24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1BOM2OO3ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DIŞHABERLER dishab(g cumhuriyet.com.tr 11 ABD, casus uçağı için izin isterken 'Sonsuz Özgürlük' operasyonunu da düşünüyordu U-2'lere Kafkasya görevi A! BD'nin Türkiye'yi sadece Irak operasyonunda değil tüm bölge gelişmelerinde kullaranak için plan yaptığına ilişkin başlıca gösterge U-2 casus uçakla- nnın gündeme gelmesiydi. Kuzeyden keşif operasyonu çerçe- vesinde Irak'ta olup biten her şey "koaüsyon güçleri" tarafından denet- lenıyordu. En küçük bir şüphede de- yim yerindeyse pire için ev yakılıyor- du. Şüpheli bölge bombalanıyordu. Buna karşın ABD, U-2 uçaklannm uçuşunu aynca gündeme getirdi. Türkiye, 1991 Körfez Savaşı'nın ardından oluşturulan kuzeyden keşif operasyonunun her türlü istihbarat olanağıyla donatılmış olduğunu gün- deme getirerek U-2'lere sıcak bak- madığını hissettirdi. Kaldı ki, o dönem- de U-2'lerin tamamen Türkiye'nin bilgisi dışında "görev" yapmasından rahatsızlık duyulmuş ve bu uçuşlar kaldınlmıştı. Ancak sonuç ABD'nin istediğı gibi oldu. U-2 uçaklannın uçuşu- na Eylül 2002'de izin ve- rildi. Bu izin AKP hü- kümeti döneminde de ge- çerlihğini koruyor. Hangi şartlarla? Hangi bölgede? Şimdi gizli belgelerde bunun izini arayalım. ABD Savunma Bakan- lığı annah, gizli damga- lı, Irak: Politik Askeri Stratejik Plan başlıkh belgenm 15. sayfası U-2'lerin uçuş iznine aynldı. U-2'!erle ilgili plan Ankara'da ve Washing- ton'da Türk heyetlerine VVotfovvitz'in bilgisi- kontrolü ışığında şöyle açıklandı: • Kuzeyden keşif harekâtına katkı. • Irak operasyonunu güçlendirme. • Terör hareketlerini kontrol. Bütün bu maddeler ABD'nin Irak operas- yonunun birinci planda olmayan parçalan ola- rak değerlendirilebilir. Ancak ABD'nin U- 2'leri kullanmada yazıh olarak kayda geçir- mekte endişe etmediği bir arnacı daha vardı: • "Kafkaslar'Ma Sonsuz Özgürlük operas- yonunu desteklemek. Kafkaslar... Sonsuz Özgürlük... Operasyon... Destek... Bu sözcükleri tek tek, alt alta ve bir ara- da okuyunca ABD'nin Irak'tan sonra ve Irak'ın yanı sıra neler planladığı da ortaya çıkıyor. Gizli belgede Afganistan'da sürmek- te olan Sonsuz Özgürlük operasyonu- na destek de yer alıyordu. Ancak Ame- rika'nın U-2'lerin kullanımı için yap- tığı vurgu önümüzdeki dönemde "te- röre karşj" sürdürülecek bütün savaşım- lan da içeriyordu. Türk hevetlne sunulan maddeler ABD, gizli belgeye bu maddeyi ekle- dikten hemen sonra, Türkiye'nin gerek- sinimlerine yarut vermenin zorunluluğu- nu düşünmüş olmalı ki şu maddeleri Türk heyetine sundu: • Türkiye U-2"lerin elde edeceği gö- rüntülerden bilgi sahibi olacak. • Türkiye, ABD'nin kendi planlan dı- şında kendisinin aynca gereksinim duy- duğu uydu görünrülerine sahip olabile- cek. • tki üöce teröre karşı sürdürülecek sa- vaşta gereksinim duyduklan bilgileri ve yöntemleri karşılıkh olarak değerlendi- recek. • ABD'nin elde ettiği uydu görüntü- leri, gereksinim olması halinde Türki- ye'nin de değerlendirmesi dahilinde ola- cak. U-2'lerin Türkiye'deki altyapı gerek- sinimini karşılaması için de Diyarbakır seçildi. ABD, Diyarbakır HavaÜssü'nde U-2'ler için bir bağlantı hattını, "Tero- rizmlesavaşta Türkiye'nin desteğT pro- jesine koydu. Yeniden altını çizelim, ABD belgelerinde U-2'lere ilişkin is- tem, salt Irak operasyonuna dayalı de- ğil, terörle mücadele başlığının altuıda. Bir başka deyimle, ABD önümüzdeki günlerde yapacağı bir operasyon için de U-2'lerin Türkiye'yi kullanmasını gün- deme getirme hakkına sahip. U-2'lerln derln gecmlsi Soğuk savaş döneminde Varşova Pak- tı ile NATO gerilimlerinden en çok et- kilenen ülkeler arasında yer alan Türki- ye, 20. yüzyılın ikinci yansı boyunca ABD ile Sovyetler Birliği'nin çıkarlan arasında denge kurmak durumunda kal- dı. Bu dengenin başlıca unsurlan arasın- da ABD'nin Sovyetler'i "gözeöeme" is- temi geliyordu. Bu anlamda Sinop ve Di- yarbakır'daki üsler büyük önem taşıyor- du. Sovyetler Birliği de bunun ayırdın- da olarak Türkiye ile ekonomik ilişki- lerini geliştirirken ABD'nin Türkiye War on Terrorism - Tur•key's Support ••••III! TGS dei 2overfl U-2 Fligııu> • Support Operation Nori in Caucasus • Coincide with ONW mis* • Originate and return *' ^ C p • outside of Turkey • Require a U-2 downliı."\* .cion at Diyarbakır Air Base _ - Turkey will have fut., unfiltered access to imagery per r^ agreement Turkish permission will demonstrate continup cooperation on War on Terrorism and prov^ ^'İVkey with 'additional irnagery of Dptential threatSj Turkish permission wlirdemonstrate continup y.orthern Optioı •»•••III Gizli belgelerde m* Irak pazarlığı Mustafa BALBAY belgelerinde U-2'lere ilişkin istem, salt Irak operasyonuna dayalı değil, terörle mücadele başlığının altındayer alıyor. Bir başka deyimle ABD önümüzdekigünlerdeyapacağı bir operasyon için de U-2 'lerin Türkiye'yi kullanmasını gündeme getirme hakkına sahip. üzerinden "casushık" yapmasını da önleme- nin yollarını anyordu. Bugün yeniden gündeme gelen U-2'ler o dönemin de konusuydu. 20. yüzyılın ikinci yansındaki bütün gelışmelerin tanığı-yazan olan Cüneyt Arcayürek. 1960-65,1965-70'i kaleme alırken U-2'lenn iç-dış yüzünü de aktanyor. "Cüneyt Arcayürek Açıkhyor" se- risınin 4. kitabının 286. sayfasından. "Türkiye ile Sovyetler arasında yalnızca dip- lomaük aİanda sıcak görüşmeler sürdürülme- dL tki ülke arasında 1%5'ten sonra ekonomik ve ticaret alanlannda da geHşmeler gözlendL Bu arada, Sov>et Başbakanı Kosıgın, An- kara'yı ziyaret etti. Bu görüşmelerin perde arkasında önenıB olaylara ışik tutacak ldmi konuşmalar vardı. Bir kezinde Kosigin, devrin Başbakanı De- mirel'e, Türkiye'den kalkan casus uçaklan U-2 konusunda serzenişte bulundu. 'Sayın Başbakan' dedi, 'biliyorsunuz Ame- rikalılar Sovyet topraklan üzerinde casus uçuşlan yapıp bizi gözlüyorlar. Bunlardan birini bir seferinde vurduk ve düşürdük. (Ko- sigin, Sovyetler'ın düşürdüğübirU-2'nin ün- lü pilotu Pöwers olayına değiniyordu.) Ne ça- re ki, bu uçuşlar sürüyor. Hem de bu casus uçaklan, Türkiye'den kalkıyor, bilıyoruz.' Sonra şu eklentiyi yapn: 'Eğer bu uçuşlan siz kendiniz için yapıyor olsanız, eh bir ölçüde geçerlı. Ama başka bir ülke için yapılan casus uçuşlan, sizin toprak- lannızdan kalkan yabancı uçaklar eliyle baş- ka ülke için çahşıyor." Hükümet, 1967'lere doğru, bir gün Ada- na'dan kalkan U-2 casus uçaklannm, arük uçuşlanna 'izin verümemesi' karan aldı." Arcayürek, Demirel'e yasaktan sonra ABD'nin ne yaptığını soruyor. Dönemin Baş- bakanı Demirel. "Elbette menınun obnadT deyip, devam ediyor: "Bu uçuşlar Amerika için hayatiöneme ha- izdL Bunlardan vazgeçemeyiz, dediler. Ama bu uçuşlan durdurmak zorunluydu. Bir ta- ziiganistan ve Irak'ta sürekli saldınlara hedef olan ABD birlikleri, bu bölgelerde kendi güvenliğini tam anlamıyla sağlayabilmiş değil. Irak'ta dün meydana gelen saldında da 1 Amerikan askeri yaralandı. (Fotoğraf. AP) Taliban ile çatışan ABD askerlerinden 1 'i öldü, 2'si yaralandı Afganistan 'da kayıplar artıyor DışHaberterServisi- Afganıstan'ın güneyinde Taliban kuvvetleriyle çıkan çatışmada, 1 ABD askerinin öldürüldüğü, 2'sinin de yaralandığı bildinldi. Amerikan ordu sözcüsü Albay Rodney Davis, Pakistan suıınndan birkaç kilometre mesafede ve Shkin'de bulunan koalisyon güçlerine ait üs yakınlannda çıkan çatışmada karşı taraftan da 2 kişinin öldüğünü belirtti. Yaralı iki askerin durumlan hakkında bilgi vermeyen Davis, ülkenin güney ve doğusunda Taliban savaşçılanru etkisizleştirmek için yürütülen "Dağ Yüanı" operasyonuna katılmadıklannı söyledi. 55 koallsvon askeri öldü Paktia eyaletinde bulunan Shkin'deki üs, sürekli olarak Taliban militanlan olduğu sanılan kişüerin saldınlanna hedef oluyor. Son ölümlerle birlikte Afganistan'da Ekim 2001'denberisaldınya uğrayarak ölen koalisyon askeri sayısının 35'e yükseldiği belirtiliyor. Irak'ta da ABD askerlerini hedef alan saldınlar durmaksızın devam ediyor. Bağdat' ın kuzeyinde dün bir Amerikan askeri konvoyuna düzenlenen saldında 1 asker yaralandı. Görgü tanıklan, konvoy Nil Mahallesi'nde bulunan Beyrut Meydanı'ndaki köprüden geçtiği srrada, el bombası olduğu sanılan patlayıcının atıldığını ya da seyır halindeki bir araçtan firlatıldığuıı söyledi. nesi Karadeniz üzerinde düşmüştü. Rusya bu konuda tedirginlik gösteri- yordu doğrusu." Aradan 40 yıla yakın süre geçti. Gö- rünen o ki, ABD'nin zorurüuhığu de- vam ediyor. U-2'lerin başlıca özelli- ği, belli bir yüksekliğe ulaştıktan son- ra tüm motorlannı durdurup "radar dı- şı" kalabilmesi. ABD'nin Türk heye- tine verdiğı brifinglerde U-2'lere çiz- diği "görev coğrafyası'' Irak ve Kafkas- lar. Haritaya bakınca Kafkaslar' ın da Rusya'dan Orta Asya'ya, Karade- niz'den Iran'a uzanan enerji olanak- lanyla dolu bir coğrafyanın ortasında olduğu dikkati çekiyor! Teröre karsı 4 ana plan Amerikah yetkililer Irak planlannı ve teröre karşı savaş hedeflerini anla- tırken *stratejik planT 4 aşama halin- de aktardılar. Bu planda herhangi bir coğrafya belirtılmeksizin, teröre karşı dün- yanın neresinde olursa olsun mücadele edi- leceği vurgulandı. Bu mücadelenin hedefi olarak şu kesimler seçildi: 1- ABD'ye ve öteki sivil kurumlara kar- şı herhangi bir terörist saldınyı önlemeye yönelik plan ve operasyonlar. 2- Genel terörist organizasyonlanna kar- şı yürütülecek operasyon ve planlar. 3- Teröristleri destekleyen devlet rejimle- rine karşı yürütülecek plan ve operasyonlar. 4- Kendi topraklannda terörist banndınl- masını engelleyemeyen ülkelere karşı dü- zenlenecek plan ve operasyonlar. ABD'nin iddiasına göre, bütün bu stra- tejik adımlann 5. aşamasında da dünya kü- resel olarak terörden anndınlmış bir çevreye kavuşmuş olacak. Bu hedeflen gerçekleştirmek için düzenle- necek operasyonlann şu özelliklerde olması öngörülüyor: • Çok yönlü ve çok taraflı olmalı. • Hedef çok iyi saptanmalı ve hızlı hare- ket edilmeli. •Terör organizasyonunun faaliyete geçme- sinı beklemeden, terör olasıhğına karşı da harekete geçilmeli. Irak'talcl ön operasyonlar Türkiye, terörden çok çekmiş bir ülke ola- rak ABD'nin terörle ve terör olasıhğıyla sava- şını sürekli "sıcak" karşıladı. Ancak ABD'nin "terönst" olarak tanımladıklanyla Türkiye'nin tanımlan nedense tam olarak örtüşmedi! ABD'ye göre Kuzey Irak'ta El Kaide ve onu destekleyen terörist gruplar vardı. Bunu sap- tayan da Türkiye'nin 2002 yazı sonun- da geçişlerine izin verdiği Kuzey Irak ir- tibat timleriydi (NILE). Her timde aske- ri amaçlı elemanlann yanı sıra mutlaka bir CIA görevlisi de bulunuyordu. ABD, Irak operasyonuna haklılık ka- zandınnak için sık sık "özelistihbarat bfl- gflcrini" Türkiye'ye açıp hemen hareke- te geçmenin zorunlulugunu anlatmaya ça- lıştı. Bölgede Türkiye'nin de istihbarat olanaklan vardı. Zaten NILE timlerinin yanında Türk timlerinin de bulunması karşılıkh anlaşma gereğiydi. 2002 sonunda bir Amerikan istihbara- n Ankara'nm kafasını kanştırdı. NILE tim- leri Irak'ta iki varil bulmuştu. Bunlarkim- yasal ve biyolojik silahlar olabilirdi. Bir an önce varilleri Türkiye üzerinden ABD'ye göndermek gerekiyordu. Ankara, başta vanlan uzlaşma gereği Türkiye üzerinden geçecek her şeyi bilmek istiyordu. Amerikalılar, varülerle ilgili ken- dilerinin de bilgileri olmadığını, ABD'de- ki laboratuvarlarda inceleme yapıldıktan sonra bilgi sahibi olacaklannı söylediler. Bu kez Ankara şu öneriyi getirdi: "Küçük bir numune de bize verin, biz de araşürahm." ABD'li yetkililerden bir süre ses çık- madı. Daha sonra şu açıklama geldi: "Onlar varil değjl, kûçük kutularmış. Size verirsek bize numune kaünaj^cak." Ankara bu trafiği şöyle yorumladı: "Türkiye üzerindenvarilgeçti haberiy- le biz de durumun tanığı otanuş olacak- tılc Saddam yönetiminin kimyasal silah ürettiğine ilişkin iddialann doğru olma- dığını söyleyenlere karşı Türkiye tanık gösterUecekti." Yine benzer bir istihbarat karmaşası da El Kaıde konusundayaşandı. NILE tim- leri Irak'uı kuzeyinde El Kaide kampla- nnın kunılmaya başladığını iddia etti- ler. Bunu yok etmek için Türkiye'nin de terörle savaşı hemen başlarması gereki- yordu. Ancak, Türkiye'nin istihbaratı bunu doğrulamıyordu. Durum ABD'ye bildinldi. Amerikahlann yanıtı şu oldu: "Bizdekibilgflersağlamcu. Ancak Türk basınında bu yönde bazı haberier çıküğı için terörisüer dağıkular. BeDi bir yerde toplu olarak durmuyoriar ama, bu böW gedeler™" YARIN: ABD IRAKTAN EN AZ 6 YIL CIKMAYACAĞINI RESMEN BİLDİR- Dİ. ABD'NİN BU RESMİ BİLDİRİM- DEKİ CİZELCESİNDE YER ALAN AŞA- MALAR SİMDİDEN 3 AY GECİKTİ. AÇIKÇA ŞÜKRÜ StNA GUREL Yanıt Bekleyen Sorular Hükümet sorumluluğunu 18 Kasım 2002 tarihin- de devretmeden birkaç gün önce, Dışişleri Bakan- lığrndadüzenlediğim bir basın toplantısıyla şu nok- talan belirtmiştım: "1. Annan Planı, BM Genel Sekreteri'nin değil, David Hannay'/n, Genel Sekreter'in Ingiliz danış- manlanyla birlikte ve Kıbns Rum Yönetimi'ne da- nışarak hazırladığı birplandır ve Kıbns'ta eşitlikçi bir 'çözüm'ü değil, Türklerin 'çözülüşü'nü amaç- lamaktadır. Bu yüzden bir 'müzakere zemini' ola- rak kabul edilemez. 2. Bir Yunan gazetesi, Tayyip Erdoğan'/n Simitis7e Türkiye'deki seçimlerden önce ve sonra temas kurup, Kıbrıs'la ilgili 'niyet- leri'n/ paylaştığmı yazmıştır. Buna kendilerinin bir diyeceği yok mudur?" O zaman açıkça dile getirilen bu iki konudan bi- rincisine, evvelki gün bir önceki Rum lider Kleri- des bir açıklık getirip doğaıladı. Klerides şunlan açık- ladı: "Annan Planı'nın neler içereceğini daha plan hazırianırken biliyorduk. Şu, bu değişsin diye is- teklerde bulunduk. Eğer şu veya bu konuyu içe- rirse biz onu reddedeceğiz dedik. önleyici mahi- yette hareket ettik." Klerides'in övünerek açık- ladığı, Annan Planı diye açıklanan belgenin ha- zırlığına Rum tarafının doğrudan katılmış ol- duğudur. Bundan biryıl sonra, şimdiki Rum lider Papado- pulos'un neleri açıklayabileceğini de düşünme- den edemiyor insan... Belki Papadopulos da ge- lecekte şunlarla övünecek: Dıyecek ki, "Nisan 2002'den sonra Denktaş'ı müzakerecilikten uzak- laştırmak için elimizden geleni yaptık. Türkiye'nin Denktaş 'a sahip çıkmaması için kampanya başlat- tık, böylece Kuzey Kıbns'taki seçimlere ABD, In- giltere, Yunanistan ve biz kanşabilecek, ama Tür- kiye'nin etkisini sıfırlayacaktık. Aynca, ABD ve AB 'nin Annan Planı 'nı Denktaş 'tan sonra yeniden masaya getirme konusundaki desteğini her za- man diri tuttuk." Biz, nedense, başkalan söyleyince inanmak, ken- di içimizden yapılan değeriendirmeleri ise "taraflı" bulmak özrüne sahibiz. Sanki Türkiye'de dış poli- tikaya yön veren temel kurumların işlevi "tarafsız gözlemcilik"] Oysa bunlar daha sonra Rum lider ta- rafından açıklanmasa da, şimdiki gelişmelere ba- karak değerlendirebıleceğimız olgular. Yalnızca olgulara ve şimdi yapılan açıklamalara bakar- sak, nelerin tezgâhlandığını görebiliriz. Işimiz "gözlemcilik" değilse, önlemini de alabiliriz. Olgular ve söylenenler neler? llk saptamamız gereken, KKTC'yi Rum tarafıyla birlikte alıp gö- türmek isteyenlerin kısa dönemdeki öncelikli amaçlannın önce Denktaş'ı tasfiye etmek, son- ra da Annan Planı'nı KKTC'ye ve Türkiye'ye ka- bul ettirerek başından beri istediklerini, sonun- da 2004 Mayıs'ında gerçekleştirmektir. "Ara- fat" modelinin esaslan üzerine kurulu bir "Denktaş'/ işbaşından uzaklaştırma" planının elbette KKTC seçimleriyle sıkı sıkıya bağlı olması doğaldır. Olgulara ve açıklamalara bakalım: 2 Ocak 20031e, Rize'de bir kahvehanede konuşan Tayyip Erdoğan, "Kıbns konusunda üstümüze ne düşerse yapanz. Bu iş Denktaş'ın işi değildir" dedi mi, demedi mi? Aynı gün M. Ali Talat da "Denktaş istifa etmeli" deyince, Rum Dışışlen Bakanı Kasulides'ın, "Erdoğan'ınsöz- leri Denktaş için sonun başlangıcıdır" sözlerine des- tek çıkmış oldu mu, olmadı mı? 2002 Eylül ayında, önce Weston, sonra Papandreu, en son da Verhe- ugen, "Seçimlere kımse müdahale etmemeli" diye diye ve gözümüzün içine baka baka, Denktaş'la bir "çözûm" olamayacağını, Annan Planı'nın ma- sadayeni KKTC "müza/(erec/"sini beklediğini söy- lemediler mi? Papandreu, M. Ali Talat, Akıncı ve onların arkadaşlarıyla Ledra Palas'ta görüştü mü, görüşmedi mi? Demek ki, KKTC seçimlerine, kimlerin, ne amaçla müdahale ettikleri, kanştıklan ortada- dır. Kimlerin, neyi amaçlayarak Annan Planı di- ye anılan sözde "çözüm" belgesini Denktaştan sonrası için şimdiden tasarladıklan KKTC "mü- zakereci "s'me kabul ertirmeyi tasarladıklan da. Bunlan, biryıl sonra bu kez Papadopulos'un ağ- zından dinlememize gerek yok! Yalnız bir nokta açık değil: Kasım ortalannda sor- duğumuz sorunun yanıtını Tayyip Erdoğan mı ve- recek, yoksa gelecekte bir gün Simrtis mi övüne- rek bir açıklama yapacak, bunu bilmiyoruz. Çün- kü 10 Kasım'da To Vıma'da I. K. Pretenteris im- zalı haber-yorum yazısında açıkça şu ifadeler yer alıyordu: "Erdoğan'ın seçimlerden sonra yapt- ğı ilk açıklama (şu 'Belçıka modeli' açıklaması kastediliyor) geçerii kabul edilmelidir. Iç den- geler nedeniyle yapmak zorunda kaldığı dü- zeltici açıklamanın geri adım olarak yorumlan- maması gerektiğini, Tayyip Erdoğan şahsen Si- mitis'e bildirmiştir. Bu arada, bu ifadelerin se- çim sonrası uydurmalan olarak da kabul edil- memesi gerekir. Seçimlerden önce Erdoğan, bir kez yazılı, bir kez de sözlü olarak aynı görüş- leri Simitis'e aktarmıştır." Nedir bu Yunanlı gazetecinin bildiği, bizim bilme- diğimiz "görüşler"! Yoksa şimdi KKTC seçimlerine yedi düvel kanşır ve Denktaş'ı işbaşından uzaklaş- tırmatasanları yabancı "sorum/u/ar" tarafından açık- ça dile getirilirken bizim başka konularda bülbül ke- silen "sorum/u/ar"ın bu konudaki suskunluğunu izah etmek için Klerides'in, Papadopulos'un veya Preten- teris'in konuşup yazmasını mı bekleyeceğiz? Bilemeyiz, ama önümüzdeki dönem, daha pek çok "g/z"in açıklandığı, açığaçıktığı bir dönem ola- caktır... Bunu bilebılm'z. Ver kurtul olmaz' Denktaş'tan Edelman'ayanıt ANKARA(Cumhuri- yet Bürosu) - KK.TC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Denktaşlüb- ns'ta çözümü Uokt et- mesin" diyen ABD ain Türkiye Büyükelçisi Eric Edelman'a yanıt vtrdi. Denktaş. Kıbns Tünde- rinin, ABD'den ken;Je- nni kurtarması konınm- da yardım istemedil,eri- ni bebrterek u Şimdionun bize'Verde kurtul' deme- ye hakkı yok" dedi. KKTC lideri, ABD'nin içişlerine bu denli kanş- masını kabul etmeyecek- lerini de bıldirdı. Denktaş, "BizAmeri- ka'yı dostbffiytmız. Dost- tan yediğimiz darbe ta- biatrv la acı oluyor" diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear