24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 EKİM 2003 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL İşi Kılıfına Uydurmak!' Işıni kılıfına uydurdun mu sorun yoktur! Yasalar, hu- kuk ilkeleri, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, cumhuriyet savcılıklan, yangıçlar, mahkemeler.. üni- versiteler, bilim. kültür, sanat!.. Sen işıni bil, yetert Çok şey anlatmak gereksiz. Her şey gözler önün- de olup bitti... Seçmenin yüzde 25 oyuyla iktidar olan bir partinin lideri, birkaç yıl sonra cumhurbaş- kanıseçilirsehiç şaşmayın... Gidiş, Çankaya'ya!.. Ata- türk'ün, Inönü' rıün koltuğuna kim oturtulacak? Da- ha düne kadar, cumhuriyetin temel ilke ve görüşle- rıne karşıt olduQunu bin kez açıklamış biri!.. Bunu kimse önleyemeyecek... Nasıl önlesin? Hu- kuka kimse aldı rış etmıyorsa; savcıların, yargıçların, mahkemelerin sözü geçmiyorsa; ülkenin, ulusun yazgısını bir avuç kişi sımsıkı eline geçinnişse ne yaz- sak, ne söylese-k boştur. Oysa demokrasJnin denetteme güçleridir hukuk da- yanakları, organlan... Başıboş bir iktidar saltanatlı- ğına engel olmak için 1961 Anayasası'ylaoluşturul- madı mı, Anayasa Mahkemesi, Danıştay'lar, Yargı- tay'lar... Işte Yargıtay, "3 Kasım seçimleri temelin- den yanlıştır" dedı. Bir anda Tayyip takımının ege- menliğinin temelsiz, dayanaksız, hukuk dışı okJuğu ortaya çıktı. Ama değişen bir şey yok! AKP daha dört yıl işba- şında kalacak! B u dört yılda daha ne işlere kalkışa- cak, seyredeceğız... Muhalefet partileri de seyrede- cek! Kapağı bir kez Meclis'e atan CHP'nin 178 kişi- si de!.. "Bir daha bu güzel fırsatı da bulamayız" di- yerek!.. Üst üste yanlış karartar veren bir YSK kendini bi- raz sorumlu hissetmeyecek mi? En başta YSK Baş- kanı ve üyeleri görevden aynlmanın kaçınılmaz ol- duğunu düşünmeyecek mi? Hukuktan çok siyase- tin, hukuktan çok başkadüşüncelerin ağır bastığı bir karar, ulus için yararlı mı, zararlı mı? Eski Yargıtay Başsavcısı Vüral Savaş'ın bu konu- da söyledıklerı boş sözler mıdır? "Kamu hukukunda, temelinde sahtekâriık olan bir işlem, üzerinden ne kadar zaman geçmiş olur- sa olsun kazanılmış hak doğurmaz... Sahtekâriığı biz- zat yapanlaria, sahtekârlıktan yarariananlann huku- ki durvmlan aynıdır." Bir parti yasal olmayan yoldan seçime katılmış, iki milyon oy almış. Gerçek anlaşıldığında yanlış hesap bozulmaz mı? Bir lider, seçilme yeteneğınde olma- dan, partisinın üyesi biledeğilken oy pusulasının ba- şırta konulmuşsa, o seçim listesi geçerli sayılabilir mi? Yanlış üstüne yanlış!.. Bunuyapan kurulun gün ge- çirmeden görevini kendiliğinden bırakması kaçınıl- maz değil midir? Böylece, daha dört yıl meydan Tayyip'li Gül'lü bir iktidara bırakılıyor. Yol sonunda, çaresiz Tayyip Bey Çankaya'ya çıkıyor! Atatürk Cumhuriyeti, temellerin- den kopuk bir nitelik kazanıyor. Savaş'ın sözlenyle yazımı bitırmek en iyisi: "Türkiye Cumhuriyeti zaten bir sahtekârtar cen- neti oldu. Tüm yazdıklanm ortadayken YSK, sahte- kâriığtyapanlarhapse girsin, yarariananlar TBMM'de kalsın, diyemez. Böyle birkaran verenlerde 'hâkim' olarak nitelendirilemez." Yaz Biterken Denizden Manzaralar... Deniz manzaralan: Şalvar ve entariyle denize giren insanlanmızın ya da kara çarşaf içinde kumsalda mayolu kocasına hizmet eden kadınlanmızın renİdendirdiği (!) manzaralardır. Prof. Dr. Necdet ADABAĞ Dil Tanh Coğrafya Fak. Dekanı Y azının adtna bakıp yakamozlardan, ayışığından, deniz suyu sıcaklığından, güneşten, kumdan ve romantik akşamlardan söz ede- ceğim aklınıza gelebilir. Doğru- su da budur zaten. Bütün bir yıl çalışüktan sonra geçireceğiniz bir on beş günlük tatilde aranılan uğ- raşlar bunlar olmalı diye düşü- nüyorum. Kumda yatıp bir mace- ra kitabı okumak, güneşlenmek, bronzlaşmak ve akşam da size göz kırpan yıldızlann ve yaka- mozlann eşliğinde bir kadeh şa- rap yudumlamakolmahdır. Yaşı- na göre konuş diyenlen, bıyık al- tından gülenleri görüyorum. Bu işın yaşı yoktur, olmamalıdır. Ge- çici bir yaşamda aydın aymazlı- ğı içinde sallana sallana yürümek yenne, coşkunuzu ortaya koyup yaşamı her anlamda sonuna dek sömürmek gereğine ınanıyorum. İyishiekadeh kaldırmadan, kötü- süyle cebelleşmeden geçireceği- niz günlerin tadına varamayaca- ğınız ve yaşamın anlamını yaka- lamaktan uzak kalacağınız orta- dayken, arkanızda bırakacağınız olası izlerin çabucak silineceğin- den kımsenin kuşkusu olmama- bdır. Ne ki, ülkemizde yaşadık- lanmız, çoğu zaman iyisini gör- mezden gelmemiz gerektığı ger- çeğini yüzümuze vururken, kötü- sûyle birlikteliğimızın kazandır- dığı deneyimler asılı kaldığımız karamsarlık çizgisinde on beş günlük dinlenceyi (tatili) bıle bi- ze çok görmektedir. Isterseniz bu çizgiden uzak kalmaya çalışınız! tçinizde bir parça duygu, yüreği- rüzde bir parça duyarhlık, vicda- nınızda bir parça yurtseverlık ve aklınızda bir parça çağdaşhk var- sa uzak kalmanız olanaksızdır. Gözünüzün önünde dev gibi ağaçlar çaür çaüryanarak beynin- den kurşunlanmış, kimi zaman genç bir oğlan gibi, kımi zaman genç bir kız gibi devrilirken ıster- seniz yanmayın, ısterseniz yıkıl- mayın ve akşam ayışığı altında ya- kamozlann eşliğinde bir kadeh şarap ıçerken isterseniz anımsa- mayın. Toplumdakı duyarsızlı- ğın neden olduğu bir acının iç ağ- nsıyla boğuşurken vurdumduy- mazlığa yanar, nemelazımcılığa ağlarsınız için için. Susuz yazlar yaşar gibi olursunuz. Gkiişin acı yanı~ Oturmuş kadehinizden bir yu- dum daha şarap alırken çevreniz- dekı yapılaşmayı gördüğünüzde yüreğinize bir başka sorun dü- ğümlenir. Yazlık sevdasına kapılmış in- sanlanmız gözünüzün önüne ge- lır. Kendilerine göre haklılık ne- denlen yok sayılmamalıdır. Ge- nelde küçükkentsoylu insanlan- mız, dar olanaklan içinde rahat ta- tü yapamayacaklannı düşündük- leri için kooperatifçüerin tuzağH na düşmüşler. çoğu kez aldaül- mışlar ve o küçük tasamıflann- dan yoksun kaldıklan gibi bir da- ha deniz yüzü görememişlerdir. Geüniş geçmiş iktidaıiar, bu tür tatikâikolayını ve yaziıkfikrini so- nunakadardesteklemişlerdir. Bu iş doğanın ve saf, temiz yurttaşın zararma olurken kooperatifçiliği meslek edinmiş birtâkım üçkâ- ğıtçılann ve hortumculann işine yarajnışor. Bir başka deyişle o güzelim zeytinlikler, narenciye bahçeleri elden çıknuş, güneş ve deniz özlemıyle yanan zavallı yurttaşlanmızm dışı değil, içi yan- mışör. Tam başrnızı yastığa koymuş dağdan gelen yelin serinliği altın- da bu kez düşlerinizle cebelleş- mekten fırsat bulursanız bir uy- ku çekip sabahı etmeyi umarken gözünüzün önüne başka başka deniz manzaralan geliverir: Şal- var ve entariyleriyle denize giren insanlanmızın ya da kara çarşaf içinde kumsalda mayolu kocası- na hizmet eden kadınlanmızın renldendirdiği(!) manzaralardu*. BirAvrupahnın gözünde bu man- zara neyin göstergesidir acaba? Avrupalıyla yaşamanın kendine özgü kurallan vardır. Herkes ne yapıyorsa onu yapmak gerekir. Yoksa toplumdan dışlanır ve yü- züstü bırakılırsınız. Bu kural bi- reyler için de geçerlidir, toplum- lar için de. Türk Kadını Siyasete Girmeli... Cumhuriyet'in akıllı, eğitimlı, özgür, çalış- kan, Atatürk ilkelerine inançla bağlı Türk ka- dınlanna, ciddi bir öneri'yi sunmak istiyoruz. Bizi karanlıklardan aydınlığa ulaştıran ve Türk Ulusuna, işgallerden kurtanlmış, temel kurum- lan tam ve kusursuz olarak mşa edilmiş bir va- tan armağan eden dâhi lider Mustafa Kemal Ata- türk, O'nun çok değerli devnm arkadaşlan ve göz kırpmadan emirlerine uyan kahraman ordu- suna, şükran borcumuzu ödeyebilmek için, sız- leri, yakm seçimlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalanna katılmak üzere, görüşle- rınıze uygun partilerde millervekili aday adayı ohnaya davet ediyorum. içinde bulunduğumuz devrede ve gelecek gün- lerde, son derece önemli sosyal ve siyasal geliş- melerle karşı karşıya kalabileceğimizden, de- ğerli varlığınız, bilgi, düşünce ve deneyımleri- nizle Türkiyemize mutluluklar, dünya banşına büyük kazançlar sağlayabileceğinize bütün kal- bimle inanıyor, çalışmalannızda sizlere ve he- pinize üstün başanlar dılıyorum. LÂMİA ONAT Emeklı Yargıç Türkiye'nın paradoksu burada yatmaktadır. Bir yandan Avrupa Birliği'ne gırmek isteyeceksıniz, öte yandan kadın haklanna sırt çe- virecek ve erkeklere ayncalık ta- nıyacaksınız... Bir yandan teset- türe bürünecek, öte yandan Av- rupalı kadınlar gibi çağdaş olma- ya kalkacak, pahalı arabalara bi- necek, cep telefonlan kullana- caksınız... Bir yandan gençleri tesettüre özendireceksiniz, sonra Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda başa- n bekleyeceksıniz. Acaba çarşaf- la mı koşacak bu genç kızlan- mız? Yetmiş milyonluk Türki- ye'den birıki atletlemi olacak bu iş? Tüm umudunuzu bir tek atle- te bağlayarak mı yapacaksınız yoksa? Bir Kenya, Fas, Cezayir bile olamamanın günahnıı kıme ve neye yükleyeceksiniz? Bir başka paradoks da türba- na, tesettüre bürünmüşlerin \al- nız kendikrini Müslüman sayıp, denizde de kadınlann çarşafla do- laşmaian gerektigini sa>nnmala- ndır. Müslüman mahallesınde Müslümanlık satmaya benzer. Ben bu yaklaşımı anneme, baba- ma, kardeşlenme ve laık çızgıde- ki tüm Müslümanlara yapılmış bir haksızlık olarak görüyorum. Batı'da ruhban sınıfinın dışında- ki hiç kimse tesettüre gırmez ve ruhban sınıfinın dışındaki herkes laiktir-bunun kanıtını görmek is- teyen için küisedeki papaz olma- yan bir zangoca papaz olup olma- dığını sormak yeterlidir. Verece- ği yanıt şudur: Ben laik'im. - ve kendi inancı ölçüsünde Hrristi- yandır; Hrristiyan olduğu ölçüde de ibadet eder. Avnıpalının temel eğilimi budur. Tann günün birinde üç pey- gamberi huzuruna çağırmış ve cemaatlenni oluşturmalannı söy- lemiş. Hz. Musa esmer ve uzun boylu hanımlan seçmış; Hz. Isa sanşın ve uzun boylulan seçince, Hz. Muhammed arkasına bakrruş ve kalanlara, örtünün de gehn de- miş. Bu bir nkra doğal olarak. Orrünen kadınlanmız gözlerine n- mel çekmeden, dudaklanna ruj sürmeden de güzeldırler. Ama başlannı açarlarsa daha da güzel olacaklardır. Ben bundan eminim. PENCERE {rtica Medyasının İlginç Sansürü... Dün sabah medya tümüyle Türkiye-lngiltere ma- çınaşartlanmıştı... Ortak başlıklar: "- Haydi Türkiyem.." "- Tarih yazacağız.." "- Türkiye tek yürek." Siz bu satırlan okuduğunuz zaman tarihi yazdık mı okuduk mu belli olacak.. Ama işin içine futbol girdi mi.. Ne sağcı var, ne solcu.. Ne etnikçi var, ne millici.. Ne laik var, ne dinci.. Futbol bütün Türkiye'yi birleştiriyor.. Ayn gayn kalmıyor. • Neden?.. Çünkü futbol erkek sporu!.. Ne var ki kızlar işin içine girdi mi, medya ikiye ay- nlıyor, Laik basın.. Dinci basın.. • Laik basının işi kolay, Süreyya Ayhan şampiyon mu oldu?.. Birinci sayfadan sporcumuzun fotoğraflannı boy boy yayımlıyoruz... Voleybolcu kızlanmız Rus takımını yenerek tarih mi yazdılar?.. Tüm takımı yan yana dizerek resimlerini yayım- lamakelbettegerekli... Dinci basın bunu yapamıyor. Bir yandan türban savaşımı yaparken öte yan- dan mayolu sporcu kızlann resimlerini yayımlamak pişmiş aşa soğuk su katmak değil mi?.. • Ister adına dincilik deyin.. Ister Islamcılık.. Ister irtica.. Politikada yobazlığın en zorlandığı yer spor ala- nı olmuyor mu?.. Siz Başbakan RTE'nin Süreyya Ayhan'ı ya da vo- leybolcu kızlanmızı kutlamasına aldanmayın; AKP'nin raconunda taife-i nisanın spor özgürlüğü defter- den silinmiştir. Türbanla spor yapılır mı?.. Çarşafla?.. Uluslararası alanlarda yabancı ülkelerin takım- lanyla maç yapan veya yanşan kızlanmız hangi giysileriyle alana çıkacaklar?.. • 19 Mayıs bayramlannda kızlanmızm sporözgür- lüklerini tüm yurttaki meydanlarda kutlayan birTür- kiye'den geriye dönüş olur mu?.. Genç kızlara spor yasağı, şimdilik yalnız Devle- tin imam okullanyla irtica gazetelerinin sayfalann- dadır... Yann ne olacak?.. Bilinmiyor. Şimdi İstikbal markası ve modeli ne olursa olsun, istemediğiniz eski mobilyanızı, bazanızı ya da yatağınızı iade bedeli karşılığında eyinizden alıyorf*) istediğiniz yeni İstikbal yatağı, indirimli olarak evinize teslim ediyor. o8oo3615558 < www.istikbaLcom.trlaa*MndO|^l«an«*ıM
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear