22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17OCAK2003CUMA CUMHURİYET SAYFA J V U I_J J. LJ M\ kultur(o cumhuriyet.com.tr 15 2000'de Venedik'te Altın Aslan Ödülü'nü kazanmış İran filmi haftanın en iyisi bğulu kadının kısırdöngüsü Sıyah fonda. doğum yapan bir kadının çığlıklan eşliğinde, Farsça akan tanıtma yazılarıyla açılan "Daire", daha baştan ahşılmış pat- lamış mısır eğlenceliklerinden farklı, acıtıcı bir fılm olduğunu his- settiriyor. Filmin (sonunda arandığını öğ- reneceğimiz) görünmeyen kahra- manı Solmaz Golami adlı bir ka- dın. ultrasonda görünenin ve ka- yınvalide-kaympederbeklentıleri- nin tersine bir kız doğuruyor has- tanede. Dünürlerinın bu duruma verecekleri olumsuz tepkiden tırsa- rak kızı için tasalanıp kaygılanan Solmaz'ın yaşlı annesini izledik- ten sonra hastane dışındaki bir te- lefon kulübesinde, kara çarşaflar altındaki üç kadını tanıyoruz: Ye- niden turuklanacak Maide (Maide Tahmasbi), Arzu (Meryem Per- vin Almani) ve gencecik Nergis (Nergis Mamizade). Kurşun gibi ağır bir dinsel baskı havasının se- zildığı. cüppeli, üniformalı ve sıra- dan erkeklerden geçilmeyen, bızim Güneydoğu kentlerinı andıran, ta- nıdık bir atmosferde ve tıklım tıkış sokaklarda aylak aylak dolanan, hapishaneden şartlı tahliye edilmiş bu üç kadının karşılaştıklan (onlar- dan daha ıyi durumda bulunma- yan) hemcmslennınkilerle kesişen. birbirine eklenmış hikâyelenni an- latıyor "Daire". İran'da sansüre takıldı Babasıyla. ağabeylerinin evden kovduğu, karnındaki 4 aylık cenin- den kürtajla kurtulmak isteyen ama Pakistanlı bir doktorla evlenmış, hastanede çalışan, geçmişiyle köp- rülen atmış, eski arkadaşı hemşıre- den (Elham Saboktakin) de yar- dım göremeyen, ikide bir kusan Pe- ri (Feriştah Sadr Orafai). Tah- ran'dan kaçıp taşradaki "cennet" köyüne kimliksiz gidemeyen, 18 yaşının masumiyeti içindeki Ner- gis. Nergis'i otobüse bindirip kö- yüne yollamak isteyen, birtürlü di- ledığince sigara rüttüremeyen Ar- zu. Kocasının eve başka bir kadın getirmesini sineye çekmiş, sinema gişesınde bilet satan Münire (Mü- nire Arab). Daha ıyi birhayatsür- mesı için çocuğunu sokakta terk e- den ve sivıl polısin arabasına bin- mek gafletınde bulunan perişan an- ne (Fatime Naghavi). Kaldınm- larda ış tutan hayat kadını (Müj- gan Faramarzi) Tüm bu karakîer- ler peş peşe devreye giriyor, sosyal durumlan bakımından böylesi bir kısırdöngüye mahkûm Iranlı ka- dınları karşımıza getiren "Da- ire"de. Bır gazete habennden yola çıka- rak 52 günde çekilen ve hâlâ İran'da gösterimi yasaklı "Daire", daha baştan kaybetmeye mahkûm, umutsuzca koşuşturan bu kadınlar ve trajik öyküleri aracılığıyla bü- yük bir açıkhava hapishanesi tanı- mına cuk oturan günümüz Iran top- lumundan, ıç burkucu, kasvetli ve gerçekçi kesitler sunuyor, beylik deyişle. (Dayereh) / Yönetmen: Cafer Panahi / Senaryo: Kambuzi Partovi / Kamera: Behram Badakşani / Oyuncular: Nergis Mamizade, Meryem Pervin Almani, Feriştah Sadr Orafafi, Fatime Naghavi, Elham Saboktakin, Müjdan Faramarzi / 2000 iran (Monad) Iran-Irak savaşında cephede sa- vaş fotoğrafçılığı yaptıktan, TV'ye kısa filmler, belgesellerhazırladık- tan ve son dönemde yükselen Iran sinemasının en tanınmış ustası Ab- bas Keyrüstem'e "Zeytinlikler Arasında" başyapıtında çırakhk ettıkten sonra çektıği (şimdilik) 3 filmiyle (Cannes 95'ten Altın Ka- mera Ödüllü "Beyaz Balon", Is- tanbul Festivalı 97'de Altın Lale'yi kazanan "Ayna" ve Venedik 2000'de Altın Aslan\ saygın FIB- RESCI Ödülünü alan "Da- ire"yle) uluslararası festivallenn gözdesi halıne gelen, 1960 doğum- lu Cafer Panahi, bağımsızın önde gideni, okullu bir sinemacı. iran'da sansüre takılan " Daire "de kara çarşafların altına sığınanlan sos- yolog ta\nyla gözlemliyor, nerdey- se birebır belgesel gerçekçiliğiyle, tüm ö'ıtüleri, peçeleri kaldırarak. Trajik kadın portreleri Ekonomik özgürlükten yoksun. dolayısıyla erkeğe tutsak, tek başı- na yolculuk edemeyen, açıkta ulu- orta sigara içemeyen. kürtaj yaptı- ramayan, erkek egemen, bağnaz düzende. gelenek-göreneklerin kıskacmda ezilen, sıradan ve çare- siz kadınlan eksen alan "Daire", erkek kahramansız film ama er- keklerin geri plandaki ağırlığı tüm filme sinmiş adeta. Mollaların ka- ranhk Iranı'ndaki baskı rejimini abartısız yansıtan filmde gerçek- lerin kurmacayı aştığı bile söylene- bilir yer yer. Montajı da yapan yönetmen Pa- nahi'nin son derece gerçekçi, yalın anlanmı, ikisi dışında ilk kez ka- mera karşısına geçen amatör oyun- culan yönetimi, müzik kullanmak- sızın doğal seslerle ışıktan yararla- nışı ve ilettikleri, "Daire"yi sıra- dışı kılıyor sonuçta. Feminist ya da polirik olduğu ka- dar hümanist de sayılacak filmin daırevı yapısı, hastanenin doğum servisinden hapishane hücresine kadar çağdaş İran'dan trajik kadın portrelerinı belleğimize nakşedi- yor 1.5 saat boyunca. Kadınlann içınden çıkamadığı-çıkanlamadı- ğı bir fasıt daıreyi yansıtan bu Ca- fer Panahi filmi, haftanın meraklı- sınca es geçilmeyecek sürprizi kuşkusuz. Cafer Panahi, neredeyse birebir belgesel gerçekçiliğiyle çektiği filminde, kadınlann içinden çıkamadığı-çıkanlamadığı bir fasit daireyi yansıtıyor. De Niro'yu 'Batı Yakası Hikâyesi'nden şarkılar söylerken seyretmek isteyenler için Gangster-terapiparodisi 2 Analyze That / Yönetmen: Harold Ramis / Senaryo: H. Ramis, Peter Steinfeld, Peter Tolan / Kamera: Ellen Kuras / Müzik: David Holmes / Oyuncular: Robert De Niro, Billy Crystal, Joe Vıterelli, Cathy Moriarty, Lisa Kudrovv, Frank Gio / ABD 2002 (WB) Cç yıl öncesinın güldürme katsayısı oldukça yüksek ve gişesi parlak Harold Ramis parodisi Anlat Bakalım ın. aynı ekibin elinden çıkma devam fılmı Anlatamadım mı?, genelde seyirciye ıstediğini veren bir Hollyvvood eğlenceliği. Bu hafta, Fransız sinemasının gövde gösterisine çıktıgı, fıçılara sığmaz Depardieu'nün yine şaklabanlığa soyunduğu, Monica Bellucci takviyelı Asteriks-Oburiks üstünyapımına tam niyetlenmişken bahtımıza yine Baba De Niro-ruh hekimi Crystal karşıtlığına dayanan Analyze That komedisi çıktı son anda. Kahkahadan katılmasak da özellikle ilk bölümüne gülümsemeden duramadığımız Anlatamadım mı?, son yıllarda, ıyice komediye postu seren, Sıkı Dostlar, Casino vb. gibi eski filmlerindeki rollerinin parodisine girişmiş De Niro'nun baştan sona sürüklediği, vasat bir espri ve güldürü sağanağı. Gıcık Bılly Crystal bile iyi, koruma Jelly rolündeki eskilerden Michel Simon'la Lino Ventura'yı hatırlatan Joe Viterrelli'yse yine harika. Rakiplerince hapiste öldürüleceği Film gücünü. eski performanslarıyla dalgasını geçen De Niro'dan alıyor. korkusuna kapılmış Baba De Niro'yu numaradan kafayı üşütmüş hallerde, Batı Yakası Hikâyesi'nin klasik şarkılannı söylerken bulduğumuz filmin başında, sokakta iti ite kırdırmak hesabındaki FBI tarafından şartlı salıverilerek eski psıkiyatn Crystal'ın gözetimine veriliyor, çocukken kovboy olmayı dilemiş Baba'mız. Namuslu yaşamak için araba, TV satıcılığı gibi 'aşağılayıcı', 09.00-17.00 mesaisi gerektiren işlere giriyor ama nafile. Derken ekranda yayımlanan 'Sopranolar' benzeri bir gangster dizisine danışman oluyor tüm çetesiyle birlikte cümbür cemaat. Öte yandan ömrü boyunca gölgesinde kaldığı, kitaplar yazmış, ünlü ruh hekimi babasını kaybeden, özel hayatı karmakanşık, evhamlı Yahudi psikiyatr kahramanımız Crystal ise ıkı arada bir derede, hem FBI, hem de Baba'mız tarafından kullanılıyor, vs. vs... Karşıt ikilinin komik beraberlikJeri... Bizim gibi devam filmlerinden hiç haz etmeyenlerden çok sıradan seyirci için tezgâhlanmış. bildik mafya muhabbeti üstüne iş tutan film, komedide uzmanlaşmış Harold Ramis'in bezirgân becerisinin ürünü. Karşıt ikilinin ve komik beraberhklerinin ıcığını cıcığını çıkaran film tüm gücünü. eski performanslanyla dalgasını geçen De Niro'dan alıyor. Son yıllarda Hollyvvood'da gittikçe yaygınlaşan mafya babalanyla dalga geçmek modasının gördüğümüz bu son filmi, pek yanna kalıcı bir taşlama düzeyinde seyretmese de yer yer eğlendıncı olabiliyor. İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK Mücadeleden asla vazgeçm Ege Canko, "sizinle bir sinemaya gidelim" deyince filmi seçme hakkı da doğal olarak onun oldu. Böylece to- runuyla birlikte çizgi film izleyenlere biz de katıldık. Çizgi filmJen, kukla tiyatrosunu "büyüklerin izlencesi" olarak görme kültürüne sahip olmadı- ğımız anlaşıhyor. Çok kukJa tiyarro- suna yer bulunmadığını görünce şaşır- mamız bundan olmalı, çünkü o tıyat- royu çocukJar değil, büyükler izler. Asteriks fılmleri de çocuklarla bir- likte büyüklerin de izleyebileceği film- ler. "Asteriks öyküsii", aslında karşı- sına çıkan büyük güçlere karşı koyma cesaretini, mücadele etme gücünü, ta- kım ruhunu işleyen bir düşüncenin ürünü. Küçük bir Galya köyünde ya- şayan Asteriks, Oburiks ve küçük kö- pelderi Idefiks fetih peşinde koşan is- tilacı Ronıa ordusuna karşı direnir. İki güç arasında hıç denge yoktur, Roma ordusu görkemli bir ordudur, bizim Galyalılar ise gözü kara dalgacılar. A- ma köylerindeki büyücü Büyüfiks, yaptığı kudret çorbasıyla içenleri bü- yük güçlerle donatır, böylece de umul- jmadık sonuçlar doğar. Bu fihnde, (Görev: Kleopatra) Ro- ma Imparatoru Sezar Mısır'a girmiş- tir, Kleopatra da hem onunla iyi ge- çinmek, hem de Mısır halkının büyük- lüğünü kanıtlamak ister. Onun için de Sezar'a bir saray yaptıracak, bu sarayı da üç ayda bitirecektir. Kendisine gö- rev verilen Temeliks olayı ancak Gal- yahlar'ın yardımıyla çözeceğini düşü- nür, böylece Asteriks, Oburiks, Ide- fiks'le birlikte Büyüfiks de işin içine girerler. Her yaştan insan izleyebilir Içinde tarih olan, güzel görüntüler olan, ünlü oyuncular olan izlenmesi hoş bir film ortaya çıkmış. Yönetmen Alain Chabat, Fransa - Almanya ya- pımı filminde tarihsel olaylan, entrika- îan, çatışmalan, şakalan, korkulan, iz- lenmesi kolay bir çerçeveye oturtmuş. Böylece de ortaya her yaştan, her ke- simden insanın izleyebileceği biryapıt çıkmış. Oyuncu kadrosundaki Gerard De- pardieu (Oburiks rolünde) çok iyi. As- teriks'te Christian Clavier aynı dü- zçyde bir oyunu başanyor. Sonuçta akılda kalanın asıl tema olduğundan kuşku duyulur. izlenmesi kolay bir fil- min "daha güçsüz görünsen de mü- cadeleyi bırakma" diyen mesajını alabilmek kolay değil. Daha çok estetiğe önem vermiş bir çizgi filmin hoş izlenimlerinin kal- dığı düşünülebilir. Biz Türkçe versiyonunu izle- dik. Çeviri de filmin "komik bir film oldu- ğu" öğesini güçlendir- miş. Temeliks'in Ka- radeniz şivesi, bize özgü sözcüklerin çeviride yer al- ması (IMF gi- bi, Ortega gi- bi) sıcak bir ortamın oluşmasına katkıda bulu- nuyor. Daha çok Asteriks filmleri me- raklılanna ses- lenen hoş bir seyirlik... KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Sinema Kurumu (2) Geçen hafta, Kültür Bakanlığı'nca hazırlanan "Türkiye Ulusal Sinema Kurumu" yasa tasarısı tas- lağına ilişkin düşüncelerimizi aktarmaya başlamış- tık. Taslağın intemet ortamında tartışmaya açılma- sı kuşkusuz önemli bir adım. Ne var ki, bu iyi niyet bizi kesmiyor! Iktidarın 'katılımcılık' ve 'şeffaflık' il- kelerine gerçekte ne denli bağlı olduğunu anlamak için, yasa tasarısının maddelerine bakmak gereki- yor. Bakanlık bürokratları, taslakta sinema sektörü ile yapılan görüşmelerde dile getirilen taleplere ne ka- dar uyduklarını göstermek için, "Şu madde böyle düzenlendi, çünkü falanca şu sözü etmişti" gibi dip- notlarkoymuşlar. Bürokratların hafızasının pekgüç- lü olmadığı anlaşıhyor. Ancak çok yakın geçmişi anımsayabiliyorlar. Ya da her zaman yaptıkları gibi, yeni bakanlarına yaranmak adına, çalışmanın bü- yük kısmının son günlerde yapıldığına dair bir gö- rüntü yaratmak hevesine kapılmışlar. Oysa, geride azımsanmayacak bir tarih var.. Bir 'Sinema Kurumu' oluşturmayı amaçlayan ilk yasa tasarısını Prof. Oğuz Onaran'la birlikte hazır- lamıştık. Bundan tam 25 yıl önce; Prof. Ahmet Ta- ner Kışlah'nın Kültür Bakanlığı döneminde... Mah- mırt Tali Öngören'den, Onat Kutlar a nice değer- li sinema adamının katkılan vardır o taslakta... Böy- le bir kurumun gerekliliğine ilişkin ilk görüşler ise da- ha da eskilere, 1960'ların Sinema Danışma Kurul- larına kadar uzanır... 90'lartn başında, Fikri Sağlar'ın Kültür Bakanlı- ğı döneminde yeniden işe koyulmuş, Sinema Da- iresi Başkanı Necmettin Karaerkek ve Bakanlığın öteki uzmanları ile birlikte taslağı güncelleştirerek sinema sektörünün görüşüne sunmuştuk. Ne yazık ki, sözünü ettiğim her iki dönemde de, ne sektörye- terince sahiplendi tasarıyı, ne de siyasi irade... İki dönemde de, Kültür Bakanlığına sahip olan siyasi partinin parlamentodan yasa çıkartacak güce sa- hip olmadığını anımsatmaya gerek yok herhalde... 2000'lerde, yani Istemihan Talay döneminde ise müsteşaryardımcısı Hüseyin Akbulut'un iyi ni- yetli çabalanna karşın, 'Sinema Kurumu Yasası'tas- lağı bir türlü Meclis'e sunulma aşamasına geleme- di. Zamanın Kültür Bakanı'nın, "özerk kurumlara pek 'sıcak' bakmadığı biliniyordu... Sinemanın umutları gene ertelenmişti... Bu yüzden, Kültür Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çe- lik'in, göreve başlar başlamaz 'Sinema Kurumu' yasasını gündeminin ilk sırasına almasını ve "Bu yasayı çıkaracağız. Bizim 'koalisyon' gibi bir maze- retimizyok" demesini önemsiyoruz elbette... Ama, taslağın bazı maddeleri var ki, 1970'lerde yazılan maddelerin çok gerisinde. örneğin, kuru- mun amaçlarını belirleyen 4. maddenin j bendi ile "Denetleme ve Sınıflandırma Kurulu" başlıklı 8. madde. Bakın, kurumun amaçlarından biri neymiş: "T.C. Anayasası'nda öngörülen kamu yaran ilkele- rine uygun (!) ve insan onuruna yakışır üretimlerya- pılmasını ('.), kamu düzeninin sarsılmasının önüne geçilmesini (!) ve küçüklerin ruh sağlıklanna uygun olmayan yapımlardan korunmasını teminen, ülke içinde üretilen veya ülkeye ithal edilen sinema fılm- lerinin ticari dolaşıma ve gösterime sunulmadan ön- ce denetlenmesini ve sınıflandırılmasını sağlamak"... Hani AKP hükümeti ifade özgürlüğünü güvence altına alacaktı; ne oldu? Bir küçük hatırlatma: CHP ve SHP'li bakanlar döneminde hazırlanan taslaklar- da, filmleri yasaklamak yetkisi kaldırılmış, denetim kurullarının görevi 'sınıflandırma' ile sınırlanmıştı... Taslağın 4. maddesindetanımlanan görevler ara- sında, "ulusal ve uluslararası festivaller, fılm hafta- lan, yanşmalar, ticari veya ticari olmayan gösterim- ler ve benzeri etkinlikler düzenlemek, düzenlenme- sini özel anlaşmalaria sağlamak ve bu etkinliklerde ödüller vermek" gibi görevlerin yer alması da 'dev- letçi' bir kafa yapısının eseri... Bir türlü anlatamıyo- ruz: Devlet, festival yapmaz! Yapamaz! Görevi, si- vil alanın düzenleyeceği etkinliklere destek olmak- tır. Devlet, olsa olsa, ikili kültür anlaşmaları gereği film haftaları düzenleyebilir. Onları da kendi yapa- cağına, profesyonel kuruluşlara yaptırtsa çok daha düzgün işler çıkar ya!.. Aynı maddede yer alan "Heryıl bir kültür şehri, il- çesi veya beldesi ilan etmek... "amacının -örneğin yerel yönetimler yasa tasarısına gireceğine- yanlış- lıkla bu taslakta yer almış olabileceğini düşünüyo- rum! Aynı madde kapsamında, "Sinemamızın dış ta- nıtım vepazariamasına destek olmak" gibi bir ama- cın yer almaması da bir başka yanlışlık olsa gerek. Taslağın 6. maddesinde tanımlanan Yönetim Ku- rulu'ndaki 'cteWef'ağırlığının, '/caM/mc/'siyasetilke- si ile açıklanması mümkün değil herhalde. Seçilmiş- lerin sayısının atanmışlardan fazla olmasını sağla- yamadığımız sürece, 'katılımcı demokrasi' sözünü hiç kullanmasak daha iyi olmaz mı? Taslağın 7. maddesinde "Yapım ve Ortak Yapım Kurulu'nun oluşum, çalışma esaslan uzun uzun an- latıldıktan sonra, yapım projeleri Başkanlık tarafın- dan doğrudan da desteklenebilir" deniyor... Yani, demokrasi, saydamlık falan dediysekde... Yani, so- nuçta burası Türkiye! vecdisayarC» yahoo.com BUGÜN • AKM'de 19 30 da 'Gülden Turalı İçin' adlı İDSO konseri. Şef: Andrew Greenvvood. Solıst: Hagai Shaham. (0 212 251 56 00) • AKM'de 19 30da İDOB'dan 'FolkJorama' adlı müzikli gösteri. (0 212 251 56 00) • İŞ SANAT'ta 19.30'da İstanbul Otantik Türk Müziği Topluluğunun 'İstanbul Şarkılannı Birlikte Söyleyeüm, Birlikte Dinleyelim' adlı konseri. Solistler: Ayşe Sağ>aşar, Hamdi Demirci, Esin Koçak, Zafer Tekelioğlu, Nilay Vılnıaz, Cihangir Demirtaş. (0 212 316 10 83) • YAPI KREDÎ SERIVIET ÇİFTER KÜTLPHANESİ nde 18.30da 'Aristoteles ve Seçmek: Prohaireisis Kavramı Üzerine' konulu söyleşi. (0 212 252 17 00) • ATATÜRK KİTAPLIĞI'nda 18.00'de Cahit Erdoğan ve Sercan Gürler'in 'Kısa Krautrock Tarihi V: Münihli Gruplar' adlı söyleşi ve dia gösterisi. (0 212 249 09 45) CRR GİTAR FESTİVALİ'NDE BUGÜN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 19.30'da Hasan Cihat Örter konseri. (0 212 232 98 30)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear