22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 £*ıĞUSTOS 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 m prtiykaâçtü! Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 - Ahmet Mete Işıkara, ANAPtan aday olacakmış... "Enkaz aftında kalmasın!" Parayla f A E ı k e n seçim için J L Itarcanacak para 1 £0 trilyon liraymış. Bu paranın önemli bir lcısmı siyasi partilere verilecek, onlar da propaganda için kullanacak... 40 milyon civannda seçmen olduğuna göre seçim, k i ş i başına 3 milyon 7 5 0 bin liraya mal oluyor... Seçimde oy kullanmayanlara para cezası vardı. Acaba bu k e z oy kullanmayı parayla yapsak! Sandık başında 3 milyon 750 bin lirayı ödeyen oyunu kullansa! Bunun birçok yararı olabilir... Bir kere kullanılan oylar daha bilinçli ve değerli olur. Sonra, siyasi partiler seçmene bol keseden vaatte bulunmaz. Herkes oyuna sahip çıkar; oylar çöplüklerden toplanmaz. En önemlisi, 150trilyon lira devletin kasasında kalır. Diyeceksiniz ki parayla demokrasi olur mu? Her şeyin parayla olduğu; sağlık ve eğitim gibi temel kamu hizmetlerinin bile ücrete bağlandığı bir düzende niye olmasın! vrupa Biriiği'nin knterlerinden biri de iş gü- vencesi... İş Güvencesi YasaTasarısı, "AB'ye uyum paketi"nin içindeydi fakat son anda Meclis'e getirilmedi. Tasarı, uyum paketin- den sonra genel kurula gelecekti ki ortalık kanştı... AB'nin yılmaz savunucusu Mesırt Yılmaz'la Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın arası açıldı; Okuyan bakanlık görevinden istifa etti. Ankara'nın nabzını tutan gazetecilerden Yavuz Do- nat, istifanın perde arkasını yazıyor. Yılmaz, Oku- yan'dan tasanyı geri çekmesini istiyor. Okuyan, "Ben bunu yapamam" diyor. Yılmaz'ın kafasının tası atıyor; "Kardeşim, bana kimlertelefon ediyor biliyor musun" diye kükrüyor. Okuyan, tahmin edebildiğini söylüyor... Yılmaz, birkaç isim sayıyor. "odalar" diyor. Yavuz Do- nat, yazısında sanayi odalan ve diğer bazı odaların te- lefonlarından söz ediyor. Onlar ki Meclis'in önüne AB saati diktiler; onlar ki Çorba gazetelere çarşaf çarşaf AB yanlısı ilan verdiler, onlar ki demokrasi için idamı kaldıran, Kürtçeyi tanıyan, azınlık vakıflarına mal mülk sağlayan uyum paketini ayakta alkışladılar ve yine onlar sıra İş Güvencesi Ya- sa Tasansı'na gelince "istemezük" diye ayaklandılar. Çalışma yaşamının nabzını tutan neredeyse tek ka- lem Şükran Soner dün Cumhuriyet'te yazıyor. Türki- ye'de 5 milyonu aşkın işsiz var. Bir kriz ortamında 1 milyon çalışan işten atılmış. Kayıt dışı çalıştmlanlann sayısı 5 milyonu aşmış. Özel sektörün tümünde sen- dikalı işçi sayısı ancak 200 bin. Ekonomide kriz olma- sa bile kazanılmış hakların geri çekilmesi için her yıl 100 işçiden 30'u işten çıkartılıyor. Soner, "Bu tablo ile Türkiye olsa olsa AB'nin arka bahçesinde pazar ülke- sı olarak tutulur" diyor. Bizim Aydın Engin. tırmığı tam yerine atmış; sosyal liberal Kemal Derviş'e soruyor: (ş Güvencesi Yasa Tasansı'na sizîn liberaller ke- sinlikle karşı, sizin sosyaller kesinlikle yandaş; pe- ki siz bir sosyal liberal olarak nerede duruyorsu- nuz? Derviş'in kur yaptığı Yeni Türkiye Partisi'nin başına geçen Ismail Cem, kameralara poz vermek için ilk iş Türk-lş'e gidiyor; çekim bittikten sonra Odalar Birii- ği'nin yolunututuyor. Derviş'in en yakın arkadaşı Prof. Dr. Asaf Savaş Akat'a, Hürriyet'ten Sefa Kaplan so- ruyor: Newsweek'te yayımlanan Kemal Derviş-Tayyip Erdoğan senaryosuna ne diyorsunuz? El Cevap: "Bence böyte bir koalisyon Türkiye'yi rahatlatır." Camiler kışla; minareler sosyal liberal! Çorbada bizim de tuzumuz olsun; İş Güvencesi Ya- sa Tasansı için bir öneri: Kürtlerin iş güvencesinden yola çıkalım! SESSÎZSEDASIZ(l) Yüksek Yerilim Hatb erdincutkun yahoo.com Umut coğrafyamız engebesiz: Güvenebileceğimiz bir DAĞ bile yok! Okuryazarlam kitap okumayan ülke Kütüphaneler Genel Müdürlüğü'nün temmuz başında yaptığı açıklamaya göre Türkiye'de yayımlanan kitap sa- yısı yüzde 8'lik artışla 13 bin 700 ade- de yükselmiş... Bir kitabın en az 1000 baskı yaptığını düşünürsek 13 milyon 700 bin kitap yapar... Sevindirici bir ge- lişme... Fakat 'Türkiye'de Okuma Alışkanlığf kitabının yazan, araştırmacı Ferhat Özen, pek sevinemiyor, "Rakamları doğru yonjrnlayabilmek için, bir önce- ki yılın rakamlarıyla karşılaştırmak yet- mez; bir de diğer ülkelere bakmak ge- rekir" diyor: "1995 yılı verilerine göre bir yılda Almanya'da 66 milyon 280 bin, Italya'da 34 milyon 470 bin, Fransa'da 34 milyon 760 bin, Ingiltere'de 52 mil- yon 861 bin, Türkiye'de 23 milyon 386 bin kitap basıldı." Japonya'da basılan kitap ise Av- rupa Biriiği'nin toplamını bile çok geride birakıyor. 4 milyar 200 mil- yon! Ferhat Ozen: "Türkiye'de bir yılda basılan kitap, Japonya'da nere- deyse bir günde basılıyor. Aramızdaki uçurumu daha kolay görebilmek için bir de şu karşılaştırmaya bakalım: Bir yılda kişi başına basılan kitap Japon- ya'da 25, Fransa'da 7 iken, Türkiye'de kişi başına bir kitaptan bile söz edile- miyor, kitap başına 12 bin 89 kişi düşü- yor! Birleşmiş Milletler Insani Gelişim Raporu'nda Türkiye'nin 173 ülke ara- sında 85. sıraya düşmesinin nedeni ön- celikle kitaplarda aranmalıdır. Raporda Türkiye'de okuryazar nüfus yüzde 86 olarak gösterilmiş ama okuryazar nüfu- sun artmasına karşın kitap okuyan nü- fus hızla azalmaktadır." Kadınlı Demokratik Sol, Artık tktidar Değil ki NECLAARAT Ocak1999'da56. Cumhu- riyet hükümetini kuran Sayın Bülent Ecevit'e son on iki yıl- dır ilk kez bu azınlık hüküme- tinde kadın bakana yer ver- mediği için, aynca seçimlerin sağlıklı yürümesi yönünde ge- rekli önlemleri alacak "sanki Yüksek Seçim Kurulu'nun görevlerini üstlenmiş icraat- sız ve iktidarsız bir iktidar ol- duğu için "kadın kuruluşlann- dan, sivil toplum örgütlerin- den, köşe yazarlarından ağır sitem ve eleştiriler yağmıştı. Sayın Ecevit, oldukça ağır yaralar aldığı üç yıllık bir ikti- dardan sonra 3 Kasım 2002 seçimlerine bu kez bir azınlık hükümetinin değil de parça- lanmış bir koalisyonun Baş- bakanı olarak hazırlanıyor. Ne var ki bu seçim hükümetinin kabinesinde şimdi üç kadın bakan bulunmakta. (Melda Bayer, Tayyibe Gülek ve Ay- sel Çelikei). Yani, Sayın Ke- mal Derviş (eğer istifa etmez- se), artık Bakanlar Kurulu'na katıldığında silme erkek kala- balığı ile karşılaşmayacağın- dan "içi kararmayacak". Bu satırlann yazan, 18 Ocak 1999'da kaleme aldığı "Ka- dınsız Demokratik Sol, İktidar Oldu mu?" başlıklı yazısın- da(*) bir ussallaştırmaya baş- vurarak o sıralarda Sayın Ece- vit'in kadınsız kabinesini eleş- tırenlere ve biraz da kendi kendine şu soruları yöneltmiş- tı: "Bu seçim hükümetinde (DSP'de iki kadın milletvekili bulunmasına karşın) on ikiyıl- dırilk kez bir kadın bakanın y- er almaması, acaba Sayın Ecevit'in dürüst tutumunun bir sonucu mu? Demokratik Sd'un lideri kadınlann artık ik- idar olmak istediklerini ve ik- tdarsız bir yönetimde süs öğesi olarak kullanılmayı red- dedeceklerini çok iyi bildiği çln mi kabineye kadın millet- rekili almadı?" Bu sorunun yanıtını oldukça geç, yani tam üç yıl sonra almış buunuyoruz. Sayın Ecevit'in ilk olaydaki tutumunun bizim yimser ussallaştırmamız ile jzaktan yakından bir ilgisi ol- nadığını, kendisinin kadınlann siyasal yaşama etkin ve güçlü otılımlarından çok, Avrupa 3iniği'ne giden uzun ince yol- ja olumlu görüntü verecek jğeler olarak yer almalanndan /ana olduğunu anlıyoruz. Bu durumda bu yazı için en uygun başlık, "Kadınlı De- mokratikSol, İktidar Değil ki!" oluyor. Ama, bu iktidarsızlık kuşkusuz kabinede yer alan değerli kadınlardan kaynak- lanmıyor. Çünkü bu geçiş dö- neminde bakan olmalan uy- gun görülen her üç kadının da nitelikleri söz konusu oldu- ğunda bilgi, eğitim ve kariyer- leri açısından karşı cinsten üs- tün yönleri bulunduğunu kim- se yadsıyamaz. Ne var ki on- lar, hak ettikleri bir dönemde ve gizilgüçlerini ülkeleri için kullanabilecekleri koşullarda değil de bir ara ya da geçiştir- me döneminde, belki Avrupa Biriiği'nin de "içini karartma- mak için" görevlendirilmiş bu- lunuyorlar. Eğer Demokratik Sol Par- ti'nin sayın lideri, kadınlann si- yasal yaşamdaki gerçek yer- lerine ilişkin içtenlikli duygu ve düşüncelere sahip olsaydı ya da kişilikli kadın politikacıları "içine sindirebilse" idi, örne- ğin bu son koalisyon hüküme- tinde Sayın Sema Pişkinsüt, çok başarılı bir Sağlık Bakanı olarak görev yapabilirdi. Ama, onun başına gelenleri bütün Türkiye büyük bir üzüntü ile izledi. Yine şimdi Yeni Türkiye Par- tisi'ne geçmiş bulunan Sayın Gönül Saray ya da ortalıkta Yeni Türkiye'ye geçmemesi için kendisine bakanlık verildi- ği söylentileri dolaşan Sayın Tayyibe Gülek, neden daha önce bakan yapılmamışlardı? Ve nihayet tıpkı daha önce Sayın Türkân Akyol'un Türki- ye'nin ilk kadın Sağlık Bakanı unvanını yine bir ara dönem- de atama ile dışardan bakan yapılarak alması gibi, seçim döneminde anayasal zorunlu- luk nedeni ile atama ile dışar- dan Adalet Bakanı yapılan Sa- yın Aysel Çelikei, 1999'daki seçimlerde Istanbul'dan D- SP'nin listelerinde ilk sıraya konulacak çok değerli aday- lardan birisi olması gerekirken neden unutulmuştu? Bu ülkenin kadın seçmen- leri bu ve benzeri soruları yal- nız DSP'nin değil, bütün si- yasi partilerin liderlerine sor- malı ve yanıt istemelidirler? Istemelidirler ki cinsiyetçi ik- tidar, kadınlara yalnızca ikti- darsızlık dönemlerinde ve süs olarak yer vermekten vazgeç- sin. (*) Bkz. Cumhurivet, 18 Ocak 1999. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net ÇtZGtLtK KÂMİL MASARACI <? TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Ağustos Y£Nİ TÛRKALfABESi\. , , SAfMYSUKNU fHKtCt'NOA VENİ AUHBCYE IU'fKİU gi* fCONUfHM yAPTt. 13 6ÛN ÖNCE TOHANAN S/K UZMAN- LAR KU8ULU, tÂTİN HA&ieitİNDEH UI&ftlAHMlŞ ALMSEYİ SAPTIYAMK MuSTHFA <&U4l'£ SUA/MUŞ- IV. AGAP ALFAİESİNDEKİ K4RIÇUC YAZIUÇ VE OHU- NUŞ BfÇİMiNE KASŞIUK yEhli ALFAMEOB X41A//Z- CA 23 HABfi BULUNMAtCTAYOI. CAZİ, r£M HAKF- LESLE YAZILAAtÇ KÛÇÜK MOnAie/AU, YANINMa' BOLU MİU-ETVtKİLİ FALİH HJFKIrftmr) 8£>"g U2ATM/Ç, NB KACMR KOlAY CİO/AJOUSUA/U 6ÖZ- TBRAA&C isreMİÇTİ. O M BUNIARI HALKA OAOJ- MüfT Sofeloı, âaföjreh-e» Mu-efofa Zemeıl 'in bir h>piom>- Hdtt JJAHİ dteleri halkt a&shermesin/ Izliuorsuımz. İACIADEM'DE EVİMİZDE/EVİNİZDE 6 Ü Z E L S A N A T L A R A m m ı m m H A z IRLIK RESİM DERSLERİ OS35 7Î6 36 62 - BİZE ULAŞIN Başka Türkiye Yok Haydı Fidan Dikelim ORMANBAKAMİĞI ^AÇLANDKMA VE EKOZYOd SOMROLC GENEL MUDURLUCl Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük Bizim Cazete Ülke sorunlanna ilişkin rapoıianyla, araştırmalarıyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberteriyle sivil toplumlann gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212.5110875 JEOPOLtTİK Bilimscl Arajtırmalir Dergısi tKtscl SAYISI çncn Batıda Kıpitalizm, Hıristiyanlık ve Ulusallık ûrtûşmesı Prof. Dr. Erol MANİSALI Türkiye'nın Avrasya Altematıfı Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN 11 Eylûl Sonrasmda Ortadogu ve Irak Prof Dr. Osmın Metin Öıtflrk Türkiye-Kıbri5-AB llışkılen ve Kıbrıs Sorununun Muhtemel Çözümü (E) Tuğ. Dr. Hılil ŞİMŞEK 21 yy'ın Başlarında Türkıyc Ve Orta Asya'nın Yeni Jeopolnik Konumu Dr. Mehmel ATAY t Çeşıt Enerjı Kervanlan"nın Geçecegı Yeni Bir "tpek Yolu" Olarak Türkıye Prof. Dr. Tolgi YARMAN 1921 Türkiye-Sovyet Rusya Dostluk ve Kardeşlık Andlaşmasınm Çagda? Tûrk Dış Polıtikasındaki Ûnerai Y. Doç. Dr. Meıut Hakkı CAŞIN Ermenisıan Dıasporası Ve Tûrkıye-Ermenıstan llışkileri Doç. Dr. Muıtıfı MUTLl'ER Güney Batı Asya'da Jeopohtık Rekabel Doç. Dr. Emln GÜRSES Soguk Savaş Sonrasmda Türkiye'nin Cografi Konumu Neler Bildiriyor? AB Boyutuna Nasıl Yansıyor? Doç Dr. I Y»t»r HACISALİHOĞLL Küreselleşme ya da Yeni Sömürü Dûzenı Etkisı Altında Av. Celıl CLGEN Küresel Jeopolıtık Durum Ve Rusya Degerlendırmesı Doç. Dr. t. Yi|ir ONAY Jeopolitigin, Jeostratejınîn, Jeokültürün Ve Joekonomının Öncmı Ve Jeopolnik Tezler (E) Kur. Alb. Nevzat DENK Milli Istihbaratta "Gizlilik Teorısı"-Amerikan Merkezı Utıhbarat Teşkılatı (CIA)'nın Kuruluş Felsefesı Dr. Mehmet ATAY tkinci DOnya Savaşı'nda Tûrkiye'de Gizli Faaliyeıler Emrnllıh TEKtN Yeni NATO Cyesı Dogu Avrupa Ülkelerınin Dünya Silah Piyasasındaki Yerlerı Burak ÇIN'AR Türkıyenin Stratejik Fırsatlar Penceresi PIDI Mlchıel WIHBEY-Şult KIHÇARSLAN JEOPOLİTtK DERGtStNE ABONE OLABlLtRStNlZ Abonelık (Yıllık: 4 Sa>i)'16.000.000.-TL. " " ' Banka Hesap numaraian Türkiye t; Bankası 1084 Laleli-tstanbul Şubesı Hesap No: 172617 Yapı Kredi Bankası 0234-5 Ulelı-lstanbul Şubesı Hesap No. 1000380-1 ÇANTAY KTTABEVİ Buyükresitpas» Cad. Nc 4*C 34470-Laleli-lstanbul Tel: (0212) 5137968-5227445-5269045 Faks: (0212) 5285851 Edltör e-posta: hacuallhatlu(âiuptronllnt.com ANKARA...ANKA.. MÜŞERREF HEKİMOĞLÎT Güller ve Hler Abidin Dino'nun 90. yılınt kutlamak düşüncesi büyük coşku verdi dostlanma. Günler ve geceler anılar, söyle- şilerie geçiyor. Yaşama sevinci de boy veriyor dünden ya- nna. Gerçekten güzel anılanmız var. Ben de çok mutlu- yum doğrusu. Gözlerimi kapıyor, anılara dalıyorum. ANKA'da oturuıi<en kapı açılıyor. İki genç mimar, Ali Ar- tun ile Haldun Dostoğlu giriyor ıçenye. Abidin Dino'nun selamlanyla sesleniyor bana. Aynca Dino'dan birkaç sa- tır. Nev Galerisi'nin açılışına çağırıyor beni. Yeni bir gale- ri bu. Dino'nun "Eller Sergisi" ile başlıyor sanat yaşamı- na. Dino çok sevmiş iki miman. Onlara el vermemi isti- yor benden. El değil gönül verdim. Sergi büyük ilgi topladı. Güzel el ele verdik. Dostluğumuz hâlâ sürüyor. Güzel bir dost- luk oluştu elimizde. Mikro cerrahi travmatoloji hastane- sinin tarihi böyle başladı galiba. Nev sanatsal bir kurum olarak seçkin bir yer aJdı başkent yaşamında. Sergileri, yayınlan ilgi ile izleniyor. Sanınm 90. yılı da gerçek yerini bulacak Nev'in yaşamında. Çankaya Köşkü'ndeki top- lantıyı anımsıyoaım sonra. Tüm sanatçılar çağnlıyor bu toplantıya. Paris'ten Abidin Dino da geldi. Köşk'e birlikte gittik. Emel Korutürk ile selamlaşırken sesirn gülüyor. - Abidin Dino da burada. O da Cumhurbaşkanı'na sesleniyor. - Fahri. bak Abidin Dino da burada. Paris'ten gelmiş bugün. Sevgili Dinoçokzarif gülümsüyor. - Paris'ten elinizi öpmeye geldim Hanımefendi. Böylesine zarif sahnelere az rastlanır Çankaya Köş- kü'nde. Toplantıdan sonra Cinnah'taki evimize geldik. Hasan Işık, tsmail Hakkı Birler, Necdet Uğur, Gürtdüz Ökcün de var. Pastırmalı kuru fasulye pişirdım Dino'ya. Şaraplar, söyleşilerie güzel bir öğle sonu. Umudun res- mini çizergibi konuşuyordostlar. Dino'nun birtablosu da duvanmda hâlâ. Kırmızı bir gül alev alev yanıyor. Imzası- nın yanında bir yazı var: - "Artık mutlulukgele". Yıl 1977.. geldik 2000'lere.. mutluluk hâlâ yolda. Kır- mızı güller de yakalarda. • • • Ismail Cem'i dinlerken Dino'nun gülüne de gülümsü- yorum. Fırçalarda oluşan güller solmuyor ama.. yakalar- da açanlan da umutla selamlıyorum. Vaktiyle belli dönemlerde çiçek resmi yapardı ressam dostlanm. Duvanmda Ortıan Taylan'ın, Avni Arbaş'ın, Selim Turan'ın, Turan Erol un, Zeki Faik Izer'in çıçek- leri de var. Hepsinde yaşama çağn, mutluluğa yolculu- ğun çarpmtısı var. Hiçbiri solmadı. Bugüne kadar koru- du rengini. Kırmızı güllü partiye dönük beklentiler nasıl gerçekleşecek acaba? Döne döne siyasal bahçeye yöneliyoruz! Eller ve gül- lerle başka bir bahçe oluşuyor düşüncemde. Bir elbirli- ğinin, güç birliğinin, gönül ve özlem biriiğinm buluşması nasıl gelişecek, boyutlanacak diye düşünüyorum. Daha- sı tüm çıçekler gül değil elbet. Başka simgeler, imgeler de var. Ancak toplumdaki beklenti yansımıyor yeteri ka- dar. Ne istiyorlar, ne alacaklar, ne verecekler, hangi yön- temle, hangi araçlaria, hangı kadrolaıia? Tek kişilik orkest- ra gibi, aynı müziği çalıyor, değişık sesleri duyuramıyor- lar. Oysa değişik seslerin özlemi var halkımızda. Tek ki- şilik orkestrayı değil. değişik seslerie bütünleşen ortak müziği dinlemek istiyor. Duvardaki tablolann hepsi deği- şik.. renkleri de biçimleri de. Seyrederken fırçalann yara- tıcı gücünü düşünüyorum. Siyasal bahçelerde bu üret- kenlik yok nedense! Başka bahçelerde oluşmuş gibi. A- mahepsı gül. Ressamlann fırçası dahayaratıcı galiba. Şi- yasal bahçıvanlarbeklendiği kadar üretken değil ülkemiz- de. Elbet olacaklar. Toprağın birikimi, doğanın özlemi bu yolda. Güller de çıçekler de doğasına ters düşemez. 90. yıla doğru söyleşiler yaparken, ortak yargılara da vanyoruz. Tek kişilik orkestralarla çoksesli müzik oluşma- dığını düşünüyoruz, Çok değerli şarkıcılanmız var, ama seslennı yeteri kadar duyuramıyorlar. Eski alışkanlıklar- dan annamıyor, belli hastaJıklan onaramadan tekdüzeli- ği yansıtıyorlar. tek kişilik orkestralarda başı tutma hastalığı var. Oysa astl sorun bu hastalığın onanlması galiba. Seçim yenile- mek çalgıcı değiştirmek hiçbir işe yaramıyor. Tek kişilik orkestralarda şamataya dönüşüyor giderek. Düğmeyi çevirince örnekleri karşımızda. Yeniden yapılanma bir al- datmaca ancak. Boyası değişse de çizgiler, yüzler eski- mişliği gizleyemıyor. Haydi konuyu değiştirelim! Dostluktan, doğadan söz edelim biraz. • • • Antalya'dan dostlanm geldi. Neredeyse başka birdün- yadan. Deniz ve güneşten selamlaria. Yıllan genye gö- türmüşler. Dünyaya, insanlara, denizlere, dağlara umut- la bakıyor, yaşama sevinci ile gülümsüyor. Onlan tanıyor- sunuz. Ali Neyzl ve Şen Sahir Sılan. "Pişman Değilim" adlı öykünün yazan. Yüzünde, gözlerinde uzun yıllann gü- zel birikimi. Yaşamın gizemine ulaşmanın mutluluğu var. Acılar da gördü ama, güzel açtı dağlan. Yıtik değerierie yeni değeıier kattı kışiliğine. Kitabı yeni baskılara hazır- lanıyor. Ama yaşam çizgisindeki son dilimi yeni bir kita- ba dönüşmesini beklıyor dostlan. Bence bir değil birkaç kitap. Oncaacı, onca gözyaşı, onca savaştan sonra böy- lesine güzel gülümsemek için başka bir zenginliğe ulaş- mak gerek. Buluşmamız çok kısa sürdü ama arkası ya- nnlarda. Daha ne güzel günler yaşayacağız kim bilır! B T J L M A C A SEDATYAŞAYA1S 1 2 3 4 5SOLDANSAĞA: 1/ Somut. 2/ Crenin kanda birikmesi so- 2 nucu ortaya çı- kan hastalık... Müslüman ül- kelerde oturan Yunan asılh kimse. 3/ Or- han Kemal'in bir romanı... Eski ve bilin- meyen bir tari- hi anlatmakta kullanı- lan deyim sözü. 4/ Na- na, Germinal gibi ro- manlanyla ünlü Fran- sız yazar. 5/ Ford oto- mobilinin bir modeli... Ad kavmi hükûmdan Şeddad tarafından cennete benzetilerek yaptınlan efsanevi bahçe. 6/Radyum ele- mentinin simgesi... Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da konar-göçerlerin kıl çadırlanndan oluşan yayla yerleş- mesi. II Sıkmü verme, üzme... Bir sanat yapıtında iş- lenen konu. 8/Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere ve- rilen ad... Olay. 9/ Çok küçük boyutlara sahip madde. YUKAMDAN AŞAĞIYÂ: 1/ Soyut. 2/ Faiz... Osmanlı ordusunda ve donanmasın- da hafıf piyade askeri. 3/ Ayak bilegi kemiği... Soyun- dan gelinen kimse. 4/Nişastayı parçalayarak şekere çe- virenbirenzim... Tümör. 5/Oyun, dolap... Bilgisiz, kül- türsüz kimse. 61 Tohumlardan ezilerek yag elde edilen yer. 7/"Müjde—": Sinemaoyuncumuz... Toprağıka- zıp siperyapmak. 8/Tiyatroda, seyirciye duyurmadan oyuncuya unutulan bir sözü ya da cümleyi hatırlat- ma... Motorlu taşıtlann elektriğini sağlayan aygıt. 9/ ABD'de plajlanyla ünlü bir kent... Bir renk.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear