29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İIİSAN 2O02 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA kurtur(âcumhuriyet.com.tr 15 ULuç'un yeni dünya düzeniyle cinleşen insanlar olarak karşımıza çıkan yaratıklan bu kez yapılann içine giriyor Bunlar küreselleşmenin cinleriOZLEMALTUNOK 1*99 Bienalfne büyük boyutlu bir duvar res- mıy.e katılanÖmer UÎuç'u, TCirkiye'de son ola- rak Vapı Kredi Sanat Galerisi" mdekı \lilenyum SeyahatT sergisiyle ağırlamıştık. Bu süre içinde yurtdışındapekçoksergiaçan Uluç'un çalışma- lan. 2.5 yıl sonra 'A, B, C, D E»enizCinleri' baş- lığı\la AKM'de, daha sonra da Bebek Sanat Ga- lensi'nde sergilenecek. Uluç'un önce. resminin ana hareketinin için- de bir boyut daha kazanarak heykel biçimlerine dönüşen fıgürleri, şimdi de rnekânsal yapılar içinde var oluyor. Uluç 'un deniz cinleri başta ol- mak üzere. türlü canavarlar v e cinler üzerine yaptıgı düzenlemeler, iki sergide bir biitün oluş- tursadaaynldığınoktalardavar. Uluç, AKM'de daha büyük boyutlu çalışmalanyla karşımıza çı- karken Bebek'te diğer işlerinim yanı sıra trans- paranlık üzerine kurulu serigrafî çaJışmalannı gösterecek. Uluç'un daha önce de gördüğümüz "nesiın + heykd" olarak tanımladığı çalışmala- rına bu kez yeni bir eklemlenme dahil oluyor. Ve mekân içinde var olan yapılardan taşan, kıvnlan bir ılişkiler zinciri kuruluyor. BatTnm büyük hastahgı: Kodlama - 'a, b denizcanavarian', 'a. b , c, d deniz cinle- ri4 olarak çıkryor karşunıza. Hem göztemlediği- niz yaraoklar hem de teknik anlamda nasd bir degişim söz konusu bu seride? OMER ULUÇ - Harflerin, Batı'nın büyük hastalığı kodlama ve New York "la bağlantısı var- dı, orada caddeler 1,2,3, bazılan da a, b, c diye sıralanır. Ben de cinleri kodladım. Bu çalışma- lar, fıkir devam ederse, yeni yaratıkJar, yeni cin- lerle e, f, g dıye devam edecek sanınm. Bir ta- raftan genetik, organ nakli, klonlama... her şey- den önce insan değişiyor rür olarak, endüstrile- şiyor. InsanJann ileride başka türlü yaratıklar olacağını düşünüyorum, düşünsel ve ruhsal an- lamdaysa oldular bile. İnsanlar cinleştıler, cin- lerin çoğu bızleriz yani. Batı cinleri, kendilerini daha iyi saklıyorlar, ehlileşmişler, eğitimden geçmişlerçünkü. Toplandıklan yerler var, terör- den korkuyorlar... Afhka'da ise hemen herkes cinlerle yaşıyor, cinler saklı değil. O cinler za- ten diğer kötü ruhlan korkutmak için var. Bizde ise bir girip bir çıkıyorlar. Bizim yerli cinleri arada göründükleri zaman yakalamaya çalışıyo- rum. Sonuçta ben yaphğım fıgürlerle bir ırk ya- rattım diyordum, ama giderek daha da kalaba- lıklaştılar ve bir ordu oldular artık diyorum. B. - Azmfak obnaktan çıkıyorlar bu durumda_ ULUÇ - Zaten çoğunluk onlardaymış. Yeni bir insanlık kuruluyor bildiğimız hümaruzm ye- rine, insanın olmadığı, programlanmış, kodlan olan, yönetilen. yönlendirilen insanlar.Davra- nışlar güçlerle belirleniyor. - Oysa siz de benzeriiklerin değil, farkhhklann sanatcoğrafyasını beürledigini düşünüyorsunuz. KüreseOeşme de bu anlamda bireysei dili. varo- luşu öldüren bir unsur olarak belirmh or mu? ULUÇ - Bütün bu anlattıklanm, aslında küre- selleşmenin sanatçı tarafindan görühne bıçimi, bugünün dünyasına bir eleştiri. Yine de sanatçı var, sanatçı var. Eleştirdiğiyle çabuk anlaşmaya atı cinleri, kendilerini daha iyi saklıyorlar, ehlileşmişler, eğitimden geçmişler çünkü. Toplandıklan yerler var. terörden korkuyorlar... Afrikada ise hemen herkes cinlerle yaşıyor, cinler saklı değil. O cinler zaten diğer kötü ruhlan korkutmak için var. Bizde ise bir girip bir çıkıyorlar. girenler olduğu gibi, anlaşmayı baştan kabul edip yardım edenler de var. Bu yeni hümanizmı kuranlardan bir kısmı da sanatçılar tabii. Öznel- liği kalduınaya kalkan, her şeyi birbirine benzer kılmayaçahşanlarvar. Oysa farklılıklan yaratan öznelhktir Buraya da dışandan bakınca merkezde olma- yan diğer ülkelere benzediğini görüyorum. Uluslararası sanat anlayışı, çağdaşlık tabirlen yanlış kullanılıyor. Hücreler gıbi bırbinne bağ- lı, zincirleme reaksiyonlar veren gruplar var. Karşı olduğumu söylediğim şey, aslında bıraz da bu. Farhlıklara ve coğrafyanın önemli oldu- ğuna ınanıyorum. Türkiye'de gözlerle kulaklar hep dışandaydı. Ben hep aralıklan bulmayı ve oradan geçmeye çalışmayı savundum. Zincirin halkası olmaktansa. aralıklan görerek bir çeşit hareket özgürlügü yaratmak gerek. O özgürlü- ğün kısıtlanması bence ağır bir şey ve bu du- rum ne yazık ki ülkemizin geleneksel özelliği. - Resim + heykel birükteliğinin, bu sergiyle farkh açıhmlara gittigi görülüyor. Üçfincü unsu- run çahşmalaruuza dahil ohnası nasd oldu? ULUÇ - Resim + heykel + mekân tanımla- yan yapılar... Bunun tek kelimeli bir ifadesi yok.Yaptığım üç boyutlu bir şeyin hareket et- mesi, ortalıkta dolaşması gerekiyordu. Bu an- lamda yayılmacıyım. Sanki bir genişleme, çe- şitlenme ve savunma. Bu yapılar içine renk ve biçimi yerleştiriyorum. Tuvalin dışına bir şey koyma isteğı vardı önce, şimdiyse kıvnlma, dönme, yapıyı sarma ve bir bırleşme olarak ya- pılann içine girdi. Bu yapılar aslında tekerlek- ler üstünde oluşlan ve üç boyutlu işleri taşıma- lan nedeniyle gereklı oldu. Önce, iki boyutlu bir işin üç boyutlu bir işle ilişkısıni sadece bir- birlerine yaslayarak denedim. Birbirlennden ne kadar uzaklaşabılirler, bunun bir sının var mı? Aynı anda bıze bir şey anlatabilecek me- safeleri en fazla nedir? Yanında, altında, üstün- de... Bu dolaşmalar, bir şeyin içinde oluşmaya, tanımlanmaya ve oradan taşmaya dönüştü. Açılmak ve riskleri ~ - Belli bir mekânı tanunlayan yapısal eleman- lar varsa eğer, kurguda da bir genişleme söz ko- nusu... ULUÇ - Hep aynı zamanı gösteren bir saat yanı monotonluk da gerekli olabilir, ama bu- gün benım için bir açılma söz konusu. Malze- me avı, getirdıği olanaklar, yeni boyutlar... Açıhnanın riskleri var, ama açılmayınca hayat darlaşıyor, alanıruz ufalıyor, tekdüzelik başlı- yor. - Resim+heykel+mekânsal yapuun flişkOen- dirilmesi noktasuıda uyunı-zıtlık iüşkisini nasd beliriediniz? ULUÇ - Zor ve teknik bir sorun bu. Zıtlık ol- mazsa armoni, uyum yakalamak zor, bazı sa- natçılar çalışmalannda uyumun olmasmı, ba- zılan da zıtlık ve çağnşımlara açık olmasını is- ter. tkisinin de kuilanıldığı durumlar var. Yani biri diğerini iterek, açarak, diğeri öbürünü bağ- layarak... Benim yaptığım işlerde ikisinin de aynı mekanizma içinde dönmesi lazım. (Ömer Uluç'un sergisi 20 Nisan'a dek AKM'de görülebilir. 0212 251 56 00) 7. TÜYAP KlTAP FUARI îzmir'de kitaplı günler başlıyor Kültur Servisi - TU- YAP ve îzmir Büyükşe- hirBelediyesi işbirliğiy- le düzenlenen 7. TÛ- YAP Îzmir Kitap Fuan, bugün başlıyor. îzmir Fuar Alanı'nda yer alan fiıann açılışı, saat 11.00'de 'çocuk yazar- lar' tarafindan gerçek- leştirilecek. 14Nisanta- rihme dek sürecek olan fuar, yaklaşık 140 yayı- nevi ve sivil toplum ku- ruluşunun yanı sıra dü- zerJenen etkinlikler ve mza günleriyle yazın, «arat, bilim, basın ve po- htika dünyasından yak- la$i 200 ismi okurla bu- kışoıracak. Bu yıl teması '2002 Sârnn Hikmet Yıh: Bu Basret Biziın...' olarak bekrlenen fuarda, ağır- klu olarak Nâzım Hik- net'in yaşamı ve sanah- nr ele alındığı konfe- ars, panel ve söyleşiler ıer;ekleştirilecek. 'Mu- kaif DergicUik', 'Soğuk İSFSŞ ve Türk Edebiya- t"*. 'Demokrasi, Özgür- İİL Plan' ele alınacak ü|er konulardan birka- çı. Italya'dan Ehio Gu- agniıü, 18. Istanbul Ki- tap Fuan'nın 'Onur Ya- zan' Prof. Dr. ServerTa- niBi, Toktarmş Ateş, 19. Istanbul Kitap Fuan'nın 'Onur Yazan' Şükran Kurdakul ve Demirtaş Ceyhun, fuarda okurla- nyla buluşacak isimler- den. 'Cemal Nadir 100 Yaşında' etkinlikleri kapsamında Karikarür- cüler Derneği tarafindan duzenlenen söyleşinin yanı sıra Semih Bakıoğ- lu'nun 'Dosrum Kitap' adlı sergisinde, aynı ad- lı ve fuarda satışa sunu- lacak olan kitabında yer alan yapıtlan okurla bu- luşacak. 'Çocuk Yazarlar Ödül T<»em', fuann son bul- duğu 14 Nisan günü sa- at 11.30-12.30 arasında gerçekleştirilecek. Du- zenlenen etkinliklerle farklı bir boyut kazanan kitap fuarlan, kültür dünyamız adına büyük önem taşıyor. Yoğun ilgi gören îzmir Kitap Fu- an 'nı geçen yıl 122 bin kişi ziyaret etti. Pina harikalar diyarında EMRE ERDEM Birbırinden gizemli ülkeleri siz nasıl be- timlersiniz? Yazarak, çizerek. besteleyerek? Pina Bausch bin biri birde topluyor ve dan- sıyla, dansçılanyla bizlerin karşısuıa çıkı- yor. Yirminci yüzyıl modern dans tiyatrosu- nun öncüsü Pina Bausch her seferinde bir il- ke imza atıyor. Uluslararası Istanbul Tiyat- ro Festivali, Pina Bausch'u bizlerle ilk kez "Cam Temizkjicisi" adlı göstensiyle buluş- turdu. Onunla Hong Kong'un büinmezlığı- ne gittik. Daha sonra Bausch'un unutulmaz Masurca Fugo'suyla Lizbon'a doğru yol al- dık. VVuppertal Dans Tiyatrosu Pina Bausch yolculuğuna 1973'te Wuppertal Dans Tiyatro- su'nu kurarak başlar. Daha önce Folkwang'de başdansçı olması, Ju- illard'daki çalışmalan ve Kourt Joss'la birlikte Folkvvang Dans Okulu'ndaki yıllan günbegün Pi- na'yı Pina yapan dönemeçlerdir. flkleriyle Pina Bausch... Son yıi- larda çokkültürlülük dilden dile dolaşan bir ka\Tam. Oysaki yıllar önce Wuppertal Dans Tiyatrosu çok renkli kadrosuyla Amerikah, Alman, Çinli dansçı- lanyla ilk çokkültürlü ansamble'ın öncüsü olur. Topluluk, çokdilliliği ve çokkültürlülü- ğü birpotada buluşturur. Çokkültürlü olmak- la yerinilemez, birde sıradışı birtarz bulmak gerekir. Pina Bausch bilindik klasik dans ka- hplanna başkaldınr; durmaksızın sorarak, sorgulayarak koreografısini yapmaya baş- lar. Doğaçlamalar. riyatrosunun özünü oluş- turur. Yaşamla hesaplaşır. Bireyi, bireyin toplumdaki yerini irdeler. Bellek ve beden ortaklaşa çalışır. Yeni bedenler yaratılır. Ti- yatro eleştirmeni Sevgi Sanb, Pina Bausch" başlıklı yazısında (Cumhuri- yet gazetesi, 7 Haziran 2000) Pina Ba- usch'un kollannı kullanmasını bir fenomen olarak niteler. Kollar iç içe girip çıkarak be- den içinde yeni bedenler doğurur. Bausch'un Hong Kong'dan başlattığı "Kentlerve tnsanlar" projesi Lizbon'a doğ- ru uzanan tam bir takım oyunu. Wuppertal Dans Tiyatrosu iz peşinde. Pina Bausch ve topluluğu bir kenti kanş kanş keşfe çıkar. Gecesı gündüzüyle nedir bir kenti kent ya- pan öğeler? Sokaklannı, insanlannı soluya- rak kolayca alımlayabilir miyiz koca kenti? Esrarengız bir arayışnr onlarînki... Gözlem- ler, anlar, anılar birbiri ardına sıralanır. Fo- toğraflar, videolar, soruşturmamn en önem- li delilleridir. Wuppertal'e dönüşte tüm ipuç- irminci yûzyıl modern dans tiyatrosunun öncüsü Pina Bausch, Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali'nde sergilediği 'Cam Temizleyicisi' adlı göstensiyle sanatseverleri Hong Kong'un bilinmezliğinden Lizbon'a doğru bir yolculuğa çıkanyor. lan masaya yannlır. Pina Holmes sorgula- masına başlar... "Dohınay size neyi çağnşo- nr, peki y» anne sevgjsi?»" W üçlemesi: What, why, when (Ne, neden, ne zaman) so- rulannı ya sözle ya da beden diliyle yanıt- Iarlar. Bu sorgulama kolay kolay bitmez. Bausch anlatılan gözlemler, durdurur, uyarlar, de- ner... Erkek, kadın, özlem, kin, se\'gi... Aynı temalar üzerinde çalışır. Binlerce mozaik ta- şı Pina'nın tuvalinde bir bilmecedir. Bembeyaz boş bir sanneye palmiye gö- rüntülerinin yansımasıyla çılgınca bir karna- val başlar. Tropik ormanlardan liman şehir- lerine, kokteyllerden vahşi hayvanlara baş- ka bir diyarda Breziiya'dayız. Dansçılar kimı zaman maymunlar gibi do- ğayla baş başayken ansızın Brezilya'nın bur- juva sınıfindan snop tiplemeler oluverirler, kadeh tokuştururlar birbirleriyle. îlkelden moderne doğru uzanırlar. birbirinden ilginç yaratıklar olarak karşımıza çıkarlar. Doğaç- lamalar oyun boyunca süregehr. Bausch'un düş gücü karagüldürüyle buluşur; yücelikle- ri ve cücelikleriyle insanoğlu sahnede beli- riverir. Dev projeksiyon görüntüleri beden- lerle birleşir, bazen de bedenler görüntüler- den önde gelir. Görsellik, müzik ve beden özümlenir. Bu üç öğe bedende tekrar varo- lur. Samba, Latin Amenka, Etnik Brezilya, Regiee, Hard Rock müziği, dansçılann bü- yüleyici düolan ve sololanyla bu- luştuğunda Brezilya'nın sıcaklığı- ru içimizde hissederiz. Next Ba- usch kuşağı, son dönem VVupper- tal Dans Tiyatrosu'nun dansçılan kedi gibi yumuşak, break dansçı gibi esnek, atlet gibi çevik... Hip hop yapıyorlar, taklalar aüyorlar, şimşek hızıyla hrmanıyorlar. Bir patch worku unuruhnaz bir ritüele dönüştürüyorlar. Çocuk naifhgi ve yaşam coşkusu-. Bu gizemli Brezilya serüveni, sıcak yaz günlerinde çocuklann birbirlerini ıslatmala- nna öykünen bir biçimde sonlanır. Pina'nın çocuklan devasa şelale görünrüsünün önün- de madensulanyla birbirlerini çığlıklar ata- rak ıslatırlar. Bu şölen de bir oyundur. Çocuk ve oyun bir ikilidir. Onlar da çocuklar gibi oy- nayarak oyunlarla keşfederler Brezilya'yı... Çocuk naifliği ve yaşam coşkusuyla bizleri baş başa bırakırlar. Bu masal burada bitti di- ye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Pina yi- ne harikalar diyannda. ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Henüz Vakit Varken... Bir dizı fotoğraf: Birincı kare: Dört Israil askeri, bir Filistinli'yı yol ortasında durduruyor. 23 yaşındaki Mohd Salek'tirtutuklanan. 2. kare: Yereyatırıp, üze- rinde silah, bomba anyorlar. 3. kare: Yerde yatan Sa- lek, üzerinde bir donla kalmıştır. Silahsız olduğu an- laşılmıştır. 4. Ve son kare: Salek'in cansız bedeni, ar- kadan kelepçelenmış bılekleri, ama özellikle de başı bir kan gölünün içindedir artık. Son. Yüzlerce fotoğraf, binlerce mektup yağıyor ıletişim ağlanndan, yüreğımden, beynimden içeri. Kapkara çocuk gözleri, dehşetle açılmış, gücün, şiddetin kar- şısında donakalmış. Hepsi, karanhğın kıyısında, ya- şamın kıyısında, ölmeye hazır. Hepsi anayurt belle- dikleri topraklara kanşıp, bir yaprak, bir ot, bir çiçek olarak yeniden açmaya hazır... Kurşunlar hep başla- ra sıkılıyor; her şeyi, geçmişi ve geleceği ezip geçen tanklar, yalnız duvarlara değil, bedenlere. yüreklere dayanıyor, güçlünün zulmü, çocuk ihtiyar, kadın er- kek dinlemiyor. "Bız Arap dünyasının Kızılderilıleri olmak istemiyo- ruz, sadece bu topraklarda özgûriük, banş ve onu- rumuzlayaşamakistiyoruz" dıyorRamallah'tan mek- tup yazan Adile Hanım. Işgal altındaki köylerde, ka- sabalarda, evin dışındaki tuvalete gitmek için bile ka- pıdan çıkamayanları anlatıyor. Kapıdan çıkan öldürü- iüyor. Kapıdan çıkmayan öldürülüyor. Yaşamaya ça- lışmanın adı, "direnmek" oluyor. Mum ışığında. Arafat'ın yorgun yüzü, gelın ulan vu- run, dermişçesine dünyaya bakıyor. Dünya çıkar im- paratorluğu, yeryüzünün tek süper gücu ABD yöne- timı, onu öldürmenin, çıkarlannazararvereceğinı kav- radığı için henüz öldurulmüyor... Ama savaş sürecek. Silah tacırlerine ekmek gerek... Savaş sürecek, pet- rol hâlâ çok kıymetli... israilli banş yanlılanna öfke kusan, Filistinlilerle bu- luşmalannı bile şiddet kullanarak engelleyen Şaron, dünyanın heryennden gelen tepkilerte lanetlenirken, Türkiye'de de tepkiler büyüyor. Sayısız yazar, öğretim üyesi, gazeteci, sanatçı, fark- lı mesleklerden aydınların oluşturduğu "Türkiyeli Ba- nş Girişimcileıi", birkaç gün önce "Henüz Vakit Var- ken" başlıklı bir bildiri hazırladı. Nasılsa başka gaze- telerin yayımlayacağı yok, geleceğe belge oluşturma- sı niyetıyle ve her sözcüğüne katıldığım için, tümünü bu köşeye alıyorum. "Henüz Vakit Varken... ABD'nin, terörü ezmek bahanesıyle Afganistan'ı bombalayarak açtığı yoldan gıden Israil, Filistin hal- kını dünyanın gözleri önünde pervasızca katlediyor. 11 Eylül'den buyana, en temel insan haklan ve ulus- lararası hukuk ılkeleri, güçlünün haklılığından başka hiçbir dayanağı olmayan bir saldırganlıkla çiğneni- yor. Bizler, 'Teröriin gücüne de, gücün terörune de bo- yun eğmeyi reddediyoruz' dıyerek bir araya gelen Banş Gihşimcilen, dünyanın tüm banşçılannı, sesle- rini yükseltmeye, ülkeleri ve varhklan yok edilmeye çalışılan Filistin halkıyla ve çok güç koşullar altında mücadele veren İsrailli banşçılarla dayanışmaya ça- ğınyoruz. Bu dayanışmanın ilk somut adımı olarak, Türki- ye 'nin Israil7e tam da bu ortamda ımzaladığı tankye- nıleme ihalesinin iptalıni istiyoruz. Bu ve benzeri adımlann Filistin konusundaki duyahılığın somut ve caydıncı bir göstergesi olacağına ınanıyoruz. Başta ABD ve bölgenin önemli güçlennden Tür- kiye olmak üzere, hükümetlerin, Israil'in hak ve hu- kuk tantmayan saldırganlığına karşı çıkmalannı, Isra- il'e her türlü askeri yardım ve desteğin kesilmesini, Birieşmiş Milletler'in göreve çağnlmasını, banşın ön- koşulu olarakişgalin kaldınlmasınısağlamakiçin güç- lü bir kamuoyu baskısı yaratalım. Şimdi bütün dünya Filistin ve hepimiz Filistınliyiz. Gücün ve güçlünün terörune adım adım teslim olan birdünyada, bombalarbizim de üstümüze düş- meden, duvar diplerinde keskin nişancıların kurşun- lanyla ya da kuşatma altındaki bir kentte korku için- de can vermeden önce, banş ve insani bir gelecek umudu henüz bütünüyleyok olmadan sesimiziyük- seltelim." e-posta: zeynep@zeyneporal.com Faks:(0212)25716 50 Arife EyüboğhTnun'Yaşamm Renkleri' admı venfi- ği ilk kişisel sergisi. geçen cumartesi günü Caddebos- tan Küttur Merkezi'nde açıldL Serginin açıhşuu, es- ki Ankara Belediye Başkaiu Murat Karavalçın ger- çekkştirdL BUGUN • BABYLON'da saat 23.00'te Marc De Cüve- Lowe konseri. (212 292 73 68) • AKM'de saat 11 .OO'de Paul Barritt solistliğinde ve Howard Griffiths şefliğindeki konser dinlenebilir. (0212 251 56 00) • tŞ S.4NAT'ta saat 19.30'da şef Alpaslan Ertüngealp'ın yönettiği ve solist olarak katıldığı (piyano) Franz Lizst Oda Orkestrası konseri. (212 316 10 83) • PROJE 4L'de saat 13.00'te -Dur Bir Dakika: Anlatı Olarak Resim' sergisi bağlamında Kari Immoen moderatörlüğünde bir panel düzenlenecek. (0212 281 51 50) I. ULUSLARARASI GENÇLİK VE SlNEMA ŞENLIĞI'NDE BUGÜN • BtLGİ ÜNtVERSİTESt'nde saat 14 OO'te 'Eve Uçuş', 16.30'da 'Gourine ve Kuynığu' ve 19.30'da 'HoDywoodKaçaklan' adlı fıbnlerin gösterimi. (212 293 50 10) • AKM'de saat 11 .OO'de 'La Fontaine Masallan', saat 14.00'te 'Kairat', saat 16.30'da 'GençükForumu' ve saat 19 30da 'Su,Rüzgâr, Toprak' adlı filmlerin gösterimi. (212 251 56 00) • TZT'de saat 14.00. 16.30 ve 19.30'da 'BiOy EIKot' adlı filmin göstenmı. (212 317 77 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear