24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2003 ÇARŞAMBA 14 J\_ LJ J_j J. LJ M\ kultur(Ş cumhuriyet.com.tr .onservatuvar yıllannda, büyük bir olay çocuğım devrimci bilincini perçinliyor. Yeni iktidar, Türkçe okunan ezanı Arapçaya çeviriyor... En büyük ihanet işlenrniştir. Çocuk, lOKasım 1938'deneden bütün ulusun ağladığının bilincine vanyor. B1 ır sanatçı, gücü yerinde ise seyircisi varsa, tiyatro da ihtiyaç duyuyorsa, kendisi emekliliğini isteyene kadar çalışabilmeli. Ama emekli aylığı adeta cezalandırma derecesine düşürülmüşse kendiliğinden emekliliğini nasıl istesin? Usta oyuncu,1952yılında 'Bir Yaz Gecesi Rüyası' oyunuyla tiyatroya adım atmıştı Kendi ağzından Kerim AfşarVEDAT DEMİRCİ "- 1930 yılı Ağustos ayı, ayın on üçü, günlerden perşembe, saatler- den 23.30, Kadıköy'de, Kurbağa- lıdere kıyısında iki katlı ahşap bir ev. Kalabaiık, yoksul bir aile, da- yılar, enişteler, teyze, yenge... Ba- ba, yok... Terki diyar eylemiş... 1937'de ilkokula başlayıncaya ka- dar, çocukJuk yıllannda pek hisse- dilmeyen yoksulluk, tkinci Dünya Savaşı'nm koşullanyla ağırlaşınca, şanslı bir kentte doğduğunu sanan çocuk, yanlış bir dünyaya geldiğini anlamaya başlıyor. 'yedikleri arpa ve süpürge tohu- mu ve çöp gibi kaldı çocukların boynu...' 1938, ılkokul ikinci sınıf... Birsa- bah okula gittiğimde, bayraklar ya- nya inmiş, herkes ağlıyor. Çocuk ağ- layamıyor, bilmiyorneyi kaybettiği- ni... 194l'de ilkokul bittiğinde, he- nüz bitmeyen savaşın koşullan aile- yi göçe zorluyor. Harp Okulu'nu bi- tirip Gelibolu'ya atanan büyük ağa- beyin yanına gidiliyor. Pınl pınl de- nizin tam kenannda ortaokul. Ço- cuk denizde bahk oluyor... Bütün gün suda. Giysi gerekmiyor pek. Önlük yetiyor. Suda günler çabuk geçiyor. Gelibolu'da lise yok. Para- sız yatılı okul, hangi okul? Bulunur mu ki? Bahk sudan çıkıyor... Ortaokul bitimi dolayısıyla bir 'müsamere' hazırlanıyor: 'Çanak- kale Geçilmez'. Çocuğa da bir teğ- men rolü... Her zaman mınnetle an- dığım, okulun yazmanı Necmettin Karakayan, hemen okulun yanın- daki Halkevi'nın yardımıyla bızi ha- zırlıyor. Başanlı oyunun bitiminde bana soruyor: •Eğitimini nerede, nasıl sürdüreceksin?' Çocuk bıl- miyor, o yanıtlıyor: 'Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölü- mü'negit.'... Devlet Tiyatrosu yılları Gitti. 1948-1953. Tiyatro Yüksek Bölümü'nden mezun oldu. Şimdi gelin de Köy Enstitülerini ve Hal- kevlenni kapatanlan anmayın. On- lar kapatılmasaydı kim bilir ülkemiz bugün hangi düzeyde olacak, kültür göğümüzde ne yıldızlar yanıp söne- cekti. Sebep olanlann boynu altında kalsın. Bu arada, konservatuvar yıllann- da, büyük bir olay çocuğun devnm- ci bilincini perçinliyor. Yeni iktidar, ezanı, Türkçe okunan ezanı Arap- çaya çeviriyor.. En büyük ihanet iş- lenmıştır. Çocuk, 10 Kasım 1938'de neden bütün ulusun ağladığının bilincine vanyor. Hemen bir Büyük Nutuk (Söylev) edinıp hatmediyor ve o günden ıtibaren mesleğini devrimci programlara (daha çok radyo ağır- lıklı) yer vererek sürdürüyor... Tiyatroda ılk oyun, 1952'de Carl Ebert'in son gelişinde sahnelediği 'Bir Yaz Gecesi Rüyası'. Kırk beş yıl... Öğrenciyken oyna- dığım Oberon ıle başlayan yüze ya- kın oyun; perde kapatmadan... 'Romeo, Mencutyo, Hamlet, Monsera, Genç Osman, III. Selim, Günden Geceye, Ay Herkese Gü- lümser, Buzcu Geliyor, Gergedan, Andora, Kahvede Şenlik Var, Ca- dı Kazanı, Kaktüs Çiçeği, Kühey- lan, Tarla Kuşuydu Jüliet..' ve ge- hnmış 1980'e... * Devlet Tiyatrolan'ndaki kişisel yönetimın bezgınlığinden, Ber- lin'den gelen çağnyla bir süre kur- tuluş. Peter Stim'den ıdeal bir çağ- n: 'Gelin, sürtüşmeye başlayan bu iki toplumu bir camiye (tiyatroyu kastediyor) sokalım.' Kadro da ide- al: Beklan - Ayla Algan, Tuncel Kurtiz, Şener Şen. "Giden Geri Dönmez" adlı özgün oyunun mü- ziklerini yapan Ergüder Yoldaş, Berlin'den katılan genç yetenekler ve bendeniz. Ancak ikinci oyun 'Ke- şanlı Ali Destanı'ndan yüz akıyla çıktıktan sonra, sosyal demokratlar seçüni kaybedip senato ödeneği ke- since, proje iptal edilip gidenler tez geri dönerler... Emeklilik ve sonrası Bu projeye katılmak için Devlet Tiyatrosu yönetimi izin vermeyince çareyi emekliliğini istemekte görüp 387.000. -TL. emeklilik ikramiyesi alarak giden aktör, dönüşte teselliyi, Devlet Tiyatrolan'nın yıllardır ya- sakladığı bazı oyunlan AST'ta oyna- yarak buldu: Maksim Gorki'nin 'Yaz Misafirleri', Faruk Erem'in idamlara karşı 'Bir Ceza Avukatı- nın Anıları', Bertolt Brecht'in 'Galile'nin Yaşamı' gibi... Sonra Devlet Tiyatrosu'nun çağ- nsı üzerine yuvaya dönüş; 'Gerge- dan', 'Güneşin Çocuklan' (Gor- ki), Davit Hare'ın *Göğe Açılan Pencere'sini sahneleyip emeklilik yasası uyannca, 1 Eylül 1995'te kapının önüne konuluş. Ve perde kapanır... Memurlann emeklilik yasasının sanatçılara uygulanması çok yanlış tabii. Bir sanatçı, gücü yerinde ise seyircisi varsa, tiyatro da ihtiyaç du- yuyorsa, kendisi emekliliğini iste- yene kadar çalışabilmeli. Ama emekli aylığı adeta cezalandırma de- recesine düşürülmüşse, kendiliğin- den emekliliğini nasıl istesin? Sanatçıya bu özgürlük çok görül- mesine karşın o, \âzım Hikmet'e borç ödemek gerektiğinde Devlet Tiyatrosu'nda, seyircisine saygısını sunmak için AST'ta zaman zaman arz-ı endam ediyor... Bunun dışında, oltasını alıp Akde- niz'e iniyor, 'thtiyar Baukçı' rolün- de... Büyük sanatçıdan 'Rasgele' diye aynlmıştım. Sonunda onu da anılar- da yaşayan sanatçılanmızm âlemine uğurladık. Nur içinde yatsın, üstüne yıldızlar yağsm... Çağan Irmak'ın son filminin çekimleri tamamlandı, film Ocak 2004'te gösterimde Yeni sorularlakarşılaşmca... SELCEN AKSEL 'Mustafa Hakkında Her- şey', genç yönetaen Çağan Ir- mak'ın, çekimleri yeni tamam- lanan son sinema fihni. Ilk sine- ma fihni 'Şanslı Bir Gün'de ol- duğu gibi, filmın senaryosunu da Irmak kaleme ahnış. Fikret Kuşkan, Nejat tşler ve Başak Köklükaya başrolle- ri paylaşıyorlar. Görüntü yönet- menliğini Selahattin Sancak- h'nın yaptığı fihnin müzikleri ise Mor ve Ötesi'ne ait. Mustafa'nın (Fikret Kuşkan) kansı ve iki çocuğuyla sürdür- düğü mutlu aile yaşamının, ka- nsının, trafik kazası geçirmesi ve aynı arabada tanımadığı bir gencin de olduğunu öğrenme- siyle oluşan soru işaretleriyle bir 'sorgulamaya' dönüşmesi... Olaylar örgüsü, 70'li yıllara ka- dar uzanacak; film, birbiriyle ilişkili kişi ve öykülerle ilerleye- cektir. Mustafa, zihninde oluşan tüm sorulara cevap buhnak için genç çocuğu izbe bir kır evinde rehin alır, evin bahçesinde, her gün derinleşen bir mezar var- dır... "Bireyi anlatıyorsanız. o toplumu anlatıyorsunuz de- mektir. toplumsal bir olguya böyle de yaklaşılabilir" diyor Irmak, ekliyor: "Film, özde, toplumdaki sınıf çatışmaları ve bu çatışmaların neredeyse ırkçılığa varan bir kavgaya ve insan kıyımına dönüşmesi üzerine. Ama aslında bir ak- siyon - gerilim filmi. Yer yer kara mizahın da bolca kulla- nıldığı, son derece tempolu, dörtnala giden bir film." Kara mizaha ait öğeler Sözünü ettiği hızlı akışın, fil- min yapısı içinde geliştiğini, özellikle sağlanmadığını \urgu- luyor yönetmen. Kara mizaha ilişkin sayılabı- lecek öğelerin hangi bağlamda ortaya çıktığı sorusu akla geli- yor bu noktada. Irmak, Musta- fa'nın diğerlerine uyguladığı, daha doğrusu olaylara bağlı ola- rak dışa vurduğu şiddete bakışı- nı açıklıyor buna bağlı olarak. "Mustafa'nın diğer insanlara yönelttiği şiddeti barındıran yaklaşımın çerçevesinde, bu insanlan bir anda çok komik bir şey tartışırken bulabiliyo- ruz. Hepimizin içinde yaralı bir hayvanın yaşadığına, onu bastırdığımıza inanıyorum. Ama Mustafa bunu başara- mayan insanlardan birisi. So- kaktaki terör ya da bir yazı, şarkıyla yapılanı..." Filminde- ki şiddeti tanımlarken "Şık bir metal bıçakla mor bir kadife- yi kesmek" gibi diyor ve film yaparken bazı şeylerden taviz vermek ıstemedığüıi de belirti- yor Irmak bu noktada. Gişe ba- şansının gerekli olduğu bir ger- çek, ancak amaca dönüştüğün- de birçok değerin aşağı çekil- mesinin kaçınılmaz olduğunu da ekliyor. Herkarakterin öyküsünün ay- nı ölçüde önemli olduğu bir film yaptığını söyleyen Irmak, belli bir imajla tanınan oyuncularla çalışmayı tercih etmediğini, se- yirciye böyle ulaşmayı isteme- • Çağan Irmak, ilk sinema filminin olduğu gibi, 'Mustafa Hakkında Herşey'in senaryosunu da kendi yazmış. Fikret Kuşkan, Nejat İşler ve Başak Köklükaya'nın başrollerini paylaştığı filmin görüntü yönetmenliğini Selahattin Sancaklı, müziklerini ise Mor ve Ötesi üstleniyor. diğinı söylüyor. Çahştığı ekiple güçlü bir uyumu yakaladıklan- nı, oyunculann rolleriyle bütün- leştiğini belirtiyor. İnandığı filmi yapıyor Kullandığı kamera açılannın başlangıçta birçok ınsana ters geldiğini söyleyen Irmak. inan- dığı filmi yapmaktan, kendi ba- kışını sunmaktan yana. "Salt yaptığım sinema mi- nimalist değil diye eleştirilme- yi anlanuyorum, tabii çok say- gı duyuyorum o türe, ama ben kendi dilimi geliştirmeliyim. Ben Çağan Irmak filmi yapı- yorum, Iyisiyle, kötüsüyle"... Kendinden çok şey katmış genç yönetmen 'Mustafa Hakkında Herşey'e. kendi deyimıyle bel- ki ilk kez bu ölçüde. "Bir ölüm oyunu oynanıyor filmde. Issız bir evde. azar azar kazılan bir mezar, filmin fina- li bu mezarda noktalanacak. 'Mustafa Hakkında Herşey', şimdiye kadar bilmeden ya da bilerek kırdığım insanlardan özür dilemek gibi..." Melek Nuhoğlu'nun gravür sergisi cuma günü Dünya Aktüel Kitabevi Sanat Galerisi'nde açılıyor. Kültürlerin kalesi Mardin Kültür Servisi - Yüksek mimar Melek Nuhoğlu'nun 'Mar- din' konulu gravür ser- gisi cuma gününden iti- baren Dünya Aktüel Ki- tabevi Sanat Galeri- si'nde sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Sergi, Nuhoğlu'nun öz- gün çinko özgün baskı- lanndan oluşuyor. Kentlilik bilinci, kentsel estetik, bir dü- şünce ve üretim alanı olarak öne çıkarken çö- zülmesi gereken sorun- lan, korunması gereken mekânlanyla büyük şe- hirler ve metropoller- den sonra, son yıllarda yeniden keşfedilen bir şehir Mardin. Anado- lu'da adeta baştan keşfe- dilmesi gereken bir va- ha olarak beliren Mar- din, binalanyla, sokak- lanyla, yapılanndaki iş- lemeleriyle olduğu ka- dar, tarih boyunca bura- da yaşayan medeniyet- lerin izlerini koruma- sıyla, burada yaşayan farklı kımliklerden in- sanlann ortak bir yaşa- ma kültürü oluşturması ve günümüzün ağır sos- yal koşullarının en çok hissedildiği yerlerden biri olmasıyla da dik- katleri üzerine çekiyor. Daha önce Mardin te- ması üzerine tuval üze- rine akrilik, seramik ve exlibris çalışmalan da bulunan sanatçının ya- pıtlan 1. Antalya Resim Festivali'nde sergilen- miştı. (0212 293 0080) DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Tanrılar Yeryüzünde Mitoloji, sözlük anlamıyla bir uygarlığın oluştur- duğu türlü inançları açıklamak amacıyla yaratıl- mış söylenceler toplamıdır. Bu söylenceler yaşamdan doğmasına karşın olağanüstü kişilerle onların öykülerini anlatır. Bir tür gerçeküstü edebiyat ürünleri diyebiliriz mito- lojik öyküler için. Farklı kültürlerin türlü mitolojileri olmasına kar- şın, Yunan mitolojisinin insanlık kültürü içinde ay- n bir yeri vardır. Çağdaş sanatlar bu mitologya- dan geniş biçimde yararlanmış; antik dünyadan Rönesans'a, oradan da günümüze uzanan sü- reçte, sanatçılara esin kaynağı olmuştur. Bildiğiniz gibi mitolojide türlü doğa olaylarının düzenleyicisi olarak ortaya çıkan tanrılar da, in- sanlar gibi kişilik bulur, olaylar karşısında insani tepkiler gösterirler. Antik çağın Yunan mitoloji tanrıları, yeryüzün- deki düzenin sağlanması ve sürdürülmesinin sim- geleriydiler. Insanların hayal güçlerinin yarattığı bu kahra- manlann gerçeklere sığmayan öyküleri hem eğ- lendirici, hem de dersler içeren, yol yordam gös- teren yanlarıyla öğreticidir. Insanların kendilerini tanımak için baktıkları ilk aynalardari biridir. Bu özelliği de günümüze dek kaybolmamıştır. Mitolojiler üstüne genel bir bilgi için yeni bası- mı KoçYayınları'ncayapılan BehçetNecatigil'ın 100 Soruda Mitologya kitabına bakılabilir. Benim sözü getirmek istediğim yer ise Sema Sandalcı'nın yeni yayımlanan Tannların Anado- lu Toplantısı (Belge Yayınları) adlı yapıtı. Yazar, bu kitabında antik çağ Tannlarını, bugü- nün dünyasında buluşturup konuşturuyor. Bu- günün dünyası derken, onların geçmişte yaşadık- ları Ege ve Trakya toprakları. Tanrılar, birzamanlaregemen olduklarıtoprak- ların, kentlerin, denizlerin günümüzdeki durumu- na bakıyorlar. Şaşkınlıktan şaşkjnlığa düşerek kendi dünyaları ile bugünün dünyasını kıyaslıyor, anlamaya çalışıyorlar. En güçlü Tann Zeus, Bergama'daki sunağını arıyor ama bulamıyor. Buna karşın Bergama'nın altın madenlerinin yağmalanması, yangın yerine çevrilmiş görüntüsüyle karşılaşıyor. Dionisos, yalnızca altın isteyen ve dokunduğu her şey altı- na dönüşen Kral Midas'ın yaşadıklarından ders alrnalarını diliyor bu insanların. Aşk ve güzellik Tanrıçası Afrodit, Ida Dağı'nda geçmişinden izler arıyor, ama bulamıyor. Yalnız Trakya'da yetişen buğdayın bütün dün- yayı doyurduğu günleri anımsayan ekili toprak- ların Tanrıçası Keres, susuz kalmış tarlalan, ku- rumuş dere yataklarını, Trakya çiftçisinin yoksul- luğunu görmeye dayanamıyor... Tanrılar, yalnızca yukarıdan bakmazlar eski yurtlarına. Toplum içine de karışırlar, ülkelerini bu denli bozup kirletebilen, yok oluşa sürükleyen in- sanlan tanımak isterler. Sokaklarda dolaşır, kah- velerde, meyhanelerde otururiar. Bugünün insan- larının nasıl eğitim gördüklerini, sağlık, beslenme sorunlarını öğrenirler. Küreselleşme üstüne kafa patlatırlar. Kitabın eğlenceli anlatımını, günümüzün kara- basanı sarar. Antik dünya, bugünün canavarlaşmış insani karşısında çocuksu bir saflık taşır. Böylesi bir kıyaslama insanın nereden nereye geldiğinin de çarpıcı bir öyküsüdür. Okuyanlar, Tannlann Anadolu Toplantısı'ndan etkileneceklerdir. Yapıtın tümüyle diyaloglardan oluşması, her zaman öğrenciler için sahne oyunlan bulmakta güçlük çeken öğrenim kurumlarına bu alanda yardımcı olabilir. Okul sahnelerine çok yakışacak bir oyuna rahatlıkla dönüştürülebilir. tfısekci (superonline.com Orhan Kemal'in senaryoları • Kültür Servisi - Türk edebıyatının usta kalemlerinden Orhan Kemal'in 1963 yılında yayımlanan 'Senaryo Tekniği' başlıkh kitabuıın ikinci basımı Tekin Yayınlan tarafindan 'Orhan Kemal ' Senaryo Tekniği ve Senaryolar' adıyla yapıldı. Roman, öykü ve tiyatro dallannda önemli yapıtlar veren Orhan Kemal'in Türk sinemasının sorunlannı yakından görerek ele aldığı yapıtın ikinci basımına 'Murtaza' ile 'Yörük Ali Efe' senaryolan da eklendi. K Ü L T Ü R 0 Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear