22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17OCAK2003CUMA CUMHURİYET SAYFA DIZI 9 Çarşı pazarda alışveriş yapan kadınlar, esnaf, sokakta oynayan çocuklar... Herkes kendini inandırmaya çalışıyor: Hayır! Busavaş çıkmayacak BflGDflT•• •_ GUNLUGU Zevnep ORAL Dünya gündeminin en sıcak nokta- sı Irak için geri sayım başlamışken, dünya ülkeleri, Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi'nin alacağı karan- nı ve Irak'taki silah denetimcilerinin 27 Ocak'ta açıklanacak raporunu bek- lerken, hem dünyada hem Türkiye'de savaş aleyhtan tepkiler çığ gibi bü- yürken, ben Bağdat'taydım. Bağdat'ta kaldığım bir hafta boyunca , Irak Başbakan Yardımcısı Tank Aziz, Dışişleri Bakanı Naci Sabri, bir gün sonra görevinden istifa ettiri- lecek olan Petrol Bakanı Amir Re- şit'le görüşmeleri, sokaktaki sıra- dan insanlann yaşantılarını, ora- dan yolladığım yazılarla sizlere iletmeye çalıştım. Ama tstanbul'a döndüm döneli Bağdafın yüreği- mi saran ateşi dinmek bilmedi. Ya- şadıklanmın belki de binde birini yazabilmiştim. Hiçbir savaşın hiç- bir soruna çözüm olamayacağı inan- cı, Bağdat günlenmden sonra, içim- de daha da kök saldı. Şu sıralar tüm medyamız, devlet ve hükümet yet- kililerinin, Birleşmiş Milletler söz- cülerinin demeçlerinin, olası sava- şın kâr ve zarar hanesine düşecek dolarlann, savaş strateji ve taktik- lerinin, askeri hareketlerin, silah yı- ğılmalannın, Musul- Kerkük pet- rolü hesaplannın, savaş sonrası çı- kar varsayımlannın aynntılanyla dolu. Irak'ta yalnız Saddam Hüse- yin yaşamıyor. Irak'ta 26 milyon in- san yaşıyor! Ve inanın, o demeçler, hesaplar, stratejiler, taktikler, o in- sanlara bir şey demiyor. O kin, o öf- ke, o nefret politikalannın bedeli- ni ödeyeceklerinin bilincindeler yalnızca. Işte şimdi içimde büyüt- tüğüm, o insanlann sesleri ... Batı medyasına ulaşamayan ya da özel- likle yok sayılan sesler... Insan ya- şamının bedeli nasıl ödenebilir? En kutsal değer olarak bildiğim insan yaşamının pazarlığı olabilir mi hiç! . O pazarlığa girmek ahlaksızlıktan başka bir şey değil. Bu düşünceler- le, Bağdat günlüğümden kimı bö- lümler; sizlerle paylaşmak istedim: Bağdat'a glderken Gece yansını çoktan geçmiş... Amman Havaalanında acaba Bağ- dat uçağı kalkacak mı, kalkmaya- cak mı endişesi içindeyiz. Her an her şey iptal edilirmiş. Hiç belli ol- mazmış... Artık hiçbir şeyin garan- tisi yokmuş... Öyle diyorlar. Mar- garita Papandreu , Fotini Siyanu (Avrupa Işçi Sendikalan Konfede- rasyonu, Kadın Komitesi Başka- nı) Omaima Ravvas (Suriye -Arap Ligi Başkan Yardımcısı) Scilla Els- worthy ve ben... Scilla'yı yeni ta- nıdım. Fırtına gibi aramıza katıldı. Ox- ford Research Group- Oxford Araştır- ma Grubu'nun başkanı. Yaşamını, tn- giltere'nin nükleer silah politikasını sorgulamaya, silahsızlanmaya ve şid- det dışı çözümlere adamış, 2001 yılın- da, üçüncü kez Nobel Banş Ödülüne aday gösterilmiş. Zaten bu yolculuk, onunla Margarita Papandreu'nun tasa- nsı. Savaşa alternatif düşünceler üret- mek, çeşitli sivil toplum kuruluşlany- labunlan paylaşıp, öneriler geliştirmek , diyalog kanallan, çözüm yollan ara- mak... Savaşa karşı tepkiyi çoğaltmak, yaymak, savaşa karşı direnişi güçlen- dirmek... Mutlak bir yolu olmalı. Si- lah tacirlerinin yeryüzünü kan gölüne çevirmelerinegeçitvermemeli.! Mar- garita Papandreu'ya bakıyorum. (Sa- • Dünya nefesini tutmuş BM Güvenlik Konseyi 'nin kararını ve Irak'taki silah denetçilerinin 27 Ocak'ta açıklayacağı raporu beklerken, ben Bağdat 'tayım. 20 küsuryıl önce gördüğüm Bağdat bu değil. Her köşede yine Saddamfotoğrafları, heykelleri var ama kent yoksulluktan dökülüyor. Eskiden kent gül kokuyordu, şimdi yorgunluk ve yoksulluk kokuyor. Çünkü Irak 1990 dan beri ekonomik ambargo altında... ^ BM kaynaklarına göre refah açısından dünyada 50. sırada olan ülke, 2000'de 126. sıraya düşmüş. Gülen, hep gülmeye çalışan, her şey yolundaymış gibi yapanlar kadınlar, çıksa da çıkmasa da savaş çıkmayacakmış gibi yaşamaya mecbur olduklannı biliyor. Hiç ama hiç sorumlu olmadıkları bir savaşta en çok acı çekecek, bedel ödeyecek o güzelim kadınlann gülüşleri hiç çıkmayacak aklımdan.... Halkın yüzde 70'i kentlerde baha karşı 4:00) Hiç yorulmuyor. Hiç vazgeçmiyor. Vazgeçmeyecek... Hiç unutmuyorum, Dünyanın iki kutba ay- nldığı soğuk savaş yıllarında hem NA- TO'yu, hem Varşova Paktı'nı sorgu- layan, karşılıklı silah indirimini savu- nan etkinliklerde yine onun yanınday- dım. 80'li yıllarda Brüksel'de ve Var- şova'da. .. Taa en başından beri Filis- cep telefonlannı teslim ediyoruz. Irakta yasak cep telefonu. (Sonradan göreceğim, yalnız polisler, yetkililer kullanabiliyor). Uzun uzun tutanak- lar tutuluyor. Çıkışta alacağız. Bağ- dat'ta sabah. Kenti tanıyamıyorum. Benim yirmi küsur yıl önce gördü- ğüm Bağdat böyle değildi. Evet yi- ne her köşede Saddam fotoğraflan. dan öteki ucuna 80 kilometre gid.il- diği söyleniyor (biraz abarttılar ga- liba) öylesine geniş bir alana yayıl- mış. Geniş caddeler, damsız yapılar arasında insanın gönlüne su serpen hurma ağaçlan, palmiye ormanlan... El Rasheed Oteline geldik. Ana giriş kapısında, yerde, zemin- de, mermerlenn arasında bir moza- Bağdat'ta çocuklar heryerde... Gülüşleri neşeleri, yaşama sevinçleri daha çok fotoğraflarda kalmış. Şimdiki zamanda ise korkuları, endişeleri, hüzünlerL. Bağdat'ta çocuklann yüzleri, büyük insanlann yüzüne benziyor: Ciddi, düşünceli, kuşkulu... Bağdat'ta çocuklar, dünyadaki tüm çocuklann oynadıklan oyunları oynuyor sokaklarda. Biri dışında: Savaş oyunu... Ve Bağdat'ta çocuklar gö'zlerini gökyüzüne kaldırmıyor. Yıllann alışkanlığı: Savaş uçaklannı görmemek için... Bağdat ekibimizy ilk görüşmeyi Irak Dışişleri Bakanı Naci Sabri'yleyaptu (soldan sağa) Scilla Elsworthyy Margarita Papandreu, ben, Omaima Rawas ve Fatini Siyanu, görüşmenin sonunda bakanı aramıza alıp, bir defotoğraf çektirdik. tın halkının yanında olan oydu. Irak'a ambargoya hep karşı çıkan oydu. 2000 Yıhnda yüz kişilik sivil toplum kuru- luşu temsilcileriyle ilk sivil uçağı Bağ- dat Hava alanına indiren oydu... Ha- yır, hiç vazgeçmeyecekti. Uçak kalkı- yor. tki saatlik yolumuz var... Bush ayaklar altında Birinci Gün : Sabah yedide Bağ- dat'a iniyoruz. Uçak körüğe yanaş- tı. Kapı açıldı. Tam adım atacağım, yerdeki koskoca yazıyı göriiyorum. "DOWN USA" yani "BATSIN ABD" . Herkes üzerine basıp geçiyor. Bel- ki yolculann çoğu fark bile etmiyor. Ben, alışmamışım, üzerinden atlıyo- rum. Havaalanı yetkililerine bütün heykelleri vardı ama şimdi kent yok- sulluktan dökülüyor. Yıpranmış, or- da burada çöpler birikmiş, Bağdat yorgun... Benim önceki gelişimden (1979) en çok anımsadığım sıra sıra gül bahçeleri. Eskiden kent gül ko- kuyordu. Şimdi yorgunluk ve yoksul- luk kokuyor. Çünkü Irak 1990'dan beri ekono- mik ambargo altında. Sonraki gün- lerde her yerde yapma çiçek bolluğu dikkatimi çekecek. "Koca kentte sı- ze sunacak tek taze çiçek bulama- dık" diyecek biri... Bağdat 'm ortaye- rinden Dicle nehri kıvnla kıvnla akı- yor. Ozerinde köprüler, köprü başla- nnda taklar... Çok geniş caddeler, yı- ğınla eski mı eski otomobiller, ara- lannda at arabalan... Kentin bir ucun- ikpano: Baba Bush'un portresi. Kor- kunç bir portre. tki üç dişi yok, Dra- kula gibi görünüyor. Kocaman. lste- seniz de üzerinden atlayamazsınız. Artık ayağınız nereye rast gelirse, kulağına, yanağına, burnuna basıp geçiyorsunuz, eğer otele girmek is- tiyorsanız... Altında "Bush Bir Cani- dir" yazısı. Günlerden Çuma. Her yer tatil. Irak'ta randevulanmızı sağlaya- cak Irak Banş, Dostluk ve Dayanış- ma Derneği'nin Başkanı Dr. Abdül- razzak El Haşimi, bugün hiçbir yet- kiliyle görüşemeyeceğimizi bildiri- yor. Nereye istersek gidebiliriz. Yanımıza verdiği bir rehberle yo- la düşüyoruz. Gazetecı ya da STK temsilcisi, hiç fark etmiyor, yanını- za mutlak bir "rehber" takılıyor. On- dan kurtuluş yok. Suç Ortaklığına İsyan: Otele döndüğümüzde Denis Halli- day'le ilk toplantımızı yapıyoruz. De- nis Halliday Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcılığı görevini üstlen- miş, bu kurumda 30 yıl çalışmış, Irak'la kurum arasındaki ilişkileri sürdür- müş, "Gıda îçin Petrol" programı- nın başında olup, "suç ortaklığına daha fazla dayanamadım" deyip, tüm görevlerinden istifa etmiş, yi- ğit, sözünü sakınmayan biri. Bağ- dat günleri boyunca, hem onunla hem de Bağdat'ta bulunan çeşitli STK temsilcileriyle her akşam top- lantı yapıp, topladığımız notlan kar- şılaştırmaya karar verdik. Denis Halliday'i dinliyorum: "Bakın Kör- fez savaşından sonra bu ülke açlı- ğa mahkum edıldi. Daha 1996'da Albright, beş yüz bin çocuğun aç- lıktan öldüğünü söyledi. Ki bu sa- yı gerçeklerin yanında düşük kahr. Irak'ta dunım korkunçtu, genel aç- lık vardı. 1996-97'de Güvenlik Kon- seyi karanyla 'Gıda İçin Petrol' programı kuruldu. Başına geçtim, ben, talip oldum. Ancak insan ba- şına ayda 20 sentlik bir hak tanıdı- lar. Irak' a geldim durumu gördüm olacak şey değildi. *' Bu program çer- çevesinde Irak kendi petrolünü sa- tıyor. Alacağı para BM' 661 sayılı komitenin New York hesabına ya- tıyor. Petrole karşılık ihtiyacı olan gıdayı alıyor ve halka dağıtıyor. "Ama ömeğin Irak'a Fransa'dan yol- lanan iki gemi dolusu buğday kurt- lu çıkmış, başka ülkelerden kulla- nılmayacak maddeler gelmiş, Irak'ın karşı çıkma, denetleme, geri çevir- me olanağı yok." diyor Denis Hal- liday. "Bu program çerçevesinde yardım, -bu nasıl yardımsa- mikta- nnı yükseltmek için savaş vermeye başladım. Eski Genel Sekretere an- latamadım. Kofi Annan'a anlata- madım. Fransız, Rus, Çin Büyükel- çilikleriyle görüştüm. Bağdat'ta ha- zırladığım raporlan sundum. Onlar sorunu Güvenlik Konseyine taşıdı- lar. Yıllık program parasıru 4 mil- yar dolardan on milyar dolara çıkart- tılar... Ancak yeterli değildi. Çün- kü Irak, petrol gelirinin ancak yüz- de 53'ünü kullanabiliyor. Gerisini Kuveyt'e, Israil'e - düşünün Israil'e bile savaş tazminatı olarak ödüyor. Ve burada insanlar açhktan ölüyor" "Sonunda 1999'daBM'eçıktım, siz burada olanlara seyirci kalırken , sizin yüzünüzden orada çocuklar ölüyor. Hepiniz suçlusunuz. Katil- lere ortak oldunuz dedim. BM, ABD'den korkuyor. Suç ortaklığı- na daha fazla dayanamadığım için is- tifa ettim " Yerine gelen Hans van Spo- neck de bir süre sonra, protesto olarak aynı görevden aynı gerekçeyle istifa edecekti. Iskoç asıllı Denis Halliday, o gün bugün dünyayı dolaşarak, Irak hal- kına karşı sürdürülen işkenceyi gözler önüne seriyor ve olası bir savaşın 21. Yüzyılda dünyayı sürükleyeceği fela- keti dile getiriyor. Bağdat'taki ilk ge- cemde "Hayır, savaş olmayacak" diyen kadınlann muhteşem gülümsemesiy- le, Denis Halliday'in, "Savaş mahke- mesine Miloseviç'den önce Baba Bush çıkanlmalıydı." diyen sesi arasında gi- dip geliyorum. Yarın: uranyumlu Bebekler Bağdat çarşısmda konuştuğumuz kadınlann di- linde hep aynı cümle: Yooo, savaş çıkmayacak. Saldın sivil hafta kadeder Kentin en dikkat çekici özelliği, insanlar ara- sında varlıklı varlıksız ayınmuıın göze çarpma- ması. Herkes "yoksul" görünümlü. Tatil günü ol- duğu için herkes sokakta. Yollar çok kalabalık. Bu kalabalığı görünce dün akşam uçakta konuş- tuklanmız aklıma geliyor. "Irak halkının yüzde 70'i kentlerde yaşıyor. Olası bir savaş doğrudan sivil halkın yıkımı, katliamı olur." Kentin en iş- lek çarşı pazar yerine gidiyoruz. Karşımızda gör- kemli Al- Kadhimiya Camii. Çevresi kara çarşaf- h kadınlarla dolu. (Yıllar önce aynı Caminin Çev- resi böyle değildi. Şiilerin en yogun olduğu böl- ge. Çamiden biraz ötede altıncılar çarşısı, geniş caddeye açılan daracık dehlizlerde minicik dük- kânlar. Hepsinde başı açık kadınlar, kızlar, kim- se bir şey almıyor yalnızca sohbet ediyor. Beş ka- dınbeş ayn dükkânadağıhyoruz. (Rehber şaşkın...) Maksat sohbet. Aliya Hanım dört kızıyla gelmiş. Oğluevlenecek,gelineyüzükbakıyor... Savaş mı? "Yooo, savaş çıkmayacak."... Her yerde, tüm ka- dınlann dilinde aynı cümle: "Yok, savaş olmaya- cak"... Sonunda kîzlardan biri dayanamıyor. "Çık- sa da çıkmasa da biz savaş çıkmayacakmış gibi yaşamaya mecburuz" diyor. "Yani, sorun yokmuş gibi. savaş çıkmayacakmış gibi yapıyoruz"... "Yoksullulcla savastayız" Bir başka dükkânda :"Savaşın çıkıp çıkmaya- cağını biz ne bilelim, bilse bilse Allah bilir" di- yorlar. Yolda, çocuklu iki kadın bana Amerikalı mısın diye sonıyor. Hayır Türküm deyince boy- numa sanlıp öpüyorlar. (Bizdeki Kerkük-Musul hayallerini, "bir an önce şu savaş olsun bitsin de işimize bakahm" hesaplannı bilmiyorlar herhal- de.) Havadan sudan konuşuyoruz. Sonra, "Yok Amerikalı da olsan fark etmez, bizim düşmanı- mız Amerikahlar değil, başkanlan Bush" diyor biri. (Bu sözü sonraki günlerde tüm yetkililerden duyacaktım ama doğrusu "sokaktaki insan"dan beklemiyordum.) Öteld, "bak mesela biz Ame- rikan fılmlerine bayılınz, hep seyrederiz" diyor. Yalan değil, televizyon kanallan onlarla dolu. Bir başka dükkânda, biri "Daha ne savaş çıka- cak. Biz zaten yirmi yıldır savastayız" diyor. Dük- kân sahibi ablıyor: "Açlıkla, yoklukla, yoksulluk- la savastayız" diye düzeltiyor. Bir dükkân sahi- bi, işlerin durgunluğundan yakındıktan sonra, ba- na değil, Iraklı bir kadına şöyle diyor: "Ah bun- lar bizim eski halimizi bir bilseler. Böyle açlık, yoksulluk utanç içinde yaşamaya ambargo nede- niyle mahkum olduğumuzu bir anlasalar..." Sa- vaştan önce 32 Irak Dinan olan yüz dolann, bu- gün 180 bin dinar olduğunu, milletin her şeyini köşe başında satmaya çalıştığını, sözün arasına sıkıştınveriyorlar. Yanımdan çocuk ordulan geçiyor. Gülüp oy- namıyorlar. Yalnızca bakıyorlar. Gülen, hep gül- meye çalışan, her şey yolundaymış gibi yapan- lar, kadınlar. Irak, BM kaynaklarına göre, 1990'darefahaçı- sından dünyada 50.sıradaydı. 2000 yılında ise 126. sırada. Hiç ama hiç sorumlu olmadıklan bir savaşta , en çok acı çekecek, bedel ödeyecek o güzelim kadınlann, gülüşleri, gülümsemeleri, sa- vaş olmayacağına kendilerini ve çocuklannı inan- dırmaya çahşmalan, hiç çıkmayacak aklımdan. Korkmuyor musunuz sorusuna aldıgım yanıt, yalnızca bir omuz silkeleyişi, ve yine bir gülüm- seme olacaktı.Korku artık dile dökülemeyecek biçimde somutlaşmıştı gözbebeklerinde. ÇEŞME MAHKEME SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2002 4 Satış Ortaklığın giderilmesi nedenıyle mahkemece satılmasına karar verilen ga\Timenkulün cins, kıymeti \e evsafı: 1- lzmir ilı, Çeşme ilçesi, Alaçatı Bucağı, Dikencık mevkıinde kam tapunun cilt 79, sayfa 7813, ada 3656. parsel 4 sayısında kayıtlı arsa vasfında 484 m2 miktanndakı taşmmaz üzennde 1 2 arsa paylı 1 nolu bağımsız bölüm nolu alt ve üst kat toplam 96.5 m2 kulla- nım alanı olan kaba ınşaatı tamamlanmış ve 12.000.000.000.-TL'sı muhammen kıymetindekı taşınmaz Taşınmazın halihazır durumu: L nolu bağımsız bölüm zemın katı salon, açık mutfak, Vv'C ve üst katmda üç adet yatak odası ve banyo bulunmaktadır. tnşaatın kaba- inşaatı (betonaıme taşıyıcılan, kolonlar, kirişler, döşemeler. duvarlar) komple bitinlmiş. merdıvenler yapılmış aynca tavan betonlan asmolen döşeme şeklınde yapılmış olup kinşler gizlenmiş, binanın çatısı tamamen kapatılmış, üzeri kiremit döşenmış. kaba elektnk ve sıhhi tesisatı yapılıdır. Taşınmazın imar durumu: Taşınmazlar ımar planında konut kesiminde kalmakta olup yüzde 20-yüzde 40 nispetinde iki katlı 6.50 metre yüksekliğinde mşaat yapılabilır nıtelıktediı. Saüş şartlan: Taşınmazlann 1. açık arttırması 10.03.2003 Pazartesi günü saat 14.00 ıla 14.15 arasında Alaçatı Beledıye ıhale salonunda açık arttırma suretıyle yapılacaktır. Bu arttırmada tak- dir edılen kıymetinin yüzde 75'ını bulmaz veya alıcı \e talipli çıkmaz ise en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartı ıle a>nı yer ve aynı saatlerde 20.03.2003 Perşembe günü ıkincı açık arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada dahi takdır edılen kıymetinin vüzde 40'ını ve satış masraflannı geçmesi şartı ile en çok arttırana ihalesi yapılacaktır Arttırmaya ıştirak edeceklerin, tahmin edılen kıymetinin yüzde 20'sı nispetinde pey akçesı veya bu miktar kadar mıllı bir bankanın temmat mektubunu vermelen lazımdır. Satış. peştn para iledir. Alıcı istediğınde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebıltr. Ihale damga pulu bmde 15. tapu alım harcı yüzde 1 KDV'si ve tes- lim masraflan alıcıya aıttır.Satış bedeli hemen veya venlen mühlet ıçuıde ödenmez ise lcra Iflas Kanunu'nun 133'üncü maddesi gere- ğı nce ıhale feshedilir. iki ıhale arasmdakı farktan ve yasal faızinden alıcı ve kefillen mesul rutulacak ve hiçbir hükme hacet kalma- dan kendılennden tahsil edilecektir. Bu fark var ise öncelıkle teminat bedelınden tahsıl olunur Satışa ıştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını aynen kabul etmış sayılacaklan, başka bilgi almak ısteyenlerin memurlugumuzun 2002 4 satış sayılı dosya- sına müracaatlan. aynca daha önce kendısıne kıymet takdır zaptı ve dığer teblıgatlar ılanen yapılan hissedar Emm Çelık'e de ışbu gayrimenkul açık arttırma ılanımn gazetede ılanından 15 gün sonra teblığ edılmış sayılacağı ilan olunur. 20.12.2002 Basın: 1604 KUŞADASI İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosşa No: 2001 2145 Talımat Satılmasına karar \enlen gaynmenkulün cınsı. kıymeti. adedı, e\safı:l Kuşadası. Güzelçamlı beldesı. Köyaltı me\kıı. 124 ada. 4 parsel. cılt 27, sa\fa 2641'de tapuva ka\ıtlı 6 96 arsa paylı I blok. 2 nolu bağımsız bölüm olup gaynmenkul halıhazırda Güzelçamlı beldesı merkezınde Jandarma Karakolu karşısında Türkan Inşaat'ta zemın üstü bınncı katta meskendır. Mesken 75 m2 kullanım alanlı olup. salon. 2 oda. mutfak, WC \e banşodan ıbarettır. tç kapılar ahşap >ağlı boyalı. pencereler plastık. yerler seramık döşelıdır. Meskende elektnk \e su mevcut olup. ıka- met edılmektedır. Uzaktan denız manzaralıdır Anayola cephelıdır. Bılirkışı tarafından ışbu gaynmenkule 17 500 000.000 -TL değer konul- muştur Satış şartlan: 1- Bınncı satışının 10.03.2003 pazartesi günü saat 10 30-10.45 a rasında. Kuşadası Adlıye Ça\ Bahçesı'nde açık arttır- ma suretıyle yapılacaktır. Bu arttırmalarda tahmin edılen kı\metımn yüzde 75"ını \e rüçhanlı alacaklılar \arsa alacaklan mecmuunu \e satış masraflarını geçmek şartı ıle ıhale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü bakı kalmak şartıyla 20.3.20O3 Perşem- be günü 10 30-10.45 saatlen arasında Kuşadası Adlıse Çay Bahçesı'nde ıkınci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edıle- memışse gaynmenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ılanında göstenlen müddet sonunda en çok arttırana ihale edıle- cektır. Şu kadar kı arttırma bedelmın malın tahmin edılen kıymetinin yüzde 40'ını bulması \e satış ısteyenın alacağma rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması \e bundan başka paraya çe\ırme \e paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa sa- tış talebı düşecektır. 2- Arttırmaya ıştirak edeceklenn, tahmin edılen kıymetın yüzde 20si nispetinde pey akçesı \eya bu miktar kadar mıllı bir bankanın teminat mektubunu \ermelen lazımdır. Satış. peşın para ıledır, alıcı istediğınde 20 günü geçmemek üzere mehil \enlebilır thale pu- lu. yüzde 1 KDY \e tapu harcının 1 2'sı \e masraflan alıcıya aıttır. Bınkmış \ergıler.tellalıye bedeli. 1 2 tapu harcı satış bedelınden ödenır. 3- Ipotek sahıbı alacakhlarla dığer ılgılılenn (*) bu gaynmenkul üzenndekı haklannı hususıyle faız %e masrafa daır olan ıddıalannı dayanağı bel- gelen ıle on beş gün ıçınde daıremıze bıldırmelen lazımdır. Aksı takdırde haklan tapu sıcılı ıle sabit olmadıkça paylaşmadan hanç bırakılacak- Tardır. 4- Ihaleye katılıp daha sonra ıhale bedelını yatırmamak suretıyle ıhalenin feshıne sebep olan tüm alıcılar \e kefillen, teklıf ertıklerı be- del ıle son ıhale bedeli arasındaki farktan \e dığer zararlardan ve aynca temerrüt faızinden müteselsılen mesul olacaklardır Ihale farkı \e te- merrüt faızı (takıp talebındekı faız mıktan esas olmak üzere) aynca hükme hacet kalmaksızın daıremızce tahsıl olunacak. bu fark. varsa önce- lıkle teminat bedelınden alınacaktır. 5- Şartname, ılan tanhınden ıtıbaren herkesin görebılmesı için daırede açık olup masrafı verıldığı takdırde ısteyen alıcıya bir ömeğı göndenlebılır. 6- Satışa ıştırak edenlenn şartnameyi görmüş \e münderecatını kabul etmış sayılacakları. başkaca bılgı almak ısteyenlerin 200İ 2145 talımat sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ılan olunur. 08.01 2003 (*) llgılıler tabınne ırti- fak hakkı sahıplen de dahildır. Basın' 1603
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear