25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
^ B 6 MAYS 2002 P/ZAR CUMHURİYET SAYFA 17 - Mutsuzlukta Avnıpa blrincistymlşiz.. "Umutsuzlukta ise dünva samotvonur Domuz yemi Uluslararası Ptra Fonuve Dünyı Bankası'nın deyatması sonueuTürkiy»'de tanma veriien lestek glderekyokedliyor... Anadolu'nun çftçi ve köylü3ü kaderile baş başa oırakılıyo... Tanmdan devlrt desteğinin çeklmesl yeni cünya düaeninln kuralı. buna uynak zorundayız dlyorsanız.. Buyurun ^eni dünya dizeninh efendisl Amerika'?a... Amerika Birleşk Devletlerf, çlftçlere hem de dünyaıın en zengin çiftçileme Ameıikan tarihnln en büyük desteğirf verfyor... Tam 130 mllyar dolarl Bı para kasım ayında yapılacak Konjre ara seçlmlerlnde o* Için "rüşvet" olarak dağıtıhyor... Bafcış olarak... KarşıİKSiz... "Devlet kesesirden dolaryağmuru' ve "zenginleredairtılan en kıyak sübvaıslyon' olarak nltelenon 180 mllyar dolarlık tarımsal deste^e "domuz yemi" le deniyor! P rof. Dr. Bahar Gökler, "Çocukluk dönemi, insan yaşamının temel taşlannın atıldığı dö- nemdir. Kimlik, çocukluk döneminde yaşan- mış olan anılar, deneyimler, özlemler, tutku- lar, beklentiler ve özdeşimlerin üzerine kurulur" diyor, Işık Kansu'nun öyküsel röportajlardan oluşan ve Bil- gi Yayınevi'nden çıkan "Çocukluğa Yolculuk" kitabı- nın önsözünde... Işık'ın tıtız kaleminden çıkılan yolculukta kimler yok ki... Gogol'ün Paltosunu Oynamak: Kerim Avşar. Yozgatlı Küçük Kızın Türküsü: Gülten Akın. Acıya Yüklenen Anlam: Tallp Apaydın. Yitirilmemiş Cen- net: Erendlz Atasü. Latife Latiften Gelir: Lütftye Ay- dın. Gökyüzüne Mektup: Vüs'at 0. Bener. Bilincim Nar Çiçegi: Halit Çelenk. llhanların Ardı Hüzün: Mu- zaffer llhan Erdost. Yaşamın Tılsımına Doğru: Ce- mil Eren. Yalnızlığın Issızlığında: Buıtıan Günel. Im- bikten Süzülen Gülüş: Muzaffer Izgü. Akdenizli Me- nengiç: özcan Karabulut. Büyülü Bahçenin Kovbo- Yolculuk yu: Cemll Kavukçu. Yurtseveriik öğretmeni: Ahmet Taner Kışlalı. Bunları BirGün Yazacağım: Ayla Kut- lu. Boz Köyün Çoban Armağanı: Mahmut Makal. Neşe ve Keder Sarkacında: Aydın Menderes. Cum- huriyet Aydınlığı: Turgut özakman. Bulutun Izinde: Sevgi özel. Devrimcı Cumhuriyetin Gemici Feneri: MümtazSoysal. InsancıUyanışönlüğüıServerTa- nilll. Kaptan Köşküne Çıkan Yol: Necatl Tosuner. Ekmek Ozleminden Ekmek Savaşımına: Halil Tunç. Bombadaki Lamba; Tolga'nın öyküsü: Tolga Suyol- cuoğlu. Mahmut Makal'ı anlatıyor Işık: "Karşı derlerdi Demirciköy'ün az ötesine. Karşıda, birtarlada doğurdu annesi Mahmut'u. Etiler'den kalma sonbahar geleneği papates sökü- münde. 1930'un Eylülü olması gerekir... Çobanlık; dede, baba mesleği sayılır. Üstünde bir astarsız içlik, bir de paçalı don, gece gündüz dağlar- da, tarialarda... 8-9 yaşındaydı, ilçe pazanna gönderdiler, üç kile buğday satmaya. Aksaray, yürüyerek beş saat çekiyor. Çobanlık yü- zünden okuldan da kalırdı... Köy Okulları Teşkilat Yasası'na göre çocuğunu il- kokula göndermeyene hapis cezası var bir yandan da... Sınav kâğıdına, 'Ben Köy Enstitüsüne gidip oku- yarak öğretmen olmak, köyüme yararlı işier yapmak istiyorum' diye yazmıştı. Mart ayında sonuçlar geldi. Kazanmıştı. Her ne kadar babası ilkin 'Bu köyün topragı, senin gibi daha çok iti doyurur' diyorsa da, bir tabancası vardı, 13 liraya sattı onu, harçlık yaptı, Mahmut oku- sun diye." SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yorillm Hatft erdlncutkuJı yahoo.com Günlük hayatımız çok yogun... YAŞAMAYA zaman kalmıyor! Knedi kartı lle peşin fiyaöna taksit Citibank, gazetelere ilan vermiş, "Sony ürünleri Citibank kredi kartı ile peşin fiyatına 6 ay taksitle" diyor... llanın devamı konuyu biraz daha açıklıyor: "4 Mayıs 2002 tarihine kadar anlaşmalı Sony bayilerinden birine gidin. Dilediginiz Sony ürününü seçip, Citibank kredi kartınızla peşin fiyatından yüz- de 20 indirimli ödeyin. Sonra 444 0 500'ü arayarak 100 milyon lira üzerin- deki harcamalannızı taksitlendirin." Kocaeh'nden Sezai Ceylan, ilanda- ki listede adı geçen Sony bayilerinden birine gıdip 120 milyon liraya bir "walk- man" satın aldıktan sonra ilanda deni- lenleri yapıyor: "Kampanyada belirtilen telefonu arayarak ödemeyi taksitlendirmek is- tediğimi söyledim. Bana, seçeneklerin üç aydan dokuz aya kadar olduğu ve aylık faizin yakla- şık yüzde 9.45 civannda olduğu söy- lendi. Oysa, kampanya ilanında peşin fiya- tına altıay taksit deniyordu... Sony ba- yileri zaten peşin fiyatına yüzde 20 in- dirim yapıyordu... Bayiden vadeli alış- veriş yaparsanız aylık yüzde 4 ile 6 ara- sında faiz ödeniyordu... Kendimi aldatılmış olarak görüyo- rum. Görüştüğüm Citibank yetkilileri, ilan- da okuduğumu yanlış anladığımı söy- lüyor. İlan metnine göre neyi yanlış anladı- ğımı açıklayabilecek bir ilgili anyorum." ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCt Anayasa'daki TMMOB... Türk Münar ve Mühendis Odalan Biriiği'nin TMMOB) Genel Kurulu ve sedmleri haf- tayayapılıyor... Odalar, 'Anayas*'nın 135. maddesine göre ' k m u yaran- nı gözetmekle" yükünlüler. Bu madde, yine Aıayasa'run "vürütme" bölürmhde yer al- dığından, aynı zamanda kendi- lerine düşen "kanu hizmeti- nin" de sorurnlusukr... Yine aynı madcb, Anaya- sa'daki "idare" kısnında bu- lunduğundan ötürü oe kamuya- ranna çalışan bu yiriitme or- ganlanmız "kamu (devlet) ida- resûıin" unsurlan kcnumunda- Jar» Neden 'uzak' dunıyorlar? Ne var ki TMMCB ve mes- lek odalannın bu huhıksal nıte- lıkleri, devleti yöneten "diğer" kurumlann çoğu tarEfından pek bilinmez... Bılınse b le "kendi- lerinden saymadıkkrT bu ele Bu sorunun da yanıtı hem Anayasa'da var, hem de "mes- lek" kuruluşu olma özellikle- rinde yatıyor... TMMOB ve odalann tüm yönetim, denetim ve meslek içi disiplın organlan, diğer kamu kurumlan gibi "siyas erldn ata- dığı" kişilerden değil, o meslek mensuplannın kendi aralann- dan "seçtikleri" meslektaşlan tarafından oluşuyor... Bu yönetimler yine siyasile- re değil sadece "meslektaşlan- na hesap verdikleri" bir "de- mokratik" yapı içinde görev ve yetki üstleniyorlar... tşte bu "temel" farklılık, yi- ne mimarlık ve tüm mühendis- lik dallannın kendi sanatsal, bi- lünsel ve teknik alanlanndaki toplumsal sonımluluklan gö- zeten "evrenser ilkeleriyle de bütünleşince, TMMOB ve meslek odalan Anayasa'nın yürütme ve idare bölümündeki kamu kurumlan arasında "vüz KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net ÇlZGÎLİK KÂMtL MASARACI HARBÎ SEMİHPOROY semihporoyayahoo.com Kamu kuruluşu biMnciyle. tophım v'arannı savunuyoriar... ıvuca sığmaz kuruluşlardan akumz" olma değerlerini koru- yorlar... îlerici misyonlannı da aynı nedenle asla yitirmiyor- *uzak" durulmaya çalışılır... Bunun başlıca nedeni ise ay- ıı kamu kurumlanndaki özej- ikle "siyasi yönetimlerin" öte- ien beri TMMOB ve meslek furuluşlanndan hep "'rahatsız" jlmalandır... Odalann Anayasa'dan aldık- an "meslek alanmda kamu ya- rannısa^ama" görevleri ile ki- 3ii siyasilerin yeğledıklen "özel çıkarlan gözeten meslek uygu- tomalan" sürekli çelıştiğınden, nimarlık ve mühendislik ilke- erine aykın spekülatıf politika- annda "özgûr" da\Tanabilme- eri için, meslek odalanndan •'kurtulmanm" da yollannı ırarlar... Zaten, oda seçimlerine "mes- lekte birük'' listeleri yaparak lar... Ulusal gttvencemiz Yaklaşan genel kurullannda TMMOB'ye yine başanlar di- liyorum ve şu küçük anımsat- mayla da noktalamak istiyo- rum: Bu özel Anayasal konumu, kimi zaman bazı oda yönetici- leri de unutabiliyor ya da önemsemiyorlar... Oysa sade- ce TMMOB'nin değil, daha önemlisi ulusun ve ülkenin de bu Anayasal yapı içinde mes- leklerin "toplumsal sorumlu- luklaruun" yaşama geçırilme- sine giderek çok daha önemle gereksinmesi var... nüdahale etmelen de bu yüz- Hele ki şu "sosyal d«'letin ien değil midir?.. kûçültüldüğü" küreselleşme Bu gıbı sıyasetçiler ve onla- cenderesinde, TMMOB'nin Anayasa'daki bu varlığı bile yannlar için önemlı bir "gû- vence" değil midir? Aynı konumunu daha da et- kin duruma getirmek ise genel kuruldan sonraki yeni döne- min de temel hedeflen arasın- nn etkiledikleri diğer kimi ka- nu kuruluşlan meslek odala- rından ne kadar şikâyetçi iseler, 3 kadar çok "kanra > ı aranna ay- km" iş ve amaç içindeler de- oıektir... Peki, mimar-mühendıs oda- lan, "diğer" yürütme ve idare jrganlanndan neden böylesıne i ferkh"dırlar?.. da yer almalıdır... oekincifn cumhuriyet.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 26 Mayıs /STER /MAN /Sr£# /AMNMA!RiPley SİMLI O/ZfS/rLE X*>A//A/AAf ÇİZER. RO8EST L&&OY S€> YAŞıNOA ÖLMÛŞTÜ. -fSAgACrK -f31d'OE, AJE'U/YOetZ stose ADLI spv/e. oee&sif^e BOŞLUK ooLpueM^Ac AMACıYLA ÇİZAAG<5E &AÇLADIĞI E>İZ/ f~SAĞC»A ft-K & SİMLSR/ SÖfU/UJYOfî) ; GAeiP, İU4NILMASI SÜÇ • OCAYLASI V£ *Zf'Ş'CEg.îM /4A/£J477WA/£7Z1Y0/. £>s1At4 SOM- ~ t>A KAP£AAj(<4yA 6s4^L^I&/. £*iZ/ıV//V İÇEGD/Ği , OKU/eu AY£>ffiJO l l7-*f/4Yf OeĞiL, DAHA <^OtC £S- , 1EYİ /4AA/1ÇL/YO&£)a. 8O AlfZ>6Vif, rfÇfAZ &&&- I (!, '., İLSİNÇ. ÇEYCE& YE GLENİyt?£PU. SOLCtA "-=—-" LEkl BÖUlMDE, BlR. PADiŞAHfM TÜ£BE£/M( SSZ eE/^CEyEAJ SE^Ç/ SÖLı4LESİMDE*J^ SÖZL EDİLİYO&. -f383'OA ÖLOÜ&ÜceM 2TMUR4T PEGİL I.MUKAT'Tl.. ÇORUM 2. ASIİYE HUKUK MAHKEMESt Sayr 2001 500 Davacı Hüseyin Yılmaz tarafından davalı Seyhan Yıl- maz aleyhine açılan boşanma davasının venlen ara karan geregince; Amasya ili Hamamözü ilçesı Kızılcaören köyoi nüfusuna kayıtlı Dursun - Fatma kızı 1980 doğumlu Sey- han Yılmaz'ın tûm aramalara rağmen adresı tepit edıleme- diginden dava dilekçesi ve duruşma günü kendısıne tebliğ edilemedigınden ılanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla; 7201 sayılı Teb. Kanunu'nun 28-31. mad gere- ğince adı geçen davalının duruşmanın bırakıldıgı 18.7 2002 günü saat 9.00da mahkeme duruşma salonunda hazır bulunması veya kendısını bir \ekille temsil ettırmesi aksi halde HL'MK'nın 213. 377, 509. ve 510. mad. gere- ğınce yokluğunda yargılamaya devam edilip karar verile- cegi, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatımn son ilan tarihinden itibaren 10 gün sonra tebliginin yapılmış savıla- cagı ılanen tebhg olunur. 10.5.2002. Basın: 30961 Memleke İnsan Manzaral TÜMMÜZİK MARKETLERDE jffiSVİÇSfHASTANESJ Ger^kScmmYamk PANO DENİZ KAVTJKÇUOĞLU •Rabbena, Hep Bana, Hep Bana.•••• Birkaç hafta önceki bir yazımda da sözünü et- tiğim gibi Bulgaristan'daki Jlvkov yönetiminin Türkasıllı nüfusun adlarını Bulgarlaştırmakama- cıyla soydaşlarımız üzerinde uyguladığı baskılar Türkiye'de haklı olarak büyük tepkilere yol aç- mıştı. Bu baskıları temel insan naklarına karşı yapılmış bir saldırı olarak değeriendirmiş, bunu protesto etmek için Türkiye'de ve Türkiye dışın- da sokaklara dökülmüştük... Çocuklarına diledi- ği adı koymak dünyanın her yerinde insanlara ta- nınmış temel haklar arasındaydı. Bu hak yalnız- ca toplum ahlakına aykırı düşen adlandırmalar- dasınırlandırılabiliyordu. Anne-babalarçocukla- rına, örneğin "Kahpe", "Yarma", "Malak" gibi adlar koyamıyoıiardı... Avrupa'da ırkçılığın yükselişe geçtiği 1930'lu yıllarda başta Almanya olmak üzere kimi ülkeler- de çocuklara aıt olduğu "üstün ırk"\ yanşıttığına inanılan adlar konmasına özen gösterilmiş, fakat II. Dünya Savaşı'nda faşist rejimlerin çökmesiy- le birlikte bu tür uygulamalar tarihe karışmıştı. Ni- tekim, Türklerin yoğun yaşadığı tüm Avrupa ül- kelerinde o devletlerin uyruğuna geçmiş olsa bi- le hiçbir yabancıya doğan çocuğunun adı konu- sunda herhangi bir baskı ya da yönlendirme ya- pılmıyordu. Bulgaristan'daki uygulamalara ise dünyanın her yanından yükselen tepkiler karşısında son verilmiş, sosyalizmin ruhuna aykırı düşen bu ge- niş çaplı ırkçı girişim "Jivkov'un ayıbı" olarak ta- rihe geçmişti. • • • Geçen hafta Izmir'de dokuz yurttaşımızın "ço- cuklartna Kürtçe ad koyduklan için" Terörie Mü- cadele Şubesi tarafından gözaltına alındığını okuduğumda bunları düşünmüştüm... Gazete- lerin yazdığına göre anne-babaların çocuklarına Helln, Şlar, Baran gibi adlar koymalan "PKK'nin talimatlan doğrultusunda bir sivil itaatsizlik ey- lemi" olarak değeriendirilmişti. Söylendiği gibi PKK, yandaşlarına bu doğrtıl- tuda bir talimat vermiş olsa bile, bu, Izmir'deki gözaltı olayını haklı çıkarabilir miydi? Toplumda hepimizin yakından tanığı, kendile- rinden saygı ile söz ettiğimiz Şiar Yalçın, Ayhan Baran, llhan Baran gibi birçok insan bu adlan taşıyordu. Helin Avşar adıyla da sık sık karşıla- şıyorduk gazetelerin magazin sayfalarında. Nite- kim, Diyarbakır'ın Dicle ilçesinde "bölücü örgüt militanlannın kod isimlehni taşıdıklan gerekçe- siyle" 23 çocuğun nüfus kaydının düzeltilmesi için cumhuriyet savcılığı tarafından bir süre ön- ce açılan davayı yargıç Şirvan Erteken reddet- miş, Berivan, Zilan, Rojda, Zozan gibi adların düzeltilmesine gerek olmadığına karar vermişti. • • • Devlet bir yandan Kürt kimliğini tanıdığını söy- lüyor, ama öbür yandan da çocuklarına bu kim- liğin bir ifadesi olan adları veren yurttaşlarını gö- zaltılarda, mahkeme kapılannda süründürüyor- du. Toplumumuzun davranışı da anlaşılır gibi de- ğildi doğrusu... Bulgaristan'da Türk adlannın Bulgarlaştınlması karşısında öfkeleri tepelerine çıkan insanlar, burunlarının dibindeki benzer gi- rişimleri hiçbir tepki göstermeden izliyorlardı. Demokrasi, özgüriük, insan hakları gibi bizi uy- gar kılacak evrensel değerleri, insanda sanki so- nu getirilmek istenmiyor hissi uyandıran sürekli bir bölücülük tehdidine endeksleyip yeriileştirin- ce belki bizi rahatlatan, ama dışarıdan bakıldı- ğında çok hazin görünen bir tablo çıkıyordu or- taya... 21. yüzyılda artık "Rabbena, hep bana, hep bana..." diyerek yürütülemiyordu işler... Kendi- mizi istediğimiz kadar aldatalım, dünyayı alda- tamıyorduk bu iletişim çağında... Gün gelip du- yarsızlıklarımızın faturası önümüze sürüldüğün- de, elimizdeki nalıncı keseriyle kalıveriyorduk or- tada... Soyu tükenen kelaynak kuşları gibi... Faks:0212-723 84 97 e-posta: dkavukcuoglu(â superonline.com B U L M A C A SEDAT YAŞÂYAN SOLDANSAĞA: 1/ Kokain tü- revi uynştu- rucubirmad- de... Briçte kazanılanher ele veriien ad.2/Düzgün sanlnuş halat yumağı... Va- zife. 3/Güney Anadolu'da bir dağ... Ya- pısına girdiği sözcü- ğe "iki, çift" anlamı katan yabancı önek. 4/ "Adam, herif" anlamında argo söz- cük... Osmanlılarda gümriik vergisi. 5/ Fazla bön, avanak. 6/Pamuktan dokun- muş basma... Kâğı- da sanlarak hazır- lanmış nesne. 11 Şarkı, türkü... Gemilerde bulu- nan sandal. 8/Yerölçümünde kullanılan geomet- rik biçimli tahta lata... "Heykel, abide" anlamın- da yerel sözcük. 9/Eski dilde bal... lcar. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Herhangi bir alanda başkalanndan üstün olan kimse... Halat ucu. 2/ Bir Avrupa ülkesinin baş- kenti... "Sûsen" de denilen, iri ve kokulu çiçek- ler açan süs bitkisi. 3/ Düşmanlık... Bir nota. 4/ Telli ve mızraph bir çalgı... Gelecekten haber ver- me amacıyla kimi nesnelere bakıp anlam çıkar- ma. 5/ Arrıka'da yaşayan, bacaklan beyaz çizgili bir hayvan. 6/Kil ve kum kanşımı verinili balçık... Hayvanlann su içtikleri taş ya da ağaçtan oyma kap. II Yanarken güzel koktuğu için tütsü olarak kullanılan bir ağaç... îki parçalı kadın mayosu. 8/ Hindulann kutsal kitabı... Borsada kesin vadeli değerlerin kuru ile primli değerlerin kuru arasın- daki fark. 9/ Türk müziğinde bir makam... Yıp- ranmış, külüstür.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear