22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 2003 PERŞEMBE 8 HABERLERIN DEVAMI G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada dı" diye özetlendi. Ancak, Denktaş'a liderlerin Annan planı ve Kıb- rıs'ın geleceğiyle ilgili hangi görüşleri dile getirdik- lerinden de söz edilmedi. Oysa, yaşamsal bir soru gündemde: Denktaş'ı "bertaraf ederek" KKTC'yi Rumlarla birlikte AB'ye taşımayı öngörenler; 28 Şubat'a kadar sonuçlan- dırılmasını istedikleri görüşmelerde Annan planın- daki olumsuz görüşlerin gözetilmesine değindiler mi acaba? Denktaş, Kıbrıs'a döner dönmez bütün partiler- le Annan planı üzerinde ıki gün süren görüşmeler yaptı. KKTC Cumhurbaşkanı, parti liderierinden Annan planı ile ilgili görüşlerini "yazılı" olarak getirmeleri- ni istedi. Kıbrıs'ta ana muhalefet konumunda olan Cum- huriyetçi Türk Partisi (CTP) ve lideri Mehmet Ali Ta- lat'ın görüşleri önem taşıyor. Mehmet Ali Talat, Kıbrıs'ın hareketlendiği günler- de konuştuğu TV'lerde Denktaş'la olumlu sonuç alı- namayacağını söyledi durdu. Ne var ki; M.A. Talat, bu konuşmalarda Denk- taş'tan sonra yürütülecek müzakerelerde planın Türkler aleyhindeki yönlerine, örneğin egemenlik konusuna, haritalara, binlerce Türk'ün göçe zorla- nacağına, birzaman sonra Kuzey'eyerleşen Rum- ların oy hakkı kazanarak yönetimi ele geçirecekle- rine, bu işleyişin Kıbrıs'ı tümüyle Rumlaştıracağına, Türkleri azınlık konumuna düşüreceğine ve bunla- ra karşı uygulanacak olası ulusal politikalara açık seçik değinmedi. • • • Velakin; CTP liderinin halka söyleyemedikleri, söylemekten belki de çekindiği "görüşler" Denk- taş'a verdiği yazılı metinde yer alıyor. M.A.Talat'agöre, plan "KKTC'ye egemenlik hak- larını tanıyor". Gözetilmesini zorunlu bulduğu (oy- sa tartışmalı) temel öğe bu. Ya Türkleri Rumlaştıran sakıncalar? Göçmen, toprak gibi sorunlar?.. M.A. Talat'ın yazılı söylemlerine topluca bakıldı- ğında çıkan sonuç: Sakıncalı konular elbette mü- zakere edilmeli Rum kesimiyle. "Olabildiğince ka- zanım sağlanmalı", ama "karşı taraftan dayatmalar sürerse" (ki sürecek)... ...0 zaman "hâlin icabma" uymalı! • • • Dünkü Hürriyet'te çıkan bir haber ilgi çekiciydi: TBMM Dışişleri Komisyonu'ndaki "Kıbrıs ve Irak konulu" brifingde konuşan Dışişleri Bakanlığı Kıb- rıs ve Yunan Dairesi Başkanı Büyükelçi Ertuğrul Afakan: ..."KKTC'deki önde gelen M.A. Talat'ın partisi CTP'nin 'Rumlarla işbirliği içinde olduğunu' öne sürdü..." Zaten Kıbrıs'taki "verelim AB'Iİ olalım" türküsü- nü çığıran "bu çevreler" Denktaş'a karşı yürütülen muhalefetin "Türkiye temsilcisinin RTE" olduğunu, aynı çevreler karşılarında "Gül- Denktaş ve de 'şa- hinlerin' karşı cephe" oluşturduğunu söylüyorlar. • • • Annan belgesini inceleyen değerli bir hukukçu, 15 yıl milletvekilliği yapan eski bir parlamenter, KK- TC Kurucu Meclis üyesi eski bir bakan, "fakat her şeyden önce Kıbnslı bir Türk" olan Avukat Fuat Ve- ziroğlu'nun Lefkoşa'dan çektiği faksın bir bölümü- nü Rumların buradaki ve oradaki yerli işbirlikçileri- nin okumasını salık vererek aktarıyorum: "1. Annan belgesi, Barış Harekâtı'nın bütün ne- ticelerini ortadan kaldırmakta, o harekâtı hiç yapıl- mamış hale getirmektedir. 2. Belge ile kurulmak is- tenen düzen, bizi, sadece 1974 öncesine değil, 1960 öncesine götürmektedir. 0 zaman Ingiliz sö- mürgesi idik, şimdi Rum sömürgesi yapılmak iste- niyonjz. 3. Belge bir Sevr Muahedesi dayatıyor. 4. Haritalara göre elimizde bulunan toprak yüzde 21 oranında Ruma bırakılacak, 50 bin dolayında Türk yeniden göçmen olacak. 5. Türk Askeri Birliği Türk bölgesi içinde dahi, 4 askeri vasıta 10 askeri biryer- den bir başka yere sevk etmek istediği zaman, han- gi maksatla, nereye gideceğini, hareket tarihini ve hareket saatini 14 gün öncesinden Banş Gücü'ne ve Yunan askeri birliğine 'ihbar' etmek yükümü al- tına sokulmuştur." Işte Kıbrıs'ta iki cephe, işte iki Kıbrıslı Türk! Askerden, YAŞ'ta subaylann ihracına şerh koyan AKP'ye sert tepki: îrticayı cesaretlendirdilerANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Askerler, Yüksek Askeri Şûra'nın (YAŞ), irticacı subayla- nn ihracına ilişkin karanna şerh koyan ve üniversitelerde "tür- banlıya af" hazırhğındaki AKP hükümetine sert tepki gösterdi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, AKP hükümetini "irticacılan cesaretlendirmek- le" suçladı. Başbakan Addullah Gül ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönûl'ün karara şerh koy- masının "idarenin kanunlann uygulamasını sağlama sorum- luluğu ile çeliştiğini ve yasal da- yanaktan yoksun olduğunu" belirten Özkök, "Bu istisnai du- rum, şüphesiz irticai faaliyetle- re bulaşanlara cesaret vermiş- tir" dedi. Özkök, türbanın yargı kararlanna aykın olarak siyasi dayatma ve cumhuriyet gelenek- lerini aşındırma sembolü olarak kullanılmasını hoş göremeyecek- lerini vurguladı. Genelkurmay 2. Başkanı Or- general Yaşar Büyükanıt ise da- yanağını Anayasa'nın 125. mad- desinden alan YAŞ kararlanna şerh konulmasını anayasa ihlali olarak nitelendirdi. Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Aslan Güner, dün akşam Gazi Orduevi'nde basın mensuplanna bir kokteyl verdi. Kokteyle katılan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, AKP hükümetinin YAŞ kararla- nna şerh koyması, türban, Irak ve AB konulannda önemli açıkla- malarda bulundu. Hükümete açık tavır Göreve geldiğinden bu yana basına ilk kez dün akşam aynn- tılı olarak değerlendirmelerde bulunan Özkök, AKP hükümeti- ne açık tavır koydu.Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), uzun yıl- lardır irticai hareketin önünde engel olarak görüldüğune dikkat çeken Özkök, irticai görüş yan- daşlanmn TSK'ye sızmak için her türlü yola başvurduğuna işa- ret etti. Genelkurmay Başkanı, "TSK de bu tehdide karşı, sa- vunma refleksleri ve yöntemle- ri geliştirmiştir.YAŞ'da Anaya- samızın 125. maddesi uyann- ca, yapılmak istenen uygulama bu refleks ve yöntemin gereği- dir" dedi. Şerh yasalhktan yoksun Özkök sözlerini şöyle sürdür- dü."Bilindiği ûzere 125. mad- de YAŞ kararlannı diğer bazı kararlar gibi yargı denetimi dı- şına taşımıştır. Bir anayasa maddesinin uygulanma istemi- ne muhalefet şerhi koynıak, idarenin kanunlann uygulan- masını sağlamak sorumluluğu ile çelişmiştir ve kanımca bu nedenle yasal dayanaktan yok- sundur. Bu konudaki farklı dü- şüncenin ifade edileceği yer ve Genelkurmay Başkanı Özkök, basın kokteylinde Kıbns ile ilgili çözüm arayışlanna da değindi. (AA) Özkök: Kıbns h Türkiye 'yi dikkate almayan çözüm başansız olur Ada güvenliğimiz için çok önemli ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral Hilmi Ozkök, Kıbns'ın Türkiye'nin güvenli- ği açısından önemine dikkat çe- kerek "Türkiye'nin güvenli- ğini tehdit eden ve güvenlik ihtiyacım sağlamayan bir Kıbrıs çözümüyle 'Türk'ün Anadolu'ya hapsedilme süre- ci' hemen hemen tamamlan- mış olacaktır" vurgusunu yaptı. özkök, Türkiye'yi dik- kate almayan çözümün başan- sız olacağını dile getirdi. Genelkurmay Başkanı Öz- kök, basın kokteylinde Kıbns ile ilgili çözüm arayışlanna da değindi. Kıbns'ın Türkiye'nin güvenliği için önemine vurgu yapan Ozkök, adanın cografi konumu itibanyla Türkiye'nin güvenliği açısından çok önem- li olduğuna dikkat çekti. Öz- kök, "Adada muhasım (ha- sım olan) bir güç bulunursa bu güç AnadohTnun güney ve güneydoğusunu etkileyebil- me imkân ve kabiliyetini elde eder. Dost bir güç bulursa bu yerleri Doğu Akdeniz'deki muhtemel bir tehlikeye karşı daha uzaktan korur" diye ko- nuştu. Özkök, Kıbns 'taki mü- zakerelerin, Güney Kıbns Rum Kesimi'nin AB'ye girme yo- lunda dönüşü olmayan noktayı geçmiş olmasının cumhuriyet tarihinin en önemli sorunlann- dan olduğunu söyledi. Özkök, veriler ışığında Tür- kiye'nin güvenlik gereksinim- lerini dikkate almayan bir çö- züm önerisinin başan vaat et- meyeceğini vurguladı. durum YAŞ olmamalıydı. Bu istisnai durum şüphesiz irticai faaliyetlere bulaşanlara cesaret vermiştir." Özkök, konuşmasının ardın- dan gazetecilerle sohbet ederken, 28 Şubat kararlan ile ilgili bir so- ru üzerine de şunlan söyledi: "Bu bir neden sonuç ilişkisi- dir. Tehdit devam ediyor. O dö- nemin koşullannda yapUması gerekenler yapıldı. Neydi o? tr- rica tehdidine karşı alınması gereken önlemlerdi. Bugün de tehdit devam ettiğine göre so- runuz da yanıtlanmış oluyor." Özkök, TSK içindekı irtica un- surunun yarattığı tehlikenin dışa- ndan çok net görülemeyeceğine dikkat çekerek şöyle devam etti: "Diyelim ki bir binbaşı bir tarikatın etkisi altında kalıyor. Aynı tarikattan bir astsubay varsa ve o kişi tarikatta daha önde ise binbaşı astsubayın emrine giriyor. Biz, bir kişiyi gerektiğinde ölüme gönderme sorumluluğu taşıyan bir kuru- muz. Kimi tarikat üyeleri de fa- lanca ülkeye savaş caiz değildir, diyor. Böyle bir şey kabul edi- lebilir mi? Biz bunlan tartış- ma konusu dahi yaptırmak is- temiyoruz." Tfirban hassasiyeti Özkök, üniversitelerden atılan tüm öğrencilere "koşulsuz af" hazırhğındaki AKP hükümetini türban konusunda da uyardı. T- SK'nin hiçbir şekilde tartışma konusu yapmayacağı meşru te- mel değerlerin başında, "Türld- ye Cumhuriyeti'nin laik, de- mokratik ve üniter yapısı, Ata- türk ilke ve inkılaplan" oldu- ğunu ve bunlardan asla ödün ve- rilemeyeceğini kaydeden Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü:"Esa- sen bunlar Anayasamızda yer alan hükümlerdir. Herkesin di- ni inancına ve bunlan özel ya- şamlannda ifade erme tarzına saygı duyarız. Hiç kimseyi i- nanç, inançsızlık ve ibadetle- rinden dolayı dışlamayız. An- cak bunların özellikle türba- nın, mevzuata, Anayasa Mah- kemesi ve Damştay kararlanna aykın olarak siyasi bir dayat- ma ve Cumhuriyet gelenekleri- ni aşındırma sembol ve eylemi olarak kullanılmasını hoş gör- memiz beklenmemelidir." Genelkurmay Ikinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da YAŞ'ta ihraç edilecek asker hak- kında delil yetersizliği gibi ör- neklerde üyelerin şerh koyabile- ceğine dikkat çekti. Ancak AKP hükümetinin koyduğu şerhin "YAŞ kararlannın yargıya ka- paü olmasından" kaynaklandı- ğuıa işaret eden Büyükamt, bu- nun anayasa ihlali niteliğinde ol- duğunu söyledi. ABD'nin petrol oyıınıı• Baştarafı 1. Sayfada tutmak için sürdürdükleri çaba- lan vurguluyordu. "Biz baştan beri fiyat sıçramalanna karşı olduk. Gelirimizin yüzde 9O'ı petrolden geliyor. Gelişme hı- zımızı planlamak için bu fiyat dengelerine ihtiyacımız var- dı... BugünABD petrol ihtiya- cının yüzde 60'ını dışandan alıyor. Önümüzdeki 20 yılda yüzde 75'e çıkacak bu sayı. ABD geleceğinin petrolünü garantilemek istiyor. Doğal bir istek... Bu bizim de işimi- ze geh'rdi. Normal ilişkilerimi- zi sürdürebilsey dik, eşit hak- larla diyalog sürdürebilsey- dik, uluslararası çerçevede anlaşabilseydik...Ancak 1997- 99 arasında Rusya ve Uzak- doğu'ya baskı yaptılar, bizim fiyatlanmızı düşürdüler..." Bakan'm tüm anlattıklannı dinlerken, sanki yann 3. dünya savaşımn çıkacağı korkusuna kapılıyordum. Bir zamanlar I- rak Hava Kuvvetleri'nde üst rütbeli subay, elektrik mühen- disi, 91-97 arası silah denetçi- leri karşısında tek sorumhı, görmüş geçirmiş, müthiş milli- yetçiAmir Reşit, Bağdat'ta kar- şılaştığım en sert yetkiliydi. Er- tesi gün "istifa edecek" gibi bir hali hiç mi hiç yoktu! (Aca- ba şu sıralar sertlik istenmiyor mu diye geçirdim içimden.) Neden istifa etti soruma ala- bildiğim tek yanıt, "Eh, 65 ya- şına gelmişti" oldu! Bilmem belirtmeye gerek var mı? Bağ- dat'ta her soruya yanıt alamı- yorsunuz. Zaten her gazeteci ya da STK temsilcisi yanında bir "rehber" ohnadan, bir yere gi- demiyor, görüşme yapamıyor. Artık "rehber"lerin kimliğini yorumlamak size kalmış. Saatler sonra "istifa etti", "istifa ettirüdi"ye dönüştü. Gerekçe açıklanmadı. Sad- dam'ın oğluyla petrol kontrat- lanyla ilgili konuda anlaşmaz- lığa düştüğü söylendi. Bugün Irak'uı petrol üretimi günde 3 milyon varil ve ülke halen dünyanın en büyük 2. re- zervlerine sahip. Eğer yaptı- nmlar ve ambargo kalksa, alt- yapıya yatınm yapılsa, tüm pet- rol ihtiyacımn yüzde 10'unu karşılayabilir. Ve önümüzdeki 100 yıl boyunca karşılayabilir. Çünkü rezervinin yılda ancak yüzde birini kullanıyor. Ve Irak, Batı'nın petrol gereksiniminin fazlasıyla farhnda. En üst dü- zey yetkiliden sokaktaki ada- ma, herkes ABD askeri müda- halesinin, savaşın tek nedeni- nin bu olduğuna inanıyor. Sığınakta kan Bağdat yorgun. Bağdat için için kanıyor. Toprak altındaki zenginlikle, toprak üstündeki yokluk, yoksulluk ve baskılar- la can çekişiyor... Üç gün için- de, üç en önemli bakandan din- lediklerimle, El Amirihe sığı- nağuıda gördüklerim arasında; Amerikan saldrnsı, bombardı- man başlamadan önce, bir an önce beş aylık yiyecek ve su de- polamaya çalışan ailelerle, si- lah eğitimi, ilkyardım eğitimi, yangın söndürme, paraşüt sal- dınlanndan konınma eğitimi alan kadınlar arasında; çaresiz- likle direnç, korkuyla umut ara- sında galiba artık ben de can çekişiyorum. Bağdat'ta saldınyı karşıla- mak üzere 35 büyük sığınak var. Konuştuğum herkes "Evet, bize en yakın olamnı biliyo- ruz" diyor. Ve hemen ekliyor- lar: "Hayır sığınağa, sığınak- lara gitmeyeceğiz!" Hayu- sığınaklara gitmeye- cekler, çünkü El Amirihe'yi unutmadılar. El Amirihe sığı- nağındayım. Bir katı toprağın üstünde, bir katı yerin altında kocaman beton ve çelik bir küp görünümünde. Sığınaktan içeri giriyorum. Ve dehşet görüntüler başlıyor. Tam ama tam ortada koskoca bir delik. Çevresinde çelik eri- miş, demirler patlamış, beton un ufak ohnuş. Geçen savaştaydı. Tarih 13 Şubat 1991'di. Saat 16.30'da ikişer tonluk iki bomba burayı cehenneme çevirmişti. 422 ka- dın ve çocuk, bombalardan kaçmak için buraya sığmmıştı. Lazerle yapıya kenetlenen iki bombadan ilki, dikeylemesine indi, iki metrelik beton tavanı, iki katı birden deldi. Çevrede- kiler yıldmm düştü sandılar. Ücinci bomba (ona "akıllı bomba" diyorlar) havalandır- ma sistemine yatay biçimde girdi ve tüm sığınağı 400 dere- ce sıcaklıkta bir finna dönüş- türdü. 422 çocuk ve kadından 408'i yenarak öldü. (Dış gale- ridekilerdi kurtulanlar) 408 can kül oldu. Bedenlerden kopan etler, saçlar, eller, kollar, bacak- lar, sığınağın en dış duvarlan- na yapıştı. Her şey dört dakika- da oldu bitti. O dört dakikanın izlerini, ileride savaş ya da ba- nş müzesine dönüşecek olan sı- ğmağın kalıntılannda izliyo- rum: Duvara yapışmış etleri, gözleri ve kanı... Negarif re- simler gibi duvara geçmiş anne ve kucağında çocuğu, bebegini emziren anayı, birbirine sanl- mış bedenleri... Ve kanlan, kan- lan, kanlan... Buruşmuş kâğıt gibi duran çelik yığınlan arasında fotoğ- raflannı ve adlannı görüyorum: Said, Esra, Habib. Şeyma, VVassen, Halil. Senıra. Yasin, Nedima... Hepsi aynı mahalle- nin çocuklan... ABD, "Burayı askeri üs sandık" diyerek, sonradan özür dileyecekri. Elle- rindeki harita eskiymiş.. Sığuıak öylece duruyor gö- zümün önünde, yüreğimin için- de. Kapısına sonradan bir tabe- la asılmış. Eğreti duruyor. Ace- mi, belki de bir çocuk yazısı üzerindeki: "Bırakın Irak ya- şasın." Petrolle bombalar arasında gidip gelirken, Esra'lar, Ha- lil'ler, Semra'larla inip çıkan petrol fiyatlan arasındaki o gözle görühnez çizgiyi yakala- yıp, o çizgiden bir sapan yap- mak geçiyor içimden! Gördü- nüz işte! Acılann içinden topar- lanan dayanma gücü azalmaya başladı mı, kaçınılmaz, öfke egemen oluyor her şeye. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök: TSK, AB'ye uyumun vasıtası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - GeneUcurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Türk Silahlı Kuv- vetleri'nin (TSK) AB'ye karşı olduğu eleştirilerine, "TSK AB'ye karşı değil, aksine AB'ye uyumun bir vasıtasıdır. Ancak dikkat çektiğimiz husus, AB'ye her şeye rağmen değil, onurla, eşit şartlarla, milli ve coğrafi bütünlüğümü- zü koruyarak girmektir" sözleriyle yanıt verdı. Türki- ye'de hıçbirkurumun "Irak ile biz de savaşalım" dü- şüncesinde ohnadığına dik- kat çeken Özkök, TSK'nin olası savaş döneminde ken- disine verilecek görevler için haarlıklannı sürdürdü- ğünü ifade etti. Türkiye'nin bölgeye bir yığınak yapma- dığnıı belirten Özkök, "Türkiye saygın bir dev- lettir. Kimse onu bir bölge kabadayısı gibi gösterme- melidir" diye konuştu. Genelkurmay Başkam Özkök, Genelkurmay Genel Sekreterliği'nin basın kok- teylinde AB ve Irak konu- sunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özkök, AB'ye her şeye karşın girihnesi gibi bir tutumdan yana ohnadıklan- nı belirterek "Dikkat çek- mek istediğimiz husus, AB'ye onuria, eşit şartlar- la, milli ve coğrafi bütün- lüğümüzü koruyarak gir- mektir'' değerlendirmesini yaptı. Irak'ın bûtfinlûğû esas ABD'nin frak'a olası ope- rasyonuna ilişkin değerlen- dirmelerde bulunan Ozkök, Türkiye'de hiç kimsenin sa- vaş istemediğine işaret etti. Irak'uı toprak bütünlügünün ve politik birliğinin esas ol- duğunu belirten. Özkök, T- SK'nin Irak içine veya sını- nna yığınak yapmadığını di- le getirdi. Özkök, petrol kaynaklannın bütün Irak halkının ortak malı olduğu- nu ve Irak merkezi otorite- sinin kontrolünde kahnası gerektiğini bildirdi. Genelkurmay Ürinci Baş- kam Orgeneral Yaşar Bü- yükanıt da Türkiye'nin asıl amacının savaşmak değil, daha önceki Körfez Sava- şı'nda olduğu gibi Türki- ye'ye yöneük göçü önlemek olduğunu belirtti. Büyüka- nıt, ancak TSK'nin her ola- sıhğa karşı tüm planlannı yaptığını kaydetti. Büyüka- nıt, bu konuda asıl karann "siyasi karar" olacağının altını çizerken "Karar her neyse çabuk alınması ge- rekir" dedi. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada yurulurdu: - Hükümetimiz kararlıdır! 58. hükümet de tek partili "çok seslilikzeminin- de" kararlı bir şekilde yürüyor. Dileyelim bu kadar çok karar, memleketi karartmasın! AKP hükümeti yola çıkarken, orta vadede 100 günlük kredisi olduğunu vurgulamıştık. Bu, cum- huriyet hükümetlerine geleneksel olarak verilen bir kredi. Hükümet bunun yarısını tüketti, karşılığın- da ne üretti? Emeklinin yüzünü güldüren seyyanen zam dı- şında, biraz tabana selam, bir dizi de soru işare- ti! Emekliye yapılan zammın kaynağı da açıklan- mıyor. Bu da AKP tipi icraat: Zammı yapalım, kaynak arkadan gelsin! Siyaset-ekonomi ilişkilerinde şu saptamayı ya- pabiliriz: Ana muhalefet, ekonomi verileri! Geçen dönemde olduğu gibi şimdi de borsa- faiz-döviz üçgeninde olumsuzluklar başlayınca hükümet telaşa kapıldı. Gül'ün önceki gece, Baş- bakan Yardımcısı Abdüllatif Şener başkanlığın- da yapılması planlanan "ekonomi zirvesini" Baş- bakanlık'a almasının ve konuyu dün de Bakanlar Kurulu'na taşımasının altında yatan bu... Yolsuzluklara af ve araştırma! Meclis'in gündeminde ise ekonomiden çok AKP grubunun özlemlerine dayalı arayışlar var. AKP'liler kendilerini öne çıkaracak bir icraat ya- pamadıkları için olsa gerek, geçen dönem yaşa- nan yolsuzlukların araştırılması için bir komisyon kurulmasını kararlaştırdılar. İlk bakışta şu söyle- nebilir: - Kardeşim siz de hamama gider kurna beğen- mezsiniz, düğüne gider zurna beğenmezsiniz. Adamlaryolsuzluk komisyonu kuruyor. Daha ne? Daha nesi şu: Herkes biliyor ki, yolsuzlukların ana damarların- dan biri "naylon faturalar" aracılığıyla elde edilen haksız kazançlar. Hükümetin "vergi banşı" adı al- tında Meclis'e gönderdiği tasannın özünde de nayloncuların affı var! Bir yandan nayloncuları araştırma komisyonu, bir yandan onları affetme yasası! Bu ne vergi perhizi, bu ne yolsuzlukla mücade- le turşusu! Hükümetin mali milattaki inadını daha önce de vurgulamıştık. Bazı vergi uygulamalarının yürüriük tarihi değiştirildi, kalan maddeler aynen Köşk'e gönderildi. Bu paketin içeriği de kara mizah: Bir bölümü kayıt dışının aynen devam etmesi- ni sağlama, bir bölümü devlete gelir sağlamak için vergiler koyma! Oysa, kayıt içindeki ekonominin yüzde 65'i ka- dar büyüyen kayıt dışı, kayıt altına alınsa, devle- tin geliri büyük ölçüde artacak. Tablo, hükümetin yalpalamaya devam ettiğini gösteriyor. Başbakan, yeni gelir kaynağı olarak tütün ve al- kollü içeceklerden alınan özel tüketim vergisinin arttınlacağını söyledi. Yani AKP hükümetinin umu- du, tiryakiler ve akşamcılar. Halkımız rakıyla kafa buldukça hükümet de on- larla kafayı, affedersiniz kasayı bulacak! Sigaranın da yan tarafına şu uyarıyı yazsalar: "Dikkat, sigara hükümete yarariıdır!" Sözü hükümetten sorumlu AKP Genel Başka- nı RecepTayyip Erdoğan'la noktalayalım. Erdo- ğan, hükümet kurulurken, "acileylemplanı"açık- lamış, 1, 3, 6 aylık ve 1 yıllık hedefler sıralamış, "Bize bunun hesabını sorun" demişti. Erdoğan önceki gün, AKP grubunda konuştu: "6 ay bile sabır göstermediler, 1 yıl bizden bir şey beklemeyin!" Ya sabır... ankcum@ttnet.net.tr îhok Yasasısilbaştan EMİNE KAPLAN ANKARA - Kamu ihalelerinde rahat hare- ket etmek isteyen AKP hükümeti, TBMM'ye su- nulan ve ihalelerde şef- faflık ilkelerini tırpanla- yan yasa tasansını yeter- li bulmuyor. Kamu Oıale Yasası'nuı 40 maddesin- de değişiklik düşünen AKP, ihalelerde eşik de- ğerleri aşağı çekmeyi ve ihale bedellerinde yüzde 50 oranında artış yapıl- ması yönünde düzenle- me yapmayı planlıyor. AKP hükümeti, Kamu thale Yasası 'nı sil baştan değiştiriyor. TBMM'ye sunulan 16 maddelik ya- sa tasansını yeterli bul- mayanAKP, kapsamlı bir değişiklik için genel merkezde komisyon oluşturdu. Komisyonun yasanın 30-40 maddesi üzerinde değişiklik plan- ladığı öğrenilirken özel- likle yasadaki eşik değer- ler, ihale yöntemleri ve keşif bedellerinin arttınl- ması üzerinde durulduğu kaydedıldi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Bü- lent Gedikli, mevcut ya- sayla yalnızca belirli fır- malann ihaleleri alabile- ceğini, diğerlerinin ise şansmm olmayacağını savundu. Belediye şirketlerinin yönetmeliklerle ihalelere girmesinin yasaklandığı- nı kaydeden Gedikli, bu- nun değiştirileceğini söy- ledi. AKP hükümeti, eşik değerlerin düşürülmesi ve yüzde 50 oranında iş artışına olanak tanımayı planlıyor. Yasada yapıla- cak değişiklikle, ihale yönteminde "emanet usulü" getiriknek isteni- yor. TBMM'ye sunulan tasanda da şu değişiklik- ler öngöriihnüştü: • Enerji, su, ulaşhrma, telekomünikasyon sektö- ründe faaliyet gösterenler dahil KİT'ler, genel büt- çeye dahil daireler, katma bütçeli daireler, özel ida- reler ve belediyeler ile bunlara bağlı döner ser- mayeli kuruluşlar, birlik- ler ve tüzelkişilerin ortak olduklan her çeşit kuru- luş, müessese, birlik, iş- letme, şirketlerin ticari ve sinai faaliyetleri çerçeve- sinde doğrudan üretime yönelik gereksinimleri- nin karşılanması için ya- pılan mal veya hizmet ahmlannın ihale Yasası kapsamı dışına çıkanl- ması. • thale yetkilileri ile ihale işlemlerini hazn-la- mak, yürütmek, sonuç- landırmak ve onaylamak- la görevli olanlann üçün- cü derece akrabalannın da ihalelere kahlabihnesi. • Haklannda kamu da- vası açıknasuıa karar ve- rilen idari görevlilerinin de ihale işlerinde görev- lendirilebihnesi. • Kamu Öıale Kurumu tarafmdan hazırlanacak yönetmelikler ile ihale dokümanlannrn ancak Bakanlar Kurulu karan ile yürürlüğe girmesi. • Birden fazla yılı kap- sayan ihaleye çıkabilme- si için işin süresine uygun olarak yıllar itibanyla ödeneğin bütçede bulun- ması zorunluluğunun, 2003 yıh için kaldınl- ması. -.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear