Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İIİSAN 2O02 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
kurtur(âcumhuriyet.com.tr 15
ULuç'un yeni dünya düzeniyle cinleşen insanlar olarak karşımıza çıkan yaratıklan bu kez yapılann içine giriyor
Bunlar küreselleşmenin cinleriOZLEMALTUNOK
1*99 Bienalfne büyük boyutlu bir duvar res-
mıy.e katılanÖmer UÎuç'u, TCirkiye'de son ola-
rak Vapı Kredi Sanat Galerisi" mdekı \lilenyum
SeyahatT sergisiyle ağırlamıştık. Bu süre içinde
yurtdışındapekçoksergiaçan Uluç'un çalışma-
lan. 2.5 yıl sonra 'A, B, C, D E»enizCinleri' baş-
lığı\la AKM'de, daha sonra da Bebek Sanat Ga-
lensi'nde sergilenecek.
Uluç'un önce. resminin ana hareketinin için-
de bir boyut daha kazanarak heykel biçimlerine
dönüşen fıgürleri, şimdi de rnekânsal yapılar
içinde var oluyor. Uluç 'un deniz cinleri başta ol-
mak üzere. türlü canavarlar v e cinler üzerine
yaptıgı düzenlemeler, iki sergide bir biitün oluş-
tursadaaynldığınoktalardavar. Uluç, AKM'de
daha büyük boyutlu çalışmalanyla karşımıza çı-
karken Bebek'te diğer işlerinim yanı sıra trans-
paranlık üzerine kurulu serigrafî çaJışmalannı
gösterecek. Uluç'un daha önce de gördüğümüz
"nesiın + heykd" olarak tanımladığı çalışmala-
rına bu kez yeni bir eklemlenme dahil oluyor. Ve
mekân içinde var olan yapılardan taşan, kıvnlan
bir ılişkiler zinciri kuruluyor.
BatTnm büyük hastahgı: Kodlama
- 'a, b denizcanavarian', 'a. b , c, d deniz cinle-
ri4
olarak çıkryor karşunıza. Hem göztemlediği-
niz yaraoklar hem de teknik anlamda nasd bir
degişim söz konusu bu seride?
OMER ULUÇ - Harflerin, Batı'nın büyük
hastalığı kodlama ve New York "la bağlantısı var-
dı, orada caddeler 1,2,3, bazılan da a, b, c diye
sıralanır. Ben de cinleri kodladım. Bu çalışma-
lar, fıkir devam ederse, yeni yaratıkJar, yeni cin-
lerle e, f, g dıye devam edecek sanınm. Bir ta-
raftan genetik, organ nakli, klonlama... her şey-
den önce insan değişiyor rür olarak, endüstrile-
şiyor. InsanJann ileride başka türlü yaratıklar
olacağını düşünüyorum, düşünsel ve ruhsal an-
lamdaysa oldular bile. İnsanlar cinleştıler, cin-
lerin çoğu bızleriz yani. Batı cinleri, kendilerini
daha iyi saklıyorlar, ehlileşmişler, eğitimden
geçmişlerçünkü. Toplandıklan yerler var, terör-
den korkuyorlar... Afhka'da ise hemen herkes
cinlerle yaşıyor, cinler saklı değil. O cinler za-
ten diğer kötü ruhlan korkutmak için var. Bizde
ise bir girip bir çıkıyorlar. Bizim yerli cinleri
arada göründükleri zaman yakalamaya çalışıyo-
rum. Sonuçta ben yaphğım fıgürlerle bir ırk ya-
rattım diyordum, ama giderek daha da kalaba-
lıklaştılar ve bir ordu oldular artık diyorum.
B.
- Azmfak obnaktan çıkıyorlar bu durumda_
ULUÇ - Zaten çoğunluk onlardaymış. Yeni
bir insanlık kuruluyor bildiğimız hümaruzm ye-
rine, insanın olmadığı, programlanmış, kodlan
olan, yönetilen. yönlendirilen insanlar.Davra-
nışlar güçlerle belirleniyor.
- Oysa siz de benzeriiklerin değil, farkhhklann
sanatcoğrafyasını beürledigini düşünüyorsunuz.
KüreseOeşme de bu anlamda bireysei dili. varo-
luşu öldüren bir unsur olarak belirmh or mu?
ULUÇ - Bütün bu anlattıklanm, aslında küre-
selleşmenin sanatçı tarafindan görühne bıçimi,
bugünün dünyasına bir eleştiri. Yine de sanatçı
var, sanatçı var. Eleştirdiğiyle çabuk anlaşmaya
atı cinleri, kendilerini daha iyi
saklıyorlar, ehlileşmişler, eğitimden
geçmişler çünkü. Toplandıklan yerler
var. terörden korkuyorlar... Afrikada ise
hemen herkes cinlerle yaşıyor, cinler
saklı değil. O cinler zaten diğer kötü
ruhlan korkutmak için var. Bizde ise bir
girip bir çıkıyorlar.
girenler olduğu gibi, anlaşmayı baştan kabul
edip yardım edenler de var. Bu yeni hümanizmı
kuranlardan bir kısmı da sanatçılar tabii. Öznel-
liği kalduınaya kalkan, her şeyi birbirine benzer
kılmayaçahşanlarvar. Oysa farklılıklan yaratan
öznelhktir
Buraya da dışandan bakınca merkezde olma-
yan diğer ülkelere benzediğini görüyorum.
Uluslararası sanat anlayışı, çağdaşlık tabirlen
yanlış kullanılıyor. Hücreler gıbi bırbinne bağ-
lı, zincirleme reaksiyonlar veren gruplar var.
Karşı olduğumu söylediğim şey, aslında bıraz
da bu. Farhlıklara ve coğrafyanın önemli oldu-
ğuna ınanıyorum. Türkiye'de gözlerle kulaklar
hep dışandaydı. Ben hep aralıklan bulmayı ve
oradan geçmeye çalışmayı savundum. Zincirin
halkası olmaktansa. aralıklan görerek bir çeşit
hareket özgürlügü yaratmak gerek. O özgürlü-
ğün kısıtlanması bence ağır bir şey ve bu du-
rum ne yazık ki ülkemizin geleneksel özelliği.
- Resim + heykel birükteliğinin, bu sergiyle
farkh açıhmlara gittigi görülüyor. Üçfincü unsu-
run çahşmalaruuza dahil ohnası nasd oldu?
ULUÇ - Resim + heykel + mekân tanımla-
yan yapılar... Bunun tek kelimeli bir ifadesi
yok.Yaptığım üç boyutlu bir şeyin hareket et-
mesi, ortalıkta dolaşması gerekiyordu. Bu an-
lamda yayılmacıyım. Sanki bir genişleme, çe-
şitlenme ve savunma. Bu yapılar içine renk ve
biçimi yerleştiriyorum. Tuvalin dışına bir şey
koyma isteğı vardı önce, şimdiyse kıvnlma,
dönme, yapıyı sarma ve bir bırleşme olarak ya-
pılann içine girdi. Bu yapılar aslında tekerlek-
ler üstünde oluşlan ve üç boyutlu işleri taşıma-
lan nedeniyle gereklı oldu. Önce, iki boyutlu
bir işin üç boyutlu bir işle ilişkısıni sadece bir-
birlerine yaslayarak denedim. Birbirlennden
ne kadar uzaklaşabılirler, bunun bir sının var
mı? Aynı anda bıze bir şey anlatabilecek me-
safeleri en fazla nedir? Yanında, altında, üstün-
de... Bu dolaşmalar, bir şeyin içinde oluşmaya,
tanımlanmaya ve oradan taşmaya dönüştü.
Açılmak ve riskleri ~
- Belli bir mekânı tanunlayan yapısal eleman-
lar varsa eğer, kurguda da bir genişleme söz ko-
nusu...
ULUÇ - Hep aynı zamanı gösteren bir saat
yanı monotonluk da gerekli olabilir, ama bu-
gün benım için bir açılma söz konusu. Malze-
me avı, getirdıği olanaklar, yeni boyutlar...
Açıhnanın riskleri var, ama açılmayınca hayat
darlaşıyor, alanıruz ufalıyor, tekdüzelik başlı-
yor.
- Resim+heykel+mekânsal yapuun flişkOen-
dirilmesi noktasuıda uyunı-zıtlık iüşkisini nasd
beliriediniz?
ULUÇ - Zor ve teknik bir sorun bu. Zıtlık ol-
mazsa armoni, uyum yakalamak zor, bazı sa-
natçılar çalışmalannda uyumun olmasmı, ba-
zılan da zıtlık ve çağnşımlara açık olmasını is-
ter. tkisinin de kuilanıldığı durumlar var. Yani
biri diğerini iterek, açarak, diğeri öbürünü bağ-
layarak... Benim yaptığım işlerde ikisinin de
aynı mekanizma içinde dönmesi lazım.
(Ömer Uluç'un sergisi 20 Nisan'a dek
AKM'de görülebilir. 0212 251 56 00)
7. TÜYAP KlTAP FUARI
îzmir'de kitaplı
günler başlıyor
Kültur Servisi - TU-
YAP ve îzmir Büyükşe-
hirBelediyesi işbirliğiy-
le düzenlenen 7. TÛ-
YAP Îzmir Kitap Fuan,
bugün başlıyor. îzmir
Fuar Alanı'nda yer alan
fiıann açılışı, saat
11.00'de 'çocuk yazar-
lar' tarafindan gerçek-
leştirilecek. 14Nisanta-
rihme dek sürecek olan
fuar, yaklaşık 140 yayı-
nevi ve sivil toplum ku-
ruluşunun yanı sıra dü-
zerJenen etkinlikler ve
mza günleriyle yazın,
«arat, bilim, basın ve po-
htika dünyasından yak-
la$i 200 ismi okurla bu-
kışoıracak.
Bu yıl teması '2002
Sârnn Hikmet Yıh: Bu
Basret Biziın...' olarak
bekrlenen fuarda, ağır-
klu olarak Nâzım Hik-
net'in yaşamı ve sanah-
nr ele alındığı konfe-
ars, panel ve söyleşiler
ıer;ekleştirilecek. 'Mu-
kaif DergicUik', 'Soğuk
İSFSŞ ve Türk Edebiya-
t"*. 'Demokrasi, Özgür-
İİL Plan' ele alınacak
ü|er konulardan birka-
çı. Italya'dan Ehio Gu-
agniıü, 18. Istanbul Ki-
tap Fuan'nın 'Onur Ya-
zan' Prof. Dr. ServerTa-
niBi, Toktarmş Ateş, 19.
Istanbul Kitap Fuan'nın
'Onur Yazan' Şükran
Kurdakul ve Demirtaş
Ceyhun, fuarda okurla-
nyla buluşacak isimler-
den. 'Cemal Nadir 100
Yaşında' etkinlikleri
kapsamında Karikarür-
cüler Derneği tarafindan
duzenlenen söyleşinin
yanı sıra Semih Bakıoğ-
lu'nun 'Dosrum Kitap'
adlı sergisinde, aynı ad-
lı ve fuarda satışa sunu-
lacak olan kitabında yer
alan yapıtlan okurla bu-
luşacak.
'Çocuk Yazarlar Ödül
T<»em', fuann son bul-
duğu 14 Nisan günü sa-
at 11.30-12.30 arasında
gerçekleştirilecek. Du-
zenlenen etkinliklerle
farklı bir boyut kazanan
kitap fuarlan, kültür
dünyamız adına büyük
önem taşıyor. Yoğun ilgi
gören îzmir Kitap Fu-
an 'nı geçen yıl 122 bin
kişi ziyaret etti.
Pina harikalar diyarında
EMRE ERDEM
Birbırinden gizemli ülkeleri siz nasıl be-
timlersiniz? Yazarak, çizerek. besteleyerek?
Pina Bausch bin biri birde topluyor ve dan-
sıyla, dansçılanyla bizlerin karşısuıa çıkı-
yor. Yirminci yüzyıl modern dans tiyatrosu-
nun öncüsü Pina Bausch her seferinde bir il-
ke imza atıyor. Uluslararası Istanbul Tiyat-
ro Festivali, Pina Bausch'u bizlerle ilk kez
"Cam Temizkjicisi" adlı göstensiyle buluş-
turdu. Onunla Hong Kong'un büinmezlığı-
ne gittik. Daha sonra Bausch'un unutulmaz
Masurca Fugo'suyla Lizbon'a doğru yol al-
dık.
VVuppertal Dans Tiyatrosu
Pina Bausch yolculuğuna
1973'te Wuppertal Dans Tiyatro-
su'nu kurarak başlar. Daha önce
Folkwang'de başdansçı olması, Ju-
illard'daki çalışmalan ve Kourt
Joss'la birlikte Folkvvang Dans
Okulu'ndaki yıllan günbegün Pi-
na'yı Pina yapan dönemeçlerdir.
flkleriyle Pina Bausch... Son yıi-
larda çokkültürlülük dilden dile
dolaşan bir ka\Tam. Oysaki yıllar
önce Wuppertal Dans Tiyatrosu çok renkli
kadrosuyla Amerikah, Alman, Çinli dansçı-
lanyla ilk çokkültürlü ansamble'ın öncüsü
olur. Topluluk, çokdilliliği ve çokkültürlülü-
ğü birpotada buluşturur. Çokkültürlü olmak-
la yerinilemez, birde sıradışı birtarz bulmak
gerekir. Pina Bausch bilindik klasik dans ka-
hplanna başkaldınr; durmaksızın sorarak,
sorgulayarak koreografısini yapmaya baş-
lar. Doğaçlamalar. riyatrosunun özünü oluş-
turur. Yaşamla hesaplaşır. Bireyi, bireyin
toplumdaki yerini irdeler. Bellek ve beden
ortaklaşa çalışır. Yeni bedenler yaratılır. Ti-
yatro eleştirmeni Sevgi Sanb,
Pina Bausch" başlıklı yazısında (Cumhuri-
yet gazetesi, 7 Haziran 2000) Pina Ba-
usch'un kollannı kullanmasını bir fenomen
olarak niteler. Kollar iç içe girip çıkarak be-
den içinde yeni bedenler doğurur.
Bausch'un Hong Kong'dan başlattığı
"Kentlerve tnsanlar" projesi Lizbon'a doğ-
ru uzanan tam bir takım oyunu. Wuppertal
Dans Tiyatrosu iz peşinde. Pina Bausch ve
topluluğu bir kenti kanş kanş keşfe çıkar.
Gecesı gündüzüyle nedir bir kenti kent ya-
pan öğeler? Sokaklannı, insanlannı soluya-
rak kolayca alımlayabilir miyiz koca kenti?
Esrarengız bir arayışnr onlarînki... Gözlem-
ler, anlar, anılar birbiri ardına sıralanır. Fo-
toğraflar, videolar, soruşturmamn en önem-
li delilleridir. Wuppertal'e dönüşte tüm ipuç-
irminci yûzyıl modern dans tiyatrosunun öncüsü
Pina Bausch, Uluslararası Istanbul Tiyatro
Festivali'nde sergilediği 'Cam Temizleyicisi' adlı
göstensiyle sanatseverleri Hong Kong'un
bilinmezliğinden Lizbon'a doğru bir yolculuğa
çıkanyor.
lan masaya yannlır. Pina Holmes sorgula-
masına başlar... "Dohınay size neyi çağnşo-
nr, peki y» anne sevgjsi?»" W üçlemesi:
What, why, when (Ne, neden, ne zaman) so-
rulannı ya sözle ya da beden diliyle yanıt-
Iarlar.
Bu sorgulama kolay kolay bitmez. Bausch
anlatılan gözlemler, durdurur, uyarlar, de-
ner... Erkek, kadın, özlem, kin, se\'gi... Aynı
temalar üzerinde çalışır. Binlerce mozaik ta-
şı Pina'nın tuvalinde bir bilmecedir.
Bembeyaz boş bir sanneye palmiye gö-
rüntülerinin yansımasıyla çılgınca bir karna-
val başlar. Tropik ormanlardan liman şehir-
lerine, kokteyllerden vahşi hayvanlara baş-
ka bir diyarda Breziiya'dayız.
Dansçılar kimı zaman maymunlar gibi do-
ğayla baş başayken ansızın Brezilya'nın bur-
juva sınıfindan snop tiplemeler oluverirler,
kadeh tokuştururlar birbirleriyle. îlkelden
moderne doğru uzanırlar. birbirinden ilginç
yaratıklar olarak karşımıza çıkarlar. Doğaç-
lamalar oyun boyunca süregehr. Bausch'un
düş gücü karagüldürüyle buluşur; yücelikle-
ri ve cücelikleriyle insanoğlu sahnede beli-
riverir. Dev projeksiyon görüntüleri beden-
lerle birleşir, bazen de bedenler görüntüler-
den önde gelir. Görsellik, müzik ve beden
özümlenir. Bu üç öğe bedende tekrar varo-
lur. Samba, Latin Amenka, Etnik Brezilya,
Regiee, Hard Rock müziği, dansçılann bü-
yüleyici düolan ve sololanyla bu-
luştuğunda Brezilya'nın sıcaklığı-
ru içimizde hissederiz. Next Ba-
usch kuşağı, son dönem VVupper-
tal Dans Tiyatrosu'nun dansçılan
kedi gibi yumuşak, break dansçı
gibi esnek, atlet gibi çevik... Hip
hop yapıyorlar, taklalar aüyorlar,
şimşek hızıyla hrmanıyorlar. Bir
patch worku unuruhnaz bir ritüele
dönüştürüyorlar.
Çocuk naifhgi ve yaşam coşkusu-.
Bu gizemli Brezilya serüveni, sıcak yaz
günlerinde çocuklann birbirlerini ıslatmala-
nna öykünen bir biçimde sonlanır. Pina'nın
çocuklan devasa şelale görünrüsünün önün-
de madensulanyla birbirlerini çığlıklar ata-
rak ıslatırlar. Bu şölen de bir oyundur. Çocuk
ve oyun bir ikilidir. Onlar da çocuklar gibi oy-
nayarak oyunlarla keşfederler Brezilya'yı...
Çocuk naifliği ve yaşam coşkusuyla bizleri
baş başa bırakırlar. Bu masal burada bitti di-
ye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Pina yi-
ne harikalar diyannda.
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
Henüz Vakit Varken...
Bir dizı fotoğraf: Birincı kare: Dört Israil askeri, bir
Filistinli'yı yol ortasında durduruyor. 23 yaşındaki
Mohd Salek'tirtutuklanan. 2. kare: Yereyatırıp, üze-
rinde silah, bomba anyorlar. 3. kare: Yerde yatan Sa-
lek, üzerinde bir donla kalmıştır. Silahsız olduğu an-
laşılmıştır. 4. Ve son kare: Salek'in cansız bedeni, ar-
kadan kelepçelenmış bılekleri, ama özellikle de başı
bir kan gölünün içindedir artık. Son.
Yüzlerce fotoğraf, binlerce mektup yağıyor ıletişim
ağlanndan, yüreğımden, beynimden içeri. Kapkara
çocuk gözleri, dehşetle açılmış, gücün, şiddetin kar-
şısında donakalmış. Hepsi, karanhğın kıyısında, ya-
şamın kıyısında, ölmeye hazır. Hepsi anayurt belle-
dikleri topraklara kanşıp, bir yaprak, bir ot, bir çiçek
olarak yeniden açmaya hazır... Kurşunlar hep başla-
ra sıkılıyor; her şeyi, geçmişi ve geleceği ezip geçen
tanklar, yalnız duvarlara değil, bedenlere. yüreklere
dayanıyor, güçlünün zulmü, çocuk ihtiyar, kadın er-
kek dinlemiyor.
"Bız Arap dünyasının Kızılderilıleri olmak istemiyo-
ruz, sadece bu topraklarda özgûriük, banş ve onu-
rumuzlayaşamakistiyoruz" dıyorRamallah'tan mek-
tup yazan Adile Hanım. Işgal altındaki köylerde, ka-
sabalarda, evin dışındaki tuvalete gitmek için bile ka-
pıdan çıkamayanları anlatıyor. Kapıdan çıkan öldürü-
iüyor. Kapıdan çıkmayan öldürülüyor. Yaşamaya ça-
lışmanın adı, "direnmek" oluyor.
Mum ışığında. Arafat'ın yorgun yüzü, gelın ulan vu-
run, dermişçesine dünyaya bakıyor. Dünya çıkar im-
paratorluğu, yeryüzünün tek süper gücu ABD yöne-
timı, onu öldürmenin, çıkarlannazararvereceğinı kav-
radığı için henüz öldurulmüyor... Ama savaş sürecek.
Silah tacırlerine ekmek gerek... Savaş sürecek, pet-
rol hâlâ çok kıymetli...
israilli banş yanlılanna öfke kusan, Filistinlilerle bu-
luşmalannı bile şiddet kullanarak engelleyen Şaron,
dünyanın heryennden gelen tepkilerte lanetlenirken,
Türkiye'de de tepkiler büyüyor.
Sayısız yazar, öğretim üyesi, gazeteci, sanatçı, fark-
lı mesleklerden aydınların oluşturduğu "Türkiyeli Ba-
nş Girişimcileıi", birkaç gün önce "Henüz Vakit Var-
ken" başlıklı bir bildiri hazırladı. Nasılsa başka gaze-
telerin yayımlayacağı yok, geleceğe belge oluşturma-
sı niyetıyle ve her sözcüğüne katıldığım için, tümünü
bu köşeye alıyorum.
"Henüz Vakit Varken...
ABD'nin, terörü ezmek bahanesıyle Afganistan'ı
bombalayarak açtığı yoldan gıden Israil, Filistin hal-
kını dünyanın gözleri önünde pervasızca katlediyor.
11 Eylül'den buyana, en temel insan haklan ve ulus-
lararası hukuk ılkeleri, güçlünün haklılığından başka
hiçbir dayanağı olmayan bir saldırganlıkla çiğneni-
yor.
Bizler, 'Teröriin gücüne de, gücün terörune de bo-
yun eğmeyi reddediyoruz' dıyerek bir araya gelen
Banş Gihşimcilen, dünyanın tüm banşçılannı, sesle-
rini yükseltmeye, ülkeleri ve varhklan yok edilmeye
çalışılan Filistin halkıyla ve çok güç koşullar altında
mücadele veren İsrailli banşçılarla dayanışmaya ça-
ğınyoruz.
Bu dayanışmanın ilk somut adımı olarak, Türki-
ye 'nin Israil7e tam da bu ortamda ımzaladığı tankye-
nıleme ihalesinin iptalıni istiyoruz. Bu ve benzeri
adımlann Filistin konusundaki duyahılığın somut ve
caydıncı bir göstergesi olacağına ınanıyoruz.
Başta ABD ve bölgenin önemli güçlennden Tür-
kiye olmak üzere, hükümetlerin, Israil'in hak ve hu-
kuk tantmayan saldırganlığına karşı çıkmalannı, Isra-
il'e her türlü askeri yardım ve desteğin kesilmesini,
Birieşmiş Milletler'in göreve çağnlmasını, banşın ön-
koşulu olarakişgalin kaldınlmasınısağlamakiçin güç-
lü bir kamuoyu baskısı yaratalım.
Şimdi bütün dünya Filistin ve hepimiz Filistınliyiz.
Gücün ve güçlünün terörune adım adım teslim
olan birdünyada, bombalarbizim de üstümüze düş-
meden, duvar diplerinde keskin nişancıların kurşun-
lanyla ya da kuşatma altındaki bir kentte korku için-
de can vermeden önce, banş ve insani bir gelecek
umudu henüz bütünüyleyok olmadan sesimiziyük-
seltelim."
e-posta: [email protected]
Faks:(0212)25716 50
Arife EyüboğhTnun'Yaşamm Renkleri' admı venfi-
ği ilk kişisel sergisi. geçen cumartesi günü Caddebos-
tan Küttur Merkezi'nde açıldL Serginin açıhşuu, es-
ki Ankara Belediye Başkaiu Murat Karavalçın ger-
çekkştirdL
BUGUN
• BABYLON'da saat 23.00'te Marc De Cüve-
Lowe konseri. (212 292 73 68)
• AKM'de saat 11 .OO'de Paul Barritt
solistliğinde ve Howard Griffiths şefliğindeki
konser dinlenebilir. (0212 251 56 00)
• tŞ S.4NAT'ta saat 19.30'da şef Alpaslan
Ertüngealp'ın yönettiği ve solist olarak
katıldığı (piyano) Franz Lizst Oda Orkestrası
konseri. (212 316 10 83)
• PROJE 4L'de saat 13.00'te -Dur Bir Dakika:
Anlatı Olarak Resim' sergisi bağlamında Kari
Immoen moderatörlüğünde bir panel
düzenlenecek. (0212 281 51 50)
I. ULUSLARARASI GENÇLİK VE
SlNEMA ŞENLIĞI'NDE BUGÜN
• BtLGİ ÜNtVERSİTESt'nde saat 14 OO'te
'Eve Uçuş', 16.30'da 'Gourine ve Kuynığu' ve
19.30'da 'HoDywoodKaçaklan' adlı fıbnlerin
gösterimi. (212 293 50 10)
• AKM'de saat 11 .OO'de 'La Fontaine
Masallan', saat 14.00'te 'Kairat', saat 16.30'da
'GençükForumu' ve saat 19 30da 'Su,Rüzgâr,
Toprak' adlı filmlerin gösterimi. (212 251 56
00)
• TZT'de saat 14.00. 16.30 ve 19.30'da 'BiOy
EIKot' adlı filmin göstenmı. (212 317 77 00)