0212)520 50 23 (Cumhuriyet Gazetesi) (0212)512 05 05/550-561 www.yapic.com.tr YAPI-C Bir Cumburiyet Vakfı Kuruluşudur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear