24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 1 EKİM 2003 ÇARŞAMBA SAGLIK Strese çane: Süs balıgı • ANTALYA(AA)- Akvaryum ve havr uz süs bahklannın stres topu özelliği taşıdığı ve bu balıklara olan ilgınin giderek arttığı bildırildi. AntaJya'da faalıyet gösteren Kepez Su Urünleri Ürefme tstasyonu Müdürü Dr. Yılmaz Emre, büyük kentlerde süs balığı tüketiminin arttığına, Avrupa ülkelerinde de talep patlaması yaşandığına dikkati çekti. Emre, "Onlara yem atmak, o dünyada dinginliğı ızlemek insanlan gündelik sorunlardan uzaklaştınyor" dedi. Hastanede hasta haklan ünitesi • ANKARA(ANKA)- Doktor Zekai Tahır Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Türkiye'de hasta haklan konusunda bir ilki gerçekleştirerek "Hasta Haklan Ünitesi" kurdu. Başhekim Leyla Mollamahmutoğlu, hasta haklan ve hastanın bilgilendirilmesine büyük önem verdiklerini kaydettı. Başhekim, hastalara uygulanacak operasyonla ilgili kasetler izlettirilerek ameliyatlannın nasıl gerçekleşnrileceğı konusunda hastaya aynntılı bilgi verileceğini söyledi. Dâhi Bebek' seti • İstanbul Haber Servisi - "Dâhi Bebek" ısımlı altı ay-dört yaş arası bebeklere yönelik zekâ gelişimi setinin ürün tanıtım toplantısı Kabataş Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Önceki gün düzenlenen tanıtım toplantısında konuşan Dika AŞ Yönetim Kunılu Başkanı Alhan Yılmaz, "Dâhi Bebek benzeri setlerin dünyada birçok ömeğini gördüm, önemli olan Türk aıle yapısına uygun bir program geliştırmekti, kolay olmasa da başardık. Eğitici setlerin arkası gelecek" dedi. Tıp ve eczacılık sergisi • İstanbul Haber Servisi - tbrahim Etem Ulagay Ilaç AŞ, "Hayallerin Gerçekleştiği Yüzyıl" adıyla bir tıp ve eczacılık tarihi sergisi açıyor. Yüzüncü yıl kutlamalan çerçevesınde eerçekleştirilen sergide, Ibrahim Ethem'in. ailesinin ve firmanın geçirdiği dönemler anlatıhyor. Sergide eski ilaçlar. üretimle ilgili aletler. fotoğraflar, ilaç promosyon urünleri gibi materyallar da yer alıyor. Tarihi Darphane Binasf nda 24 Eylül günü açılan sergi, bir ay süreyle gezilebilecek. 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü • KONYA(AA)-İlk kez gerçekleştirilecek "İkinci Bahar Şenliği" ile Türkiye'nin farklı huzurevlerinden 170 yaşlı, Konya'da düzenlenen çeşitli etkinliklerde buluşacak. Sosyal Hizmetler îl Müdürü Adem Özbekler, 170yaşlıyı "tkincı Bahar Şenliği" ile 4 gün Konya'da misafir edeceklerini söyledi. Etkinlik çerçevesinde yaşhlar hünerlerini de sergileyecek. 'Devlet borcunu ödemezse eylem yapacağız' diyen istanbul Eczacı Odası Başkanı: Eczaneleriflasın eşiğindeGÖKÇE UYGUN İstanbul Eczacı Odası baş- kanlığına yeniden seçilen Za- fer Kaplan, kamunun eczane- lere olan borçlannı ödememe- sinin çok sayıda eczacıyı ifla- sın eşiğine getirdiğini söyledi. Kaplan, "Türkiye'de devlet son dönemlerde eczacılardan aldn ğı ilacın parasını ödememe gi- bi bir alışkantık edindi. Ödeme süresi yerli Uaçta 60, ithal ilaç- ta da 30 gün iken bu süre yerli Uaçta 4 aya. ithal Uaçta da 80 gü- ne kadar uzuyor. Önümüzdeki aylarda bu sorun çözülmezse e>1em yapacağız"' dedi. Kaplan sorunun çözümü konusunda da "sektörün tüm temsücilerini içe- ren birflnans kurumu kurulma- h ve ödemekrdeki gecikmeler, bu kurum tarafından karşüan- mah" önensıni getirdi. Eczacılık alanında yaşanan en önemli sorunlardan birinin, ilacın üretiminden hastaya su- numuna kadar geçen süreçte eczacılann kontrol hakkının bulunmaması olduğunu söyle- • Oda başkanlığına yeniden seçilen Zafer Kaplan, dolardaki düşüşe rağmen ithal ilaç fiyatlannın azalmamasından şikâyet ederek ithalatçılann haksız kazanç elde ettiklerini söyledi. Kaplan. kamunun eczanelere olan borçlannı ödememesinin çok sayıda eczacıyı iflas noktasma getirdiğini kaydederek, "Sorun çözülmezse önümüzdeki aylarda eylem yapacağız" dedi. yen Kaplan, "Bu süreçte ilaç semıayesinehâkinıotankurum- lar ve devlet tarafindan, toplum sağlığıveeczacüannzararma ka- raıiar ahnıyor. Biz buna karşı çıkınca da çatışmalar yaşanı- yor" diye konuştu. Dolar düştü, fryatlar aynı Eczacılann tüm ilaçlarda yüz- de 20 olan payımn eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş zama- nında azaltıldığını anımsatan Kaplan, bu nedenle eczacıla- nn zarar ettiğini kaydettı. Kap- lan, dolardaki düşüşe rağmen it- hal ilaç fiyatlannın azalmama- sından, ithalatçılann haksız ka- zanç elde ettiklerini ifade etti. Kaplan, şu an Istanbul'da 11 hastanede uygulanan. yatan has- talann ilaçlan konusundakı uy- gulama hakkında şunlan kay- detti: "MaHye Bakannğı ve Türid- ye Eczacılar Birtigi arasında im- zalanan protokole göre kamu hastanelerinde yatan Bağ-Kur ve Emekli Sandigı'na bağh has- talann ilaçlan, bölge eczanele- rine sırayla dağınlacak. Amaç hastane çevresinde rant elde eden, mafya gibiişleyen sahteilaç simsarlannı engellemek. top- lum sağhğnu korumak ve has- taya doğru ve kaJiteli ilaç sun- mak. Ancak buna karşı çıkan- laroldu. Bunlaretik çabşmayan bazı eczacılar, bu duruma kar- şı çıkûlar. Hatta karşı çıkanlar- dan bazılan, kongrede bize ra- kip olarak listeçıkardılar." Kap- lan, bu uygulamadan çıkar el- de etmek isteyenler olduğunu, bu kişilerden biri olan Bakırköy Devlet Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ali thsan Taşçı'nın, uygulama için hastane vakfına 190 milyar Türk Lirası yardım istediğini öne sürdü. k Eczane enflasyonu var' Türkiye'de "eczane enflasyo- nu" yaşandığını vurgulayan Kaplan, bu durumun nedenini ise şoyle anlattı: " Ülkemizde her vıl 11 ecza- ahkMültesindenyaldaşjk 1000 eczacı mezun oluvor. Ve bunla- nn yüzde 90'run eczane açmak dışmda aKernatifi yok. Biz 6197 sayıh yasanın değişnıesini ve ec- zanelerin nüfusa ve mesafeye göre suuriama getirilmesini is- tiyoruz. Aynca yeni mezun ec- zacılar başka bir eczacı vanın- da 1 yıl ücretli staj imkânı sağ- lansın. Böylece eczanelerde ça- lışan nitetiksiz kalfa sorunu da çözülmüş olur." Eczacılık alanındaki bu so- runlann çözümü için çalışma- lar yapacaklarını ifade eden Kaplan, şöyle devam etti: "ÖnceBkle ekonomik sıkuı- üda bulunan tüm eczacılara İs- tanbul Ecza Kooperatifi ile bir- likte işJetme, kredi. danışman- hk gibi konularda destek ola- cağız. Yasalann toplum sağtağı ve eczacılann çıkarlan doğrul- tusunda iyileştirilmesi için ve bize verilen güvencelerin ko- nuunası içinçahşacağız,Ve mes- lek içi eğitim programlannı dü- zenü ve sıkı bir biçimde uygu- lamaya koyacağjz." Toplumda hâlâ yeterince bilinmeyen ve çekinilen bir hastank olan otizmin görülme sıkbğı binde 1. Türkiye'deld birkaç otistik okuluise ihtrvacı karşılayamryor. Uzmanlar otizm hastası çocuklann toplumla yaşaması gerektiğini söyledi Once aîleler eğitihnefiSAADETUSLU Gelışim sürecine yön \ eren bir hastalık olan otızm, istanbul'da tartışdıyor. Toplum- da hâlâ yeterince bilinmeyen ve çekinilen bir hastalık olan otizmde en büyük sorun eğitim eksikliği. tstanbul Tıp Fakültesi çocuk ve ergen psikiyatrisı anabilım dalı ögrerim üyesi Prof. Dr. NahitMotavaft Vlu- kaddes, otizmin çocuk psikiyatrisi içinde en ağır alan olduğunu belirtti. Gelişimsel Nöropsikiyatri Toplantılan kapsamında düzenlenen Otizm Sempoz- yumu, bugün Lütfi Kırdar Kongre ve Ser- gi Sarayı'nda gerçekleşhriliyor. Saat 9.00'dan iribaren başlayacak olan toplantılarda, ailelerin uzmanlarla buluş- ması sağlanacak. Otizm hakkında bilgi veren Prof. Mu- kaddes. hastahğın kendini "yaşammflkyı- hnda konuşmada gecikme, donukhık, tek- rarlavTCi davranışlar (el çırpma, saüanma vb.), çevreye uyumsuzluk" gibi belirtiler- le gösterdiğine dikkat çekerek şöyle de- vam etti: "En çok genetik faktörler ön planda. Farklı beyin kimyası. beynin farklı bölge- lerindeki işlev farkh olabiliyor. Beynin iki yanm küresi arasında bağlann farkhhkla- n da hastahğın nedenleri arasında. Otizm • Çocuk ve ergen psiktyatn Prof. Dr. Mukaddes: Otizmin erken tanısında en büyük rol ailelere düşüyor. bir beyin hastahğı ama belirtileri davranış- saL dflsel olarak ortaya çıkıyor." Hastahğın görülme sıklığının binde 1 ol- duğunu da söyleyen Prof. Mukaddes, ço- cuklann topluma kabulünde ise zorluklar yaşandığuıa dikkat çekti. Nahit Mukaddes şöyle devam etti: "Bu çocuklar için eğhselfirsatlarhenüz yaraülrnış değiL Normal çocuklaıia kay- naşnrma yok. Bazı veüler Çocuklanmız kötıı etkilenır' drveçocuklannınotistikJer- le temasmı engeDemeye çahşryorlar. Ruh- sal sorunlar hep damga taşır. Türkiye'de birkaç tane otistik okuhı var ancak bun- larda ibtiyacı karşüamıyorr Aileler önemli Otizmin erken tanısında ailelerin çok önemli olduğunu da ifade eden Prof. Mu- kaddes, ailelere şu önerilerde bulundu: "Çocuk yaşammın birinci yınnda ailej- le göz göze gelmivorsa, gühnüyorsa, kuca- ğagelince sanbnnorsa,çevTeden gelen uya- ranlara karşı tepkisizse, 'ce' oyununu öğ- renmi\orsa, 2 yaşında yaşrayla oynamı- yorsa, yaşjt aranırvorsa. otizm degilse bile sosyal ve duygusal açıdan sorun vanhr. Ozellikie biryaşmda hâlâ tek kefimeieri söy- lememişse, 2 yaşmda cümle kurmamışsa hekiroe başvurubnah." HERlOOKtŞİDENI't İltihaplı romatizma kadınları seviyor GURSUKUNT ANTALYA - Türkiye'de her 100 kişiden 1 'inde görülen iltihaplı eklem romatizması özellikle 30 yaş üstü kadınlan tehdit ediyor. Genetik özellikler taşımasına karşın stres, psikoloji gibi çevresel faktörlerin de etkili olduğu hastalıkta erken tanı çok önemli. Antalya'daki 5. Ulusal Iç Hastalıklan kongresine katılan Doç. thsan Ertenli, iltihaplı eklem romatizmasının erken ve iyi teda\i edilememesi durumunda, hastayı yatağa bağımlı kıldığını açıkladı. Hastahğın, kadınlarda 3 kat daha fazla görüldüğüne dikkat çeken Doç. Ertenli, "Ashnda bütün romatizma türleri kadınlarda daha sık yaşanıyor" dedi. Eklemlerdeki şişlik ve sabah rutukluğu belirtilerinin görülmesi durumunda bir hekime danışıhnası gerektiğini vıırgulayan Doç. Ertenli, "5-6 yıl öncesine kadar Dünya Sağlık Örgütü tarafindan tedavisi mümkün olmayan hastanklar tablosunda yer alan eklem romatizması, yeni ilaçlar sayesinde tabtodan çıkanldı. Erken tanı ve tedavi çok önemM" diye konuştu. Ertenli, hastahğın erken tedavi edilmemesi durumunda, bağışıklık sisteminin olumsuz etkileneceğirü, kalp, akciğer, sinir sistemleri ve böbreklerin zarar görebileceğini, hatta ölümlerin görülebileceğini vurguladı. Ilk altı ay sadece anne sütü yeter İstatistikler, Türkiye'de ortalama emzirme süresinin 12 ay olduğunu gösteriyor. Bu uzun süreye karşın beslenme bozukluğu yaşanmasının nedeni uzmanlara göre, ek besinlere erken geçilmesi AVRUPA'DAN GURAY OZ Almanya'da Türban Tartışması Almanya'da Anayasa Mahkemesi Afgan asıllı öğretmen Fereshta Ludin'in türbanla ders verme isteğini, Baden VVürtemberg eyaletinde bu konu- da yasaklayıcı bir yasa, bir karar olmadığı gerek- çesiyle haklı buldu. Deyim yerindeyse topu siya- set alanına attı. Bu karardan sonra eyaletlerin na- rekete geçmesi, şu ya da bu yönde kararlar alma- lan beklenebilir. Laik-seküler bir federal cumhuriyet olan Alman- ya'da ilkelerzaman zaman tuhaf yorumlanabiliyor. Almanya'da okullarda sınıfların duvarına haç asıl- ması, öğretmenlerin dini kimliklerini belirtecek işa- retler taşımalan genellikle hoş görülmüyor ve ba- zı eyaletlerde de yasaktır. Ama her nedense dini bir sembol olan, dahası dinin siyasallaşmasının sembolü olan türbanın okullarda serbest bırakıl- masını sağlayacak, bu kapıyı ardına kadar açacak bir karan da Anayasa Mahkemesi alabiliyor. • • • Karann ardından, beklendiği gibi tartışmalaryo- ğunlaştı. Almanya'da bir türban yasağı söz konusu de- ğil. Isteyen istediği gibi giyiniyor. Okullarda da Müslüman kız öğrenciler türbanla okula gidebili- yor, dersleri izleyebiliyoriar. Bu konudaki kısıtlama okullarda öğretmenler için söz konusu. Bu kısıtla- ma da herhangi bir yasadan kaynaklanmıyor, so- runla karşılaşıldığında alınan kararlardan kaynak- lanıyor. Yasadan kaynaklanmaması normal, çün- kü yakın zamanlara kadar bu türden bir sorun or- tadayoktu. Sorun, Müslüman "yabancılann" Al- manya'ya gelmesiyle ortaya çıktı. özellikle kırsal kesimlerden gelen kadınlann geldikleri yerlerdeki geleneklere göre giyinmeyi sürdürdükleri, ama bu giyimlerinin herhangi bir dinsel anlam taşımadığı biliniyor. Ama sonra işler değişti. Türkiye'deki siyasal yelpaze yalnız solda değil, sağda da Almanya'ya yansıdı. Türkiye'deki kök- tendinci örgütlerin paralelleri Almanya'da boy gös- terdi. Köln'de eski Adana Müftüsü Cemaleddin Kaplan, "Islam Devleti" kurdu. Yine Köln'de Al- man Anayasayı Koruma örgütü raporlannda "kök- tendinci" olarak tanımlanan Milli Görüş örgütlen- di. Berlin'de mahkeme karanyla bir Islami örgüt din dersi verme yetkisi aldı. Türkiye'nin demokratikleşmesi ile "çok, ama çok yakından ilgili" olan Alman sivil toplum ku- ruluşları da konuyu bir demokrasi sorunu olarak görmeyi yeglediler. Ama yann başka şeyler olacak. örneğin, tesettürlü bir bayan doktor, erkek hasta- ları muayene etmeyi reddedecek, türbanlı bir ba- yan hâkim insanlan yargılayacak ve o zaman da herhalde Anayasa Mahkemesi bu karannı hatırla- yacak. Almanya'da yaşayan Müslüman Türk hanımla- nn bir kısmı tarikatlarca öngörülen biçimde türban taşıyor, babalannın, kocalarının ya da bağlı olduk- lan tarikatların öngördüğü usule uygun tesertürü tercih ediyor. Arap ülkelerinden, Afganistan'dan, Iran'dan gelen kimileri ise kara çarşafı, çadın yeğ- liyorlar. Türkiye'den gelen birinci kuşak hanımlar başörtüsü taşıyorlar. ikinci, üçüncü kuşaklarda ise ne başörtüsü ne de tesettüre uygun giyim, nüfu- sun büyük çoğunluğunca tercih edilen bir giyim tar- zıdır. Bu konularda yapılmış araştırmalann göster- diği gerçek budur. Ama köktenci bir inadın ortada olduğu da belli. Almanlarda ise bu konuda ikili ya da başka tür- lü söyleyelim, ikiyüzlü bir yaklaşım gittikçe egemen hale geliyor. Almanlar başörtüsü ya da türban ta- kan hanımlara küçümsemeyle bak/yorlar. Onlan "bir türlü uyum gösteremeyenyabancılar" olarak ta- nımlıyorlar. Oteyandan mahkemelerinden küçüm- sedikleri türbanın, tesettürün önünü açan tuhaf kararlar çıkıyor. Şaşkınlıklannı ve bir kısım Alman'ın ikiyüzlülü- ğünü anlayabilir miyiz? • • • Anlayabiliriz. Gerçekte Almanlar yanlış bir "uyum" peşinde- ler. Gelen "yabancılann" Alman kültürüne tabi olmalannı bekliyorlar. Kendi kültürlerini, gelenek ve göreneklerini terk etmelerini istiyorlar. Ama aynı za- manda o kültürün geri öğelerini besleyecek adım- lar atmaktan da geri kalmıyoriar. Bunun nedeni "yabancılann" "uyum" gösteremeyeceğine olan derin inançlandır. "Orada kalın ve bize bulaşma- yın. Sizin uyum gösteremeyeceğinizi biz zaten biliyorduk" diyorlar kısacası. Göçmenler yalnız mekân olarak değil, kültürel olarak da gettolarda kalsın, kendi kültürieriyle toplumun içinde yer al- masın istiyorlar. Bu gelişmede Alman politikacıla- nn Türkiye'ye karşı "işe yarar" kozlan elde tutma çabasmın payı da yok değil. Bu arada hem kendi toplumlarına hem de artık "yabancı" değil, göçmen olan azınlığa yeni çatış- ma tohumian ektiklerinin farkında değiller. e-posta: guray.ozcumhuriyet.com.tr İstanbul HaberMerke- zi- Anne sütü, hem bebek hem de annenin sağlığı için uzmanlar tarafindan mutlaka öneriliyor. Sağ- lık Bakanlığı'nın 2002 ve- rilerine göre, ülkemizde canlı doğan her bin be- bekten yaklaşık 38'i bir yaşına gelmeden yaşamı- nı yitiriyor. Bu bebekle- rin ölüm nedenleri arasın- da beslenme bozukluğu ikinci sırada geliyor. Ista- tistiklere göre ülkemizde ortalama emzirme süresi 12 ay. Bu kadar uzun sü- re emzirilmesine karşın beslenme bozukluğu ya- şanmasının nedenini uz- manlar şöyle açıklıyor: "Ülkemizde emzinne vaygmohnasmakarşın,ek besinlere gerekenden çok daha erken ya da çok geç dönemde başlanmaktadır. Örneğin ilk 6 a\da sadece anne sütü almalan gere- kirken bu dönemde gerek- onlara ek besin verilmeye başlanabibnektedir. Yapı- lan bir araştırma>a göre 0-3 a\tk bebeklerin anne sütü alnıa oranı yüzde 83 iken, }^alnız anne sütü ile beslenme oranıyüzde 10." • Emzirme Haftası nedeniyle Anne Bebek Dergisi'nin düzenlediği bilgilendirme toplantılan şöyle: 1 Ekim'de Profilo Alışveriş Merkezi, 3 Ekim'de Bakırköy Carousel Alışveriş Merkezi, 4 Ekim'de Capitol Alışveriş Merkezi, 7 Ekim 'de Migros Alışveriş Merkezi Beylikdüzü. siz olduğu halde ishal ris- kini artnran su üavesi ya- pılabilmektedir. Ya da sin- dirim sistemlerinin henüz yeterti olgunhığa ulaşma- dığı ilk alü avbk dönemde Anne sütü ile beslenme üzerine yapılmış 270 ça- lışmanın bazı sonuçlan şöyle: • Anne sütü alan be- beklerin ortalama IQ pu- anlan daha yüksektır. ^Anne sütü mamadan daha kolay hazmedilir. •Anne sütündekimadde- ler bebeği enfeksiyonlara karşı daha etkili korur. • Anne sütüyle besle- nen bebeklerin ilk üç yıl- da ölme olasıhklan nis- peten daha düşüktür. •Anne sütü doğal sa- kinleştiricidir. • Anne sütüyle besle- nen kız çocuklannın me- me kanserine yakalanma riskleri daha düşüktür. Emziren anneler de da- ha kolay kilo veriyor, de- mir eksikliğine bağlı kan- sızlıkriskiazalıyor, ilerde ortaya çıkacak kemik eri- mesinden korunuyorlar. 2 öğrenciyle birlikte ders Y.O'nun bobosı: AİHM'yegiderim YUSUFOZKAN tZMİR-HTVtaşıyı- cısı Y.O'nun okulunda eğitimini sürdürmesi- ne yönelik öğrenci ve- lilerinin tepkileri üze- rine Y.O'nun babası Na- zif O. Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi "ne (AÎHM) başvurabile- ceğini söyledi. Dün sa- dece Buket-UğurDayı- oğhı ve Hüh a V^ıral ço- cuklannı Y.O'nun sını- fına gönderdi. Hatay'daki Şerif Rem- zi îlköğretim Okulu 1 -B sınıfında eğitim gören 7 yaşındaki Y.O. dün oku- la babası Nazif O. ve an- nesi Neşe O'yla geldi. Toplam 40 kişi ohnası- na karşın, önceki gün 7 öğrencinin bulunduğu smıfta, Y.O. dün sadece 2 arkadaşıyla ögrenim görmek zorunda kaldı. Suııfta hiç kimse kal- masa da oğlunu okula getireceğini belirten ba- ba Nazif O. önceki gün göndermelerine karşın dün çocuklannı "7 ki- şiyle sağlıklı eğitim ol- muyor" gerekçesiyle okuldan alan velileri eleştirdi. Nazif O. "Bir de bize birebir eğitimi öneri>orlar. 7 kişiyle sağ- hkh eğitimi kabul etmez- ken,benim çocuğum için bunu nasıl önerebUryor- Iar" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear