25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 « MAYIS 2002 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERtN DEVAMI 19 Dün, Bugün ve Yarın... I H Baştarafi 1. Sayfada lemle yaşanmıştır. 19\İayıs'taSam- sun'da başlayan u z u n yürüyüş bu bilinçle sürecek- tir... Türkiye belki şu gunlerde iyi bir dö- nemini yaşamıyor: ama, bngün varı- lan aşamada toplu- mun geriye dönüşü olanaksız bir nok- taya ulaştiğını gör- mezlikten geleme- yiz; yaşadığımız bunalımı kesinlikle aşabilecek bir po- tansiyele sahibiz... Dost düşman hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın!.. Biliyoruz ki bir ulusal bayramda söylenen 'hamasi laflar' ekonomik kriz yaşayan bir ül- kede karın doyura- maz; ama, 'teslimı- yet edebiyatı' da bir ulusun yaşam ira- desini yok eder, ko- layca yapabilecek- lerimizi güçlükle bile yapamayız; ki- şiliğini yitirerek yalnızca dış güçler- den medet uman- lar, kendi ülkele- rinde insanca yaşa- mak olanakların- dan yoksunlaşır- lar... Türkiye'de bu- gün kendine göve- nin yeniden maya- lantnasına ve taze- lenmesine her şey- den önce ihtiyacı- mız var. Cumhuriyet Törenden notlar: Mahsun hünkârma kavuştu MtYASE ILKNLR Cenaze törenine Mahsuni Şerif'in ailesi ve yakınlanmn yanı sıra on binlerce seveni katıldı. (Fotoğraf: AA) Âşık Mahsuni Şerif'in cenazesi Hacıbektaş'a defhedildi Devrimci ozam lıalk uğurladı ANKARA / HACIBEKTAŞ (Cum- hariyet) - Cumhuriyetin devrimci oza- nı Mahsuni Şerif, Ankara ve Hacıbek- taş'ta on binlerce seveninin katıldığı tö- renlerle son yolculuğuna uğurlandı. Ozaıun eşi Fatma Şerif, Mahsuni Şe- rif e yaşarken sahıp çıkılmadığını be- lırterek "O, layık olduğu degeri bula- madı. Ama şimdi, insanlar vicdanla- nnı rahatlatmak için görev yapıyor- lar" diye konuştu. Âşık Mahsuni Şerif için dün ilk tören Kültür Bakanhğı'nda dûzenlendi. Töre- ne Âşık Mahsuni Şerif'in ailesi ve ya- kınlannın yanı sıra Kültür Bakanı îste- mihan Talay, TBMM Başkanvekilleri Ali Ilıksoy ve Kamer Genç, eski Ma- liye Bakanı Zekeriya Temizel, Çanka- ya Belediye Başkanı Haydar Vılmaz. Cem Vakfı Başkanı tzzettin Doğan ıle çok sayıda sanatçı ve seveni katıldı. Konuşmalann ardından, Mahsuni Şerif'in cenazesi, defnedileceği Nev- şehir'in Hacıbektaş ilçesine götürül- dü. Bu arada Pirsultan Abdal Kültür Derneği, Hacıbektaşı Veli Derneği, Çorum-Der, Tuncelililer Derneği ve Emeğin Partisi pankartlan altmdaki vatandaşlar törenin ardından Mithat- paşa Caddesi'ne doğru yürüyüşe geç- ti. Kültür Bakanlığı ambulansı ile Ha- cıbektaş Cumhuriyet Meydanı"na ge- tirilen Mahsuni'nin cenazesi. halk ta- rafından alkış ve karanfillerle karşı- landı. Mahsuni'nin cenazesi, Çileha- ne tepesinde hazırlanan özel bir mezar- da toprağa verildi. Hacıbektaş'taki törene politikacılar- dan TBMM Başkanı Ömer tzgi, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. eski Kül- tür Bakanı Bakanı Fikri Sağlar, eski Devlet Bakanı Mehmet Sevigen, eski Çalışma Bakanı Mustafa Kul, TBMM Başkanvekili Kamer Genç. sanatcılar- dan Sabahat Akkiraz, Musa Eroğlu, İlyas Salman, Belkıs Akkale, Grup Kızdırmak, Erol Parlak, Dertli Diva- ni, Mazlum Çimen, Sadık Gürbüz, Kıvırcık Ali, Aydın Öztıirk, Yavuz Top, Zafer Gündoğdu ve Enver Çe- lik katıldı. NEVŞEHtR - Mahsuni Şerif hiçbir sanatçıya nasip olmayacak görkemli bir törenle son yolculuğu- na uğurlandı. Ankara'daki törenden sonra binler- ce araçtan oluşan konvoy eşliğinde Hacıbektaş'a doğru yola çıkıldı. Da- ha önce defalarca konser verdiği, ev- lerine konuk olduğu Hasandedeliler , büyükozanuıyolunukeserekonual- j kışlarla ve gözyaşlanyla Hacıbek- j taş'a gönderdiler. | Yurdun dört bir köşesinden binlerce araç Ankara-Hacıbektaş yolunu saat- lerce trafığe kapadı. Konvoyun ucu Ha- cıbektaş'a vardığında son araçlarhenüz Ankara'dan yeni hareket etmekteydi- ler. Hacıbektaş Hacıbektaş olalı böyle- sine büyük bir tören yaşamamıştı. Da- ha önce birçok tören izlemiştik, böyle bir izdiham ve sevgi seline rastlamadık. Hacıbektaş Meydanı ara sokaklar, tepe- ler, balkonlar, camlar, çatılar, insando- luydu. Mahsuni'nin tabutunun olduğu ambulans sırenler eşliğinde ilçeye gi- rerken yaklaşık 100 bin kişi büyük oza- nı alkışlarla selamladı. Büyük ozan Hacıbektaş'ı çok sever- di, bütün dostlanna Hacıbektaş'ta hün- kânnın yanında gömülmek istediğini birçok kez vasiyet etmişti. Sonunda ar- zusuna ve hünkânna kavuştu. Onu hün- kânna 100 bin kişi eller üstünde taşı- yarak götürdü. Mahsuni'nin defnedileceği sırada büyük bir izdiham yaşandı. Geceden gelip mezan bekleyen binlerce vatan- daş, mezann çevresini ve içini güllerle donatmıştı. Cenazesi defhedilen Mah- suni'nin ailesi, kalabalığın mezann çevresini boşaltmamasından dolayı zi- yaret etmek için saatlerce bekledi. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN ?eçeteler'le Havldar'ı Kanşhrmayalım!.. • Baştarafi Arka Sayfada (Bkz. '1. Doğu Halklan Kurultayı', Koral Yayınla- rı, 1975). Sömürgecilik düzeyinde 'keyfiyet' böy- le de, Emperyalizm düzeyinde farklı mı? Biiindi- ği üzere, Marks ve Engels, Emperyalizm'i tanım- lamazlar; aslında bu kadan bile, Marks'ın soru- nu, ne kadar Avrupa / Merkezci düşundüğünü gösterir. Emperyalizm 'teorisini' Bukharin ve Le- nin geliştiriyorlar; yani kimler, III. Enternasyo- nal'in fikir adamları; peki o esnada, Sosyalistler ne diyor? Aragon'un 'Basel'in Çanlan'nı, nasıl bir te- cessüs ve heyecanla Türkçeye çevirdiğimı, ha- tırlıyorum: II. Enternasyonal, ilk Dünya Savaşı öncesinde, düpedüz bir Emperyalist Paylaşım olacak bu 'bâdire'ye karşı çıkmak için, hayli tar- tışmış; neticede fiili durumu, dolayısıyla 'paylaş- mayı' kabullenmişler: Jean Jaures, en ünlü istis- nadır, bunu hayatıyla bdemiştir. Hepsi bu kadar mı, hayır; Sovyet Ihtilâli, gerçekte bu Enternas- yonal'e kayıtlı bir parti tarafından gerçekleştirili- yor: Bolşevikler, Rus Sosyal Demokrat Parti- si'nin 'Çoğunluk'fraksiyonudur Devrim'in, Dün- ya Devrimi'ne dönüşmesi, Brüksel Errternasyo- nali'nın onaylayıp, o 'Devrim'e katılmasına bağ- lı. Katılmamışlardır. Kautsky ve Leon Blum, bu- na 'Proletarya Diktası'nı sebep gösterir ama, dün- ya âlem, böyle bir katılmanın 'Batılı, Hıhstiyan ve Beyaz' Emperyalizm'in 'tasfiyesi' anlamına gele- ceğini; Brüksel Entemasyonali'nin ise, bunu gö- ze alamadığını anlamıştır. Daha o zaman Batı Avrupa'lı (AB'li) işçılerın, 'zinciherinden başka kaybedecek şeyleri' vardı: Bab Emperyalizmi'nin, sömürgetalanından, on- lara ayırdığı 'pay'l Avrupa Sosyalizmi'nin, dayandığı 'sacayağı'... Bolşevikler'in, katkılarıyla Dünya Devrimi'nin gerçekleştireceğini umduğu, Alman Sosyal De- mokrat Partisi; HrUer'i halkın oylanyla iktıdara getirecek o tarihi seçime, Liebnecht'in Komü- nist Partisi'yle ortak katılmayı reddedip, solda- ki oyları bölmekle kalmaz; böylece Nazizm be- lasını dünyanın başına sarar; II. Dünya Savaşı sonrasında, bundan ders alacağına, -ya da tama- men ters bir ders alarak- 'doktrin düzeyinde Marksizm 7 tek kılavuz saymaktan vazgeçerek; de- mokratık sosyalizm'in, Klâsik (Yunan I Latin) Fel- sefe'nin, Hümanizm'in ve (Buraya dikkat) Hıhsti- yan Ahlâkı 'nın 'mirası' olduğunu benimser' (1959). Nasıl Komintern'in babası, Bolşevik Partisi ıse, II. Enternasyonal'in 'babası' öyle, Alman Sosyal Demokrat Partisi'dir ki, onun takındığı bu tavır çok geçmeden, bütün Sosyalistlere ya- yılacaktır; Bunlar, 195O'li yıllardan bu yana, san- ki yokmuş gibi, Emperyalizm'in sözünü etmez oldular; dahası 'küreselleşme'ye 'sosyalist ge- rekçeler' uydurmaya çabalıyorlar. Bundan ne çı- kıyor, demek Sosyalist var, Sosyalistçik var, Ko- münist var, Komünistçik var: Peçetelerle havlu- lan, birbirine karıştırmayalım! Baksanıza, CHP bile, 'Hıristiyan Ahlâkı'nı miras edinen' o örgütün üyesi olabilmiş! Sagbkta paralı dönem başhyor • Baştarafi 1. Sayfada lağın gerekçesinde a- maç, sağlık kunımlan- nın işletmecilik esasla- nna göre yönetilmesi olarak gösteriliyor. Sağlık Bakanlığı tara- findan hazırlanan ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri TemelYasası'nda değişik- lik öngören yasa taslağı, Bakanlar Kurulu'na gön- derildi. Meslek örgütleri- nin, sağlık hizmetlerini parah hale getirdiği için karşı çıktığı yasa taslağın- da şu düzenlemeler öngö- rülüyor: • Taslağın gerekçesın- de amaç, sağlık hizmetle- rinin işletmecilik esasla- nna göre verilmesi olarak belirtiliyor. Gerekçede, "Sağlık kuruluşlannın ve bilhassa yatakh sağ- lık kurumlarının işlet- mecilik esaslarına göre faaliyet göstermesinin gerektiği. bugün hemen herkes tarafından kabul görmekte olan bir go- rüştür"denılıyor. • Taslak, saat 16.00'dan sonra Sağlık Bakanlığfna bağlı sağlık kurumlann- da paralı sağlık hızmeti vCTİhnesme de yasal da- yanak saglıyor. • Bir diğer düzenle- meyle de tüm sağlık hiz- metlerinin özel sektörden alınabilmesine olanak sağlanıyor. Buna göre, sağlık hizmetlerinin ama- cma uygun olarak veril- mesi için gereken hertür- lü mal ve hizmet alımı ile kıralama işlemi, mevzu- ata uygun olmak koşuluy- la gerçekleştirilebilecek. • Sağlık kurum ve ku- ruluşlarında sözleşmeli personel çalıştırmaya ola- nak sağlayan düzenleme de meslek orgutlennin yoğun tepkisine neden oluyor. Düzenlemenin yasalaşması durumunda, sağhk kurum ve kuruluş- lannda 657 sayılı yasaya tabimemurlar ve 1475 sa- yılı Iş Yasası'na tabi işçi- İerin dışında 657 sayılı yasa kapsamında yer alan özel sözleşmeli personel de çahşabüecek. Sözleş- meli personelin diğer ça- lışanlardan daha yüksek ücretlerde çalışmasınuı, kamudakı ücret dengesiz- liğini daha da derinleştire- ceği ve sağlık kurum ve kuruluşlanndaki iş banşı- nı tehlikeye sokacağı uya- nsmda bulunuluyor. • Taslak, döner serma- ye gelirlerinin yüzde 2'si- nin Sağlık Bakanlığı 'na aktanlmasını öngörüyor. • Sağlık hizmetlerinin ücretlerinin belirlenme- sinde bu kurumlann eği- tim, araştırma ve altyapı- lannı yenileme gereksi- nimlerinin dikkate alın- masını öngören düzenle- me, bütçeden sağlığa ay- nlan payın daha da düşü- rüleceği biçiminde yo- rumlanıyor. Mumcu: ANAP şirket gibi SERTAÇ EŞ Nüfus cüzdanunı yitirdim.Hükümsüzdür. TÜLAY ÖZDİLEK Nüfus cüzdanımı yitirdim.Hükümsüzdür. MURATBUCAK ANKARA - ANAP'ta iç he- saplaşmaya dönüşen il başkan- lan toplantısuıda Genel Baş- kanvekili Erkan Mumcu, ko- alisyon icraatına ve parti lide- rine karşı bayrak açtı. Mumcu, Başbakan Bülent Ecevit'in ra- hatsızlığıyla başlayan belirsiz- lik ve istikrarsızlık ortamının Türkiye'ye 100 milyonlarca dolara mal olduğunu söyledi. ANAP'ın yolsuzluklarla yan yana ve bir şirket görüntüsü içinde olduğunu kaydeden Mumcu, hükümetin RTÜK Yasası'nda yaptığı değişiklik- le AB samimiyetinin tutarsız- lık olduğunu dile getirdi. ANAP'ın 19. kuruluşyıldö- nümü nedeniyle Ankara Bil- kent Oteli'nde yapılan toplan- tılann dün basına kapalı bölü- münde konuşan Erkan Mum- cu, hükümete ve partisine yö- nelik sert eleştirilerde bulun- du. Alınan bilgiye göre Erkan Mumcu, Başbakan Ecevit'in rahatsızhğım anımsatarak "tki haftada ortaya çıkan belirsiziik ve istikrarsızlığın Türkiye'ye maliyeti 100 mil- yonlarca doları bulmakta- dır" değerlendirmesini yaptı. Yeniden yapılanma ve deği- şim konusunda kapsamlı ça- lışmalar yaptığım belirten Mumcu. "ANAP'ın değişi- min liderüğim üstlenmeme- si ciddi bir liderlik sorununu ortaya çıkanr. Emeklerim, MKYK'de tıkanmıştır. Pro- jenin açıklanmasından son- ra onlarca bakanlar kurulu ve zirve olmasına karşın gündeme getirilmedi. Bir li- der iradesi haline dönüştü- rülmedi. Temenni ve tribün söylemi düşünceleri olarak yansıtıldr diye konuştu. Siyasi PartilerYasası, Seçim Yasası ve mahalli idareler re- formunun bir an önce çıkanl- ması gerektiğini belirten Er- kan Mumcu. bu konuda da partisini eleştirdi. Mumcu, "Siyasi Partiler Yasası'nda yapmayı önerdiğimiz deği- şikliği, tüzüğümüzde yap- mamıza bir engel yok. Ya- parsak bu sanıimiyetimizi gösterir" dedi. ANAP liden Mesut Yü- maz'ın daha önce bir grup top- lantısında dile getirdiği "Bu- gün ben ANAP için ne yap- tun, sorusunu herkes kendi- sine sormalıdır" şeklındekı sözlerine atıfta bulunan Erkan Mumcu, Yılmaz'ı da hedef alarak "Tek istisna olmadan herkes kendisine bu soruyu sormalıdır" diye konuştu. 'Ciddi baraj sorunu var' Parti içinde, sürekli hipnoz yaşandığını vurgulayan Mum- cu şöyle konuştu:"Sürekli bi- zi bize anlatıyoruz. Bizi bize değil.başkalanna anlatmalı- yız.Armutlu seçimlerinin ar- kasına sığınmamahyız. Ar- mutlu'da yüzde 16 oy kay- bettik, Bunu Türkiye geneli- ne simüle edersek ciddi bir baraj sorunu ortaya çıkar." Erkan Mumcu, doğalgaz faz- lasıyla ortaya çıkan sorunu eleştirirken partili bakanlann güdümündeki anlaşmalan kastederek "Aycell nasıl bir yatırım bataklığıysa, SSK nasıl bir kara delikse, doğal- gaz anlaşmalan da bir kara deliktir" değerlendirmesini yaptı. Partisini ve hükümetı AB konusunda samimi dav- ranmamakla suçlayan Mum- cu. "Bir taraftan AB'nin bayraktarlığına soyunup di- ğer taraftan AB normlanna uymayan RTÜK Yasası'nı geçirmek için sabahlara ka- dar büyük bir kararhhk gös- terdik. Bu güvenin önünde en büyük engeldir. Bu tutar- sızhktır" dedi. •Şaibeli kişiler...' ANAP'ın yolsuzluklarla yan yana, bir şirket görüntüsü içinde olduğunu vurgulayan Mumcu, bu durumdan çıkıl- ması için ciddi önlemler alın- ması gerektiğini söyledi. Par- tiye atfen çıkanlan yolsuzluk söylentilerinin açıklamalarla geçiştirildiğini belirten Mum- cu, "Şaibeli kişileri gereki- yorsa bünyemizden anndır- mahyız" dedi. Mumcu, parti- deki üst düzey yöneticilerinin mal beyanlannın internetten yayınlanmasını istedi. Söz alan Mesut Yılmaz, Mumcu'nun "tahrik edici ve farklı" düşüncelerinin katı- hmcılar tarafından paylaşılma- sını ıstedı. Yılmaz, Mum- cu'nun değindiği konulann di- ğer partililer tarafından da di- le getirilmesini istedi. Yıl- maz'ın yorumu, toplantıya ka- tılanlar tarafından eleştirilerin hedefıni saptırma ginşimi ola- rak değerlendirildi. ANAP'a geçen dönemde katılan Ah- met Özal ise Mumcu'nun eleştırdığı doğalgaz anlaşma- larını savundu. Muğla İdare Mahkemesi Memura ödemetZMtR (Cumhuriyet Ege Büro- su) - Kemer Orman tşletmesi"nde çalışan Davut Fer, "Deviet, memur ve aile fertlerinin sağlık giderleri- nin tümünü ödemek zorundadır" yönündeki yasa hükmüne dayana- rak eşinin özel bir sağhk kuruluşun- da yapılan tedavisinin masraflannı devlete fatura ettirdi. Fer, eşinin 859 milyon TL'lik diş tedavisi masrafinın ödenmesi için Muğla Idare Mahke- mesi'nde açtığı davayı kazandı. Fethiye Devlet Hastanesi'nden te- davi yardım giderleri yönetmeliğine dayanılarak serbest diş hekimine sevk edilen Davut Fer'in eşinin teda- visi sonucunda 859 milyon TL'lik masraf çıkanldı. Aile, paranın dev- let tarafindan ödenmesi gerektiğini ve bunun da yasalarda belirtildiğini ilgili yerlere iletti. Ancak bir sonuç alınamadı. Bunun üzerine Muğla Idare Mahkemesi 'nde söz konusu paranın devlet tarafindan ödenmesi için dava açıldı. 657 sayılı Devlet Memurlan Ka- nunu'nun "Tedavi Yardımı" baş- hklı maddesinde vurgulanan, "Dev- let memurlarıyla eşlerinin veya bakmakla yükümlü olduklan an- ne, baba ve çocuklaruun hastalan- maları halinde resmi veya özel sağhk kurumlarında tedavileri kurumlarca sağlanır. Tedavi gi- derlerinin ve yol masraflarının ödenebilmesi için resmi tabip ra- poru gösterilmesi şarttır" hükmü- ne dayanılarak açılan dava, Fer aile- sinin lehine sonuçlandı. GUNDEM BALBAY I Baştarafi 1. Sayfada kent Hastanesi yetkilileri art arda açıklamalar ya- pıp, sadece görevlerini yerıne getirmekte olduk- iarını vurguluyorlar. Ancak, Ecevit'in sağlığıyla il- gili tartışmaların yükseldıği günden ben, hastane ile Ecevitler arasında ayrı bir koalisyonun kurul- duğu anlaşılıyor. önce sağlık kontrolü yapılıyor. Tetkikler, çekim- ler tamamlanıyor. ardından da kamuoyuna ne söy!er ıeceğıne karar verilıyor. Hastane sorumlu- ları beyaz önlükle çıkıp, şu yönde açıklamalar ya- pıyorlar: "Başbakanımız son derece sağlıklı. Hepimizin başına zaman zaman gelebilecek basit şeyler ne- deniyle kendisini muayene ettık. Bunun nedeni deyorgunluk..." Son durumda bile hastane yöneticileri neredey- se "Başbakan çok sağlıklı olduğu için dışarıda herhangi bir mikrop falan kapmasın diye" Ecevit'i evine göndermediklenni açıklayacaklar. Ecevit de ekonominin olumsuz etkilenmemesi için evde telefonla tedavi yönteminı benimsedi- ğini söyledi. Eğer sorun buysa, ekonomi en çok belirsizlikten etkilenıyor. Iki gündür yapılan açıklamalar Ecevit'in sağlı- ğının sürekli iyiye gittiği yönünde. Dileriz bir haf- ta sonra, "Ecevit'in durumu sürekli iyiye gittiği için birhafta daha burada kalmasına karar verdik" de- mezler. Bir başbakanın sağlığı haberdir ve toplumun tüm kesimlerini ilgilendirir. Bu bağlamda, Başba- kan'ın sol kaburgasını ne zaman ve nasıl kırdığı bile çok net değil. Herkes, ikincıl haberlerden ta- rih çıkarmaya çalışıyor. Şu durumda Başbakanı- mız faili meçhul bir kaburga kırığı sorunuyla kar- şı karşıya... Kamuoyunda sağlıkla ilgili degışik yorumlann çıkması, yapılan resmi-özei açıklamalann güve- nilirliğinı yitirmesinden kaynaklanıyor. Denge politikası Ecevit, elinde ıki reçete ile yaşıyor: Ilaç reçetesi ve siyaset reçetesi... Birinciyle ilgili görünümü aktardık. Ecevit'in bu reçetenın gereklerine tam olarak uymadığı anla- şılıyor. Siyaset reçetesi daha farklı. Kendi içinde ikiye ayrılıyor: DSP ıçi ve hükümet... Ecevit, DSP'li siyasi yaşamı boyunca, partinin hizip algınlığına yakalanmasına izin vermedi. Böy- le bir belirti gördüğü an hemen teşhısle tedaviyi aynı anda gerçekleştirdi, hizipli bulduğu organla- rı kesip attı. Ancak organizma buyüdükçe tek dokuda tut- manın zorlukları da ortaya çıktı. Bugünlerdebiröl- çüdebunuyaşıyoruz. Sağlık tartışmalarının bera- berinde, yeni lider yeni hükümet arayışlarını ge- tirdiği, sağlıksız gelişmelerden daha çok Rahşan Hanım'm sorumlu olduğu haberi Ecevitler'i deyim yerındeyse çileden çıkarttı. öyle anlaşılıyor ki, Ecevitler bu tartışmanın parti içine de yansıdığı- nı görduler, bunun devamında bir urlaşma olabi- leceğinı hissettıler. Bu konuda önümüzdeki günlerde bir operasyon planlıyor olmalılar! Hükümetı yürütme reçetesi ise daha çok den- geye dayanıyor. Muhalefet şu havada: Bu hükümet Türkiye'yi perişanetti. Bunlar san- dıktan çıkamaz. Şiddetli bir seçim kampanyası- na da gerek yok. Sandık gelınce kazanan muha- lefet olacak. Bu hesaptartışmalı.Ziraherşey, seçim atmos- ferine bakar. O atmosfer de seçim karan alınınca netleşir! Hükümetin içinde ise ANAP'la MHP arasında ciddi görüş aynîıkları var. Vekâlet tartışmasında bi- le, ANAP, Hüsamettin Özkan'dan yana, MHP Bahçeli'yi istıyor. Bu anlaşmazhktan da "Ne olur- sa olsun sonuna kadar Ecevit'le devam" çıkıyor. Görünen şu: Tababetsel sürprizler olmazsa, siyaset 2002'yi bu dengelerle geçirecek. ankcum@ttnet.net.tr îsimsiz vergi kahramanlan ANKARA (AA) - Bordro mahkûmlan ola- rak anılan işçi ve memur- lar, bütçeyi suilamaya de- vam ediyor. Ücretliler son 10 yıllık dönemde her yıl ortalama 5.9 mih/ar dolar, bir başka ifadeyle 8.3 kat- rilyon lira gelir vergisi ödedi. Gelirler Genel Müdür- lüğü'nden edinilen bilgi- ye göre, 1998'de gelir ver- gisi tarifesinde ücretliler lehine yapılan 5 puanhk indirim bile işçi ve me- murlara yeterli ölçüde so- luk aldıramadı. Söz konusu düzenleme- nin yapıldığı yıl ücretlile- rin gelir vergisi içindeki payı yüzde 49 'dan 39.6'ya gerilediyse de hemen 1 sonraki yıl bu oran yine yükseldi. 2001 yıhnda ise ücreth- lerin gelir vergisi içindeki payı yüzde 37'ye düştü. Ancak bu düşüşte, yaşa- nan ekonomik krizle bir- likte yoğun şekilde işçi çı- kanlması, işini kaybetme- yenlerin de ücretlerinin hemen hemen sabit kal- ması ya da çok az zam görmeleri etkili oldu. Ekonomik kriz ve vergi indirimi yapılan yıllarda yüzde 40'ın altına düşen gelir vergisinde ücretlile- rin payı, son 10 yıllık sü- reç ortalaması dikkate alındığında ise yüzde 47.85 olarak gerçekleşti. Böylece 1992-2001 yıl- lan arasında ülke çapında toplanan her 100 liralık gelir vergisinin 48 lirası iş- çi ve memurun cebinden çıktı. Bu dönemin hazine bo- nosu ve devlet tahvili baş- ta olmak üzere faiz gehr- leri açısından altın yıllar olduğu dikkate alındığm- da, rant gelirleri elde eden- lerin düşük vergi payına sahip olduğu bu yıllarda vergi yükünü üstlenen üc- retlilerin devlete yaptığı katkı çok daha net şekilde ortaya çıktı. 1992-2001 yıllan ara- sında işçi ve memurlar dö- viz bazında 59 milyar 383 milyon 327.8 bin dolar tu- tannda gelir vergisi ödedi. Bir başka ifadeyle, bu dönemde bugünkü kurdan 83 katrilyon 136 trilyon li- ra, daha ceplere girmeden işçi ve memurdan gelir vergisi olarak geri alındı. Böylece ücretliler, her yıl devlet bütçesine 5 milyar 938 milyon dolar ya da bu- günkü değeriyle 8.3 kat- rilyon lira katkı sağladı. Bu katkmın sadece gelir vergisi olarak tahsil edildi- ği, işçi ve memurlann ödedikleri katma değer vergisi, taşıt vergileri, damga vergisi ile diğer vergi ve harçlar dikkate alındığında. çok daha yük- sek boyutlara ulaştığı da ortaya çıktı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear