Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5 AĞUSTOS 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK
ALLAH IIL^MA pEOı- rjuHU YArTl
tlM İ^iM, 6UTUM V^lP-lA^M f M
VE lug ALLAH
YtMB ALLAH Â^MA SfiÜNîp ONA ptW;
.'JN ?.., Vc 0 i?£Pi; 5cNÎM SfSî Mî
i(iTTiM VE. ü
ıM'vE driîlENPİM.
OÜTÜM tö
^ i M . \İE ScMîRlf KfrDlM APASlKA
v/L iEKı'N ZÜ^erÎNtf ONu*<ZÜfWfl
LIR M A f l M . 0
60 'Iı yıllardan günümüze Galaîa Köprüsü 'nde bir geziye çıktık.
O günlerin ince, zarifköprüsünde biralar tıkış tıkış içilirdi ama
havası başkaydı. Bugünün lokantalan da müşterileri de başka...Köprüalü:
Nerde eskilokantalar
G
EGEMENBERKÖZ
Vapur Emınönü'ne yaklaşırken
başımı okuduğum ldtaptan kaldı-
np dışan bakacagım tuttu. O da ne,
köpriinün alünda insanlar var, yok-
sa açılıyor mu dedim kendı ken-
dime, sonıa da günün koşturma-
cası arasında unuttum gittı.
Birkaç gün sonra, sabah toplan-
tısında gündeme geldi aynı konu,
meğer köpriinün altında bazı dük-
kânlar açılmış, daha da açılacak-
mış. tbrahim Yıkhz bir röportaj
yapalım dedi ve ışı oradaki en genç
gazetecıye verdi, yani bana. Tek su-
çum da İcöprüyle ılgili anılanm ol-
ması (olasılığı).
Vardı elbet anılanm, belleğime
başvurunca da. 6-7 yaşlanma ka-
dar inmek zoranda kaldım. Göz-
lerimin önünde, kocaman, şoyle bir
çocuk beşiğı büyüklüğünde bir çıft
ayakkabı belirdi. Ayakkabılar köp-
rü altındaki bir dükkânın önünde
yerde dnruyor. Ben, babamın elin-
den tutmuş, bakıyorum. Orada
Milli Piyango bileti satan Uzun
Ömer'ınmiş.
Bir de 'FokYaşar' vardı... Köp-
riinün Eminönü ayağında, Haliç
tarafinda bir havuzda mı ne... Ço-
luk çocuk görmeye gelirdi, krmbı-
lirkaçkunışa...
Sonra 60'h yıllar... Genç şaırhk
yıllanm.. Köprü altındaki içkiev-
lerinde ıçmeler, özellikle de Halıç'e
bakan Eşref Şefik'in yerinde (tabe-
lasında Avşa Restoran fılan gıbi bir
şey yaalıydı dıye anımsıyorum) gü-
nü batırmalar, Erzurum Kıraatha-
nesi'nde nargile denemeler, daha
neler...
Üstünden yürüyüp geçmeler...
Düşünüyorum da bir tek olta sal-
landırmamışım denize üstünden...
Ha, bir de 62-63'te, ŞükranKur-
dakuTla birlikte çalışırken dergi
ve kıtap dağıtma adreslerimızden
biri de köprünün-altındaydı... Ada
vapurlanna binenler gazetelenni,
dergilerini buradan ahrlardı..
68 öğrenci olaylannın ılk günlerinı anımsıyo-
rum sonra... Önden 40 kışinin tutuklandığı Ca-
ğaloğlu yürüyüşünün ertesi günü galiba... Pan-
kartlar, dövizlerle köprüden Karaköy'e doğru yü-
riiyen öğrenciler geliyor gözlerimin önüne...
Karaköy 'de lokanta ya da kahve gibi bir yer var-
dı, onun terasından -sanınm- izliyoruz bir arka-
daşla. . Sağımızda solumuzda fotoğraf çeken
gazete muhabirleri..
Blzlm köprü meğer köprü değllmls
Böyle böyle 70'len. 80'leri, geçip 90'lara ge-
liyoruz ve bir gün... -kesin tarihı anımsamam
olanaksız, küçük bir kaynak taramasıyla bulu-
yonım- 16 Mayıs 1992 günü köprümüz yanı-
yor.. Ve yerine, beş on gün içinde, yapılmakta
olan şimdiki çirkin köprü konduruluveriyor. O
zaman anlıyoruz işte Hanya'yı Konya'yı... As-
lında köprü değilmış bizim köprü meğer. . Üs-
tünden gelip geçmek en az yaptığımız şeymış
belki de...
Elimiz böğrümüzde kalakalıyoruz öyle.. Ve
o gün bugün köprüsüsüz işte.
Daha doğnısu köprüsüzdük, ama artık -eski-
sine pek benzemese, onun kadar ince yapılı, onun
kadar başdöndürücü olmasa da- bir köprümüz
var artık, ara sıra gidip soluk alacak, bir iki ka-
deh parlatacak bir köprüaltımız var...
Ve, hemen o günün akşamı (genel yayın mü-
dürümüzün işi bana verdiği günün akşamı) Sun-
gu'yu (Çapan) da yanıma katıp köprüye yolla-
nıyorum, iş çıkışı. Eminönü yakasından giriyo-
ruz köprünün altına, yan yana dızili içkievleri-
nin önünden geçiyoruz...
Masalarda az ınsan var, ama daha vakit erken.
Garsonlar çağınyor, balıklanrtın taze, fiyatlan-
alata Köprüsü 'nün
altındaki lokantalar
açıldı. Köprünün de
eski şaşaası yok, lokantaların
da... Dükkân sahipleri
kiralardan yana dertli,
turistler dışan konmayan
masalardan... Galata'nın
köprüaltı lokantalan 'eskinin'
bereketini arasa da siz yine
bugünün mütemadiyen
onarıma alınan köprüsünü bir
ziyaret edip Boğaz ın tarihi
sularına nazır biranızı için.
Eskinin müdavimleri Galata Köprüsü'nün alünı yavaş yavaş mesken
ediniyor. Fryaüardan bir iki örnek, karan siz verin: Bira-patates ya da
çerez 1.5 miryon; Balık-ekmek-salata-bira ya da cola 7.5 mihon.
(Fotoğraflar: Kaan Sağanak)
nın uygun olduğunu söylüyor. Ama girmeyip iler-
liyoruz... Önce bir görmek istıyorum çünkü...
Böylece Eminönü bölümünün sonuna kadar
gidiyor, merdivenlerden köprünün üstüne çıkı-
yor, yine iniyor ve Karaköy bölümünün de so-
nunakadar gidip dönüyoruz. Epey dükkân açıl-
mış, ıçkıevlerinin dışında da açılmış yerler var.
Bir lostra salonu, orta yolda bir şarküteri, -bu-
rada, burnumuza İstanbul'un tüm altgeçitlerin-
de duyulan o ünlü koku geliyor- köşede o\aın-
cakçı, Haliç tarafinda bir gümüşçü... Aynca ha-
h-kılim satan bir dükkân. bir incık-boncuk-he-
diyelik dükkânı, bir nargileci... Bir de oyuncak
devekuşu satan satıcı geçmez mi!
Sonra dönüyoruz ve Eminönü bölümunde,
Yıldızlar'da otunıp bırer bıra söylüyoruz ve bu
arada garson Aziz'le de laflıyonız biraz. Dük-
kânı açalı 40-45 gün olmuş meğer... "İşler ya-
\aş yavaş açıhyor, daha iyi olacak" diyor "Eski
köprüaltında tıkış tıkış içilirdi ama havası baş-
kaydı. daha güzeldT diye de ekliyor. "O köprü
sallamrdı. daha içmeden kafa>ı bulurdu insan"
diyorum ben de ..
İsporta tezgâhları açılıyor
Bu arada Haliç tarafinda güneş alçalıyor iyi-
den iyiye, oturduğumuz dükkânın Haliç "e ba-
kan yüzü cam olduğu için görülebiliyor.
Bir yandan da yukardan oltalar iniyor aşağı-
ya, yukan oltalar çekiliyor, bazılannın ucunda
ufacık balıklar... Ve biz günübatınyoruz orada,
on yıl aradan sonra, bir kez daha...
Bu yazıyı tamamlamak için bir hafta, on gün
sonra bir daha gelıp bir gelışme olup olmadığı-
nı görsem ve bu arada birkaç işyen sahibiyle de
konuşsam iyı olur, dıye düşünmüştüm. Ve tam
bu kadar gün sonra köprünün onanm nedenıy-
le trafığe kapatılacağı haberi patladı.
Böylece 15 Ağustos akşamüstü gazetemizin
genç fotoğrafçılanndan Vedat ile birlikte köprü-
ye yollandık. Eminönü tarafindan köprüye girer-
ken ufaktan ışporta tezgâhlannm açılmaya baş-
landığını gördüm. Bunların önünde dizildiği ka-
palı bir iki dükkândan sonrakı açılmış olan ilk iş-
yeri bir lokantavdı. İlk gelişimde de \ardı burası.
"Hadi. burdan başla\ahm~ dıyorum Vedat'a.
Ginyoruz. İyı kı de gırmışız, Çünkü Cansın Ka-
fe Restoran'ın sahıbı Sevda Hanım kâse-ı fağ-
furdan farksrz. İlk dokunuşla birlikte başlıyor
44
ah"lannı sıralamaya: Beledıye buradan ayda
200.000 dolar topluyormuş ama hiç ilgilenmi-
yor, üstüne düşenleri yapmıyormuş... Yalnızca
günde 40 zabıta sabahtan akşama kadar dolaşı-
yor, dışan masakoydurtmuyormuş... Dışardaotu-
ramayınca niye gelsin müşterı? Zaten otobüs-
lerle gelen tunstler de bu yasağı duyunca "crazy"
diyerekdönüp gidiyorlarmış... Cansın Kafe Res-
toran köprünün yenısi değıl. 1983 başında açıl-
mış, 1992'dekı yangına kadar da hizmet etmiş.
O günden bugüne ne yaptığını sormadım Sev-
da Hanım'a, ama bugün restoran sahibi olma-
nın yanı sıra GALKOV 'un da başkanı. GALKOV
Galata Köprüsü Kıracılannı Koruma Geliştir-
me Derneği demek.
Eski dükkânlar geri gellyor
Se\da Hanım diyor ki: "Belediye dükkânlan
v üksek fıyatla kiraladu ama açıldığının duvıırul-
masıiçinhiçbirşeyyapmrv'or,buranınaçüdığını İs-
tanbul'da 100 kişiden 99'u bilmi\»r. Oysa tüm dük-
kânlar açıldığında > aklaşık 1000 kişi iş bulacakbu-
rada. 116 dükkân var. 12'si lokanta-kafe."
Cansın Kafe Restoran'ın fıyatlannı soruyo-
rum sonra, ucuz olduğunu söylüyor. İşte bir iki
örnek, karan siz verin. Bıra-patates ya da çerez
1.5 milyon; Balık-ekmek-salata-bıra ya da co-
la 7.5 milyon. Sevda Hanım'a teşekkür
edip aynlıyoruz. Sırada Yıldızlar var.
Yıldızlar da köprünün yenisi değil Ya-
nan köprüdekı Yıldızlar'ı babası tmdat
Bey çalıştmyormuş, konuştuğumuz Su-
atYıkhz'ın. Köprünün Karaköy ayağın-
da da bir yerleri varmış, amcası yöne-
tiyormuş:
'Basvuracak yer yok'
New Galata. "t^er haıüzdurgun" di-
yor Suat Yıldız. Ve bu durgunluğun ne-
denlerini sıralamaya başlıyor hemen: Te-
mizlik yeterli değil, doğru dürüst çöp
alınmıyor, güvenlikyok, köprünün açıl-
dığını kimse duymadı, ne reklam yapıl-
dı, ne de resmi açılış.
DevamediyorYıldız: "Birkeregüwn-
lik >«k. ne kadar rinercL psikopat \arsa
burada_ \ukardan bahkçdar su döküyor,
oha sallıyor_ Dükkânlann çoğu boşoldu-
ğu için karanhk, ürkütücü bir görüntü
var_ Girişçöplükgibi,boşdükkânlar çöp
\irsasL üsteliktuMdet olarak kullaruhyor.
orta yollar da_ Köprüde bir yönetici, bir
sorumlu >ok. müşterinin bir şikâyeti oba
başMiracağı \er yok. bizim de tabii_"
Isınma sorunu
Suat Yıldız' ın çok dertli olduğu bel-
liydi, daha pek çok şey anlattı. Örne-
ğin köprünün Karaköy ayağındaki dük-
kânlann hangı belediyeye bağlı oldu-
ğu daha belli değilmiş; ruhsat almak için
her şeyi tamamlayıp başvurulannı yap-
mışlar, bekliyorlarmış; denızin üstün-
deki, her yandan rüzgâr alan dükkân-
lannı kışın nasıl ısıtacaklannı bihni-
yorlarmış...
Bu arada, köprüaltındaki 116 dükkâ-
nın 8'i dışında hepsinin kiralandığuıı,
ancak yalmzca 20-25 dükkânm açıl-
mış olduğunu öğreniyoruz. Bu da önem-
li bir sorun, çünkü yaklaşık 80 dükkâ-
nın açılmaya hazırlanmasınınyarataca-
ğı gürültünün müşterileri rahatsız ede-
ceği kesin.
Suat Yüdız'a ve ortaklan Tahsin Beye
teşekkür edip aynlıyor ve köprünün Ka-
raköy ayağına geçiyoruz. Bir iki içkievini ge-
çiyor ve "Galatetia"ya giriyoruz. Karşuıızda
Cevdet Kara. Mesleğe öğrencilik yıllarında
McDonald's'da en alttan başlamış, bu arada Is-
tanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nü bitirmiş,
şımdi burayı işletiyor.
İhaleler flyatı yükseltiyor
geziyor,yapılmakta olan dükkânlann gürültü-
sü biryandan,pisiik biryandan_. Akmerkez'de,
Profilo'da böyle bir şey olabiür mi?" diyor.
"Oysa. burada kiralar hepsinden yüksek, hem
de dolar olarak ödenecek. Belediye yalnızca ki-
ra almayı bihyor. Öbür çarşüann yönetimleri
müşteri çekmek için promosyon yapıyoriar,
hatta kiralar bile arük saüş üzerinden yüzdey-
le ödeniyor."
"Kiralar nhe bu kadar >1iksek?" diye soru-
yorum. "Neden, belediye ihalderi" diyor, "Te-
minatlar düşük olduğu için önüne gelen giriyor
ve kiralann yüksehnesine neden oluyor."
Cevdet Kara'nın yakınması bitecek gıbı de-
ğildi. Diyor ki: "Biz burayı alah bir yü oldu,
daha belediye başkanun burada göremedik.
Zaten resmi açılış da yapılmadı. Güvenlik di-
ye bir şe>' yok. Buradaki dükkânlan belediye-
nin sigorta ettirmesi gerek, ama nerde! Bu yüz-
den bizsigorta ettirdik, aynca geceleri bekçi tu-
tuvonız." ^
Bu sırada dışan masa çıkarmaya başladüar,
konuşmamız da bitmişti artık, biz de kalktık,
"HajTDla" dedım, "bugeceizmmivar?" "Yok"
dedi, "deniyoruz işte".
Daha sonra belediye zabıtalan gelip masa-
lan kaldırttı mı dıye sormak için telefon numa-
rası alıp Galatelia'dan aynlıyoruz.
GEÇMtŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Varsılların Güdümündeki
Doruk
Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Doruğu bugün Gü-
ney Afrika Cumhurıyeti'nın önemli kentlerinden
Johannesburg'da başlayacak.
Bu tür uluslararası toplantıların, daha öncekiler-
den de kanıtlandığı gibi sorunlara çözüm getirme-
yeceği yaygın bir kanı olarak dile getiriliyor.
Beklentiler, başta Amerika Birleşik Devletleri
(ABD) olmak üzere dünya ekonomisinde söz sa-
hibi çokuluslu şirketlerin ve onların denetiminde-
ki Birîeşmiş Milletler'e (BM) bağlı kuruluşların yön-
lendirmesıyle yine kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm
ilkeler belirleyeceğı yolunda.
"Kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm ilkeler" nite-
lemesı, 1992 yılındaki Rio Doruğu'nda alınan ka-
rarlardan önemlilerinin yaşama geçirilememesi yü-
zünden geçeriiliğini koruyor.
Küresel ısınmanın her yıl artan bir ölçekte yayı-
larak yükselmesine karşın, Rio'da yapılan deger-
lendirmeler sonunda hazırlanan Kyoto Sözleşme-
si'ni ABD'nin imzalamaması ve küresel ısınmaya
karşı savaşım verilmesine değgın önlemlen red-
detmesi. bu konudaki en çarpıcı örnek olarak or-
tada duruyor.
Çünkü, kendi kalkınmasına öncelik tanıyan
ABD'nin, kalkınmasını sürdürebilecekekonomikgü-
ce sahıp olması, doğal olarak "SürdürülebilirKal-
kınma" kavramıyla örtüşmüyor.
Kalkınmayla birlikte "tüketim ekonomisini" de
sürdürmek durumunda olan ABD, bu alanda da
dünyaya meydan okuyor. Çünku sera etkisini yo-
ğunlaştırdığı bilinen gazlardan yalnızca karbondi-
oksitin salınımında ABD'nin payı dörtte bire yak-
laşıyor ve bu oranı düşürecek her önleme kendi
çıkarı için karşı çıkıyor. Hiçbir ülkenin elinden de
açıklamalar yapmaktan başka bir şey gelmiyor.
Doğal kaynakların hızla tüketilmesini ve bunun
sonucunda da çevrenin tutartı bir yaşam alanı ol-
maktan çıkarılmasını önlemek, şimdiki tek kutup-
lu dunyada olası görülmüyor.
Bu nedenle de yoksullaşma, küreselleşmenin sö-
mürgecilik anlayışına bağlı uygulamaları, açlık, sal-
gın hastalıklar, azalan sular, enerji yetersizliği gibi
başlıca sorunlar, azalacağı yerde artarak sürüyor.
Arasında Türkiye'nin de yer aldığı kimı ülke yö-
netımlerinin yanlış karar ve uygulamaları da anı-
lan sorunların yerel düzeyde tırmanmasına yol açı-
yor.
Gelirdağılımındaki adaletsizlikten kaynaklanan
yoksulluğun ve bunun sonucu olarak gündeme ge-
len açlığın Türkiye'de yarattığı bunalım, dışandan
dayatılan önerilerin benimsenmesi zorunluğu yü-
zünden goz ardı edilmeye çalışılıyor.
Özellikle tarım kesimınde alınan ve Türkiye'yi
bu alanda da dışa bağımlı duruma düşürmekte olan
karartar, yeni çevre sorunlannı da beraberinde ge-
tiriyor.
Istanbul Haber, Ekonomi, Dış Haberler Servis-
lerimiz, Johannesburg Doruğu'nun öncesi ile per-
de arkasını yansıtan haber ve söyleşilerde sağlık-
lı bir değerlendirme yapılmasını sağlayacak bilgi-
lerı aktarıyorlar.
Görünen o ki ınsanlara çevrelerini de koruyarak
daha yüksek bir yaşam standardı sağlamayı amaç-
layan iyi nıyetli insancıl yaklaşımlar, varsıllann eiin-
de oyuncaklar gibi keyifli bir zaman dilimini arka-
da bırakmanın aracına dönüşüveriyor.
Parası olanın düdüğü çalacağı dönem, bu gidiş-
le hiç bitmeyeceğe benziyor.
[email protected].
Dolandırıcılık operasyonu
Emekligeneralerin
adını kullanarak
para topladılar
tstanbul Haber Servisi
- Istanbul'da,
kendisini MÎT
görevlisi olarak
tanıtıp 3 emekli
generalin de adını
kullanarak 1 mimar
ve 1 galericiden
yaklaşık 330 milyar
lira para aldığı iddia
edilen Selim Yükselir
ile suç ortağı
gözaltına alındı.
Yükselir'in ifadesinde
"DeHYürek"adh
televızyon dizisinden
etkilendiğini
söylediği öğrenildi.
Istanbul Organize
Suçlar Şube
Müdürlüğü ekipleri,
mimar Ayten
Yukacı'nm şikâyeti
üzerine operasyon
başlattı. Kendini MİT
görevlisi gibi gösterip
3 emekli general
adına Yukacı'dan 200
bin dolar,_galerici
Mehmet Unlü'den de
300 milyon lira ve 1
bilgisayar alan Selim
Yükselir ile kendisine
suçta yardım eden
Tahp Buka, Şişli'de
gözaltına alındı.
Sorgusunda "DeB
Yürek" adlı
televizyon dizisindeki
"Bozo" rolünden
etkilendiğini söyleyen
Yükselir'in, 3 emekli
generalin adını
kullanarak telefonla
irtibat kurduğu
Yukacı ve Unlü'den
"derin devlet için
yardım istediği ve
paravıda
gönderecekleri MİT
göre\1isine
vermelerini takp
ettiguû" anlattığı
bildirildı. Daha sonra
MÎT görevlisi gibi
davranarak Yukacı ve
Unlü'den parayı alan
Yükselir'in, elde
ettiği paralarla lüks
bir otelde kaldığı
belirlendi. Sorgulan
süren Yükselir ve
Buka, bugün Istanbul
DGM Cumhuriyet
Başsavcılığı'na sevk
edilecekler.
Muayene, Teşhis, Tedavi
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/istanbul
Tel: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212
68 35 fnternet http://www.tkv.org.tr
e-mail: gen.sekreter(5tkv.org.tr
koordinatoKgtkv.org.tr