Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 £*ıĞUSTOS 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
m
prtiykaâçtü!
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44
- Ahmet Mete Işıkara,
ANAPtan aday olacakmış...
"Enkaz aftında kalmasın!"
Parayla f A
E ı k e n seçim için J
L
Itarcanacak para
1 £0 trilyon liraymış. Bu
paranın önemli bir
lcısmı siyasi partilere
verilecek, onlar da
propaganda için
kullanacak... 40 milyon
civannda seçmen
olduğuna göre seçim,
k i ş i başına 3 milyon
7 5 0 bin liraya mal
oluyor... Seçimde oy
kullanmayanlara para
cezası vardı. Acaba bu
k e z oy kullanmayı
parayla yapsak!
Sandık başında 3
milyon 750 bin lirayı
ödeyen oyunu
kullansa! Bunun
birçok yararı olabilir...
Bir kere kullanılan
oylar daha bilinçli ve
değerli olur. Sonra,
siyasi partiler
seçmene bol keseden
vaatte bulunmaz.
Herkes oyuna sahip
çıkar; oylar
çöplüklerden
toplanmaz. En
önemlisi, 150trilyon
lira devletin kasasında
kalır. Diyeceksiniz ki
parayla demokrasi olur
mu? Her şeyin parayla
olduğu; sağlık ve
eğitim gibi temel kamu
hizmetlerinin bile
ücrete bağlandığı bir
düzende niye olmasın!
vrupa Biriiği'nin knterlerinden biri de iş gü-
vencesi... İş Güvencesi YasaTasarısı, "AB'ye
uyum paketi"nin içindeydi fakat son anda
Meclis'e getirilmedi. Tasarı, uyum paketin-
den sonra genel kurula gelecekti ki ortalık kanştı...
AB'nin yılmaz savunucusu Mesırt Yılmaz'la Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın arası
açıldı; Okuyan bakanlık görevinden istifa etti.
Ankara'nın nabzını tutan gazetecilerden Yavuz Do-
nat, istifanın perde arkasını yazıyor. Yılmaz, Oku-
yan'dan tasanyı geri çekmesini istiyor. Okuyan, "Ben
bunu yapamam" diyor. Yılmaz'ın kafasının tası atıyor;
"Kardeşim, bana kimlertelefon ediyor biliyor musun"
diye kükrüyor. Okuyan, tahmin edebildiğini söylüyor...
Yılmaz, birkaç isim sayıyor. "odalar" diyor. Yavuz Do-
nat, yazısında sanayi odalan ve diğer bazı odaların te-
lefonlarından söz ediyor.
Onlar ki Meclis'in önüne AB saati diktiler; onlar ki
Çorba
gazetelere çarşaf çarşaf AB yanlısı ilan verdiler, onlar
ki demokrasi için idamı kaldıran, Kürtçeyi tanıyan,
azınlık vakıflarına mal mülk sağlayan uyum paketini
ayakta alkışladılar ve yine onlar sıra İş Güvencesi Ya-
sa Tasansı'na gelince "istemezük" diye ayaklandılar.
Çalışma yaşamının nabzını tutan neredeyse tek ka-
lem Şükran Soner dün Cumhuriyet'te yazıyor. Türki-
ye'de 5 milyonu aşkın işsiz var. Bir kriz ortamında 1
milyon çalışan işten atılmış. Kayıt dışı çalıştmlanlann
sayısı 5 milyonu aşmış. Özel sektörün tümünde sen-
dikalı işçi sayısı ancak 200 bin. Ekonomide kriz olma-
sa bile kazanılmış hakların geri çekilmesi için her yıl
100 işçiden 30'u işten çıkartılıyor. Soner, "Bu tablo ile
Türkiye olsa olsa AB'nin arka bahçesinde pazar ülke-
sı olarak tutulur" diyor. Bizim Aydın Engin. tırmığı tam
yerine atmış; sosyal liberal Kemal Derviş'e soruyor:
(ş Güvencesi Yasa Tasansı'na sizîn liberaller ke-
sinlikle karşı, sizin sosyaller kesinlikle yandaş; pe-
ki siz bir sosyal liberal olarak nerede duruyorsu-
nuz?
Derviş'in kur yaptığı Yeni Türkiye Partisi'nin başına
geçen Ismail Cem, kameralara poz vermek için ilk iş
Türk-lş'e gidiyor; çekim bittikten sonra Odalar Birii-
ği'nin yolunututuyor. Derviş'in en yakın arkadaşı Prof.
Dr. Asaf Savaş Akat'a, Hürriyet'ten Sefa Kaplan so-
ruyor: Newsweek'te yayımlanan Kemal Derviş-Tayyip
Erdoğan senaryosuna ne diyorsunuz? El Cevap:
"Bence böyte bir koalisyon Türkiye'yi rahatlatır."
Camiler kışla; minareler sosyal liberal!
Çorbada bizim de tuzumuz olsun; İş Güvencesi Ya-
sa Tasansı için bir öneri:
Kürtlerin iş güvencesinden yola çıkalım!
SESSÎZSEDASIZ(l)
Yüksek Yerilim Hatb
erdincutkun yahoo.com
Umut coğrafyamız engebesiz:
Güvenebileceğimiz bir DAĞ bile yok!
Okuryazarlam kitap okumayan ülke
Kütüphaneler Genel Müdürlüğü'nün
temmuz başında yaptığı açıklamaya
göre Türkiye'de yayımlanan kitap sa-
yısı yüzde 8'lik artışla 13 bin 700 ade-
de yükselmiş... Bir kitabın en az 1000
baskı yaptığını düşünürsek 13 milyon
700 bin kitap yapar... Sevindirici bir ge-
lişme...
Fakat 'Türkiye'de Okuma Alışkanlığf
kitabının yazan, araştırmacı Ferhat
Özen, pek sevinemiyor, "Rakamları
doğru yonjrnlayabilmek için, bir önce-
ki yılın rakamlarıyla karşılaştırmak yet-
mez; bir de diğer ülkelere bakmak ge-
rekir" diyor: "1995 yılı verilerine göre bir
yılda Almanya'da 66 milyon 280 bin,
Italya'da 34 milyon 470 bin, Fransa'da
34 milyon 760 bin, Ingiltere'de 52 mil-
yon 861 bin, Türkiye'de 23 milyon 386
bin kitap basıldı."
Japonya'da basılan kitap ise Av-
rupa Biriiği'nin toplamını bile çok
geride birakıyor. 4 milyar 200 mil-
yon! Ferhat Ozen: "Türkiye'de bir
yılda basılan kitap, Japonya'da nere-
deyse bir günde basılıyor. Aramızdaki
uçurumu daha kolay görebilmek için
bir de şu karşılaştırmaya bakalım: Bir
yılda kişi başına basılan kitap Japon-
ya'da 25, Fransa'da 7 iken, Türkiye'de
kişi başına bir kitaptan bile söz edile-
miyor, kitap başına 12 bin 89 kişi düşü-
yor! Birleşmiş Milletler Insani Gelişim
Raporu'nda Türkiye'nin 173 ülke ara-
sında 85. sıraya düşmesinin nedeni ön-
celikle kitaplarda aranmalıdır. Raporda
Türkiye'de okuryazar nüfus yüzde 86
olarak gösterilmiş ama okuryazar nüfu-
sun artmasına karşın kitap okuyan nü-
fus hızla azalmaktadır."
Kadınlı Demokratik Sol,
Artık tktidar Değil ki
NECLAARAT
Ocak1999'da56. Cumhu-
riyet hükümetini kuran Sayın
Bülent Ecevit'e son on iki yıl-
dır ilk kez bu azınlık hüküme-
tinde kadın bakana yer ver-
mediği için, aynca seçimlerin
sağlıklı yürümesi yönünde ge-
rekli önlemleri alacak "sanki
Yüksek Seçim Kurulu'nun
görevlerini üstlenmiş icraat-
sız ve iktidarsız bir iktidar ol-
duğu için "kadın kuruluşlann-
dan, sivil toplum örgütlerin-
den, köşe yazarlarından ağır
sitem ve eleştiriler yağmıştı.
Sayın Ecevit, oldukça ağır
yaralar aldığı üç yıllık bir ikti-
dardan sonra 3 Kasım 2002
seçimlerine bu kez bir azınlık
hükümetinin değil de parça-
lanmış bir koalisyonun Baş-
bakanı olarak hazırlanıyor. Ne
var ki bu seçim hükümetinin
kabinesinde şimdi üç kadın
bakan bulunmakta. (Melda
Bayer, Tayyibe Gülek ve Ay-
sel Çelikei). Yani, Sayın Ke-
mal Derviş (eğer istifa etmez-
se), artık Bakanlar Kurulu'na
katıldığında silme erkek kala-
balığı ile karşılaşmayacağın-
dan "içi kararmayacak".
Bu satırlann yazan, 18 Ocak
1999'da kaleme aldığı "Ka-
dınsız Demokratik Sol, İktidar
Oldu mu?" başlıklı yazısın-
da(*) bir ussallaştırmaya baş-
vurarak o sıralarda Sayın Ece-
vit'in kadınsız kabinesini eleş-
tırenlere ve biraz da kendi
kendine şu soruları yöneltmiş-
tı: "Bu seçim hükümetinde
(DSP'de iki kadın milletvekili
bulunmasına karşın) on ikiyıl-
dırilk kez bir kadın bakanın y-
er almaması, acaba Sayın
Ecevit'in dürüst tutumunun
bir sonucu mu? Demokratik
Sd'un lideri kadınlann artık ik-
idar olmak istediklerini ve ik-
tdarsız bir yönetimde süs
öğesi olarak kullanılmayı red-
dedeceklerini çok iyi bildiği
çln mi kabineye kadın millet-
rekili almadı?"
Bu sorunun yanıtını oldukça
geç, yani tam üç yıl sonra almış
buunuyoruz. Sayın Ecevit'in ilk
olaydaki tutumunun bizim
yimser ussallaştırmamız ile
jzaktan yakından bir ilgisi ol-
nadığını, kendisinin kadınlann
siyasal yaşama etkin ve güçlü
otılımlarından çok, Avrupa
3iniği'ne giden uzun ince yol-
ja olumlu görüntü verecek
jğeler olarak yer almalanndan
/ana olduğunu anlıyoruz.
Bu durumda bu yazı için en
uygun başlık, "Kadınlı De-
mokratikSol, İktidar Değil ki!"
oluyor. Ama, bu iktidarsızlık
kuşkusuz kabinede yer alan
değerli kadınlardan kaynak-
lanmıyor. Çünkü bu geçiş dö-
neminde bakan olmalan uy-
gun görülen her üç kadının da
nitelikleri söz konusu oldu-
ğunda bilgi, eğitim ve kariyer-
leri açısından karşı cinsten üs-
tün yönleri bulunduğunu kim-
se yadsıyamaz. Ne var ki on-
lar, hak ettikleri bir dönemde
ve gizilgüçlerini ülkeleri için
kullanabilecekleri koşullarda
değil de bir ara ya da geçiştir-
me döneminde, belki Avrupa
Biriiği'nin de "içini karartma-
mak için" görevlendirilmiş bu-
lunuyorlar.
Eğer Demokratik Sol Par-
ti'nin sayın lideri, kadınlann si-
yasal yaşamdaki gerçek yer-
lerine ilişkin içtenlikli duygu ve
düşüncelere sahip olsaydı ya
da kişilikli kadın politikacıları
"içine sindirebilse" idi, örne-
ğin bu son koalisyon hüküme-
tinde Sayın Sema Pişkinsüt,
çok başarılı bir Sağlık Bakanı
olarak görev yapabilirdi. Ama,
onun başına gelenleri bütün
Türkiye büyük bir üzüntü ile
izledi.
Yine şimdi Yeni Türkiye Par-
tisi'ne geçmiş bulunan Sayın
Gönül Saray ya da ortalıkta
Yeni Türkiye'ye geçmemesi
için kendisine bakanlık verildi-
ği söylentileri dolaşan Sayın
Tayyibe Gülek, neden daha
önce bakan yapılmamışlardı?
Ve nihayet tıpkı daha önce
Sayın Türkân Akyol'un Türki-
ye'nin ilk kadın Sağlık Bakanı
unvanını yine bir ara dönem-
de atama ile dışardan bakan
yapılarak alması gibi, seçim
döneminde anayasal zorunlu-
luk nedeni ile atama ile dışar-
dan Adalet Bakanı yapılan Sa-
yın Aysel Çelikei, 1999'daki
seçimlerde Istanbul'dan D-
SP'nin listelerinde ilk sıraya
konulacak çok değerli aday-
lardan birisi olması gerekirken
neden unutulmuştu?
Bu ülkenin kadın seçmen-
leri bu ve benzeri soruları yal-
nız DSP'nin değil, bütün si-
yasi partilerin liderlerine sor-
malı ve yanıt istemelidirler?
Istemelidirler ki cinsiyetçi ik-
tidar, kadınlara yalnızca ikti-
darsızlık dönemlerinde ve süs
olarak yer vermekten vazgeç-
sin.
(*) Bkz. Cumhurivet,
18 Ocak 1999.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net
ÇtZGtLtK KÂMİL MASARACI
<?
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Ağustos
Y£Nİ TÛRKALfABESi\.
, ,
SAfMYSUKNU fHKtCt'NOA VENİ AUHBCYE IU'fKİU gi*
fCONUfHM yAPTt. 13 6ÛN ÖNCE TOHANAN S/K UZMAN-
LAR KU8ULU, tÂTİN HA&ieitİNDEH UI&ftlAHMlŞ
ALMSEYİ SAPTIYAMK MuSTHFA <&U4l'£ SUA/MUŞ-
IV. AGAP ALFAİESİNDEKİ K4RIÇUC YAZIUÇ VE OHU-
NUŞ BfÇİMiNE KASŞIUK yEhli ALFAMEOB X41A//Z-
CA 23 HABfi BULUNMAtCTAYOI. CAZİ, r£M HAKF-
LESLE YAZILAAtÇ KÛÇÜK MOnAie/AU, YANINMa'
BOLU MİU-ETVtKİLİ FALİH HJFKIrftmr) 8£>"g
U2ATM/Ç, NB KACMR KOlAY CİO/AJOUSUA/U 6ÖZ-
TBRAA&C isreMİÇTİ. O M BUNIARI HALKA OAOJ-
MüfT
Sofeloı, âaföjreh-e» Mu-efofa Zemeıl 'in bir h>piom>-
Hdtt JJAHİ dteleri halkt a&shermesin/ Izliuorsuımz.
İACIADEM'DE EVİMİZDE/EVİNİZDE
6 Ü Z E L S A N A T L A R A
m m ı m m H A z IRLIK
RESİM DERSLERİ
OS35 7Î6 36 62 - BİZE ULAŞIN
Başka Türkiye Yok
Haydı Fidan
Dikelim
ORMANBAKAMİĞI
^AÇLANDKMA VE EKOZYOd
SOMROLC
GENEL MUDURLUCl
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin
yayınladığı günlük
Bizim Cazete
Ülke sorunlanna ilişkin rapoıianyla,
araştırmalarıyla,
köşe yazılanyla, tarafsız haberteriyle sivil
toplumlann gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun.
Tel: 0.212.5110875
JEOPOLtTİK
Bilimscl Arajtırmalir Dergısi
tKtscl SAYISI çncn
Batıda Kıpitalizm, Hıristiyanlık ve Ulusallık ûrtûşmesı Prof. Dr. Erol MANİSALI
Türkiye'nın Avrasya Altematıfı Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN
11 Eylûl Sonrasmda Ortadogu ve Irak Prof Dr. Osmın Metin Öıtflrk
Türkiye-Kıbri5-AB llışkılen ve Kıbrıs Sorununun Muhtemel Çözümü (E) Tuğ. Dr. Hılil ŞİMŞEK
21 yy'ın Başlarında Türkıyc Ve Orta Asya'nın Yeni Jeopolnik Konumu Dr. Mehmel ATAY
t Çeşıt Enerjı Kervanlan"nın Geçecegı Yeni Bir "tpek Yolu" Olarak Türkıye Prof. Dr. Tolgi YARMAN
1921 Türkiye-Sovyet Rusya Dostluk ve Kardeşlık Andlaşmasınm Çagda? Tûrk Dış Polıtikasındaki Ûnerai Y. Doç. Dr. Meıut Hakkı CAŞIN
Ermenisıan Dıasporası Ve Tûrkıye-Ermenıstan llışkileri Doç. Dr. Muıtıfı MUTLl'ER
Güney Batı Asya'da Jeopohtık Rekabel Doç. Dr. Emln GÜRSES
Soguk Savaş Sonrasmda Türkiye'nin Cografi Konumu Neler Bildiriyor?
AB Boyutuna Nasıl Yansıyor? Doç Dr. I Y»t»r HACISALİHOĞLL
Küreselleşme ya da Yeni Sömürü Dûzenı Etkisı Altında Av. Celıl CLGEN
Küresel Jeopolıtık Durum Ve Rusya Degerlendırmesı Doç. Dr. t. Yi|ir ONAY
Jeopolitigin, Jeostratejınîn, Jeokültürün Ve Joekonomının Öncmı Ve Jeopolnik Tezler (E) Kur. Alb. Nevzat DENK
Milli Istihbaratta "Gizlilik Teorısı"-Amerikan Merkezı Utıhbarat Teşkılatı (CIA)'nın Kuruluş Felsefesı Dr. Mehmet ATAY
tkinci DOnya Savaşı'nda Tûrkiye'de Gizli Faaliyeıler Emrnllıh TEKtN
Yeni NATO Cyesı Dogu Avrupa Ülkelerınin Dünya Silah Piyasasındaki Yerlerı Burak ÇIN'AR
Türkıyenin Stratejik Fırsatlar Penceresi PIDI Mlchıel WIHBEY-Şult KIHÇARSLAN
JEOPOLİTtK DERGtStNE ABONE OLABlLtRStNlZ
Abonelık (Yıllık: 4 Sa>i)'16.000.000.-TL. " " '
Banka Hesap numaraian
Türkiye t; Bankası 1084 Laleli-tstanbul Şubesı Hesap No: 172617 Yapı Kredi Bankası 0234-5 Ulelı-lstanbul Şubesı Hesap No. 1000380-1
ÇANTAY KTTABEVİ Buyükresitpas» Cad. Nc 4*C 34470-Laleli-lstanbul Tel: (0212) 5137968-5227445-5269045 Faks: (0212) 5285851
Edltör e-posta: hacuallhatlu(âiuptronllnt.com
ANKARA...ANKA..
MÜŞERREF HEKİMOĞLÎT
Güller ve Hler
Abidin Dino'nun 90. yılınt kutlamak düşüncesi büyük
coşku verdi dostlanma. Günler ve geceler anılar, söyle-
şilerie geçiyor. Yaşama sevinci de boy veriyor dünden ya-
nna. Gerçekten güzel anılanmız var. Ben de çok mutlu-
yum doğrusu. Gözlerimi kapıyor, anılara dalıyorum.
ANKA'da oturuıi<en kapı açılıyor. İki genç mimar, Ali Ar-
tun ile Haldun Dostoğlu giriyor ıçenye. Abidin Dino'nun
selamlanyla sesleniyor bana. Aynca Dino'dan birkaç sa-
tır. Nev Galerisi'nin açılışına çağırıyor beni. Yeni bir gale-
ri bu. Dino'nun "Eller Sergisi" ile başlıyor sanat yaşamı-
na. Dino çok sevmiş iki miman. Onlara el vermemi isti-
yor benden.
El değil gönül verdim. Sergi büyük ilgi topladı. Güzel
el ele verdik. Dostluğumuz hâlâ sürüyor. Güzel bir dost-
luk oluştu elimizde. Mikro cerrahi travmatoloji hastane-
sinin tarihi böyle başladı galiba. Nev sanatsal bir kurum
olarak seçkin bir yer aJdı başkent yaşamında. Sergileri,
yayınlan ilgi ile izleniyor. Sanınm 90. yılı da gerçek yerini
bulacak Nev'in yaşamında. Çankaya Köşkü'ndeki top-
lantıyı anımsıyoaım sonra. Tüm sanatçılar çağnlıyor bu
toplantıya.
Paris'ten Abidin Dino da geldi. Köşk'e birlikte gittik.
Emel Korutürk ile selamlaşırken sesirn gülüyor.
- Abidin Dino da burada.
O da Cumhurbaşkanı'na sesleniyor.
- Fahri. bak Abidin Dino da burada. Paris'ten gelmiş
bugün.
Sevgili Dinoçokzarif gülümsüyor.
- Paris'ten elinizi öpmeye geldim Hanımefendi.
Böylesine zarif sahnelere az rastlanır Çankaya Köş-
kü'nde. Toplantıdan sonra Cinnah'taki evimize geldik.
Hasan Işık, tsmail Hakkı Birler, Necdet Uğur, Gürtdüz
Ökcün de var. Pastırmalı kuru fasulye pişirdım Dino'ya.
Şaraplar, söyleşilerie güzel bir öğle sonu. Umudun res-
mini çizergibi konuşuyordostlar. Dino'nun birtablosu da
duvanmda hâlâ. Kırmızı bir gül alev alev yanıyor. Imzası-
nın yanında bir yazı var:
- "Artık mutlulukgele".
Yıl 1977.. geldik 2000'lere.. mutluluk hâlâ yolda. Kır-
mızı güller de yakalarda.
• • •
Ismail Cem'i dinlerken Dino'nun gülüne de gülümsü-
yorum. Fırçalarda oluşan güller solmuyor ama.. yakalar-
da açanlan da umutla selamlıyorum.
Vaktiyle belli dönemlerde çiçek resmi yapardı ressam
dostlanm. Duvanmda Ortıan Taylan'ın, Avni Arbaş'ın,
Selim Turan'ın, Turan Erol un, Zeki Faik Izer'in çıçek-
leri de var. Hepsinde yaşama çağn, mutluluğa yolculu-
ğun çarpmtısı var. Hiçbiri solmadı. Bugüne kadar koru-
du rengini. Kırmızı güllü partiye dönük beklentiler nasıl
gerçekleşecek acaba?
Döne döne siyasal bahçeye yöneliyoruz! Eller ve gül-
lerle başka bir bahçe oluşuyor düşüncemde. Bir elbirli-
ğinin, güç birliğinin, gönül ve özlem biriiğinm buluşması
nasıl gelişecek, boyutlanacak diye düşünüyorum. Daha-
sı tüm çıçekler gül değil elbet. Başka simgeler, imgeler
de var. Ancak toplumdaki beklenti yansımıyor yeteri ka-
dar. Ne istiyorlar, ne alacaklar, ne verecekler, hangi yön-
temle, hangi araçlaria, hangı kadrolaıia? Tek kişilik orkest-
ra gibi, aynı müziği çalıyor, değişık sesleri duyuramıyor-
lar. Oysa değişik seslerin özlemi var halkımızda. Tek ki-
şilik orkestrayı değil. değişik seslerie bütünleşen ortak
müziği dinlemek istiyor. Duvardaki tablolann hepsi deği-
şik.. renkleri de biçimleri de. Seyrederken fırçalann yara-
tıcı gücünü düşünüyorum. Siyasal bahçelerde bu üret-
kenlik yok nedense! Başka bahçelerde oluşmuş gibi. A-
mahepsı gül. Ressamlann fırçası dahayaratıcı galiba. Şi-
yasal bahçıvanlarbeklendiği kadar üretken değil ülkemiz-
de. Elbet olacaklar. Toprağın birikimi, doğanın özlemi bu
yolda. Güller de çıçekler de doğasına ters düşemez.
90. yıla doğru söyleşiler yaparken, ortak yargılara da
vanyoruz. Tek kişilik orkestralarla çoksesli müzik oluşma-
dığını düşünüyoruz, Çok değerli şarkıcılanmız var, ama
seslennı yeteri kadar duyuramıyorlar. Eski alışkanlıklar-
dan annamıyor, belli hastaJıklan onaramadan tekdüzeli-
ği yansıtıyorlar.
tek kişilik orkestralarda başı tutma hastalığı var. Oysa
astl sorun bu hastalığın onanlması galiba. Seçim yenile-
mek çalgıcı değiştirmek hiçbir işe yaramıyor. Tek kişilik
orkestralarda şamataya dönüşüyor giderek. Düğmeyi
çevirince örnekleri karşımızda. Yeniden yapılanma bir al-
datmaca ancak. Boyası değişse de çizgiler, yüzler eski-
mişliği gizleyemıyor. Haydi konuyu değiştirelim!
Dostluktan, doğadan söz edelim biraz.
• • •
Antalya'dan dostlanm geldi. Neredeyse başka birdün-
yadan. Deniz ve güneşten selamlaria. Yıllan genye gö-
türmüşler. Dünyaya, insanlara, denizlere, dağlara umut-
la bakıyor, yaşama sevinci ile gülümsüyor. Onlan tanıyor-
sunuz. Ali Neyzl ve Şen Sahir Sılan. "Pişman Değilim"
adlı öykünün yazan. Yüzünde, gözlerinde uzun yıllann gü-
zel birikimi. Yaşamın gizemine ulaşmanın mutluluğu var.
Acılar da gördü ama, güzel açtı dağlan. Yıtik değerierie
yeni değeıier kattı kışiliğine. Kitabı yeni baskılara hazır-
lanıyor. Ama yaşam çizgisindeki son dilimi yeni bir kita-
ba dönüşmesini beklıyor dostlan. Bence bir değil birkaç
kitap. Oncaacı, onca gözyaşı, onca savaştan sonra böy-
lesine güzel gülümsemek için başka bir zenginliğe ulaş-
mak gerek. Buluşmamız çok kısa sürdü ama arkası ya-
nnlarda. Daha ne güzel günler yaşayacağız kim bilır!
B T J L M A C A SEDATYAŞAYA1S
1 2 3 4 5SOLDANSAĞA:
1/ Somut. 2/
Crenin kanda
birikmesi so- 2
nucu ortaya çı-
kan hastalık...
Müslüman ül-
kelerde oturan
Yunan asılh
kimse. 3/ Or-
han Kemal'in
bir romanı...
Eski ve bilin-
meyen bir tari-
hi anlatmakta kullanı-
lan deyim sözü. 4/ Na-
na, Germinal gibi ro-
manlanyla ünlü Fran-
sız yazar. 5/ Ford oto-
mobilinin bir modeli...
Ad kavmi hükûmdan
Şeddad tarafından
cennete benzetilerek
yaptınlan efsanevi
bahçe. 6/Radyum ele-
mentinin simgesi... Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da
konar-göçerlerin kıl çadırlanndan oluşan yayla yerleş-
mesi. II Sıkmü verme, üzme... Bir sanat yapıtında iş-
lenen konu. 8/Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere ve-
rilen ad... Olay. 9/ Çok küçük boyutlara sahip madde.
YUKAMDAN AŞAĞIYÂ:
1/ Soyut. 2/ Faiz... Osmanlı ordusunda ve donanmasın-
da hafıf piyade askeri. 3/ Ayak bilegi kemiği... Soyun-
dan gelinen kimse. 4/Nişastayı parçalayarak şekere çe-
virenbirenzim... Tümör. 5/Oyun, dolap... Bilgisiz, kül-
türsüz kimse. 61 Tohumlardan ezilerek yag elde edilen
yer. 7/"Müjde—": Sinemaoyuncumuz... Toprağıka-
zıp siperyapmak. 8/Tiyatroda, seyirciye duyurmadan
oyuncuya unutulan bir sözü ya da cümleyi hatırlat-
ma... Motorlu taşıtlann elektriğini sağlayan aygıt. 9/
ABD'de plajlanyla ünlü bir kent... Bir renk.