29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2002 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr EVET/HAYIR OKTAY AKBAL ÜmitYaşar Günüıritizde Yaşasaydı! "Dünya Bir öküzün boynuzunda dönüyor. Memleket üç öküzün." Ümit Yaşar Oğuzcan'ın bu şiiri ne zaman ya- zılmış? Anımsayacaksınız! Erbakan, başbakanlı- ğını eleştiren DSP lideri Bülent Ecevit'e tükrük atarken, 'öküz' diye seslenmemiş miydi? Öküz, hor görülür bir hayvan mıdır? Yarariıdır. Güç- lüdür, dirençlidır. Küfür olarak kullanılmaya layık değildir. Umit Yaşar Oğuzcan yaşamda olsaydı kim bilir nelerçıkarırdı, nice yergiler, eleştiriler... "Dikiz Aynası" 1983'te yayımlanmış. 1971 ile 1980 arasının yergileri... Ne zaman, hangi dönem- de, hangi siyasal partinin, hangi ünlü liderin işba- şında olduğu günlerde bu kitabı açıp okusam, bu şiirierdeki güncelliğe şaşar kalınm. Düşünün, bir baş- bakan, bir başka lidere, o da eski bir Başbakan, "Haydi oradan öküz, tuh sana" diyebilmiş!. Oğuzcan'ın kitabının bir bölümü 'Hayvanlar ve Insanlar' üstüne; köpekler, öküzler, aslanlar, koç- lar, atlar, eşekler... önce atlan okusak mı? "1961'de doğdu/ Kır bir attı/ Politika pistlerin- def Koştu durdu yıllarca/ Ve birçok kez şampiyon oldu/ Derken yıllar geçti aradanl Kır atın kendisi de jokeyi de yaşlandı/ Yulan eğeri eskidi/ Nallan özengisi paslandıl Yanş atı/ Binek atı oldu gide- rekl O da yetmedi/ Sütçü beygiri oldu/ Ve şimdi uyuyor ayakta/ Yılların şampiyonu." Oğuzcan bir de köpeklerden söz etmiş. Bir zamanlar kurt gibi uluyarak çevresini korku- tan kimi politikacılan anımsatmış: "Türlü türlü köpek var memlekette/ Güvencesiz sokak köpekleri/ Satılmış çoban köpekleri/ Gü- dümlü av köpekleri/ Acımasızpolis köpekleri/ Ay- ncalıklı süs köpekleri/ Ve son yıllarda/ Sayılan hız- la artan köpekler/ Kurt köpekleri." Şair nedense en çok eşekler üzerinde durmuş. Insanoğlunun en yakın yardımcısı olan eşeklerle iî- gili üç şiiri van "Eşek gelmiş/ Eşek gider bir kısmıl Bir kısmı da insan gelirl Eşek gider/ Ya da insan gider/ Eşek gelir." Şu insanoğlu garip bir yaratıktır. Başkalarına eşek, öküz, hayvan der de bir kez aynaya bakıp kendini görmez... Ziya Paşa'yı da şöyle anmış Oğuzcan. "Ziya Paşa/ Zerduş palan vursan da/ Eşek yine eşektirdemişti/ Demiş ama bilememiş bugünül Gü- nümüzde farklı eşekler de var/ Fraklı eşekler." Bir de düne de, bugüne de, ne yazık ki yarınla- ra da değişmeden kalacak "kafa"\aı var! Boşuna yazmamış rahmetli şair dostum: "Biz öyle insanlarız ki/ Akıllı kafalanl Yurt dışına ihraç ederiz/ Akılsızlarıysa alıkoyarl Başımıza taç ederiz." ENGLISH CENTRE Genet tngdtzce Programian Şırketter ve Kuruluştar Içın Ûzel Programlar Iş Ingriızcesj Programlan TOEFL-IELTS-FCE Stnavlanna Haarfek Programlan Çocuklara Dzel Hafta Içı Gundûz Yaz Programlan Bıre-btr lr*Q»face Egıtimlen Ev Hanımlanna Özel Progranlar Oğrencılerımıze Ücretsiz Aktr/tteler Rumali Cad. Mo92 $0220 Onn«*«y tstanbut TW: (0212) 225 91 72 - 247 99 S3 - 241 20 34 Kimsesizlerin Kimsesi Cumhuriyet... Ülkemize dayatılan politikalann ülkemizi getirdiği nokta ise: Hayat pahalılığı, enflasyon, işsizlik, göç, yolsuzluk ve yağmacılık, tıkanan sağhk, adalet, eğitim, mali sistem ile artan iç ve dış borçlardır. Fevzi ÇAMLI Ankam Barosu Avukatlarından C umhuriyet. klasik an- lamda; halkın. halkta- rafından, halk için. halk yaranna yönetil- diği devlet biçimi ola- rak bilinir. Bu tanımda, "toplum- cu/sosyal devlet7 " odak noktasıdır. Sosyal devlet ise halkın ekonomik rahatlık ve gönenç içinde yaşaması- nı iistienen. halka. asgari bir ya$am düze>i sağla>an de\ let dh e tanımla- nır. Bu tanımda belirleyici öğenin "halkyararT olduğugözden kaçma- maktadır. Atatürk De\Tİmı; sosyal devletı, yani halkın yararını temel görev edinmiştir. Cumhuriyetçilik, halkçı- lık, de\Tİmcilik, devletçilık ilkele- rini başka türlü anlamak olası değil- dir. Bu görev, anlatımını. Atatürk'ün "Cumhumet kimsesizkrin kiınse- sdir" özdeyişinde bulmaktadır. Kim- sesizlerin kimsesi olmak; kimsesi- ze, yoksula, düşküne kucak açmak; işsize iş, evsize ev. aç insana yemek bulmak fırsatı tanımak demektir. Sosyal devlet ilkesi. tkinci Dün- ya Savaşı'nı izleyen yıllarda çağ- daş dünyanın ilgi alanına girmiş; ülkemizde 1961 Anayasası ile dev- letin niteliklerinden biri kabul edil- miştir. 1961 ve 1982 anayasalan- nın 2. maddesınde TC; " „ demok- ratik. laik ve sosval bir hukuk dev- letidir'' denilmek suretiyle sosyal devlet ilkesi, iyiden iyiye öne çık- mıştır. Çünkü, Cumhuriyete, kimse- sizlerin kimsesi olma ödevini yük- lemek. onun sosyal toplumsal hedef- lerini öne çıkarmak anlamını taşı- maktadır. Sosyal devlete yüklenen görev: insana, insanca yaşayacağı ortamı oluşturmak. insanı ezilmektenhor- lanmaktan konımaktır. Toplumsal gönenci sağlamak yaymak, aile ve çocuğu konımak: eğitim. sağlık hiz- metlerini yaygınlaştırmak ulaşıla- bilir kılmaİc üretimi arttınnak. ulu- sal geliri ve üretileni hakça bölüş- türmek. ulusal ekonomiyi ülke ça- pındadüzenlemek'örgütlemek yön- lendirmelo'planlamak'destekle- mek/denetlemek/koordine etmek çağdaş sosyal devletin görevlerinin başında gelir. Sosyal devlet. yöne- timde siyasal katılımı yaygınlaştır- mak. hak ve özgürlüklerin kullanı- mında yalnız hukuksal değil. eko- nomik anlamda da fırsat eşitliğini sağlamakla yükümlüdür. Ne var ki; küreselleşme süreci ile birlikte, Türkiye ve benzeri yoksul ülke ve uluslar, devletin küçültülme- si, sosyal harcamalann azaltılması dayatması ile karşı karşıva bırakıl- mış; bu ise yokluk/yoksuliuk ve is- tikrarsızlığın artması sonucunu do- ğurmuştur. Böylece, zorlu bir Kur- tuluş Savaşı sonunda emperyalist güçlerin elinden kurtanlan toprak- lar üzerinde kurulan Türkiye Cum- huri\eti'nde ulusal egemenlik ve ulusal bağımsızlık ilkeleri terk edil- miş; ulusal üretim ve dışsatun bal- talanmak. kamu yatınmlan özelleş- tirilmek suretiyle ulusal ekonomi çökertilerek, emperyalizme karşı si- yasal ve ekonomik savaşın sonucu kurulan Türkiye Cumhuriyeti. ku- ruluşundan seksen yıl sonra yeniden emperyalizmin kucağına düşürül- müştür. 0 derece ki; devlet. sosyal harcamalarını azaltmakla da kalma- dı; dolaysız vergileri toplamadaki yetersızliğini. dolaylı vergilerle kar- şılamaya; çalışanlann ücretlerini dondurmaya yöneldi. Maliyetinin beş katına satılan petrol ürünleri. tütün, telefon, otoyol ücretleri: ya- bancı urünlerle rekabet edemeyen yerli ürünler ve kapatılan fabrikalar, işten çıkarmalar ve dışa bağımlı bir Türkiye. "Daha eKm ve daha \ahimi" de şudur Ozaldönemi ile başlatılan bu süreçte, siyasal erk; ülkemizde. dev- letin sağhk. eğitim ve benzeri alan- lardaki sosyal harcamalan azaltıhp, bu hizmetler paralılaştınlırken ta- nm ve sanayimiz çokuluslu şirket- lere peşkeş çekilirken; akıl babamız ABD ve Avrupa ülkelerindetoplum- sal gönenç, sağlık ulaşım eğitim ta- nm ve sanayi alanlannda devletin yapüğı yatınm ve harcamalann hız- la artmakta olduğunu görmezden geldi. Ülkemize da>aalan politikalann ülkemizi getirdiği nokta ise: Hayat pahalılığı. enflasyon. işsizlik, göç, yolsuzluk \e yağmacılık. tıkanan sağlık, adalet, eğitim. mali sistem ile artan iç ve dış borçlardır. Mevcut dört milyon işsize. dev- letin küçülmesi ve özelleştirme ne- deni ile işlerini yitiren bir milyon işsizin eklenmesiyle oluşan beş mil- yon işsiz. küreselleşme adı altında sunulan Yeni dünya Düzeni'nın ül- kemize dayattığı politikalann sonu- cudur. Artan nüfus ve neden oldu- ğu işsizlik yüzünden, on yıllık sü- reçte, Doğu'dan Batı'ya yapılan göçler sonunda nüfuslan viizde 20- 30 oranında artan ve birer sorunlar yumağına dönüşen Istanbul, tzmir. Bursa, tzmit. Adapazın kentleri, varoşlar, varoşlar... ve bu varoşlar- da yaşanan sorunlar ise ayn bir dram... Ülke dışına göçler ve göç- lerin neden olduğu sorunlar ise ay- n bir dram... 1 milyon çocuğumuzun kent so- kaklannda yaşadığını gazetelerde okuduğumuzda. tanmı terke özen- dirmek amacı ile Dünya Banka- sı'nın çiftçiye dönüm başına 10. milyon TL. ödediğini duyduğu- muzda. lzmir/Dikili sahil şeridin- deki tanmsal alanlarda bir Hollan- da fırmasuıca pamuk ayçiçeğL'rru- sır üretiminin yapılmakta olduğu- nu gördüğümüzde, Tanm Bakan- lığı'nın ön cephesinde mevcut hü- kümetin astırdığı Atatürk'ün "Cunv hurhet Kimsesizkrin KJmsesidir" özdeyişini okuduğumuzda; ülke- mize giydirilen deli gömleğini çı- karma savaşımını başlatabilecek bir Atatürk"e hayranlığımız ve öz- lemimiz daha da arttı. Sevgili Öğrenciler, Eskiler, Yeniler... VEDAT GUNYOL Pazartesi günü, eskiler için yuvaya dönüş. ye- niler içinse yu\ aya gi- riş günüydü. En yaşlı öğret- meniniz olarak hepinize hoş- geldiniz diyorum. Okul. bil- meniz gerekir, yada bilirsiniz ki. bilgilenme. aydınlanma, yetişip olgunlaşma >ııvasıdır. Burada sizi bekleyen şey, ak- lınızı kullanma, öğrendiİderi- nizı akıl süzgecinden geçirip olgunlaşmadır. İnsan. dene- yımlerden geçe geçe, aklını kullana kullana akıllı olur an- cak. Bir Alman düşünürün dediği gibi "İnsan başkalan- nın bilgisi ile (burada başka- lan derken biz öğretmenleri düsünihorum) bflgüenir. ama ancak aktanı kuflanarak akıl- hoiabiürr Okula yalnız bilgi sahibi olmak için değil.aynı zaman- da aklınızı kullanma yetisini elde etmek için geldiğinizi KÜLTÜK • SANAT 1111 J|l« M7I hiç, ama hiç unutmayın. Peki aklını kullanma nasıl olurdiyeceksiniz. Aklını kul- lanmanın yolu önce insanın kendini eleştirmesi, sorguya çekmesi, ben neyim demesi ile başlar. trlandalı büyük düşünür ve sanatçı Bernard ShaHjıkılIı olmanın herşeyden önce. dü- şünmekle gerçekleşeceğini söylüyor. Ve her zamanki şa- kacı üslubu ile şö> le sesleni- yorbizlere: "Sanınm bindebr düşünmorsunuzdur. \'dda üç \a da dört kezdüşünen adam çokazdırdümada. Ben ki ko- mışuyorum, ünümü haftada bir va da iki kezdüşünmeme borçhn'um.*' Evet çocuklar, düşünmek- tir insanı insan yapan. Hadi şimdi gelin kendimize biryol çizelim ve önce düşünmeye ahştıralım kendimizi. sonra da öğrendiklerimizi akıl süz- gecinden geçirip. düşünce ala- nında üretici olmaya baka- lım. Aklını kullanan insan ne yapar? Önce kendini eleş- tirir. Sonra aslı astan olma- yan inançlara sapmadan, yobazlığa düşmeden, insan olma onurunu savunur ve bu onura tam varlığı ile bağ- lanır. Yobazlık derken Ata- türk'ün şu sözlerine kulak verelim: "'Benim gözümde 20 yaşuıda vobaz, ihtiyar; 70 \-asinda biridefliist ise zin- de bir gençtir." Sözümü Spinoza'nın şu saptaması ile bitirevim: "En güçlü insan.en bagunsc in- san, aklının bu)Tuğuna gi- ren insandır." Şimdilik bir kalıt (vasi- yet) havası içinde sizlere söyleyeceğim bu kadarcık- hr. Hepinizi sevgi ile kucak- lanm. OSMANBEYGAZİ 247 9665 11.00-13.30-16.15-19.00-21.45 KADIKÖYSİNEMATEK 3460141 11.30-14.00-16.30-19.00-21.30 Bilinçli Tanm... Mehmet TAN Yük. Ziraat Mühendisi Sanayileşmiş ülkelerin; büyük bir kısmı. önce- likİe tanm sektörünü geliştererek, bundan elde et- tikleri gelirle sanav iye yönel- mişler ve endüstrilerini gelış- tirerek sana>i ülkesi durumu- na gelmişlerdir. Bizim bugü- ne değin yapamadığımızı ba- şarmış ve bunu bilinçle yapa- rak sonuca varmışlardır. Biz ise ülke ekonomimizin temeli olan tanmımızı ve bu sektörde çalışan üretici-çift- çimizi bu bilince taşıvama- dık. En büyük doğal kaynağı- mız olan; toprak ve su kay- nakianmızı bilinçli \erantabl (verimli) bir şekilde kullana- rak; tanm endüstrimizin ham- maddesi olan ürünleri gerek- tiği şekilde planlı olarak üre- temedik. Bunlan tanm endüst- risinde değerlendiremedik. Yurdumuzun ve nüfusumu- zun en büyük potansiyelini ih- mal ettik. Gereken ilgiyi. du- yarlılığı gösteremedik. önem- semedik ve desteklemedik. Sanayileşmiş ülkelerin bugün bile en büyük öncelik ve des- tek verdiği kesim tanm kesi- midir. Çünkü onlar tanmın riskli bir üretim süreci oldu- ğunun bilincindedirier. Biz ise tam tersine uygula- malar yapıyoruz. Her türlü afet zararlı v b. doğal koşullar- la baş başa olan tanmımıza bakalun busüne dek neleryap- tık. Ülke çapında tek tanmsal mücadele kurumumuz olan; çiftçimize-üreticimize zirai mücadele konusunda bilgi ve- ren. onu bilinçlendiren; teorik ve prank calışmalaryapan 'Zi- rai Mücadele" Genel Müdür- lüğümüzü kapattık. Tanmsal altyapımızı oluşturan; toprak korunumu, zirai sulama. çift- çi eğitimi \b. konularda cid- AJNTMA Dağ'cığım, biliyorsun sana hep sensiz yaşayamam derdim. Buna yaşamak denirse yaşı- yorum. O kocaman yüreğini. hiç bitmeyen enerjini, o erişilmez üretkenli|ini gömıeden ya- şanatjilhorsa yaşıyonız. Onurlu, çok güzel ve özel kişiliğini, yaşamm boyunca ailene, dost- lanna, insanlara ve insanlığa duyduğun sınırsız sorumluluğunu ve bitmez tükenmez sevgi- nı hissetmeden yaşanabDiyorsa yaşıyonız. Düşünen kafanı, duyan >oireğini, her soruna antn- da çözüm üreten akluu ve mantığını yanıbaşımızda görmeden >aşanabiliyorsa yaşıyonız. Yol göstericiliğinden, öğreticiliğinden, daha büyüğünü düşünemeyecegim öz\ erinden, vefa, bil- gelik ve anlayışından uzak yaşanabıliyorsa yaşıyonız. İncelık \e duyarlılığını ve tüm özen- tilerden uzak yalınhğını ve senı özlememek mümkün mü? Be>"nimizde \e >oiregimizde hep seninle, ancak sensızliğin her geçen gün büyüyen acı- sı ve özlemiyle buna yaşamak dhorsan yaşıyonız. MEIAHAT-TALİP-KOR ÖZAY (Annen-baban-kardeşin) Teşekkür Oğlumuz, canımız, can dostumuz, DağOzm ın adına mad- dı \ e mane\ i çok büyük bir özveride bulunarak Boğazici Üni- \ersitesi Elektrik ve Elektronik Mühendislığı Bölümü'nde la- boratuvar yaptırarak sevguıin, dostluğun, vefanın en ulaşılma- zını sergileyen başta Boğazici Ünhersitesi Elektrik ve Elekt- ronik Mühendısliği Bölümü ve Başkanı Prof.Dr.SaKadriÖz- çaldıran olmak üzere tüm 1992 mczunu DAĞ ÖZAY dostlan- na sonsuz teşekkürler... Not: «•vvw.dag.oza>.org sitesi yakında tamamlanacaktır Dağ ile ılgılı yazılan anılar. paylaşrlan duygu, düşûnce ve fotoğraf- lar kıtap haline getirilip. tüm Dağ dostlanna göndenlecektir. ÖZAYAİLESt Teşekkür Oğlumuz DAĞ OZAY adına her yıl başanlı bir Türk öğ- rencıye venlmek üzere DAG OZAY FeUotvship adında bir burs koyarak ve ilkini 7 Ekim 2002 tarihınde saat 18'de New York Cniversitesı'nde -Tisch Hall- \erilmek üzere büvıik bir özen- le ödüj töreni düzerdeyerek. oğlumuzu v e bizi onurlandıran Nevv York Üniversitesı, Stern School ofBusiness Direktörleri \ e fi- nans ve muhasebe bölüm başkanlan Prof. Dr. Baruch Lev, Prof. Dr. Edvin Elton \ e Prof. Dr. Jsm«s Ohbon \ e avnca dok- tora programmdan sorumlu Assosiate DirectorJuHe R. Cho \ e Donna Lashlnile dığer tüm doktora programı personelıne son- suz teşekkürler... ÖZAYAİLESİ di calışmalar yapan ve altya- pı tesislerini oluşturan "Top- rak Su" Genel Müdürlüğü- müzü lağA- ettik. Kırsal kesi- min arazi mülkiyet planlan- masmı \ e imannı düzenleyen "Toprak-tskân" Genel Mü- dürlüğünü vb. kurumlan yü- rürlükten kaldırdık. Cumhuriyet tarihimizde; yasaJ bakımdan en zayıfolan sahipsiz kesim tanm kesimi- dir. Bugüne değin, tanmsal örgütlenme. üretim planlan- ması, toprak korunumu, tanm dışı kullanım. tanm sigortası vb. tanm için yaşamsal önem taşıyan konulan içeren ve gü- vence sağlayan "bilinçü bir tanm" mantalitesi oluşturula- mamıştır. Çünkü bu konular "yasa" kapsamına alınmamış, yasalaşmamıştır. Bakalım bu sorumsuz ve bilinçsizligin yansıma ve so- mut sonuçlanna; • Ülkemizde en büyük do- ğal kaynağımız olan toprakla- nmız (yanlış kullanım. eroz- yon vb.) yok olmaktadır. • Dünya üretiminde ilk on arasında olduğumuz; pamuk, sebze, meyve üretim sırala- masında iddiamızı (rekabeti- mizi) sürdüremezdurumagel- dik. • Yurdumuzda bilinçli bir tanm kesimi ve buna bağlı olarak bilinçli tanm yapılma- dığından; besin güvenliğimiz tehlike altına girmiştir. • Aynı şekilde çevre bihn- cinin gelişmemişliği toprak ve su kırliliğine neden olmak- tadır. • Tanmsal üretimimizi ge- lıştirecek; .^raştırma Geliştir- me (AR-GE) çalışmalan yok denecek kadar azalmıştır. Butür tespitleri veolumsuz- luklan çoğaltmak olasıdır. En büyük doğal kaynaklanmızın başında yer alan toprak ve su kaynaklanmızı; ekonomimi- zin temeli olan tanmımızı ve tanm endüstrimizi, kısaca ta- nm sektörümüzü bilinçli bir düzeye getirmediğimiz tak- dirde tanm ürünlerini dışa sa- tan değil, dışandan alan ülke konumuna gehniş olacağrz. İ fssrss BACH &DJ KONSER PARTY Mehmet Okonşar (klavsen) DJ Yakuza DJ Erol Derviş 20 EylülCuma-21.00 Aya İrini Bahçesi Biiet SatJ§: AKM Gişesi (0212) 251 56 00 fTTTTıffl (0216)45415 55 biletiuom CumhurİYet ORDU1ASÜYE HUKUK MAHKKVIESİ'NDEN DosyaNo:2001 333 Da\acı Kader Saka tarafından davalı Vedat Saka'ya kar- şı açılan boşanma da%-asının yapılan duruşması sonunda; Davantn kabulü ile taraflann boşanmalanna. taraflann ortak çocuğu Ceren'in velayetinin davalı babaya \erilmesi- ne, davacı annenin çocuğu ile kişisel ilişkisinin devam ve tesisine karar verilmiştır. Açık adresı belli oİmayan davalı Giresun ili Tayyaredü- zü Mahallesi nüfusuna kayıtlı Vedat Saka'ya tebligat yeri- ne geçerli olmak üzere ilanen du\Tjrulur. Basın: 56095 PENCERE 1917DevrimiTÜPklere Çok Yaradı... 1991'den sonra dünya haritası değişti.. Yeni devletler ortaya çıktı.. Hepsi de ulus-devlet... Çoğu Türkiye'ye komşu sayılır ya da akrabamız olur. Ukrayna diye bağımsız bir ulus-devlet var mıy- dı!.. Ermenistan ya da Gürcistan burnumuzun di- bindeydi; ama, ikisi de Sovyetler Birliği'ne bağlıy- dı.. Makedonya?.. Moldova?.. Özbekistan'agitmek için Sovyetsınırındangeç- mek gerekiyordu... • Dünya atlasına bakmak keyifli bir iştir; hele As- ya haritasının gizemi insanı çeker... Asya'da iki Islam kuşağı var.. Biri kuzeyde: Azerbaycan - Türkmenistan - öz- bekistan - Tacikistan - Kazakistan - Kırgızistan.. öteki güneyde: Suudi Arabistan - Irak - Iran - Af- ganistan - Pakistan - Bangladeş.. Bangladeş deyip geçmeyin, 100 milyon nüfusuy- la dünyanın ikinci büyük Islam devieti... Kuzeydeki Islam devletleri kuşağı ile güneydeki Islam devletleri kuşağı arasında bir fark var... Nedirofark?.. 1917Devrimi!.. • Kuzey'deki Islam ülkelerini Çarlık Rusyası zah- metsiz ele geçirdi; çünkü karşılannda ilkel toplum- larvardı. Ruslar 19'uncu yüzyılın ikinci yansındaTür- kistan'ı işgal ederken ancak 400 ölü, 1600 yaralı verdiler. taşkent'in 100 bin nüfusu, 30 bin askeri vardı; 3500 kişilik küçük bir Rus kuvveti şehre ko- layca giriverdi. Orta Asya'daki Türkler şeriat gericiliğinde Orta- çağ'ı yaşıyorlardı. Enver Paşa Bolşevik ordulanna karşı çarpış- mak için "Turan" a gittiğinde eşi Naciye Suftan'a yazdığı mektuptagözlemlerini şöyle dilegetiriyor- du: Ne okuma, ne yazma, ne en küçük bir aydın- hk... Tam biryobaz karanlığı!.. Yıl 1922.. Enver Paşa çevredeki softalardan korkarak ce- ketinin iç cebinde sakladığı eşı Naciye Sultan'ın ve çocuklannın fotoğraflarını yakar. • 1917 DevTimi Orta Asya Türklüğünü böyle bul- du; laik öğretim ve komünist eöitim seferberliği başladı; bugün Asya'daki kuzey Islam kuşağı gü- neydekinden çok farklı... Güney kuşağındaki Iran - Afganistan - Pakistan - Bangladeş, şeriatçı devlet düzenleriyle Islamın Or- taçağı'nı yaşıyorlar. 1917 Devrimi Asya'nın kuzeyindeki Müslüman- lara çağ atlatmış... Ne kadar eksik gedikleri olursa olsun, kuzeyde- ki Türklerin hali başka... • 1917 Devrimi Anadolu Türklüğüne de çok yara- dı; Mustafa Kemal Bolşevik Devrimi'ne sırtını da- yayıp Lenin'den destek alarak Ulusal Kurtuluş Sa- vaşı'nı yürüttü. 1917 olmasa Çarlık Rusyası bizi ku- zeyden kuşatacaktı; dört biryandandüşmanlasa- nlacaktık. 1917'nin insanlık tarihindeki yeri, ilginç birtar- tışmaodağı... Türklere yararı ise öylesine çarpıcı ki... lyi ki Çarlık 1917'de yıkılmış... Bizim için Sovyetler'in kurulması bir talih, yıkıl- ması bir talih... Sovyetler yıkılınca "komünizm tehlikesi"y\e bağ- lanmış gözlerimiz açıldı; laik Cumhuriyetin elden git- tiğini, şeriatçıların devleti neredeyse ele geçirmek üzere olduklannı ancak 1991 'den sonra görebildik... www.kulturgezileri.com Sevgili DAĞ Özleminle dopdolu, hep birlikteymişçesine sevginle yaşamaya çalışıyoruz. BAHATTİN DAĞ önce desen vardı. güzel sanatlar fakültelerinin * Resim * Grafik * Seramik * Heykel * İç Mimarlık * Resim Öğretmenliği bölümlerine hazırlanmak, yoşantınıza boyut katmak, çizginizi geliştirmek, istiyorsanız... desen çalışmalarımıza sizleri bekliyoruz. UOllİARAŞTIRMACI G A Z " E C l l l K Paris Caddesi No: 14 Kavaklıdere - Ankara Tel:(0312)417 77 20pbx Faks:(0312)417 57 46 e-posta:umag@umag.org.tr www umag orgtr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear