29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
TEMMUZ 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 B u akşam 'Romeo ve Juliet' balesiyle sona erecek olan Aspendos Festivali Verdfmn yapıtıyla açılmıştı i biropera:Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen festivalde 'Aida'yı Nilgün Akkerman başanyla oynadı. Yapıtı, İtalyan yönetmen Vincenzo Grisostomi Travaglini, konusuna ve Verdi'nin yapıtma uygun inandıncı ve başanlı bir yorumla sahneye koymuştu. HAYATİ ASILYAZICI 9. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali bu akşam Litvanya Ulusal Opera ve Bale Tiyatro- su'nun sergileyeceği, Prokofiev'in "Romeo ve Juliet" balesiyle kapanı- yor. Festival 8 Haziran'da Ankara Devlet Opera ve Balesi yapımı olan, Verdi'nin ünlü operası "Aida" ile başlamıştı. Festivalde Antalyalı sanatseverler- Mozart'ın "Saraydan Kız Kaçır- ma", Bellininin "Norma", Ver- di'nin "Nabucco". Okan Demi- riş'in "IV. Murat" ve Puccini'nin "Tosca" operalan ile Mehmet Bal- kan'ın Verdi, Muscapni ve Haça- turyan'ın müzikleriyle oluşturduğu "Kamelyah Kadın", Çaykovski'nin "Kuğu Gölü" ve Antonio Gades'in sahnelediği "Fuenteovejuna" bale- lerini de izleme olanağını buldular. Ülkemizin ilk v e tek opera ve bale festivali olan Aspendos, bu yıl 9. yı- lını doldurmakta, önümüzdeki yıl 10.'su düzenlenirken Uluslararası Festivaller Birliği'nekatılımı sağlan- mış olacak. Aspendos Açıkhava Ti- yatrosu, kimi klasik yapıtlar ıçin özel konumu olan bir mekân.. antik tiyat- ro olarak özgün bir akustik kurgusu Şef Ivo Lipanovic yönetimindeki ADOB Orkestrası'nın başarısı, operanın ağırlık noktasıydı. var. Böyle bir akustik sorununu çö- zümlemenin günümüzde bile ne den- li güç olduğu uzmanlarca bilinmek- tedir. îşte böyle bir mekânda Ankara Devlet Opera \e Balesi, Verdi'nin "Aida" operasıyla festivali başlattı. Bilindiği gibi, Verdi'nin dördüncü yaratış evresinin üriinü olan "Aida", Mısır Operası için Hidiv tsmail Pa- şa tarafından ısmarlanmış ve 24 Ara- hk 1871'de, Kahıre'de, Mehmet Alı "Taşa Operası adı verilen bu yapının açılışında ılk kez sahnelenmişti. Hi- div Ismail Paşa, Mısır'ın ılk Genel Valisi Kavalalı M. Ali Paşa'nın toru- nuydu. Batı'da öğrenim görmüş, Os- manlı Padişahı tarafından "Hidiv" (Genel Valı) olarak Mısır'a atanmış- tı. Süveyş Kanalf nın açılmasıyla bir- lıkte iki önemli olayı gerçekleştiri- yordu Genel Vali. Süveyş, Batı'ya açılan bir yoldu, tarihsel \e coğrafi olarak önemi vardı. Ancak, Tanzimat dönemı de Osmanlı tmparatorlu- ğu'nun Batı'ya açılan penceresiydi. (Tartışmah bir pencere kuşkusuz.) Ne ki, ülkemizde opera ancak Cumhuri- yet döneminde perdelerini açacaktı. Mısır, opera alanında ülkemizden çok öndeydı. Türkiye'de ilk 'Aida' 9. Aspendos Festıvali'nin görkem- li açılışını yapan "Aida", ülkemizde ilk kez 1958'de Ankara Devlet Ope- ra ve Balesi tarafından oynandı. "Ai- da"^ oynayan ilk Türk sanatçısı sop- rano Belkıs Aran'dı. Ikinei kez 1980'de îstanbul'da oynanışında, sah- neye koyan Feridun Altuna, "Aida" Leyla Demiriş'ti. iDOB'da ıkinei kez Yekta Kara tarafından sahnelenişi (1995) ıse Zehra Yıldız'ın evrensel düzeyde "Aida"sıyla belleklerde. 9. Aspendos Opera ve Bale Festi- vali'nde izlediğimiz "Aida"yı Nil- gün Akkerman başanyla oynadı. Yapıtı, İtalyan yönetmen Vincenzo Grisostomi Travaglini, konusuna ve Verdi'nin yapıtına uygun, inandıncı ve başanlı bir yorumla sahneye koy- muştu. Mekân, dekor ve gıysi çizim- leriyle de uyumluydu yorum. "Aida" Kahire'den sonra 1872'de Milano'da oynandığmda, ttalyan ope- rasının reji tekniği, üstün seslendirme biçemi (teganni üslubu) ve müzikli dram yorumuyla birleşmiş, eski bi- çemler korunarak, ileriye dönük ye- ni bir ruh yaratılmaya özen gösteril- mişti. Aspendos'ta da ttalyan ve Türk sanatçılann böyle bir başanyı ger- çekleştirmeleri sağlanmış oldu. Nilgün Akkerman. sesı, yorumu ve giysileriyle uyumluydu; Habeş Kra- lı'nın tutsakJığını simgeleyen görün- tüyü de çok güzel çizdi. italyan mez- zosoprano Frederica Proietti de "Amneris"de özellikJe çok başanlı ve iyi yorumuyla dikkati çekti; yet- kinliğini ortaya koydu. "Amanas- ro"da Gökhan Akyüz, Habeş Kralı ve Aida'nın babası rolünde, gerçek- ten de sesi ve rolüyle başanlıydı. "Radames"de - ki "Aida" ile birlik- te, operanın en önemli iki karakterin- den biridir - Mario Marchesi Le- onardi, güç rolün altından sesi ve oyunuyla iyi kalktı ve operanın başa- nlı çizgisinin korunmasına (zorlan- makla birlikte) katkıda bulundu. "Ai- da"nın zafer sahnesı de çok başan- lıydı. "Ramfis"de Tıraşoğlu uyum- lu yorumuyla operaya güzellik kattı. Mithat Karakelle, Cem Akyüz, Ferda Yetişer görkemli ve görsel ge- cenin tamamlayıcılanydılar. Doğal olarak orkestranın başansı, operanın ağırlık noktasıydı. Her şey orkestra eşliğinde geliştı ve ADOB Orkestrası, İvo Lipanovic in yetkın şefliğini ortaya koydu. Koronun Vul- kan Tapınağı'ndaki büyük törende (ayin) değeri daha da ortaya çıkıyor- du. Sunay Muratov'un iyi bir düze- ye getirdiğı görülen koro, katıldığı her sahnede başanlıydı. Yapıtla uyum sağlayan dekor-giy- sinin tasanmcısı Savaş Camgöz'dü. Stefano Pirandello/Fuat Gök'ün antik tiyatrodaki ışık kullammlan da üzerinde durulası bir olaydı. Deniz Çığ'ın koreografisi de "Aida"ya önemli görsel katkı sağhyordu. Klasik bestecllerln eserlerini seslendirmenin yanı sıra modern kayıtlara da devam edeceğini söyleyen Toros can: iyano romantikliğini kaybetti SEVtLAY KOÇOĞLU Dünyaca ünlü piyanistimiz Toros Can, Is- tanbul Müzik Festivali kapsamında Iş Sanat'ta bir resital verdi. Hindemith'in yapıtlannın ya- nı sıra, dünya müzik piyasasında yayımlanmış, yakında ülkemizde de piyasaya çıkması bek- lenen Ligeti etütlerini çalan Toros Can'ın iz- lencesinde C6sar Franck ve Fazü Say'ın bes- teleri de yer ahyordu. Küçük ama nitelikli bir klasikmüziksever topluluğunun coşkuyla din- lediği resitale, sanatçının, parça aralannda mo- dern müzik yapıtlannı tanıtması renk kattı. Hindemith'in yapıtlanndan oluşan, bizde de RKD Müzik'ten piyasaya çıkan albümüyle dünyanın en ünlü klasik müzik dergilerinden Diapason'un Altın Plak ödülünü alan sanat- çıyla albümleri, müzik anlayışı ve ödülü üze- rine bir söyleşi yaptık. - tlk albümünüz 20. yy'ın ikinci yarısın- dan bir bestecinin; Ligeti'nin yapıtlanndan oluşuyordu. Sonra aynı yüzyılın birinci ya- nsından Hindemith'in yapıtlannın yer aldı- ğı albümünüzü tamamladınız. Geriye doğ- ru gittiğinizi düşünürsek sırada 19.yy'dan yapıtlar mı var, yoksa hep modern müzik mi çalacaksınız? TOROS CAN - Saptamanız doğru. ancak öyle geriye doğru bir kronolojik sıra takip et- meyi düşünmüyorum. Aynca Beethoven, Schubert gibi klasik bestecileri de çalıyorum. Modern müzik 20. yy'ın, yani geçen yüzyılın müziği. 1900-1950 arasına baktığımızda hiç- bir dönemde görülmedîj,. kadar çok ve deği- şik akımlar görürsür iı. Bu çağda yaşayan bir müzisyen olarak. bu kndar . .»rimli bir dönemi repertuvanmauiıTiT ı luluk olarak gö- rüyorum. Bunu". ,.ua, ben. ıgeçmişimden gelen bir ilgi dı ^ konusu. P .mdan sonra yi- ne modern kr .aara devam f .eceğim. - Sizce zurluklanvl.^ " .Ü Ligeti etütleri- nin piyano müzi" . UCKÎ önemi nedir? Toros Can 'Hindemith' albümüyle klasik müzik dünyasının ünlü dergilerinden Diapason'un Altın Plak Ödülü'nü kazanmıştı. CAN - Ligeti etütlerinin zor olduğu doğru ancak ne çalarsanız çalın zor olacakrır. Bu etüt- lerde yeni müziğin getirdiğı zorluklar var. Cho- pin, Lizst gibi besteciler etüt bestelerken ken- di dönemlennin zorluklannı hedeflemişlerdir. Yeni müziğin zorluklannı yenmeye yönelik bu etütler Ligeti'yi bütünüyle yansıtmamakla bir- likte onun en tanınmış eserleridir. 'Gould'la anılmak benim için onur" - Fazıl Say, Hindemith albümünün kapa- ğı için yazdıği yazıda, bn besteciyi ilk defa sizin yorumunuzla sevdiğini söyİüyor. An- cak sizden önce ünlü piyanist Glenn Go- uld'un Hindemith yorumiarı vardı. Bu yo- rumlardan etkilendiniz mi? CAN - Bence Glenn Gould dan negatif ve- ya pozitif olarak etkilenmedim diyen gerçeği çarpıtmış olur. Hindemith'in eserlerim Glenn Gould'u dinleyerek tanıdım. Benim perfor- mansımı Glenn Gould'la kıyaslayanlar oldu a- ma ben buna katılmıyorum. Yine de Gould'la adımın bir cümlede geçmesi bile benim ıçin onurdur. - Albümde Hindemith'in gençlik dönemi yapıtlanna yer vermişsiniz. Bu seçimin se- bebi nedir? CAN - Piyanistler, Hindemith'i tek boyutta gördükleri için genelde onu kötülemişler ve çalmamışlardır. Benim yoğunlaştığım ılk dö- nem eserleri, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika'nın Almanya'ya maddi yardım yap- tığı ve bu yardımla birlikte kültürünü de Al- manya'ya getirdiği döneme aittir. Bu sıralarda Hindemith para kazanabilmek için hafif mü- zik parçalan yapmıştır, ancak bu eserler eğlen- ce müziği olmanın yanında çeşitli deneysel öğeler banndınr. Örneğin 'In einer Nacht'ta tartılar yok, çok çocuksu ve naif bir eser. - Hindemith albümüvle dünvanın en önemli müzik ödüllerinden Diapason D'Or'u aldınız. Bu konuda neler söyleye- ceksiniz? CAN - Klasik müzik dünyasının Repertoire, Classica gibi birkaç çok önemli dergisi vardır. Diapason da bunlardan biri. Her yıl bir albü- mü, kayıt kalitesinden kapak dizaymna kadar değerlendirip Altın Plak ödülü veriyor. Bu yıl da benim Hindemith albümümü ödüle değer görmüşler. - Bir romantik dönem çalgısı olan piyano- nun 2O.yy müziğindeki yerini nasıl buluyor- sunuz? CAN - Piyano 20.yy'da romantik kullanımı- nı kaybetti. Aynı zamanda müzisyenler de ya- vaş yavaş eserlerini piyanoda bestelemeyi bı- raktılar. Artık piyano 19.yy'da olduğu gibi bir şov enstrümanı değil, diğer enstrümanlar gibi sadece müzik yapmaya yarayan bir çalgı. Bu nedenle piyano müziğini değerlendirmek zor. UZ GÜREL'İN SERGİSİ Ikikere!K; Cizgi Kültür Servlsi - K., ı k ^..atçısı Oğuz Gürel'in son dönem çalışmalanndan oluşan 17. kişisel karikatür sergisi 'lkikereiki Çizgi' bugünden başlayarak 14 Temmuz'a dek Izmit Kültür Eğlence Fuan Sanat Galerisi'nde görülebilecek. Değişik konu başlıklan içeren sergide Gürel'in 50 renkli yapıtı yer ahyor. Günümüz dünyasında giderek içinden çıkılmaz, karmaşık bir hale gelen teknoloji, insan ilişkileri ve toplumsal trajedilere ışık tutmayı amaçlayan sergi, karikatürün hızla gelişen dünya koşullannda nereye gittiği sorusuna da cevap anyor. Setinye Bienali^nde iki Türk Kültür Servisi - Yugoslav^'a'nın Montenegro kentinde 22 Haziran'da başlayan 4. Setinye Bienali'ne Türkiye'den Hüseyin Alptekin ve Halil Altındere katılıyor. Bienal, 1984 sonrasında Berlin duvannın yıkılması, Yugoslavya'nın dağılması ve rejim değişikliği ile oluşan politik ortamda doğdu. Bu yıl, 28 Eylül'e dek sürecek bienalin amacı, Batı Avrupa ve Doğu A\rupa'dan sanatçılan bir araya getirerek farklı kültürleri buluşturmak. Küratörlügünü Iara Bubnova'ın yaptığı Setinye Bienali'nin üst başlığı 'reconstruction" (yeniden inşa), alt başlığı ise 'Sokaktaki adam ile konuşmak'. Workshop, forum ve yaz okulu ile desteklenen bienale Hüseyin Alptekin 'Moze Moze' (It's possible! ' It's ok! - Mümkündür' Tamamdır) adlı payetlerden oluşturduğu bilboard işini sokaktaki bir binanın dış cephesine yerleştirdi. Halil Altındere de bienale 'Walk - Yürüyüş' ve Hi! It's me again - Merhaba! Tekrar ben' adlı iki videosu ile katıldı. Aynntılı bilgi için (www.biennale- cetinje.cg.yu) ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Aziz Nesin'e Sevgilerle... Sevgili Aziz Bey, Bugün, günlerden 6 Temmuz. Ölüm yıldönümü- nüz... Ömür boyu koşmaktan, yazmaktan, soluk solu- ğa yaşamaktan, çalışmaktan, hep ama hep çalış- maktan yorgun düşen yüreğiniz, acılara daha faz- la dayanamayan yüreğiniz, kükreyen ve her daim genç kalan yüreğiniz, 6 Temmuz 1995'te durmuş- tu. Doğrusu sizi düşünmek, sizinle konuşmak, dert- leşmek için illakı temmuzun altısını beklemiyorum. Istesem de bekleyemem, çünkü yaşamımızın her anı Aziz Nesin'lik olaylarla dolu. O nedenle sık sık yalnız ben değil, hepimiz sizi anıyoruz. örneğin zam üzerine zam geliyor (şekere, süte, ete, elektriğe, tüpgaza, benzine, motorine vb.) a- ma biz bayram etmekten çılgına dönüyoruz... As- gari ücret 184 milyon diye belirleniyor, oh oh biz coştukça coşuyoruz... Çünkü ilk kez herhangi bir alanda dünyada sondan değil, baştan üçüncü ol- muşuz! Dünya Futbol Şampiyonasf nda... Milli Ta- kımımız. Uzak Asya'nın en uzak köşesinde gol atar- ken, biz televizyonlar karşısında havalara fırlarken, ülkemizde üst üste yediğimız gollerin lafı mı olur! Aramızda olsaydınız ülkeye ilışkin, geleceğe iliş- kin tüm umudumuzu futbolumuza bağladığımız o günleri/bugünleri nasıl değerlendirirdiniz, doğrusu çok merak ediyorum... Ama asıl Aziz Nesin'lik durum ülke yönetimiyle ilgılı... Başbakan'ın, kendi demeçleri, eşinin demeçle- rı, doktorlannın gözlem ve teşhisleri karşısındaki ta- vırlar, hastaya yanaşamayan hastabakıcı, ev işle- rini kimselere bırakmamak ıçin direnen bir başba- kan eşi, hastanın giyimi, yemeği, hareketleri ve çevresi üzerine ayrıntılar, inanın tam Aziz Nesin'lik! Ama değil gülümsemek, omuz silkip geçemiyoruz bile. Sonsuz acı veren bir durum... Kimileri çok kı- zıyor, öfke duyuyor. Benim ise içim acıyor... Sevgili Aziz Bey, gülümsemek dedim de... O es- kidendi... Artık gülümsenmiyor... Gülümseme kalmadı. Onun yerine avaz avaz kahkahalar atılıyor, millet gülmekten katılıyor, gül- mekten kırılıyor... Haykıra haykıra gülünüyor... Yük- sek sesle, yüksek tondan, tepeden... Genellikle göbek havası eşliğinde, genellikle vur patlasın, çal oynasın disiplini içınde... Ne kadar çok kahkaha atı- lırsa, ne kadar çok bağırarak gülünürse o kadar çok eğlenilmiş oluyor. Televizyon kanallarında herkes çok eğleniyor. Kendileri söyleyip en çok kendileri gülüyorlar... Ülke gidişatıyla ters orantılı olarak ge- lişiyor bu gülme, eğlenme furyası. Ekonomik ve si- yasal açıdan ne kadar batarsak, eğlence dozu- muz, gülme pompamız, kahkaha şırıngamız o ka- dar yükseliyor... Sızin keskin gözlemciliğe dayanan, eleştirel ba- kıştan damıtılmış, akılla, kültürel birikimle geliştiril- miş, ustalıkla dıle getirilmiş mizahınızı ne çok, ne çok özlüyoruz bir bilseniz... Yaşamla iç içe olan, ya- şama daır, insana dair olan mizahı özlüyorum. Siz "Halk yaranna, işlevi olan, görevci mizahı seçtim" derdiniz. Sizinkı yaratıcı mizahtı. Şimdi tanıklık et- tiğim çoğu komiklikler, yalnız ve yalnız tüketiyor. Zamanı, kişiliği (belki de ondan herkes birbirine benzemeye başladı) ve yaşamı tüketiyor... Sevgili Aziz Bey, şu sıralar "Canım Oğlum, Ca- nım Babacığım" adlı kitabı okuyorum. Sizinle oğ- lunuz Ali Nesin'inmektuplaşmalan... Adam Yayın- ları tarafından yeniden yayımlandı. (Ilk kez 94'te Dü- şun Yayıncılık'tan dört kitap olarak çıkmıştı.) O za- man bir bölümünü okumuştum, şimdi elimden düş- müyor. Yalnız, nasıl bir baba olduğunuzu, nasıl bir oğul yetiştirdiğinizi görmekle kalmıyorum, yazmak- la yaşamayı iç içe yoğuran kişiliğinize ilişkin birçok ayrıntının da keyfini çıkanyorum, sizinle özlem gi- deriyorum. Kitaptaki birçok ayrıntıyı okurla burada paylaş- mam imkânsız ama en azından hiçbir zaman hiç- bir çocuğun yanlışlardan sorumlu olamayacağı, sorumluların hep ana baba olduğu inancınızı her- kes bilsin, herkes benimsesin istiyorum. Ali Nesin'in size yazdığı şu satırların da altını çiz- meden edemedim: "Babacığım, en çok mirası ba- na bıraktın sen. Insancıllığı, insan sevmesini, düşün- meyı, çalışmayı bana sen öğrettin. Daha bana ne miras gerek? Seninle her söyleşi, insanı zenginleş- tiriyor, her mektubun öğretiyor, hem de söyleşerek tatlı bir öğreti." Doğru söylemiş Ali. Sevgili Aziz Nesin, sizinle konuşmayı nasılsasür- düreceğim, ama şimdilik kesiyorum, yerim bitti. Yalnız mizah gücünüzle, yazılarınızla değil, tepki- leriniz, girişimleriniz, önerileriniz, uyarılannız, ey- lemleriniz ve kişiliğinizle de bizi ne çok zenginleş- tirdiniz. Sizi çok özlüyorum. e-posta:zeynep(g zeyneporal.com Faks:(0212)257 16 50 BUGUN • ASPENDOS'ta 21.30'da Litvanya Ulusal Opera ve Bale Tiyatrosu'ndan S. Prokofiev'in 'Romeo ve Juliet' balesi. (0 242 735 73 37) AKŞBİRmSRfflOİniHOCAŞBUaTDEBUGOH • GÜVENBİK SALONU'nda 14.00'te 'Kısa Metrajlı Film Gösterimi'. (0 332 813 37 00) • GÖZDE SALONU'nda 14.00'te Semaver Kumpanya dan 'Nasreddin Hoca Kukla Gösterisi'. (0 332 813 37 00) • BELEDİYE PARKI'nda 14.00'te Şaban Kızıldağ'ın kahlacağı 'tletişim ve Gülmece' adh söyleşi. (0 332 813 37 00) M BELEDÎYE PARKI'nda 17.00'de 'Karikatür Atölyesi'. (0 332 813 37 00) M CUMHURİYET PARKI'nda 18.00de Numbs konseri. (0 332 813 37 00) • GÜLMECE PARKI'nda 21.00'de N. Hoca Sıra Yarenleri'nden 'Geleneksel Dilsiz Oyunu'. (0 33281337 00) • BABYLON'da 23.00'te Majara konseri. (0 212 292 73 68) • ROXY'de 23.00'te Cengiz Baysal Grubu konseri. (0 212 245 65 39)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear