Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 OCAK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
J\_ U Li J. LJ J \ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
2003 'te tarih, çevre ve kimlik değerlerimizi kurtarma seferberliği için öncelikler
Korumanm eylem planı• Başta Cumhurbaşkanlığımızın
ve Başbakanlığın desteği altmda,
Kültür Bakanlığrnm eşgüdümü
ile tüm ilgili kamu ve sivil
kurumlar hemen 'ulusal koruma
seferberliğini' başlatarak,
2003 yılı plan, bütçe ve hizmet
programlannda kültür ve uygarlık
mirasını kurtarma ve yaşatmaya
öncelik vermeli, TBMM'nin de
'yasama gündemi' buna göre
belirlenmelidir...
Dünya ve Avrupa Birliği (AB) karşısındaki
"medeniyetleri buluşturma" davamızda
güçlü ve inandıncı bir konuma ulaşabilme-
miz için, öncelikle "uygarlık (medeniyet) bi-
rikimlerimizi çok daha fazla korumamız
ve yaşatmamız" gerektiğini kimbilir kaç kez
yazdık, konuştuk...
Bu ulusal ve evrensel görevin artık ertelen-
memesi için de 2003 yılının "koruma sefer-
berliği yıü" olması yönündekı yenı yıl dile-
ğimize ise destek yağıyor... (01.01.2003 -
ÇED Köşesi - "Artık Şafak Söküyor").
Okurlardan, hocalanmızdan, Kültür Bakan-
lığı, Tanhı Kentler Birliği, ÇEKÜL, Mimar-
lar Odası, Koruma Kurullan vb. kurumlarda-
ki dostlardan gelen mesajlar, bu seferberliğin
"acil eylem planını" da hemen belirleyebi-
leceğimiz önerileri içeriyor...
îşte. hemen devreye sokulabilecek önlem-
ler ve ilgili kurumlara düşen sorumluluklar-
dan bir özet:
Takas' hemen başlatılmalı...
Ulusumuz ve insanlık adına "kesin imar
yasağı" getirilen "1. Derece Doğal ve Arke-
olojik SIT'ler"deki taşınmaz sahiplerine,
"hazine arazilerinden arsa verilmesi"ne
olanak sağlayan "yürürlükteki"(!) 5 yıllık
yönetmelik artık işletilmeli...
Maliye Bakanlığı'nın, buna uygun arazile-
ri satması yerine, yapı yasağı getirilen tarih ve
doğa değerlennin bulunduğu arazi sahipleri-
nin "mağduriyeti", onlara bu alanlardan yer
verilerek giderilmeli.
Onarım Rredlsl - ahşap yardımı
Yine yıllardır yürürlükte bulunan "Kültür
Varlığı Yapıların Onarımına Yardım Yö-
netmeliği" de 2003'te artık işler duruma ge-
tirilmeli. Gerekli "tüzük değişikliği" de yıl-
lar önce yapılmış olan ve TOKİ'nin yeni ya-
TRT VE NTV'DE
KOLLAR SIVANDI -
Ülke gündeminin,
kısır siyasetin
ötesinde "kahcı
kültürel
kazanımlarla"
buluşabilmesi için
2003'te ilk kollan
sıvayanlar TRT ve
NTV oldu...
Yönetmenliğini
Zeynel Elçioğlu'nun,
genel danışmanlığını
Metin Sözen'in ve
metin yazarlığını
Metin Keskin'in
üstlendiği
"Anadolu'da Ev ve
lnsan" belgeseli, 6
Ocak'tan itibaren 16
bölüm olarak her
pazartesi 20.30'da
TRT-2 ekranlarında...
NTV'nin Kültür
Girişimi ve ÇEKÜL
işbirliğinde başladığı,
"ortak miras" temalı
kültür ve tarihsel
çevre programı da her
pazar öğlen
kuşağında yıl sonuna
dek sürecek...
pılann dışında "mevcut eski evlerin" de res-
torasyonuyla konut gereksinmesinin karşılan-
masına "katkısını" amaçlayan "tarihi do-
kularda sağlıklılaştırma" yardımlan ve bu-
na dayalı "iskân anıaçlı kentsel koruma pro-
jeleri" artık başlatılmalı...
Bu çerçevede, önceki yıl Orman Bakanlı-
ğı'nca yasal dayanağı hazırlanan ve "tarihi
yapıların restorasyonuna ahşap tahsisini"
öngören uygulama da ülke düzeyinde yaygın-
laştınlmah...
Kamu hlzmeti 'tarlhser mekânlarda
Kentlerdeki sahipsız ya da metruk kalan ta-
rihi-sivil yapılann "kamu hizmetleriyle" de
yaşatılması için birkaç yıldır kimi valilikler-
de ve belediyelerde başlayan duyarhhğın da
artık "genel devlet uygulamasına" dönüş-
mesi gerekiyor...
Örneğin, artık her türlü lojman ya da misa-
EV vr INSAN
firhane için öncelikle "eski evler" yeğlen-
meli... Uygun kamu hizmetleri için de yeni ya-
pılar inşa etmek yerine, aynı paralar tarihi bi-
nalan kullanmak için harcanmalı... "Beledi-
ye başkanlan" ise artık apartmanlan bıraka-
rak, kendi kentlerindeki uygun bir tarihi ko-
nağı restore edip o kentin sürekli "Başkanlık
Konutu" yapmalı...
Eğltimde kültür reformu'
Üniversiteler için önerilen "temel kültür
derslerinin" yanı sıra, tzmir'de Büyükşehir
Belediyesi'nin Milli Eğitim Bakanlığı'yla
(MEB) işbirliği içinde başlattığı "LiseUlere
Kent Tarihi Seminerleri"nin ve yine MEB
ile Tarihi Kentler Birliği'nin Kars ve Edir-
ne'yi pilot uygulama kenti olarak belirledik-
leri "Ilköğretimde Tarihsel Miras" dersle-
rinin, 2003 eğitim dönemlerinden itibaren ül-
ke düzeyinde yaygınlaştınlması planlanmalı.
•Eski çarşı geleneğine' saygı
Önceki yıllarda hazırlanan, ancak "baskı-
lar" nedeniyle geri çekilen "Süpermarket-
lere Sınırlama Yasa Tasarısı" da bu koruma
seferberliği içinde mutlaka yeniden ele alın-
malı... Çünkü, toplumsal yaşamın, tarihi kent
kimliğiyle bütünleşerek sürebilmesinde "ge-
leneksel çarşı- pazar zenginliğimizin" çok
önemli ve özel bir yeri var...
Bu nedenle hem "arastalarımızı" yitirme-
mek, hem de tarihten gelen esnaf-müşteri iliş-
kilerindeki insani değerleri kentsel mekânda-
ki mimari zenginliğiyle birlikte korumak için,
aynı tasannın 2003 yılının "yasama progra-
mına" da ahnması gerekiyor.
'Medeniyetlere' duyarlı yatırımlar
Özellikle 2000 yıhndaki "Zeugma" (Bire-
cik Barajı) dramıyla doruğa çıkan "medeni-
yet katmanlanna duyarsız" tüm enerji pro-
jelerini yeniden gözden geçirmek de "acil"
bir insanlık görevi...
Barajlar nedeniyle Yusufeli, Hasankeyf ve
Alliaoni (Bergama) gibi merkezlerin su altın-
da kalmayacaklannın dünyaya ilan edilmesi
ve Fırtına Vadisi'ndeki gibi duyarsızlıklann
artık terk edileceğinin açıklanması, bu göre-
vin ilk adımlan olmalı...
Aynı eylem planı içinde, Karadeniz'de kı-
yı dokusu ve kültürü bırakmamaya aday gö-
rünen "plansız sahil yolu" ile kentin onuru
olan Trabzon Kalesi'ni ezerek altına alacak
"uçan yol" ve efsanevi tda (Kazdağı) etek-
lerinde antik ve doğal peyzaja göz diken "As-
sos yolu" gibi olumsuz örnekleri de bu koru-
ma yılında durdurmak şart...
ve 'ulusal seferberlik' kararı
llerleyen günlerde daha da zenginleştirile-
bilecek bu gibi "acil eylem planı" önerileri
için kuşkusuz ilk yapılması gereken ise başta
Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık desteği
olmak üzere, Kültür Bakanlığı eşgüdümün-
de ilgili tüm kamu ve sivil kurumlann hep bir-
likte "koruma seferberliği karannı" alma-
lan... Ardından; "2003 yılı bütçe, yatınm ve
hizmet programlannı" da öncelikle bu pla-
na göre belirlemeleri...
Eğer, gecikmeden bunu yapabilirsek,
2004'ü dünyaya ve AB'ye karşı çok daha güç-
lü bir "ulusal kimlik coşkusuyla" karşılaya-
cağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın...
Hem de "medeniyet" denince sadece din-
sel inanç ve geleneklerin değil, daha derinler-
deki "Anadolu uygarlıklannın" anımsandı-
ğı bir "tarihsel ayrıcalık" içinde...
nAZİF TOPÇUOĞLU'NUN FOTOĞRAFLARI GALERİNEV'DE
Erkekleri bilgileriyle
korkutan kızlarKültür Servisi - Galeri Nev, 'Ruh Halleri
Czerine' temasıyla düzenlediği sergilerin dör-
düncüsünde Nazif Topçuoğlu'nun yapıtlanna
yer veriyor. 10 Ocak - 8 Şubat tarihleri arasın-
da gerçekleşecek sergide Topçuoğlu'nun alı-
şılageldik, basmakalıp değer yargılanmızı sor-
gulayan fotoğraflan yer ahyor.
Sanatçı, gençlik yaşlılık, ölüm, hatrralar, ka-
lıcılık geçicilik, yüzeysellik gibi temalara gön-
dermeler yaparken, okurken çektiği genç kız
fotoğraflanyla ilgili şöyle diyor: "...Neden
okuyanlar? Kitap okumak, bilginin kendi-
si, insanları dehşete düşürüyor, şoke edi-
yor!.. Sanki bir eksikliklerini yüzlerine vu-
"Bu fotoğraflar sanki genç kız olmanın ikinci elden anıları."
ruyormuşuz gibi hissediyorlar. Ünlü atasö-
zümüzün tersi geçerli neredeyse, bilmemek
değil öğrenmeye çalışmak ayıp! Bir nevi il-
kel antikonformizm (!) kural oldu; okumak,
çalışmak, öğrenmek vs. gibi eskiden değer
verilen eylemlerin modası geçti! Artık er-
dem az bulunuyor. Halbuki. ancak bilgile-
nen gençler, kızlar günümüzün distopik er-
kek egemen, otoriter ve kitleleri uyutarak
ayakta durabilen kurumsallaşma eğilimine
karşı çıkabilirler... Terbiyeli, hali vakti ye-
rinde, en iyi okullarda okumuş. düzgün kız-
lar bunlar. Anne- babalarının iftihar vesi-
lesi ve gurur duyduklan, türlerinin son ör-
nekleri. Bir de kendilerine
sormalı (bu toplumda) kız
olmak ne demek? Bu fotoğ-
raflar sanki genç kız olma-
nın ikinci elden anıları. Bu-
radakilerin çoğu geleneksel
erkeği sinirinden çatlatacak
kadar özgür ve bağımsız
kızlar, kendilerinden, bilgi-
lerinden eminler; erkeklerin
içlerini gicıklayıp onları cin-
sel yönden tahrik etmek ye-
rine, korkutup, onlara ken-
di eksiklerini hatırlatıyor-
lar."
Fotoğraflarda ağır basan
eğilim, bir yandan da, zaman,
hafıza ve kayıp ile sürekli bir
hesaplaşma gibi görünüyor.
Nesnelerin -ve insanlann - ge-
çiciliği ile başa çıkabilmek
için idealize edilen bir geçmi-
şin bulanık ve kusurlu görün-
tülerini yeniden yaratmaya ça-
lışıyor. Sanatçı ikili, üçlü ve
daha fazla insanın yer aldığı
gruplamalarla izleyiciyi fo-
toğrafçı ve projesi üzerine ka-
fa yormak yerine, resmin için-
deki kişiler, orada olan biten
olaylar hakkında düşünmeye
zorluyor.
(0 212 231 67 63)
Etkinlik kapsamında Hüseyin Karabey'in 'Sessiz Ölüm' filmi de gösterilecek.
Diyarbakır'da Belgesel
Film Günleri başlıyor
DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu)
- Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM) ve Is-
tanbul'daki Belgesel Sinema Birliği ile bir-
likte geçen yıl aralık ayında gösterime so-
kulması planlanan, ancak iklim koşullan
nedeniyle ertelenen "Belgesel Film Gün-
leri" yann başlıyor.
DSM yöneticisi Melike Coşkun, bu tür
etkinlikler düzenlemekteki hedeflerinin
Diyarbakır'da ve bölgede var olan, ancak
çeşitli nedenlerle ortaya çıkmamış yerel
potansiyeli bulmak ve artırmak olduğunu
belirtti. Diyarbakır'da sanatın her alanına
olduğu gibi sinemaya da bir ilgi olduğunu
vurgulayan Coşkun, bu tür etkinliklerle il-
gili insanlara teknik destek sunma olanağı
bulduklannı da ekledi. Diyarbakır'da bir
süre önce bir grup ilgili gencin çeşitli ke-
sünler tarafından desteklenen bir sinema
atölyesinde bir dizi eğitimden geçtiğini
anımsatan Coşkun, "Belgesel Film Gün-
leri" kapsamında aynca bu gençlere yöne-
lik olarak sinema eğitimlerinin pekiştiril-
mesi amacıyla Belgesel Sinema Birli-
ği'nden Enis Rıza'nın da bir atölyede bel-
gesel sinemacılığı anlatacağını belirtti.
DSM'nin 10-12 Ocak'ta Diyar Galeria
Alışveriş Merkezi'nde düzenleyeceği
"Belgesel Film Günleri" kapsamında 3
gün boyunca toplam 15 film gösterimde
olacak. Gösterimdeki filmler ise şöyle:
Yann Orhan Çalışır ve Michael En-
ger'in "Akkuyu", Tarık Demirkan'ın
"Dalmak Özğürlüktür", Şehbai Şen-
yurt'un "Adige", Belmin Söylemez'in
"Bıyık", Eran Riklis'in "Sınırlar", 11
Ocak'ta Hakan Aytekin'in "Keşfin Kıyı-
sında", Enis Rıza'nın "Balığın Günlü-
ğü", Elçin Musaoğlu'nun "Kum Tane-
si", Nilgün Eroğlu Maktav'm "Dağlar ve
Rüzgâr", Nitzan Glady'nin "Son Düş-
man", 12 Ocak'ta da Hüseyin Karabey'in
"Sessiz Ölüm", Kemal Öner'in "Çölün
Mavi Gözü-Aral", Mai Masri'nin "Düş-
lerin ve Korkuların Sınırları", Enis Rı-
za'nın "Ayrıüğın Yurdu Hüzün: Kaya-
köy" ve Tami Gross ile Yuval Kohen'in
"Akılh Deli".
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Sanatta Şimdiki Zaman
Üzerine Bir Deneme
Şimdiki zamanı gözden kaçırmak, kanımca
bizden önceki sanatı yorumlarken gerçeklikte-
melinden uzaklaşmamızın temel nedenlerinden
biri. Çünkü ne yaparsak yapalım, geçmişin sa-
natına ancak bugünkü biz olarak, bugünün de-
neyimleriyle, ağırlıklı olarak sanattan bugün ne
anlıyorsak, o açıdan bakabiliyoruz.
Bir yanılsamadan kesinlikle uzaklaşmalıyız.
Geçmişteki herhangi bir dönemde sanattan ne
anlaşıldığını eksiksiz bilmemiz, bizim için o dö-
nemin sanat eserlerine o dönemin anlayışıyla
bakabilmeyi ve sanat eserinin o dönemde ilet-
tiği estetik yaşantıyı paylaşabilmeyi kendiliğin-
den olanaklı kılmaz.
Michelangelo'nun P/efâ'sı (çarmıhtan indiril-
miş Isa'yı kucağında tutan Meryem heykeli),
sanatı dinin yönlendirdiği ve koruduğu, sanat-
tan dini duyguları yüceltmesinin beklendiği bir
dönemin ürünüydü. O dönemin izleyicisi için
bu Pietâ, dinsel bir işlevin de taşıyıcısıydı, ve
anılan heykelin Basilica di San P/efro'daki var-
lığı da onu sanat eseri kılan nitelikler arasınday-
dı. Bugünün izleyicisi ise bir sanat eserine, ken-
dini herhangi bir somut işlev ya da görev dü-
şüncesiyle sınırlamadan bakıyor. P/efâ'da Mer-
yem ya da Isa ile karşılaştığında, onları Meryem
veya Isa olarak daha önce hiç öyle düşünme-
mişliğinden ötürü etkilenmiyor. Michelange-
lo'nun sanat dehasında bugünün izleyicisini et-
kileyen asıl nokta, acı çeken veya acı çekerek,
ama yüce bir ideal uğruna ölmüş insan yüzü-
nün böylesine yetkin biçimde betimlenişi olu-
yor.
Isa'nın o P/efâ'daki yüzünde Isa'dan başka-
sını aramak, hiç kuşkusuz Rönesans insanının
aklının ucundan bile geçmezdi. Bugün ise o
yüzde, başkaları için kendini feda etmiş bütün
insanlann yansımalarını görmemize hiçbir en-
gel yok. Ve Michelangelo'nun kalıcılığı da za-
ten burada. Yani beni, bir peygamber betimle-
mesi aracılığıyla bugünün acılanna da götüre-
bilmesinde!
Demek ki şimdiki zaman, yorum ve bana ge-
çecek estetik yaşantı bağlamındaöugün benim
için bağlayıcı olabilecek tek zaman kipi. Geç-
miş zamanın bir sanat eserini yaşayabilmek ve
estetik yaşantısı bağlamında doğru yorumlaya-
bilmek için kendimi o zamana taşımam, ne ola-
naklı, ne de gerekli. Bundan birkaç yüzyıl ön-
ceki bir sanat eseriyle karşılaştığımda bile, ben
ona bakışımda şimdiki zamana yargılıyım. Go-
ya'nın Asilehn Kurşuna Dizilişi tab\osuna bakar-
ken, kendimi Napoleon'un işgal ettiği Ispan-
ya'da varsaymak zorunda değilim. Bunu iste-
sem de tümüyle yapamam. Elbet bu, Goya'yı
ve çağını bilmemin gereksiz olduğu anlamını
taşımıyor. Çünkü Goya'nın resim sanatını, an-
cak ona kadar uzanan resim yoluyla betimleme
geleneğini bildiğim takdirde değerlendirebili-
rim. Goya'nın biçemini, ondan geriye uzanan
biçemsel geçmiş bağlamında yerine oturtabili-
rim. Üstelik bunu yapmak zorundayım, yoksa
Goya'dan biçem ve resim tekniği bağlamında
kendisinden sonrasını da bekleme gibi bir ya-
nılgıya düşebilirim.
Buna karşılık Goya'nın bana ileteceği estetik
yaşantıyı, ancak kendi şimdiki zamanımda ya-
şayabilirim. Asilehn Kurşuna Dizilişi, bende sa-
dece yurtlarını savunan Ispanyolların kahra-
manlıklarına ilişkin çağrışımlar yaratmak zorun-
da değil. Ne de ben, o tarihe ilişkin bildiklerim
aracılığıyla böyle çağrışımlar algılayabilmek için
zorlanmalıyım. Kendi şimdiki zamanımda, dün-
yanın hangi zamanında ve köşesinde olursa ol-
sun, kurşuna dizilmek üzere duvarın dibine gö-
türülenlerin tanığı olabilmek; bu tanıklık sıra-
sında böyle bir şeyi ilk kez gördüğümü ya da da-
ha önce hiç böyle görmediğimi duyabilmek -
Goya'dan bekleyebileceğim, ve ondan bir ya-
ratıcı, bir ressam olarak alabileceğim, yalnızca
bu.
e posta: ahmetcemaKo superonline.com
acem20(a hotmail.com
Metin Kaçan Can Yayınları'nda
• Kültür Servisi - 'Ağır Roman' kitabıyla
ünlenen. Fındık Sekiz', 'Harman Kaplan' ve
son olarak da 'Adalara Vapur' adlı kitaplanyla
yazun serüvenini sürdüren Metin Kaçan,
bütün kitaplanyla Can Yayınlan'na geçti.
Kaçan'ın ilk iki romanı olan 'Ağır Roman'
ve 'Fındık Sekiz', bu ayın sonuna doğru
kitap raflannda yerini alacak. Öykü
kitaplan Harman Kaplan ile Adalara Vapur,
nisan ayına kadar yayına hazırlanacak.
Metin Kaçan'nın Ağır Roman kitabı
kasım ayında Almancaya çevrilip satışa
sunulmuşru.
BUGUN
• CEMAL REŞtT REYde 19 30da Alihan
Samedov ve Balaban Orkestrası konseri.
(0 212 - 232 98 30)
M BORUSAN KÜLTÜR SANAT
MERKEZt'nde 18.30'da Prof. Dr. Ahmet
Yürür'ün sanat yönetmenliğini üstlendiği
'İstanbul'da Yeni Müzik' adlı söyleşi ve
dinleti. (Biletix: 0 216 - 454 15 55)
• NARDİS'te 21 30da Donovan M«on,
Ozan Musluoğlu, Ferit Odman konseri.
(0 212 244 63 27)
• AKBANK KÜLTÜR SANAT
MERKEZt'nde 18.30'da Sabahattin
Türkoğlu'nun konuşmacı olarak katılacağı
'Anadolu'da Giyim Kuşamın Öyküsü'
konulu konferans. (0 212 252 35 03)
UZAKDOĞU FİLM FESTİVALhVDE BüfiÜN
• İZMIR SANAT SİNEMA SALONU'nda
16.00'da Huang Jianzhong'un '1919',
18.30'da Ming-Liang Tsai'nin 'Delik'
filmlerinin gösterimi. (0 312 490 51 40)